Kaç kere yarım kalır ki insan! Seni her gördüğümde yarım kaldım ben Gözlerine her baktığımda derin kahverengi bir hüzün çöküyor içime, Ne zaman konuşmaya çalışsam kelimelerim yarım kalıyor Ne zaman yüzüne baksam içim acıyor Kaç kere yarım kalır ki insan! En çok sevdiğin renk mor, Yumurtana hep çok tuz atarsın. Herkeze güvenirsin ben hariç..İçinde hep bi şeyler saklıyorsun. Hastasın söylemiyorsun. Kızgınsın anlatmıyorsun Acını paylaşmıyorsun. Ben zaten konuşamıyorumŞiirler boşa yazılmaz biliyorum. Kaç kere yarım kalır ki insan! Gücün bana mı yetiyor diyorsun beraber ağlıyoruz görmüyorsun. Sana yaklaşamıyorum ben, Dokunamıyorum. Anlatamıyorum.İnan ki her seferinde senin yüzünü görünce gözyaşlarım çıkıyor ortaya Kaç kere yarım kalır ki insan! Seni, Seni sevmiyorum. Yoo hayır sevmiyorum seni Aramızda bir bağ var ben biliyorum sen görmüyorsun. Hayatı istediğin gibi yaşıyorsun. Ben sen gibi inatçı değilim.İlk defa ne yapacağımı bilmiyorum. Yoo seni sevmiyorum. Seninle beraber gülmeyi seviyorum. Hem Seni sevmeye hakkım yok Seni üzüyorum bunu da biliyorum. Merak etme yakın zamanda bitiyorum. Kaç kere yarım kalır ki insan! Seni her gördüğümde yarım kaldım ben Sana her baktığımda Hüzün doluyor içime Belki gözünde değerim yok, kırdım seni Karanlığın ortasında yalnız kaldın biliyorum. Aslında söyleyeceklerini söylemiyorsun, Yalandan gülümsüyorsun. Sen, sen Ağlıyorsun. Aslında…Kaç kere yarım kalır ki insan!
Şu bir gerçek ben ''' Seni Günde Bir Defa Düşünüyorum Oda 24 Saatimi ALıyor Eyy Sevdiğim '''
80 sonuç bulundu
80 sonuç bulundu • 4 sayfadan 1. sayfa • 1, 2, 3, 4
GüzeL AnLamLı SözLer...!!!Kopan bir ipe sımsıkı bir düğüm atarsanız ipin en sağlam yeri artık bu düğümdür. Ama ipe her dokunuşunuzda canınızı acıtan tek nokta yine o düğümdür...Mutlu olmayı yarına bırakmak karşıya geçmek için nehrin durmasını beklemeye benzer... Nehir asla durmaz...Yarının bugünden daha iyi olacağı ümidiyle yetinmek yerine hemen bugün yarın uyandığımızda kendimizi önceki günden biraz daha iyi hissetmemizi sağlayacak bir şeyler yapabiliriz...Uzun bir tartışma her iki tarafında haksız olduğunun delilidir...Yarın bambaşka bir insan olacağım diyorsun. Niye bu günden başlamıyorsun?İstediğiniz kadar yüksek sırıklar üzerine çıkın. Her koşulda kendi bacaklarınızla yürüyeceksiniz.Kalem aklın dilidir.Başa kakılan bir iyilik daima hakaret yerini tutar.Çiçeğin dikeni var diye üzüleceğimize dikenin çiçeği var diye sevinelim.Ayrılık küçük ihtirasları unutturur büyükleri kuvvetlendirir.Hiçbir zaman çıktığın kapıyı hızla çarpma geri dönmek isteyebilirsinSevgi birliğe bencillik yalnızlığa götürür.İnsanlar hatalarını mutluyken değil ancak mutsuzken anlar.Nankör insan her şeyin fiyatını bilen fakat hiçbir şeyin değerini bilmeyen kimsedir.Güzel olan sevgili değildir sevgili olan güzeldir.Hiç kimse yumrukları sıkılıyken net düşünemez.Sözün en güzeli söyleyenin doğru olarak söylediği dinleyenin de yararlandığı sözdür.Hayatta en anlamlı kelime "BİZ" en anlamsız kelime ise "BEN" dir...Size ne yapacağınızı söyleyebilirler ama ne düşüneceğinizi asla.İyi yaşamak değil yaşamayı iyi bitirmek. İşte gerçek mutluluk budur.Ona sevdiğinizi söylemek ya da hissettirmek için yarını beklemeyin. Yarın olduğunda o ya da siz artık olmayabilirsiniz...Düşmanlarınızı sevin çünkü kusurlarınızı yalnız onlar açıkça söyleyebilirBüyük adamların hataları güneş tutulmasına benzer onları herkes görür.Önemli olan söylenenin ne olduğu ya da nasıl söylendiği değil nasıl anlaşıldığıdırÇalışmak bizi şu üç şeyden kurtarır: Can sıkıntısı kötü alışkanlıklar Yoksulluk.Bazen susmak söylenen bir sürü sözden çok daha fazlasını ifade eder.Beklemesini bilenin her şey ayağına gelir.Başarının dört şartı; bilmek istemek cesaret etmek ve susmaktır.Saygı olan yerde korku olur ama korku olan yerde her zaman saygı olmaz.Cesaret tehlike anında akıl ve zekanın kullanılmasıdır.Mutluluk ikiz olarak doğar. Onu tatmanın tek bir çaresi vardır o da paylaşmak.Zorlukları karşılamanın iki yolu vardır; ya zorlukları değistirirsiniz ya da zorlukları çözmek için kendinizi.İsterseniz yanlıs düşünün ama her durumda kendi kafanızla düsünün.Kelimelerin gücünü anlamadan insanların gücünü anlayamazsın.Akıllı olmak da bir şey degil mühim olan o aklı yerinde kullanmaktır.İnsanlar rakamlara benzer durumlarına göre değer kazanırlar.Kitaplardan elde edilen tecrübe ekseriya kıymetli olmakla beraber sadece bir öğrenmedir; asıl hayattan edinilen tecrübeler ki hikmet mahiyetini taşır.Aşk köprü kurmaktır. İnsanlar köprü kuracakları yerde duvar ördükleri için yalnız kalırlar.Mal kaybeden birşey kaybetmistir onurunu kaybeden birçok şey kaybetmiştir. Fakat cesaretini kaybeden herşeyini kaybetmistir.Hayat merdivenlerini çıkarken insanlara iyi davranalım. Çünkü inerken gene aynı insanlara rastlayacağız.Şimdilik Bu Kadar Devamı Gelecek ....
Re: Akillere Bir Çağrı...
TELMA yüregine saglık canım............
Re: Akillere Bir Çağrı...Öncelikle bu anlamlı ve güzel yazın için seni tebrk ediyorum bu konuda bende bişeyler yazmak istedim işin içinde ne olursa olsun eğer iyi veya kötü ama barış varsa ben her zaman destek verenlerdenim eminimki seninde görüşün ve düşüncen aynı akil insanlara gelince evet benimde tek endişem akp nin oyununa gelmemeleridir hepsi için iyi akil insanlar diyemem ama aralarında çok değerli insanlarda var barışa huzura seve seve herşeyini feda edecek insanlarda var bu ülke için mesela bir kadir inanır bir baskın oral bir hülya koçyiğit ben bu insanlara güveniyorum inşallah bu sürecin sonunda ülkemiz dahada büyüyecek demokrasiye huzura be barışa kavuşacak bunun için sadece akil insanlara değil hepimize iş düşüyor saygılar sevgilerle..
baba uyanAnneminsiz iç çekişleriyle uyanmaya başlamıştım Annemin gündüzleri yüzü gülmüyor Her gece ağlıyordu. Saçlarımı oksuyor‚ gözlerime bakıyor Kadersizim diyordu Kadersizim kızım Bahtı karalım benim. Ama ne kadar sorsamda niye ağladığını söylemiyordu Daha küçüksün yavrum Büyüyünce anlayacaksın. Babama koşuyordum‚ Babam mutfakta sigara içiyor‚ Hadi salona git kızım duman seni hasta eder diyordu. Sen niye içiyorsun o zaman baba Sigara senin sağlığına da zararlı deyimli yani Yorgun gözleriyle Öyle ya doğru söylüyorsun kızım deyip gülümsüyordu. Dudak kıvrımlarında kaybolan sanki yaralı bir gülümsemeydi Acı bir gülümseme Oysa benim babam böyle gülümsemezdi Gözlerime acı acı bakıp Hadi sen salona geç demezdi. Hem nedense son zamanlarda babam çok öksürüyor Annemde hep ağlıyordu. Annemin sessiz iç çekişleriyle uyanmaya başlamıştım Ne çizgi filimleri seviyordum artık ne barbie bebekleri Babamın yüzü gülmüyor‚ annem hep ağlıyordu Beşbuçuk yaşındaydım. Üstelik günler hiç geçmiyordu. Herkez dah küçüksün derken altı yaşım bir türlü gelmiyordu. Sabahları erken kalkıyorduk Annem beni komşuya bırakıyor Babamla yan yana yürüyüp kayboluyorlardı sokağın öbür başında Oysa annem çalışmıyordu Babamda erkenden niye nereye gider söylemiyordu Pencerenin önünde dönüşlerini bekliyordum. Geldiklerini uzaktan taa uzaktan görünce Dünyalar‚ dünyalar benim oluyordu. Sonra yaz geldi Doğum günüme iki gün kalmıştı Herkes ne istersin diyordu Ben susuyordum İçimden hiçbir şey istemek gelmiyordu. Sonra ne olduysa o gece oldu. O gece annemin sessiz hıçkırıkları depreme dönüştü sanki Ben odamdan çıkarken içerden sesler geliyordu Hem ev ne çok kalabalıktı Halamlar ağlıyor‚ büyük annem ağıt yakıyordu. Dedem kuran okuyor ........ Yani artık baban geceleri rahat uyacak dedi Annem sonra bayıldı Ben öleydim yavrum dedi büyük annem Ölmüş babamın yorganına sarıldı Babamın yüzünü zorla gösterdiler Koştum sarıldım boynuna Baba uyan dedim Baba ne olur uyan Uyan baba ben sensiz ne yaparım Uyanda gülme istersen bana Hem kime sokulurum akşam olunca Baba uyan yarın doğum günüm benim Baba‚ baba altı yaşıma giriyorum uyan Hiçbir şey istemem sözz Gürültü yapmam‚ seni hiç üzmem Söz baba‚ Baba söz Hadi bir gün daha dayan baba Baba aç gözlerini hadi uyan Babamı doğum günümde toprağa verdik Doğum günümü öyle kutladı babam‚ Sigarasıyla çakmağı hala bende durur O beni babamdan‚ babamı bende ayıran Her doğum günümde beni hıçkırıklara boğan‚ Küçücük dünyama kıyamet olup yağan Baba‚ baba nerdesin Nerdesiniz babalar Babalar uyanın
4Aralık Dünya Madenciler GünüBilindiği üzere 4 Aralık tarihi tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de "Dünya Madenciler Günü" olarak kullanılmaktadır. Uzun bir süreden beri ülkemizin belli başlı metropollerinde ve çeşitli maden işletmelerinde, kutlanmaktadır. 4 Aralık tarihi, madenciliğin piri olarak kabul edilen Santa Barbara'ya adanmış olup, Roma İmparatorluğu zamanında babasının gazabından kaçarak, madencilerin çalışmakta olduğu bir mağaraya sığınan ve bu madenciler tarafından azize kabul edilen Santa Barbara'nın aynı zamanda İzmit'te yaşamış olması ve efsanenin geçtiği mekânların Anadolu olmasının da ayrı bir önemi vardır. Madencilerin koruyucu azizesi olarak kabul edilen Santa Barbara'nın 4 Aralık tarihinde bu mağaraya yerleşmesi ve mağarada çalışmakta olan madencileri koruyor olması, önce Anadolu'da daha sonrada Avrupa ve tüm dünyada "Dünya Madenciler Günü" olarak kullanılmaktadır. BİR HİKAYE Yeşil gözlü genç kadın evinin mutfağıyla salondaki masamsı büyük sehpa arasında mekik dokuyor. Her seferinde elinde iki tabakla mutfaktan dönüyor. Siyah ve yeşil zeytin, beyazpeynir, kaşar peyniri, tereyağı, kendi yaptığı ev reçelleri, dilimlenmiş domates, salatalık, biber, haşlanmış yumurta ve taze ekmekle masayı donatıyor. Dokuz yaşındaki Melike Nur küçük adımlarıyla annesine yardım ediyor. Becerikli karısının hamaratlığını gururla izleyen Musa Aydın, çaydanlığın demliğini eline alıyor, ince belli bardakları yarısına kadar dolduruyor. Diğer yarısını da sıcak su ile takviye ederken “Hadi Meryem, sen de gel otur artık” diyerek kahvaltıya başlama vaktinin geldiğini bildiriyor. Meryem, kendi yarattığı görkemli sofraya otururken kocasına sevgiyle gülümsüyor. Sonra domates tabağının üzerinde gezdirdiği tuzlukla birlikte Zonguldaklı kadınların ortak kadersizliğini masaya serpiyor: “Madenci kızı oldum ama asla madenci karısı olmayacağım diyordum.” Meryem, belki de büyük konuştuğu için bir madenciyi sevip, evlendiğini düşünüyor. Annesi ve ablalarıyla birlikte yaşadıklarını özetlerken, madenci elbisesi yıkamamaya ahdettiğini söylüyor. Madenci karısı–kızı olmanın çilesiniyse sona saklıyor: “Bir de ‘ocaktan bugün sağ çıkacak mı' korkusu... Babamda bunu yaşadım, kocamda yaşamak istemiyordum. Ama kader işte bir madenciyle evliyim, o korkuyu yine yaşıyorum!” Meryem'in korkusu, kocası Musa'yı on üç yıl önce lise öğrencisi olduğu sırada yakalıyor. 3 Mart 1992 günü, Zonguldak kömür havzasının iki yüz yıllık tarihindeki en büyük grizu patlaması Kozlu'daki Uzun Mehmet kuyusunda meydana geliyor. O sırada sokakta arkadaşlarıyla top oynayan Musa, koşarak ocağı tepeden gören arsaya geldiğinde babası Mehmet Aydın'ın çalıştığı kuyudan alevler çıkmakta olduğunu görüyor: “İnsan o ocaktan kimsenin sağ çıkamayacağını düşünüyor. Ama yine de bir umutla işletmenin kapısına yığılıyorsunuz.” Tıpkı Gülsün Kaplangil gibi… Patlama sesiyle birlikte Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Kozlu Müessese Müdürlüğü'nün kapısına yığılan kadınların en önünde o yer alıyor. Sonra farklı bir nedenle önlerinde olacağı kadınların arasında, “ölüm ocağı” kapısında umutla, “yaşıyor” haberi almak için bekliyor. Grizu patlamalarında ölen maden işçilerinin aileleriyle görüşüyoruz. Sabah kahvaltısını şehit madenci oğlu Musa Aydın'ın evinde yaptıktan sonra Gülsün Kaplangil'e gidiyoruz. Ortanca kızı Ceyhan'la birlikte yaşayan Gülsün, eşi Celal Kaplangil'in bakım atölyesinde çalıştığı için olağanüstü bir şey olmadan “aşağı” inmediğini söylüyor: “Kazanın olduğu gün ocağa inmesi gerekiyormuş. Birlikte kahvaltı ettik. Karşılıklı oturup birer sigara içtik. Akşam yedi buçuk, sekizde çıkacağını söyledi. Çıkarım dediği saatte grizu patladı!” Gülsün eşinin ölümünü ancak iki ay sonra kabul edebiliyor. O hale geliyor ki, psikiyatrına “Beni uyutun, uyandığımda her şey yeniden başlasın” diye yalvarıyor. Doktor ise “bunu ancak sen yapabilirsin” diyor. O da kendisine bir uğraş buluyor: Şehit Madenci Aileleri inisiyatifini kuruyor. Kendi kocasıyla birlikte ocakta yanarak kömür haline gelmiş kömürcü eşlerinin vicdanı oluyor. Bu türden facialarda acılar, olay anıyla sınırlı kalmıyor. Tersine artçı acılar yola çıkıyor. tüm madencilerimizin bu kutsal günlerini kutlar, kazasız belasız günler dileriz.
Re: Eğer Yalnızlığın Ayazında Titriyorsa YÜREĞİN, Bazen, Bazen bir kelimeyi telaffuz etmek, dünyanın yükünü taşımak kadar zor gelir insana. Bir kırık camın parçaları dökülür yüreğine. Susarsın. Bardaktan boşalan yağmur olup, üstüne gelir hüzün. Ağlamak kesmez içini, seni avutacak her şeyden mahrum kalırsın. Üstelik; hatır soranı kalmamış bir ihtiyarın, bayram sabahları, perdesi erkenden açılmış pencerelerde bir görünüp bir kaybolan komşularına çevirdiği bakışları kadar yalnızsın. Ne eski fotoğraflardan kalan bir hatıra, ne de çocukluk yıllarının gülümseyen yüzü. Yanında hiç kimseyi bulamazsın. Bildiğin her yer uzak, tanıdığın herkes yabancı. Yine de ağlarsın. Bazen birine katlanmak, dünyanın yükünü taşımak kadar zor gelir insana. En çaresiz bir gününe uyandığın gurbette bile olsan, yolunu değiştirmek düşer aklına; kaçarsın. Ayak üstü geçiştirilen kısa bir zaman, koca bir gün olup ayağına dolanır. Tahammül etmeyi kolaylaştıracak ve kendine, “aslında iyi biri” diyebileceğin yalanlar ararsın. Konuştuğun her cümlenin arasına, oradan uzaklaşabilmek için kullanacağın bahaneler katarsın. Asla kolay kurtulamazsın... emeğine yüreğine sağlık arkadaşım...
Re: Git demiyorum Sadece gelme..Sen benim “İmkansızımsın” demeseydin de, “Seninle her imkansıza göğüs gererim” deseydin… Belki tüm imkansızlıkları yok ederdim seninle… Söylemedin ki… Sen benimsin” demeseydin de “Ben sana aidim” deseydin… Başka yüreklerde olsan da varlığını hissedebilirdim, bana ait olan hep bende kalır diye… Söylemedin ki…
Git demiyorum Sadece gelme..Biraz Uzak Dur Benden Bugün Hic Bir Söz Söyleme, Duymasın Kulaklarim Dediklerini Bakma Gözlerime Öyle, Götürme Beni Uzaklara, Hayaller Ucusmasin, Umutlar Dogmasin Yeniden.. Gülmek Istemiyorum Bugün, Icimden Gelmiyor Iste Öylesine Gülümsemek... Sadece Biraz Sessizlik, Sadece Biraz Sensizlik Aslinda.. Acma Gönlümün Penceresini, Yine Gelip Oturma Kalbimin Bas Kösesine.. Sadece Sus Biraz Öyle Ve Bakma.. Yine Gideceksin Cünkü O Yüzdendir "Gelme" Deyişim. Zor Oluyor Artik Imkansiz Gibi Aci Veriyor... Gidisinin Ardindan Kendimi Avutamamak Zoruma Gidiyor Birine Baglanmak; Benim Olmadigini Bile Bile Benimsemem Gücüme Gidiyor Farkindayim, Aci Olan Bu: Herseyin Farkindayim Ben Sana Aidim Ama Biliyorum ki Sen Bana Ait Degilsin Gitmek Istediginde "Dur" Deme Lüksüne Sahip Degilim Ben Ama Geldigin de Gidecegini Bildigim Halde, Kendimi Biraz Daha Bitirecegimi Bildigim Halde, Sana "Git" ' de Diyememek Agir.. Gelme Diyemem, Biliyorsun Ama Anla! Gelme ki Yine Gitmeyesin... Bakma ki Gözlerini Yine Benden Cekmeyesin.. Gülümseme ki Bir Daha Beni Gülüsünle Kandirmayasin Git Demiyorum Sadece Gelme...
Re: 2014*.˛°˛.*★2014★ YENİYIL'DA★* 。*˛.˛°_██_*.。*./ \ .˛* .˛。.˛.*.★*HERŞEY*★ 。*˛. (´• ̮•)*.。*/♫.♫\*˛.* ˛_Π_____.♥GÖNLÜNÜZCE OLSUN♥ ˛* ˛*.°( . • . ) ˛°./• '♫ ' •\.˛*./______/~\*. *。2011*(...'•'.. ) *˛╬╬╬╬╬˛°.|田田 |門|╬╬╬╬╬*˚ .˛ ...★..*Yaşamın kaynağı .Sevgi ise sevgi bir tutku, tutku bir amaç, amaç bir şeyleri birileriyle paylaşmaksa, paylaşmak dostluk, dostluk hatırlamaksa eğer hep aklımdasınız! Yeni yılda da dostluğumuzun daha da pekişmesi ve ebedi olması dileğimle daha nice mutlu yıllara!
Aslında Hiç Kimse Sevmedi..Aslında hiç kimse sevmedi, Bir ben sevdim seni... ... Severmiş gibi değil, Kana kana sevdim seni. Tıka basa ...sevdim... Dolu dolu sevdim... Aslında kimse sevmedi seni, Sevmekten çekindi Oysa ben; Yana yana sevdim seni... Bile bile sevdim... Aklımdan zorum var gibi, Aklıma silah dayanmışcasına, Mecburmuş gibi, Ve başka çarem yokmuşcasına, Bir ben sevdim seni... Aslında bir sen sevmedin beni, Herkesi sevdiğin gibi... CAN YÜCEL
Re: bilki seni unutmadım Gittin... bir okyanusun ortasında, tek küreği kaybolmuş sandalda dev dalgalarla boğuşan bir denizciyim artık. Bil ki; Sevmekten vazgeçmedim seni, bil ki seninle birlikte sevdanıda taşıyacağım yüreğimde. Bil ki seni... unutamadım... Çok anlamlı ve duygusal bir şiir,paylaşım için teşekkürler Sibel. Müzik de benden hediye olsun,umarım beğenirsin...
Re: bilki seni unutmadımBir gün bakarsın ki , bir zamanlar ölürcesine sevdiğin şimdi anlamakta zorluk çektiğindir. Bir zamanlar ölümüne kol kanat gerdiğin şimdi seni kolsuz kanatsız bırakandır. Bir zamanlar herşeyini bilirim dediğin şimdi tanıyamadığındır. Bir zamanlar bir olan şimdi iki kişidir. Biri bir zamanlar sevdiğin, biri artık sevemediğin... emeğine yüreğine sağlık sibel adminem
SanalKahve © Copyright 2007 - 2014 Tüm Hakları Saklıdır.
|