22 sonuç bulundu
22 sonuç bulundu • 1 sayfadan 1. sayfa
GERÇEK DOSTGERÇEK DOST Hani, diyorum da, insanın gercekten mükemmel bir dostu olsa…“Ona”, söyle, içine sindire-sindire, kocaman bir sarılsa…Yüreklilikle söylediğiniz… ” Canım benim!.. dediğiniz…Telefonda bile saatlerce konuştuğunuz, sıcacık biri…Cesur, sempatik, azimli, kararlı…... Arayan, soran, ”Seni özlüyorum” diyen biri.Böyle bir canlı ile her şeyi konuşabilir, paylaşabilirsiniz.Yanıltmaz!Anlayışla karşılar her şeyi…Hataları, günahları-sevapları, her bir şeyi konuşabilirsiniz onunla…Bir arayış içinde olmanıza gerek yoktur.O kendiliğinden çıka gelir zaten.Bir gün bakarsınız, kapınızda…Bir da bakmışsınız sımsıcak sohbetler, derin konular, sırlar, paylaşımlar… Kimseye söyleyemediğinizi, en yakınınıza anlatamadığınızı, geçmişteki İzleri, geleceğe dairlerinizi, sadece ona anlatır olursunuz.Kadın, erkek farketmez.Bir dost bulun! Ama gerçek olsun.Aradığınızda işinizi değil, sizi soran…Kötü gününüzde ev sahibi, iyi gününüzde kıracınız olsun.Anlatsın, konuşsun, açık-seçik, korkmadan yaşasın. Güvensin!Cinsiyeti olmasın! Bir kartal kadar haşin, bir maymun kadar şaklaban, bir ceylan kadar narin olsun.Doğrulari söylesin. Gözleriyle ve kalpten konuşsun.Yaşasın!Doya doya yaşasın, doya doya yaşatsın.Beyninden değil, yüreğinden versin.”Olsun varsın! paylaşırım.” desin.Bir dostunuz olsun.Sizi ve benliğinizdekileri paylaşsın...Dost olsun!Ama…Gerçek bir dost..
Geceye ŞiirGeceye ŞiirKalbim bir çiçektir, gündüzler ölgün;Gelin, gelin, onu açın geceler!Beni yadedermiş gibi, bütün günÖtün kulağımda, çın çın geceler!Geceler çekmeyin benim için hüzün,Gelin siz, ruhumu tenimden süzün;Bırakın naşımı yerde gündüzün,Gölgemi alın da kaçın geceler! İnsanlar içinde en yalnız insan;Düşün, taş duvara başın gömülü!Ve kapan sükûta, granitten, taştan,Mazgallı bir kale gibi örülü.Gözünü tavandan ayırma ki, sen,Üşürsün, gölgeni yerde görürsen.Dikilir karşına, mumu söndürsen,Ölüler içinde en yalnız ölü... Sesimi alıp da kaybetse rüzgâr,Versem gözlerimi bir sonsuz renge!İçimde bir mahşer uğultusu var;Ruhumdur çağıran, tenimi cenge.Gözlerim bir kuyu, dilim kördüğüm,Bir görünmez âlem olsa gördüğüm;Mermer bir kabuğa girip, ördüğüm,Kapansam içimden gelen âhenge... Necip Fazıl Kısakürek
Karanfilli şiirlerne bir demet karanfil ne bir damla gözyaşıbir hal hatır sormayı dener diye bekledimCemal Safi “Yârin dudağından getirilmiş Bir katre alevdir bu karanfil, Gönlüm acısından bunu bildi!” ”Ahmet Haşim” “Aslında bu denli güzel kokmaz hiç bir karanfil, Onda seni kokladığımdan bunca güzel. “ “Aziz Nesin”
Hatayı önce kendinde aramak, güzel bir ahlak özelliğidir... İnsanlar genellikle bir sorun yaşadıklarında, hatayı öncelikle kendilerinde değil de, karşı tarafta arama eğilimindedirler. Bu bakış açısıyla baktıklarında, gerçekten kendilerini haklı çıkaracak delilleri de bulurlar. Ve bu delillere dayanarak da, olayları ya da konuları tek taraflı olarak yalnızca kendi yönlerinden değerlendirirler.
Oysa çoğu zaman bir olayda, genellikle her iki tarafın da haklı olduğunu düşünebileceği delil bulmak zor değildir.Bazen bir kişi %100 haklı olur. Ama çoğu zaman da, %5’lik bir oranda dahi olsa, karşı tarafın da kendine göre haklı olduğunu düşünebileceği bir yön vardır. Ve bu %5’lik bir bölüm de, tamamen haklı olduğuna inanması için o kişiye yeter. Az da olsa elinde haklılığına ait bir delil olması, diğer tarafın %95’lik haklılık payını ve buna ait delilleri görememesine neden olur.Bazen de iki farklı bakış açısıyla bakıldığında, bir olayın iki farklı görünümü olur.Sözgelimi bir olayı sağ taraftan gören bir insanın yakaladığı ve dikkatini çeken detaylar çok başka iken, soldan bakan bir kimsenin gözüne takılan gelişmeler çok farklı olur. Örneğin bir kişi, uzaktan baktığında bir başkasını bir yemeği yerken gördüğünü sanır. Oysa ki ortada bir göz yanılması vardır. Yakından başka bir açıdan bakıldığında, aslında bu kişinin sadece yemekten bir kaşık alıp kokusuna baktığı ve sonra yerine geri koyduğu görülür. İşte bazen insanlar bu tarz durumlarda da, karşı tarafın şahit olduklarının bilgisine sahip olmadıklarından, kendi bildiklerinde ısrarcı davranır ve hatta diğer tarafı doğru konuşmamakla dahi itham edebilirler.Bazen de, bir insan gerçekten çok açık bir şekilde tamamen haklı olur. Ama buna rağmen karşı taraf, kimi zaman gurur ve büyüklenme, kimi zaman nefsini savunma arzusu ya da öfke gibi nedenlerle konunun aksini iddia edebilir.İşte burada birkaç örnekle açıklanan tüm bu durumlarda güzel olan, insanın –herşeye rağmen-, -haklılığından %100 emin olduğunda bile- hatayı önce kendinde arayan bir üslup içerisinde olmasıdır. Bu, herşeyden önce Kuran ahlakının bir gereğidir.Tevazunun, olgunluğun, hoşgörünün, alttan almanın, yatıştırıcı olmanın ve nezaketin bir gereğidir. İnsan ne kadar haklı olursa olsun, düz bir anlatımla karşı tarafı direk suçlayan bir üslup kullanması doğru değildir. Allah müminlere, birbirlerine “sözün en güzelini söylemelerini” bildirmiştir. Dolayısıyla bu tür bir durumla karşılaşıldığında güzel olan, bir kişinin karşı tarafı direk mahcup eden, rencide eden ya da kızgın bir üslup kullanarak haklılık iddiasında bulunması değildir. Mümin mutlaka tevazuyla “Ben yanlış görmüş olabilirim”, “Bana öyle gelmiş olabilir”, “Ben unutmuş ya da yanılmış olabilirim”, “Yanlış hatırlıyor olabilirim”, “Ben düşünememiş olabilirim” gibi samimi üsluplarla, öncelikle ortadaki yanlışın sebebini kendisinde aramalıdır.Gerçekten de insan acz içerisindedir. Çok rahatlıkla unutabilmekte, yanılabilmekte, yanlış hatırlayabilmekte; olayları, isimleri birbirine karıştırabilmektedir. Dolayısıyla böyle bir acz içerisindeyken, kendisinin kesinlikle hatasız olduğunu iddia etmesi, bu açıdan da zaten yerinde değildir.Bunun yanı sıra, mümin ahlakında nezaket çok önemli bir yere sahiptir. Bir konuda doğruyu savunmak demek, karşı tarafı kırmak, rahatsız etmek, kargaşa ya da tartışma ortamı oluşturmak değildir. Mümin bir hatırlatma veya bir eleştiri yapacaksa ya da bir gerçeği dile getirecekse bile, mutlaka karşı tarafı en az tedirgin edecek, ortamı en az gerginleştirecek en sevgi dolu, en nezaketli, en iddialaşmayan, en mülayim üslubu tercih etmelidir.Nitekim böyle bir ahlak gösterildiğinde; yani haklı olduğu hatayı üstlenen kişi, tevazulu, sevgi dolu bir üslupla yaklaştığında, hatalı olan kişi de, gördüğü bu güzel davranış karşısında mahçup olup aynı tevazuyla karşılık verir. Böyle bir ahlak, hatalı olan kişinin, hatasını çok daha kolay bir şekilde görüp kabul edebilmesine güzel bir zemin hazırlar. Dolayısıyla Müslüman, ahlakıyla güzel bir örnek sunarak, karşı tarafın da aynı ahlakı almasına vesile olur. Kızgınlıkla, haklılık iddiasıyla, tartışmayla karşı tarafa haksızlığını göstermektense, bu samimi ahlak Allah'ın dilemesiyle çok daha güzel bir sonuca vesile olur. Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini söyle. Çünkü şeytan aralarını açıp bozmaktadır. Şüphesiz şeytan insanın açıkça bir düşmanıdır. (İsra Suresi, 53)İyilikle kötülük eşit olmaz. Sen, en güzel olan bir tarzda (kötülüğü) uzaklaştır; o zaman, (görürsün ki) seninle onun arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki sıcak bir dost(un) oluvermiştir. (Fussilet Suresi, 34)
ÇAY DİYİP GEÇMEÇay Diyip Geçme Çay dediğinin usulü üçtür,Üç şeyden yapılır: çay, su, şeker.Üç şeyde yapılır: ateş, semaver, demlik.Üç şeyde ikram edilir: tepsi, tabak, bardak.Bir çok dilde çayın karşılığı üç harftir.Bir de çay üç'ün olduğu yerde içilir:Bir sen, bir seni Yaradan bir de seni seven...Kalbimiz her daim Yaradanla olsun.. Sevdiğiniz, seveniniz çok olsun.. Çay demleyeniniz bol olsun.. Çay bahane, muhabbetiniz bal olsun :)
MUHTEŞEMM...MUHTEŞEMM... Uluçınar köyünden 3 dönümlük bir bahçe satın almaya karar verdim. İki odalı kerpiç bir bağ evinin olduğu bu bahçenin her yani çim, çiçek ve meyve ağaçları ile doluydu. Kiraz, dut, şeftali, erik. Menekşeler, güller, kasımpatılar... Evi satan kişiyle tüm bahçeyi dolaştık bir süre. Birden- "ne alaka" dedirtecek bir ağaç gördüm. Hurma ağacı. Bu yörede hurma yetişmez ki. Marmara Bölgesinde ne işi var bunun? Satıcı gülümsedi. Acı bir gülümseyişti bu.- "Yıllar önceydi" diye başladı anlatmaya.- "Hastalandım. Yataklara düştüm. Hastaneye kaldırmışlar beni. Ölmek üzereyim. Sanırım ciğerimde kocaman bir yara. Doktorlar ümidi kesmiş. Sevdiğim bir kız var. Bir gün çıkmış gelmiş hastaneye. Nasıl sormuş, nasıl bulmuş. Konuştuk saatlerce. Ağlaştık. "Seni ölene dek beklerim" dedi. Sonra tam ayrılık zamanı cebinden bir hurma çekirdeği çıkardı verdi.- "Bereket versin diye hep yanımda taşırım bu çekirdeği, senin olsun" dedi.- "Baktıkça beni an, seni beklediğimi bil ve tez iyileş."- "O küçük çekirdek, hayata uzanan bir köprü oldu bana. Pijamamın cebinde sakladım aylarca. Kimse bilmedi. Avucuma aldım. Ellerime değen kestane renkli saçları oldu. Baktım. Zeytin gözlerini gördüm. İstersen mucize de sen bu olaya. İyileştim. Ölümü beklerken taburcu oldum. Bu bahçeye geldim. Hurma çekirdeğini bahçeye diktim. Yöresi değildi. Mevsimi değildi. Ama diktim. Tuttu. Filiz oldu. Fidan oldu. Ağaç oldu." Adam biran sustu. Çekinerek sordum.- "Ya sevdiğin kız?"Gözlerindeki parlaklık yaş olup yanaklarına süzülürken,- "O bir hurma ağacı gibi dayanıklı değildi" dedi.- "Gelin oldu. Elin oldu."
KÜÇÜĞÜMM SENDE ÖLMEKÜÇÜĞÜMM SENDE ÖLME
Aynı sokakta oturuyorduk. Her gün başka bir kızla gelirdi eve. Herkes onun hakkında farklı şeyler söylerdi. Fakat kimse gerçeği bilmezdi. Kirli sakalları vardı. Kahverengi gözlü, kumraldı. Hiç kimseyle konuşmaz, sadece gelip geçerdi. Bir gün onunla yolda karşılaştık. Çok güzel bir yüzü vardı. Bana baktı ve gülümsedi. Şaşırdım…! Ama yine de onu sevmemeye çalıştım. Fakat o çok farklıydı. Gece boyu lambası yanardı. Bazen uyumak yerine onun evini seyrederdim. Onu sevmediğim halde onun her şeyi ile ilgilenirdim. Bir gün yine kendimi onu gözetlerken buldum. O an anladım ki hep kendimi kandırmışım. Ben ona çoktan aşık olmuşum bile… Artık o eve gelmeden uyumaz oldum. Herkes onun kötü olduğunu söyleyince onu savunuyordum. Geçen gün yine onu yolda gördüm. Bana göz kırptı. Yanımdan geçerken onu çağırdım. “Acelem var KÜÇÜĞÜM” dedi bana. Eve gidip saatlerce ağladım. Karar verdim. Ne olursa olsun ona onu sevdiğimi söyleyecektim. Yolunu bekledim. Bir gün gelirken onu gördüm. Peşine düştüm. Eve girdi. Biraz bekleyip kapıyı çaldım. Kapıyı açıp “Ne var KÜÇÜĞÜM?” dedi. Ne yapacağımı şaşırmıştım. Adını bile söyleyemeden “SENİ SEVİYORUM” dedim. Gülümsedi, cevap vermedi. Çok utanmıştım. Konuşamadım ve hemen dışarı çıktım. Sonra 1 ay boyunca onu görmemek için sokağa çıkmadım. Bir gün kızlarla evde konuşurken mahalleye bir ambulans geldi. Onun evinin önünde durdu. Şaşırdık. Hemen dışarı fırladım. 3-5 dakika sonra görevliler onu sedyeyle dışarı çıkardılar. Önümden geçerken “ben de seni, KÜÇÜĞÜM” dedi ve gözlerini yumdu… Herkes bana bakıyordu. Ağlayarak koşmaya başladım. Göz yaşlarım durmadan akıyordu. Eve geldiğimde annemler ondan bahsediyordu. Ailesi yokmuş. Kendi gayretleriyle bu yaşa gelmiş, okumuş. Sevdiği bir kız varmış. Ailesi vermeyince kız evden kaçmış. Bir hafta sonra kız ölmüş. Kimi sevdiyse ölmüş. Çok acı çekmiş. İntihar edip hastaneyi aramış. Polisler geldiğinde evinin duvarında “KÜÇÜĞÜM” yazısını bulmuşlar. “KÜÇÜĞÜM, sen de ölme…” yazıyormuş… “KÜÇÜĞÜM, SEN DE ÖLME…”
Re: Gönül Buğday tanesine benziyor..Bizse değirmene
Gönül buğday tanesine benziyor Bizse değirmene... Değirmen nerden bilecek Bu dönüşün hikmeti ne ? ... HZ MEVLANA Emeğine yüreğine sağlık
Re: Mutluluk..Dünyanın beklentisiİnsanların aradığıYalnızca tek kelimeMutluluk mutlulukİnsanlar şu fani dünyadaNeler isterler nelerAslında doğru değil bunlarOnların istediğiYalnızca mutluluk Mutluluk arıyorsan baktığın her yerdeMutluluk,kendi güler yüzündeMutluluk,seni sevenin gözlerindeMutluluk, nefes almanın ötesinde Emeğine yüreğine sağlık...
BU CUMA GÜNÜ HÜRMETİNEHAYIRLI CUMALAR........
SEVGİLİ GÖNÜL DOSTLARICUMALAR HAYIRLI, GELECEKLER FAYDALI, SAĞLIĞIMIZ SIHHATLİ,DÜNYA VE AHİRETİMİZ SAADETLİ VE DE İSTİKAMETİMİZ ALLAH’a OLSUN. BİRBİRİMİZİ SEVELİM ve SAYALIM, BİRBİRİMİZE ÇOKCA DUADA BULUNALIM RABBİM TÜM MÜMİNLERİN YAR VE YARDIMCISI OLSUN...HİÇ UNUTMAYALIM Kİ: "İMAN İNSANI İNSAN EDER; BELKİ DE İNSANI SULTAN EDER...""SEVGİYLE VE İÇTEN YAPILACAK DULARIN ASLA BOŞA GİTMEYECEĞİNE İNANARAK BOLCA DUA EDELİM ,DUALARDA BULUŞMAK ÜZERE HAYIRLI CUMALAR."
Re: BU CUMA GÜNÜ HÜRMETİNE
Emeğine yüreğine sağlık canım Gösterdiğin ilgi için ben sana tşk ederim
Re: "Farkında"Olmalı İnsanyaşam ellerimizin arasından kayıp giderken
Re: Re:sizce iyi Bir insanda olması gereken özelliklerİYİ BİR İNSAN DÜRÜST OLUR.EMPATİ KURAR HER ZAMAN. YANİ KENDİSİNE YAPILMASINI İSTEMEDİĞİ ŞEYİ BAŞKASINA YAPMAZ.İNSANLARI AYIRMAKSIZIN SEVER.SORUMLULUK SAHİBİ OLUR.ONURLUDUR.KİMSE KARŞISINDA ONURUNU AYAKLAR ALTINDA ÇİĞNETMEZ.PRENSİP SAHİBİDİR.YARDIMSEVERDİR.HERKESE YARDIM EDER.ZOR GÜN DOSTUDUR.....
'SİZİN EN HAYIRLINIZ AİLESİNE KARŞI EN İYİ OLANINIZDIR. HZ. MUHAMMED(S.A.V.) Bence iyi bir insanda bulunması gereken özellikleri aramaya gerek yok PEYGAMBERİMİZ BUNA EN GÜZEL ÖRNEK DEĞİL Mİ?
Re: "Rahmetinle affet beni"...Rahmetinle affet beni! Senin affın elbet çoktur,Rahmetinle affet beni!Yalvarmaya yüzüm yoktur,Rahmetinle affet beni!Gafletteyim ben her zaman,Perişanım hâlim yaman,Diliyorum senden aman,Rahmetinle affet beni!Hesap soran Kahhâr sensin,Ayıp örten Settâr sensin,Çok affeden Gaffâr sensin,Rahmetinle affet beni!Gerçek kulluk edemesem,Emre uygun gidemesem,Farz borcumu ödemesem,Rahmetinle affet beni!Hoca der ki, yansa sîne,Günah çıksa birkaç bine,Ümit kesmem senden yine,Rahmetinle affet beni! Emeğine yüreğine sağlık
ölümsüz Kırmızı Güllerölümsüz Kırmızı Güller ölümsüz Kırmızı Güller Kan rengi, kıpkırmızı güllere bayılırdı. Zaten onlarla adaştı da. Rose... Gül... Kocasının sevgili Rose'u... Her yıl Sevgililer Günü'nü kapının önünde bulduğu enfes fiyonklarla süslü kucak dolusu kırmızı güllerle kutlardı. Hiç aksamadan. Hatta, eşini kaybettiği yıl dahi kapısı çalınmış, gülleri kucağına bırakılmıştı.. Tıpkı geçmişte olduğu gibi, küçük bir kartla birlikte.. Her yıl güllere iliştirdiği karta aynı cümleleri yazardı: "Seni, geçen sene bugünkünden, daha çok seviyorum..." Birden, bunların son gülleri olduğunu düşündü.. Önceden ısmarlanmış olmalıydı.. Öleceğini nasıl bilebilirdi?.. Zaten her seyi önceden planlamayı ve yapmayı severdi, yumurta kapıya gelmeden...Gülleri özenle içeri taşıdı.. saplarını kesti, vazoya yerleştirdi.. Vazoyu da konsolun üzerine, eşinin kendisine gülümseyen fotoğrafının yanına koydu. Orada kocasının koltuğunda oturup saatlerce güller ve fotoğrafı seyretti sessizce.. Bitmek bilmeyen bir yıl geçti.. Yapayalnız ve hüzün dolu bir yıl.. Sonra bir sabah kapı çalındı.. Tıpkı eski günlerde olduğu gibi.. Kırmızı gülleri, üzerinde küçük kartıyla birlikte eşikteydi.. Sevgililer Günü'nü kutluyordu. Gülleri içeri aldı. Şaşkınlık içinde doğru telefona gitti. Çiçekçi dükkanını aradı... Onu bu kadar üzmeye kimin hakkı vardı? "Biliyorum" dedi, çiçekçi.. " Eşinizi geçen yıl kaybettiniz.. Telefon edeceğinizi de biliyordum.. Bugün size yolladığım gülleri çok önceden ısmarlamış, parasını da ödemisti.. Hep öyle yapardı zaten, hiç şansa bırakmazdı. Dosyamda talimat var. Bu çiçekleri size her yıl yollayacağım. Bir de özel kart vardı, kendi el yazısıyla. Bilmeniz gerek diye düşünüyorum.. Ölümünden sonra çiçeklere iliştirmemi istediği kart..."Rose hıçkırıklar arasında teşekkür ederek telefonu kapattı. Parmakları titreyerek zarfı açtı.. " Merhaba gülüm" diye başlıyordu, kart.. " Bir yıldır ayrıyız. Umarım senin için çok zor olmamıştır. Yalnızlığını ve acılarını hissedebiliyorum. Giden sen, kalan ben olsaydım neler çekerdim kimbilir? Sevgi paylaşıldığında yaşamın tadına doyum olmuyor. Seni kelimelerle anlatılmayacak kadar çok sevdim. Harika bir eştin, sevgilim benim... Sadece bir yıldır ayrıyız. Kendini bırakma. Ağlarken bile mutlu olmanı istiyorum. Onun için bundan sonraki yıllarda güller hep kapımızda olacak. Onları kucağına aldığında paylaştığımız mutluluğu ve kutsandığımızı düşün. Seni hep sevdim.. Her zaman da seveceğim. Ama yaşamalısın. Devam etmelisin... Lütfen.. Mutluluğu yeniden yakalamaya çalış. Kolay değil, biliyorum ama bir yolunu bulacağına eminim.... Güller, senin kapıyı açmadığın güne dek gelmeye devam edecek. O gün çiçekçi beş ayrı zamanda gelip kapıyı çalacak, eve dönüp dönmediğini kontrol edecek. Beşinciden sonra emin olarak gülleri ona verdiğim yeni adrese getirip seninle yeniden ve ebediyyen kavuştuğumuz yere bırakacak.. "SENİ SEVİYORUM GÜLÜM..."
Re: Umutlarına Tutun!..Düşüncelerine tutun!Kendi vicdanının yargıcı,Kendi günahının tövbekârı ol!Kendi acısının sabredeni,Kendi sıkıntısının ilacı,Kendi dertlerinin dermanı ol.Kendi yalnızlığının dostu,Kendi cümlelerinin anlamı,Kendi sessizliğinin sesi ol! Emeğine yüreğine sağlık
Re: Çocuktum Büyüdüm... ÇOCUKTUM BÜYÜDÜM…
ÇOCUKTUM : Hep ölümsüz aşkları okurdum masallarda.BÜYÜDÜM : Ne aşklar satıldı o körkütük masalarda..ÇOCUKTUM : Şerefti itibardı bütün kapıları açan anahtar..BÜYÜDÜM : Hiç bir güç tanımadım para kadar..ÇOCUKTUM : Saçlarından yakalardım ümitleri..BÜYÜDÜM : Ezberledim bütün ihanetleri..ÇOCUKTUM : Yaşam bir yağmur gibi düşerdi avuçlarıma..BÜYÜDÜM : Şimdi hep çocukluğum geliyor aklıma… Emeğine yüreğine sağlık canım
HAYAT DERSİHAYAT DERSİ — Konuşmadan önce dinleyin,— Yazmadan önce düşünün,— Harcamadan önce kazanın,...— Dua etmeden önce bağışlayın,— İncitmeden önce hissedin,...— Nefret etmeden önce sevin,— Vazgeçmeden önce çabalayın,— Ölmeden önce yaşayın.Hayat budur. Onu hissedin, onu yaşayın ve ondan hoşnut olun.William Shakespeare
Gel Bul BeniGel Bul Beni Çok yavaş gel bana ! aynen bir karınca, kozasından çıkan bir tırtılın ilk yaprağa koşusu gibi yavaş ve sessiz gel / geleceksen .Kalbe gürültülü düşüşlerden korkarım ben . Onca ağırlığıyla düğümü gevşemiş bir salıncakta sallanıyorum. Yavaş gel bana geleceksen../ ama düşmeden daha! ! Nice yeşil gözlerde kelebek uçurmuş bu gönül ve mavisinde uçurtma.Kara gözler kaçırmış uykularımı. Kahverengisinde toprak şefkati aramış / bulamamışım. Su gibi gel geleceksen, sessiz.Akışınla bu yüreğe serin mevsimler, bereketinle çorak yanlarıma başaklar taşı ve gelme gideceksen uğramadan değdir kollarını kıyılarıma çek git ve gelme biteceksen! !
DOSTUMDoldur Yüreğine Dostum …. Ey Sözümü işiten Dostum; Söz, yürekten çıktığı zaman ancak yüreğe gider. Sen de sözlerini yürekten söyle. Sana söyleneni iyi dinle. Yürekten geleni al, keder vereni bırak. Güzele çağıranı al, boş olanı bırak. Rûhunun istediğini al, istemediğini bırak.. Hayat önemlidir. Neşelen ve gül. Hüzünlen ve ağla. Ne yaparsan yap, ama ALLAH c.c rızası için olsun yaptığın. Gördüğün göreceğin ALLAH c.c. rızası için olsun… Sana rahmet veren Rahmandır. Merhamet veren, sevk veren, ümit veren, sevinç veren, hüzün veren. Sana yoldaş olan Rahmandır. iyi bil ki, hiçbir yerde bir başına değildin. Bundan sonra da olmayacaksın. Her zaman yanında olan Rahmandır. Asla üç sey olma. Ümitsiz olma. Şükürsüz olma. Sabırsız olma. Mevlâyı bilen ümidi bilmeli. Onu bilen şükretmeli. Ona inananin sabırlı olmalı her ameli. O seni terk etsin, peşinden koş git. O yüz vermesin, sen ona yalvar. Sana, bilmen gereken ve öğrenebileceğin en değerli şeyi haber vereyim mi? Sahip olabilecegin en kıymetli şey, imanındır. ALLAH’a inan, mutlu ol. O’na dayan, güçlü ol. Kimsen yok mu? Sözünü dinleyen, acını paylaşan, sevgine sevgisini katacak, kimsen yok mu? Sen ister şu var de, ister bu, istersen yok işte, kimsem yok de; hakiki bir dostun kesinlikle var. Sözünü dinleyen, acını paylaşan, sevgine sevgisini katan ebedî dostunu, Rabbini unutma! Ey Sözümü işiten Dostum; Sözlerim bitti. ışığım söndü. Kandilim tükendi. Sen bana kulak ver de, sözleri bitmeyene, ışığı sönmeyene, kandili tükenmeyene kulak ver. O’nu sev. Ona kendini sevdir. Onun sevdikleriyle doldur yüreğini…
SanalKahve © Copyright 2007 - 2014 Tüm Hakları Saklıdır.
|