23 sonuç bulundu

Geri dön

Kıssadan Hisse..

Sevgili ELEGAN  anlayabilen için çok anlamlı bu paylaşıma teşekkürler..

 

Yüregine düşünen aklına saglık...

 

Zulmü alkışlayamam, zâlimi asla sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
Biri ecdâdıma saldırdı mı, hattâ boğarım!..
- Boğamazsın ki!
- Hiç olmazsa yanımdan koğarım.

Mehmet  akif ersoy....

 

BİRSU.....

NefeSin
Pts Oca 09, 2012 8:56 am
 
Foruma git
Konuya git

Kıssadan Hisse..

Eski dünya, yeni dünya, bütün akvam-ı beşer kaynıyor kum gibi, tufan gibi, mahşer mahşer yedi iklimi cihanın duruyor karşısında, Ostralya ile beraber bakıyorsun: Kanada! Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk; sade bir hadise var ortada: Vahşetler denk.

Emeğine yüreğine sağlık elegan güzel paylaşım için.

Hacegan__
Pts Oca 09, 2012 11:27 am
 
Foruma git
Konuya git

Mutluluk ve Huzur

Insan, doğası geregi huzura, rahata ve mutluluğa koşar. Hayat denen yalancı sahtekar, uzman ama tatlı kumarbaz, insanı eninde sonunda kendi çıkarlarını korumaya ve mutlu olmaya yöneltir. Bundandir, özünde insan bir yandan zevkine düskün öbür taraftan da tembeldir. İşine yarayacağını anlasa üşenir yapmaz. Bir çok kişi gözatar, ama işine yarayacağını anlasa bile bu makaleyi sonuna kadar okumaya üşenir. Sonra da ben de onlardan birimiyim diye düşünür.



Herkesin mutluluktan anladığı farklıdır. Nadir olanı mutluluğu yakalar, hemen hemen hiçbiri ise orada kalmayı bilmez. Herkes mutluluğa farklı şekilde koşar.



Mutluluğu çogu insan başkasında arar. Bu diğer insan genelde sevgilidir. Bu ilke üzerinde yaşayan ve sevgilisi olmayanlar mutlu olmak için yana yakıla sevgili ararlar. Aslında seven diğerinin iki dudağının arasına girer. Kimisinde salyası olursun sevdiğinin. Senden sanki kurtulmaya çalışır. Kendini asalak hissetsen de onun asalağı olmak sana mutluluk verir. Ufacık şeylerden dahi mutlu olmaya çalışırsın. Düştüğün durumların ne kadar komik olduğuna çok sonraları farkına varırsın. Kimisinde rujusundur sevgilinin, seni daha güzel görünmek için tasir yaninda. Gözlüğünden, saatinden ya da aksesuarlarindan cok az farkın vardır. Çok azı dudaklara öpücük olarak konar. İki kişi nadiren aynı oranda cok sever. Aslinda asktan daha büyük bir aci varmidir bu hayatta. Sevgi o kadar büyük bir hazdır ki anlatmaya, dinlemeye ömür yetmez ama kim sevgiden mutlu olmuşki sen de olasın. Askin ne zaman huzur getirdigi görülmüşki. Öte yandan evlat sevgisi ise anlatılamayacak bir haz ve mutluluk kaynağıdır. Bu konu o kadar derindirki kitaplar yetmez bu hayatın anlamı ya da mutluluğunu anlatmaya.



Mutluluk arayanların başka bir kaynağı ise yakın arkadaşlarıdır. Bu kişiler mutluluğun bulaşmasını istedikleri için mutlu insanları arar ve onlardan ayrılmazlar. Mutluluk bulaşıcıdır. Mutlu insanlar mutluluklarını gizleyemez kendilerinden taşırır başkalarına da aktarırlar. Bu tür insanlar mutlu etmek icin değil mutlu olmak için çalar kapını. Bu arkadaşlıklar çıkarların örtüşmesi, karşılıklı ihtiyaçların giderilmesi halinde dostluğa dönüşebilir. Mutluluk kadar, mutsuzluk da bulaşıcıdır. Bazen bu insanlar karamsar ve mutsuz insanlara rastlarlar. Dışa bağımlı bu insanlar iç mutluluklarını saglamayı bilmedikleri için hayatlarının o döneminde cehennemi yaşarlar. Aslında insanın kalıcı mutluluğu baskasında bulması mümkün değildir. Dışardan ikame kaynaklar, taşıma suyla dönen değirmenler gibidir. Mutluluk için taşıma su degil, azgın bir akarsu, çağlayan gerekir. Başkası öncelikle kendisi mutlu olmak için yanaşır sana. Başkasının sağladığı mutluluk, gördüğün rüyalarin kadar kalıcı olabilir.



Mutlulugu fakir olanlar para ya da mevkide zannederler. Bunun ne kadar yanlış olduğunu ancak zenginler anlayabilir. Para yokluktan çıkış sırasında geçici bir süre mutluluk verir insana. Azla yetinmez insanoğlu. Belirli bir süre sonra mevcut düzey varolması gereken düzey kabul edilir ve daha fazlası istenir. Doyurulmamış ego gereksiz dahi olsa kendisine bir ihtiyaç yaratır. Karşılanmayan ihtiyaç o kişiye mutsuzluk olarak dönecektir. Mutluluğu para da arayanlar kendilerine dert edecek biseyler illaki bulurlar. Bunun yanında para ve mevki yönetilmesi gereken bir sorumluluktur. Sorumluluğun artması insanı mutlu etmez. Para ve mevki yani artı deger arı kovanı gibi sadece bir dolu gereksiz ve nankör insanı toplar etrafına. Mutlu insanlar sahip olduklarıyla yetinebilen kanaatkar insanlardır. Yetinmeyi bilmeyen ne kadar zengin ya da mevki sahibi olursa olsun mutlu olamaz.



Bazı kisiler mutlulugu zamanda arar. Kendilerine sürekli yeni bir hedef koyarlar. Mutlu olmaları için sürekli birseylerin olması gerekiyordur. O hedefe genelde hiç ulaşılmaz. Ulaşıldığında ise mutlu olunmaz, çünkü yeni bir hedef çoktan konulmustur bile.



Mutlulugu bazisi yasadigi kötü olaylardan kaçarak arar. Sonrakinin kendisini daha mutlu edeceğini zanneder. Sonraki öncekinden genelde farkli degildir. Ayni hastalıklı ve hatalı davranış biçimi her ortamda birbirine yakın sorunlar yaşar ve birbirine yakın karakterleri etrafına toplar. Bundan dolayı, ilişkiler yaşanan hikayeler sanki cok farklıymış gibi başlar ama sonu genelde birbirine cok yakındır.



Bilmek diken gibidir insani sadece mutsuz eder. Bilmek farkındalık düzeyini artırır. Çok sey bilen çok acı çeker, çünkü gerçekler katlanılamayacak kadar çok acıdır. Gerçekleri bilen, ayıkken açık kalp ameliyatı geçirir. Doktor, hastane, hemşire değişir ama ameliyat farklı şekillerde devam eder. Mutlu olabilmek için biraz unutkan, biraz da vurdumduymaz olmak gerekir.



Mutlulugun aslında ön koşulları vardır. Bunlar olmadan mutlu olabilmek mümkün değildir. Mutluluğun en önemli koşulu saglıktır. Sağlıklı dilenci, hasta kraldan daha mutludur. İkinci önemli mutluluk koşulu ise özgürlüktür. Bu uğurda insanlık tarihi birçok savaşa sahne olmuştur.



Ön koşullar sağlandıktan sonra, mutluluğu yakalamak için kişinin uzaklara, başkalarına değil sadece kendi içine bakması gerekir. Kişi mutluluğu sadece kendi içinde yakalayabilir. Mutluluk ancak yakın gözlüğü takılarak görülebilir. Yakın gözlüğünü takmasını bilenler eksikliklerinin, ihtiyaçlarinin, kişilik özelliklerinin farkındadırlar. Kişi sadece kişisel özellikleri sayesinde mutlu olabilir. Insani mutlu kılan kişisel özellikler kişinin derinliği, meşguliyeti, kanaatkar olması, hareket etmesi ve en önemlisi sevebilmesidir.



Derinlik yeteneklerin kullanılmasi ve gizli yeteneklerin keşfedilmesiyle saglanir. Yetenekler kişinin yaratıcılığı ve içsel zenginliğinden beslenir. İnsan yetenekli olduğu alanlarda diğerlerinde olduğundan daha fazla başarılı olur ve bu alanlarda daha hızlı gelişir. Bu alanlar insanın konfor alanıdır. Çoğu zaman bunları yaparken kişi yorulmaz bile. Yeteneklerin keşfi için farklı şeyler denenmelidir.



Yeteneklerin olması ve bulunması kadar kullanılması da mutluluğun olmazsa olmaz koşuludur. Hayat zaman harcından yapılmıştır. Aslında mutluluk zamanın huzurlu bir şekilde kullanılmasıdır. Kişinin yetenekleriyle mesgul olması gerekir. Meşguliyet kişinin ne kadar çalışkan ya da tembel olmasına bağlıdır. Meşguliyet kendi başına mutluluk getirmez ama meşgül olmayan insan kesinlikle mutsuz olur. Mutluluğun formülü, Yetenekleri kullanabilmek ve zenginleştirmek, geri kalan zamanlarda ise önemsiz seylerle mesgul olabilmektir.



Mutluluk bir açıdan kisinin içinde saglanan iç barış, iç dengedir. Gerçek ihtiyaçlarının farkında olan, elindekilerle yetinebilen insan başına ne gelirse gelsin mutsuz olmaz. O kişi her seferinde mutlu olacak birşey bulacaktır. Bu kişinin bir tarafta ihtiyaçları, umutları, öbür tarafta imkanları arasındaki denge her zaman aynı olacaktır. İhtiyaçları ve umutlarını imkanlarına göre değiştiren kişiyi kim üzebilir ki.



Sevebilmek aslinda bir sanattir. Herkes sevemez. Herkesde, gördüğün herşeyin içinde bir güzellik vardir. Sevebilmek için bu güzelliği cımbızla çekip çıkarmak ve görebilmek gerekir. Güzelliği görmek tek başına yetmez güzelliği zenginleştirmek, özgürleştirmek de gerekir. Sen ilgi duyduğuna bir seyler katinca sevmeye başlarsın. Genelde insanlar guzelligi sahiplenmeye çalisir. Hatta bazisi bunun icin fiziki kuvvet bile kullanır. Sahip istesede sevemez, sahip olunan mal senindir, sevmene de gerek yoktur. Öte yandan sahip ne yapsa sevilmez. Bundan dolayı hiçkimseyi ya da hiçbir şeyi sahiplenme. Zaten istesende hiçbirinin sahibi olamazsın. Zenginleştir, güzelleştir, özgürleştir. İşte o zaman, çoğu kendiliğnden kul olmaya gelir.



Son olarak doğa topluca bir mutluluk kaynağıdır. Onu ve içindeki güzelliği gören ve elinden geldiğince ona kaynaşan, onun içinde hareket eden kişi herhangi bir şey yapmasa dahi mutlu olur. En derindeki içgüdüler harekete geçer. Doğada yani denizde, ormanda geçirilen bir günün ardından geçirilen gece kadar huzurlu olanı varmıdır.



Sonuçta mutlu olmayı bilen ve mutlu olan insan mutluluğu saklı tutamaz, kendinden taşırıp diğer insanlara da yansıtır. Mutluluk paylaşılarak azalmaz, artar. Mutluluk çok ucuz bir kaynaktir ama o kadar nadir bulunurki insanlar onu gördükleri yerlere ve kişilere gitmekten kendilerini alamazlar. Hiçbir makyaj onun kadar güzel yakismaz bir insana. Mutluluk başkasına verilebilecek en güzel hediyedir. Ya o hediyeyi alır ya da kendi kısır döngünde devam eder, kaderine lanet edersin.
efe_19
Cmt Şub 11, 2012 5:14 am
 
Foruma git
Konuya git

ADMİN VE YÖNETİCİ ÖZELLİKLERİ...

İyi bir admin yönetici olmak, bir yap-bozun parçalarını birleştirmeye benzer. Parçaları birleştirmeye çalıştığınız ilk an, her şeyin uyumlu olmasını sağlamak biraz zaman alır. İkinci kez kalkıştığınızda, şekle biraz daha aşina olursunuz. Bundan sonraki her sefer, her şeyi kolayca eşleştirmek ve yap-bozu tamamlamak, daha da kolaylaşan adımlar olacaktır.

Aslında, büyük yöneticiliğin ve adminliğin 10 özelliği vardır. Bu özelliklerden her biri geliştirildiğinde, büyük bir lider ve yönetici olursunuz. Bir numaralı meziyetle başlayalım. Büyük yöneticide bulunan ilk özellik, hedeflerine ulaşmak için beraber hareket eden bir ekip kurma konusundaki kararlılıktır. Büyük yöneticiler, bir ekip olduklarının farkındadırlar. Onların ekipleri, farklı inanç, değer ve ideallere sahip bireylerden oluşur; ama şirketin hedeflerine ulaşmak için birlikte hareket etmek zorundadırlar.

Büyük yöneticinin ikinci özelliği, başkalarına öğrettiklerini gerçek yaşamda uygulamaları ve herkese örnek olarak saygı görmeyi hak etmeleridir. Sözleriniz ile davranışlarınız birbirini tutmazsa, saygınlığınızı kaybedersiniz. Satış elemanlarınızın sizi sevmesi ve takdir etmesi önemli değildir. Önemli olan, öncelikle size saygı duymalarıdır. Diğerleri sonradan gelir. Üçüncü meziyet, çok önemlidir. Büyük yöneticiler, yakın arkadaş olmazlar. İş dışı ortamlarda elemanlarıyla belli bir mesafeyi korurlar.

Dördüncü madde de ise “sevilenler” oyununu oynamamaktır. Bununla ne demek istiyorum? “Hak” ve “adalet” sözcüklerine ilişkin zihinsel bir not oluşturun. Bu iki sözcük, liderlikte kritiktir. Öyle ki, her konuda tamamen haklı ve tamamen adil olmalısınız. Ofiste sevdiklerinize iltimas geçerseniz, diğerleri bunu anlar ve saygınlığınızı kaybedersiniz. İş yalnızca bununla da kalmaz. Diğerleri kendi kendilerine şunları söylemeye başlar: ‘İyi olmayışımın nedeni becerilerim, yeteneğim değil. En iyi işleri başkalarına veren bir yöneticim var. Bunu kabullenemiyorum.’ Bu arada, yıllardır iltimas geçtiğiniz kişi, politikada ya da liderlikte bir değişiklik yaşadığınızda ya da bir şeyin yapılması gerektiğinde, size en büyük engeli çıkaran kişi olacaktır. Öyleyse unutmayın, adil olun ve “sevilenler” oyununu oynamayın!

Beşinci meziyet de kritik bir öneme sahip. Büyük yöneticiler, şirketin geleceği için vizyon geliştirir. Şirketlerinin gelecekteki konumunu, pazar payını ve rekabet gücünü görürler. Ayrıca büyük yöneticiler, kendilerinin gelecekteki hallerini, ofisin gelecekteki durumunu, sahip olacakları çalışan sayısını ve nasıl yetki vereceklerini de görmeye başlamak zorundadır. Gelecek vizyonunuzu nasıl çiziyorsunuz? Bu bir planlama ve hedef koyma işidir. Nasıl yetki vereceğinizi ve sonunda kendinizin yerine birini nasıl getireceğinizi öğrenmeniz gerekir.



Altıncı madde! İyi yöneticiler, askıda kalan sorunlara yönelir ve hızlı bir şekilde sağlam kararlar alır. Ortalama yöneticiler, karar almaz. Aslında, kararları öylesine yavaş alırlar ki, sonuç olarak, bir karar vermeye gerek kalmaz. Karar vermeleri gereken konu çoktan gerçekleşmiştir ve dolayısıyla hiçbir şey yapmaya gerek kalmamıştır; anlıyor musunuz? Ofisinizin yönetimiyle ilgili kararlar konusunda size bir uyarıda bulunmak istiyorum. Yönetim becerisini tam olarak edininceye kadar, üstünüzdeki insanlara güvenin ve kararları onlarla birlikte verin. Bilgi ve gelişme konusunda başkalarına güvenin; elbette, bütün yanıtları bildiğinizden emin oluncaya kadar!

Büyük bir satış gücü oluşturmayı gerçekten istiyorsanız, yedinci meziyeti unutmayın: Risk almayı teşvik etmek. Satış elemanlarınız arasında risk almayı teşvik etmek istiyorsunuz. Risk almakla neyi kastediyorum? Satış elemanlarınızın, sahip oldukları, satın aldıkları ve yaşam şekilleri bazında uçlarda olmalarını kastediyorum. Aslında, siz onlara gelirlerini “artırmayı” öğretirken, onlar da zamanla ek yüklerini “artırmalıdırlar”. İyi bir yönetici olarak, kişilerin ek yüklerini dengeli bir biçimde artırmalarına yardımcı oluruz. Böylece kişiler, bir yandan gelirleri konusunda bilinçlenirken, diğer yandan duygusal olarak da olgunlaşır ve gelirlerinden memnun olurlar. Risk almayı teşvik edin. Satış elemanlarınıza, gelişmek için bir miktar risk almaları gerektiğini öğretin.

Ve sekizinci meziyeti unutmayın. Büyük yöneticiler, üst düzey insanları işe almada, eğitmede ve elde tutmada uzmandır. Bu, büyük bir yöneticinin ana uzmanlığıdır. Büyük bir eğitimci ya da öğretmen olmak gereklidir; çünkü kendinizi ve büyük bir satış elemanı olarak kullandığınız kavramları çoğaltamazsanız, tüm yap-bozu tamamlayamazsınız.

Dokuzuncu meziyet ilginçtir. İyi yöneticiler, değişimi sağlıklı bulur. Değişim, bir ofise heyecan katar. İnsanları coşturur. Normalde yapacaklarının ötesine geçmelerini sağlar. Yalnızca bununla da kalmaz; onları tekdüzelikten kurtarır. Bu yüzden, büyük yöneticiler her gün aynı şeyi yapmaz. Her gün aynı saatte gelmezler. Her gün aynı saatte öğle yemeği yemezler. Herkesi harekete geçirirler.



Büyük yöneticilerin öğrenmeleri gereken son özellik, insanlara, rahat olma ihtiyaçlarını vererek, kişisel imgelerini değiştirmede yardımcı olmaktır. Satış elemanlarının kendilerine güvenleri azdır; çünkü korkar ve başlarına ne geleceğini bilmezler. Bir yöneticinin işi, yalnızca özgüveni telkin etmek değil, aynı zamanda satış elemanlarının kendilerine bakış biçimlerini geliştirmektir. Takdir edersiniz ki, kişinin kendi imgesi, olduğunu düşündüğü kimsenin aynadaki yansımasıdır. Bu sizin gerçek kişiliğiniz olmayabilir. Hedefiniz, satış elemanlarınızın gelişimini sağlamak ve onların en vahşi hayallerinin bile ötesine geçmelerini mümkün kılmaktır. Bu da kendilerini nasıl gördükleriyle başlar.

Peki, büyük yönetici özelliklerine nasıl sahip olacaksınız? İlk önce, işinizden çok kendinize ciddi emek harcamalısınız; çünkü işiniz tamamen insanlarla, yanılıyor muyum?
Vesselam admin yada yönetici olmak mausun sağını kullanmakla olmaz diye düşünüyorum Sakın adminler kızmasınlar bana:).Selam ve saygılarımla Hacegan
Hacegan__
Cmt Şub 11, 2012 12:37 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Segililer Günü Hediyesi..

ELagan emeklerinize sağlık paylaşım için tşkler
efe_19
Sal Şub 14, 2012 10:46 am
 
Foruma git
Konuya git

EY SEVGİLİ.......

Dostuna öyle davran ki yollarınız ayrıldığında hakkında konuşacak şey bulamasın! Düşmanına öyle davran ki yollarınız birleştiğinde utanan kişi sen olmayasın!
......Sevilene;’’ bir defa sevdiğim , seviyorum demek yeterli değildir her zaman sevdiğinizi belirtin’’ sevgi duydukça söylendikçe artar.
’’Anılmayan hatırlanmayan sevgilerde çiçekler gibi solarlar ölürler’’..
...... Ey sevgili kalbimdir seni sevmek isteyen
.......İnan yalnızlığımdır sana yaklaştıran
......O yalnızlığıma dünyamada eş seçmek isterken seni ey sevgili!
......Kalbimde aşkımı her daim körükleyense inan kalbimin sana koşmasıdır ey gönlümün sevdiği!.
......Belki yanında mum gibi görürsün beni.deryamda yüzseydin saklandığım yeri görürdün..
...Mana alemine dalsaydın rengarenk güller dererdin..
....Halimim garip gördüğünden hor hakir görme ey dildar inan ben habibin sevdiğiyim...
Ararsan bulursun güllerbahçesinde gülyüzlüye hayran hayran bakarken beni...Ara bul beni!!!
....Ama sevdam dağlardan yücedir unutma!!

....Dağlara yüklesem di sevdamı tartamazdı dağlar beni..Sevdamla huzura erdim sevdamın önünde eğildim ey sevgili!!
...Bu sevdamla savdalanacaksan yanıbaşındayım.Sevdandan vaz geç dersen sana hayal olurum!!
.....Ey sevgili faniyi ardıma koydum koyalı dünyalıkları itekledim ellerimin tersiyle...
..Bır defa RabbimAllah dediğinde kölen olurum..
...Sen senden uzaklaştığında ben sana yaklaşırım..
..Ölmeden öldüğünde tam teslim olup.Teslim olmuşken benlikten çıkar binlerce dfa ölmeden ölürüm..
..E y sevgili ahreti hatırlattığında duamı alırsın .Canıma can olduğunda..Candan dostun yarenin can yoldaşın olurum..
Aşkıma dokun yak hem kendini hemde benide

Sevmek delice çılgınca ama her şeye meydan okurcasına sevmek
....Kalbe sevda yÜklenince o insan sevdasIyla bÜyÜk aslInda cok narin acizken AŞKIYLA GÜÇLÜ DEĞİLMİDİR .Ey sevgili gören gözlerime nuru veren Rabbimken asla sığınmadım yabancı ele..
.....Gülbahçesinde gülleri dermek istersen uzat ellerini o bahçede gülün olurum..
........Sevgililer gününün anımsattıkları.Sevgi bir güne mahsus değildir bence.Her an her zerremizdedir .En güzel sevgi ilahi sevgidir...
Faniyide sevse biran bile fani olduğunu unutmamaktır..

Selam ve dua ile..Hacegan.....
Hacegan__
Sal Şub 14, 2012 12:44 pm
 
Foruma git
Konuya git

Hosgörü Nedir ?

Hoşgörü Nedir, Hoşgörü Tanımı ve Anlamı Hakkında Örnek Cümleler, Özlü Sözler

Hoşgörü kelimesini hep duyar ve sık sık kullanırız. Peki hoşgörü kelimesinin anlamını ne kadar biliyoruz? Hoşgörülü nasıl olunur bilmek için hoşgörünün ne olduğunu bilmek gerek.

Hoşgörü, müsamaha, tahammül, katlanma, görmezden gelme veya göz yumma, başkalarını eylem ve yargılarında serbest bırakma, kendi görüşümüze ve çoğunluğun görüş biçimine aykırı düşen görüşlere sabırla, hem de yan tutmadan katlanma demektir. İzin verme, aldırmama, iyi karşılama anlamlarına da gelir.
Sosyal ilişkilerde bir tarafın, bazen farkında olmadan, kasıtlı olmayarak, bazen de kasıtla diğer tarafa (maddi/manevi) zarar verebilecek bir sahne yaratması durumunda, diğer tarafın bunu görmezden gelerek veya cevabından vazgeçerek ödün vermek tahammülünü (erdem) gösterebilmesidir.
Hoşgörü nedir ve hoşgörülü nasıl olunur?

Hoşgörü, sağlıklı insan davranışıdır. Hoşgörü sağlıklı insan hayatının, özüdür. Beşeri münasebetlerin temelidir.

Bugün her zamankinden daha fazla hoşgörüye ihtiyacımız olduğu aşikardır.Olumsuz birçok davranışın sebebi, yeterince hoşgörülü olamamaktır.Evde, trafikte, sokakta, okulda, işyerinde, kısaca insanın olduğu heryerde eğer hoşgörü yoksa orada bencillik, anlaşmazlık, güvensizlik,tartışma, kavga olumsuzluk adına her şeyi görebilmek mümkündür.

Eğitimli ya da eğitimsiz her insanda görülebilen bir eksikliktir,hoşgörüsüzlük. Peki bunun sebebi nedir ? Neden tarih boyunca YüceMilletimizin hasletlerinden olmuş bir davranışı, bugün yeterincegösteremiyoruz. Bunun bir çok sebebi olabilir. Bunlardan kanaatimizce enönemlisi: insanın kendisi ile barışık olamamasıdır. İnsanımız,kendisine güvenmiyor, inanmıyor. Kendisini yeterince tanımıyor . Enönemlisi kendisini sevmiyor, saygı duymuyor. Eğer insanın kendisinesaygı ve sevgisi kalmamışsa, kendisi ile barışık olması da mümkündeğildir.

Düşünün, en son ne zaman aynaya bakıp, kendinize gülümsediniz. Bu sabahkaç kişiye merhaba, günaydın ya da hayırlı sabahlar dediniz. Yoksa hergördüğünüz, tanıdığınız kişi için bu işte öyle biridir diye olumsuz mudüşündünüz ? Ayıbını mı aradınız ? Bu sabah trafikte içinizden kaçkişiye bir şeyler mırıldandınız . Kaç defa yardıma ihtiyacı olaninsanları gördüğünüzde başınızı çevirdiniz . Okulda, sınıfta, sırada kaçkişiye kötü davrandınız. Arkadaşlarınızı, bencilliğinizden dolayıüzdünüz. Yönetici iseniz, idarenizdeki kaç insanı yeterincedinlemediğiniz için kırdınız. Yoksa siz sadece kendinizi midüşünüyorsunuz ?

Hoşgörü bir vurdumduymazlık değildir. Hoşgörü görmezlikten gelmek hiçdeğildir. Hoşgörü kendini bilmektir. Hoşgörü haddini bilmektir. Hoşgörühaddini bilerek sürdürülen hayat biçimidir. Hoşgörü bir anlayıştır,anlayışlı olmanın adıdır, sevginin yoludur. Hataları düzeltebilmedir.Yoksa bana ne lazımcılık değildir. Anlayışın kendisidir. Hoşgörü, çağıngetirdiği sorunların, aç gözlülüğün, doyumsuzluluğun, sevgiyoksunluğunun, güvensizliğin çaresi olabilecek bir anlayış tarzıdır,insanın özüdür.

Görülen odur ki bugün insanımız kendisi ile barışık değil. Her gün,haberlere baktığınızda olayların bir çoğunun sebebinin hoşgörüsüzlüktenkaynaklanıp kaynaklanmadığını bir düşünün… İnsan kendisi ile barışıkolamadığı zaman, toplumda kendisi barışık olamıyor. Sonra da herkes birbaşkasını suçluyor. Çünkü en kolayı bu.

Hz. Mevlana: “ Ben insanların ayıplarını gören gözlerimi kör ettim. Sen de onlara benim gibi iyi gözle bak.” Diyor ve ekliyor.

“Bakın ! Toplumsal bunalımların, kavga ve dövüş ortamının tek ve engüçlü doğuş sebebi sevgi eksikliğidir. Bunun en doğru tedavi yolu isesevgiyi aramak, yaşamak, uygulamaktır. Hoşgörülü olursanız seversiniz.Sevilirsiniz. Karar verirseniz ve de bu yolda çalışırsanız her şeye ulaşırsınız !”

Hoşgörü ustası Hz.Mevlana, gibi Yunus Emre, Bektaş Veli, Karaca Sultanda insanları hoşgörüye davet etmişler ve yaşadıkları dönemde Anadolu’yubir hoşgörü cennetine çevirmişlerdi. Ama bugün aynı Anadolu’da hoşgörüyerine daha çok hoşgörüsüzlük almış başını gidiyor.

Toplumda hoşgörüye dönüşün, hoşgörüyü davranışa dönüştürmenin yolu,hoşgörünün yayılması, insanın sevgiyi yaşamasına, kendisine saygıduymasına, kendisi ile barışık olmasına bağlıdır. Hoşgörünün bir hayatbiçimine dönüştürülmesi gereklidir. Bunun için de, Hz. Mevlana ve diğerhoşgörü ustalarının peşinden daha fazla gitmek, onları daha fazlaanlamaya çalışmak gereklidir.

Yazımızı hoşgörü ustalarının öğüdü ile bitirelim :

- “ Yıktığın varsa yapacaksın.
Ağlattığın varsa güldüreceksin.
Döktüğün varsa dolduracaksın.
Çıplakları giydirecek, açları doyuracak. Az halkı çok edeceksin. Ve en önemlisi :
Eline,diline, beline sahip olacaksın !”
Hoşgörülü olacaksın.

Madde Madde Hoşgörü ve Hoşgörülü Olmak Hakkında Bilgi

1.1. Hoşgörü,
dünyamızdaki kültürlerin zengin çeşitliliğini, ifade biçimlerini veinsan olmanın yollarını kabul etmek, bunlara saygı göstermek bunlarındeğerini bilmektir. Hoşgörü, bilgiyle, açıklıkla, iletişimle ve düşünce,vicdan ve inanç özgürlüğüyle beslenir. Hoşgörü çeşitlilik içindekiuyumdur. Hoşgörü, yalnızca ahlaki bir görev değil, aynı zamanda siyasive hukuki bir gerekliliktir. Barışı olanaklı kılan erdem, yani hoşgörü,barış kültürünün savaş kültürüyle yer değiştirmesine katkıda bulunur.

1.2. Hoşgörü,
kabullenme, lütfetme veya göz yumma değildir. Hoşgörü, hepsininüzerinde, başkalarının evrensel insan haklarının ve temelözgürlüklerinin tanınmasıyla teşvik edilen etken bir tavırdır. Hoşgörühiçbir koşulda, bu evrensel değerlerin ihlal edilmesini meşrulaştırmakiçin kullanılamaz. Hoşgörü, bireyler, gruplar ve Devletler tarafındanuygulanır.

1.3.Hoşgörü,
insan haklarını, çoğulculuğu (kültürel çoğulculuğu da içine alan),demokrasiyi ve hukuk devletini destekleyen sorumluluktur. Hoşgörü,dogmatizmi ve mutlakçılığı reddetmeyi içerir ve uluslararası insanhakları mevzuatına yerleştirilmiş standartları onaylar.

1.4. Hoşgörü
İnsan haklarına saygıyla tutarlı olarak, hoşgörü uygulaması, toplumsaladaletsizliğin hoş görülmesi veya inançların terk edilmesi veyazayıflatılması anlamına gelmez. Hoşgörü, kişinin kendi inançlarına bağlıolmakta özgür olması ve başkalarının da kendilerine ait inançlara bağlıolduğunu kabul etmesi demektir. Hoşgörü, görünüşü, durumu, konuşması,davranışı ve değerleri doğal olarak farklı olan insanların barış içindeve oldukları gibi yaşama hakkına sahip oldukları gerçeğini kabul etmekdemektir. Hoşgörü, aynı zamanda, birisinin görüşlerinin zorlabaşkalarına kabul ettirilmemesi demektir.”

Hoşgörü Hakkında Özlü Sözler, Anlamlı Deyişler ve Atasözleri

Hoşgörü, en iyi dindir.
Victor Hugo

Hoşgörü, uygarlığın biricik sınavıdır.
Arthur Helps

Hoşgörüsüzlük, insanın kendi davasına inanmasının bir kanıtıdır.
Gandhi

Meyvesi çamura düşüyor diye, ağaca mı lanet edilir?
Hölderlin

Toplumsal hayatta en yararlı erdem hoşgörüdür
Dale Carnegie

Bu çağın gereği ortak bir din değil, çeşitli dinlere bağlı insanlar arasındaki karşılıklı hoşgörü ve saygıdır.
Gandhi

Hoşgörü, yapılan her şeyinkolayca kabul edilip onaylanması değildir. Hoşgörü, başkalarınıngörüşlerini anlama yeteneği ve acı bir duygu beslemeden, anlayışlı birtartışma arzusudur.
efe_19
Çar Şub 15, 2012 12:38 pm
 
Foruma git
Konuya git

ER KİŞİ ADINA......

Dürüstlük nedir sizce.? Çok zor bir soru bence,şöyle bir bakın etrafınıza ne çok dürüst insan var degilmi.? Oysa yazık demekten başka bir şey gelmiyor ,vede gülüyorum sadece içimden. Sormuşlar hani evliyaya terbiyeyi kimden ögrendin.? Hazır cevaptır ,vermiş cevap hemen terbiyesizden .Dürüstlükte burdan geçiyor sanırım ,kişinin çevreden aldığı ,aileden aldığı terbiyeden.Şuda bir gerçek ki birazda kişinin yapısı sanırım.Biraz ağır olacak ama ,eşeğe altın semer vursanda eşek yine eşek olarak kalacak.Buda gösteriyor ki dürüstlükte bana göre ağır basan,kişinin yapısı.Er kişi kadın olsun erkek olsun her ortama girebilir,yeter ki kendine dürüst olsun. Kendine dürüst olan zaten başkasına dürüsttür. Önçelikle insan kendine dürüst olacak ki , kendini yorumlayacak . İşte o zaman er kişiye adam gibi adam dürüstlük abidesi diyelim.
Sözde kalmasın dilden dökülen kelimeler .Dil ayrı davranışın farklı ise ,şaşarım ben böyle dürüstlüğe .Hani nerde erlik nerde dürüstlük? Herkes şapkasını önüne alıp bir düşünmeli bence hatasız dost arayan dostsuz kalır ama hatanın neresinden dönersek o bile kardır insan oğlu için selam ve saygılarımla Hacegan....
Hacegan__
Pzr Şub 12, 2012 5:01 pm
 
Foruma git
Konuya git

OzLenensin

Uzaksın,Yakınsın,Özlenensin,Ama Bugün Degil Yarın Gibi Bir Şeysin Sen...




Payıma düşen her şeyi erteledim.
Ama erteleyemediğim bir şey vardı, sana benziyordu.

Ne dün, ne bugün, ne de yarin...
Hangi gün kavusur elim sana?
Hangi gün gözlerin gözlerime deger?
Hangi gün ellerin yüzüme dokunur?
Hangi gün kokunu içime çekerim?
Hangi gün yani basimda nefesini hissederim?
Bugün'mü?
Hayir!
Yarin'mi?
Hayir!
Bir gün, Bir 'yarin'...



Adina ask diyorlar, gelecek diyorlar , Bana Yetmiyor !!
Her şarkımda sana bir adım daha yaklaşmak istiyorum.
Bir başka dilden seviyorum, kırmızıdan daha uzundur...


Yüregimin en güzel yerini alanla,
Gün geçtikce canimin parçasi olup gidenle,
Herseye ragmen yüzümdeki tebessümümün nedeni ile,
Hayallerimin,
Umutlarimin,
Yarinlarimin tek sahibi ile,
Mucizem'le,
Hasretim'le,
Sebebim'le,
Bekledigim'le,
Bir gün kavusacagimi Iyi bilirim


Ve ben:

bir kentin ortasında
çığlık çığlığa bağırarak tek başına kalsam da yine seviyorum seni.
Ve sen:
Uzaksin, Yakinsin, Özlenensin, Ama Bugün DegiL Yarin Gibi Bir 'Sey'sin Sen
efe_19
Pzr Mar 04, 2012 3:22 pm
 
Foruma git
Konuya git

'' Neden mi Sen ''

İnsanların verdiği hayat sevgidir. Niçin yalnız sana yazdığımı sorma, niçin yalnız sana geldiğimi...

Sana gelişim işte bundan. Sen aşkı anlatıyorsun, yaşatıyorsun bana. Çünkü yaşıyorsun.O sözlerin kalbinden geldiğini kalbime vuruşundan anlıyorum ben. Sözlerin değil beni sana bağlayan, O sözlerini manasına vurgunum.


Niçin mi sen?


Sen benden önce vardın, varoluşun bu yüzden. Ve sen benden sonrada varsın, sana tutunmam aşka ve varlığa duyduğum özlemden!



Sen benim sözlerimsin. Seni kalbime koyuşum bundan. Ve sen dostsun. Ruhuma sığınak ararken haykırmam hep bu yüzden...


Ve sen dostsun, arkadaşsın. Sen içimi koruyan bir elbisesin. Ben ruhunun çıplaklığını örtüğün tenim. Sen de bunları yaşıyorsun ama saklıyorsun kendinden. Kalbinin sesini dinle bir an. Duyacak o zaman sevginin ve aşkın sesini. Bir liman aradığını ve bu limana sığınmak istediğini...
efe_19
Pzr Mar 04, 2012 3:30 pm
 
Foruma git
Konuya git

Söz Namustur..

SÖZ NAMUSTUR
Insan hayatinin önemli unsurlarindan biri, verilmis sözün yerine getirilmesidir. Verilen söz yerine gelince dertten sikintidan kurtulur, mutlu olur keyiflenirsin, Ama verilen söz yerine gelmeyince stres yapar sikinti yapar sinirler gerilir, aGızdan dökülen kötü sözler ise kimsenin duymak istemediGi cinstendir. Bu yüzden "namus ve söz" bir arada söylenir olmus.
Insan insana söz verdimi, ister istemez namusta giriyor araya. Ne fark var ki ikisi arasinda? Öyle deGil mi? Insanlar arasindaki iliskilerin en önemlisi ve tek güvencesi, verilen bir sözün tutulmasidir. Toplum yasami, verilen ve yerine getirilen sözler üzerine kurulursa, insanlar daha mutlu ve daha verimli yasar, güven içinde.
Güven, mutluluk, sevgi, saGlik, huzur gibi hayatin en önemli unsurlari verilen sözlerin yerine gelip gelmemesiyle sekillenir. Bu yüzden hayatimizin en önemli ve vazgeçilmez deGerler arasinda olmali, verilen sözleri yerine getirmek. Çünkü "söz namustur" demis atalarimiz, yani verilen sözün yerine getirilmesidir.
Atalarimiz "Söz bir,Allah bir" deyip, söz vermenin ne kadar önemli olduGunu anlatmaya çalismislar. Nasil ki Allah birdir baska ilah yoktur, insanin sözü de bir olmali, ikilik girmemeli, yamukluk, döneklik olmamali. Yani verilen sözün kutsallik derecesinde olduGunun farkinda olmali insan.
Hayvanlar koklasa koklasa, insanlar söylese söylese anlasirlar. Evet insanlar tatli tebessümlerle, evet anlamina gelen bakislarla, yani beden diliyle de anlasirlar ama insani insan yapan anlasilir kilan sözdür. Insani iliskilerde "Anlastik" demek ne kadar keyif verici bir durum ise, anlasabilmenin temel kurali da verilen sözlerin yerine gelmesidir.
Ticarette olsun, siyasette olsun, yada herhangi bir meslekte olsun, hangi asamada, hangi mertebede olursa olsun, insan olan insan verdiGi sözü yerine getirmeli, verilen sözün önemini ciddiyetini kavramali. Çünkü söz namustur...
Pts Mar 05, 2012 9:07 pm
 
Foruma git
Konuya git

Ne zaman adam gibi adam oluyor insan;

Ne zaman adam gibi adam oluyor insan;

Çok gezdiğinde mi
Çok gördüğünde mi
Çok bildiğinde mi ?...

Çok ünlü, çok zengin olduğunda mı; çok sevildiğinde mi ?...

Yoksa bunların hepsi bir kenara ADAM GİBİ SEVDİĞİNDE mi ?!...


İşte Arkadaş .... Bu
Varlığın sırları saklı, benden;
Bir düğüm ki ne sen çözebilirsin, ne ben.
Bizimki perde arkasında dedi-kodu:
Bir indi mi perde, ne sen kalırsın, ne ben
Kimse Baki Degil ....
Not....
Birkezde Adam Gibi Adam Olmayı Denesin İnsanlar....
Cum Mar 02, 2012 4:16 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: BEYAZ İLE KARA'NIN HİKAYESİ...

paylaşımın için tşklr eline yüreğine sağlık "AŞKIN rengide MAVİDİR "
ask_mavisi
Pts Şub 27, 2012 9:56 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: BEYAZ İLE KARA'NIN HİKAYESİ...

EMEĞİNİZE YÜREĞİNİZE SAĞLIK GÜZEL PAYLAŞIMINIZ İÇİN...
Koray
Pts Şub 27, 2012 11:41 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: Ne zaman adam gibi adam oluyor insan;

Adam gibi adam...Adam olmak çokmu zor..?
Bakımlıyız.Com - Adam gibi adam...
Adam olmak deriz ya hep, neye göre ve kime göre adam olmak için söyleriz bunu hiç düşündünüz mü acaba. Ben son günlerde düşünür oldum. Ne anlama geldiğini ve ne işe yaradığını çözmek için aklımca kurcalıyorum bu deyimi.


Bazen yolda yürürken önümüzde yürüyen insana çarparız nedenli nedensiz ve “ulan adam olsana, yolda yürümeyi bilmiyorsan yürüme” deriz. Bazen de “okuyup, büyüyecek benim oğlum-kızım, ilerde büyük adam olacak” deriz. Demeyiz diyen var mı içiniz de yok.



Ben çoğunlukta hayırları duyar gibiyim. Kimimize göre insanlıkla alakalı, kimimize göre de okumakla alakalı bir durum. Yalnız okumakla da adam olunamayacağını pek çoğumuz uzun süredir fark etmiştir sanırım. Dünyanın bütün kitaplarını yalayıp yutsanız da, en iyi üniversitelerinde okusanız da adam olmayı bu şekilde beceremezsiniz.



İstisnalara kaideyi bozma tabi. Ona bir sözümüz yok. Peki aileden gelen adam olmak nasıldır. O da verilen terbiye ile alakalı bir durumdur. Boşuna dememişler atalarımız ağaç yaş iken eğilir diye. Gerçekten de o hesap siz daha doğduğundan itibaren doğru olarak edindiğiniz tecrübeleri ve insanlığı verememişseniz, belli yaştan sonra ne yapsanız ne etseniz boştur bence.


Çünkü daha küçük yaşlarda eğitilmeye başlayan beyin hücreleri ne yazık ki belli yaştan sonra bazı şeyleri algılayamaz duruma geliyor. Algılasa bile işine gelmiyor o saatten sonra. Çünkü bir adam sendecilik hakim olmuştur benliğimize ve “aman boş ver, bu saatten sonra adam olup da ne yapacağız, olmuşum olacağım kadar bana yeter, olmayanlar düşünsün” deriz. Demedim diyenler bir adım öne çıksın hani. Ben çoğu zaman demişimdir kendi kendime. Tamam sesli değil ama içimden de olsa en az bir iki kere.

Adam olmak, insan olmak, karşındakine adam gibi yaklaşıp adam gibi muamele görmek istemez mi hiç insanoğlu. Elbette ister.


Ama sen karşından bir şey istediğinde “ver lan” dediğinde “ne diyon lan” ya da yukarda verdiğimiz örnekte yürürken önümüzdeki bir insana çarptığımızda “afedersiniz, istemiyerek oldu” dediğinizde “ önemli değil veya “sorun değil” gibi cevaplar almak elbette mümkündür.


Çünkü bu tamamen insanoğlunun davranışlarına bağlı olarak gelişen bir durumdur. Sana yapılmasını istemediğini sen de başkasına yapmazsan, ya da başkasından duymak istemediğini sen de söylemezsen, istediğin gibi davranış ve sözlere hak kazanırsın.


Hak kazanmak elbette adam olmakla yakından ilgili bir durum olduğu içinde önce adam olmayı hak etmelisin. Sonra ben adamım demelisin…

Adam gibi adam olmak deyimi de bunun ispatı değil midir sizce !...

Adamlığımızı ve insanlığımızı kaybetmediğimiz nice gün
GÖZLERİNİZDEKİ KORKU DİLİNİZDEKİ YALANI ÇIKARTIR...
EMEĞİNE YÜREĞİNE SAĞLIK KARDEŞİM...
Koray
Cum Mar 02, 2012 4:28 pm
 
Foruma git
Konuya git

Ataturk'un KadinLar Hakkindaki SözLeri

Atatürkün Kadınlar İle İlgili Sözleri 1
Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.


Atatürkün Kadınlarla İlgili Sözleri 2
Zaman ilerledikçe, ilim geliştikçe, medeniyet dev adımlarıyla yürüdükçe; hayatın, asrın bugünkü gereklerine göre evlat yetiştirme'nin güçlüklerini biliyoruz. Anaların bugünkü evlatlarına vereceği terbiye, eski devirlerdeki gibi basit değildir. Gerekli özellikleri taşıyan evlat yetiştirmek, pek çok özelliği şahıslarında taşımalarına bağlıdır. Bu sebeple kadınlarımız, hatta erkeklerden daha çok aydın, daha çok feyizli, daha fazla bilgin olmaya mecburdurlar!

Atatürkün Kadınlar İle İlgili Kısa Sözleri 3
Kadının en büyük vazifesi analıktır! İlk terbiye verilen yerin ana kucağı olduğu düşünülürse, bu vazifenin ehemmiyeti layıkiyle anlaşılır.

Atatürkün Kadınlar İle İlgili Özlü Sözleri 4
Dünyada hiç bir milletin kadını "Ben Anadolu Kadınından fazla çalıştım. Milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu Kadını kadar emek verdim," diyemez!

Atatürkün Kadınlar İçin Söylediği Sözler 5
Milletimiz güçlü bir millet olmaya azmetmiştir. Bunun gereklerinden biri de kadınlarımızın her konuda yükselmelerini sağlamaktır. Bundan dolayı kadınlarımız ilim ve fen sahibi olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün öğretim basamaklarından geçeceklerdir.

Atatürkün Kadınlar İle İlgili Sözleri 6
Dünyada her şey kadının eseridir.

Atatürkün Kadınlarla İlgili Sözleri 7
Bir toplum, bir millet erkek ve kadın denilen iki cins insandan meydana gelir. Mümkün müdür ki, bir toplumun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça, diğer kısmı göklere yükselebilsin!

Atatürkün Kadınlar İle İlgili En Güzel Sözleri 8
Bizim dinimiz hiç bir vakit kadınların erkeklerden geri kalmasını talep etmemiştir! Allah'ın emrettiği şey erkek ve kadın müslümanların ilim ve irfan edinmeleridir. Kadın ve erkek bu ilim ve irfanı aramak ve nerede bulursa oraya gitmek ve onunla mücehhez olmak mecburiyet'indedir.

Atatürkün Kadınlar İle İlgili Sözleri 9
Kadınlar içtimai hayatta erkeklerle birlikte yürüyerek birbirinin yardımcısı ve destekçisi olacaklardır.

Atatürkün Türk Kadını İle İlgili Sözleri 10
Kadınlarımız için asıl mücadele alanı, asıl zafer kazanılması gereken alan biçim ve kılıkta başarıdan çok; ışıkla, bilgi ve kültürle, gerçek faziletle süslenip donanmaktır! Ben muhterem hanımlarımızın Avrupa kadınlarının aşağısında kalmayacağı aksine pek çok yönden onların üstüne çıkacak ışıkla, bilgi ve kültürle donanacaklarından asla şüphe etmeyen ve buna kesinlikle emin olanlardanım.

Atatürkün Kadınlar İle İlgili Özlü Sözleri 11
Tarlalarda erkeklerle birlikte çalışan, kasabalarda pazar yerine giden, yumurta ve tavuğunu satan, ondan sonra kendisine gerekenleri bizzat satın alan, çalışmalarının hepsinde kocalarına yardımcı olan kadınlar!.. Ben bu kadınlar arasında kocalarından daha iyi işten anlıyanlara ve hesap yapanlara rastladım.

Atatürkün Kadınlarla İlgili Sözleri 12
Din icabı olan tesettür, kadınların külfetini mucip ve adaba aykırı olmayacak basit şekilde olmalıdır. Tesettür şekli kadını hayatından, mevcudiyetinden tecrit edecek şekilde olmamalıdır!

Atatürk'ün Kadınlar İle İlgili Sözleri 13
Bizim toplumumuz için ilim ve fen lazım ise, bunları aynı derecede hem erkek hem de kadınlarımızın iktisap etmesi lazımdır.

Atatürkün Kadınlar İle İlgili Kısa Sözleri 14
Kadınlarımız eğer milletin gerçek anası olmak istiyorlarsa, erkeklerimizden çok daha aydın ve faziletli olmaya çalışmalıdırlar.

Atatürkün Kadınlar İle İlgili Sözleri 15
Bir toplum, cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi, kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurdur.

Atatürk'ün Kadınlar İle İlgili Kısa Sözleri 16
Milletin kaynağı, toplumsal hayatın temeli olan kadın ancak faziletli olursa görevini yerine getirebilir.

Atatürkün Kadınlarla İlgili Sözleri 17
Kadınlarımızın genel görev ve çalışmalarda paylarına düşen işlerden başka, en önemli, en hayırlı, en faziletli bir ödevleri de "iyi anne" olmalarıdır.
efe_19
Per Mar 08, 2012 2:25 pm
 
Foruma git
Konuya git

8 Mart KadinLar Gununuz KutLu OLsun

Müminler için en güzel örnek Sevgili Peygamberimizdir. O, hanımlara karşı daima sevgi, saygı, hoşgörü ve anlayış göstermiş, bırakın dövmeyi; hanımlara karşı hiçbir zaman kaba davranmamış; hep güler yüzlü olmuştur. Dolayısıyla Peygamberimizin hanımlara karşı gösterdiği bu tavır, hepimiz için örnek olmalıdır. Bu vesile ile tüm kadınlarımızın gününü kutluyorum.



Cumhuriyetimizin odak noktasında yer alan kadınlarımız, modern ve çağdaş günlere gelmemizde önemli görevler başarmışlardır. Kadınlar gününüz kutlu olsun.
efe_19
Per Mar 08, 2012 12:44 am
 
Foruma git
Konuya git

8 mart

Bir kadını sevmekle başlar her şey ama,bir kadını tanımakla varılır hayatın sırrına.
Bir kadını tanımaya soyunmak zor ama keyifli bir yolculuğa çıkmaktır.
Dört mevsimi bir yürekte buluşturur, bu yüzdende sürekli şaşırtırlar.
Sürprizlerin ardı arkası kesilmez. Zordur anlamak onları. Benzemek gerekir anlayabilmek için
belki de..! Kendi zekasını hatırlatanları sever, sevgisini göstermekten ürkmeyenleri,
sürprizlere hazırlıklı olanları bir de. Muson yağmurları gibi yağarken, sahrada çöl fırtınası
koparıp ardından güneş olup ısıtabilirler. Dedim ya bir dünyadır kadınlar,
yürekleriyle konuşan, gözleriyle gülen.. CAN DÜNDAR


kadınlar günümüz kutlu olsun
G_U_L
Per Mar 08, 2012 6:34 am
 
Foruma git
Konuya git

8marttaki hakkımdan feragat ettim 364 günümü geri verin

Ben Kadınım...
Ben kadınım, acılarla büyüttüm kendimi damla damla...Sabırla besledim sevgiyi yudum yudum...

Ben kadınım;kanımda direnç ve umut , yüreğimde aşk daima.. Dayanırım yokluğa,eksilerek çoğalanım. Sevginin en güzel ifadesiyim.Tüm çözümleri bilirim.

Ben kadınım deniz kadar anlaşılmaz sanılmamın aksine ,ilmek ilmek çözülenim.

Ben kadınım; canımdan can ,kanımdan kan yaratırım. Kalbim inanç doludur.Sevgi ve özlem doludur.Çoğu zaman duvarlara çarpsa da duygularım;
vazgeçmem hissetmekten.

Ben kadınım ; sevdiğim zaman ölümüne severim. Sınırlar,yollar,uzaklıklar vız gelir bana;yıllar önemsizdir.

Ben kadınım ,merhametin ,özverinin kaynağıyım.İnananım.Sevgiyi emeğimle beslerim.

Ben kadınım;
çoğu zaman en çok sevdiğim acıtır canımı yinede gülümserim.

Ben kadınım, sabırla örerim güzelliği ince ince duyumsayarak hayatı. Kimi zaman kapalı kapılar çıkar karşıma asla yılmam. Yine denerim .Ben dünya kadar eski ve kutsal olanım. Bir can doğururken seve seve ölenim. En çok ezilenim.

Ben kadınım; çoğu kez bir kadın çıkar yoluma ve ihaneti yaşarım sessizce, bedelini ben öderim.

Ben kadınım ; her yerde benim izlerim var. Bulunduğum tüm ortama sinerim.Varlığımla anlam kazanır kentler ,caddeler,sokaklar ,evler.

Ben kadınım ;hassas,ince ,duyarlı ve sevecenim. Durmadan törpülendikçe, inadına ayakta duranım.Zaman zaman paralarla satılsam da varım. Aldatılsam da varım.
Hiçler uğruna yıllarca savrulsam da varım. Ezilip horlansam da varım. Emeğim gerçek emektir.
Tamamlayandır.

Ben kadınım ;tüm farklılıklarımla elmanın diğer yarısıyım. Bir ipek böceği gibi örerim
hayatımı dayanarak acılara...

Ben kadınım, bir anayım.Toprakla özdeş olanım.Tüm
bunlara rağmen zorlanırsam eğer bitmişse umutlarım ,yok sayılmışsam, değerlerimden birine
dokunulmuşsa o an en acımasız olanım.

Ben kadınım; ölümün bir son olmadığını bilirim.Tüm varlığımla çıkarım savaşa...Ruhum ve
inancımla...

Ben kadınım; hiçbir denizcinin görmediği fırtınalar,anaforlar bendedir. Hiçbir dağcının
görmediği doruklar ve uçurumlar bendedir. Savrulurum rüzgarlarla ve savururum.En büyük isteğim anlaşılmaktır.

Ben kadınım bir adım gelene on adım gidenim. Aklıma güvenirim. Çoğu zaman aptal
sayarlar.

Ben kadınım; huzur ve mutluluk isterim. Haksızlık olmasın isterim. Kötülüğün değil
iyiliğin ,çirkinliğin değil güzelliğin. Ve barışın ,onurlu bir dünyanın var olmasını isterim…

(Alıntı)
te5ir
Per Mar 08, 2012 12:07 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: PusLu..

ELagan üstadım emeklerine sağlık tşkler
efe_19
Çar Mar 07, 2012 5:23 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: PusLu..

EMEGİNE SAGLIK ELAGAN PAYLAŞIM İÇİN TEŞEKKÜRLER
SeNeM
Pts Mar 12, 2012 4:21 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: Kadınsan...

ELagan emeklerine sağlık paylaşım için tşkrler
efe_19
Cum Mar 09, 2012 4:02 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: Kadınsan...

EMEGİNE SAGLIK ELEGAN PAYLAŞIM İÇİN TEŞEKKÜRLER
SeNeM
Pts Mar 12, 2012 3:58 am
 
Foruma git
Konuya git
cron