Cebinde kullanmak üzere sakladığın ”veda cümlelerin” var mı seninde? Hiç yerli yersiz kullandığını düşündün mü sende? Ya da aslında hiç ”veda cümlen” olmadı mı?
Hayatta veda edebilmesini de bilmek gerekiyor. Biten bir ilişkiyi, sona eren bir arkadaşlığı ya da bu yaşamdan giden sevdiğinizi… Biten, giden ya da olan neyse kabul edip veda edebilmeyi bilmekte yatar hayatın gizemi. Çünkü aslında hiçbir şeyin değişmesini istemeyiz ve sırf bu yüzden gidenlere tutunuruz. Bildiklerimiz bizim sığınağımızdır ve onların gidişini kabul ettiğimiz anda her şeyin değişeceğini biliriz ve belki de sırf bu yüzden bazen oyunda uzatmaları oynarız.
Öyle ya aslında hayat bir oyun. Bunun oyun olduğunu unutmadan oyunun bağımlısı olmadan zevk alarak oynamak lazım ama çoğu zaman veda etmeyi bilmediğimiz için bu oyunu kabusa çevirebiliyoruz. Sırf bırakmayı bilmediğimiz için kendimize kabus yaratıyoruz.
Bildiğimiz şeyler her zaman güven verir. Bildiğimiz tatları tercih ederiz, bilmediklerimize… Eğer yeterince güçlü değilsek ve oyunun içindeki rolümüzün farkında değilsek alışkanlıklarımız her zaman kazanır.
Hayatımın çoğu döneminde cebimde sakladığım ”veda cümlelerim” olmadı. Sadece insanlara ceplerindekini çıkarmasına yardımcı oldum. Sonra hem kendim için hem başkaları için kullanmaya başladım…
Kendime de kullandım. Çünkü bırakamadığım zaman zaman tutunduğum alışkanlıklarım vardı. Yani onlar olmazsa yapamam diye düşünüyordum ama hayat her şeyi değiştirebilecek gücü verdi bana.
Değişirken eminim birilerini kırdım ve kırıldım da ama hepimiz aynı zincirin halkalarıyız. Birbirimize verdiğimiz rolleri oynuyoruz birbirimizin hayatında… Bütün kırılmalar; hep bir sonraki durağa hazırlıyor bizi.
Başkalarının ne kadar kırılacağını düşünmeden kurabilmeli ”veda cümleleri”. Çünkü gerçek özgür kılar hem söyleyeni hem de dinleyeni… Aslında ”merhaba” demek kadar doğal ve yürekten olmalı veda edebilmek…
2 sonuç bulundu
2 sonuç bulundu • 1 sayfadan 1. sayfa
Aşk! Yaşadım hem de en güzelinden,en ağırından,en temizindenAşk! Yaşadım hem de en güzelinden, en ağırından, en temizinden. Çıkarsız, beklentisiz, safça. Sonu oldu mu? Olsun yada olmasın. Yaşandı, herşeye rağmen güzeldi. Güzel şeyler akıllarda kaldı, kötü şeyler atılmalıydı, zarar gelmemeliydi sevdaya, ayrılık akla getirilmemeliydi, güzel anılmalıydı herşeye rağmen. Herşeye rağmen çünkü, ayrılık bekleyenle, beklenenin seçimi değildi. Onların adına başkaları karar vermişti. Hem de onları hiç anlamadan, dinlemeden, bir defa olsun yan yana görmeden.
Herşeye rağmen güzeldi yaşanılanlar, hissedilenler. Asıl acı veren karşılıksız sevdalar. Beklenen ile bekleyenin sevdası karşılıksız değildi ki! Neden canları yansın? İyi ki tanıdık, iyi ki yaşadık, iyi ki paylaştık. Ama aşk bitti! Aşkı ölümden sonraya erteledik. Kavuşacağımız güne. Şimdi asıl olan dostluk. Dost kalabilmeyi başarabilmek. Arkasında bulunabilmek, arkanda olduğunu hissedebilmek. Aşk denilince aklıma hep ayrılık gelir nedense ama dostluk denildiğinde hiç gitmeyecek biri gelir aklıma, gitmesinden korkmadan paylaşırsın herşeyini, bilirsin acı gününde yanında olacağını, mutluluğunu paylaşacağını. Herkesle dost olamazsın, seçemezsin, bu benim dostum olacak diyemezsin, dost kendiliğinden gelir. Birşeyler yalnış gittiğinde yada gerçekten birilerine ihtiyaç duyduğun anda çıkıverir karşına. Ve görünmez eller görünüverir. İçten gelen kucaklaşmalardadır dostluk, ufacık bir sevgi sözünde saklıdır bazen koca cümleler, bazen özledim diyebilmektir sevgiyle, arkasında hiç bir ard niyet olmadan.
SanalKahve © Copyright 2007 - 2014 Tüm Hakları Saklıdır.
|