Mutlu olmam için para değil, kimsenin beni kırmaması benim de kimseyi kırmamam gerektiğini öğrendim.
Güzel, etkili konuşma ve sağlıklı iletişimin mutlu bir hayat için son derece önemli olduğunu öğrendim.
Bir insanın yanında sevdiği birini eleştirmenin hayatımdaki en büyük hatalardan biri olduğunu öğrendim.
Mantık evliliğinin erkeklere asla mutluluk getirmeyeceğini öğrendim.
Her zaman sinirlerime hakim olmam gerektiğini öğrendim.
Bana acı veren, beni üzüp inciten insanlardan bucak bucak kaçmam gerektiğini öğrendim.
Çok küçük bir menfaat için insanların canavarlaşabileceğini öğrendim.
Düzenli spor yapmanın çok önemli olduğunu öğrendim.
Evlat ayrımına maruz kalmanın ne kadar üzücü bir şey olduğunu öğrendim.
Bundan daha üzücü olanın ise sırf zenginlik sebebiyle evlat ayrımına maruz kalmak olduğunu öğrendim.
Başkalarına yardım etmenin, başkalarına mutluluk vermenin, başkalarını neşelendirmenin en büyük mutluluk olduğunu öğrendim.
İnsanların birbirini % 90 bilmeden kırdığını öğrendim.
Yerini dolduracak birini bulamadıkça aşk acısının dinmeyeceğini öğrendim.
Gerçek dost sahibi olmanın en değerli şeylerden biri olduğunu öğrendim.
Dışlanmanın, ilgisiz kalmanın insanın başına gelebilecek en büyük felaetlerden biri olduğunu öğrendim.
43 sonuç bulundu
43 sonuç bulundu • 2 sayfadan 1. sayfa • 1, 2
birazda gülelim......:lol: :lol: :lol:
-Antalya'ya ayın 22'sine iki kişilik yer ayırtacağım. Yer var mı? -Var efendim hem de kampanyalı. -Ne kadar? -Bilet başı 9 YTL efendim. -? -Alo. -Kardeşim bilet ne kadar dedim? -İki kişi 18 YTL, kişi başı dokuz YTL efendim. -Ya, gidin işinize saçmalamayın (içeriye seslenerek) yanlış düştü numara dalga geçiyor birisi. -Telefonu kapatır. ***** -Ben işadamıyım. Utanırım acenteden 9 YTL'lik bilet istemeye. Böyle telefonla direkt alamaz mıyım? ***** -Kızım İzmir'e 9 YTL'lik biletlerden istiyorum iki tane. -Maalesef İzmir'e tüm kampanya biletlerimiz satıldı efendim. -Adana'ya olsun o zaman. -Üzgünüm efendim Adana için olanlar da bitti maalesef. -Ya; nereye varsa ver kızım. Şu kadını ölmeden bi uçağa bindireyim. ***** (Kampanyanın birinci haftası. Tüm biletler tükendikten sonra). -İndirimli biletlerden istiyorum. -Maalesef tüm kampanya biletlerimiz satıldı efendim. -Yalancılar sizi. -Bineceğim uçağa. Bağıracağım 'kim 9 YTL'lik biletlerden aldı diye' kimse elini kaldırmazsa da sizi mahkemeye vereceğim. ***** -İndirimli bilet kaldı mı? -Tüm kampanya biletlerimiz satıldı efendim. -Ben öylesine sormuştum zaten. Olsa da almayacaktım. ***** -Samsun'a iki kişilik 9 YTL'lik biletlerden istiyorum. Ayın 8'ine. -Var efendim. İsimleri alayım lütfen. -Kızım bagajda filan değil, normal koltukta uçacağız değil mi biz? -Elbette efendim. -Emin misin sen? -Eminim tabi efendim. -İyi, alayım o zaman. ***** -Dokuz YTL'lik bilet almıştım ama bir değişiklik yapacağım. -Kampanya biletlerinde değişiklik yapamıyoruz efendim. -Diyarbakır yerine Erzurum olacaktı sadece. -Üzgünüm efendim dokuz YTL'lik biletlerimizde değişiklik yapamıyoruz. -Soyguncular. Sadakam olsun. ***** -Dokuz YTL'lik biletlerden istiyorum. -Hangi yön ve tarihe olacak efendim. -Hiç fark etmez. Çoluk çocuk uçak görsün. ***** -Bacım Gaziantep'e dokuz YTL'lik bilet alacaktım. -Maalesef hiç kalmadı efendim. -Hiç mi kalmadı? -Hiç kalmadı. -Nasıl olur. Binlerce bilet satıldı yani. -Kampanya dahilinde olanlar geçen hafta satıldı. -O kadar adam ne yapacak Antep'te hayret bir şey. Allah Allah. ***** -Alo. -Onur Air mi? -Buyurun efendim Çağrı Merkezi nasıl yardımcı olabilirim? -Dokuz YTL'lik bilet alacaktım. -Sadece internet ve acentelerden alabiliyorsunuz. Ban sadece yer olup olmadığını söyleyebilirim. -Ablacım ver sen parasını, ben gelince takdim edeyim sana. Biter filan şimdi.
eskiye özlemBizim çocukluğumuzda annelerimiz çalışmazdı.
Okuldan eve geldiğimde boynumdaki anahtarla kapıyı hiç açmadım. Hatta Babamın bile anahtarı yoktu. Annem evimizin bir parçası gibiydi, hep evdeydi. Her yere birlikte giderdik, zaten öyle çok da gidilecek bir yer yoktu ki..... En büyük eğlencemiz sokaklarda oynamaktı. Sokakta oynamak diye bir kavram vardı yani. Cafelerde, alış veriş merkezlerinde buluşmazdık. Okula arkadaşlarımızla gider, birlikte çıkar, oynaya, zıplaya yürüyerek gelirdik. Servis falan yoktu. Ayakkabılarımız eskirdi. Hatta öyle olurdu ki; çantalarımızı kaldırımlara koyar oyuna bile dalardık. Annelerimiz bu durumu bildiklerinden kardeşlerimizle bizlere ekmek arası bir şeyler hazırlar gönderirdi. Mahallemizdeki teyzeler Annemiz gibiydi. Susayınca girer evlerine su içerdik. Ya da pencereden bize bir sürahi bir bardak uzatırlar, hepimiz aynı bardaktan kana kana içerdik. Kısacacı evine gidip gelen elinde mutlaka yiyecekle dönerdi. Anneleri o arada çocuğuna verdiği şeyden bizlere de gönderirdi. Bu bazen bir kurabiye, bazen bir meyve olurdu. Cebimizde harçlığımız olduğunda düşmesin diye çıkarır çantamızın üstüne koyar oyun bitince geri alırdık. Çok garip ama kimse almazdı. Sokaklarımız evimiz kadar güvenli idi. Düşünce kaldırırlar, kavga edince barıştırırlardı bizi... Polisler gelmezdi kavgalarımıza, zabıtlar tutulmazdı. Sonra kavgalarımız da öyle ustura, falçata ile olmaz, onlar nedir bilmezdik bile, asla kanla falan da bitmezdi, en fazla saçlarımızdan çeker, hayvan adları sayar, tekme atar, yine oyuna dalardık. Birbirimizin suyundan içer, elmasına diş atardık. Misket oynamaktan parmaklarımız kanar yine de mikrop kapmazdık. Azar işitip, acillere taşınmazdık. Düşerdik ekmek çiğner basarlardı alnımıza, oyuna devam ederdik. Röntgenlere, ultrasonlara girmezdik. Ben bizim çocukluğumuzu çok özledim. Sokaklarımız ruhsuzlaştı sanki. Komşumu tanımıyorum ama evinin camında, temizliğe gelen kadını haftada bir görür kolay gelsin der konuşurum. Onun dışında orada kim oturur hiç bilmem. Evimizi kendimiz temizlerdik, kapı silmece ; bilmem kaç kuruş hepimizin elinde bezler güle oynaya bitirirdik işleri. Evlerimiz var, içinde yaşayan yok. Parklarımız var, içinde oynayan çocuk yok. Ama her yıl sökülüp yenilenen kaldırımlar, lüks binalar, ışıl ışıl vitrinler, girip çıkan yapay insanlar... Ruh yok, buz gibi buz, bu biz değiliz.. Tahta iskemlelerimizde oturan yaşlılarımız, onlara dede, nene diye hatırını soran çocuklarımız yok oldu. Ben kapılarında ' vale ' lerin, ' bady ' lerin beklediği yerlerden hep korkmuş çekinmişimdir. Kapısını çarparak örtüyor diye çocuğuna kızıp, taksidini bitiremediği arabanın anahtarını, hiç tanımadığı birine vermek ters gelir bana. Benim değildir bu kültür. Ne ruhuma, ne kültürüme ne de cüzdanıma hitap eder. Nedir bunlar? Reklamlarla desteklenen beyni, ruhu ele geçirilmiş insanlar olduk. Birbirimize yabancı, yalnızlıklarımızla yaşar olduk. İyi de neden böyle olduk ? Biz mi istemiştik? Yoksa birileri mi böyle istedi?.. 'Her toplum hakettiği gibi yönetilir'' derler ya, hakettiği gibi de yaşar diyelim mi ?
Tüm anne kuzularına, hayat bağlarına,Tüm anne kuzularına, hayat bağlarına, ciğer parelerine…….. VE TÜM ANNELERE::::
Ne garip; Yeni yeni fark ediyorum ki, çocukları anne olunca çocuklaşıyor anneler... Ve insan, zamanın nasıl insafsız bir öğütücü olduğunu bu rol değişiminde anlıyor. Eminim karnımdaki ilk tekmemden, hatta doktorların 'Bundan sonra ağır kaldırmak yok' müjdesinden beridir iki kişilik yaşıyorsun yaşamı... Doğum odasında bir küçük el saçlarına tutununca değişti her şey ve o el, o saçtan hiç eksik olmasın istedin. Kim bilir kaç geceyi karyola başuçlarında derin iç çekişler dinleyip hüzünlenerek uykusuz geçirdin, kaç emzirme seansında bitkin uyuyakaldın. O gün bugündür hayatı, bir toprakla çiçeği kadar ortak üretiyor, tüketiyoruz. Yol boyu, kusurlarını hiç görmedik birbirimizin, yeteneklerimizi abarttık karşılıklı; toz kondurmadık üzerimize, kol kanat gerdik... Ben dünyanın en iyi evladıydım, sense tarihin en iyi annesi... Her çığlıkta başucumda biteceğini bilmenin güveniyle büyüdüm. Her derdimde benden çok dertleneceğini bilmenin o bencil alışkanlığıyla ayakta kaldım. Sevginle donandım... Ama sonra birden o korkunç çark devreye girdi ve yaşamın acımasız kuralı işledi ; Büyüdüm... Senin kollarında 'sen'den habersiz, bambaşka bir 'ben' çıktı ortaya. Bazen o eski 'ben'e hiç benzemeyen bir 'ben'... Çünkü fark ettim ki anlattığın masalların yaşamda karşılığı yokmuş. Kızlar bir prens umuduyla kurbağaları öpedursun, ben her yalanda burnumu yokladım. Şaşırdım. Bostandaki lahanaların, ısırılmış lahanaların ve benzeri pastoral ninnilerin modasının geçtiğini gördüm sokakta... Söyleyemedim sana... 'Yaşamın değiştiğini, eski tecrübelerin artık eskisi kadar geçerli olmadığını' anlatan kitapları salonun ortasında açık bıraktım, açıp okuyasın diye... Her kuşağın o vazgeçilmez ikilemi depreşti yeniden; 'Devir de amma değişti' diye yakınırken sen; ben ilginle boğulduğumdan dertlendim. Bir yerim yaralandığında 'Anam görürse ne kadar üzülür' diye gizlemeye çalışmak küçük bir çocuk için nasıl bir yüktür bilir misin? Acından çok onda yaratacağın acı, acıtır canını... Oysa ne çok acılar paylaştık seninle... Ve ne çok sevinçler yaşadık beraber... Nasıl dar günlerde yardıma koşup, kaç şenliğine ortak olduk birbirimizin? ... Lakin artık kafesten uçma vaktiydi.'Danaların girdiği bostan'da ayakta kalabilmenin yolu, tek başına kanat çırpmayı öğrenmekten geçiyordu. Yargıladık birbirimizi bir dönem... Sorguladık... Sen bana eş dost çocuklarını örnek gösterdikçe, ben seni eş dost ebeveynleriyle kıyaslar oldum. Sen her sohbete 'Bizim çocukluğumuzda...' diye başladıkça ben, değişen takvim yapraklarını koydum önüne... Nasıl da zalim bir çark bu değil mi? Doğuyor, doğuruyor ve günün birinde yuvadan uçacağını bile bile koca bir ömrü karşılıksız veriyorsun... ...Ve hayat birden ıssız bir adaya dönüşüveriyor. Sonrası kâh bir kapı zili beklentisi, kâh bir mektup, kâh bir telefon sesi... Gizliden gizliye özlenen bir torun müjdesi... Fotoğraflar sarardıkça solan bir yaşam ve uzaklaştıkça yakınlaştığımız bir mazinin geri dönmez anıları... Yazılarla konuştuk öyle zamanlarda... Bakışlarla anlaştık. Ağlaştık birbirimizden gizleyerek acılarımızı... Bir mimikle özleştik, bir gülüşle kavuştuk. Ben büyürken seni de büyüttüm. Şimdi çok daha iyi anlıyoruz birbirimizi... Çünkü küçücük bir el saçlarımı kavrıyor geceleri... Karyola başlarında uykusuz geceler geçiriyorum. Pastoral ninnilerle büyütüyoruz oğlumu; yalancı çocukların burunları uzuyor masallarda, öpülen kurbağalar prens oluyor. ...Ve yaşamın değiştiğini, eski tecrübelerin geçersizleştiğini anlatan kitapları kaldırıyoruz salondan gizli gizli... O korkunç çark, acımasız bir hızla dönmeye devam ediyor. Zaman, öğütüyor kuşakları... İnsan ancak mahrum kalınca anlıyor sevginin değerini... Bense sevginden mahrum kalmaya fazla dayanamayacağımı biliyorum. O yüzden sana upuzun bir ömür diliyorum. Hem biliyor musun? 'SENİ ÇOK SEVİYORUM'.....
'' Neden mi Sen ''İnsanların verdiği hayat sevgidir. Niçin yalnız sana yazdığımı sorma, niçin yalnız sana geldiğimi...
Sana gelişim işte bundan. Sen aşkı anlatıyorsun, yaşatıyorsun bana. Çünkü yaşıyorsun.O sözlerin kalbinden geldiğini kalbime vuruşundan anlıyorum ben. Sözlerin değil beni sana bağlayan, O sözlerini manasına vurgunum. Niçin mi sen? Sen benden önce vardın, varoluşun bu yüzden. Ve sen benden sonrada varsın, sana tutunmam aşka ve varlığa duyduğum özlemden! Sen benim sözlerimsin. Seni kalbime koyuşum bundan. Ve sen dostsun. Ruhuma sığınak ararken haykırmam hep bu yüzden... Ve sen dostsun, arkadaşsın. Sen içimi koruyan bir elbisesin. Ben ruhunun çıplaklığını örtüğün tenim. Sen de bunları yaşıyorsun ama saklıyorsun kendinden. Kalbinin sesini dinle bir an. Duyacak o zaman sevginin ve aşkın sesini. Bir liman aradığını ve bu limana sığınmak istediğini...
Re: YEŞİL EVREN 101 de Kompozisyon YarışmasıDost bazan minik bir kuş
Bazan var olmayan sevgili Kimi zaman saksıda bir çiçektir Ama asıl dost seni senden çok düşünendir Herkes seni terketse yalanlasada asla başkasına inanmayan sana sırtını dönmeyendir dost.. ... Dost canda candır kanında kandır. Dost senle enson lokmasını açda kalsa paylaşandır.. Herkesin seni önyargıyla terkettiğinde senin yanından ayrılmayan Dünya tersine dönse asla dostum onu yapmaz diyendir.. Dost dertlere dermandır dost güneş gibidir gördüğünde içini ısıtır.Vefalı dostubulmak çok zordur .Vefalı sadık dost deryada inci gibi nadirdir o pırlanta gibidir..Gerçek dostunuz sizi her zaman sevendir her şeye rağmen sevgisi verdiği değer artandır..Böyle dostunuz sevdiğiniz sevgiliniz varsa dünya üstünüze gelse vız gelir..sizonla dünyaya meydan okursunuz ..selam ve dua ile Hacegan...
YEŞİL EVREN 101 de Kompozisyon YarışmasıArkadaşlar lobimizde 10 bin puanlı Kompozisyon yarışması düzenlenmiştir.Amaç FORM katılımı ve güzellikleri paylaşmak.Konu Başlığımız ''Dost'luk bir Kasa'ysa eğer ne saklamak isterdiniz? ''Kalemine güvenen arkadaşlar 10 satırı geçmicek bir şekilde katılım yapabilirler..Katılım için son gün 10.03.2012 dir.Salonumuzdaki admin ve oyuncu arkadaşlarımızdan seçeceğimiz jüriyle Form sayfamızda değerlendirme yapılacaktır..
Re: YEŞİL EVREN 101 de Kompozisyon YarışmasıHER YÖNÜYLE ÇOK HARİKA BİR PAYLAŞIM VE DÜŞÜNCE FORUMDA BÖYLE GÜZEL PAYLAŞIMLAR GÖRMEK BENİ MUTLU EDİYOR EMEĞİNİZE YÜREĞİNİZE SAĞLIK TUTKU ADMİNEM...
Re: YEŞİL EVREN 101 de Kompozisyon Yarışmasıedebiyat parçalamadan kendimce yazıcam vede dost deyince herkesin bildiği üzere jetle olan dan bahsetmek lazım diye düşündüm:) onunla okey masasında şaka maka karşılaştık sonra çata çata tanıdım önce sonrada dalına basa basa anlamaya çalıştım devamında kah ağlayıp kah kahkahakar ata ata perçinleşti arkadaşlımız gelmediği göremediğim günlerde korkudan kalbim ata ata bekledim işde böle kimi düşe kimi kalka 6 sene bitirdik şimdilerdemi? birbirimize kızınca masalardan ata ata ama her gün sevgimize birazdaha sabır kata kata ve son olarak üzerine basa basa sölerimki hala birbirimizi sevmeye devam ediyoz :lol:
Re: YEŞİL EVREN 101 de Kompozisyon YarışmasıTutku ablacığım önce size teşekkür ederim dostların dostluğun unutulduğu bu zamanda böyle bir konuyu gündeme taşıdığınız için.
Dostluk bir kasa olsaydı acaba ne saklardım öncelikle dostuma sunacağım bir yürek dostuma vereceğim bir güven ve yalansız sevgimi koyardım şüphesiz.
Re: YEŞİL EVREN 101 de Kompozisyon Yarışmasıselam yeşil evren dostlarım .dostluk ulvi paha biçilmez manevi değerlerin dostla yaşayıp yaşatan bir paylaşımdır ve insan olmanın en temel özelliklerinden biridir böle kıymetli bir hazinenin güvende güvende saklanacağı tek yer dostluk kasasıdır.
Re: YEŞİL EVREN 101 de Kompozisyon YarışmasıSelam ile..
Yukarıdan aşağıya doğru bir düşüş varsayalım hayatı.Benzerine sadece çizgi romanlarda rastlayabileceğimiz bir raslantıdır; Bir dala takılıp düşüşü engelleyebilmek. Müstesna bir histir dostluk, ve elbette karşılık bulması onu kuvvetli kılar.Bir çınar dalı olmalı düşerken takılacağın dal.Kumaşından çalınmamış birede kıyafetin olmalı tabi bedenini saran .Düşüşün hızyla takıldığın dal kırılmasa bile, kumaşın zayıfsa yırtılıp dibi boylaman kaçınılmazdır. '' Dokuması ve ipliği sağlam bir kisbet; kökü suyuna doymuş bir çınar dalı'' saklardım . Sevgi ve saygı ile..
Re: YEŞİL EVREN 101 de Kompozisyon Yarışmasıdostluk bir kasaysa. yaratılanı severim yaratandan ötürü felsefesiyle.tüm gönülden gelen özünde sevgi yüklü. inanmak güvenmek saygı duymak dayanışmak ve paylaşmak gibi. paha biçilmez manevi degerleri koydum ben bu kasaya
Re: YEŞİL EVREN 101 de Kompozisyon Yarışmasıselamun aleyküm
eğer dostluk bir kasa ise ben cinayeti başlatan adem aleyhisselamın oğlu kabilin öldürme iç güdüsünü bu sandığa koyardım ki bütün insanlar dost ve kardeş olarak kalabilsinler...
Re: YEŞİL EVREN 101 de Kompozisyon YarışmasıDOSTLUK BİR KASA OLSAYDI
IIsibelII » 07 Mar 2012 02:39 Dostluk bir kara olsaydı eğer, ben odamdaki duvardan bir parça alıp koyardım.O duvar benim ağladığımda üzüldüğümde, sevindiğimde, çekilmez olduğum, kimselere bir şey diyemediğim zamanlarda hep yanımda oldu.Ona bazen yumruk attım, üstüne kapanıp saatlerce ağladım,konuştum derdimi anlattım bazen hırçınlaştım ona elime geçeni fırlattım,sonra sırtımı dayadım hep dimdik arkamda durdu sırt verdi banaEn iyi sırdaşım oldu, kimselere vermedi sırlarımı kimselere söylemedi ağladığımı, üzüldüğümü .Dost dediğin Dostun yüreğinden geçeni bilmeli Dostunu karşılıksız sevmeli Verecekse almadan vermeli Dost dediğin Yüreği kan ağlarken, dost için gülmeli Dost dediğin Kara toprak gibi sadık kalabilmeli Dost dediğin Sığınacak yerin yoksa kucağını açabilmeli Gerektiğinde bir kalkan olabilmeli Dost dediğin +++++ kurşuna göğsünü siper yapabilmeliBenim dostum Yüreğimin sesini uzaklardan duyabilmeli Dost o zaman dosttur BELKİDE BUNLARI YAPICAK BİRİNİ BULAMADIĞIM İÇİNKİMSEYE DOSTUM DIYEMEDİM SAYGILAR..... Bu mesaj için IIsibelII adlı kullanıcıya teşekkür edenler: 2 Tutku (07 Mar 2012 06:26) • Baybora__ (07 Mar 2012 04:43)Değerlendirme: 14.29%
Re: YEŞİL EVREN 101 de Kompozisyon YarışmasıMerhaba Yeşilevren dostlarım
Dostluk kasaysa; Ben o kasanın içine en yürekli dostlarımı koyardım yalnız ve dostsuz kalmamak için, Sevgiyi koyardım sevgiden yoksun kalmamak için, Bana bir şeyler öğretecek Alimleri koyardım cahil kalmamak için ve birde yeşilevreni koyardım buradaki dostlarımın dostluk ve kaynaşmak adına yeni yarışmalar düzenleyeceklerini bildiğim için.
Re: YEŞİL EVREN 101 de Kompozisyon YarışmasıDOST
Ben bir cahil idim dünyaya şaştım Ariflerden, alimlerden fikir danıştım Ne hendekler geçtim, ne dağlar aştım Önümdeki engelleri düz eyledin dost Dostunu on satıra sığdır dediler! Kalemi, kağıdı ellerime verdiler Mürekkep eyledim tüm deryaları Seni tarife kelam yetmedi dost Yeri geldi dizini yastık bildim Sinene yaslanıp gözyaşımı sildim Sandıkla, kasayla biçilemez kıymetin! Gönlümün köşkünü sana yer ettim dost myname
Re: YEŞİL EVREN 101 de Kompozisyon YarışmasıÖyle dostlar olsun ki ömrümüze ömür katsın! böyle dostlar bulunca yürekten sarılmalı her şeyimizle ,bir de olursa Allah rızası için dostluk, Onları yalnız bu dünyada değil, öte dünyada da isteyelim yani ahiretliğimiz olsun.
Ben dostlarımı ne aklımla ne kalbimle severim olur ya kalp durur akıl unutur ben dostlarımı ruhumla severim o ne durur ne de unutur demiş Mevlana. İşte Mevlana’nın dediği gibi bende ruhumla sevdiğim için dostlarımı ,dostluk kasasına hem kendi ruhumu ve hem de ruhuyla seven dostlarımın gönlünü koyarım o kasaya ,hem bu dünyada hem de ahirette dostluğumuz devam etsin diye.. Dilerim rabbim hepimizin gönlüne göre hem bu dünyada hemde ahirette dost olacak dostlar nasip eğlesin bizlere....
8marttaki hakkımdan feragat ettim 364 günümü geri verinBen Kadınım...
Ben kadınım, acılarla büyüttüm kendimi damla damla...Sabırla besledim sevgiyi yudum yudum... Ben kadınım;kanımda direnç ve umut , yüreğimde aşk daima.. Dayanırım yokluğa,eksilerek çoğalanım. Sevginin en güzel ifadesiyim.Tüm çözümleri bilirim. Ben kadınım deniz kadar anlaşılmaz sanılmamın aksine ,ilmek ilmek çözülenim. Ben kadınım; canımdan can ,kanımdan kan yaratırım. Kalbim inanç doludur.Sevgi ve özlem doludur.Çoğu zaman duvarlara çarpsa da duygularım; vazgeçmem hissetmekten. Ben kadınım ; sevdiğim zaman ölümüne severim. Sınırlar,yollar,uzaklıklar vız gelir bana;yıllar önemsizdir. Ben kadınım ,merhametin ,özverinin kaynağıyım.İnananım.Sevgiyi emeğimle beslerim. Ben kadınım; çoğu zaman en çok sevdiğim acıtır canımı yinede gülümserim. Ben kadınım, sabırla örerim güzelliği ince ince duyumsayarak hayatı. Kimi zaman kapalı kapılar çıkar karşıma asla yılmam. Yine denerim .Ben dünya kadar eski ve kutsal olanım. Bir can doğururken seve seve ölenim. En çok ezilenim. Ben kadınım; çoğu kez bir kadın çıkar yoluma ve ihaneti yaşarım sessizce, bedelini ben öderim. Ben kadınım ; her yerde benim izlerim var. Bulunduğum tüm ortama sinerim.Varlığımla anlam kazanır kentler ,caddeler,sokaklar ,evler. Ben kadınım ;hassas,ince ,duyarlı ve sevecenim. Durmadan törpülendikçe, inadına ayakta duranım.Zaman zaman paralarla satılsam da varım. Aldatılsam da varım. Hiçler uğruna yıllarca savrulsam da varım. Ezilip horlansam da varım. Emeğim gerçek emektir. Tamamlayandır. Ben kadınım ;tüm farklılıklarımla elmanın diğer yarısıyım. Bir ipek böceği gibi örerim hayatımı dayanarak acılara... Ben kadınım, bir anayım.Toprakla özdeş olanım.Tüm bunlara rağmen zorlanırsam eğer bitmişse umutlarım ,yok sayılmışsam, değerlerimden birine dokunulmuşsa o an en acımasız olanım. Ben kadınım; ölümün bir son olmadığını bilirim.Tüm varlığımla çıkarım savaşa...Ruhum ve inancımla... Ben kadınım; hiçbir denizcinin görmediği fırtınalar,anaforlar bendedir. Hiçbir dağcının görmediği doruklar ve uçurumlar bendedir. Savrulurum rüzgarlarla ve savururum.En büyük isteğim anlaşılmaktır. Ben kadınım bir adım gelene on adım gidenim. Aklıma güvenirim. Çoğu zaman aptal sayarlar. Ben kadınım; huzur ve mutluluk isterim. Haksızlık olmasın isterim. Kötülüğün değil iyiliğin ,çirkinliğin değil güzelliğin. Ve barışın ,onurlu bir dünyanın var olmasını isterim… (Alıntı)
kadın olmak masallarda bile zor :)Ya yedi minicik adamla yaşarsın,
ya kurbağa öpersin, ya en sevdiğin meyveden zehirlenirsin, ya kuleye kapatılırsın, ya elin adamı tırmansın diye saçlarını uzatırsın, ya geceyarısı külkedisine dönüşür, yırtık pırtık elbiselerle kalırsın... ve en kötüsü seni sadece ayak numarandan tanıyan bi salağa aşık olursun. :D
Derdimi seviyorum,çünkü VERENİ seviyorum!!![b]Derdimi seviyorum,çünkü VERENİ seviyorum!!![/b]
Say ki, O seni sevmiyor yani sevilmiyorsun. Seni duymazdan geliyor. Bunca çabaların var, niyazların, iniltilerin var. Hep, bir takım beklentilerin oldu. Gidecek makamı da zaten bilmiştin ya. Kim bilir, kaç defa ellerini açıp yalvardın, yakardın durdun. Bilemiyorum, acaba kim bilir kaç defadır seccadelerin ıslandı, dakikalarca belki de saatlerce kaldın. Hep bekledin, bekledin, bekledin. Ama sonuçta gördün ki değişen bir şey yok. Sen hep aynısın. Dertler aynı dert, hüzün ise artmış aynı hüzün. Karamsarlık dediğin ise seni elbisen olmuş artık. Giyinmişin adeta bir daha çıkamamacasına! İyi de, sitem etmeye değer mi? Sevmemek olur mu? Düşün hele, seni sevmiyor olabilir mi? O zaman ne diye yaratmış ki seni? Görünmez en küçük varlığın varlığından haberdar olan zat, senin niyazlarını duymuyor olabilir mi? Hadi, “olabilir, belki beni duymuyor olabilir” de. Hadi durma de. “ALLAH beni duymuyor! Duysaydı beni bu halden kurtarır, benim için iyi olanı verirdi.” de. Öyle canlılar var ki şu an ki teknolojiyle görünmesi çok zor. Onları bile görebildiği halde seni görmüyor olabilir mi? Diyebilir misin “O beni görmüyor, görse bu halim değişirdi. Günahlarımdan dolayı benden intikam alıyor.” De hadi bakalım. Hadi desene!!! Diyemezsin. Peki, böyle mi düşünüyorsun gerçekten? Dertlerin seni bitirdiğini düşünüyorsun değil mi? Senden başka dertli, gamlı, kederli, sıkıntılı kimse yok. Her şey bir tek seni buldu. Parasal dert desen, cepte metelik yok. Çoluk çocuk desen almış başını gidiyor, seni dinleyen yok. Eşin ile problemin var. İşin desen, ya işsizsin ya da işinde başarısız oldun. Çevren desen sana değer vermiyor. Öyle ya, onların gözünde paran varsa insansın. Of, hep dert, dert! Haklısın bir bakıma. Evet, çok sıkıntılısın. Ani bir dönüş ile konuyu bir başka deyişle ilişkilendiriyorum, iyi dinle şimdi. Dert sevdirir dostum sevdirir. Hem de ne sevdirir. Nice dertsizler var ki, bir elini çırptı mı emrine binler amade. Ama sevgisiz onlar dostum. Kulluktan yoksun onlar. Kalpleri mühürlenmiş, kulakları sağır, gözleri kör olmuş. Sen ne büyük bir lütuftasın ki, hala O’ndan istiyorsun. Çünkü O, seni unutmuyor, kendisinden istetiyor. Seni başka kapıya göndermiyor. Bakma seni kapısında beklettiğine. Hatırla bir Hak dostunun ince düşünceli sözünü: “Sen kapıyı tıkla, açmak içerdekinin işidir!” Dert seni pişiriyor dostum, belki farkında değilsin ama gerçekten de böyle. Merak etme, izleniyorsun, duyuluyorsun ve görünüyorsun. Hatta sen ara sıra unutsan bile, O, seni salisenin milyonda biri bile olsa seni duymuyor, görmüyor veya izlemiyor olmasın! Ta ki dünyaya ilk geliş anından son anına kadar. Yo, sakın yanlış anlama. Derdini küçümsemiyorum. Diyebileceğim sana, şunu sakın unutma ve sık sık de: “Derdimi seviyorum, çünkü VERENİ seviyorum !!!” Bu yüzden derdini sev dostum, derdini çok sev. Zira onu sana takdim eden BİR’i vermiş. Besbelli vardır bir hikmeti. Olamaz mı?
Yalnızlığa dayanırım daYalnızlığa dayanırım da, bir başınalığa asla,
Yaşlanmak hoş değil, duvarlara baka... baka. Bir dost göz arayışıyla, Saat tıkırtısıyla... Korkmam geçinip gideriz biz mutlulukla, Ama; ''Günün aydın, akşamın iyi olsun'' diyen biri olmalı. Bir telefon çalmalı ara sıra da olsa kulağımda. Yoksa zor değil, hiç zor değil, Demli çayı bardakta karıştırıp, Bir başına yudumlamak doyasıya. Ama ''Çaya kaç şeker alırsın?'' Diye soran bir ses olmalı ya ara sıra...
Re: Koray...Erkeğin fazla para harcayarak elde ettiği kadınla Kadının fazla makyaj yaparak elde ettiği adam aynı sezonun MALLARIDIR............
Re: Koray...Anahtar Gibi Sadece Kaybolduğunda Aranan Biri Olmak İstemiyorsan, Nasıl Olsa O Hep Paspasın Altındadır Rahatlığını Vermeyeceksin. Kimseye!!...
SENİNLE OLMAK...Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun?
Elin elime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklığını taa içimde hissetmek. Seninle olmanın en kötü yanı ne biliyor musun? ''Seni seviyorum'' sözcüğü dilimin ucunu ısırırken her konuşmamızda boş yere saatlerce havadan sudan söz etmek. Seninle olmanın en heyecanlı yanı ne biliyor musun? Aynı şeyleri seninle aynı anda düşünmek birlikte ağlamak gülmek. Ve buradayken bile seni çılgınca özlemek... Seninle olmanın en acı yanı ne biliyor musun? Seni hiç tanımadığım bir sürü insanlarla paylaşmak. Senin yanında olan, seninle konuşan herkesi çocukça kıskanmak. Seninle olmanın en mutlu yanı ne biliyor musun? Tanıdık birileriyle karşılaşma tedirginliği ile yollarda yürümek yan yana... Elimdeki şemsiyeye inat yağmurda ıslanmak birlikte. Elimde kır çiçeğiyle seni beklemek... Aynı mekanlarda aynı yiyecekleri yemek. Seninle olmanın en romantik yanı ne biliyor musun? Sensiz gecelerde sana söyleyemediklerimi yıldızlara aya anlatmak... Okuduğum kitabın sayfalarında dinlediğim şarkıların türkülerin şiirlerin her mısrasında seni bulmak. Seninle olmanın en zor yanı ne biliyor musun? Seni kaybetme korkusuyla hayatta ilk kez tattığım o tarifsiz duygularımı umut denizinin ortasında küreksiz bir sandala hapsetmek. Sevgili yerine yıllarca dost kalmayı başarmak. Yalın ayak yürümek bıçağın en keskin yerinde. Kanadıkça tuz yerine gözyaşlarımı basmak yüreğime. Seninle olmanın tek yan etkisi ne biliyor musun? Nereden bileceksin? Sen benimle hiç olmadın ki. Olsaydın avuçlarım terlemezdi... Isırmazdım dilimin ucunu... Özlemezdim seni yanımdayken... Kıskanmazdım. Korkmazdım yollarda yürümekten. Islanmazdım yağmurlarda... Yıldızlara aya dert yanmaz, böyle her şarkıda sarhoş olmazdım. Korkmazdım seni kaybetmekten ayaklarım kan revan atlardım sandaldan denize... Ve her kulaçta haykırırdım seni.. Ama sen hiç benimle olmadın ki... YA AKLIN BAŞKA YERLERDEYDİ YA YÜREĞİN...
SanalKahve © Copyright 2007 - 2014 Tüm Hakları Saklıdır.
|