18 sonuç bulundu

Geri dön

Re: Geceye Şiir





Aynadaki Halime
Akmayan yaşlarla sıcacık yüzün; yavrum, bugün seni pek üzgün gördüm. Gözünde bir küçük noktadır hüzün, Neşeni ne bugün, ne de dün gördüm. Eğri dallar gibi halsiz, yorgunsun, Birikmiş sulardan daha durgunsun, Görünmez bıçakla içten vurgunsun, Seni öz yurdunda bir sürgün gördüm. Geçti bir cenaze peşinde ömrüm; Bilemem, vardığın neresi, bugün? Her gün yürüdüğün kadar yürüdün, Arkasından kendi ölünün; gördüm.



 



Necip Fazıl Kısakürek




 canım yüreğine sağlık...
Leyl-i_Lal
Sal Haz 25, 2013 4:49 pm
 
Foruma git
Konuya git

Ebedi Sevgiliye Doğru..


 

 
 
         
 
 
 
Dinle beni yüreğim… sadece ve sessizce dinle… ve selam et yüreğim… sevdaya aşka dair ne varsa hepsine selam et. ..
 
 
Bir yalvarışla çıkmıştık yola biz… bir haykırışla… umutlarımızı anlatmıştık susayan gönüllere… biz sevdanın esiriydik yüreğim… biz aşk askeriydik…
 
 
Şimdi bir köşede bükükse boynumuz… ağlıyosak hala,incilmişsek yine toparlanma zamanı yüreğim… bu yolda acının adını GÜL koyduk biz… zehirin adını BAL koyduk biz… itselerde, herkesi DOST bildik biz… bilelim yüreğim hep böyle bilelim biz…
 
 
Dertlere siper olma zamanı,gönüllerde sevda olma zamanı.. yüreğim kışın bahar olma zamanı…. hadi bir umut yine… kalkalım ayağa.. hadi silelim gözyaşlarımızı…
 
 
kimse görmesin bilmesin ağladığımızı… dostumuz olan geceyi bekleyelim yüreğim… vede bizi yalnız bırakmayan yıldızlarımızı.. onları dost seçtik biz kendimize… çünkü hem çok uzaktırlar hemde çok yakındırlar…
 
 
vede ışıklarıyla geceyi ne güzel aydınlatırlar.. örtsün yüreğim gece bütün yaralarımızı… saklasın bizim gözyaşlarımızı… elimizi kaldırdık ya semaya biz… UNUTMA yüreğim biz istedik AŞIK olmayı RABBİMİZDEN… biz istedik dertleri can-ı gönülden… gelsin dedik… sevginin fedakarlığı olacakdı elbet…
 
 
Leyl-i_Lal
Per Tem 04, 2013 12:19 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: Ebedi Sevgiliye Doğru..

Yüreğim AŞIKLAR için burası sadece bir gölgelikti..yani okadar kısaydı..O yüzden AŞIKLAR buraya hiç kıymet vermediler....kimseyi incitmediler..değmezdiki zaten bir gölgelikdi bura onlar için...onların yurdu AŞIKLAR DİYARIYDI..... ne kadar uzağız dimi yüreğim oraya.. gayret yüreğim...gayret ve az sabret yüreğim....kapı kapı dolaşma zamanı şimdi... sevginin sahibini anlatmak için... kovulsakda anlatma zamanı yüreğim aşkın sahibini tanıtmak için...anlatalım haykıralım ve yanalım yüreğim... nereye gidiyor bu insanlar diye.... ağlayalım yüreğim ağlayalım...bize sevgiyi öğretmişti RABBİM....sevgiyi tanımamız için bize anne baba eş dost göndermişti..... ama bunlar araçtı yüreğim... basamak basamak HAKKA ulaşmak için....sevmekti yüreğim sadece onun için....Hüzün mevsiminde dökülen yaprak gibiyiz.... savrulduk heryere..kaybettik benliğimizi.. unuttuk nerden geldiğimizi ve nereye gittiğimizi....ve şimdi yüreğim....hatırlama ve hatırlatma zamanı...gözler sahtelikleri gördü hep..eller sahteye uzandı hep... kaç el yetim başını okşuyor yüreğim...kaç el bir gözyaşı siliyor....oysaki bu eller bize yüreklere dokunmak için verilmişti...ve kaçımız şimdi gerçekleri görüyor..kaçımız işine geleni görüyor.... oysa yüreğim bu gözler hakkı görmek için verilmemişmiydi.....ve kaçımızın kulağındasevgi sözcükleri çınlıyor....kaçımız iyi şeyler duyuyoruz.. oysa bunların hepsi bize bir duyguyu büsbütün yaşamak için verilmişti....AŞK...işte ozaman göz onu görürdü, kulak onu duyardı, ayak ona varırdı, el ona uzanırdı...... Hasret yükünü sırtlayarak çok yollar aldık...gözyaşlarımızı gönlümüze akıttık...ve yüreğim senle beraber kanadak,acıtıldık, incitildik,itildik...... varsın yapsınlar yüreğim...biz burda kalıcı değiliz...varsın yapsınlar yüreğim biz lanet edici değiliz....her şeyi gören her şeyi görüyo yüreğim... sen üzülme...mahzun olma.... Umut hayalimiz olsun..sevdamız sermayemiz olsun...gözlerimiz ışığımız olsun...sözümüz özümüz olsun...halimiz aşkımız olsun...benliğimiz HAK ESİRİ olsun.....güneşimiz rüyamız olsun....ve bir gün öldüğümüzdeADIMIZ AŞIK KONSUN..... hep diyorum ve hep diyeceğim yüreğim sanma AŞK kolay değildir....AŞIKLAR DİYARINA varmak kolay değildir... bedelde herşeyi ister....AŞIKLAR kendilerini düşünmezlerdi kendileri yoktiki zaten onlar hiç buraya ait olmadılarki.... onların yaşadığı acıları yaşamadan bu yolda sana yol yok yüreğim..yol yok.......Ve Yüreğim Yine Gitme Zamanı..
 
      
Leyl-i_Lal
Per Tem 04, 2013 12:58 am
 
Foruma git
Konuya git

Tatlı tadında nice Bayramlara....

TATLI TADINDA NİCE BAYRAMLARA...
 
 
 
Ramazanı şerif ayı ile şereflenmek,ne kadar mesud ediyorsa şu garip yüreği,gidişi ise bir o kadar hüzünlendirir beni her daim...
Tekrarına kavuşmak...
Oysa meçhul,oysa bilinmez...
Kimilerimiz yeniden müjdelenecek seneye bu mübarek günlerle...
Kimilerimiz için bu son şanstı...
Bu eşsiz günlerin kadrini kıymetini bilenlerden olup,inşallahh affolunanlardan kılsın Yaradan...
Yarın bayram....!
Sevdikleriniz ile beraber,gönlünüzce bir bayram dilerim...
 
 

 Allahım Gönlümüzde olanı hakkımızda hayırlı eyle..Hakkımızda hayırlı olana Gönlümüzü razı eyle..
 
Bayramınız kutlu olsun..Huzur dolu nice bayramlara inşallah...
Leyl-i_Lal
Cum Ağu 09, 2013 2:48 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Huzur ve Mutluluk......

        Bir kimseye yılbaşında Milli Piyangodan büyük ikramiye çıkar, mutlu olur. Tuttuğu takım güzel bir galibiyet alır, mutlu olur. Güzel bir kızla arkadaş olur, mutlu olur. Ama huzur bambaşka bir şeydir. Hiç ziyaretçisi olmayan bir hastayı ziyaret edersiniz, huzur duyarsınız. Bir açı doyurursunuz, huzur duyarsınız. Fakir bir kızın çeyizine yardım eder, huzur duyarsınız. Gariban bir kadının oğlunu sünnet ettirir, huzur duyarsınız. Ölmüşlerinizin ruhuna Yasin okur, huzur duyarsınız. Sıkıntıda olan, bunalımda olan bir arkadaşınızı ziyaret eder, huzur duyarsınız. Bulunduğunuz mahallede yaşlı, kimsesiz bir hanımı  sık sık ziyaret eder, huzur duyarsınız.
        En önemlisi ise;
        İman ruh sağlıgımızı besler. Güç kazandırır sıkıntılı, kalplerin ışığı imandır. İmanı eksik olan hiçbir şekilde huzurlu olmaz arayış içerisinde olur kimileri huzuru uyuşturucuda, içki gibi şeylerde ararlar. Halbuki Allah (c.c) sevgiyle sarılırsa hem dünya hemde ahrette mutluluğu yakalar. Şu halde iman ağacı na sımsıkı sarılmamız gerekir.
        Mutluluk daha çok madde alemine aittir.Ama huzr bambaşka bir alemdir..
        Huzur ile ilgili bir hikaye Mumsema Bir gün bir kral ama halkı tarafından sevilen bir kral, huzuru en güzel resmedecek sanatçıya büyük bir ödül vereceğini ilan eder. Yarışmaya birçok sanatçı katılır.Günlerce çalışırlar birbirlerinden güzel resimler yaparlar. Sonunda eserleri saraya teslim ederler.Tablolara bakan Kral sadece ikisinden hoşlanır.Ama, birinciyi seçmesi için karar vermesi gereklidir. Resimlerden birinde; Sukunetli bir göl vardır.Göl bir ayna gibi etrafında yükselen dağların görüntüsünü yansıtmaktadır.Üst tarafta pamuk beyazı bulutlar gökyüzünü süslüyorlardı. Resme kim baktı ise onun mükemmel bir huzur resmi olduğunu düşünüyordu. Diğer resimde de dağlar vardı.Ama engebeli ve çıplak dağlar.Üst tarafta öfkeli bir gökyüzünden yağmurlar boşanıyor şimşekler çakıyordu. Dağın eteklerinde ise köpük bir şelale çağlıyordu.Kısaca resim hiç de huzurlu gözükmüyordu. Fakat kral resme bakınca, şelalenin ardında kayalıklarda ki çatlaktan çıkan mini minnacık çalılık gördü.Çalılığın üstünde ise anne bir kuşun örttüğü bir kuş yuvası görünüyordu.Sertçe akan suyun orta yerinde anne kuş yuvasını kuruyordu. .Harika bir huzur ve sükun örneği. Ödülü kim kazandı dersiniz ? Tabii ki ikinci resim.Kralın açıklaması şöyle idi: Huzur hiçbir gürültünün, sıkıntının ya da zorluğun bulunmaması ve sıkıntının olmadığı yer demek değildir. "Huzur Bütün Bunların İçinde Bile Yüreğimizin Sükun Bulabilmesidir"
                               
 
Mutlu çifti:) Yüreğinize sağlık...Hep mutlu olasınız..ama önce huzurlu olasınız..
Leyl-i_Lal
Cmt Ağu 17, 2013 12:21 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Türk'ü söyler..Türk'ü anlatır türküler.

(Mihriban üzerine Abdurrahim Karakoç ile röportaj) Sarı saçlarına deli gönlümü/Bağlamıştın, çözülmüyor Mihriban” diye başlayıp her gönüle değen bir şiirin yazarı Abdurrahim Karakoç. Mistik bir olgunlukla, Son bir kez diyor, Son bir kez daha görmek istemezdim. O beni hayalindeki gibi yaşatsın, ben de onu hayalimdeki gibi. O aşk, masum bir aşktı. Güzel bir aşktı. Bırakalım öyle kalsın. Ne adı Mihriban, ne saçları sarı... O, Abdurrahim Karakoç’un Mihriban’ı... 1960 yılında yaşadığı ölümsüz aşkı kelimelerle ebedi kılan Abdurrahim Karakoç’un gerçek adını gizleyip, Mihriban diye seslendiği o güzel Anadolu kızının hikayesi bu... Ya da, hayatlarını birleştirmek isterken, ümitsiz aşklarına ayrılık nikahı kıyan iki sevgilinin, ümitsiz, duygu yüklü hikayesi.... Ayrılık tadında hüzünlü... Mihriban’a olan aşkı, Karakoç’a farklı bir olgunluk kazandırmış. Hani şu yürek genişliği denilen şey var ya, öylesine bir yaklaşımı var Karakoç’un... Mistik bir olgunlukla, “Son bir kez” diyor, “Son bir kez daha görmek istemezdim. O beni hayalindeki gibi yaşatsın, ben de onu hayalimdeki gibi... O aşk, masum bir aşktı. Güzel bir aşktı. Bırakalım öyle kalsın.” Sarı saçlarına deli gönlümü, Bağlamıştın, çözülmüyor Mihriban. Ayrılıktan zor belleme ölümü Görmeyince sezilmiyor Mihriban. Bu eşsiz duygu yoğunluğu olan dizelerle aşkın gücünü anlatan şairimiz, Mihriban’dan aldığı “Unutmak kolay değil” başlıklı mektup üzerine, şiirin devamını yazıyor... Yazıyor ama, yarasını sarmış bir Yunus Emre olgunluğu ile de bilgeliğini dışa vuruyor. Unutmak kolay mı? deme, Unutursun Mihribanım. Oğlun, kızın olsun hele, Unutursun Mihrabınım *** Düzen böyle bu gemide, Eskiler yiter yenide. Beni değil, sen seni de, Unutursun Mihribanım. Nedir Mihriban’ın gerçek hikayesi? Bazıları “Gerçek mi” diyor. Gerçek diyorum. Ama adı Mihriban değil. O gençliğimde yaşanmış bir aşktı. Ama şimdi adını deşifre etmem, ayıp olur. Benim takmış olduğum sembol bir isimdir Mihriban. Masa başında yazılmış, hayal bir aşk, bu tadı ve lezzeti vermez. Yaşayacaksın ki, yazacaksın. O zamanlar elektrik yoktu. Lamba ışığı altında yazıyordum. Şiire başladığımda lambadaki alev titremeye başladı. “Lambadaki alev üşüyor” çıktı. -Hangi seneydi... ? 1960... O aşkınıza kavuşamadınız... Yo olmadı. Seviyordum. Olmadı. Ayıp olur şimdi adını söylemem. Törelerimize aykırı. İkinci bir Mihriban şiirim var. Biliyorsunuz. “Unutmak kolay unutursun Mihriban” diye... O da öyledir. Bunlar hep gerçeğe dayalıdır. Güzel tertemiz bir sevgiydi, tertemiz de bir ayrılma oldu. Nerde olduğunu biliyor musunuz? Bilmiyorum. Zaten benim memleketlim de değildi... Yaşayıp yaşamadığını biliyor musunuz? Onu da bilmiyorum... Sivas’ta bir televizyona çıktım. Telefon bağlantısı var. Bir hanım çıktı, “Abi o yaşıyor mu” dedi. “Bilmiyorum” dedim. “Nasıl bilmiyorsun” dedi. “Bilmiyorum işte” dedim. O bayan, “Eğer yaşıyor da, bu türküyü dinliyorsa, Allah ona yardım etsin” dedi. Hanımların dayanışması işte! Yaşayıp yaşamadığını bilmiyorum vallahi. Hâlâ seviyor musunuz? Bazen aklıma düşüyor. Ben unutursun diyorum ama, insan hiçbir zaman unutamıyor... O bir mektup üzerine yazılmıştır. Benim gönderdiğim bir mektuptan dolayı bir cevap aldım. “Unutmak kolay mı” başlığı mektubun. “Unutmak kolay mı deme/Unutursun Mihriban’ım” diyorum. “Düzen böyle bu gemide/Eskiler yiter yeni de/Beni değil, sen seni de unutursun Mihriban’ım” dedim... Allah o hallere düşürmesin, insan kendini de unutur... Mihriban’dan başka aşkınız oldu mu? Yok. Mihriban’dan başka aşkım olmadı. Mihriban nasıl biriydi? Valla ne bileyim, sıradan insanlara benzer birisiydi Çok mu güzeldi... Sarı saçlarına deli gönlümü/Bağlamıştın, çözülmüyor Mihriban diyorsunuz Saçı da sarı değildi... Belki bu şiirin bu kadar beğenilmesinin sebebi herkesin içinde bir Mihriban’ın olması... Gerçek yaşanıp, yazıldığı zaman okuyucu kendini bulur. Bu yüzden diyorum ki, ben herkesin hayatında bir Mihriban var... Bundan 7-8 sene önce Cebeci’de bir düğün salonunda, sanatçı Mihriban’ı okudu. Karşımızda yaşlı bir çift oturuyor. 80’inden yukarı ikisi de. Tanıyanlar, hocam çok güzel yazmışsınız falan deyince, ihtiyar teyze, “Oğlum bunu sen mi yazdın” dedi. “Evet” deyince de... “Hay diline sağlık, ne kadar güzel” dedi. Yanındaki ihtiyar amcayı gösterdi, “Evde birisi bu şarkı çalarken birşey söylesin, üstüne yürür. Öyle dalar gider, dinler dinler, gözlerinden yaş akar, oturur” dedi. “Bunun derdi ne” dedim. “Oğul oğul, herkesin gençliğinde bir Mihriban’ı vardır” dedi.. “Öyle yazmışsın ki, herkes Mihribanı’nı buluyor o türküde” dedi. Musa Eroğlu da çok güzel bestelemiş... Beste de güzel olup güfteyle örtüşünce daha bir güzel oluyor... Bunlar birbirini tamamlayan şeylerdir. Bestelendikten sonra herkes hayret etti. “40 senedir okuyorsunuz” dedim. Ama bestelenince daha güzel oldu. >Bir gün Mihriban’ı göreceğinize inanıyor musunuz? Bilmiyorum, görmek de istemiyorum. Değişmiştir şimdi. Ben onun nazarında değiştim, o benim nazarımda değişti. Niye görelim? Öyle kalsın ya... İnsanların gönülde kalması, gözde kalması daha iyidir.
 
Mekanın cennet olsun üstad Abdurrahim KARAKOÇ
Leyl-i_Lal
Pzr Ağu 18, 2013 4:09 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Gülmeli gözbebekleri...


sen ağlarsan,göklerde ağlıyor bak,
asınca yüzünü,kararan bulutlar sarmıyor mu?...
ve süzülünce iki damla yaş gözünden,
nasıl da,ıslanıyor heryer,bir bak...
şimşekler çakıyor,her hıçkırığında,
gök gürlemiyor mu,iç çekişlerinde...
suçlusun işte,
boşversene herşeye,
gülsene,
gülümsesene,
açsa ya,yüzünde çiçekler,
donansa ya ağaçlar çiçeğe...
sen gül ki,
dünya da gülsün!!!
Leyl-i_Lal
Çar Ağu 21, 2013 8:24 pm
 
Foruma git
Konuya git

Neden ben????

Efsane Wimbledon un ilk zenci Şampiyonu Arthur Ashe kan naklinden kaptığı AIDS den ölüm döşeğindeydi. Hayranlarından biri sordu. "Tanrı böylesine kötü bir hastalık için neden seni seçti?" Arthur Ashe cevap verdi: "Tüm dünyada 50 milyon çocuk tenis oynamaya başlar, 5 milyonu tenis oynamayı öğrenir, 500 bini profesyonel tenisçi olur, 50 bini yarışmalara girer, 5 bini büyük turnuvalara erişir, 50 si Wimbledon a kadar gelir, 4 ü yarı finale, 2 si finale kalır. Elimde şampiyonluk kupasını tutarken Tanrı ya "Neden ben?" diye hiç sormadım. Şimdi sancı çekerken, Tanrı ya nasıl "Niye ben?" derim..? Mutluluk insanı tatlı yapar. Başarı ışıltılı.. Zorluklar güçlü.. Hüzün insanı insan yapar, yenilgi mütevazı.. Tanrı ya asla "Neden ben" diye sormayın. Ne olacaksa olur...
Leyl-i_Lal
Çar Ağu 21, 2013 9:26 pm
 
Foruma git
Konuya git

Hayat bir yolculuksa!..?

ACILARA GÜLÜMSE-yebil-MEK...
                                                     
ağla...üzül...yenil hayata...ol...zavallı ol...neden de ,neden...yooo,geçti bunlar, bitti,gözyaşları bitti, çaresiz hissetmek usulca çekti gitti...ne oldu peki, çözüldü mü çözümsüzlükler???üzmüyor mu artık seni kimse,kayıpların geri mi döndü...YOOO-HAYIR...AMA:ama:) ALLAHIMIN  verdiği her bir dert için,hem de her sıkıntı için,döktüğüm her damla gözyaşı için,ŞÜKÜR RABBİM,şükür güzel allahım,ne mutlu ki bana,rabbim evliyalara verdiği-peygamberlere verdiği,sıkıntılardan vermiş,dert vermiş,hakkımı yemişler,üzmüşler,ezmişler,ağlatmışlar da bolca,ŞÜKÜR ALLAHIM,BİNLERCE ŞÜKÜR...isyan etmeden,sabrederek,sana sığınarak allahım,çaba da göstererek,ve sana sığınarak,güvenerek,dua ederek bekleyeceğim sonunu,herneyse sonu-sonucu...sana sığındım rabbim,YANINA GELDİĞİMDE BİRGÜN...ezenin-üzenin-haksızlık edenin,yarıda bırakanın,canım acıtılsa da ,acıtmadığımı kimsenin canının,söylemenin -söyleyebilme ihtimalinin,vereceği huzurla şimdiden,gülümsüyorum allahım,acıyı bal eyleyerek,sabırla koruğu tatlı bir üzüme çevirmeyi bekliyorum,neyi, bilmiyorum ,ama,GÖRELİM MEVLAM NEYLER;NEYLERSE GÜZEL EĞLER DİYEREK...bekliyorum rabbim,ve seni her zamankinden çok seviyorum,benim gerçek sahibim, dostum, güzel allahım,artık,acıya gülümseyebiliyorum.....LOTUSE DİYOR Kİ;SINAV YA HANİ HAYAT,BEN BU SINAVDAN BEŞ-PEKİYİ ALACAĞIM(İNŞ.)BİRAZ DASINIFTA KALIP-ZAYIF ALANLAR DÜŞÜNSÜN-ÜZÜLSÜN:)))
Leyl-i_Lal
Çar Ağu 21, 2013 9:09 pm
 
Foruma git
Konuya git

Rabia..


 
Mısır'daki darbe karşıtlarının, cuntaya karşı direnişi sırasında fotoğraflara yansıyan sembol işaret 'Rabia' gündeme oturdu. Darbeye karşı o işaret dünya çapında yayılıyor..
 
Mısır’da, darbe karşıtı gösterilerin sembolü olan "Rabia" işareti dünya gündemine oturdu. Kanlı saldırılara sahne olan Rabiatül Adeviyye Meydanı'nın adındaki "‘Rabia" (dört) kelimesine izafeten oluşturulan sembol, sosyal medyada son yılların en etkili darbe karşıtı kampanyasına ilham kaynağı oldu.
 
RABİA İŞARETİNİN ANLAMI NEDİR?
Darbe karşıtlarının ilk toplandığı meydanın ismi, Rabiatul Adeviyye adında dindar Müslüman bir kadından esinlenerek konulmuş. Rabia'tül Adeviye Tabiin (sahabeleri görüp onların sohbetinde bulunanlara verilen isim) devrinde yetişen büyük kadın evliyalardan. Ailenin dördüncü çocuğu olduğundan ismini bu manaya gelen Rabia koydular. 
Gösterilerle birlikte bu ismin taşıdığı anlam Mısırlılar arasında yeni bir sembolün doğmasına neden oldu. Tahrir Meydanı'nda bulunanların zafer işareti yaptığı dönemde Rabiatul Adeviyye Meydanı'ndakiler ismin anlamına atıf yapmak ve Tahrir'deki darbe taraftarı göstericilerden ayrışmak için elleriyle dört işareti yapmaya başladılar. İşaret de hızla yayıldı.
 
Leyl-i_Lal
Cmt Ağu 24, 2013 12:40 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Rabia..



  • İnsanın katili..İnsanlığın katilidir..

Leyl-i_Lal
Cmt Ağu 24, 2013 1:05 pm
 
Foruma git
Konuya git

Canım oğluma / kızıma

Üstün Dökmen



CANIM OĞLUMA / KIZIMA Benim yaşlandığımı düşündüğün gün Sabırlı ol lütfen ve beni anlamaya çalış… Yemek yerken üstümü kirletirsem… üzerimi değiştirecek gücüm yoksa. Lütfen sabırlı ol. Benim sana bir şeyler öğretmek için seninle ilgilendiğim zamanları hatırla... Seninle konuşurken, sürekli aynı şeyleri 1000 kere tekrarlıyorsam… sözümü kesme beni dinle. Sen küçükken, uyuyana kadar sana aynı hikayeyi 1000 defa tekrar tekrar okumak zorunda kalıyordum. Banyo yapmak istemediğimde; Beni utandırma yada azarlama… Seni banyoya götürmek için icat ettiğim küçük yöntemlerimi ve oyunlarımı hatırla… Yeni teknolojiler karşındaki cahilliğimi görürsen… bana zaman tanı ve beni yüzünde alaycı bir gülümsemeyle izleme… Bazı zamanlarda unutkan olursam yahut konuşmalarımızda ipin ucunu kaçırırsam… lütfen hatırlamam için gerekli zamanı bana tanı… eğer hatırlayamazsam, sinirlenme… çünkü asıl önemli olan benim konuşmam değil, senin yanında olabilmem ve senin beni dinliyor olmandır. Ben sana bir sürü şeyi nasıl yapacağını gösterdim… İyi yemek yemeyi, iyi giyinmeyi… yaşamı göğüslemeyi… Eğer birşey yemek istemezsem, baskı yapma bana. Ne zaman yemem yada yememem gerektiğini ben gayet iyi bilirim. Ve yaşlı bacaklarım yürümeme izin vermediğinde... … bana elini ver… Tıpkı, benim sana ilk adımlarını atarken verdiğim gibi. Ve bir gün artık daha fazla yaşamak istemediğimi söylediğimde… ve ölmek istediğimi… kızma… Birgün anlayacaksın… yaşımın; zevk alma değil artık idareten yaşama yaşı olduğunu anlamaya çalış, Bir gün şunu anlayacaksın: hatalarıma karşın hep senin için iyi olanı gerçekleştirmeye çabaladım ve senin yolunu hazırlamaya çalıştım Senin yanında olduğumda üzgün, kızgın yada güçsüz hissetme kendini. Benim yanımda olmalısın, beni anlamalısın ve bana yardım etmelisin. Yürümeme yardımcı ol… ve yolumu sabır ile, sevgi ile bitirmeme.... Benim için yaptıklarını, bir gülümseme ve senin için her zaman taşıdığım çok derin bir sevgi ile geri ödeyebilirim ancak. Seni çok seviyorum oğlum/kızım…. Ve hep seveceğim…
Leyl-i_Lal
Pzr Eyl 01, 2013 8:54 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: Korkum bu yüzden..

      Hayatımızı hangi sıralamaya göre yaşarsak yaşayalım, başkalarından ziyade kendimiz için yaşamamız gerektiğini unutmayalım. Biz kendimiz için yaşar ve mutlu olursak, sonra başkalarını mutlu eder, dolayısıyla toplumu mutlu edebiliriz.
 
       Evet, kendimiz için yaşamalıyız; ama sorumluluklarımız varsa da sorumluluklarımızı yapalım diye de kendi hayatımızı bir kenara atmamalıyız. Kendi şansımızı biraz da kendimiz yarattığını unutmayalım. O yüzden hayata sımsıkı sarılmalı, her şeyden önce kendimiz için yaşamalıyız
Kendimize güvenmeli, her şeyden önce kendimiz, sonra başkaları için yaşamalıyız. Hayatla, hatta ölümle barışık olmalıyız. Unutmayalım ki hayatta nasıl yaşarsak, ancak o derecede başkalarını mutlu eder, dolayısıyla toplumu mutlu edebiliriz.
        Bize bahşedilen ömrü, hep başkaları için yaşamakla geçiriyoruz. Belki de bunun farkında olmadan yapıyoruz. Kendimizi tanımalı ve kontrol etmeliyiz. Başkalarını da kendimiz gibi bilmeliyiz. Ne yaptığımızın farkında olalım. Kısa sürelerde belki farkına varamıyoruz, ama uzun süreçte nelerle karşı karşıya olduğumuzun farkına varırız, o zaman da iş işten geçmiş olur. Bir ömür heba olur gider.
Matemim canımsın Yüreğine sağlık..
 
Leyl-i_Lal
Cum Eyl 06, 2013 11:31 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: Korkum bu yüzden..

       Kalbimizde korku ve endişeler hâlâ yer bulabiliyorsa, olan bitenler hayatımızı zehir ediyorsa, sevgilerimizi ve beklentilerimizi bir daha kontrol edelim. Şunu unutmayalım: Kalbimiz, ilâhî aşkla huzur bulmak için yaratılmıştır; onu mutlu edemeyiz ve korkularını dindiremeyiz.
         MUTLU hep mutlu olman dileği ile yüreğine sağlık..
                                   
Leyl-i_Lal
Cum Eyl 06, 2013 11:56 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: aglama babam


 
Albayrağa sarılı tabutun önünde Durmuştu bir imam kıblemizin yönünde Saf saf oldu insanlar hocanın arkasında Şehidin resmi vardı herkesin yakasında Büyük bir boy resimle kortejin önlerinde Özenle taşınıyor asker ellerinde Gençliğin baharında henüz yirmi yaşında Mavi bir bere vardı o tertemiz başında Tüm cemaat ağlıyordu yaşları sel gibiydi Esen meltem rüzgarı kara bir yel gibiydi Seni uğurlarken içimiz yasla doldu Tüm analar babalar ak saçlarını yoldu Omuzlarda yükseldin göklere erdi başın Olmasa da dünyada bir tek taşın Öteki yaşamında makamın cennet oldu Sen gidince yurdumun tüm çiçekleri soldu Benim şehit askerim sen ölmedin asla Vatanın dağlarına ismin yazıldı kanla Sana silah çeken el kırılacaktır bir gün Bu dünyadan edilecektir sürgün Bunu asla unutma ey kahraman şehit Her şeyi bilen Tanrı bize olsun ki şahit Seni toprağa değil yüreğimize gömdük Yanıyor çiğerimiz sanki ateşe döndük Celaleddin Alıcı Emekli Kıdemli Albay

Vurulup, tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, Bir hilal uğruna yarap ne güneşler batıyor.
 
Yüreğine sağlık..Celilom
 
Leyl-i_Lal
Pzr Ağu 18, 2013 10:58 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: Yaralı bir güz yaprağıyım...


 


Matemim canımsın.. çok isterim çokkkkkk..mis gibi kahve kokusu aldım...teşekkürler..

Leyl-i_Lal
Çar Eyl 11, 2013 12:43 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Kasım'da Aşk Başkadır...ATAMIZIN anısına

 


.


 Bilelimki milli benliğini bilmeyen millletler,başka milletlere yem olurlar..Mustafa Kemal Atatürk


 Mekanı cennet olsun..


 Matemim canım yüreğine sağlık...


 


 

Leyl-i_Lal
Sal Kas 12, 2013 12:42 pm
 
Foruma git
Konuya git
cron