24 sonuç bulundu

Geri dön

"Yüksek Yüksek Tepelere Ev Kurmasınlar" Türküsünün Hikayesi

       "Yüksek Yüksek Tepelere Ev Kurmasınlar" Türküsünün Hikayesi
       
Bu öykü Malkara köylerinden alınmış olup belli bir kişinin dilinden yazıya geçirilmiş değildir. Çevrede herkes tarafından bilinen bir öyküdür. Söylentiye göre, çok eskiden köyün birinde Zeynep isimli çok güzel bir kız vardır. Onaltıya yeni bastığında Zeynep'i köylerindeki bir düğünde aşırı (yabancı) köylerden gelen Ali isimli bir genç görür. Ali Zeynep'i çok beğenir ve köyüne döndüğünde kızın babasına hemen görücü gönderir. Zeynep'i Ali'ye verirler. Kısa bir zaman sonra düğünleri olur. Ali, Zeynep'i alıp aşırı köyüne götürür.Zeynep'in gelin gittiği köy ile kendi köyü arası üç gün üç gece çeker. Bu kadar uzak olduğundan dolayı Zeynep, anasını babasını ve kardeşlerini tam yedi yıl göremez. Bu özlem Zeynep'in yüreğinde her gün biraz daha büyüyerek dayanılmaz bir hal alır. Köyün büyük bir tepesinde bulunan evinin bahçesine çıkarak kendi köyüne doğru dönüp için için kendi yaktığı türküyü mırıldanır ve gözleri uzaklarda sıla özlemini gidermeye çalışırmış.Oyskocası,Zeynep'in bu özlemine pek aldırış etmez. Kaldı ki eski sevgisi de pek kalmadığından kendini fazlaca horlamaya, eziyet etmeye başlar. Sonunda bu özlem ve kocasının horlaması Zeynep'iyataklara düşürür.Gün geçtikçe hastalığı artan Zeynep'in düzelmesi için, köyden gelip gidenler de anasının babasının çağrılmasını salık verirler. Başka çare kalmadığını anlayan Zeynep'in kocası da anasına babasına haber vermeye gider. Altı gün altı gecelik bir yolculuktan sonra bir akşam üstü Zeynep'in anası babası köye gelirler, Zeynep'i yatakta bulurlar. Perişan bir halde Zeynep hala türküsünü mırıldanmaktadır. Aynı türküyü anasına babasına da söylemeye başlar. Çevresindeki bütün köy kadınları duygulanıp göz yaşı dökerler. Annesi fenalıklar geçirir ve bayılır. Zeynep hasretini giderir, giderir ama artık çok geç kalınmıştır. Bir daha onmaz, sonu ölümle biter. Herkes Zeynep için göz yaşı döker. İşte ogün bu gündür bu türkü ayrılığın türküsü olarak söylenip durur.
Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlarAşrı aşrı memlekete kız vermesinlerAnnesinin bir tanesini hor görmesinlerUçan da kuşlara malum olsun ben annemi özledimHem annemi hem babamı hem köyümü özledimBabamın bir atı olsa binse de gelse
Annemin yelkeni olsa uçsa da gelseKardeşlerim yolları bilse de gelseUçan da kuşlara malum olsun ben annemi özledimHem annemi hem babamı hem köyümü özledim

 

Kalp
Siyahin_Matemi
Sal Haz 25, 2013 4:17 pm
 
Foruma git
Konuya git

İnsan Var, İnsancık Var,Erkek Var,Erkekcik Var,Kadın Var,Kad


Bizi diğer canlılardan ayıran ve ‘İNSAN’ olmamızı sağlayan özelliklerimize ne oldu? Ruhlarınızı şiddetten,sapkınlıktan arındıramayacak kadar acizseniz eğer ben size sadece ‘İNSANCIK ‘ derim o zaman! Böyle mi yetiştirildi benim ülkemin erkekleri? Koruyan,kollayan,sahip çıkan olamıyor musunuz artık? Kendi öz kızına,gelinine,kuzenine,yeğenine,komşusuna başta olmak üzere küçücük kız çocuklarına bile el uzatmaya,tecavüz etmeye,işkence etmeye utanmayan ve kendilerine hala ‘ERKEK’ diyebilenlere ben sadece ‘ERKEKCİK’ derim o zaman! Erkeklik bu mu? Savunmasız bir insana,bir çocuğa zorla,işkence yoluyla, kaçırarak sahip olmak ‘ERKEK’lik mi? Sonrada yakalanma korkusuyla kurbanını öldürmek mi yoksa ‘ERKEK’ lik? Ve bu bahsettiğimiz ‘İNSANCIK’ lar dünlerin çocukları değil mi? Ne biçim çocuk yetiştiriyorsunuz? ‘KADIN’ lık bu mu? Birisi size madalya takacakmış gibi sürekli çocuk doğurup potansiyel suçlular yetiştirmek marifet mi? Çocuk doğurmak hobi değildir! ‘İNSAN’ yetiştirmekse hiç kolay değildir! Siz ‘KADINCIK’ lar kendinize gelin! Bu ülkenin yeterince potansiyel suçlusu var! Çocuklarınızaşiddeti,sapkınlığı,ilgisizliği,sevgisizliği,******, sahtekarlığı, namussuzluğu öğreteceğinize ‘İNSAN’olmasını ve ‘İNSAN’ a değer vermesini öğretin! Öncelikle kendine daha sonra karşısındakine saygı duymasını öğretin! Çocuğunuzdan önce kendiniz öğrenin bunları! Bir ‘KADIN’ olduğunuzun farkına varın! Bu ülkenin geleceğinin temellerini atan ‘KADIN’ lardan OLUN! ‘KADINCIK’ lardan DEĞİL! ! !
 
KoRaTeS__
Cmt Haz 01, 2013 10:10 am
 
Foruma git
Konuya git

"Farkında"Olmalı İnsan

Kendisinin, Hayatın Olayların, Gidişatın Farkında Olmalı.Farkı Fark Etmeli, Fark Ettiğini De Fark Ettirmemeli Bazen…Bir Damlacık Sudan Nasıl YaratıldığınıFark Etmeli.Anne Karnına Sığarken Dünyaya Neden Sığmadığını Ve En Sonunda Bir Metre Karelik Yere Nasıl Sığmak Zorunda Kalacağını Fark Etmeli.Şu Çok Geniş Görünen Dünyanın, Ahrete Nispetle Anne Karnı Gibi Olduğunu Fark Etmeli.Henüz Bebekken “Dünya Benim!”Dercesine Avuçlarının Sımsıkı Kapalı Olduğunu, Ölürken De Aynı Avuçların “Her Şeyi Bırakıp Gidiyorum İşte!” Dercesine Apaçık Kaldığını Fark Etmeli.Ve Kefenin Cebinin Bulunmadığını Fark Etmeli. Baskın Yeteneğini Fark Etmeli Sonra.Azraillin Her An Sürpriz Yapabileceğini, Nasıl Yaşarsa Öyle Öleceğini Fark Etmeli İnsanVe Ölmeden Evvel Ölebilmeli.Hayvanların Yolda Kaldırımda ÇöplükteAma Kendisinin Güzel Hazırlanmış Mükellef Bir Sofrada Yemek YediğiniFark Etmeli.Eşref-İ Mahlûkat (Yaratılmışların En Güzeli) Olduğunu Fark Etmeli.Ve Ona Göre Yaşamalı.Gülün Hemen Dibindeki Dikeni Dikenin Hemen Yanı Başındaki Gülü Fark Etmeli.Evinde 4 Kedi 2 Köpek Beslediği Halde Çocuk Sahibi Olmaktan Korkmanın Mantıksızlığını Fark Etmeli.Eşine “Seni Çok Seviyorum!” Demenin Mutluluk Yolundaki Müthiş Gücünü Fark Etmeli.Dolabında Asılı 25 Gömleğinin Sadece Üçünü Giydiğini Ama Arka Sokaktaki Komşusunun O Beğenilmeyen Gömleklere Muhtaç Olduğunu Fark Etmeli.Zenginliğin Ve Bereketin Sofradayken Önünde Biriken Ekmek Kırıntılarını Yemekte Gizlendiğini Fark Etmeli.Annesinden Doğarken Tertemiz Teslim Aldığı Gırtlağını 60-70 Yıl Sonra Sigara Yüzünden Azrail’e Soba Borusu Gibi Teslim Etmenin Emanete Hıyanet Sayılacağını Fark Etmeli.63 Yıllık Ömründe Hiç Karnı Doymayan Bir Peygamber’in Ümmeti Olarak Aşırı Beslenme Yüzünden Sarkan Göbeğini Fark Etmeli.FARK ETMELİ.Ömür Dediğin Üç Gündür,Dün Geldi Geçti Yarın Meçhuldür,O Halde Ömür Dediğin Bir Gündür,O Da Bugündür
KoRaTeS__
Cum May 31, 2013 10:53 am
 
Foruma git
Konuya git

"OKUMAK" ANLAMADAN CEVAP VERMEMEK

Bilmek, soyut bir eylem. Bilgiyle amel edildiğinde farkına varılıyor. Tecelli şekliyle görünür, duyulur, paylaşılır oluyor... Fazla söze gerek var mı acaba?"İlim, ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir. Sen kendini bilmez isen, Ya nice okumaktır..."Canım Yunus böyle özetlemiş işte...Okumak kelimesine yalnızca okul, kitap anlamlarını yüklersek, yorumda ve kast edileni anlamakta yanlışlık yaparız. Çünkü tartışılmaz bir ilim ile yaratılan kâinat, " talip olana " disiplinli bir akademi gibi ilim tahsil ettirir. Akademinin en kuvvetli profesörü ise, kendimizde var olan, varlık bulanlardır... Var olanlar doğuştan getirdiklerimiz, varlık bulanlar ise, bilgi ve deneyimlerimizin, tahsilâtlarımızın DNA larımızla birlikte oluşturduğu bilincimiz ve altındakiler altımız olduğuna göre. Ve bunlarında hakikat olduğu ortadayken, uzaklaşmalar, üzerini örtmeler, yok saymalar, hiçbir gerçeği ve gerçek olmadıklarını bildiklerimizi yok etmiyor... Kabul edilmesi insan fıtratınca, akıl ve gönülce mümkün olmayanları da boyun eğmek anlamına gelmeyen bir gerçeklikle kavramak gerekiyor. Ki; tedbir almak mümkün olabilsin. Kaldı ki; materyalist yaklaşımlar, yalnıza pasta ya vurgu yapıyorlar... Yani güç, güçsüzlük, iştah, tat. Pastayla ve doyumsuzlukların dürtülmesi ile ilgili...Elbette ihmal edilmemesi gereken şey, "Atalet" in içinde bir "Moment" in olduğunu atlamamak...Yani aksiyon evet, okumak, satır satır, sayfa sayfa kendini okumak... Kendinle birlikte DAVRANMAK...
KoRaTeS__
Cum May 31, 2013 2:04 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: "Yüksek Yüksek Tepelere Ev Kurmasınlar" Türküsünün Hikay

"Zahidem" Türküsünün Hikayesi Nedir,
           Halk arasında “Zahidem” adıyla ün yapan türkünün şairi Aşık Arap Mustafa, 1901 yılında Çiçekdağı’na bağlı Orta Hacı Ahmetli köyünde dünyaya gelmiştir. Babasını annesini çok küçük yaşlarda yitirdi. İlk önce bir akrabasının himayesinde, daha sonraları da onun bunun yanında büyüdü.Arap Mustafa’nın babası düğünlerde, toplantılarda “Koca Oyunu” adı verilen oyunda “Arap” rölünü üstlenirdi. Bu nedenle Mustafa’ya da “Arap” lakabı takılmıştır. Kimsesiz kalan Arap Mustafa 10 yaşına gelince Yukarı Hacı Ahmetli köyünden Hacı Bürozadeler’den Mehmet’e çiftçi durdu. Zaman içinde çalışkan, babayiğit, giyimine özen gösteren yakışıklı bir delikanlı olan Arap Mustafa, Ağasının yeni yetişen Zahide’ye gönlünü kaptırdı. Fakir ve kimsesiz olduğundan bu sırrını bir türlü açığa vuramadı.20’sinde askere giden Mustafa’nın aklı, deliler gibi sevdiği Zahide’de kalmıştı. Köydeki dostlarına mektuplar göndererek Zahide’den haber almaya çalışan Arap Mustafa, Zahide’nin başka biriyle evlendirildiğini ve düğünün’ün de bir hafta sonra olacağını duyunca üzüntüsünü aşağıda içli mısralara dökmüştür. Türküyü Neşet Ertaş plağa okuyup tanıtmıştır. (1)
    
Zahide Kurbanım n'olacak HalimGene bir laf duydum kırıldı belimGelenden gidenden haber sorarımZahidem bu hafta oluyor gelinHezeli de deli gönül hezeliÇiçekdağı döktü m'ola gazeliDolaştım alemi gurbet gezeliBulamadım Zahidem'den güzeliAy ile doğar da gün ile aşar,Zahide’mi görenin tebdili şaşarİyinin kaderi kötüye düşer,Diken arasında kalmış gül gibi. Zahide’m kurbanım kurtar bu dardanBaban anlamadı bizim bu haldanKekiline sürmüş kokulu yağdan,Derdin beni del’ediyor Zahide’m.Ziyaret’ten çıktım Cender’in özüKum gibi kaynıyor Zahide’m gözüAslını sorarsan esalet yerdenHacı Bürolardan Mehmet’in kızı.Gurbet ellerinde esinim esirZahide’m kurbanım hep bende kusurEğer baban seni bana verirseNemize yetmiyor el kadar hasır.Çiçekdağı’nda da hiç gitmez dumanZahide’rn kurbanım hallarım yamanYapamadım şu babayın gönlünüFakir diye bana vermedi baban.Anamdan doğalı çok çektim cefa,Şu yalan dünyada sürmedim sefa,Adımı namımı soran olursa,Orta Hacı Ahmetli Arap Mustafa  
 
 

 Mekanları cennet, toprakları bol olsun hayatlarını kaybeden ozan ,şair aşıklarımızın...Tutkum Teşekkürler Mihran öyküsü ve hikayesi için bitanem sana...

 
 
 

 
 
 
 
Siyahin_Matemi
Per Haz 27, 2013 8:11 am
 
Foruma git
Konuya git

Bozkırın Tezenesi..

 
“Cahildim dünyanın zevkine kandım, “Hayale aldandım, boşuna yandım, “Seni ilelebet benimsin sandım... “Ölürüm sevdiğim, zehirim sensin; “Evvelim sen oldun, ahirim sensin.Neşet Ertaş, başka hiçbir şey yazmayıp/yapmayıp sadece yukarıdaki dizeleri yazmış/çalmış olsaydı bile “bir ömre bedel”di...Hâlbuki o böyle yüzlerce dize yazdı...Arkada bıraktığı muazzam bir “türkü külliyatı”dır, kadr-u kıymet bilen hiç kimse bunu görmezden gelemez.“Sanat musikisi öldü” denildiği bir zamanda Zeki Müren gelmiş, “aykırı” yaşantısına rağmen, yüreklerimizi titreten icrasıyla, “sanat musikisi” yeniden canlanmıştı...“Türkü öldü” denen bir dönemde de Neşet Ertaş geldi: Yürek ritmimizi türkülerle harmanladı, “eski”yi “yeni” bir yaklaşımla besleyerek güncelledi. Sazın telleriyle birlikte mızrabını yürek tellerimize de vurdu.Bir de baktık ki, hangi eğitimden, eğilimden olursak olalım, sık sık bir Neşet Ertaş bestesi takılıyor dilimize:“Ben bu yıl yârimden ayrı düşeli,“Her günüm bir yıla döndü gidiyor...“Gine zindan oldu dünya başıma;“Gönlüm ataşlara yandı gidiyor,“Ömrüm boş hayale kandı gidiyor.”

Neşet Usta’nın Türk mü, Kürt mü, olduğunu hiçbir zaman düşünmedim...Sünni mi, yoksa Alevi mi olduğunu sorgulamak, aklımın ucundan bile geçmedi...O “bizden biri”ydi...Bizim sesimizdi...Bizim nefesimizdi...Bizim duyarlılığımızdı...Bizim acımız, bizim sevincimizdi...O bizim neşemizdi, hüznümüzdü kısacası...Anadolu’muzdu o bizim, gerisinin hiçbir önemi yoktu.Şaklabanlığın “geçer akçe” olduğu ve hiçbir “maharet”i bulunmayanların “birinci sınıf” bir hayat yaşadığı Türkiye’mizde, işinde “birinci sınıf” olup tevazu içinde yaşamayı başardı...





Şu müthiş tespit Benjamin Franklin’e ait sanırım: “Öldükten sonra da yaşamak istiyorsanız, arkanızda ya okunmaya değer bir eser bırakacağısınız ya da yazılmaya değer bir hayat yaşayacaksınız.”Neşet Usta’da ikisi de var: Hem okunmaya değer eserler bıraktı bize, hem de yazılmaya değer bir hayat bıraktı.Hayatı yazılmaya değer: Çünkü tam bir “çile yumağı”dır...Dahası, tam bir tevazu örneğidir...İki mırıltı-hırıltı çıkaranların “şöhret” olup herkese tepeden bakmaya başladığı bir dünyada, az şey değil.
Ona onun dizeleriyle veda edelim:“Uzaktır yolların ****** geldim,“Tatlıdır dillerin bağlandım kaldım...“Günahım boynuna işte ben öldüm;“Gönlüm ataşlara yandı gidiyor,“Ömrüm boş hayale kandı gidiyor.”
 
 Tarihe Mühür Vurulur Mu..”Bir ulusun türkülerini yapanlar yasalarını yapanlardan daha güçlüdür.”William Shakespeare



 
 







Nur içinde yat..Mekanın cennet olsun..

Tutku
Pzr Haz 23, 2013 12:27 am
 
Foruma git
Konuya git

Mutluluk..

MUTLULUK BELKİ HUZUR... BELKİ BİR TABAK YEMEK BELKİ ÜÇ ŞEY ARASINDA UYUYAKALMAK BELKİ YOL ORTASINDA PERVASIZCA OTURMAK... BELKİ DOSTLARLA SOHBET... BELKİ SEVDİĞİN ŞEHİRDE YAŞAMAK BELKİ KAHKAHALAR ATARAK GÜLMEK BELKİ SEKRONİZE OLMAK

BELKİ BİR DOĞUMGÜNÜ KUTLAMAK
 
BELKİ GECE..





 
 



BELKİ SEVDİĞİNLE BAŞBAŞA OLMAK... BELKİ SENDEN ÇOK DAHA FARKLI BİR CANLIYLA BERABER OLMAK !

BELKİ SADECE GÜLÜMSEMEK BELKİ ÇİKOLATA BELKİ SÖZ VERMEK BELKİ SADECE NEFES ALMAK BELKİ SİYAH BEYAZ DA OLSA GÜLÜCÜKLERİ UNUTMAMAK BELKİ BİR KİTAP OKUMAK ! BELKİ EVLENMEK... BELKİ EVİNİN BİR KÖŞESİ BELKİ MEYVEDE HAYAT BULMAK
 
BELKİ TATLI KONUŞUP TATLI YEMEK) BELKİ ULAŞMAK BELKİ KALABALIK BİR AİLE BELKİ GÜZEL BİR KADIN... BELKİ İBADET.... BELKİ DE COŞKUDUR... AMA.... AŞKSIZ MUTLULUK YOKTUR.
 
Tutku
Cmt Haz 22, 2013 11:40 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: BU CUMA GÜNÜ HÜRMETİNE

 


 

Allah'ım;

Ben üşüyorum, Sen, Dost’un gözleriyle ısıt beni.

Ben kanıyorum, Sen, dokunuşu merhamet olanlarla
 
sar beni.

Ben korkuyorum, Sen, kalbime verdiğin îmanla koru
 
beni.

Ben ağlıyorum, Sen, ülfetinle avut beni.

Ben savruluyorum, bilinmezlere hazan yaprağı gibi…
 
Sen tut beni.

Ben kayıyorum sırattan, Sen bırakma beni.

Bende kimsenin uğramadığı izbe köşeler var,
 
karanlığın bile girmekten ürktüğü… Bende açılıp
 
kapanmayan yaralar, rûhumu döven hırçın dalgalar
 
var sonra… Dönüşü olmayan yollar uzaklığım kadar
 
uzayan; dinmeyen gözyaşları var içime kanayan…
 
Küçük bir kız çocuğu var, yetim bayramlar yaşayan…
 
Âhlar var, geceleri uyku tutturmayan… Soğuk kışlar
 
var, bir bakış olup gözümde donan… Yakan ateşler
 
var, öfkem olup çarpan…

Bende, derin bir muhabbetin yok; ulvî kılan, mümin
 
yapan, arıtan, çoğaltan, merhamet olup yetim başlar
 
okşayan, şefkat olup mâtemlerin civarında dolaşan,
 
fakir sofralarda zengin kılan, cömertlik olup
 
mahrumlara dağıtılan, cesâret olup İslâm’a engelleri
 
yıkan.

Bende, derin bir muhabbetin yok; beni unutturup
 
bana, sadece Sen’i hatırlatan, gündüz olup yüzler
 
aydınlatan, gece olup hataları örten, kilit olup
 
hayırlara açılan, merhamet olup hasta ruhuma
 
dokunan…

Bende, derin bir muhabbetin; uzaklığıma rağmen,
 
bana şah damarımdan daha yakın olan… Bende derin
 
bir muhabbetin yok; edep edip başkalarını özlemekten,
 
Sen’i özlettiren… Vefâ olup; hatırladıklarımı Seninle
 
râbıtalı kılan…

Bende, derin bir muhabbetin yok; rüzgâr olup çöllerde
 
iz iz Nebî’yi arayan, peyk olup bir Kutb’un etrafında
 
dönen...

Bir derin muhabbetin yok bende; beni Sen’den kılan.

Sen varsan, neyim yoktur ki;

Sen yoksan gönlümde, neyim vardır ki...

CUMAMIZ Mübarek OLSUN..

SELAM VE DUA İLE..
 

                       
       
 
 
Emeğine sağlık canım...
 


Siyahin_Matemi
Cum Haz 28, 2013 6:03 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: BU CUMA GÜNÜ HÜRMETİNE

Cumamız mübarek dualarımız ve tövbelerimiz kabul olsun Selamların en güzeli sizlerin üzerine olsun. Yükü sevgi, özü saygı, gücü barış, süsü hoşgörü olan mübarek dinimizin seçtiği haftanın özel günü olan cumanızı kutlarım. kalpler imanla, gönüller huzurla dolsun. saadetler hepimizin olsun. ne kurulan bağlar bozulsun, nede dostlar unutulsun. cumanız mübarek olsun. Sevgi söze dolarsa DUA olur,dua ALLAH'a ulşırsa nur olur.Aynı yolda birleşen dualarımızın nur'a dönüşüp RABBİM'ize ulaşması dileği ile.Cumanız mübarek olsun
Tutku
Cum Haz 28, 2013 9:12 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: Gönül Buğday tanesine benziyor..Bizse değirmene

Gönül buğday tanesine benziyor; Bizse değirmene. Değirmen nerden bilecek Bu dönüşün hikmeti ne?? (Hz Mevlana) Ey Gönül bir bugday tanesi olarak dünya değirmeninde ögütüldün,de yaş elliye gelince bazi şeylerin yeni farkına vardin. Oysa daha ne hayellerin vardi ne islerin vardi umutlar tükenmeye yüzmü tuttu ne.. Bir ah ile gelip geçti gençlik gurbet diye diye hasret diye diye aldandın, aldandin.. Boşuna avundun durdun.. Sanki.... Bilal gibi kızgın kumlara ve taşlara rağmen ALLAH diyerek mucadelemi verdin.... Sanki.... Yusuf gibi imtihana göğüs gerip zindanlarami atildin. Sanki.... Hamza gibi binlerce canmi feda ettin... Sanki... Halit bin Ziyat gibi şehitleremi karistin... Sanki.. Atılan taşları tutup güllermi sundun... Sanki Düşman olarak girdigin kapıdan dost olarakmi ciktin... Sanki.. ALLAHIN verdigi emaneti canı onun yolundami harcadin..... Ey Gönlüm Yeter artik bunca sene geflette yattığın uyan.. uyan..
Tutku
Cum Haz 28, 2013 9:45 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: Mutluluk..


 Yaşam boyu birbirinizi daima sevmeniz ve hep neşe içinde, huzurlu bir hayat sürmeniz dileğimle…  Unutmayin ki paylastikça çoğalan tek şey sevgidir,  Gökten yağan yağmur damlaları gibi sevgi dolu kalmanız dileklerimle..Paylaşımda kendini bulan tüm arkadaşlarıma sevgiler...
 
Tutku
Cum Haz 28, 2013 9:31 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: Mutluluk..

MUTLULUK GÖNÜLDEN VERMEKTİR
Vermekten hoşlanmıyorsan, sana verilmesini de engellersin. Verilmekten hoşlanmıyorsan vermeyi de bilemezsin. Ne vereyim, ne versinler diyorsan Sadece alıyorsun.

Mutluluk içinde başlar, çünkü mutluluk içten, özden verebilme yetisini kazanmakla başlar.
İnsanların çoğu neden mutsuz, en azından mutlu değil?
Vermeden almayı ya da önce alıp sonra vermeyi düşündükleri için.

Bir gezgin, dağ bayır gezerken bir akarsuyun içinde değerli bir taş bulur.
Ertesi gün yolda bir adamla karşılaşır. Adam çok açtır.
Gezgin torbasındaki yiyeceği karşılaştığı bu kişiyle paylaştırır.
Ama erzak çantasını açarken adamın gözü çantadaki değerli taşa ilişir.
Gezginden bu değerli taşı kendisine vermesini ister.

Gezgin hiç duraksamadan değerli taşı adama uzatır.
Adam başına konan talih kuşundan memnun, aceleyle oradan uzaklaşır.
Artık kendisine ömür boyu maddi güvence sağlayacak değerli taşın sahibidir.
Bir kaç gün sonra gezgin, arkasından koşarak kendisine yaklaşan adamı görür.
Adam nefes nefese değerli taşı gezgine uzatır.

"Senden ayrıldıktan sonra uzun uzun düşündüm.
Bu taşın ne kadar değerli olduğunu biliyorum.
Ama onu sana geri vermek senden daha değerli bir şey almak istiyorum.
Bu taşı bana rahatlıkla vermeni sağlayan o içindeki şey her ne ise ondan istiyorum"

Sahip olduğun maddi şeyleri vermek, vermenin en kolay yoludur.
Ama burada bile takılı kalan ne çok insan var.

Gerçek vermek, kişinin kendinden, özünden vermesidir. Emerson'un dediği gibi:
"Yüzükler ve mücevherler armağan değildir.
Gerçek armağanı veremediğin için dilenen özürdür.
Gerçek armağan kendinden bir parçayı verebilmektir."

Çocuklarına sevgi yerine, ayıramadıkları zaman yerine onları oyuncaklara boğan,
pahalı okullara gönderen, altlarına araba çeken anne babaları düşün.
Eşlerine ayıramadıkları zamanın, gösteremedikleri sevginin bedelini
armağanlarla telafi etmeye çalışan eşleri düşün.
Vermeyi bilmedikleri sevgiyi, maddi olanaklarla telafi edebileceklerini düşünenler,
sadece kendilerini aldatır, suçluluk duygusunu hafifletmeye çalışır.

Ama çocukların, eşlerin yüreklerindeki yarayı azdırmaktan,
öfkeyi büyütmekten başka bir işe yaramaz bu ucuz armağanlar.
Gerçek armağan olan sevgi ve ilginin yanında en pahalı mücevher bile ucuz kalır.

Dünyaya sahip olduğunun en iyisini ver, en iyi sana geri gelecektir.
Kendinin en iyisini vermeye bugün başla.

Sevdiklerine zamanını ver, dikkatini ver, ilgini ver, bilgini ver, pozitif bakış açını ver, onlara değer ver.

Yüreğindeki armağanları ver, sevgini, anlayışını, neşeni, şefkatini ver, affediciliğini ver.

Zihnindeki armağanları ver, rüyalarını, fikirlerini, yaratıcılığını, yeteneklerini sun dünyaya.

Yüreğini sunduğunda kendini iyi hissedersin, kendine olan güvenin artar,
en önemlisi kendine verdiğin sevgi ve değer artar.

Ne verirsen kendine veriyorsun.

Şunu daima hatırla:
Kendine sakladığın, kaybetmekten korktuğun her ne ise onu kaybedersin.

Verdiklerin ise senindir...
Tutku
Pzr Haz 23, 2013 11:06 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Mutluluk..

emeği geçen herkese çok tşkrlr


 

Esinti__
Pzr Haz 23, 2013 8:36 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Mutluluk..

emeğine yüreğine sağlık tutkumm 


         

huzun_gecesi
Pzr Haz 23, 2013 12:13 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Mutluluk..

Sahi mutluluk nedir?Dikende gül olmak mıdır? Gülde diken olabilmek midir? Bir yetimin okşanan başı olmak mıdır? O yetimin başını okşayan el olabilmek midir? Oksijen olup hayat vermek midir? O oksijeni soluyabilmek midir? 

 
Sahi mutluluk nedir? Hem sevip, hem sevilmek midir? Yoksa sevilmeden sevebilmek midir? Yârin gözlerinde aşkı görebilmek midir? Ya da sadece yâri görebilmek midir? Pervane olup vuslatı yaşamak mıdır? 

 
Sahi mutluluk nedir? Yağmur olup çatlamış topraklara düşmek midir? Çatlamış toprak olup, yağmura doymak mıdır? Bir sabah, yalnızlığını delip geçecek kapı zilinin çalması mıdır? Bir sabah yalnızlığını ve özlemlerini bitirecek bir kapının zilini çalmak mıdır? Ya da bir sabaha daha uyanabilmek midir? Güneş olup karanlıklara doğmak mıdır? Karanlık olup güneşin üzerine doğması mıdır? 

 
Sahi mutluluk nedir? İncinmeden yaşamak mıdır? İncitmeden yaşayabilmek midir? Ölçülemeyecek kadar çok paraya sahip olmak mıdır? Yoksa parayla ölçülemeyecek kadar değerli bir yüreğe sahip olmak mıdır? Gece olup yeryüzünün bütün kirlenmişliğini örtmek midir? Gündüz olup geriye kalan güzellikleri açık etmek midir? 

 
Sahi mutluluk nedir? Son anda ölmekten kurtulmak mıdır? Ölümden korkmayacak kadar hasreti yaşamak mıdır? Her şeyin yolunda gitmesi midir? Yoksa bin defa dibe vursan da, bin defa sıçrayıp çıkabilmek midir? Çaresizliğin darağacında, uzanan bir dost elinin ipi kesmesi midir? Sahi mutluluk nedir?
huzun_gecesi
Pzr Haz 23, 2013 12:07 pm
 
Foruma git
Konuya git

Çocuktum Büyüdüm...

Çocuktum Büyüdüm

Çocukluğuma geri dönmek istedim,saçımı ördüm...

Ne yük vardı omuzlarımda ne derdim,oyundan başka....

Ne kadar güzeldi  çocukluğum aslında,çocuktum  hürdüm...

Büyüdükçe kendime duvarlar ördüm...

O kadar yoruldum ki bazen durmadım yürüdüm...

Hiçbir kalpte kalama içinde iyilik yoksa...

Beklemeden giderim kalbim git diyorsa...

Ben  küsmem hayata  başkaları küsüyorsa...

Bir gün ışıklar banada yanacak nasıl olsa...
 

 
Kalp
Siyahin_Matemi
Sal Tem 02, 2013 10:41 am
 
Foruma git
Konuya git

Sustum...çünkü kalbim acıyor

Sustum...çünkü kalbim acıyor

Ne kadar susulacaksa o kadar sustum… Kendime konuşuyorum şimdi yalnız… Yalnız yüreğime dokunuyorum sesime

Sustum!
Sustu dudağımdaki şarkı, gözlerimdeki şiir, Sokakların da kahroldum şehir Gözlerim konuşuyor yalnız!

Sustum!
Bir ah sürüp dudaklarıma Ne kadar susulacaksa o kadar sustum…
Sustu benimle deniz, Sustu deli dalgalar, sustu martılar…
Umutlarımı sarıp rüzgârlara Uzaklara savuruyorum her gece Yıldız yapıp serpiyorum gökyüzüne!

kimse görmuyor

Sustum...!
Tuz basıp yaralarıma, ne kadar susulacaksa o kadar sustum!
Tam acılarımı haykıracaktım ki, sustum...!
Bir çığlık kanıyor demedim en derininde yüreğimin...
İçimdeki volkanları boğarak sustum...!
Açmadım kimselere yüreğimi...!
Hançeri sadece kendime sapladım ve sustum...!
Hüznü yüzümde, acıları gözlerimde topladım sustum...!
Bir ah sürüp dudaklarıma...
Ne kadar susulacaksa, o kadar sustum !!!
 
 

SUSTUM!
Ne kadar susulacaksa o kadar sustum! kendimle konuşuyorum şimdi yalnız... yalnız yüreğimle dokunuyorum sesimi
kimse duymuyor

SUSTUM!
sustu dudağımdaki şarkı, gözlerimdeki şiir yaraları yalayan rüzgar sokaklarında kahrolduğum şehir gözlerim konuşuyor yalnız...
SUSTUM!
bin ah sürüp dudaklarıma ne kadar susulacaksa o kadar sustum!
sustu benimle deniz, sustu deli dalgalar, sustu martılar...
umutlarımı sarıp rüzgarlara uzaklara savuruyorum her gece yıldız yapıp serpiyorum gökyüzüne kimse görmüyor...
saçı ağarmış hayaller nemli kirpiklerle bulutlandığında gözlerim gökte şimşek olup çakıyorum
kimse görmüyor...

SUSTUM!
tuz basıp yaralarıma! sustum...
içinde volkanlar taşıyan bir derviş gibi yaslanıp yalnızlığın duvarına gül döküp kalabalıklara kimsesiz geziyorum gönül ülkemi her gece kimse bilmiyor..

SUSTUM!
sustu benimle gök, sustu dağ, sustu toprak acılar konuşuyor şimdi yalnız yaralı gönlümün sızıları konuşuyor tutup öldürüyorum içimdeki sevdaları bir bir atıyorum uçurumlardan
kimse görmüyor...

SUSTUM!
saçlarını kokluyorum rüzgarların dudaklarından öpüyorum hayatı içimde incecik bir sevgi ürperiyor sarı hüzünler dökülüyor gönül bahçeme gelmiyor beklediğim bahar yaralar merhem tutmuyor gözyaşı olup dökülüyorum kaldırımlara mendil silmiyor yağmur dinmiyor sevdiğim bilmiyor...

SUSTUM!
sustu benimle sarı sabır, sustu hasret, sustu zaman sustum yalnız gözlerimle dokunuyorum hayata kimse duymuyor...

SUSTUM!
İçimdeki dalgalar kabardıkça volkanlar gibi sustum sustu dudaklarım, sustu gözyaşlarım sustu gözlerimdeki şiir gönlümdeki nehir bulutlar haykırdı isyanımı şimşekler haykırdı sadece ben duydum sadece ben
SUSTUM!  
ey beşiğini sallayıp boğduğum hayat kucağımda büyütüp öldürdüğüm sevgi yaralar merhem tutmuyor geceler avutmuyor ben sustum acılarım konuşuyor yalnız...

BEN SUSTUM!
susmuyor yüreğimi kavuran kasırga pencereme vuran yağmur damlaları susmuyor her gece dışarda inleyen rüzgar gelmiyor bahar kuşlar sevinmiyor yıldızlar küs ay üzgün güneş doğmuyor acılar dinmiyor içimde binlerce şiir kanıyor her gece
kimse bilmiyor...

SUSTUM!
sustu benimle sarı sabır, sustu hasret, sustu hayat sustu zaman acılar konuşuyor yalnız acılarım konuşuyor kimse duymuyor... duymuyor... duymuyor... duymuyor... duymuyor... duymuyor... artık kimsebeni duymuyor....
 
SUSTUM...ÇÜNKÜ KALBİM ACIYOR...
 
  


 
Kalp

 
Siyahin_Matemi
Sal Tem 02, 2013 9:55 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: Çocuktum Büyüdüm...


Keşke hep çocuk kalsaydım... Herkes büyümeyiisterken ve sürekli değiştirirken yüzündeki saflık maskesini, ben büyümeyiunutsaydım,yüzümde hep çocukluk maskesi takılı kalsaydı...
Dinlediğim her masalın ardından hayatın tozpembeliğindeboğulsaydım ve inansaydım gerçekten kurdun karnının kesildiğindebabaanneninçıkacağına, parmak çocuklara, öpüldüğü zaman prens olankurbağalara...Keşke gerçeklerle hiç tanışmasaydım. Aklım bütünsorulara cevap aramasaydı, mantık denen o asabi çehreyle hiçkarşılaşmasaydım.
Büyük yaramazlıklar yapıp küçük cezalar alsaydım.Elmayanaklarım, bademgözlerim olsaydı, herkes bana hizmet etseydi, bananinnisöyleselerdi, beni güldürüp eğlendirselerdi...Yüzümde hiç eksilmeyen kocaman gülücükler olsaydı,anlattıklarımıherkeszor anlasaydı, beni taklit etselerdi ve herkes benimleberaber çocuk olsaydı. Ayakkabı numaram yirmi beşigeçmeseydi...Ellerim minicik,ayaklarımküçücük, fakat hayallerim kocaman olsaydı.Ölüm nedir bilmeseydim, acı nedir tatmasaydım,öfke nedirgörmeseydim, yalan nedir duymasaydım, kalbim hiç kırılmasaydı veyabunları hiç anlamasaydım. Keşke hep çocuk kalsaydım.Avcuma denizi doldurabilseydim, kuşlar gibiözgürce uçabilseydim, hayallerle yaşasaydım, masallarda dolaşsaydım, başparmağımı diğerine değdirip birdenbire tekrar çocuk olsaydım

 
 

 
 
 
 
Su misalim canım teşekkürler katkıların için bitanem eksik olmaa
 
 
 
 
 
 
 
Siyahin_Matemi
Sal Tem 02, 2013 9:23 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Çocuktum Büyüdüm...

Ke$ke yine cocuk 0lsam ve hic bir$eyden habersiz
Saf ve temiz duygular icinde 0yuncaklarimla 0ynasam
Ke$ke,ke$ke hic büyümesem 0 cocuk bahcelerinde parklarda
Kendi yarattigim hayal dünyamda kalsaydim..
                  Emegine yüregine saglik...
              
MUTLU__
Sal Tem 02, 2013 1:33 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Sustum...çünkü kalbim acıyor

Sustum!




 

Teşekkürler su misalim gözlerine sağlık katkın içinde ayrıca teşekkürler bitanemm...
Siyahin_Matemi
Sal Tem 02, 2013 8:55 pm
 
Foruma git
Konuya git

Mutlu ol Aşka gel....

Ben seni kocaman bi yürekle sevdim. Gözlerim değil, yüreğimdi seni gören. Sen damarlarımdaki kana karışıp, geldin oturdun zaten. Sen, benim en değerli yerimde, yüreğimdi olmalıydın, orada kalmalıydın.
 Çok aşka ev sahipliği yapan bu yürek, ilk kez bu kadar kolay kabullendi seni. Herhangi bir konuk değildin artık. Bu yüzden ne ağırlama faslı vardı, ne de uğurlama. O yüreğin gerçek sahibiydin.
 Şimdi sonbahar, kışa giriyoruz ya... Ben dört mevsim baharı yaşadım seninle. Çiçek çiçek açtın yüreğimde. Gökkuşağı zayıf kaldı, senin renklerin karşısında. Taze bir yaparak gibi yeşildin. Açelyaydın pembeliğinle. Üzerine çiğ taneleri düşmüş sarı güldün. Kırmızıydın bir ateş gibi. Ve maviydin... En çok bu renkle anmayı sevdim seni. Denize tutkundum, denizi sensiz, seni denizsiz düşünemedim.
 Seni severken dünyayı da sevdim ben, insanları da... Kendime bile dar gelirken, içinde herkese yer olan bir hayatın sahibiydim artık. En kızgın, en tahammülsüz olduğum anlarda bile, seni düşünmek yetti bana. İçimdeki sevinç yüzüme yansıdı, güldüm. Beni böylesine güldüren senin sevgindi ve ben kaygısız, içten gülüşün ne demek olduğunu, nasıl güzel bir şey olduğunu anladım seninle.
 Her şeye rağmen sevdim seni. Güçlüydüm ve aşamayacağım hiçbir zorluk yoktu. Koca bir kente, koca bir ülkeye kafa tutabilirdim. Sen elimden tuttuğunda, patlama hazır bir volkan gibi hissederdim kendimi. Menzil sendin ve ben o menzile ulaşmak için önüme çıkan her şeyi yok edebilirdim. Sana ulaşmamı engelleyecek her şeyi eritirdim, kül ederdim. Sana ulaştığımdaysa sakin bir göle dönüşürdüm. Ve o göle bir tek sen girebilirdin.
 Sevdim ve hayrandım da... Her halin çekti beni. Duruşunu, uyumanı, gülmeni, kızmanı, şaşkınlığını, saflığını, kurnazlığını, çocukluğunu, olgunluğunu sevdim. Sesini de sevdim suskunluğunu da. Küçük oyunlarını, kaprislerini, sitemlerini, korkularını sevdim. Seni ve o doyumsuz sevdanı, uçarı sevdanı anlatacak kelime bulamadım çoğu zaman. Sığmadın cümlelere ve hiçbir cümle seni yeterince tarif edecek kadar derin olmadı.
 Seni severken yorumlamadım. Çünkü sen yaşam kaynağıydın. Her gün yenilendim. Seninle çoğaldım, büyüdüm. Eksik kalan neyim varsa tamamladın. Ölmeyecektim çünkü sen ölmezliğin ta kendisiydin.
 Sevdim işte ötesi yok...
MUTLU___
Çar Tem 03, 2013 7:07 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: Mutlu ol Aşka gel....


Emeğinize yüreğine sağlık Mutlu___ ve Mutlu__ arkadaşlarım güzel paylaşımlarınız renk katıyor her daim kaleminize sağlık...


 

Siyahin_Matemi
Çar Tem 03, 2013 7:47 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: Mutlu ol Aşka gel....

       Emegine yüregine saglik..  " Cansuyum"  


         

MUTLU__
Çar Tem 03, 2013 8:39 am
 
Foruma git
Konuya git
cron