sana ördügüm düşlere alıcı çıktı
Haberin olsun sana büyüttüğüm düşlere alıcı çıktı...
Zararına bekletmektense iyi bir geleceğe satmayı düşünüyorum. "Bunu düşünüyorsan sevmiyorsun demektir" demeye kalkma aşk yumağından ördüğüm kaç umut kazağını ellere giydirdin sustum. Yürek bu hep cepten yeyince devren satlık tabelası yapıştırdım. Sakın almayada kalkma! Seni bilirim kaporayı verirsin,bekletirsin alacak yürek yok sende.
O yüzden inanmam sana artık gelsende..
İHANETİN BEDELİ YOKTUR Yasattigin Acilardan Bir Yol cizdim Yüregime.. Artik Dönsende Olur Dönmesende.. Birgün Bu yürek Bu Bedene Agir Geldiginde.. Senide Unuturum Sevginide.. Alacaklarim kaldi Sende! ! Biraz SevgiBiraz Gurur.. Gün Gelir Oda Kurur.. Sana ihanetin Adini Sordugumda Adi Yok Demistin. Simdi Ben Son Sözümü Söylüyorum.. UNUTMA! Ihanetin Adi Yoksa AFFIDA YOKTUR...
BU ALEMDE KRAL TANIMAM
Sen hiç ölümün gölgesinde özgürlügü yaşadınmı Bir garibanın elinden tutupta hiç kadere rest çektinmi Alçağın adisine ispiyoncusuna kurşun yağdırdınmı Dedim ya gülüm ben bu alemde kral tanımam Sen zevkini sefanı sürerken ben hayat okulunu okuyordum Sen elin cilalı mermer taşlarında kibar beylerlen dans ederken Ben hergün azraillen dans ediyordum Dedim ya gülüm ben bu alemde kral tanımam Sen sıcak yatağında rahat uyurken Ben ise parçalanmış vucudumun acısıyla mahkeme duvarlarına Yaslanmış,gelmeyi bilmiyen karanlığı bekliyordum Dedim ya gülüm ben bu alemde kral tanımam İdam sehpasında bir mahkum yaşamayı ne kadar çok istiyorsa Bende seni o kadar çok seviyorum.. Aşıma katmadım haram,güzel çirkin aramam Yanlış yapanı tanımam... bu senin içinde geçerlidir gülüm Dedim ya gülüm ben bu alemde kral tanımam..!
nice bayramlara
IYI BAYRAMLAR HERKESE
Öyle büyük şeylerde gözümüz yok hiç, küçük mutluluklar diliyoruz; küçücük...... Bir çocuk saflığında gülüşler, Islanmış çimenlerin kokusu, Çimenlerdeki çıplak ayaklar, Bahçedeki gül ağacı,mis kokulu çiçekler, Gıcırdayan salıncak, Çocukken oynadığımız oyunlar tadında sımsıkı sarılışlar, Ruhumuza dokunan şarkılar, Akordu bozulmayan bir yaşam bestesi, Maskelerden arınmış yüzler, Sımsıcak kahkahalar, Çatılmayan kaşlar, Gün doğumları, Hepsi bu...!
YÜREGINIZDE BAYRAM SEVINCI EKSIK OLMASIN YETERKI desinyo
LAKİN AC idik yedik karanfil parasını
Bizde Bilirdik
Bilirdik el ele tutmayı
Gözgöze bakmayı bilirdik
Yürüyüp sahil boyu şiir okumayı
Çiçek almayı
Üzerine bir dipnot sevgi düşmeyi bilirdik
doluydu ellerimiz kalplerimiz dolu
köşe başları siyaset tartışmalarından fırsat düşmezdi
biz de bilirdik yağmurda yürümeyi
ama parkamız taşımazdı incecik yağmuru
sızardı tenimize
rüyalar görmeyi de bilirdik
gecemiz işgal edilmişti karabasanlarca
dünde sallanır günde sallanır
bilirdik hisli şarkıları armağanı birbirimize bir borç
ondan olacak ki
türküler çağırdık geceler boyu
bilirdik şarap rengi denizin kokusunda
ay ışığı yakmayı
lakin yasaktı
bilirdik güneş altında sıhhate haiz olmayı
küf kokulu karanlıklar öğretti gençlikte solmayı
bilirdik tatmayı dünya mutfağında nice eşsiz lezzeti
lakin güneşi yoğurup koyduk aşımıza
bizde bilirdik sevgiliye karanfil almasını
lakin aç idik yedik karanfil parasını...
yanınıdayız celilom
SorduLar ßana "Senin İçin Acı Nedir?"Diye KüfLenmiş AnıLarın Kokusunu İçine Çekmek"dedim. Peki Hiç Acı Çektin mi?" DediLer.... ... "Evet,Ta Kendisiyim Hatta"Dedim... SorduLar ßana "Senin İçin YaLnızLık Nedir?"Diye. KaLabaLıkLarın İçersinde, ßinLerce Hiç Kimse OLmak"Dedim..." Peki Hiç YaLnız KaLdın mı?"DediLer. ... Evet,Annesiz ßir Çocuk Gibi KaLdım"Dedim... SorduLar ßana "Senin İçin Umut Nedir?"Diye. Hiç Yağmayacak YağmurLarı ßekLemek"Dedim... Peki Hiç UmutLandın mı?"DediLer. ... Evet,ßekLerken GözyaşLarımdan YağmurLar Yarattım"Dedim. SorduLar ßana "Senin İçin Hayat Nedir?"Diye. UyuyabiLdiğin Kadar Rüyadır."Dedim. Peki Hiç HayatLa KarşıLaştığın oLdu mu?"DediLer. Evet,Ama Tanıştığıma Memnun oLmadım."Dedim... SorduLar ßana "Senin İçin Zaman Nedir?"Diye. Her CanLının öLmesi İçin KuruLan,ALarm Saati."Dedim... Peki Hiç Zamanın Durduğu oLdu mu?.DediLer. "Evet,PiLimin ßittiği VakitLerdeyim." Dedim
her sevene
'Her senin için ölürüm diyene 'öl' deseydik keşke. Yalnız kalırdık belki ama; en azından ortalık çöplükten arınırdı."
mesafe
MESAFENİN ÖNEMİ YOKTUR . . . BURNUNUN DİBİNDE OLSA NE OLACAK, SENİ ANLAMIYORSA . . . BİRİSİ VARDIR Kİ , DÜNYANIN ÖBÜR UCUNDA, EN İHTİYAÇ DUYDUĞUN ANDA . . . İKİ SATIRIYLA BİLE OLSA, BİR ÇIRPIDA YANI BAŞINDA, MESAFE UZAKLIKLARDA DEĞİL . . . MESAFE FEDAKARLIKTA . . . !"
üsütümü örtermisin
Üstümü örter misin? Yanımda olmayabilirsin. Gerçekten sevmiyor olabilirsin. Gerçekten sevmemiş olabilirsin. Başkalarıyla olabilirsin. Başkalarını öpüyor olabilirsin. Başkalarına aşık olmaya başlıyor olabilirsin. Hala aşıksındır diyemiyorum ama aşık olmuş olabilirsin. Şuan yanımda olmuyor olabilirsin ama. Kalbim böyle yalnız uyumaya hiç alışık değil. Zaten uzak olmak en kolayı En zoru yalnız uyumak. Neyse ben uyuyorum. Üstümü örter misin? Kalbim çok üşüyor da..
bir eşi olmalı insanın
Bir Eşi Olmalı İnsanın!!! Bakarken yüreğinin kabardığı, Gözlerinden gözlerine yüreğinin aktığı.. Aşık olduğu bir eşi olmalı! Sabah gözlerini açtığında, yanında olduğunu görüp, Şükürler etmeli Yaradana. Koklamalı saçlarını Uyuyan eşine şefkatle bakıp, ... Usulca dokunmalı yüzüne, Bir eşi olmalı insanın!!! Varlığını hissedebilmek için. Parmakları titremeli, incitirim korkusuyla. Sürekli çağlayan bir pınar olmalı gönlü... Kramplar girmeli midesine, Onsuzluk aklına geldikçe! Bir eşi olmalı insanın!!! Rüzgar onun kokusunu getirmeli, Yağmur O’nun sesini. Elleri yanmalı ellerini tutabilmek için. Akşam onu görecek diye, pırpır etmeli yüreği. Kelebekler gibi olmalı insanın kalbi. Ayakları birbirine dolaşmalı heyecandan, eve dönerken eşi. Beklemek asırlar gibi uzun gelmeli. Gelişi ile sonsuz bir nur dolmalı içine.(
hep yazmak isterdim
Kavgayı, bir yaprağın üzerine yazmak isterdim sonbahar gelsin yaprak dökülsün diye.
Öfkeyi, bir bulutun üzerine yazmak isterdim yağmur yağsın bulut yok olsun diye.
Nefreti, karların üzerine yazmak isterdim güneş açsın karlar erisin diye. ...
asi bir küheylanım..
ASİ BİR KÜHEYLANIM Aşiret çocuğuyum Adım küheylan Zemheri yaylasında doğmuşum Koyaklarda kartal uçurmuşum Kurt kovalamışım, Adam vurmuşum Onursuz yaşanmaz demişim Rezil rüsva etmemişim kendimi Böceklere Yavri yavri Bu yüzden dik bakarım adamın yüzüneBu yüzden hoyrattır duruşum.. Asi bir küheylanım Anam rüzgar,babam aşiretBin yıldır bu koğuştayım.. Diz çöktürmez beni hasret... Seni sevdim Bir kekliğin sesini üzmekten Süakınır gibi Seni sevdim Gururlu dağ çiçeklerini Göğsüme takınır gibi Ben sazımı kıl çadırların Boynuna astım da geldim buraya Yavri yavri Ölürsem iradi ölürüm Harlanmış bir kılıca Alnımla dokunur gibi.... Asi bir küheylanım Gözlerini benden ayırma Kırılıp düşerim sonra Kimse bakmaz yarama... Bana ne getirdin çiço Karda çürümüş sümbül soğanları mı Yoksa toz kaldıran taylarımı. O göçebe sevdamızın yamacına.... Şimdi kimler konuyor........ Söyle Yavri yavri Söyle Kınalı kuzum nerde Onu hangi namerdin sürüsüne kattın Asi bir küheylanım Mahmuz vurma döşüme Delerim bu duvarları Jandarma kavuşmaz peşime... Ben ki dipsiz uçurum boylarında Kovalanmış,iflah etmemişem... Ben ki huysuz nehir yataklarında Dinlenmiş,ıslah olmamışam Nasıl sığarım düşündün mü Şu altı adımlık Tosbağa oltasına şimdi Yavri yavri Dağları çıldırtan öykümü Ben bu demirlere dişlerimle Yazmışam Asi bir küheylanım El süremezler yeleme Bırak yırtılayım artık bırak Gem vurma dilime Hüznün duvarlarında Sıvasız dökülmüş bir yer vardır... Bilir misin yavri...... Bilir misin çiçekler çentik çentik solar Bu gavur ölüsü akşamlarda Bırak.. Gözyaşlarımın oyduğu çukurlar Öylece betonda kalsın Dolansın peşime Bir metelik etmez bu sırtlan adımları DolansınYavri yavri Şapkam namusumdur Koma buralarda, Koma... Tesbihim dağılmasın Asi bir küheylanım Kesmez beni bu acılar Beni vursa da bu puştlar Ancak arkamdan vururlar...desinyo
cesaretin varmı??
CESARETİN VARSA____ _Tut elimden sevdiğim Sil akan yaşları yanağımdan....! ______ Sar yüreğimi, yüreğindeki ateşle...! _____ Sil geçmişin tüm yüklerini, doldur boşalan yeri varlığınla. ....! ____Güldür gülmeyen kaderimi...! ______ Tut yarim elimden bugünüm ol, yarınım ol, umudum ol, gören gözlerim ol, hissettir varlığını varlığıma....! _______ Gel yarim.....!!! CANIMA CAN, YÜREĞİME YÜREK OL.! CESARETİN VARSA....______ SEN________ kalemimin ucundan damlayan yürek sesim.. !!! _____nasıl başladığına bilemediğim.. çözemediğim gönül bağım.. !!!! ____bir kıvılcımla yüreğimi yakan bir sevda yangınım.!! ________SEN__________ gitmek isteyipte gidemediğim şehir.. ______dokunmak istedikçe uzaklaşan bir hayal özlemlerle örülü bir orman yangınım..!!!! ___ yaktıkça yakan sevda ateşim.. ! _________SEN________ tadına doyulamayan bir ömür meyvesi.. kimi zaman zamanlarımdan çalışlarım.. zaman hırsızım.. !!! ____tadına doyamadığım.. cennet mevsimim.. ! _______SEN___________ cesaretsizliğim, korkaklığımla ördüğüm..! dönmeyi başaramadığım hayat yolum.. sonum.. ilklerim.. hece hece ezberim.. ! _______ SEN_______ yüreğimdeki son durağım.. benim ol diyemediğim.. kaybetmeyi istemediğim huzur limanım..! evet.. ________SEN..! işte SEN..! sadece sustuğum.. her sustuğumda bir kelam beklediğim.. !!!! ___SEN..! SEN..! işte öyle.. ! sadece SEN...ÖLÜRÜM SANA...
desinyoma gelsin
Güldü yine herzmanki gibi tatLı tatLı ve gizemLi.. Aşkım. dedim Efendim. dedi GüLüşünde ne sakLıyorsun ki dedim bu kadar tatLı ve gizemLi Seni. dedi. ...-NasıL yani diye sordum tekrar... ve şu cevabı aLdım.. Benm güLüşLerimde 'sen' sakLısın sen oLmassan böyLe tatLı tatLı güLemem hani bi söz var biLirsin beLki çikoLata dişLerimi sen düşLerimi çürüttün diye.. senin için o sözü çizip yeniden yazıyorum '' çikoLata agzımı sen hayatımı tatLandırdın'' dedi.. Yeniden aşık oLdum
kırık bir aşk
....Kırık Bir Aşk..............Hikayesi Bu... ...Umutsuzluklarla........ve hüzünle dolu... Güneşinden yoksun; umut, bulutlar ardında gökyüzü kapkaranlık ve biz burada ışıksızız yollar aşılamaz türden, ufuklar bizden uzak .bugünler mutsuz ve yarınlar çok umutsuz ..amaçlar belirsiz ve araçlar çok yetersiz ...görüşebilmek zor, görüşmemek zor. .......sevebilmek ve de sevilebilmek, ..........ne kadar mümkün sence? .............ne kadar olası bu düş? ................birleşebilir miyiz? .....................sen-ve-ben .......................Bir Gün!.
senden çok şikayetçiyim hayat
Şikayetçiyim Senden Hayat...! Bir Yudum Sevgi Dedim.... Koskoca Bir Yalnızlık VerdiN..... Avuç İçi Kadar Mutluluk Dilendim Izdırapla Yoğurdun Beni..... Doğan Güneş Umudum Olsun Dedim.... Karanlığa Boğdun Beni.... Ne Fırtınalar Kopardın İçimde, Anlatsam Rüzgarımla Savrulursun,,,, Öfkemi Paylaşsam Kaskatı Kesilirsin,,,, Sele Verdim Şimdi Tüm Hayallerimi ; Okyanuslara Saldım Umutlarımı..... Vazgeçiyorum Senden Hayat....! YÜREĞİME DOKUNDUN.!!
adı sevda işte
Adı Sevda İşte..! Kolay Olmuyor...Acıyor.. ... Acıtıyor...Yakıyor... Kanatıyor...Sız lıyor...Vazgeçilmiyor..! Diş Ağrısı Gibi, Zamansız Tutan Bir İnce Sızı...!!! Adı Sevda...! Çözümü Zor Bilmece Ama Sadece İki Hece...! Renginde Hem Hüzün Var Hem de Tutku...! Hem Acı Var Hem de Coşku..!Belki Bu Yüzden Rengi Gül Kurusu..! Yani,Ne Onunla Oluyor Ne de Onsuz..! Tıpkı, Senin Gibi.
yine yaktım sigaramı
Yine Yaktım Sigaramı Aklıma Sen geldin sevgili...! Gözlerim Doldu Ağlayamadım...! Adını Anmak İstedim Dilimde Yüreğim İzin Vermedi...! Sigara Dumanım Gibi Seni İçime Çektim...! Özlemleri İşledim Her Tütüşteki Dumanına Yüreğimde...! Gözyaşlarımla Büyütmüştüm Oysa Yalnızlıklarımı...! Hepsine Bir Bir Anlam Yükledim Yokluğunda...! Gelecek Diye Bekledik Oysa İkimiz Birimiz Ağlarken Diğerimiz Yanardı...! Çok Özledim Sevgili...!Hani Bana Baktığında Gülümseyen Yüzünü, Bana Gülücükler Yollamanı...! İkimizi Birleştirip Biz Demeni Çok Özledim Sevgili...! Beklemeyi Bile Seviyorum Gelişini Hatırlatıyorlar Bana...! Hani '' Yarınlar Bizimdi'' Derdin Ya; Ben Ondan Bugünü Hiç Yaşamıyorum...! Hep Yarına Özlemim, Yarındaki Sana Özlemim Sevgili...! Bak Sigaram Bitmek Üzere Yavaştan Külleniyor...! Hadi Uzat Elini Göz Kapaklarım Kapanıyor Yokluğunda Dirhem, Dirhem...! Ben Seni Çok Özledim Be Sevgili.. Ve dostluğu ve sevgiyi, yeni doğmuş tüm bebeklerin yüreğine yazmak isterdim onlarl...a birlikte büyüsün bütün dünyayı sarsın diye...
mrb özledigim adam
Merhaba Özlediğim Adam. Merhaba eksik yanım. Bu Sana gönderemediğim birçok Mektuptan yalnızca herhangi biri. Sana milyonlarca defa yazabilecek kadar cesurken, bir kere bile gönderemeyecek kadar korkağım. Nasıl gidiyor hayat, iyi bakıyorlar mı sana, alıştın mı yokluğuma ? Biz seninle ayrı dünyaların insanları değildik ; yalnızca başka hayatları yaşıyoruz , başkalarıyla paylaşıyorsun. Defalarca söz
verdim kendime seni unutacağıma dair, yeminler ettim, küfürler ... savurdum. Gözden uzak olan gönülden uzak olmuyor. Daha fazla özlüyorsun uzak kalınca , daha fazla batıyor göğsüne yalnızlık paslı bir çivi gibi. Her şeyin fazlasını hissetmeye başlıyorsun; bir kişi eksik olunca her şey fazlalık oluyor hayatında. Ve sen çok eksiksin benden. Seni hala nasıl sevebildiğimi sorma sakın. Seni sevmek bana en güzel hediyesidir Allah’ın… Sevdiğim , bir şeyleri düzeltmeye çalışmıyorum, artık bizim bir telafimiz yok. Bir gün bana ihtiyacın olduğunda ilk günün telaşı ve heyecanıyla yanında olacağım, ne zaman istersen arayabilirsin. Ne zaman istersen gelirim. Seni tarifsiz bir şekilde özlediğimi bil. Kendine iyi bak, bir yanımı yüreğinde Unuttuğum Adam. . . .!!!
desinyoma gelsin
Hani Demiştin Ya, Sevgilim Gidersem Üzülürmüsün Diye ? Ne Üzülecem Be Yatarım Tabutumu Bakarım Rahatıma...
bir masal işte
Bir masal biter... Sessizlik başlar... Kalbini okşar uyutursun... Gözlerin dolar... Avuçların terler... Bir yalan söyler avutursun, avunursun... Yerle bir olmuş bu yıkık dökük şehre bir şarkı söyler susturursun... ACIYA , ACIYA , ACITA , ACITA , KENDİNİ ACIYA DOLAYA DOLAYA... Bir kalbi kanata kanata unutursun ; Sanki hiç olmamış gibi "UNUTURSUN"...!____
bu söz kendini 3 kruşa satanlara gelsin
Bazen ''ACIMASIZ'' da Olmak Gerekiyormuş... Söylemediğin Sözlerin ''PİŞMANLIĞIYLA'' Kıvranıp Durmamak İçin.. Bazen ''YÜZ GÖZ'' Olmakta Gerekiyormuş ''VEFASIZLARLA''... Ve Olabildiğince ''GÜÇLÜ''...''BİTMEZ'' Denilen ''SEVGİ'' Bittikten Sonra ''AYNADA'' Kendi Yüzüne ''GURURLA'' Tekrar Bakabilmek İçin... Sevginle ''ŞIMARANI'' Yokluğunla ''TERBİYE'' Etmek Gerekiyormuş... Ve İşte Bu Yüzden; Karşındakinin ''VEFASIZLIĞINDA'' Daha Fazla Üzülmemek İçin... Senin O'ndan Önce ''EYVALLAH''... Demen Gerekiyormuş... ''FEDAKARLIKLARLA'' Büyüttüğün... ''KALBİNE KOYDUKLARININ ÜSTÜNE BASIP EZİP GEÇMEK GEREKİYORMUŞ'' ... Bir Parça Kıymet Görmek İçin.
yüregin varsa eger
YÜREĞİMDEN YÜREĞİNE sözler akıtıyorum şimdi.. Eğer biraz YÜREĞİN varsa inceden inceden bir ACI saplanır KALBİNE... önce yutkunamassın sözler boğazına düğümlenir sonra NEFES almakta güçleşirsin sonra yanağının ıslandığını ve GÖZLERİNİN SESSİZCE AĞLADIĞINI hissedersin... sen AŞK dersin ACI hatırlatıverir kendini AŞK ACIDIR der gibi.. Sonra dalarsın onunla yaşağın günlerin hayaline... bazen APTALCA ...gülümsersin bazen İnceden inceye sızlar YÜREĞİN yağmur gibi yağar GÖZ YAŞLARIN anlayamassın ve kendini ÇARESİZLİĞİN EN DİBİNDE bulursun.... birisi AŞK dese ACIR İÇİN İÇTEN İÇE... O başkası ile gününü gün ederken sen sadece HER GÜNÜNÜ ZEHİR EDER BİR ÇARESİZLİĞİN İÇİNDE HEP ÖLÜMÜ Beklersin... AŞK İşte ÖLÜMÜNE SEVERSİN
nedenmi vaz geçtim
İHANETİN BEDELİ YOKTUR
Yasattigin Acilardan Bir Yol cizdim Yüregime.. Artik Dönsende Olur Dönmesende.. Birgün Bu yürek Bu Bedene Agir Geldiginde.. Senide Unuturum Sevginide.. Alacaklarim kaldi Sende! ! Biraz SevgiBiraz Gurur.. Gün Gelir Oda Kurur.. Sana ihanetin Adini Sordugumda Adi Yok Demistin. Simdi Ben Son Sözümü Söylüyorum.. UNUTMA! Ihanetin Adi Yoksa AFFIDA YOKTUR...
7 sonuç bulundu
7 sonuç bulundu • 1 sayfadan 1. sayfa
Celilom'dan..Dürüstlükten bahsedip " İKİ YÜZLÜ " olanlara, Sadakatten bahsedip " İHANET "edenlere, Merhametten bahsedip, " ACIMASIZ" olanlara,Adaletten bahsedip, " HAK " yiyenlere, Gururdan bahsedip, "YALAKALIĞIN " dibini vuranlara,... Aldığı paranın helalinden bahsedip, onun bunun sırtından geçinen " PARAZİTLERE" Allah korkusundan bahsedip menfaati uğruna " İFTİRA ATANLARA" Dostluktan bahsedip, dakikasında Arkadaşını "SATANLARA" MERT'im deyip, " DANSÖZ " gibi " KIVIRTANLARA "Canınız Cehenneme Diyesim Var.
Ah be yar.. AH YÂR, BİR BİLSEN SEVGİMİN BÜYÜKLÜĞÜNÜ !Ah yarr bir bilsen içimdekileri Kâğıda kaleme dökemediklerimi... Gözyaşlarımla yazmaya cesaret etmeden sildiklerimi Bir bilsen sevgimin büyüklüğünü Bir bilsen Bilsen bırakıp gider miydin sen Hani sevdiğini düşünür ya insan Her yerde onu görür ve hisseder ya Ahh yar günümde sen gecemde sen Esir olmuşum hayalinle gözyaşım ve ben Özlüyorum yarr özlüyorum seni ve sevgini Arafdayım sen gittin gideli Ne olur söyle bir daha dönmezmisin geri Eyy can düştün ya yine aklıma ateşi suzan oldun yanık sineme Ahh yar sen gittin gideli saatlere bakar oldum Acaba nerde ne yapıyor diye... Seni düşünmek çile olsan da gönlüme Düşünmeyi seviyorum kendimce Düşünürüm yar düşünürüm bazen saatlerce ilacını aldımı başı ağrıyor mu diye Hani geçen gece yine geldin ya düşlerime Küsmüydün yar neden bakmadın yüzüme Bilmez misin bu yürek bir bakışa hasret Bilmez misin bir bakışın bir can verir bu âcize Bilmez misin yar dargın olman zulüm olur gönlüme Gözyaşı olur boğar beni günlerce Ah yarr bana sorardın aşkın tarifini nasıldı diye Gülerdim ben mecnuna sor diye Unuttum yar unuttum Leylada severmiş diye leyla sevmese kays mecnun olmazdı diye Şimdi biliyorum aşkı ama tarife hacetim yok Aşkın tarifi düşünce dilime gözyaşı da yoldaş oluyor gözlerime Bu aşk hiç yalnız gezmez mi şöyle Gözyaşından başka yoldaşı yok mu neden bu beraberlik böyle Söyle yar bazen acı bir burukluk içini kemiren İç çekmek belki söylenmemiş sözlere Çekindiğim için söyleyemediklerime Artık söylüyorum yar söylüyorum Çekindiklerimi kalemle defterime söylüyorum Ey benim candan ötem Sessizlik düştü sevgimize Sükût düştü yanık yüreğimize Artık sükûtumuz haykırış olsun bizim gibi sevip de kavuşamayan yüreklere Ahh yar sevgin içimde bir alev yakıyor yüreğimi Ahh yarr özlüyorum seni :( Diyorsunki bana.. Diyorsunki Ben Sana '' G Ö N L Ü M Ü '' Verdim..!İyide '' G Ö N Ü L '' Dediğin Nedirki Ey Sevgili.?BEN SANA GÖNLÜMÜ VERMEM.Çünkü GÖNÜL Dediğin Toprağa Girince Toz Olur,Toprak Olur.Ben SANA '' R U H U M U '' Veririm.ÇÜNKÜ '' R U H '' SENDE SONSUZLUK OLUR Kral tanımam.. Sen hiç ölümün gölgesinde özgürlügü yaşadınmı Bir garibanın elinden tutupta hiç kadere rest çektinmi Alçağın adisine ispiyoncusuna kurşun yağdırdınmı Dedim ya gülüm ben bu alemde kral tanımam Sen zevkini sefanı sürerken ben hayat okulunu okuyordum Sen elin cilalı mermer taşlarında kibar beylerlen dans ederken Ben hergün azraillen dans ediyordum Dedim ya gülüm ben bu alemde kral tanımam Sen sıcak yatağında rahat uyurken Ben ise parçalanmış vucudumun acısıyla mahkeme duvarlarına Yaslanmış,gelmeyi bilmiyen karanlığı bekliyordum Dedim ya gülüm ben bu alemde kral tanımam İdam sehpasında bir mahkum yaşamayı ne kadar çok istiyorsa Bende seni o kadar çok seviyorum.. Aşıma katmadım haram,güzel çirkin aramam Yanlış yapanı tanımam... bu senin içinde geçerlidir gülüm Dedim ya gülüm ben bu alemde kral tanımam..! Hayat bize mutlu olma şansı vermedi be güzelim.. .hayat bize mutlu olma şansı vermedi sevgili biz kendimizden başka herkesin üzüntüsünü üzüntümüz, acısını acımız yaptık çünkü. Dünyanın öbür ucunda hiç tanımadığımız bir insanın göz yaşı bile içimizi parçaladı. Kedilere ağladık, kuşların yasını tuttuk... Yüreğimizin zayıflığı kimi zaman hayat karşısında bizi zayıf yaptı. Aslında ne güzel şeydir insanın insana yanması sevgili... Ne güzeldir bilmediğin birinin derdine üzülebilmek ve çare aramak. Ben bütün hayatımda hep üzüldüm, hep yandım. Yaşamak ne güzeldir be sevgili...Sevinerek, severek, sevilerek, düşünerek... Ve o vazgeçilmez sancılarını duyarak hayatın... Farklıyız güzelim.. farkLıyız GüzeLİm birbirimizden apayrı dünyanın insanlarıyız tek suçu doğupta yaşamak olan bir anlık hevesin kurbanlarıyız Sen Senin oLacak Şeyi Seversin bEnse YALNIZ SENİ SENİ Severim Sen ALLAHTAN NELer NeLer iSterSin bEnSe YaLnıZ SENİ SENİ İSterim Dedimya GÜZELİM FARKLIYIZ BİRBİRİMİZDEN..!
Sözümüzde sadık olmak...Sözünde Sadik Olmak Imandandir
Dogruluktan ayrilanlar, söz verip aldatanlar, anlasmalarla güvendirip ardindan yüz üstü birakanlar, insanliktan nasibi kit zavallilardir. Ahit öyle büyük, öyle önemlidir ki, dünya bir söz, bir ahit üzerine döner. Tevhid eden, dosdogru olan ve her zaman dogrulugu emreden bir söz üzerine. Bu sözün tutulmadigi, ahdin bozuldugu yerde ise her sey bozulur. Ne göklerde, ne yerde ne de insanda huzur kalir. Her sey temelinden sarsilir. Cenab-i Hak buyuruyor ki: “Verdiginiz sözü yerine getirin. Sözlerinizden elbette sorumlusunuz.” (Isra, 34). Vaadinden cayan, verdigi sözden dönen, sözleri yalan olan kimse Allah'a isyan, insanligina ihanet etmis olur; münafiklar güruhuna katilir. Ahirette de münafiklarla birlikte azap görür. Ecdadimiz, “Var ikrar verme, öl ikrarindan dönme!” demisler. Yani iyice düsünmeden, yapabileceginden emin olmadan bir söz verme. Lakin bir kez söz verdi isen, sonunda ölüm olsa da dönme. Kaç is, sonu ölüm bile olsa yapilir? Iste söz böyledir. Ashab-i Güzin, gerektiginde ölmek üzere Rasulullah s.a.v.'e biat etmis, söz vermis ve niceleri sözleri ugruna sehit olmuslardir. Ahde vefa, Allah yolunun siari, temel kuralidir. Müslümanligimizin isaretidir. Yalanciligin, ihanetin Allah yolunda isi yoktur. Cenab-i Mevlâ kullarindan yalnizca dogrulugu ister: “Emrolundugun gibi dosdogru ol! Seninle beraber tevbe edenler de dosdogru olsunlar. Ve asiri gitmeyin (Allah'in sinirlarini asip dogruluktan ayrilmayin). Muhakkak ki O, bütün yaptiklarinizi görür. Zulüm yapanlara da yakinlik göstermeyin ki, size de ates dokunmasin. Ve sizin Allah'tan baska dostunuz yoktur. Sonra size kimse yardim edemez.” (Hud, 112-113) Dünya menfaati için yalan sözle, hileyle, kandirmayla kazanç elde ettigini zannedenler, aslinda önce kendi nefslerine en büyük vefasizligi yapmaktadirlar. Belki emeklerinin karsiligini alacak, dünyada mal-mülk, makam-mevki sahibi olacaklardir. Fakat bütün kazanacaklari buraya kadardir. Çünkü emekleri batildir. Dogruluktan ayrilanlarin ebedi saadetten nasipleri yoktur. Insanin birinci görevi ahdine vefadir. Çünkü insan bu dünyaya gelmeden önce Cenab-i Mevlâ'nin huzurunda durmus ve “Ben sizin Rabbiniz degil miyim?” sualine “Süphesiz sen bizim Rabbimizsin.” (Araf, 172) diyerek Allah'in kulu oldugunu ikrar etmistir. Her insanin fitratinda bu suur vardir. Rabbine yöneldikçe insanin huzur bulmasi da bu fitrî ahdine uyum göstermis olmasindandir. Insan her yalan söylediginde, vefasizlik ettiginde, dogruluktan ayrildiginda, yaratilisinda mevcut olan dogruluk vicdanini sizlatir. Durum böyle iken dogruluktan ayrilmasi, öncelikle kendine büyük zulümdür. Din-i Mübin'in esasi imandir. Iman da vefakârligin bir sonucudur. Zira vefakâr, ruhlar aleminde Rabbimiz'i tasdik ve ikrara bu dünyada sadakat göstermektedir ve bu vefa bütün hayata yansimakta, müslümanin güzel ahlâki ortaya çikmaktadir. Müslüman önce Hakk'a karsi samimidir. Bu samimiyet, onun insanlara da niyet ve hareket olarak samimi yaklasmasini, dogru sözlü ve dürüst olmasini saglar. Aksi halde kalbî bir problemin mevcudiyeti söz konusudur ki, bir an önce sifa için gayret göstermek lazimdir. Vefa, peygamberlerin, velilerin en belirleyici özelliklerinden olup, beseri hayati yüce bir seviyede taçlandiran manevi bir sifattir. Bu itibarla bazi müfessirler, Islâm'i dil ile ikrar ve kalp ile tasdikten sonra, Allah Tealâ'nin kaza ve kaderine teslimiyet ve vefa olarak tarif etmislerdir. Vefakâr kullar, ates parçasi olan nefslerini adeta bir gül bahçesine çevirmislerdir. Bu öyle bir bahçedir ki, içinde iman, zikir, irfan, lütuf çiçekleri yetisir ve amel-i salih irmaklari akar.Böyle bir gönülün mükafati da kendi haline uygun olur ki, bu Cennet-i Alâ ve Cemalullah'dir. Böyle gönüllerin önünde atesler bile vasiflarini degistirerek gülistana dönerler. Nitekim Allah'in halili Hz. Ibrahim a.s. Nemrut tarafindan atese atildiginda, Mevlâ'nin emriyle ates, Hz. Ibrahim'e serinlik ve selamet olmustur. Zira “...çok vefakâr olan Ibrahim...” (Necm, 37), nefs atesini söndürmüs, Cenab-i Hakk'a samimiyet ve sadakatini göstermisti. Cenab-i Mevlâ'ya vefali olanlar, bunun sonucunda Allah'in kullarina karsi da vefali olurlar. Ilâhi ahde vefa bütün hayata yansir. Fahr-i Cihan s.a.v. Efendimiz Mekke'nin fethinden sonra orada on bes gün kalinca, Ensar, Hz. Peygamber'in bir daha Medine'ye dönüp dönmeyeceginden endise etmislerdi. Onlarin bu tedirginligini sezen Hz. Habib-i Edip s.a.v. de, “Öyle bir sey yapmaktan Allah'a siginirim. Ben sizin memleketinize hicret ettim. Hayatim hayatinizdir. Ölümüm de sizin yaninizdadir.” buyurmuslardir. Ilk ünsiyet ve onun neticesi olan vefa, Cenab-i Hakk'adir. Zira ilk ahdimiz O'nunladir. Insan, kullugunu hayati boyunca en güzel sekilde devam ettirmekle vefasini göstermis olur. Sadece dil ile ikrar bu vefakârlik için yeterli degildir. Bunun dogurdugu bir takim aklî ve vicdanî sorumluluklar vardir. Bunlar da ancak Allah'in emirlerine riayet ve yasaklarindan kaçinmakla gerçeklesir. Rabbimiz'e karsi vefadan sonra en ulvî ve en gerekli vefa, alemlerin sultani Habib-i Kibriya s.a.v.'e olan vefadir. Cenab-i Mevlâ'dan ümmetinin selameti için feryad eden O'dur. Allah'in kullari atese düsmesinler diye binbir zorlukla dolu bir hayata razi olan O'dur. Insanlarin hidayetine vesile olmak için gösterdigi çabadan dolayi Rabbül Alemin tarafindan “neredeyse kendini parçalayacaksin” diye uyarilan O'dur. O'na vefa, Sünnet-i Seniyye'sine sikica sarilmaktir. Fahr-i Alem s.a.v.'e bu baglilik ve vefa ümmeti içinde öyle derecelere ulasmistir ki, mübarek saç ve sakallarindan, ayak izinin bulundugu taslara kadar her emaneti bas taci edilmistir. Teblig ettigi dinimizle birlikte, hirkasindan asasina, kilicindan mühr-ü serifine varincaya dek günümüze kadar gelen bütün emanetlere ecdadimizin göstermis oldugu itina, hürmet ve vefakârligin essiz örnegi olmustur. Her mümin, din büyüklerine karsi da vefasini göstermelidir. Rabbimiz'in emir ve yasaklarini, güzel ahlâki, ilmi, bizlere kadar ulastiran Islâm büyüklerimiz, rabbanî alimlerimizdir. Cemiyetler onlarin irsad ve talimleriyle istikamet bulur ve manevi alemlerini tezyin ederek, ahirete hazirlanirlar. Ana ve baba hakki da üzerinde çok durulan, çok önemli hususlardandir. Onlara hizmet, güzel söz ve ikram, evlatlarin en büyük vefa borcudur. Ana-babadan sonra hisim ve akraba muhabbeti ve onlara vefa gelir. Akrabalik iki çesittir. Biri bütün müslümanlar arasindaki iman ve fazilet akrabaligidir. Digeri ise kan bagi ile akrabaliktir. Akrabalarla ilgiyi kesmek kötü, çirkin ve günahtir. Bilinmelidir ki, Cenab-i Mevlâmiz'in gazabina ugrayan nice kavimlerin helâk olma sebebi, Hakk'a verdikleri sözde durmamalari, ahdlerine vefa göstermemeleri olmustur. Ahde vefa etmek insanlik borcu ve geregi iken buna yanasmadilar. Böylece idrak ve iz'andan mahrum kalarak helâk oldular. Onlarin halleri, görenlere ve sonradan gelenlere bir ibret dersi, müttakiler için de bir ögüt vesilesi kilindi. Rabbimiz bizleri ahdine vefa gösteren salih kullarindan eylesin.
Re: Türk'ü söyler..Türk'ü anlatır türküler. Annemizin sevgisine, şefkatine, sıcaklığına, tebessümüne ihtiyacımız vardır. Onun özlemini çeker, yanında, dizinin dibinde olmak isteriz. Başımızı göğsüne yaslayıp huzuru içimize çekmek isteriz. Bizi katıksız seven tek varlıktır annemiz. Bir tarhana çorbasının kokusu bile bazen onu hatırlatır bize, canım annem nerdesin dediğimizde işte bu bizim türkümüzdür o zaman. Ağlama yar ağlama anam Mavi yazma bağlama Mavi yazma tez solar anam Yüreğimi dağlama Elma al olanda gel anam Ayva nar olanda gel Hasta düştüm gelmedin anam Bari can verende gel Düğünler neşeyi, sevinci çağrıştırır. Ancak bu neşenin, coşkunun içinde ayrılık ve bir de hüzün vardır. Gelinin son gecesidir bu ana-baba ocağında. Kardeşlerinden, annesinden babasından ayrılacak, kuş misali yuvadan uçacaktır. İşte bu da o ayrılığın türküsüdür. Kınayı getir anam Parmağın batır anam Bu gece misafirem Yanında yatır anam Evleri evlerine benzemez; yolları yollarına; dağları dağlarına benzemez. Gurbete gelin gitmek daha da zordur. Hem ana-baba ocağından ayrılmak hem de memleketten, hasret daha da büyür, ayrılık ateşi daha da yakar insanı. İşte o zaman şu türküyü söyleriz içli içli. Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler Annesinin bir tanesini hor görmesinler Uçan da kuşlara malum olsun Ben annemi özledim Hem annemi hem babamı Ben köyümü özledim Düğün sevinçtir coşkudur dedik. Her ne kadar içinde ayrılık da olsa düğünlerde bu coşkuyu bu sevinci doyasıya yaşarız. Halaylar kurar, horonlar teperiz. Türkülerle yaşarız bu coşkuyu. Onlar neşemizin ve sevinçlerimizin türküleridir. Halay başı kim çeker Bir incecik kız çeker Kız yolunu şaşırmış İnşallah bize gider Halaylım yâr halaylım Maşrabası kalaylım Bayramlar değerlerimizi hatırladığımız, kısmen de olsa yaşamaya ve yaşatmaya çalıştığımız müstesna günlerdir. Unuttuklarımızı hatırladığımız ve hatırlandığımız günlerdir. Gözlerimizi kapayıp geçmiş bayramları düşünürken, eski bayramların hazzını bir kere daha duyar ve koskoca bir tarihimizi; daha doğrusu kendi ruhumuzu, kendi anlamımızı ve kendi değerlerimizi bir kere daha yaşarız. Bu itibarla da bayram günlerinde âdeta gönüllerin tasalarıyla zevklerinden meydana gelen bir türküyü beraber dinler gibi oluruz. Küslük olmaz artık bu günlerde. Şu mübarek günde küsmek olur mu Uzat ellerini bayramlaşalım Tanrı selamını kesmek olur mu Uzat ellerini bayramlaşalım Düşmüşse içine sevda ateşi, canansız hayat olmuşsa senin için ızdırap, gece gündüz terk etmiyorsa hayali sevgilinin seni, kavuşmak senin için yaşamak olmuşsa, hele de gizli sevda çekiyor, söyleyemiyorsan aşkını, işte o zaman seni, ancak sevda türküleri anlar.
Karadır kaşların ferman yazdırır Bu aşk beni diyar diyar gezdirir Lokman Hekim gelse yaram azdırır Yaramı sarmaya yâr kendi gelsin Bir güzel söz bekleriz sevdiğimizden. Onun sevgimizi, sevdamızı anlamasını isteriz. Gözümüzün yaşı onun için akar yüreğimize doğru. Sevgiliyse umursamaz ne bizi ne de sevgimizi. Sitemimiz onadır, duyar da bizi anlar diye söyleriz türkümüzü. Coşkun çaylar gibi çağlamayan yâr Gönlünü gönlüme bağlamayan yâr Benim bu halime ağlamayan yâr Daha ağlamasın öldükten sonra Bir haber bir mektup bekleriz sevdiğimizden. Bekleyişimiz yâr ile bizi ayıran yollar kadar uzundur. Ama bizim sabredecek gücümüz yoktur. Bir an önce gelsin isteriz yârdan bir haber bir mektup. Sevdiğimiz gelemezse de razıyızdır. Yeter ki yıkılmasın isteriz umutlarımız. Kara tren gelmez m’ola Düdüğünü çalmaz m’ola Gurbet ele yâr yolladım Mektubunu salmaz m’ola Bizi ayakta tutan, adım atmamızı, hayata tutunmamızı sağlayan ve her şeye rağmen dayanmalısın diyen umutlarımızdır. Kaybettiğimiz her şeyin yerine yenisini koyabiliriz. Yeter ki umut olmasın kaybedilen. Yitirirsek umudumuzu, hayatın rengi solar, güzellikler yok olur gider gelmemek üzere içimizden. İçimizdeki umudu beslemeli, yeşertmeliyiz. Kendimizi güçsüz, neşesiz, yalnız daha da önemlisi tatsız tuzsuz hissettiğimizde, işte içimizdeki umudu yeşertecek türküler dinleme zamanıdır. Ağlama gözlerim Mevla kerimdir Her daim rüzigar böyle de kalmaz Dermansız dert olmaz sabreyle gönül Geçer bu ahuzar böyle de kalmaz. Aslında türkülerimizin en güzel türküsünü: “zifiri karanlıkta ayak sesinden şiirin hasını tanıyacak kadar” şairliğinden emin olan, ancak bir köy türküsü duyduğunda şairliğinden utanan Bedri Rahmi EYÜBOĞLU şu mısralarla söylemiştir. Şairim; zifiri karanlıkta gelse şiirin hası, ayak seslerinden tanırım! Ne zaman bir köy türküsü duysam, şairliğimden utanırım… Ah bu türküler, türkülerimiz, ana sütü gibi candan, ana sütü gibi temiz Türkülerde tüter dağ dağ, yayla yayla, köyümüz köylümüz memleketimiz… Ah bu türküler köy türküleri, Dilimizin tuzu biberi… Memleket ahvalini onlardan sor; kitaplarda değil, türkülerde ara Yemen’i! Öleni, kalanı, gidip de dönmeyeni… Ben türkülerden aldım haberi! Ah bu türküler, köy türküleri; Mis gibi insan kokar, mis gibi toprak, hiledir hurdasız, çırılçıplak… Dişisi dişi, erkeği erkek! Kaşı kaş, gözü göz, yarası yara, bıçağı bıçak! Ah bu köy türküleri, karanlık kuyularda açılmış çiçekler gibi… Kiminin reyhasından geçilmez, kimi zehir gibi, kimi zemberek gibi… Ah bu türküler, köy türküleri… Ne düzeni belli, ne de yazanı… Altlarında imza yok ama, içlerinde yürek var! Türküler sevda kokar, türküler hasret kokar, türküler Anadolu kokar, türkülerde memleketimin hüznü, sevinci, üzüntüsü, neşesi vardır. Y.Bülent Bakiler’in dediği gibi; ” Bizim türkümüzde gurbet var artık, hasret var, yürek var, toprak var balam .” Türküler bize bizi anlatır olduğumuz gibi, katıksız samimi. Velhasıl aslında: TÜRK‘ü söyler, TÜRK‘ü anlatır türküler.
Re: Türk'ü söyler..Türk'ü anlatır türküler. Kendinizi bulduğunuz konuya destekleriniz için teşekkürler.. Matemim,Birsuyum..Tuannam..Accemim..Mutlumuz teşekkürler bu güller size..
Sevgilerimle..
Re: Sözümüzde sadık olmak...Gerçek vefa Allah’a verilen sözde sadık kalmaktır... Vefa arkanda bıraktığını, giderken yaktığını yabana atmamandır. Vefa; dostluğun asaletine, bir dua sonrası verilen sözlere, hayallere ihanet katmamandır. Vefa; ötelerin sonsuz mükafatı karşısında, cehennemi hafife almaman, ulvi güzellikleri dünyaya satmamandır.” (Mevlana Celaleddin Rûmi) Vefa, sözünü yerine getirme, sözünde durma, sevgi, dostluk ve bağlılıkta kararlılık ve dini sorumluluklarını yerine getirme anlamlarına gelir. Gerçek vefa, Allah’a verilen sözlere sadık kalmaktır. Örneğin, ‘Ben Allah’ın kuluyum… Ben yalnızca Allah’a kulluk ederim… Dinim İslam’dır” ifadeleri söz verme anlamındadır. Vefalı olmak, bu sözleri fiili olarak da doğrulayarak, sadakatle Allah’ın sınırlarını korumak, kulluk sorumluluğunun bilincinde olmak ve Allah’ı derin bir aşkla sevmektir. Vefa tam, mükemmel, içten, sağlam ve sarsılmaz kalp bağlılığıdır. Samimi inanan insan vefalıdır, sadıktır. Rabb’inin rızasını kazanma yolundaki engel ve zorlukları aşmak için azimle çaba harcar, yapması gerekenleri titizlikle yerine getirir. Bu anlamda vefa ve sadakat, müminlerin yaşamları süresince ihtiyaç duydukları ve kendilerine Allah’ın hoşnutluğunu kazandıracak olan üstün ahlak özellikleridir. Sevgi, şefkat, merhamet, hamiyet, yiğitlik ve vefa gibi duygular müminlerin silahıdır. Bu duygular, Kur’an ahlakını yaşama yolunda diğer insanların da şevklerini tetikler, coşkularını artırır. Allah, sadakat ve vefa konusunda imtihan eder. Güzel tavırlar sergileyip, güzel söz söylemek önemlidir. Kötü söze ya da kötü davranışa güzellikle karşılık vermek de imtihanın bir parçasıdır. Vefalı insan, hata yaptığında dostunu yalnız bırakmaz, bağışlayıcı olur. Son kez affetme” düşüncesi müminin sözlüğünde olmaz; o, Allah için bağışlar. Vefalı insan, beklentisi olmayan, çıkar gözetmeyen kimsedir. Müminin özverisi ve vefası; onun, Allah’ı kendi nefsinden, yaşamından ve sahip olduğu maddi manevi herşeyden daha çok sevdiğinin açık göstergesidir. O, Allah’ın sevgisini kazanabilmek için, içinde asla burkuntu olmadan herşeyini yolunda feda edebilir. Canı, malı ve herşeyi ile Rabb’ine teslim olmuştur. Allah’a bir kez iman edilir. Bir kez dost olunur. Bir kez aşık olunur ve bir daha sonsuza kadar asla bırakılmaz. Sadık ve vefalı mümin, başına her ne gelirse gelsin, hep aşkla “Allah” der. Gerçek iman, gerçek Allah sevgisi, gerçek vefa ve sadakat budur. Büyüklerine sevgi ve saygı duyan, sadık, vefalı, şefkatli, merhametli, derin düşünen, Allah’tan başka kimseden korkmayan, birisi çirkin bir söz söylediğinde, söyleyeni uyaran, sevdiklerini koruyan insanların sayısının artmasına ihtiyaç vardır. Peygamberimiz (sav)’in, kulun Allah ile olan ahdi konusundaki duası bizlerin de duası olsun: “– Allâhım! Ben Sen’in kulunum. Gücüm yettiği kadar ahdine ve va’dine sadâkat gösteriyorum!” (Buhârî, Deavât, 16) Rabbimiz bizleri ahdine vefa gösteren salih kullarindan eylesin. Emeğinize yüreğinize sağlıkkkkk....
Re: Sözümüzde sadık olmak...Rabbimiz bizleri ahdine vefa gösteren salih kullarından eylesin. Allah, [sözleşmeleri bozmaktan] sakınanları sever.[Tevbe 7]Hadis-i şerifte de buyuruldu ki:Vaat, söz vermek borçtur. Sözünde durmayana yazıklar olsun.[Deylemi]Hadis-i şerifte buyuruldu ki:Dört şey münafıklık alametidir: Emanet olunana hıyanet etmek, yalan söylemek, vaadini bozmak, sözünde durmamak.Hayır, kim sözünü yerine getirir ve kötülüklerden korunursa, şüphesiz Allah da korunanları sever. (Al-i İmran-76)Yine onlar (o müminler) ki, emanetlerine ve ahidlerine riayet ederler (Müminun-8)Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük gazap gerektiren bir iştir (Saf/2,3)Vergiginiz sözü yerine getirin.Çünki verilen söz sorumluluğu gerektirir. (isra suresi,34.ayet)�Allah� şahit tutarak yemin ettikten sonra yeminlerinizi bozmayın; Allah� kendinize şahit gösterdiğiniz halde yemininizi nasıl bozarsınız!�(Nahl 91-92)Sözünde durmamak münafıklık alametidir.(İbni Neccar)Dört şey münafıklık alametidir: Emanet olunana hıyanet etmek, yalan söylemek, vaadini bozmak, sözünde durmamak. [İ. Neccar]"Ey iman edenler! Akidlerin gereğini yerine getiriniz." Mâide sûresi (5) Emeğinize yüreğinize sağlık...
SanalKahve © Copyright 2007 - 2014 Tüm Hakları Saklıdır.
|