16 sonuç bulundu
16 sonuç bulundu • 1 sayfadan 1. sayfa
zormuş sevmek..... Zormuş Sevmek.... Adını Koyamamak..... Benim Diyememek.... Hep Yakın Hissedipte Hiç Yakın Olamamak...... Ne Zormuş Sevmek..... Sevdiğine Bir El Uzatıpta Yavaş Yavaş Geri Çekmek.... Ne Zormuş Ona Dokunup Kokusunu Hissedememek...... Adı Hasret Bunun....... Adı Özlem.... Adı Riya.... Adı Hayal.... Adı İhanet...... Adı Uzak....... Ve ADI ACI......!!!
Lekesiz ve Sessizce Olmalı AyrılıklarYaşamın bana öğrettiği, Kötü kokular geliyorsa Zorlamamalı. İnat edilirse sonuç, felaketçe bir kopuş…Oysa ayrılıklar da başlangıçlar gibi sessiz olmalı… Araya girdiyse ötekiler, Başladıysa kar çiçekleri güneşle dansa, Yalanlarla grileştiyse mavi, Üşümeye başlayan ruhların Ne ilacı vardır ne hekimi… Buz gibi olduysa yürekler yararı yoktur geri dönüşün.. Bir şans daha denirse başlar titreme nöbetleri.. Ne niçin,”keşke”lerde dolanmak Öfke Kin İntikamla suçlar üremek daha da yaralar ayrılıkları..Yaşanmışları güzelliğince oldugunca bırakmak varken Kirletmek neden ve niye? Bir zamanlar “sevdiğim, herşeyim” dediğinde kara bir leke gibi kalmak hem de kendi sürdüğün bir leke verilen bir hakmı ve kime niye_? O yaşanan ve yaşatılan,güzel,doyumsuz anlar eğer kibir suçsa hataysa Tek kişilik degildi işlenirken oysa Tükenişe geçildiyse vazgecmek gerek saygıyla bir zamanlar“vazgecilmezim”denilenden, daha da karartmadan maviyi sunulan güvenle verilmiş Yasam defteri sonlanınca,üşüyüp yoruldugunda; ruh nasıl tertemiz beyazlar içinde bırakıp gidiyorsa bedeni; onur,gurur zedelenmeden suclamaya girmeden Lekesiz ve sessizce olmalı ayrılıklar…
Bir İnsanın Karakteri Ne Zaman Ortaya Çıkar ?Bir insanı tanımak uzun zaman istiyor. Karşımızdakinin karakterini, kişiliğini çözmek hemen olmuyor. Karşılıklı sınavlardan geçmemiz gerekiyor. Seçimler yapıp, kararlar veriyoruz. Yol ayrımlarına geliyor yeni kararlar alıyoruz. Tüm bu süreçlerde hem kendimizi hem de çevremizdekileri daha iyi tanıyoruz.
Bir insan için en önemli unsurlardan biri, güvendir. Bu yüzden insanlar, çevrelerindeki insanların karakterlerini, gerçek yüzlerini merak ederler. Gerçek yapılarını öğrendiklerinde güven süreci kolaylaşır. Ama bir insanın karakteri hakkında bilgi sahibi olmak çok kolay olmuyor. Çünkü insanların çoğu yüzlerinde maskelerle dolaşıyorlar. İç yapılarını bu maskelerin arkasında gizlemeye çalışıyorlar. Peki bu maskeler ne zaman düşüyor? Bir insanın gerçek karakteri ne zaman ortaya çıkıyor? Çıkarlarınız çatıştığında Bir insanı tanımak en güzel zamanlardan biri, çıkarlarınızın çatıştığı anlardır. Karşınızdaki insanın karakteri ortaya çıkmaya başlar. Onun hakkında daha net fikir sahibi olursunuz. Çıkarların çatıştığı durumlar genelde 2 şekilde gerçekleşir. 1)İki taraftan birinin kazandığı durumlar. Bu gibi durumlarda bir taraf kazanırken, diğer taraf eli boş döner. Böyle bir durumda insanlar daha açık oynamaya başlarlar. Kazancın getirdiği cazibe onları gerçeğe daha yakınlaştırır. Bu cazibeye biraz da hırs eklenirse ışıkların yandığını, gerçeğin gün yüzüne çıktığını görürsünüz. 2) Biri kazanırken, diğeri kaybeder. En tehlikeli durumlardan biridir. 1. Duruma göre daha zordur. Çünkü bir taraf mutlaka kaybeder. Bu gibi anlar çok hızlı yaşanır. İnsanlar hızlı karar vermek zorunda kalırlar. Muhakeme yapmaya çok zamanları kalmaz. Kaybetttiğiniz zaman, karşınızdakini alkışlamak büyük bir erdemdir. Kayıp anlarında genelde alkıştan çok, karşı tarafa çamur atma durumları yaşanır. Bu da bir insanı tanımak için uygun bir zemindir. Çıkarlar konusunda ilk akla gelen para oluyor. Para bu konuda önemli bir unsurdur. Ama bence paradan daha önemli bir unsur var: Güç Gücü ele geçirdiğinde Bir insanın karakteri hakkında, güç çok büyük ipuçları verir. Güçsüzken iyi olmak kolaydır. Fakat asıl zor olan gücü ele geçirdiğinizde, insanlar size hayır diyemediğinde iyi olabilmektir. Gücü taşıyabilmek önemli bir maharettir. Güçlü olduğunuzda en büyük düşmanınız kendiniz olursunuz. Hiç kimse size daha fazla zarar veremez. Güçlü olduğunuzda kendinizi iyi tanırsınız. Zaaflarınızı daha net görürsünüz. Neler için taviz vereceğinizi daha net anlarsınız. Güç ele geçirildiğinde ego devreye girer. İnsanı çok başka alemlere götürür. Dev aynalarını normalleştirir. Oturmuş bir karakteri olmayan bir insan için, güç çok tehlikelidir. Hata üstü hata yaptırır. Bir insan hakkında karar verirken, güçlü olduğu durumların incelenmesinde fayda var. Güçlü olduğu durumlardaki karakteri gerçek karakteridir. Çoğu insan bu yapısını güçlü hale gelene kadar bilmez. O yüzden güç önemli ve etkili bir karakter çözücüdür.
HuzurLu OLmak İçin ÖneriLer...!!!01. Ufak şeyleri dert etmeyin. 02. Kusursuz olamayacağınızı kabullenin. 03. Rahat ve ılımlı insanların çok başarılı olamayacakları düşüncesini bir yana bırakın. 04. Olumlu ve olumsuz düşünce kartopunun çığ gibi büyüme etkisini göz önüne alın. 05. Sevgi kapasitenizi geliştirin. 06. Unutmayın: Öldüğünüz zaman yapılacak işler listeniz hâlâ dolu olacaktır. 07. Kimsenin sözünü kesmeyin, cümlesini siz bitirmeyin. 08. Birisine bir iyilik yapın ve kimseye bundan bahsetmeyin. 09. Bırakın ilgiyi başkaları toplasın. 10. İçinde bulunduğunuz ânı yaşamayı öğrenin. 11. Sizden başka herkesin bilgili olduğunu düşünün. 12. Sabır geliştirme egzersizleri yapın. 13. Sevgi elini önce siz uzatın. 14. Kendinize sorun: Bir yıl sonra bunun bir önemi olacak mı?15. Gerçeği kabul edin: Hayat âdil değildir. 16. Arada sırada canınızın sıkılması yararlıdır: Bırakın canınız sıkılsın. 17. Strese dayanma gücünüzü azaltın. 18. Haftada bir kez yürekten gelen bir mektup yazın. 19. Sık tekrar edin: Hayat acil bir durum değildir. 20. Zihninizde özel bir bölüm açın. 21. Her gün bir dakikanızı, minnettar olduğunuz birini düşünmek için harcayın. 22. Tanımadığınız insanların gözlerine bakın ve gülümseyerek merhaba deyin. 23. Her gün kendinize biraz sessiz zaman ayırın. 24. Yaşamınızdaki insanları minik çocuklar ve yüz yaşında ihtiyarlar olarak düşünün. 25. Önce karşınızdaki kişiyi anlamayı hedefleyin.
...
Kendinizi Ziyaret Edin....Hiç Kendinizi Ziyaret Ettiniz Mi? Şu an şaşırdığınız dan eminim. Bu da ne demek? Nasıl yani? Anlayamadım?…….. Bu tür tepkilerle hep karşılaşıyorum ve doğal karşılıyorum.Çünkü hiç birimiz kendimizi ziyaret etmeyi akıl edemiyoruz. Kendimizi sevmenin yolu bana göre kendimizi ziyaret etmekten geçer. Bazen deniyor ki ; Sabahları kalkar kalkmaz aynanın karşısına geçin. Gözlerinizin içine bakarak gülümseyin ve “Seni seviyorum” deyin. Peki bir ebeveyn düşünün. Çocuğuna ilgi göstermeyen,onu sürekli aşağılayan, sen beceriksizsin, sen aptalsın sen bir şeyi beceremezsin, sen adam olmazsın cümleleriyle sürekli onu demoralize eden, bilinçaltına kötü tohumları eken, ona iyi bakmayıp hasta eden ve saymakla bitiremeyeceğim her türlü olumsuzluğu çocuğuna uygulayan birisi… Şimdi bu insana siz deyin ki “Her sabah kalkar kalkmaz çocuğunuzun gözlerine bakın ona gülümseyerek yavrum seni seviyorum” deyin. Peki size soruyorum.Bu çocuk bu sözlere inanır mı? Biliyorum ki sizde inanmıyorsunuz sabahları ayna karşısında kendinize gülümseyerek “Seni seviyorum” demelerinize…. Bende uygulamış ama inanmamıştım ve bırakmıştım uygulamayı. Sonra oturdum epey düşündüm.Kendimle barışmanın yolunu bulmalıydım. Kendimi sevmenin yolunu bulup uygulamalıydım ve o yolu buldum sonunda. Şimdi biraz geç de olsa sizlerle paylaşmak istedim...Başlangıçta her gün olmak üzere günün tamamen size ait bir bölümünde sessiz sakin bir ortam yaratın kendinize, sadece yarım saat veya kırk beş dakika. Daha sonraları gün aşırı kendinizle tamamen barış tesis ettikten sonra da haftada bir hiç yapamıyorsanız ayda bir ziyaret edin kendinizi. Kendinizi nasıl ziyaret edeceksiniz; Hoş bir meditasyon müziği koyun ve sesini hafifçe açın. Eğer seviyorsanız tütsüyü de ilave etmeyi ihmal etmeyin. Yere oturup diz çökün ya da bağdaş kurup oturun. Deriiiiiin bir nefes alıp kapatın gözlerinizi. Sonra karşınıza hayalinizde kendinizi oturtun yani bedeninizi. Şu an karşılıklı oturuyorsunuz. Bir tarafta siz karşınızda bedeniniz. Şimdi ondan bu güne kadar ona yaptığınız her olumsuzluk için, hatırladığınız her kötü davranışınız için her birinden ayrı ayrı tek tek özür dileyin. Ona iyi bakmayıp onu hasta ettiğiniz için, onu olur olmaz şeylerle üzdüğünüz için, onu hiç gereksiz konulara takıp strese soktuğunuz için, ona gereken ilgiyi ve bakımı göstermediğiniz için ,onu temiz tutmadığınız için ve sayamayacağım kadar pek çok hatalarınız için teeeek tek özür dileyin. Ağlamanız gereken anlar olacaktır.Hiç çekinmeden ağlayın bırakın gözyaşlarınız sizi arındırsın. Aklınıza gelen her yanlış davranışınız için özür dileyin kendinizden. Sizi affetmesini isteyin.Bu günler sürebilir. Bırakın sürsün izin verin aranızdaki kırgınlıklar son bulsun. Birbirinizi sevgiyle kucaklayacağınız anın hayaliyle yapın bunları ve o günün bir an önce gelmesi için bol bol yapın. Taa ki kendinizi sevdiğinize inanıncaya kadar yapın. Sevgiyi ifade etmek için “Seni seviyorum ” demeye gerek var mı? Bazen bir dokunuş bazen bir gülümseme bazen bir bakış binlerce sevgi sözcüğüne bedel değil midir?. Bunu yaparken inanıyorsanız yapın inanmıyorsanız okumayı burada kesin gitsin. Boşa vakit harcamamış olursunuz. Dikkat ediyor musunuz? Hep birileri gelecek diye hep birilerini ziyarete giderken özen gösteririz evimize kendimize (Bunu kendisi için yapanları ayrı tutuyorum). Bu neyin ifadesidir biliyorsunuz. Başkaları sizden çok daha önemlidir sizin için. Bu yüzden onlar için kendinize gösterdiğiniz özen. Ama gelin bu defa öyle yapmayın. Kendinizi ziyaret ederken tertemiz giyinin temizlenin. Güzel kokular sürünün saçlarınızı tarayın öyle ziyaret edin kendinizi. Çünkü siz buna değersiniz ve bilin ki sizden daha önemli kimse yok. -alıntı-
Bugün Sana Üşüyorum...Bugün sana üşüyorum, içimde sessiz çığlıklar ardı ardına kopuyor.Bütün geceleri sabahlara bağlıyorum, senin bana ağlayışını hatırlıyorum, ben niye ağladığını her soruşumda sen sadece bilmiyorum derdin ve ben kendimi her soruşumda suçlu hissederdim.“Sen kendini suçlu hissettiğin için ağlıyordun , sen ağladığın için ben kendimi suçlu hissediyordum.”Şimdi yoksun ama ben hala kendimi suçlu hissediyorum, belki de suç seni benden ayıranda ama bunu sende bende bilmiyoruz.Her gecemiz gizli bir günahtı kendimizden habersiz, olup biten her şeye rağmen biz günah ağacının birer meyvesiydik ama sen hep ağlıyordun, Ah! Niye ağladığını bir bilsem, niye gittiğini ve gidişinden sonra dönmek istemediğini, Ah! Bir bilsem.Bıktım, öylesine bıktım ki önünde diz çöküp sana “git eğer başka biri varsa ve seni ağlatmayacaksa ona git, beni terk et, yeter ki ağlama” ama ben bunları söylerken bile sen ağlıyordun.“Siz hiç sevdiğinizi başka birine gitmesi gerektiğini söyleyecek kadar sevdiniz mi?”Umutsuzum ve bugün sana üşüyorum, uzaksın, uzaklığın içimi üşütüyor, yokluğun içimi kanatıyor. “Birini unutman gerekiyorsa başka birine sığın” bunu sen söylemiştin bana, hiç kimseyle göz göze gelmedim çünkü seni unutmak istemedim, sen benim vazgeçilmezliğimsin, yüreğimde sana ait bir şeyler var ve yaşadığım sürece var olacak. Bugün sana üşüyorum çırılçıplak bir yürekle...
İnsan Neden Kıskanır ?İnsan neden kıskanır? Kıskanmak ya da kıskanılmak güzel bir şey midir?
Kıskanılmak, bizi kıskanan kişinin bizi, bizimle yaşadıklarını kaybetmekten endişe duyduğunun bir göstergesidir.. Hiç birimiz bizim için önemli değerli şeyleri kaybetmek istemeyiz.. Böyle bir ihtimal ortaya çıktığında da kıskanırız.. Ancak kıskançlık günlük hayatımızı olumsuz etkilemeye başlıyorsa ele alınsa iyi olur.. Hiç bir duyguyu ille de hissetmek zorunda değiliz ancak her duyguyu da hissedebileceğimiz bir durum er ya da geç karşımıza çıkabilir. Siz hiç kıskanmıyorsanız ya da daha önce hiç kıskanmadıysanız bir ihtimal henüz öyle bir durumla karşılaşmamışsınızdır.. Bir ihtimalle de kıskançlığın kabul görmeyen bir duygu olduğunu öğrenmiş ve reddetmişsinizdir.. Bu ihtimaller size uygun şekilde çoğaltılabilir.. Kıskanmak için kendinize izin vermiyorsanız bu psikolojik olarak zorlayıcı bir durum olabilir, aksi hallerde sorun denemez...! ...
Bir Kadını AğlatmakBir kadını ağlatmak çok zor değildir aslında.Kadınlar her şeye ağlayabilir;bir filme, bir şarkıya, bir yazıya…En az erkekler kadar yani!Ama bir kadını yürekten ağlatmak zordur.Eğer bir kadın yürekten ağlıyorsa,ağlatan onun yüreğine ulaşmış demektir.Ama o yüreğin değerini bilememiş olacak ki ağlatan,gözünü bile kırpmadan teker teker batırır iğnelerini yüreğe!İşte o zaman koca bir yumruk gelir oturur boğazına kadının. Yutkunamaz, nefes alamaz;çünkü o koca yumruk canını çok acıtır.Gözleri buğulanır kadının sonra.Ağlamayacağım, der içinden. Ama engel olamaz işte.Çünkü yüreğine ulaşmıştır birileri ve iğneler saplamaktadır.. Bu acıya ne kadar karşı koyabilir ki bir kadın. İnce ince süzülür yaşlar gözünden; önce birkaç damla, sonra bir yağmur seli… Ve kadın ağlar; hem de çok!Sanmayın ki gidene ağlar kadın!Gidenin giderken koparttığı yerdir onu ağlatan,orada bıraktığı yaradır.O yaranın hiç kapanmayacağını,kapansa bile izinin kalacağını bilir kadın;o yüzden ağlar.Ama bilir misiniz, ağlamak kadınları olgunlaştırır.Her damla, daha çok kadın yapar kadınları.Her damla bir derstir çünkü.Bazen kadınlar ağladığında çoğu insan, ağlama niye ağlıyorsun ki, değmez onun için derler. Bilmediklerindendir böyle demeleri.Çünkü yürekleri acıyan kadınlar ağlamazlarsa, ölürler.İçlerindeki zehirdir onları öldüren!Ağlayarak o zehirden kurtulur kadınlar,o irini temizlerler yaralarındaki!Çünkü bilirler, o irin temizlenmezse iltihaba dönüşür yaraları.Dönüşmemesi lazımdır oysa. O yüzden de bolca ağlarlar.Zaman geçer sonra. Kadınlar kendilerine sarılmayı öğrenirler. Umarım öğrenirler,yoksa ruhlar sapkın yollara çarpar kendini.Sapan ruhların doğru yolu bulması da yeni acılar demektir.Bunu bilir kadınlar,o yüzden eninde sonunda öğrenirler kendilerine sarılmayı…Çok ağlayan kadınlar, bir çok şeyden vazgeçen kadınlardır aslında. Her damla olgunlaştırır kadınları evet amaolgunlaştıkça o safça inandıkları aşk gerçeği onların gözünde küçülür.Küçüldükçe değerini yitirir ve işte o zaman kendilerine sarılıp,yeni bir kadın yaratırlar kendilerinden.Güçlü, yenilmez, mağrur ve aşka inanmayan…İnsanlar soruyorlar çoğu zaman ;neden bu kadar çok bekar kadın var diye;hepsi kariyer derdinde olan.Çünkü inançlarını yitirdi o kadınlar.Zamanında yüreklerine o kadar çok iğne saplandı ki, o kadar çok ağladılar ki! Artık kendilerinden başka bir doğru olmadığına inanıyorlar, o yüzden kendilerine sarılıyorlar.Çünkü biliyorlar ki sarıldıkları adamlar onları hak etmedi;hem de hiçbir zaman!Hep bir çıkarları oldu sarıldıkları adamların.E.. o zaman niye sarılsınlar ki!Niye sarılalım ki!Etrafınızda yürekten ağlayan bir kadın varsa bilin ki olgunlaşıyordur.Bilin ki, gerçekleri kabul etmeye başlamıştır.Bilin ki, artık aşkın olmadığına inanmıştır.Bilin ki, sarılacak tek bir doğrusu kalmıştır.O da kim, ne diye sormayın artık.Çok ağlayan kadınlar,eninde sonunda kendilerine sarılırlar çünkü!
Günün Sözü...Sevdiklerim gözüme baka baka yalan söyledikleri zaman, çok iyi inanmış numarası yaparım.. onlar kandırdım zanneder, ben üstlerini çizerim...Koray
Affet Beni Yarabbim Onu Çok Sevdim...Affet Beni Yarabbim Onu Çok Sevdim
Affet beni yüreğim... Açtırdım kapılarını seni sevmeyenederinlerdeki güzellikleri görmeyene...Sevgisizliklerine hapsettim seni... Affet beni gözlerim... Sana bakmayan gözlerin esiri etti.Gülerken saçtığın ışığını zindana çevirdim... Affet beni dizlerim... Gelmez yarin yolunda beklettim.Ayakta durmaya dermansız ettimAffet beni kollarım... Seni sarmayan kollara her daim açık beklettim. Gelmeyince zalim yarsevdalara seni açmamaya yeminler ettim..Affet beni gülüşlerim... Yalancı gülmelere kanıp gönülden gülmelerimle karşılık verdirdim.Yüreğimi ağlattılar sen yine de gülmeye devam ettin... Affet beni ellerim... Uzanmaz elleri tutmanıhiç bırakmamanı senden bekledim.Bomboş kalınca üşüdün soğukluğun yüreğime işlettin... Affet beni Yarabbim... Verdiğin bu canın hakkını veremedim... Yüreğimi bir kulun yaralamasınagözlerimi ağlatmasınaKollarımı bağlatmasına izin verdim... Affet beni yarabbim O'nu çok sevdim.... Doğru zamanlarda yanlış insanlarayanlış zamanlarda doğru insanlara mahkum oldu bu yürek... Belki doğruyu görmeye yetmedi gözlerim.Belki de yanlışı silmeye yüreğim... AFFET BENİ YARABBİM...
SanalKahve © Copyright 2007 - 2014 Tüm Hakları Saklıdır.
|