10 sonuç bulundu

Geri dön

Re: YESİL EVREN KOMPOZİSYON SONUÇLARI

Dereceye giren arkadaşları tebrik ediyorum ,emeklerine sağlık çok güzel yazılar olmuş zevkle okudum....

Emeği geçen herkeze

Resim
Almira
Pts Mar 12, 2012 10:13 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: YESİL EVREN KOMPOZİSYON SONUÇLARI

Selam
Kompozisyonla ilgili teveccuhleriniz için teşekkür ederim .Konuyla alakalı Forum'a yorum gönderen tüm arkadaşları kutluyorum .Sadece yorumlarıyla değil, yureklerinde ''DOST''luk adına,zerre ışık taşıyan herkese Teşekkürler. Salon yönetcilerine, Salon sahıbesi Tutku ya ve onun şahsında tüm salon sakinlerine ,saygı ve sevgilerimle..
Difuzyon
Pts Mar 12, 2012 9:17 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: şikayet. :))))))

Leydim yüreğinin güzelliğini yansıtmışın .. Kendimi şanslı addediyorum..yansıyan güzelliğinize vesile olduğum için..
Tutku
Pzr Şub 19, 2012 12:26 am
 
Foruma git
Konuya git

şikayet. :))))))

isteğim yok lobiden.... herşey mükemmel denecek düzeyde.... arkadaşlarım samimi içten.... ama bir şikayetim varrrrrrr... bu kadar iyi güzel hoş olmayın korkuyorummmmmm.. nazardan hasetlikten kıskançlıktan.... sağol tutkum çok teşekkürler bizi böyle güzel bir ortamda ağırladığın için.... sevgim seninle,sevgin benimle... ışığın bol olsunnnnnnnnnnn...
Leydiii__
Cum Şub 17, 2012 12:25 pm
 
Foruma git
Konuya git

Çanakkale..Çanakkale..(son)

Bugün, Türk Milletinin özgürlük ve vatanı için gerektiğinde neleri feda edebileceğini bir kez daha kanıtladığı bir dönemi simgeleyen 18 Mart Çanakkale Şehitlerini Anma Günüdür. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün, “Çanakkale Zaferi, Türk askerinin ruh kudretini gösteren şayanı hayret ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur”
sözlerinde ifadesini bulan bu zafer, aynı zamanda Mehmetçiğin vatan ve millet sevgisinin de ölümsüzlük anıtıdır. Milletimizin gönlünde daimi yerini alan şehitlerimiz, ülkemizin bağımsızlığının ve bölünmez bütünlüğünün korunması, huzur ve güven içinde yaşamamız, milli çıkarlarımızın savunulması ve vatanımıza hizmet etmek için canlarını feda etmişlerdir.
Üzerinde bağımsız olarak yaşadığımız bu vatanı, bağımsızlığımızın, özgürlüğümüzün, vatan sevgimizin, birlik ve bütünlüğümüzün simgeleri olarak, gönlümüzde yaşayan aziz şehitlerimize borçluyuz. Onların, vatan ve millet için yaptığı fedakârlığın değeri, hiçbir şeyle ölçülemeyecek kadar yüce ve büyüktür.

Türk vatanının ve milletinin ebedî varlığı ile devletimizin bölünmez bütünlüğü uğruna gözlerini kırpmadan canlarını feda eden aziz şehitlerimizi, 18 Mart Şehitler Günü münasebetiyle şükran ve rahmetle anıyoruz.
Tutku
Pzr Mar 18, 2012 1:04 am
 
Foruma git
Konuya git

Çanakkale...Çanakkale...

Çanakkale kahramanları (2)
Savaşın en kanlı günlerinde Kocadere Köyü’nde büyük bir sargı yeri (seyyar hastane) kuruluyor. Sargı yerine her an yaralı geliyor...

Ağır yaralılardan biri, sargı yerinde dolaşan komutanının ellerine sarılıyor. Zor nefes almakta, sık sık tıkanmaktadır... Kesik kesik şunları söylüyor:

“Ölme ihtimalim çok fazla... Ben bir pusula yazdım... Arkadaşıma ulaştırın...”

“Arkadaşın kim, pusulayı kime ulaştıracağız?” diye soruyor komutan.

Yaralı derin bir nefes alıp, defalarca yutkunuyor:

“Köylüm Lapsekili İbrahim Onbaşı’dan bir mecidiye borç aldıydım... Ondan sonra kendisini göremedim. Belki ölürüm... Ölürsem söyleyin, hakkını helal etsin.”

“Merak etme evladım” diyor komutan yaralı askerin saçlarını okşayarak, “Hiç merak etme, hallederim.”

Yaralı gözlerini kapatıyor. Son sözü şudur: “Onbaşı’ya söyleyin... Hakkını helal etsin!”

Komutanın gözleri nemleniyor.

Aradan fazla zaman geçmiyor. Savaş tüm acımasızlığıyla devam ettiği için, sargı yerine sürekli yaralı taşınmaktadır.

Bazıları sargı yerine ulaştırılmadan şehit oluyorlar... Şehitlerin üzerinden çıkan eşyalar, künyeler komutana ulaştırılıyor.

Bir künye ile bir pusula geliyor ki, ötekilerden farklıdır. Komutan pusulaya göz atar atmaz, “Allah’ım!..” diye hıçkırarak, ellerini yüzüne kapatıyor.

Pusulada şu not vardır:

“Ben Beybaş Köyü’nden arkadaşım Halil’e bir mecidiye borç verdiydim. Kendisi beni göremedi. Biraz sonra taarruza kalkacağız. Belki ben dönemem. Arkadaşıma söyleyin, hakkımı helal ettim.”

Komutan olduğu yere çömeliyor, “Allah’ım, Yüce Allah’ım!..” diye diye hıçkırıklara boğuluyor.

¥

18 Mart 1915 deniz harekâtından önce, Batarya Komutanı Yüzbaşı Hasan Bey’in bir kızı dünyaya gelmişti...

Durum Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanlığı’na telgrafla bildirildi. Bunun üzerine Müstahkem Mevki Komutanı Cevat Paşa atına atlayıp bataryaya gitti. Yüzbaşıya müjdeyi verdi:

“Müjde evlâdım Hasan, bir kızın dünyaya gelmiş. Allah ömrünü uzun etsin. Git bebeğini gör, izinlisin.”

Hasan Bey’in gözlerinin içi gülüyordu. İçi gülen gözlerine önce bir tereddüt geldi. Savaşı bırakıp izine mi gitmeliydi, yoksa kalıp arkadaşlarıyla birlikte savaşa devam mı etmeliydi?

Tereddüt çok kısa sürdü. Gitmeyecekti.

“Teşekkürler Kumandanım” dedi Cevat Paşa’ya; “Ama vatan görevi daha mukaddestir. Her an saldırabilirler. Bu durumda hiçbir yere gidemem. Arkadaşlarımdan ayrılamam. Yalnız sizden bir istirhamım var...”

Cevat Paşa’nın gözleri nemlenmişti. Bu nasıl bir vatan sevdasıydı ki, aileye, evlâda, ana-babaya savaşı tercih ettiriyordu.

“Söyle lütfen” dedi, “Çekinme...”

Yüzbaşı kesik kesik konuşmaya başladı: “Savaş halidir malum; şehid olursam aileme söyler misiniz lütfen, kızımın ismini Didar koysunlar.”

Paşa, vatana sarılır gibi Yüzbaşı’ya sarıldı: “Emin olabilirsin. Ama inşallah sana bir şey olmayacak, bir gün kızınla buluşacaksın.”

Yüzbaşı Hasan Bey, 18 Mart günü gerçekleşen büyük deniz savaşı sırasında şehit olup cennet yürüyüşüne çıktı...

Vasiyetine uyup adını “Didar” koydukları kızıyla buluşması artık ahrete kalmıştı.
Tutku
Pzr Mar 18, 2012 12:59 am
 
Foruma git
Konuya git

Çanakkale...Çanakkale....

"Yüzyıllar nadir olarak dahi yetiştirir. Şu talihsizliğimize bakın ki, o büyük dahi çağımızda Türk Ulusu'na nasip oldu. Mustafa Kemal dehası karşısında elden ne gelirdi"



LLOYD GEORGE





“lordlarım, biz görevimizi yaptık. binlerce mermi attık. yaptığımız hesaba göre Gelibolu yarım adasını 1 inç (2,5cm) kalınlığında bir levhayla kaplayacak kadar mermi attık. ancak ne yazık ki , karşımızda ölüme koşan bir Türk askeri ve çok iyi sevk –idare edilen bir komuta heyeti vardı. biz ne yapabilirdik. ”



IAN HAMİLTON




“ şu an mağlubiyeti bütün damarlarımda hissetmekteyim. çok üzgünüm!... oldukça mutluydum, umutluydum. daha düne kadar Çanakkale bizimdir! diyordum. çünkü bu savaşı kazanmak için; askeri, parayı, cephaneyi, her şeyi hesaplamıştım. hepsinde çok üstündük. mutlaka yenecektik. yalnız bir tek şeyi hesaba katmamışız... mustafa kemal’i... bağrımda İngiliz gururu olmazsa, Türkleri alınlarından öpmek, onları ayakta alkışlamak isterdim.”



CHURCHİLL




“kahrolsun!... bu Çanakkale hepimizin mezarı olacak bir yer... askerlik hayatım boyunca böyle bir durumla karşılaşmadım. niçin mağlup olduğumuzu soruyorsunuz... bütün açıklığıyla geçeği bildirmek isterim: “çok cesur savaşan, mükemmel sevk-idare edilen bir ordunun ve mustafa kemal gibi dahi bir komutanın karşısında bulunuyoruz. bunu hiçbir zaman unutmayacağım. ”



LORD FİSHER




“kaderde mağlubiyet varmış ne diyeyim, boğazım düğümlendi, daha fazla konuşamayacağım. nerden çıktın be mustafa kemal!.. çok mutluydum senle karşılaşmadan önce .”



LORD KİCHENER




“beyler! meğer gördüğümüz tatlı bir rüya imiş. anladım dostlarım, anladım... bir Türk dünyaya bedelmiş..”



AMİRAL CARDEN
Tutku
Pzr Mar 18, 2012 12:57 am
 
Foruma git
Konuya git

NE ARIYORSAN KENDİNDE ARA....

NE ARIYORSAN KENDİNDE ARA
Her düşünce kirlendi, içten bir düşünce kalmadı, kimseye inandıramıyorsunuz kendinizi, yakın çevrenize, dostunuza, ailenize, hatta en önemlisi kendinize. Cümlelerin ve paragrafların, derinliklerinin kaybolduğu bir dönemde yaşamak çok zor. Sırtınızda bunun yükünü taşımak acıların en köhnesi. İnsanın kendi başına hayatı anlamlandırması mümkün değil, fakat bunun için çaba göstermesi mutluluğun en şanlısı.
Belki hayat bize gülmedi, belki biz ona çok ağladık.
Fakat gözyaşlarınızla birilerinin tohumuna hayat verdik,
Hani belki hayat ara pası istedi bizden, olmadı pası da veremedik... Sorun etmedik, yenilgilerimizle birilerinin umutlarını yeşerttik. Bazen dramların en keskin ayazında buz tutmuş yürekle bir şeyler karaladık. Olmadı demedik, oldu. En güzeli oldu, hayat karalamaktan ibaret değil miydi?
Canımı acıtanlar oldu, hayatımla oynayanlar, rüyalarıma inanmayanlar, zora gelipte bırakanlar, düşlerimle dalga geçenler, başarımı küçümseyenler, gözlerimde iki damla yaş bırakanlar, ama her acı insanın olgunlaşması içindi. Daha çok olgunlaşıyordum, her gün daha fazla, her gün daha fazla acıyla.

Beni bu ara anlayan yazılar var sadece, garip ama esaslı yazılar. Yazıyordum gece gündüz. İç sesim paragraflara karşı bir savaş veriyordu. Birileri kahkaha atarken, birileri sıcak sohbetteyken, birileri umut kurarken, bazıları farklı okyanuslara dalarken içimdeki çocuk ağlıyordu, belki de ağlayarak öğreniyordu hayatı. Susturamıyordum, acı veriyordu. Anlıyordum, insanın geçmişinden kaçamaması, hayatındaki en büyük sınavdı. Bir sınav içinde binbir sınava giren duygularımın çektiği sancı her gün nefes darlığımı daha da arttırıyordu.
Tüm bu acılı günlerimde şükran duygularım ve inancım tek tesellimdi. Derdi ve dermanı veren Rabbime şükürler olsun dedim her zaman,demeye de devam edeceğim.
Evet evet, acı olgunlaştırır. Acı kapıları açar. Size bir mutluluğu anlatın desem bana sadece iki dakika anlatırsınız, ama mutsuzluğu anlatın desem yılları anlatırsınız, evet işte hayat mutsuzlukların ardından açan gökkuşağından ibaretti
Birileri umudunuzu kırabilir, her zaman olacaktır. Birileri hayallerinizi de alabilir arkasına bakmayarak, birileri gözlerinizdeki yaşı da anlayamaz, birileri vardır, hep sonradan gelirler, onlara inanırsınız, hayatınızı teslim edersiniz, onlar sizi hiç anlamaz, bir serçe gibi terk eder ruhunuzu.
Neyse boş verin bunları, en iyi sevgi, insanın eski mutsuzluklardan kaçmak için değil de, yeni mutluluklara kavuşma umuduyla beslediği sevgidir.
Öyle veya böyle, acılı veya sancılı, gram kadar da gücüm olsa beni benden alamazdı sevgili hayat, hani nefes darlığımla da yıkamayacaktı beni.
Sonra avucuma ağladım, uyudum, gün bitti.
Ölüm gibiydi. İyi olmak kolaydı da, zor olan adil olmaktı.
Mevlana’nın dediği gibi.
Ne Arıyorsan Kendinde Ara! Eğer sen, can konağını arıyorsan, bil ki sen cansın.Eğer bir lokma ekmek peşinde koşuyorsan, sen bir ekmeksin.Bu gizli, bu nükteli sözün manasına akıl erdirirsen, anlarsın ki !Aradığın ancak sensin, sen.
Madendeki inciyi aradıkça madensin.Ekmek lokmasına heves ettikçe ekmeksin.;Neyi arıyorsun, sen osun.
Senin canın içinde bir can var, o canı ara! Beden dağının içinde mücevher var, o mücevherin madenini ara! A yürüyüp giden sufi, gücün yeterse ara; Ama dışarıda değil, aradığını kendinde ara.
Rabbim hepimize içimizdeki cevheri arama gücü ve bulma gücü nasip eğlesin inşallah.
AKMERR
Cmt Mar 17, 2012 11:04 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: Türk...

teşekkürlerr türk _beyi ....
saltuk_bugra
Cmt Mar 17, 2012 10:43 am
 
Foruma git
Konuya git

Hayatınızda özel yeri olan bazı insanlar..

İnsan ne kadar tebessüm dağıtır,insanlara ne kadar sıcak davranırsa,ne kadar çok selam verir samimiyetle hatır sorarsa,ne kadar çok kişiye dua ederse,o kadar selam alır,o kadar tebessümle karşılaşır,o kadar hatırı sorulur,o kadarda dua alır..Kendi saçtığınızı toplarsınız alemin bahçelerinden..Tohumlar sizden meyveler alemden..Ekim evvel hasat ahir...Hayatımızda bazı insanlar vardır,evimiz gibidir,başka evler ne kadar ihtişamlı olursa olsun,bizler sadece evimizde emniyette hissederiz kendimizi..Bazı insanlar toprağımız vatanımızdır.onları yıllarca görmesek bile hep bir gün döneceğine,ölsenizde bağrına gömüleceğine inanırız..Bazı insanlar vardır kendimizi onlara teslim ederiz,sizi mutlaka iyi bir yere götüreceklerine,size asla kasten zarar vermeyeceklerine emin olursunuz,fırtınalı bir denizde onlar dümendeyken rahatça uyursunuz,kalbinizin dümeni onların elindedir.Onlara kırıldığında yine onlara sarılıp ağlarsınız.Onlardan küsüp ayrılmak düşünülemez..
Hayatıma böyle tecelliler veren Allah'ıma hamd olsun..Şanslıyım...
Ne mutlu bu şansı kendinde bulanlara..
Tutku
Sal Mar 20, 2012 8:00 am
 
Foruma git
Konuya git
cron