104 sonuç bulundu

Geri dön

Eşarp Modelleri

http://i38.tinypic.com/64jw3n.jpg

http://i34.tinypic.com/24gqglz.jpg

http://i35.tinypic.com/jue7au.jpg

http://i36.tinypic.com/2n7kw3a.jpg

http://i38.tinypic.com/6fbhxx.jpg

http://i38.tinypic.com/2h7j6ad.jpg

http://i34.tinypic.com/33wv8k1.jpg

http://i33.tinypic.com/ma9dtd.jpg

http://i38.tinypic.com/2h825fl.jpg [/quote]
Almira
Cmt Oca 14, 2012 10:14 pm
 
Foruma git
Konuya git

Kalem Bilezik

Kalem Bilezik

helix-pen-watch7Yeni nesil kalem tasarımı helix.Bu konsept tasarım bir kalemden fazlası aslında. Kalem, dijital saat ve bileklik üçü bir arada bu tasarımda. Pratik kullanımın işlevsellikle birleştiği tasarımda renk kombinasyonu ile de modern bir görüntü sergileniyor. Ne dersiniz ileride bu kalemlerden kullanabilir miyiz?



Almira
Cmt Şub 26, 2011 12:02 am
 
Foruma git
Konuya git

Forum Kuralları

FORUM KURALLARI


Forum için yazılmış olan aşağıdaki kurallar herkesin lehine olup forumun seviyesini ve okunabilirliğini koruyup geliştirmeyi amaçlamaktadır:

-Forumda kesinlikle mp3 oyun film linki verilmicektir .


-Forumda siyasi propaganda genel ahlaka aykırı küfürlü yazı hakaret benzeri yazılar yazılamayacaktır. Aynı şekilde başka bir forum katılımcısını ya da üçüncü bir şahsı küçültücü veya hakaret edici yazılar yazılamaz. Siyasi Propaganda belirli bir partiyi veya ideolojiyi savunmak ve başakları üzerine empoze etme amaçlı çalışmadır. Bununla beraber bölücü fikirlerin yazılması ve suç unsuru olabilecek tüm yazılar yasaktır. Yazan kulanıcılar uyarı cezası alacaklardır.

-Foruma yazılan her mesaj yazanın sorumluluğu altındadır. Hiçbir şekilde forum yöneticilerine sorumluluk yüklenemez.

-Adminler her yazılan mesajı yönetemeyebilirler. adminler den önce uygunsuz bir mesajla karşılaşanlar lütfen bunu forum operatörlerine bildiriniz.

-Adminler yazılan yazının konusuyla ilgili olmayan bir bölümde yazıldığına karar verirlerse yazıyı uygun bölüme aktarır veya silerler. Bu nedenle itiraz türü yazıların da silinmesi veya cevaplandırılması operatör yetkisindedir.

-Forum Yönetimi tarafından aynı kişinin birden fazla rumuz veya isimle farklı kişilermiş gibi aynı konuda görüş belirttiğinin tespit edilmesi durumunda kişinin tüm mesajları silinir ve foruma girişi yasaklanır.

-Forumda Türk hukuk kanunlarına aykırı yazılar görüldüğü anda silinmeye çalışılacaktır fakat geç kalınan veya gözden kaçan mesajlar hakkında kanuni takibat yapılması gerektiği hallerde yazı sahibinin IP adresi ve kişisel bilgileri kanuni mercilere teslim edilecektir.

-Forumun işleyiş ve kuralları konusunda katılımcıları bilgilendirmek forumun veya moderatörlerin görevi değildir. Katılımcılar bu kuralları okuyup uymak zorundadır.

-Forumdaki adminler forum içinde verilen linklerden ve bu sitelerin içeriklerinden sorumlu değildir.

-Hicbir katilimci kendisine ait kullanici hakkini ve şifresini bir baskasina devredemez kullandıramaz ve baskasi adina foruma yazı yazamaz.

-Bir mesajı sadece ilgili tek alana gönderiniz. Birden fazla alanla ilgili gözüken mesajlarınız en çok ilgili bulunduğu alana gönderiniz birden fazla alana göndermeyiniz. Aksi takdirde ilgisiz alanlara yollanan mesajlar silinecektir.

-İhraç edilmiş bir kullanıcının affedilmesi ancak moderatörler arasında yapılacak oylama ile belirlenir. Forum içerisindeki diğer kullanıcıların bu konuları gündeme getirmeleri yasaktır.

-Forumlar üzerinden siteyi temsil etmeyen illegal buluşma ve organizasyonların duyurulması kesinlikle yasaktır.

-Site içerisinde yöneticilerden habersiz başka bir site/organizasyon haberi verilemez ilan edilemez* reklamı yapılamaz.

-Site tek bir kişinin malı değildir.
adminler sorumluluğu altındadır. Lütfen problemlerinizde bu arkadaşlara gerek özelden gerekse başka yollar ile ulaşınız.

- Forum tek bir takımdır. İçerisinde ayrı oluşumlar ve gruplar ortaya çıkmasına ve çıkartılmasına kesinlikle izin verilmez. Bu tarz yaklaşımlar içinde bulunan üyeler uyarılırlar ve devamı halinde üyeliklerine son verilir.

---Not:Bu kurallar forumun düzeni için vardır.Bu kurallar yol göstericidir yani moderatörlerin bilgi kaynağıdır. Kurallardada yerine göre esnek davranmak veya katı davranmak forum yöneticisinin yetkisi dahilindedir. Eski kullanıcılar veya yani kullanıcılar diye bir ayrım gözetmeksizin bu kurallar herkes için geçerlidir.

İkaz ve Üyelik İptali Gerektiren Haller

1) Küfür içeren mesajlar yazanlar uyarılacak uyarı dikkate alınmadıysa ihraç edilecektir.

2) Toplu gidiş veya dönüşlerde başkalarını zor durumda bırakacak hareketler yapan kişi uyarılacak uyulmadığı takdirde ihraç edilecektir.

3) Forum içerisinde başka siteler ile ilgili kötü yorumlar yapılmayacak ve yapanlar uyarılacaktır.

4) Site içerisinde kendi menfaatleri doğrultusunda farklı bir oluşum yaratmaya çalışan kişi uyarılacak gerekiyorsa ihraç edilecektir.


5) Forum kullanıcıları hiç bir şekilde diğer kullanıcıların kişilikleri yazmış oldukları yazıları veyahut sormuş oldukları soruları hakkında alay eder ifadeler ile rencide edici davranamaz aksi halde uyarı cezası alırlar.

6) İhraç cezası alan bir kullanıcı farklı nickler ile girip yazı yazamaz.Bu tarz bir durumda o nick derhal iptal edilir ve foruma tekrar geri dönme şansı yok olur.


YÖNETİCİ YETKİLERİ

1) Forum yöneticileri kurallara uymayan mesajları değiştirme ve silme hakkına sahiplerdir. Ayrıca gereğinden fazla uzayan veya amacından sapan konular kapatılabilir. Forum kurallarına uymayan üyeler yöneticiler tarafindan uyarılır tekrarında foruma yazmaları yasaklanır ve üyelikleri iptal edilir. Forum kurallarının güncellenme veya yenilerinin eklenmesi hakkı forum yöneticilerinde saklıdır ve üye olan herkes bu şartları kabul etmiş sayılır.

2) Foruma yazdığı yazı veya hareketlerden dolayı bir ay içerisinde iki defa uyarı alan üyeler forumdan uzaklaştırılır.

3) Bu kurallar forum düzeni için vardır. Bu kurallar moderatörlerin bilgi kaynağıdır. Kurallarda ve yaptırımlarda esnek veya katı davranmak forum yöneticisinin yetkisi dahilindedir.

4) Adminler yazılan bir yazının konusuyla ilgili olmayan bir bölümde yazıldığına karar verirse o yazıyı uygun bölüme aktarma veya silme hakkına sahiptir.

5) Adminler yukarıdaki kurallara uymayan mesajları silme değiştirme ve kilitleme haklarına sahiptir
Almira
Pts Oca 16, 2012 8:26 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: hayırlı olsun

Teşekür ederiz, inş tüm üyelerimizimiz beğenir ve sevginin, saygının arkadaşlığın, dostluğun ve paylaşımların bolca olduğu güzel bir yer olur...101 yenilikleri inş yakında açılak ;)
Almira
Pts Oca 23, 2012 9:57 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: NEDİR BU SOZDE ERMENİ SOYKIRIMI?

Teşekürler Hacegan abi çok güzel tesbitler olmuş emeklerine sağlık....

Bence TBMM de karar çıkartmalı Fıransa nın yaptıkları ortada Viyatnam, Cezayir ve Afrika da yaptıklarını kimse unutmadı Asalaya verdiği desteğide unutmadık.Bu karar AB içindeki çatlağı büyütecektir. Türkiye, başbakanın başlattığı ve muhalefetin tamamen destek verdiği dik duruşunu sürdürebildiği takdirde, AB ülkeleri meclislerinin Ermeni soykırımı iddiaları ile ilgili aldıkları kararların mantıklı bir gerekçesi olmadığını göreceklerdir. Fıransa hadini aştı hiç olmazsa elimizden geleni yapmalıyız,Fransız ürünlerini boykot edelim...


Edilecek Fransız Markaları:

Benzin: Total, Elf
Süpermarket: Carrefour, Gima, Dia Endi, ChampionSA
Yoğurt: Danone, Yoplait
Şişe Suyu: Perrier, Danone, Evian
Mutfak ve diğer ev eşyalar: Tefal
Oto Lastiği: Michelin, Uniroyal, Recamic
Oto Yedek Parça: Valeo
Otomobil: Renault, Peugeot, Citroen
Giyim: Lacoste , Givenchy, Pierre Cardin, Yves Saint Laurent, Etam, René Derby, Sonia Rykiel, Cacharel, Daniel Hechter
Çanta: Longchamps, Lancel, Louis Vuitton
Şampuan: L’Oreal, Studio Line, Lancome
Saç ürünleri: L’Oreal, Studio Line, Garnier, Kerastase
Bebek giyim, mama, oyuncak: Bledina, Mellin, Majorette, DPAM, Petit Bateau
Kozmetik: L’Oreal, La Roche Posay, Biotherm, Christian Dior, Clarins, Vichy
Parfüm: Chanel, Christian Dior, Clarins, Drakkar Noir, Fahrenheit, Lancome,Lavendar Harvest
Cilt Bakım ürünleri: Clarins, Guerlain, Avon, Avene
İnşaat: Ondulin Avrasya (Onduline -Bituline-Isoline), Lafarge, Chryso, Weber Markem
Seyahat: Air France, Club Med, Fransa’da tatil, Fransız Kültür Merkezi
Tıraş Bıçağı : BIC
Çakmak:BIC, Cartier
Kırtasiye: BIC, Sheaffer
Spor Ekipmanı: Le coq sportif
Motosiklet, Bisiklet: Peugeot
Dergi: Marie Claire, Elle
Telekom: Alcatel
Sigorta: AXA, Günes Sigorta, Basak Sigorta, Başak Emeklilik (Groupama International)
Finans: Societe General Bankasi, TEB (Türk Ekonomi Bankasi)
İlaç firmaları : Sanofi (Aventis&Synthelabo&Pasteur ortakligi): Servier, Fournier, Guerbet, Pierre
Almira
Sal Oca 24, 2012 8:41 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Resmi belgelerle Ermeni vahşeti

93 Harbi ihanet fitilini ateşledi
İlk silahlı isyanı 1780’de Zeytun’da gerçekleştiren Ermeniler, 93 Harbi’nde Osmanlı’nın zayıf düşmesini fırsat bilerek dernekler aracılığıyla teşkilatlandı. Bu hain çeteler, sadece Türkleri değil, kendilerine destek vermeyen Ermenileri de katletti

Ermenilerin Osmanlı Devleti yönetimine karşı ilk silahlı isyanı Maraş’ın Zeytun (Süleymanlı) ilçesinde gerçekleşti. Zeytun Ermenileri, IV. Murat tarafından verildiğini iddia ettikleri ve varlığını kanıtlayamadıkları bir fermana dayanarak, 1774 tarihinden bu yana devlete vergi vermiyorlardı. 1780 yılında çıkan asayişsizlik nedeniyle Maraş’a atanan Ömer Paşa, Zeytun Ermenileri tarafından katledildi. Zeytun kazası, 7 ay sürecek bir sıkıyönetime tabi kılındı. 1819 yılında Maraş civarındaki Zeytun Ermenileri bir kez daha isyan bayrağı çekti. Yozgat Ayanı Çapanoğlu Celâl Mahmut Paşa, Ermenilerin üzerine kuvvet gönderdi, ancak bir sonuç alamadı. Üçüncü isyan, 1852-1853 yıllarında Münip Paşa’nın valiliği döneminde yaşandı.

Fesat yuvaları kuruldu
Ermeniler, 93 Harbi olarak bilenen 1878 tarihli Osmanlı-Rus Savaşı sırasında ihanet fitilini yeniden ateşledi. Savaş, Anadolu’da tarifi olmayan acılara neden olurken, Ermeniler de tebaası oldukları Osmanlı Devleti’ne karşı ayaklanmaya girişti. Ermeni militanlar önce dernek adı altında teşkilatlandı. Ermenilerin kurduğu derneklerin yapısı ve faaliyetleri oldukça ilginçti. Bunlardan bir tanesi, 1878 yılında Van’da kurulan Kara Haç Cemiyeti idi. Cemiyetin örgüt yapısı, ABD’de zencilere yönelik katliamlarıyla adından söz ettiren Klu Klux Klan’a benziyordu.

Ermenileri kışkırttılar
1880 yılında Rusya yönetimindeki Ermenistan’da da bazı dernekler faaliyete geçti. Amaç, Anadolu’da Osmanlı Devleti’ne karşı ayaklanan ve işgalci devletlerin yanına geçen Ermenilere silah ve mühimmat yardımında bulunmaktı. 1881’de Erzurum’da Anavatan Müdafileri (Pashtpan Haireniats), 1885 yılı sonlarında Van’da İhtilalci Armenakan Partisi kuruldu.
1887’de Cenevre’de Marksist Ermeniler tarafından kurulan Hınçak Partisi, 1890’da İhtilalci Hınçak Partisi adını aldı. Partinin programındaki ilk hedef, Anadolu’daki Ermenilerin siyasi ve milli bağımsızlığını sağlamaktı. Bu hedeflere ulaşmanın yolu propaganda, kışkırtma, terör ve teşkilatlanma idi. 1890 yazında Tiflis’te Ermeni İhtilâl Federasyonu-Taşnaksutyun kuruldu. Kısa adı Taşnak olan parti, 1892 yılında açıkladığı programında, hedefin, isyanla bağımsızlığa ulaşmak, bu amaçla ihtilalci çeteler kurmak, halkı silahlandırmak, Osmanlı Devleti’nin yetkilileri ve kurumları ile içerideki ’muhbir ve hainlere’ karşı suikastlar düzenlemek olduğunu duyurdu. İstanbul ve Doğu Anadolu’nun muhtelif şehirlerinde teşkilatlar kuran Taşnaksutyun, tedhiş hareketlerini çok geçmeden başlattı. Bu sırada yurtdışındaki kuruluşlar da Rusya, İran, Avrupa ve Amerika’nın pek çok şehrinde şubeler açıyor, Osmanlı topraklarında ise gizli gizli teşkilatlarını oluşturuyorlardı. Armenakan Partisi İstanbul, Trabzon, Muş ve Bitlis’te, Hınçak Partisi ise İstanbul, Bafra, Merzifon, Amasya, Tokat, Yozgat, Arapkir ve Trabzon’da teşkilatlandı.


Türklerin karnına barut doldurup ateşe verdiler
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Azmi Süslü, “Ermeniler ve 1915 Tehcir Olayları” adlı eserinde Birinci Sason İsyanı ile şu bilgileri veriyor: “1894 (1310) yılında Adana’nın Saimbeyli kazasından olan ve tıbbiyede 8 sene okuduktan sonra Sason ve Talori civarına yerleşen Hamparsun Boyacıyan ve 5 arkadaşı, Ermenileri isyana teşvik etmiştir. Papazlar, Murat takma adını kullanan Boyacıyan’a, propaganda yapması için ellerinden gelen yardımı yapmışlardır. Boyacıyan, ilk defa çetesiyle Muş’ta Vilikan Aşireti’ne saldırdı. Ardından Bekran Aşireti’nin ileri gelenlerinden Ömer Ağa’nın kardeşinin oğlu Hacı’nın karnına barut doldurarak ateşleyip, cesedi parçaladılar. Ermeniler, ellerine geçirdikleri Müslümanları; gözlerini oyarak, kulaklarını keserek ve daha birçok iğrenç işkencelerden sonra öldürüyorlardı. Hamile kadınların karınlarını deşerek ceninleri öldürmek gibi canavarca hareketleri fırsat buldukça yapmaktan çekinmemişlerdir.”

Mektupta itiraf ettiler
Prof. Süslü, bu canavarlıkların, Talorili Ohanes adında bir Ermeni’nin Hamparsun’a yazdığı ve sonradan ele geçen mektupta itiraf edildiğini bildiriyor. Ermeniler bir taraftan bu mezalimi yaparken, diğer taraftan da İslâm dinine ve Osmanlı Devleti’ne ağza alınmayacak kadar adi küfürlerle hakaretten geri kalmamışlardı. Bu olayların ardından, isyancıların başı Hamparsun Boyacıyan yakalandı. Yakalandıktan hemen sonra, İngiltere’nin de yardımıyla bağımsız bir Ermenistan kurmak için isyan ettiklerini itiraf etti. Kumkapı ayaklanmasının da elebaşlarından olan Boyacıyan, 1908 yılında Kozan Sancağı’ndan Ermeni oyları ile Adana Mebusu seçilmiştir.



Dernekler tedhiş yuvasına dönüştü
Ermenilerin isyan sürecini başlatan olayların perde arkasına ve hazırlık safhasına ilişkin kısa bir tespitte bulunmak gerekiyor. Türk Tarih Kurumu eski Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, Ermeni meselesinin ortaya çıkış sürecini bilimsel veriler ışığında şöyle anlatıyor: “Türkler ve Ermeniler gerek Selçuklu Devleti, gerekse Osmanlı Devleti dönemlerinde 850 yıl hiçbir sorun olmadan birlikte aynı devleti paylaştılar. Ancak 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı, iki halk arasında yeni bir dönemin başlangıcı oldu. Ayastefanos Antlaşması’nın 16. maddesine giren Ermeni ıslahatı maddesi, daha sonra İngiltere ve Fransa’nın baskısıyla Berlin Antlaşması ’nın 61. maddesi olarak kabul edildi. Rusya ile İngiltere arasındaki rekabet, Ermeni konusunu, devletlerarası bir hüviyete soktu. Bu durumdan cesaretlenen bazı Ermeniler de harekete geçtiler ve yurtiçinde ve dışında ihtilâlci Ermeni partileri ve dernekleri kurmaya başladılar. Görünüşte hayır cemiyetleri olarak kurulan dernekler, kısa süre sonra Ermenistan kurma plânı için birer tedhiş yuvası haline dönüştü.”


Desteklemeyen Ermenileri de öldürdüler
1895’te çıkan Sason isyanı Ermeni propagandasının ilk kez milletlerarası boyut kazanmasına yol açtı. Milletlerarası Tahkikat Komisyonu, 20 Temmuz 1895’te yayımladığı raporunda Sason olaylarında Ermenilerin masum olmadığını açıkladı. Sason olayının, Avrupa ülkelerinin İstanbul’a fiili bir müdahalesine neden olacağını düşünen Ermeniler, bunun üzerine İstanbul, Divriği, Trabzon, Eğin, Develi, Akhisar, Erzincan, Gümüşhane, Bitlis, Bayburt, Urfa, Erzurum, Diyarbakır, Siverek, Malatya, Harput, Arapkir, Sivas, Merzifon, Maraş, Muş, Kayseri, Yozgat ve Zeytun’da olaylar çıkarmaya başladı.


Afla kurtuluyorlardı
Olayların arkasında özellikle Hınçak Partisi mensupları vardı. Cinayetler işlendi, katliamlar yapıldı. Yalnızca Türkler değil, kendilerine destek vermeyen Ermeniler de katledildi. Evler, dükkânlar kundaklandı. İsyanlar birbirini izliyor, Osmanlı güvenlik güçleri ülke genelinde asayişi sağlamakta zorlanıyordu. Suçlular mahkemelere çıkarıldığında, Batı ülkelerinin direkt müdahalesiyle karşılaşan Osmanlı Devleti, zaman zaman katil Ermeniler için af çıkarmak zorunda kalıyor, çete mensupları bir kez daha Anadolu’nun yolunu tutuyordu.
Almira
Sal Oca 24, 2012 9:16 pm
 
Foruma git
Konuya git

Resûlullah Efendimizin (sav) Mübârek İsimleri ve Mânâları

Resûlullah Efendimizin (sav) Mübârek İsimleri ve Mânâları

Abdullah: Allah (cc)' ın kulu

Âbid: Kulluk eden, ibadet eden

Âdil: Adaletli

Ahmed: En çok övülmiş, sevilmiş

Ahsen: En güzel

Alî: Çok yüce

Âlim: Bilgin, bilen

Allâme: Çok bilen

Âmil: İşleyici, iş ve aksiyon sahibi

Aziz: Çok yüce, çok şerefli olan

Beşir: Müjdeleyici

Burhan: Sağlam delil

Cebbâr: Kahredici, gâlip

Cevâd: Cömert

Ecved: En iyi, en cömert

Ekrem: En şerefli

Emin: Doğru ve güvenilir kimse

Fadlullah: Allah-ü Teâlanın ihsânı, fazlına ulaşan

Fâruk: Hakkı ve bâtılı ayıran

Fettâh: Yoldaki engelleri kaldıran

Gâlip: Hâkim ve üstün olan

Ganî: Zengin

Habib: Sevgili, çok sevilen

Hâdi: Doğru yola götüren

Hâfız: Muhafaza edici

Halîl: Dost

Halîm: Yumuşak huylu

Hâlis: saf, temiz

Hâmid: Hamd edici, övücü

Hammâd: Çok hamdeden

Hanîf: Hakikate sımsıkı sarılan

Kamer: Ay

Kayyim: Görüp, gözeten

Kerîm: Çok cömert, çok şerefli

Mâcid: Yüce ve şerefli

Mahmûd: Övülen

Mansûr: Zafere kavuşturulmuş

Mâsum: Suçsuz, günahsız

Medenî: Şehirli, bilgilive görgülü

Mehdî: Hidayet eden, doğru yola erdiren

Mekkî: Mekkeli

Merhûm: Rahmetle bezenmiş

Mes'ûd: Mutlu

Metîn: Çok sağlam ve güçlü

Muallim: Öğretici

Muktedâ: Peşinden gidilen

Mübârek: Uğurlu, hayırlı, bereketli

Müctebâ: Seçilmiş

Mükerrem: Şerefli, yüce

Müktefî: İktifâ eden, yetinen

Münîr: Nurlandıran, aydınlatan

Mürsel: Elçilikle görevlendirilmiş

Mürtezâ: Beğenilmiş, seçilmiş

Muslih: Islah edeci, düzene koyucu

Mustafa: Çok arınmış

Müstakîm: Doğru yolda olan

Mutî: Hakka itaat eden

Mu'tî: Veren ihsân eden

Muzaffer: Zafer kazanan, üstün olan

Müşâvir: Kendisine danışılan

Nakî: Çok temiz

Nakîb: Halkın iyisi, kavmin en seçkini

Nâsih: Öğüt veren

Nâtık: Konuşan, nutuk veren

Nebî: Peygamber

Neciyullah: Allah' ın sırdaşı

Necm(i): Yıldız

Nesîb: Asil, temiz soydan gelen

Nezîr: Uyarıcı, korkutucu

Nimet: İyilik, dirlik ve mutluluk

Nûr: Işık, aydınlık

Râfi: Yükselten

Râgıb: Rağbet eden, isteyen

Rahîm: Mü'minleri çok seven

Râzî: Kabul eden, hoşnut olan

Resûl: Elçi

Reşîd: akıllı, olgun, iyi yola götürücü

Saîd: Mutlu

Sâbir: Sabreden, güçlüklere dayanan

Sâdullah: Allah' ın mübârek kulu

Sâdık: Doğru olan, gerçekci

Saffet: Arınmış, seçkin kişi

Sâhib: Mâlik, arkadaş, sohbet edici

Sâlih: iyi ve güzel huylu

Selâm: Noksan ve ayıptan emin olan

Seyfullah: Allah' ın kılıcı

Seyyid: Efendi

Şâfi: Şefaat edici

Şâkir: Şükredici

Tâhâ: Kur'ân-ı Kerîm' deki ismi

Tâhir: Çok temiz

Takî: Haramlardan kaçınan

Tayyib: Helal, temiz, güzel, hoş

Vâfi: Sözünde duran, sözünün eri

Vâiz: Nasihat eden

Vâsıl: Kulu Rabb'ine ulaştıran

Yâsîn: Kur'ân-ı Kerîm' deki ismi, gerçek insan, insan-ı kâmil

Zâhid: Mâsivadan yüz çeviren

Zâkir: Allah' ı çok anan
Almira
Per Oca 26, 2012 11:55 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: türk telekom efsaneleri anıyor

Galatasarayyyyyyyyyyyyyyyyyy :D
Almira
Cum Oca 27, 2012 12:21 am
 
Foruma git
Konuya git

Bakiyim ateşin varmı?

Bakiyim ateşin varmı?

Tam olarak alışkanlıklarımıza uygun bir ateş ölçer. Annem’de benim ateşimi böyle ölçerdi, ben de ilk aşamada oğlumun ateşini böyle ölçüyorum. Tek farkla, artık parmağınızın arasına bu zamazingoyu koyacaksınız ve sadece hissetmeyecek ayrıca ateşi ne kadar diye görebileceksinizde.

Almira
Cum Şub 25, 2011 11:57 pm
 
Foruma git
Konuya git

Uyandırana Kadar Susmayan Puzzle Çalar Saat

Uyandırana Kadar Susmayan Puzzle Çalar Saat

digi-puzzle-clockÇeşili hayvan deneylerinde ve çocuklara (0-3 yaş) oyuncak niyetine kullanılan bu şekilleri görmüşsünüzdür. Bu puzzle tarzındaki şekiller ile çalar saati birleştiren bu saat, istediğiniz saatte sizi gerçekten uyandırmak için tasarlanmış. Çalar saat, Kurduğunuz zamana gelince üzerinde bulunan şekiller yerlerinden fırlıyor ve siz şekilleri doğru yerleştirene kadar da susmuyor.

Normal bir insan için oldukça kolay bir puzzle olsa da uyku sersemiyle uğraşması biraz çileden çıkarıcı bir boyut kazanabilir.

alarm-clock

Almira
Cmt Şub 26, 2011 12:38 am
 
Foruma git
Konuya git

Karnı Yarık Tarifi

Karnıyarık Tarifi
http://resim.nefisyemektarifleri.net/2008/08/karniyarik.jpg

Malzemeler
6 adet küçük boy patlıcan (büyük ise ikiye bölebilirsiniz)
2 adet orta boy soğan
1 adet domates
8 adet yeşil biber
4 diş sarmısak
1 yemek kaşığı salça
sıvıyağ, tuz, karabiber, kırmızıbiber
200 gr çekilmiş et

Hazırlanışı

Patlıcanları çizgili soyup, yarım saat yağ çekmemesi için tuzlu suda bekletin. İyice yıkadıktan sonra suyunu havlu ile çektirin ve az yağda kızartın. 6 adet biberide yağda kızartın. Daha sonra aynı tavada doğranmış soğanları kavurun, kıymayı ekleyerek birmüddet daha kavurun ve biberleri, küp küp doğramış olduğunuz 1 adet domatesi, tuzu, baharatları ekleyerek karıştırın. Üzerine bir çay bardağı su ekeleyerek 5 dk kaynatın. Tepsiye patlıcanlarım ortalarını keserek yerleştirin ve bu kesiklerden patlıcanın içine bastırarak iç malzemesine yer açın ve malzeme ile patlıcanları doldurun. Doldurduğunuz patlıcanların üzerine kalan 1 adet domatesi eşit büyüklükte olacak şekilde paylaştırın, birer tane sarmısak ve kızarttığımız biberlerden birer tane koyun.

Ayrı bir yerde 1 kaşık salçayı 1 kase sıcak suda ezerek patlıcanların aralarına dökün. Kıymalar çıkmasın diye üzerine dökmeyin. Daha sonra 170 derece de ısıttığınız fırına sürerek 20-25 dk pişirin. Dilerseniz bu işlemi pilav tenceresi gibi bir tencerede ocakta yapabilirsiniz. Aynı sürede tencerede de pişecektir. Afiyet olsun..
Almira
Cum Oca 27, 2012 10:23 pm
 
Foruma git
Konuya git

Resmi belgelerle Ermeni vahşeti

Yeni başlayanlar için belgeleriyle
ERMENİ VAHŞETİ

BazI sözde aydınlar çirkin bir ‘özür’ kampanyası başlatıyor, diasporanın atalarının bu topraklarda yaptığı vahşetler unutturulmaya çalışılıyor. Ermenistan, ‘karşılıklı arşivleri açalım’ önerisini asla kabul etmiyor. Çünkü tarih konuşunca sözde soykırım tellalları susmak zorunda kalacak. Yeni yazı dizimizde belgeleriyle Ermeni vahşetini bulacaksınız.

Resmi belgelerle Ermeni vahşeti

GİRİŞ
Tarihte eşi görülmemiş ihanet
19 yüzyıllık dünya tarihi yeni bir asrın eşiğine geldiğinde Ermeniler, yüzyıllardır aynı toprağı paylaştıkları bir başka halkın cefasından bir “bağımsızlık” hikayesi çıkarmak için harekete geçiyordu. 600 yıllık bir imparatorluk döneminde “milleti-i sadıka” olarak anılan Ermeniler, küresel devletlerin karşısında kan ve can veren Osmanlı’dan “kendi payına düşeni” alabilmek için ayaklanıyordu. Her şey 93 harbi ile başlamıştı. Türk milleti kan ağlıyordu. Ordu, topraklarını ve insanlarını Ruslara karşı koruma mücadelesi verirken, askerin ikmal yolları çeteler tarafından kesiliyor, erkeksiz kalan köylere yapılan baskınlar, eli silah
tutan kadın, çocuk ve yaşlılar tarafından önlenmeye çalışılıyordu. 1914 yılının Aralık ayıydı. Dondurucu soğuk, Allahuekber dağlarının sırtlarını buzla örtmüştü. Günlerdir aç, susuz yürüyen gencecik askerler, buz tutan bu dağı yalınayak aşarken, Rus ordusunun her an karşılarına çıkabileceğini biliyordu. Onlar adı, sanı konmuş bir düşmana karşı savaşacaklarını düşünüyorlardı. Sırtlarında asırlardır komşuluk ettikleri Ermeni gönüllülerin hain kurşunlarını hissettiklerinde, dünya tarihi de eşi benzeri görülmemiş bir ihanete tanıklık ediyordu. İşte bu dizimizde, Ermeni vahşetlerini belgelerle ortaya koymaya çalışacağız.

Ermeni mezalimini unutturmak istiyorlar
* Ermenici bazı sözde aydınlar, çirkin bir kampanya başlatarak, Türk milletini Ermenilerden özür dilemeye çağırırken, diasporanın atalarının bu topraklarda yaptıkları vahşetler unutturulmaya çalışılıyor.

* Ancak, gerçekler hiç de öyle değil. 93 harbini fırsat bilen Ermeni çetelerin, Anadolu’da çocuk, kadın ve yaşlıları nasıl katlettikleri hala hafızalarda. Özür dilemesi gereken Türkler değil, tam aksine Ermeniler

Dünya parlamentoları, “sözde soykırım” iddialarını birbiri ardına yasalaştırıp resmiyete bağlarken, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, akademisyenleri, siyasileri vasıtasıyla meseleyi bilimsel verilerle açıklığa kavuşturmaya çalışıyor. Bu amaçla dile getirilen, Türkiye ve Ermenistan’ın devlet arşivlerinin karşılıklı açılması ve tarihçiler tarafından incelenmesi talepleri, Ermenistan tarafından asla kabul edilmiyor. Çünkü tarih konuşmaya başlarsa, soykırım tellalları susmak zorunda kalacak. Çünkü 600 yılı aşkın tarihine hiçbir zaman soykırım gibi bir insanlık suçunu katmayan Osmanlı’ya sürülen leke, Türk ırkına husumet besleyenlerin ellerine bulaşacak.

Katliamları
anlatamadık
Aslında gerçekler ortada. Yalnızca Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Ermenistan’ın resmi arşivlerinde değil, bugün soykırım çığırtkanlığı yapan ve sözümüz ona dünyaya “insanlık” dersi vermeye kalkışan Batı’nın sakladığı dosyalarda. Türkiye’nin belki de tek hatası, Ermeniler tarafından yapılan katliamları dile getirip “özür” beklememek oldu. Asırlar boyu çektiği acıları içine gömen, yaralarını kendi imkanlarıyla saran, asla yardım talep etmeyen, onurlu Türk milleti; “kol kırılır yen içinde kalır” anlayışıyla mücadele ettiği bu ihaneti, dünya parlamentolarına şikayet etmediği, propaganda malzemesi yapmadığı ve anlamsız kampanyalar düzenlemediği için eksik kaldı. Oysa yaşananlar ne insanlığa, ne çağdaşlığa ne de başka bir insani kavrama sığardı. Bugün bazı sözde aydınların başlattığı çirkin özür dileme kampanyası ile Ermeni soykırımı iftirasının tellallığını yapanların gerçek niyeti; Osmanlı Devleti’nin, tehcir ettiği Ermenilerin soykırıma tabi tutulduğunu iddia ederek, o tarihte kendileri tarafından ortaya konan ibretlik ihanetin üzerini örtmektir. Düzmece ve sahte belgelerle bir milletin adını kirletmeye çalışanlar, savaş nedeniyle çetin mücadeleler veren koskoca bir devleti içeriden vurarak sözde “bağımsızlık” hikayesi çıkarma gayretindedir. İstedikleri, sözde bağımsız bir Ermenistan’ı Anadolu topraklarında kurabilmektir.

Okullara Ermeni
cani Antranik’in fotoğraflarını astılar
Çukurova Stratejik Araştırmalar Merkezi Derneği Başkanı Cezmi Yurtsever, Fransız işgal döneminde Adana vilayetinde yaşanan katliamları araştırırken, önemli veriler elde edildiğini açıkladı. Adana Valiliği’nin desteğiyle yürüttüğü çalışmalar hakkında bilgi veren Yurtsever, “Adana’daki okulların giriş kapısına, 1915-1918 yıllarında Doğu Anadolu vilayetlerinde 500 bini aşkın Türk insanının ölümünden sorumlu tutulan Rus Ordusunun yardımcı milis gücü Ermeni İntikam Alay Kumandanı Antranik’in fotoğraflarının asılması, bu olaylardan sadece biridir” dedi.80 orijinal belgenin asıllarından kopyaları alınarak Türkçeye çevrildiğini anlatan Yurtsever, bu belgelerin “Çukurova Savaş Günleri” adıyla yayınlanacağını kaydetti.

Osmanlı döneminde
paşa bile oldular
OSMANLI’nın “en mutlu” azınlığı olan Ermeniler, imparatorluk döneminde sınırsız hak ve özgürlüğe sahip oldu. Savaştan muaf olan Ermeniler, cephede can veren Türklerden boşalan bürokratik kadrolara geliyordu. Bu tarihlerde, Ermeniler arasından, 5 bakan, 22 paşa, 33 milletvekili, 7 büyükelçi, 11 konsolos, 12 müderris, 8 tabip general, 42 yüksek dereceli memur çıktı. Rum isyanından sonra boşalan Osmanlı hariciyesine yerleştirilen Ermenilere, Osmanlı Devleti’ne hizmetlerinden dolayı “millet-i sadıka” adı verildi.

Türkleri sırtından vurdular
BATI, Ermenilere verdiği desteği başlangıçta gizli görüşmeler ve gizli politikalarla sürdürmüş, tarih ilerledikçe bu destek gün yüzüne çıkmıştı. 8 Ekim 1917 ’de M.L.Meguerditchian imzasıyla Iskenderiye ’den “çok gizli” olarak, Ermeni Millî Delegasyonu Başkanı Boghos Nubar Paşa’ya yollanan dosyada, “Kafkasya’da oluşturulan gönüllü Ermeni alayları Büyük Ermenistan’ı kurmak için çarpışırken, ulusal hedefimiz Büyük ve Küçük Ermenistan ’ın kurulmasdır” denilirken, Türklere yönelik bir soykırımın, planlı devlet politikası haline getirildiği anlaşılmaktadır. Ermeniler, yüzyıllardır bir arada yaşadıkları Türkleri sırtından vurarak, soykırımı uygulamıştır.

ABD katliamı soykırımdır
Tarih, pek çok soykırıma tanıklık etmiştir. Bu soykırımlarıın en yenisi komşumuz Irak’ta yaşanmıştır. ABD’nin işgalinden bu yana, aralarında çocuk, yaşlı ve kadınların da bulunduğu 1.5 milyon Müslüman Iraklı, ABD askerleri tarafından hunharca katledilmiştir. Bunun adı soykırımdır. İnsanlığın bittiği bu ülkede, 6,5 milyon çocuk öksüz, 2.5 milyon kadın da dul kalmıştır. Dünya Sağlık Teşkilatı’nın verdiği bilgiler ise insanın kanını donducak cinsten: “Ülkede 150 binden fazla kadın işkenceye maruz kaldı ve tecavüze uğradı. Tecavüze uğrayan kadınların çareyi intihar etmekte buldu.” Soykırımdan suçlanan sadece ABD değil elbet. Pek çok ülke bu suçu işlemiştir. Fransızlar, 1954-1962 yılları arasında Cezayir’de en az 1 milyon Cezayirli’yi katletmiştir. 1965-1966 yıllarında Endonezya ordusu bir milyon komünisti ve ailelerini öldürmüştür.

Bosna’da da yaşandı
1975-1979 yılları arasında Kamboçya’da Kızıl Kmerler 1.7 milyon Kamboçyalı’yı katletmiştir. 1994’de Ruanda’da 500.000 Tutsi, Hutular tarafından öldürülmüştür. 1991’den sonra Bosna-Hersek ile Kosova’da binlerce Müslüman Sırp vahşetine maruz kalmıştır. Soykırım suçu, gerçek anlamda bu olaylarda işlenmiştir.
Almira
Sal Oca 24, 2012 9:15 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Resmi belgelerle Ermeni vahşeti

Sarıkamış’ta ihanet kurşun oldu, Mehmetçiği vurdu...
Rus işgali altındaki Kars, Sarıkamış ve Ardahan’ı kurtarmak ve baharda gerçekleşmesi olası bir Rus taarruzunu engellemek amacıyla Sarıkamış harekatını başlatan Osmanlı ordusu, Kafkaslar ve Orta Asya’daki Türk illerinin kapısını açabilmek umuduyla harekete geçmişti. Hedef, Rus kuvvetlerini arkadan sarmaktı. Askeri uzmanlara göre savaş planı son derece akıllıca hazırlanmış ancak olağanüstü derecede olumsuz doğa koşulları ile Rus ordusuna işbirlikçilik yapan Ermeni hainler hesaba katılmamıştı.

Ruslara destek verdiler
Osmanlı’nın Kafkas cephesindeki düşmanı olan Rus Ordusu’na, millet-i sadıka denilen Ermenilerin vereceği destek planları bozacaktı.Tarihler 1914 yılının Aralık ayını gösteriyordu. Sarıkamış’taki Allahüekber dağlarında soğuk -50 dereceye ulaşmıştı. Metrelerce yükselen karların arasında Yemen’de kullandıkları yazlık kıyafetleriyle yürüyen Mehmetçikler, karşılarında her an Rus ordusunun askerlerini görmeyi beklerken, sırtlarında Rus ordusuna gönüllü yazılan Ermenilerin kurşunlarını hissettiler. Açlıktan ve tipiden yorgun düşen Türk ordusu, Allahüekber dağlarının zirvesinde şehit düştü. 90 bin yiğidin destanına tanıklık eden Sarıkamış’ta, ihanet; kurşun oldu Mehmetçiği vurdu.

Lojistik yardımı engellediler
Rus ordusuna katılan Osmanlı Ermenilerinin oluşturduğu milis güçleri, Enver Paşa komutasındaki yaklaşık 100 bin kişilik askeri birliğin lojistik desteğini engellemek amacıyla bütün yolları tutmuştu. Sarıkamış Cephesi’nde Osmanlı ordusunun yenilgiyle beraber çekilmesinden sonra Ruslar Erzurum dahil olmak üzere Doğu Anadolu’nun tümünü işgal etti. Kars ve Sarıkamış bölgesinde Rus Ordusuna bağlı Kazak Alayları ile Ermeni Drujinaları, bölgedeki Müslüman ahaliyi göçe zorlamaya başladı. Kars bölgesinde Taşnak Ermenileri’nin halka uyguladığı baskı ve zulüm dayanma noktasını çoktan aşmıştı.

Tarihteki en büyük zulüm
Ermeniler, Türk milletine en büyük zararı, Birinci Dünya Savaşı sırasında giriştikleri katliamlarla verdi. Ruslar hesabına casusluk yapan, seferberlik gereği yapılan askere alma çağrısına uymadan dağdaki çetelere katılan, askere alındıktan sonra ise Osmanlının verdiği silah ve cephanelerle birlikte Rus ordusuna katılan Ermeniler, Türk milletine asırlar boyu husumet, kin ve düşmanlık beslemiş gibi bir hırsla, insanlık tarihinin en büyük vahşetini sergilediler. Osmanlı devlet arşivleri ile Rusya’daki arşivler, insanlığın gördüğü en büyük zulüm ve katliam eylemlerini belgeleyecekti.



Rus işgalini sona erdirmek için Sarıkamış harekâtını başlatan Türk askeri, -50 dereceye varan soğuğu ve hainleri hesaba katmamıştı. Ermeni çeteler, planı bozmuş ve Mehmetçiği sırtından hançerlemişti



Kadınları direklere çivilediler
Özellikle Kars, Erzurum ve Ardahan civarında yaşayan Ermeniler, Osmanlı Devleti Doğu Cephesi’nde vatan mücadelesi verirken, 30 binden fazla Türk erkeğini türlü işkencelerle katletti. Erkeklerini cepheye gönderen köylerde, sadece kadınlar, çocuklar ve yaşlılar kalmıştı. Gece olduğunda, kadınlar bulabildikleri her türlü silahı toplayıp, köyün kendileri için en güvenli sayılabilecek evine sığınıyorlardı. Her gece bir başka köyden baskın ve katliam haberleri geliyordu. Basılan köylerde kadınlar elleri ve ayaklarından direklere çivileniyor, çocuklarının, analarının, babalarının gözleri önünde tecavüze uğruyorlardı. Hamile kadınların karınları deşiliyor, yaşlıların, çocukların çeşitli uzuvları kesilerek türlü acılar yaşatılıyordu. Ermeni çeteleri öldürmeye doymuyordu. Dünya tarihinde “ölüyü öldüren tek millet” olarak bilinen Ermeniler, işkence yaptıkları bedenleri yakıyorlardı.
Ermenilerin ellerinden kaçmaya çalışan kadınlar ve çocuklar, Doğu’nun amansız kışında dağlara, tepelere saklanmaya çalışıyor, çoğu açlıktan ve soğuktan şehit düşüyordu. 1914’de Zeytun’da 100, 1915 Van olaylarında 3.000 ve 1914-1915 Muş olaylarında 20.000 Türk, Ermeni mezalimi sonucu hayatlarını kaybetti.



Kızılhaç görevlisi dehşete düşüyor
Sarıkamış felaketinde binlerce asker soğuktan ve k****e kurşunlardan şehit düşerken, yaklaşık 7 bin Osmanlı askeri de Ruslara esir düştü. Esir düşen askerler, Ermeni çetelerin yardımlarıyla Kafkasya’daki evlerinden, yuvalarından toplanan Türklerle birlikte vagonlara doldurularak Sibirya’daki esir kamplarına götürüldü. 1915 yılının Ocak ayında, Rusya’nın Sirzan İstasyonu’na Osmanlı esirleri ile yüklü bir tren ulaşmıştı. İsveç Kızılhaçı’nda görevli Graf Londrof, vagonların yanına geldiğinde gördüğü manzarayı şöyle anlattı:


Korkunç manzara
“Gözleriyle görmeyen kimse kesinlikle böyle bir şeyin var olabileceğine inanmazdı. İnsanın midesini ağzına getiren pis bir koku, vagonların yanına yaklaşmasına engel olmaktaydı. Parmaklıkların ve açık pencerelerin arasından görülebildiği kadarıyla vagonların içleri tıka basa insan doluydu. Kapılar ise dışarıdan kilitliydi. Esirler tamamen insan kılığından çıkmıştı. Açlıktan sararmış yüzlerinde birer kara delik gibi duran fersiz gözlerle dışarı bakıyorlardı. Bu korkunç soğukta sırtları elbisesiz, ayakları çıplaktı. Her biri sanki kainattaki bütün bulaşıcı hastalıklarla müptela bir haldeydi.” Sibirya’nın dondurucu soğuğunda şortları kalıncaya kadar çırılçıplak soyularak “tehcir” e tabi tutulan 500 Türk esirden sadece bir tanesi hayatta kalabildi.
Osmanlı arşivlerinden derlediği belgeleri “Ermeni İsyanı Günlüğü 1915” adlı eserinde yayınlayan Orhan Sakin, “Ermeni askerler sırf zevk için Osmanlı esirlerini öldürüyor ya da işkence ediyorlardı. Hastaneye kaldırılanlar ise Ermeni doktor ve hastabakıcıların elinde düşüyor ve bir an önce ölmek için Tanrı’ya yalvarıyorlardı” tespitinde
bulunuyor.


İşte vahşetin bir belgesi daha
Erzincan’daki zulmü bildiren resmi telgraf
Genelkurmay Başkanlığı’nın “Arşiv Belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri” kitabında yer alan bazı belgeleri yayınlamayı sürdürüyoruz. İşte o belgelerden biri daha:
Osmanlı Ordû-yı Hümâyûnu Başkumandanlık Vekâleti
Kafkas Ordu Grubundan Başkumandanlık Vekâlet-i Celîlesine mevrûd 883 numrolu şifredir.
Erzincan’dan firâr edebilerek Dersim tarîkiyle gelen İslâm ahâlî Rusların bütün Erzincan’daki ahâli-i İslâmiyyeyi toplayıb Ermeni komitelerine teslim ederek bu komiteler vâsıtasıyla itlâf etdirdiklerini hetk-i ırz ve nâmusun ve sâir her gûnâ hakâretin âşikâr bir sûretde icrâ edilmekde bulunduğunu ve emvâl-i İslâmiyyenin kâmilen yağmâ edildiğini ifâde etmekdedirler. Rusların ârzûsuyla olduğuna şübhe olmayan Erzincan’daki bu mezâlimin önü alınması husûsunda îcâb eden mahallere teşebbüsât-ı siyâsiyyede bulunulması men’ût-ı re’y-i devletleridir.
9-10/5/33
Kafkas Orduları
Grubu Kumandanı Ahmed İzzet
Almira
Sal Oca 24, 2012 9:18 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Resmi belgelerle Ermeni vahşeti

http://www.yenicaggazetesi.com.tr/resimler/1230158038.jpg
BATI’NIN BU VAADİ ÖRGÜTLENEN ERMENİ KOMİTALARI AZDIRDI:

Kan dökmekten korkmayın Avrupa sizi himaye eder!
Ermenilerin Osmanlı’ya ihanet süreci, papazların kışkırtması ve Batı’nın desteğiyle başladı. Avrupa’nın hamiliğine güvenen Ermeni çeteler, Anadolu’nun dört bir yanında terör estirdi


Ermenileri Osmanlı Devleti’nin karşısında saf tutmaya sevkeden süreç, Batı’nın yoğun kışkırtması ve desteğiyle başladı. Ermenilere papazlar aracılığıyla Anadolu’da “Kara Haç”, “Armenakan” ve “Vatan Koruyucuları”, Cenevre’de; “Hınçak”, Tiflis’te; “Taşnak” komitaları kurduruldu. Bu komitalara hedef olarak Doğu Anadolu toprakları, amaç olarak ise Osmanlı Ermenileri’nin birliği gösterildi. Bu amaçla kışkırtılan Ermeniler, Erzurum isyanı, Kumkapı gösterisi, Kayseri, Yozgat, Çorum ve Merzifon olayları, Sason isyanı, Bab-ı Ali gösterisi, Zeytun ve Van isyanı, Osmanlı Bankası’nın işgali olaylarında başrol oynadı.

Efendilerini hep sattılar
Doç. Dr. Ertuğrul Kürkçüoğlu Osmanlı Ermenilerinin ihanetinin, Rusya, İngiltere, Fransa, Almanya ve Yunanistan tarafından desteklendiğini belgeleriyle ortaya koydu. Kürkçüoğlu’nun çalışmasında yer alan bazı anekdotlar, Osmanlı’nın kuşatılmışlığını gözler önüne sermesi açısından oldukça çarpıcı: “Ruslar’ın ünlü tarihçilerinden Kavkaz adlı eserin yazarı Vasili Lvoviç Veliçko, tarihi Ermeni siyasetini, ”Ermeniler tarih boyunca devamlı surette efendilerini değiştirmişlerdir. Roma, Bizans, İran, Rus, İngiliz, Fransız, Alman, Türk. Tarih sahnesinde yeni yeni efendi çıktığında, Ermeniler eski efendilerini sistemli olarak satmışlardır“ sözleriyle özetler.
Fransız tarihçisi Jean Laurent’in Ermeni Taşnak, Hınçak, Ramgavar örgütleri için söylediği şu cümleler gerçekten çok anlamlıdır: ”Ermeni çeteleri, kendilerine bol para veren ve servet sağlayan devletin hizmetine girerlerdi. Bu devlet, onların istedikleri gibi soygun yapmaları ve katliam girişimlerine izin verdiği sürece sadakatlerine güvenebilirdi.”

Kullananları ele verdi
1893-1896 yıllarında Doğu Anadolu’da cereyan eden Ermeni terörü günlerinde, Van ve Bitlis’te Rus Konsolosluğu yapan General Mayevski hazırladığı raporunda Ermenileri yoldan çıkaranları ve kullananları şöyle ele veriyordu: “Türkiye Ermenilerin, Türklerin zulüm ve katliamına maruz bulunduklarını Avrupa’ya göstermek icap ediyordu. Program şu şekildeydi: ancak kan dökmek lazımdır ki, Ermeniler serbestisi kazansın. Kan dökünüz! Avrupa sizi himaye eder.” Mayevski, “Bitlis ve Van Vilayetleri İstatistiği” adını taşıyan raporda da, katliamları şöyle ifade ediyor:

Hep yabancılar kışkırttı
“Ermeniler tarafından yapılan katliamların sorumlusu, önce ithal komiteleri ile birlikte hareket eden Ermeni İhtilalcileri, sonra bunları koruyan ve teşvik eden bazı yabancı hükümetlerdir. Türkiye’de komitacıların girmediği yerlerde yaşayan Ermezilerin, Türklerle bir sorunu yoktu. Türk zulmü bir gerçek olmayıp, isteyerek uydurulmuş siyasi bir hikayedir. Gerçeği olduğu gibi söylemek icap ediyorsa, doğuda katliam yapanlar Müslümanlar değil Ermenilerdir. Sonra yaptıkları bu zulmü, himayesiz Müslümanlara yüklemişlerdir.”



Ermeniler masum birer kuzu değil
İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon, 11 Mart 1920’de Lordlar Kamarası’nda şunları söylüyordu: “Ermeniler bazı kişi ve çevrelerin kabul ettikleri ve etmeye hazır oldukları gibi masum birer kuzu değillerdir ve şu anda elimde Ermenilerce Türklere karşı girişilen kanlı olayları belgeleyen dokümanlar bulunmaktadır.”




Ruslara paha biçilmez hizmet sundular
Prof. Dr. Hikmet Özdemir, Ermeni diasporası ve Ermenistan’ın bir tür “seçilmiş travma” olarak ilan ettikleri 24 Nisan 1915 tarihinde yaşananları belgeleriyle ortaya koyarken, şu ifadeleri kullanıyor: “1915 Krizi’ni yaratmak için kullanılan araçlardan iki tanesi, Kafkas Cephesi’ndeki “Ermeni Gönüllü Alayları” ve farklı Anadolu vilayetlerinde Taşnak ve Hınçak Komitelerine bağlı olarak kendilerine verilen askeri görevleri yapan Ermeni Fedailer adlı silahlı gruplardır.”
Prof. Dr. Hikmet Özdemir’in, Genelkurmay Başkanlığı Stratejik Araştırma ve Etüt Merkezi (SAREM) tarafından kitaplaştırılan “1915 Tartışılırken Gözden Kaçırılanlar” isimli çalışmasında, I. Dünya Savaşı sürerken, Kafkasya cephesinde askeri faaliyetlerini devam ettiren Ermeni komitelerinin ihaneti anlatıldı. Bu çalışmadaki belgeler, Osmanlı ve Cumhuriyet arşivlerinden değil, doğrudan Rus ve Ermeni kaynaklarından elde edildi.
1916’da Erzurum’un Ruslar tarafından işgal edilmesinden sonra, Fransa’da Echo de Paris’te yayınlanan bir yazıda. Ermeni ihaneti apaçık gözler önüne seriliyordu: “Türklerin güçlü kalesi Erzurum’da yapılan şiddetli çarpışmalarda cesur Rus Kazak Birliklerinin yanında Ermeni Gönüllü Birlikleri de çarpıştılar. Bölgeyi çok iyi bilen Ermeni Gönüllü Birlikler Rus ordusuna paha biçilmez bir hizmet sundular.”



Çetelerin hamileri müttefik güçler
Türklerle Ermeniler arasında derin ihtilafın kaynağı olan 1915 krizinin yaratılmasında kullanılan üç araç vardı. Bunlardan biri Ermeni gönüllü birlikler, diğeri Ermeni fedailerin organizasyonu, üçüncüsü ise savaşın doğal bir sonucu olarak değerlendirilen deniz ablukaları ile bombardımanlardı. Bu araçlardan ilk ikisi bilinçli olarak Ermeni komitaları ve onlarla iş birliği yapan müttefikler tarafından planlanmış ve savaş alanına sürülmüştü. 1915 ilkbaharında Müttefik kuvvetlerin Çanakkale Boğazı’na saldırıları ve Doğu Anadolu’ya yönelik Rus ordularının kara harekâtı sürerken, İmparatorluğun kıyı bölgeleri müttefik savaş gemilerinin bombardımanı altındaydı. 24 Nisan 1915 günü İstanbul’daki hükümet, Osmanlı Ermeni komita liderlerini ’düşman orduları lehinde askeri faaliyetlerde bulundukları’gerekçesiyle tutuklamaya başladı. Ermenilerin “seçilmiş travma” olarak seçtikleri 24 Nisan gününde yapılan uygulamanın nedenlerini Osmanlı’nın değil bizzat Fransa’nın arşivlerinden öğrenmek bu konudaki şüpheleri dağıtacaktır.



Komitaların nasıl örgütlendiğini yazdı
Savaş sırasında Doğu Anadolu’da, Ermeni Taşnak ve Hınçak komitaları tarafından Osmanlı ordusuna ve bölgedeki sivil Müslüman ahaliye yönelik askeri faaliyetin en güvenilir anlatıcısı, bir Rus Komutan’dı. Ermeni asıllı Rus General Gavril Korganoff, “La participation des Armeniens a la guerre Mondiale sur le front du Caucase, 1914-1918” (Paris, 1927) adlı kitabında; Ermeni komitaları ve Rusya Genelkurmay Başkanlığı tarafından nasıl Ermeni gönüllü birlikler örgütlediğini ve bunların Türklere karşı nasıl savaştıklarını el ile çizilmiş 30 cephe planıyla birlikte açıklıyordu.
Osmanlı Hükümeti’nin tehcir kararından 90 gün önce 7 Şubat 1915 tarihinde ise, 1185 no’lu telgrafta, Rusya Dışişleri Bakanı’na Kafkasya Valisi Varontsov-Daşkov tarafından şu mesaj gönderiliyordu: “Şu sırada, Zeytun Ermenileri temsilcisi karargâha geldi. Temsilci, yaklaşık 15 bin Ermeni’nin, Türk ulaşım hatlarına saldırmaya hazır olduğunu, fakat silah ve mermilerinin bulunmadığını ifade etmektedir.”
Almira
Sal Oca 24, 2012 9:22 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Resmi belgelerle Ermeni vahşeti

Ermeni mebus, Rus birliğine iltihak ediyordu!
Osmanlı döneminde 2 dönem milletvekili seçilen Karekin Pastırmacıyan, çetelerle birlikte Rus birliklerine katılıyor ve Ermeni milis alaylarını yönetiyordu


Resmi belgeler, Osmanlı döneminde mebusluk yapan Ermenilerin bile ihanetlerini gözler önüne seriyordu. İşte bu isimlerden biri Arman Garo lakaplı Karekin Pastırmacıyan isimli Ermeniydi. Taşnak liderlerinden olan Pastırmacıyan, 1908 ve 1912 yıllarında yapılan Osmanlı Parlamentosu seçimlerinde Erzurum’dan mebus seçilmişti. 1896’da Osmanlı Bankası’nın işgalini yöneten isim olan Pastırmacıyan, daha sonra, Ermeni ihaneti tablosuna uygun bir profil çizmişti. Bu hain, Osmanlı’ya karşı savaşan Ruslara itlihak etmişti. I. Dünya Savaşı’nda, Osmanlı’ya karşı Rus ordusunun yanında yer alan Ermeni gönüllü alaylarını örgütlemiş ve yönetmiştir. Rus işgalinden sonra Van’da oluşturulan Ermeni yönetiminin başına yine bu isim getirilmişti.

Çoğunluğu Anadolu’dan
Rus Kafkas Ordusu tarafından 1915’te hazırlanan bir raporda ise Ermeni gönüllü birlikler hakkında istatistikler vardı. Bu belgeye göre 6 adet gönüllü birlik oluşturulmuştu. Bulgaristan, Romanya, Mısır ve ABD’den gelen Ermeni gönüllüler de çoğunluğunu Osmanlı Ermenilerinin oluşturduğu bu birliklere katılmıştı. Birinci Ermeni gönüllü birliğinin komutanı Andranik, Rus General Nazarbekov ile görüşmesinde, kendi birliğindeki hainlerin çoğunun Türkiye’den ve Muş vilayetinden geldiklerini söyleyerek, bunların büyük bölümünü Osmanlı Ermenilerinin oluşturduğunu teyit etmişti.



Hain Pastırmacıyan için papazlar tören düzenledi
Osmanlı meclisinde eski Erzurum mebusu olan Karekin Pastırmacıyan, ’Tero’ve ’Haço’çeteleriyle
birlikte Kafkaslardaki Rus ordusuna katılmak için ayrılmadan önce dini tören düzenlenmişti.



Çocukların üzerine gaz döküp ateşe verdiler
Ermeni isyan ve katliamları sırasında katledilen Türklerin sayısı resmi belgelere göre 517 bin 955’di. Ancak olay tarihi ve yeri belli olup sayı tespiti yapılamayanlarla birlikte bu rakam 2 milyona ulaşıyordu. 1915-1919 yılları arasında Rus Ordusu ile ittifak yapan Taşnak, Hınçak ve Ramgavar Ermeni çeteleri Doğu Anadolu Bölgesinde; Alaca, Cinis, Ilıca, Erzurum, Yanıkdere, Karskapı, Ezirmikli Osman Ağa ve Mürsel Paşa konakları, Yeşilyayla, Hasankale, Tımar, Horasan, Kars-Subatan, Van-Zeve, Ağrı, Bitlis, Iğdır-Oba ve Hakmehmet, Nahcivan, Zengezur ve Azerbaycan’da tam bir Türk Soykırımı gerçekleştirdi. Ermeniler, yıllardır bir arada yaşadıkları Osmanlı İmparatorluğu’nun askerlerine karşı her cephede savaş veriyorlar, halkın evlerini basıp yağmalıyorlar, çocukları ve kadınları vahşice katlediyorlardı.

Çeteler terör estirdi
Osmanlı ordusunda askere kayıt olan Ermeniler, ordunun silahlarını ve cephanelerini alıp köylerine geri dönüyor, köylerde terör estiriyorlardı. Ruslar 19 Ocak 1915 tarihinden itibaren cepheden çekilmeye başlamışlardı. Büyük bir taarruz için harekat planlıyorlardı. Ancak Rus ordusu çekilirken Rus Kozakları ve Ermeni gönüllüleri tarafından oluşturulan birlikler, özellikle Murat Vadisi’nde yağma ve katliam yapmaya devam ediyordu.

Diri diri yaktılar
Dönemin bugün yaşamayan tanıkları, yağmacı Ermeni çetelerinin arasındaki yüzleri tanıyorlardı. Bu vahşi katiller, kısa süre önce aynı köyü paylaştıkları, aynı tarlalarda yan yana çalıştıkları komşuları olamazdı. Yaşanan hayal kırıklığı, yavaş yavaş öfkeye dönüşüyor ancak elden hiçbir şey gelmiyordu. Müslüman Türklerin köylerinde neredeyse hiç erkek kalmamıştı. Ermeniler yine Ocak ayında Beyazıt’a saldırdı. O sırada Mahkeme Katibi Ali Şefik Efendi, dört saat uzaklıktaki Berekat-ı Ulya köyüne kaçıp sığındı. Ancak işgalciler çok geçmeden buraya doğru ilerlemeye başladı. İki bin kişilik bir müfrezenin, önlerine çıkan tüm köyleri yakıp yıkarak ilerlediği duyuldu. Şefik Efendi, olayları şöyle anlatacaktı:


Feci manzara
“Rus ve Ermenilerden oluşan bir müfreze yakaladıkları kadın ve çocukları toplayarak bize doğru ilerliyordu. 3 yaşından 10 yaşına kadar olan küçük çocukları bile, kolları bağlı olarak yanlarında gezdire gezdire gelmekteydiler. Can korkusuyla köyden kaçtım, yakındaki bir mağaraya gizlendim. Köyde kalan Müslümanların feci şekilde katledilişini uzaktan izleyebiliyordum. Köyün önünde büyük bir ot yığını vardı. Acımasız katiller, yanlarında yetmiş kadar çocuğu da sürükleyip getirmişlerdi. Ellerinden ve kollarından birbirine bağlı bu günahsız çocukları ot yığınının üzerine oturttular, gazyağı serptikten sonra ateşe verdiler.” İşgalin olduğu gün, Beyazıt Kasabası’nda yaşayan 15 bin Müslüman Türk’ün 14 bini katledildi. Kalan bin kişiden beş yüzü ise esir olarak götürüldü ve kendilerinden haber alınamadı.


Gözü dönmüş Ermeni canilerin, tam bir soykırım gerçekleştirdi. Hainler, hamile kadınlara ve çocuklara bile acımadı. Hunharca katletti.


Vahşetin tanıkları anlatıyor
1915 yılının Ocak ayında Eleşkirt’in Arapkömü (Öztoprak) Köyü ile Kozaklar’da gerçekleştirilen katliam devlet arşivlerine “tanık” ifadeleriyle birlikte geçiyordu. Ortanil Köyü’nde oturan Süleyman oğlu Rıza’nın 3 Haziran 1916 tarihli ifadesinde olaylar şöyle anlatılıyordu: “Ermeniler, 23 genç kızı esir aldı. Bunlar arasında kız kardeşim de vardı. Ama beni en çok gözümün önünde Hazalo adındaki hamile kadına yapılan olay üzdü. Bir Kozak ile üç Ermeni, köyün kadınlarını meydana topluyorlardı. Bu arada Ermenilerden biri hamile kadına saldırdı. Kadının kamayla karnını yaran adam, köylülerin gözü önünde götürüp bir ağaç dalına astı.”



Diri diri derisini yüzdüler
Muradiye Muhtarı Derviş Ağa’nın devlet kayıtlarına geçen ifadesindeki şu sözler dehşet vericiydi: Kadınlara dile getirmeye utandığım kötülükler yaptılar. Yunus isimli bir ihtiyarı ve hanımını parçalamışlar, edep yerlerini kesmişlerdi. Anlatmaya utanıyorum. Kasabamızdan Taho’nun sağ iken derisini yüzüp tulum çıkardılar. Kaymakam Mehmet Bey’in kızı Fatma Hanım’ın butlarını yardılar, cep yaptılar. İçiine pislik doldurdular.
Almira
Sal Oca 24, 2012 9:23 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Resmi belgelerle Ermeni vahşeti

Ermeniler beşikteki bebeklere bile kıydı
Kana susamış Ermeniler, bastıkları köylerde çoluk-çocuk demeden herkesi katletti. Subatan’da çetelerin zulmünden bebekler de nasibini aldı


Kars’a bağlı Subatan Köyü’nde yapılan kazılar, Ermeni vahşetinin korkunç boyutunu bir kez daha belgeliyordu. Köye baskın düzenleyen Ermeni çeteler, aralarında çocuk, kadın ve yaşlıların da bulunduğu 570 kişiyi hunharca katlediyordu. Subatan toplu mezar kazısında incelemelerde bulunan ünlü arkeolog Prof. Dr. Cevat Başaran, mezalim hakkında şunları yazmıştı:

Korkunç manzara
“1915-1918 yılları arasında Doğu Anadolu’da meydana gelen acı olayları gerçek yönleriyle ortaya koymayı amaçlayan toplu mezar kazılarından birisi de Kars-Subatan’da yapıldı. Bugün yaklaşık 20-30 hanelik Müslüman nüfusu barındıran Subatan köyündeki kazı çalışmaları, olayları yaşayan görgü tanıklarından 120 yaşındaki Fâriz Öztürk ile 95 yaşındaki Durağa Öztürk’ün sözlü ifadeleri doğrultusunda, köyde belirlenen dört ayrı toplu mezar yerinden Köseoğulları mahallesindeki merekte (samanlık) yürütüldü. Ele geçen iskeletlerin çoğunluğunun 0-1 yaş arası çocuklara ait olduğu izlendi.”

Kafasında balta izi
Kuzey-güney doğrultusunda konumlanan iki iskeletin bir ana ile kızına ait olduğunu yazan Prof. Dr. Cevat Başaran, tüyler ürperten Ermeni vahşetini gelecek nesillere aktarmak açışından tarihe şu önemli notları düşüyordu: “Kadın sağ yanı üzerine düşmüş ve sol koluyla kucağındaki çocuğa sarılmış. Kadının kafatasında belirlenen iki darbe izi, bunların özellikle kafalarına vurulan olasılıkla balta ya da kesici aletlerle katledildiğini gösterir niteliktedir. İlk harekette fazla etkili olmayan balta, ikincisinde kafatasını derinlemesine ikiye ayırmıştır. Buradaki ilk çalışmalar sonrasında 12 çocuk ve 3 yetişkin iskeleti ortaya çıkarılmıştır. Bu buluntular, Kars Müzesi’nde açılan Katliâm Bölümü’nde sergilenmeye alındı.”

Bulgular örtüşüyor
Ermeni mezaliminin yaşandığı bölgede, yaklaşık bir asır sonra bu incelemeleri yapan çok sayıda akademisyen, olayın görgü tanıkları olan Fariz Öztürk ile Durağa Öztürk’ün ifadeleri ile elde ettikleri bulguların örtüştüğünü gördü. Öztürk ailesinin ifadelerine göre,
25 Nisan 1918’de Kars ve Sarıkamış’tan geri çekilen Taşnak-Ermeni çeteleri, o zamanlar Türk, Ermeni ve Rumlar’ın birlikte yaşadığı Subatan köyüne saldırdı. Her yana gelişigüzel ateş açan Ermeni çeteler, ele geçirdikleri köylüleri de bulundukları yerde acımasızca öldürürler. Subatan köyünde toplam 570 kişinin katledildiği ortaya çıktı.




Hamile kadınların karnını süngülerle deştiler
Subatan’da yaşanan vahşet, tanıkların verdiği bilgiler ışığında yapılan kazılarla gün ışığına çıkmıştı. Katledilen masumlar arasında, kundaktaki bebeklerin de olması tüyleri diken diken etmişti. Caniler bu günahsızlara da acımamıştı. Arşiv belgelerinden elde edilen fotoğraflara ve kazı sonrası ulaşılan bulgulara göre kafalarına baltalarla vurularak veya karınlarına süngü sokularak öldürülen kadın ve çocuklarla, yaşlı erkekler sokaklarda bırakılmıştı.



Ahırlara doldurup katlettiler
Bir başka toplu mezar da Van’ın Zeve şehitliğinde bulundu. Arkeolog Prof. Dr. Cevat Başaran’ın tespitleri yine oldukça çarpıcıydı: “Van’ın Çitören köyü yakınında yer alan Zeve Şehitliği’nde
4 Nisan 1990’da başlanan kazı çalışmaları, olayı yaşayan görgü tanıklarından İbrahim Sargın’ın sözlü ifadeleri doğrultusunda yapıldı. 30-40 cm. kalınlıktaki dolgu toprağın kaldırılmasından sonra topluca öldürülmüş insan iskeletleriyle karşılaşıldı. Bulgular, görgü tanığı ifadesi ile birleştirilince şu bilgilere ulaşıldı. 1915 yılında Rusların desteğinde bölgeye giren Ermeni çeteciler, köyleri basıp sivil Türk ve Müslüman halkı katletmeye başlarlar. Yakın çevredeki 8 köyden topladıkları yaklaşık 2 bin 500 kişilik bir topluluğu zorla Zeve köyüne getiren çeteler, bunları rasgele evlere ve ahırlara doldurup delici ve kesici aletlerle işkence yaptıktan sonra insanların üzerine ateş açmış. Ardından da bütün evleri yakmış. Kazıda ortaya çıkarılan malzemeler Van Müzesi Katliam Bölümü’nde sergileniyor.”



Hainlerin cephanesi kiliselerde saklandı
İzmir’deki silah, cephane ve dinamitlerin, kentteki Ermeni kilisesinde gizlendiği ortaya çıkacaktı. Urfa’da görevli Ermeni komitalar, Rusların saldırısı halinde Türk ordusunun çekilişini önlemek ve ülkede isyan çıkarmakla yükümlüydü. Komitacı Ermeniler Urfa’daki Ermeni mahallesinin evlerinden cephanelik olarak yararlanıyordu. Bir Ermeni kilisesi bulunan Kirmuş’ta isyan başladığı zaman hükümet hemen asker ve jandarma gönderdi ancak bunların çoğu öldürüldü. Hükümetin takviye kuvvetleri gelene kadar Ermeniler, Müslüman halkının büyük çoğunluğunu türlü
işkencelerle katletmişti.

Misyonerler de yardım etti
Talat Paşa anılarında, Urfa’nın, önemli bir Ermeni merkezi olduğunu yazıyordu: “Bu işte İngiliz, Fransız ve Rusların da yardımları oldu. Bodrumlar ve başka yerler cephane ve silahlarla doldurulmuş, 9-10 hafta yetecek kadar gıda maddesi stok edilmişti. Ermeniler İtilaf Devletleri konsoloslarından büyük ölçüde yardım görmüştü. Amerikan misyonerleri, söz gelimi misyoner Lesie, bayrak ve giyim eşyası vemişti. Başarılarından emin olan Ermeniler, Osmanlı kuvvetlerine karşı harekete geçmekte duraksamamışlardı. Adı geçen misyoner sonradan zehir içerek intihar etmiştir. Bıraktığı yazıda, hareketlerinden yalnız kendisinin sorumlu olduğunu ve Ermeni isyanına katılmış olmayıp sürüklendiğini yazmaktadır.”




Papaz ve öğretmenler çetelere katılıyordu
Batı’nın kışkırtması sonucu Ermeni papazlar ve misyoner okullarında çalışan öğretmenler de çetelere katıldı. Bursa isyanına, Ermeni öğretmen ve din adamlarının katıldığı çok geçmeden anlaşıldı. Adana’da da Ermeniler İtilaf Devletleri donanması lehine casusluk yapıyorlardı. Trabzon ve Ermeni illeriyle sınırdaş olan Karahisar sancağı, Sivas ile Ermeni hareketleri için önemli bir üs rolü oynuyordu. Komitalar, buralara bir çok üyesini din adamı ve öğretmen olarak
gönderiyor ve isyan fikirlerini yayıyorlardı.
2-15 Haziran 1915’te Ermeni mahallesinde silah araştırmaları yapan polisler öldürüldü. Aynı zamanda telgraf telleri kesilerek Karahisar’ın başka yerlerle haberleşmesi önlendi.

Karahisar kalesine çekildiler
Müslüman halk bir gün ve bir gece kurşun ve bomba saldırıları altında kaldıktan sonra Ermeniler, reisleriyle birlikte büyük çapta savunma hazırlıkları yapılmış olan Karahisar kalesine çekildi. Burada pek çok cephane ve gıda maddeleri stok edilmişti. Buradan bütün şehir ateşe verildi. Bunun üzerine dışarıdan çağırılan kıtalar kaleyi kuşattılar, Ermeniler yirmi beş gün savunmada kaldı. İsyanda 84 asker canından oldu.

Seferberlikten sonra bu propaganda arttırıldı. Serponil adlı biri din adamı görünümü altından bütün ili dolaşarak halkı silahlı ayaklanmaya kışkırtıyordu.
Almira
Sal Oca 24, 2012 9:24 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Resmi belgelerle Ermeni vahşeti

Çetelere eğitimi Ermeni papazlar veriyordu
ABD’li misyonerlerin açtığı okullarda görev yapan papazlar, beyinlerini yıkadığı Ermeni çocukları komitacı olarak yetiştiriyordu

Osmanlı’ya başkaldıran Ermeni çeteler, papazlar tarafından kışkırtılmıştı. Ermenilerin Van’dan sonra en çok önem verdikleri bölge Bitlis ve çevresiydi. Teşkilat, tertibat ve lider bakımından en becerikli adamlarını, piskoposlarını buraya tayin ettiren Ermeniler, Meşrutiyet’in ilânından önce ve sonra patrikhanenin bölgeye gönderdiği en seçkin ve gözde papazlar ve piskoposlar ile bir arada çalışma imkanı buldu. 26 Ekim 1895 tarihinde, Bitlis’te yaşayan Ermeniler, başta papazlar olmak üzere, Diyarbakır, Erzurum ve Van komitecileri tarafından isyan ve ihtilale kışkırtıldı. Devlet arşivlerinde Saadettin Paşa ve İbrahim Cemal Efendi’nin hazırladığı raporlar, Bitlis’teki isyan hareketinde, Amerikan Koleji’nin tahrik ve teşviğine dikkat çekiyor.

Düşman nesiller yetişti
Bitlis’ten ABD’de yerleşen Ermenilerin açtığı Bitlis Koleji, Amerikalı bir misyonerin idaresindeydi. Kolejde yatılı okuyan Ermeni çocuklarının beyinleri, Osmanlı aleyhine isyan ve ihtilal düşünceleriyle yıkanıyor, Ermenilerin bağımsızlık hayali üzerinden Türk milletine düşman nesiller yetiştiriliyordu. Misyoner George ile papazlar, Ermenilerin ileri gelenlerine, onlar da Ermeni halkına Hınçak Komitesi’nin programını telkin ederek ayaklanma düşüncesini zihinlere yerleştirdikten sonra fedai kaydına başlamışlardı. Bundan sonra her taraftan fedailer Bitlis’e akın etti. Hatta bazı devlet memuru Ermeniler, görevlerinden istifa ederek Bitlis’e gitti.

Cumada kilise çanı
Bitlis olaylarının patlak verdiği tarih, cuma gününe denk geliyordu. Camilerde hutbe dinleyen Müslümanlar, Protestan Koleji’ndeki kilise çanının çalındığını duydu. İlk çan sesinde, Ermeni ileri gelenlerinden bazılarının ortalıktan kaybolması dikkat çekti. Çan, ikinci kez çalındığında Bitlis’teki tüm Ermeniler dükkanlarını kapatarak bazı yerlerde yangınlar çıkarmaya başladılar. Silahlanan Ermeniler, camiye doğru ilerliyorlardı. Müslüman Türk kadınları, bu durumu camideki erkeklere bildirmek için çocuklarını gönderdi.
Kilise çanı üçüncü kez çaldığında Müslümanlar, hutbenin bitmesini beklemeden dışarıya fırladı. Ermenileri kapı önünde silahlı ve hücuma hazır gördüler ve çatışma başladı. Ayaklanma iki saat sürdü. Devletin memurları ve askerler asayişi sağladıklarında, 38 Müslüman Türk’ün katledildiği, 135 kişinin de yaralandığı ortaya çıktı. Olaylar kısa zamanda çevre ilçelere de yayıldı.



Talimatları Rusya’dan alıyordu!
Osmanlı döneminin Ermeni paşalarından Nubar Paşa, Rusya’dan talimat aldığını gizlemiyordu. Türk milleti; Birinci Dünya Savaşı’nda yedi ayrı cephede, küresel ve emperyalist devletlere karşı savaşmak zorunda kalmıştı. Savaşın en çetin cephelerinden birisi de “Kafkas Cephesi” olarak bilinen “Doğu Cephesi” ydi. Rusya, Türkiye’yi küçültmek için,
Bulgaristan ve Anadolu’da kurmak istediği Ermenistan sayesinde Türkiye’yi çember içine almak ve Rusya için tehdit olabilecek Türk birliğinin önüne geçmek istiyordu. Planı öğrenen Ermeniler, o tarihe kadar Kafkasya’da kendilerine sayısız zulüm uygulayan Ruslar’a karşı ani bir sempati geliştirmeye başladı. Bir kez daha fırsat önlerine çıkmıştı. Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde kurulan Ermeni cemiyetleri; Hınçaklar, Taşnaksutyun ve Ramgavar gibi birlikler, Ermeni Patrikliği ile birleştiler ve Nubar Paşa’nın başkanlığı altında bir heyet kurdular. Nubar Paşa, İstanbul’da Rus Hükümeti ve elçiliğinden doğrudan talimat aldığını gizleme gereği bile duymuyordu.




Kazım Karabekir’in Ermeni vahşetini belgeleyen telgrafı
Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinde de yer alan “Arşiv Belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri” kitabında, Ermeni çetelerin mezalimi belgelerle tüm çıplaklığı ile gözler önüne seriliyor. Genelkurmay tarafından bilim dünyasına hediye edilen bu eserde, Ermeni yalanları çürütülürken, o dönemde yaşanan olaylar objektif bir dille anlatılıyor. Belgelerde, vahşetin ulaştığı korkutucu boyut, herkesin yüreğini ürpertiyor.

3 ncü Ordu Kumandanlığına
Ermeni eşkıyâsı Erzincan ve civârındaki irtikâb eyledikleri mezâlime ve yirminci asr-ı medeniyye ile kabil-i te’lîf olmayan envâ’-i hûn-hârlıklarına Aşkale’den Erzurum istikâmetine tard olundukları vakit daha eşna’ını yaparak Ekbertos’un mezâlimine rahmet okutmuşlardır. Merdiven köyünde kırk beş Aşkale’de on yedi Tilkitepesi’nin iki kilometre cenûbunda harîtada ismi yazılı olmayan Cinis köyünde altı yüz küsûr zükûr ve inâs nüfûsun on üçü müstesnâ olmak üzre mütebâkîsi ihrâk edilmek ve süngülenmek ve hamile kadınları karınları yarılarak çocukları kucaklarına verilmek sûretiyle şehîd edilmiş olduğunu arz eylerim.
2/2/34
1 nci Kafkas Kolordusu Kumandanı
Mîr-alây Kâzım Karabekir



Sason’daki kanlı isyanı işte böyle itiraf ettiler
1897 yılında, bazı Ermeni komiteleri, Sason ve Muş bölgesine gelerek yerleşmeye başlamışlardı. Bu tarihten 1905 yılına kadar devam eden Ermeni katliamları, bölgede çok kan dökmüş ve isyanlar güçlükle bastırılmıştı. Sason isyanı süresince yaşanan çatışmalar, bizzat Ermeniler tarafından kaleme alınan “Antranik’in Savaşları” adlı eserde şöyle anlatılıyordu: “1904 Nisan’ında Ermeni isyanları, çarpışmaları, Sason tepelerinden ve Muş Ovası’ndan Van’a kadar yayıldı. Konsoloslar aracılık ederek Antranik’in (Ermeni lider) uzlaşmasını teklif etti. Taşnaksutyun Bürosu ve Muş Merkez Komitesi temsilcileriyle birlikte kumandanlar toplanıp Antranik’i Genel Komutan seçtiler. Düşmandan (Türklerden) 800-1000 kişi öldürüldü. Fedailer 53 tüfek ve 500 mermi ele geçirdiler. Savaş 12 saat sürdü. 16 Nisan’da hükümet askerleri İshanzor yolunu tutmuşlardı. Savaş başlayınca Dalorik’te bulunan Sempad yetişti. O gün düşmandan (Türklerden) 5 kişi öldürüldü. Apagama ve Gomer’de, düşmanlardan (Türklerden) bir çok ölü ve yaralı yere serildi.”




Sultan Abdülhamid’i öldüreceklerdi
Tarihler 21 Temmuz 1905’i gösterdiğinde, İstanbul’daki Ermeniler bir başka planı hayata geçirmeye çalışacaklardı. Kendi taleplerinin ve bağımsız Ermenistan Devleti’nin önünde önemli bir engel olarak gördükleri ve bu nedenle de “Kızıl Sultan” lakabını taktıkları Osmanlı Padişahı Abdülhamid öldürülmeliydi. Taşnaksutyun komitesinden Hristofor Mikaeliyan adlı bir Ermeni, Mikaeliyan’ın kızı Robina ve bir de Rus Ermenisi, özel olarak yaptırılan bir aracın içine 20 kiloya yakın saatli bomba yerleştirerek Yıldız’daki Hamidiye Camii’nin kapısına pusu kurdu. Bomba, Padişah Abdülhamid Han’ın Cuma namazından çıkacağı saate ayarlandı. Padişah namazını kıldıktan sonra Şeyhülislam Cemaleddin Efendi ile sohbete dalınca, bombanın saati dolduğunda tehlikeden uzaktaydı. Ortalık bir anda savaş alanına döndü. 26 kişi öldü, 58 kişi yaralandı.
Almira
Sal Oca 24, 2012 9:17 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Resmi belgelerle Ermeni vahşeti

Türk kanına doymayan Ermeni vampir; Kanayan ’General Dro’ lakaplı Drastamat Kanayan adlı Ermeni kasap, Doğu illerimizde onbinlerce sivil Türk’ü en vahşi yöntemlerle katletti.

Carlık Rusyası döneminde doğan ’General Dro’lakaplı Ermeni cani Drastamat Kanayan, Doğu illerimizde çok sayıda Türk’ü hunharca şehit etti. Kanayan, çocukluğundan itibaren katıksız bir Müslüman düşmanı olarak yetişti. Bu kasap, Türkçe kökenli olan soyadına uygun biçimde, ’kan emici’ bir caniydi. Birinci Dünya Savaşı‘nda Rus ordusu adına Osmanlı toprakları, Gürcistan ve Azerbaycan‘da çetecilik yapan bu kişi, özellikle Anadolu‘da savaş sırasında oluşan otorite boşluğunu fırsat bilerek birbirinden iğrenç ve insanlık dışı eylemlere imza attı. General Dro lakaplı Kanayan, 1914-1918 yılları arasında Erzurum, Erzincan, Van ve Kars gibi vilayetlerimizde en az 200 bin Müslümanın vahşice katledilmesinde bizzat aktif rol aldı.

Sadık bir maşa
Türklerin Ermenileri bozguna uğratmasının ardından Rusya’ya kaçmayı başaran Kanayan, ’üstün başarıları’ nedeniyle 1918-1920 yılları arasında kısa bir süre boyunca bağımsız kalan Ermenistan Cumhuriyeti’nde Savunma Bakanlığı görevine getirildi. Ancak, Ermenistan’ın Bolşeviklerce işgal edilip Rusya güdümünde bir kukla devlete dönüştürülmesinin ardından Rus mahkemelerinde yargılanacağını anlayınca bu kez de gizlice Almanya‘ya kaçtı. Almanya‘daki uzun sürgün döneminde Nazizmin yükselişini ilgiyle izleyen Ermeni çeteci, Nasyonal Sosyalist İşçi Partisi‘nin iktidara gelişiyle birlikte kendisini Adolf Hitler‘e yakından tanıtmakta gecikmeyecekti. Hitler, katliam konusundaki zengin referansını gördüğü bu katile tam yetki verip, onu generallik rütbesine yükseltecekti. Birinci Dünya Savaşı yıllarında işkence ve katliam konusunda tam bir guru unvanı alan Dro, bu dönemde Kuzey Kafkasya ve Kırım’ın işgal edilen bölgelerinde, ’sadık bir maşa’ olarak kullanılacaktı.

Son durağı Amerika
1945 yılında Nazi Almanyası teslim bayrağını çekince, General Dro‘ya bir kez daha gurbet yolları gözüktü. Bu eli kanlı katil, diaspora Ermenilerinin cömert yardımlarıyla bütün yasal formaliteleri aşarak ABD‘ye göçmen sıfatıyla girmeyi başardı. Yanında hayatı boyunca bütün gereksinimlerini karşılayacak bir servet de götürerek Massachusetts eyaletine yerleşti. ABD‘de ikamet ettiği süre boyunca bir kez bile rahatsız edilmeden krallar gibi yaşayan Dro, 1956 yılında 72 yaşındayken öldü ve hayatının son 11 yılını geçirdiği Massachusetts‘te gömüldü.

Milli kahraman oldu
Ülkesinde ‘milli kahraman’ ilan edilen Kanayan’ın kemikleri, 2000 yılında ABD’den Ermenistan‘a nakledildi.

1990‘lı yılların sonlarında Ermenistan, ‘milli kahraman General Dro’nun mezarının ABD‘de olmasının bütün vatanseverlere acı verdiğini‘ belirterek, Ermeni diasporasına acil yardım çağrısında bulundu. ABD Ermenileri yalnızca iki gün içinde bir milyon dolar topladı. Dönemin Ermenistan Devlet Başkanı Robert Koçaryan, derhal katilin doğduğu Aparan kentinde, piramit biçiminde gösterişli bir anıt mezar inşa ettirdi. Dro‘nun kemikleri 2000 yılı Mayıs ayında, 44 yıldır gömülü olduğu Massachusetts‘deki mezarlıktan çıkartılarak Ermenistan‘a nakledildi; 29 Mayıs 2000’de düzenlenen görkemli bir devlet töreniyle de anıt mezara gömüldü. Ermeni Patriği 2. Karekin‘in yönettiği cenaze töreninde 50 bin Ermeni hazır bulundu. Patrik Karekin, törende yaptığı konuşmada şunları söylüyordu: “Onu anlatmak için bütün sözcükler yetersiz kalacaktır. General Drastamat Kanayan‘ı layıkıyla tanımak için dönüp geçmişteki hizmetlerine bakmalıyız.”

Amerikalı subay
soykırım tanığı
Amerikalı yazar Robert Dunn, mütareke döneminde Amiral Bristol’ün karargahına haber alma subayı olarak atanmıştı. Bu görevi sırasında Dunn, Vampir Drastamat Kanayan’ın daveti ile “Türk köylerini teker teker yok etme” eylemine misafir müttefik subayı olarak katılmıştı. 1952 yılında New York’ta anılarını yazan Dunn, kitabında katliamları şöyle anlatıyordu:
“Dro‘nun birlikleri geldi. Sırada ilk olarak düz siyah saçlı ve iri gözlü bir Müslüman kız çocuğu vardı. En fazla oniki yaşındaydı. Yüz üstü yatırdılar. Ermenilerden biri, çevreye fazla kan sıçramaması için tüfeğini onun hemen iki göğsünün arasına uzattı ve bu mesafeden tetiği çekti. Ateş ettiği noktada, kurbanın ev yapımı basma elbisesini anında kırmızıya boyayan bir kan lekesi oluştuğunu gördüm....
Sırada bir başka çocuk vardı. Kurşun çocuğun ense kökünün biraz altından girip omurgasını parçaladı.”


Hayatı katliam yapmakla geçti
Dönemin ABD Büyükelçisi Bristol, Türkleri öldürmekten büyük zevk alan General Dro’yu ‘etnik temizlik ustası’ olarak nitelendiriyordu.

Diaspora Ermenileri arasında daha çok ’General Dro’ lakabıyla tanınan bu ruh hastası, ’hayatını Türklerin kökünü kazımaya adamış koyu bir faşist’ olarak tanımlanmıştı. ABD‘nin Osmanlı Devleti Büyükelçisi Mark Lambert Bristol’un anılarında, Kanayan’ın ’etnik temizlik ustası’ olduğu açıkça dile getiriliyor. Bristol‘un, ABD resmi arşivlerinde 867 bin /1540 envanter numarasıyla kayıtlı olan savaş günlüğünde insanlık düşmanı General Dro aynen şu cümlelerle anlatılıyor:
“Savaş sırasında General Dro‘nun yakınında bulunmuş elçilik memurlarımın hazırladığı raporlardan, onun savunmasız Müslüman köylerini bombalayıp işgal ettiğini, ardından da bir tek kişinin bile kaçmasına izin vermeden bütün köylüleri vahşice öldürdüğünü iyi biliyorum. Dro ve adamları girdikleri köylerde önce evleri tek tek yağmalıyor, ahırlardaki hayvanlara el koyuyor, sonra insanları topluca katlediyor ve işlerini bitirdikten sonra da bütün köyü yakıyorlardı. Bu, hiç kuşkusuz ki o bölgede Müslümanlara karşı yürütülen sistematik bir etnik temizlik operasyonundan başka bir şey değildi.”

Yaşananlar sadece bununla da sınırlı değildi. Bir Amerikan subayı da, Ermeni ordusu başkomutanı tarafından adeta bir av partisine davet edilir gibi kadın ve çocuğu ile günahsız ve savunmasız 800 insanın boğazlandığı bir katliam partisine davet ediliyordu.
Almira
Sal Oca 24, 2012 9:25 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: GÜNÜMÜZDE MEDYANIN GÜCÜ....

Medya bakiş açınızı istediği yöne kolayca yönlendirebilen güctür.Devlet ordu medya üçlüsündeki medyanın yeri onun gücünü gösterir.
Neyi anlatmak isterse onu anlatan, nasıl anlatmak isterse öyle anlatan, tek başlı, çok kollu, kolları kesildikçe yerine tıpatıp aynısını çıkaran dev, bir canavardır medya. her şeyi bilir, susması gerekirse konuşur, konuşması gerektiğinde susar.
Medya uyutabilir, susturabilir, isyan ettirebilen,eğitebilecek,yok olmayacak bir güçtür.Bu gücü iyi niyette kulanmak gerekir aksi taktirde durum ortada..

Teşekürler, Bahtiyar_34 çok önemli bir konuya değinmişsin...
Almira
Sal Oca 31, 2012 8:33 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: MEVLİD KANDİLİ...

http://img2.xxxx.com/images/s/o/n/sonbaharhazani/1156451608kandil001cl7.jpg


Mevlid Kandili Kandiliniz Mübarek Olsun - 03 Şubat 2012 CUMA

"Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik."
(Enbiyâ, 107)

İnsanlığın kurtuluşu için gönderilen son ve en büyük peygamber, bizim Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) 571 yılında Kameri aylardan Rebiü'l-evvel ayının 12.gecesi doğmuştur. Milâdî takvime göre ise bu, 571 yılı Nisan ayının yirmisine rastlamaktadır. Bu mübarek geceye "Mevlid Kandili" denir.


O'nun doğduğu çağda dünyanın her tarafında cehalet, zulüm ve ahlâksızlık almış yürümüş, Allah inancı unutulmuş, insanlık korkunç ve karanlık bir duruma düşmüş, dünya yaşanmaz hale gelmişti.


O'nun doğduğu gece, insanlığın kurtuluşu için çok hayırlı ve mübarek bir başlangıçtır.O gecenin sabahı gerçekten de feyizli bir sabahtı. İnsanlık için yepyeni bir gün doğmuş, aydınlık bir devir açılmıştı. Bir fazilet güneşi ve hidâyet meşalesi olan sevgili peygamberimizin gönderilişi, Yüce Allahın bütün insanlara en büyük nimetlerinden birisidir. Bu hususta Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmuştur:


"Andolsun ki içlerinden, kendilerine Allah'ın âyetlerini okuyan, (kötülüklerden ve inkârdan) kendilerini temizleyen, kendilerine Kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermekle Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Halbuki daha önce onlar apaçık bir sapıklık içinde idiler."
(Âl-i İmrân, 164)


Bu gece, müslümanlar arasında yüzyılllardan beri büyük bir coşku ile kutlanmakta, Sevgili Peygamberimiz derin bir saygı ile anılmaktadır. Büyük Türk Alimi Süleyman Çelebi tarafından yazılan ve asıl adı "Vesiletün'necat" olan mevlid kitabı O'nun doğumunu, üstünlüğünü ve mucizelerini en güzel bir şekilde dile getiren değerli bir eserdir.


Peygamberimizin doğum yıldönümlerinde okunan mevlidleri saygı ile dinlemek, O'nun mübarek ruhuna salât ve selâm okumak hiç şüphesiz büyük milletimizin Sevgili Peygamberimize olan engin sevgi ve bağlılığının bir ifadesidir.

Bununla beraber, O'nun ahlâk ve fazilet dolu hayatını öğrenmek ve kendimize örnek almak başta gelen görevlerimizdendir. Asıl o zaman O'nun sevgisini ve hoşnutluğunu kazanmış oluruz.

O âlemlerin Rabbinden, "Alemlere rahmet olarak gönderildi." Asırlara sığmayacak inkılapları birkaç sene içerisinde gerçekleştirdi. Evlâtlarını diri diri toprağa gömen babalar O'na ve getirdiği prensiplere iman ettikten sonra mükemmelleştiler, dünyaya insanlık, adalet ve medeniyet rehberi olacak hale geldiler. İnsanlar O'nun tek emriyle, kökü yüzlerce yıl derinde olan alışkanlıklarını bıraktı.

O, yirminci asır insanının yüzyılda yerleştiremediği hakkı, hukuku, adâleti, hürriyeti, demokrasiyi ve insan haklarını bir solukta yerleştirdi. Böylece cehâlet asrı bir saâdet asrı olup, çıktı. Nihayet asır, asırlara taştı. Ve O, çağlar ötesiyle kucaklaştı.

Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed kendisinden önceki peygamberler gibi sadece bir kavme veya millete değil, bütün insanlığa peygamber olarak gönderilmiştir. O'nun diğer peygamberlerden en farklı yönlerinden birisi budur. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur:


"Biz seni bütün insanlara ancak müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik; fakat insanların çoğu bilmezler."
(Sebe, 28)


İnsanlığın her zaman ve mekânda Hz. Peygamber'in tebliğ ettiği ilâhî mesaja ve bu mesajın hayata geçirilmiş şekli olan onun sünnetine ihtiyacı vardır. O'nu örnek almak, Kur'an'a uymaktır. Çünkü Hz. Aişe (r.a.)'nın ifâdesiyle O'nun ahlâkı Kur'an'dı. (Müslim, Misâfirîn, 139). Kur'an-ı Kerim, Peygamberimiz Hz. Muhammed'in inananlar için en güzel örnek olduğunu bildirmekte ve bu hususta şöyle buyurulmaktadır:
"Andolsun, Allah'ın rasûlünde sizin için, Allah'a ve âhiret gününe kavuşmayı umanlar için ve Allah'ı çok ananlar için güzel bir örnek vardır." (Ahzâb, 21)


Bu geceyi nasıl ihya edelim?

Bütün insanlık âlemine bir hidayet tarihi açan ve âlemlere halis ilâhî rahmet olan böyle yüksek şanlı bir Peygamber'in ümmeti olmakla şereflenmiş bulunan biz müminlere ne mutlu! Bu geceyi vesile bilerek, O'na ümmet olmanın şuuruna erebilmek, Bu gecenin manevî zenginliğinden istifâde etmek için en azından bir Tesbih Namazı kılalım, bir de Hatm-i Enbiyâ yapalım.

O'na ümmet olan müminlere gevşeklik yakışmaz.

Unutmayalım...

Alemlere rahmet olarak gönderilen muazzez Peygamberimizin, doğumunu anarken, yalnız mevlid okumak, ilâhîler söylemek ve kandil simidi dağıtmak yeterli değildir, sadece bu geceyi yaşamak yeterli değildir. Yüce Allah'ın sevgisine, hoşnutluğuna ve bağışlamasına ermenin yegâne yolu, Peygamberimizin yolundan gitmektir...

"De ki: Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günâhlarınızı bağışlasın..."
(Âl-i İmrân, 31)
Almira
Cum Şub 03, 2012 12:13 am
 
Foruma git
Konuya git

MUHAMMED (S.A.V)

MUHAMMED (S.A.V)

Allah,ü téalanın nuru yüzünde
Rahmeti alemin dili Muhammed (s.a.v)
Kalbi temiz sudan duru özünde
İslam’ı alemin yolu Muhammed (s.a.v)

İkram sofrasıydı ibret bazında
Bereketi çoktu zerre azında
Ezildi ezmedi durdu sözünde
Sert rüzgarın serin yeli Muhammed (s.a.v)

Temiz berrak sözü hak niyazında
Yardıma koşardı burak hızında
Hasan Hüseyin,i torun dizinde
Candan cana yakın eli Muhammed (s.a.v)

Geceler ışıktı onun gözünde
Merhamet kaynardı karda buzunda
Babalık sevgisi Fatma kızında
Tuba ağacının dalı Muhammed (s.a.v)

Adalet kaynardı hep kazanında
Hakkı hak tartardı hak mizanında
Oku öğren çalış demiş lafzında
Evliya alimin gölü Muhammed (s.a.v)

Hak aşkına yanar çölün düzünde
Sıddık Osman Ömer Ali izinde
Allah’ın kudreti vardı gürzünde
Yiğit cesur asker kolu Muhammed (s.a.v)

Azamet mühür,ü var omuzunda
Hak kitabı kuran nur havuzunda
Davut Musa İsa hak nazarında
Rabbinin habibi kulu Muhammed (s.a.v)

Kıyamete kadar parlak yıldızı
Ümmetinden çıkmaz onun yaldızı
Muhammed kucağı üşütmez bizi
İslam’ın sevilen gülü Muhammed (s.a.v)


http://www.caycicegi.info/web/hatice/Image/kandil_tebrigi.jpg
Almira
Cmt Şub 04, 2012 12:44 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: Mevlid Kandiliniz Mübarek Olsun

http://img03.xxxx.com/v2/images/editor/s/a/g/saglikci87/16735903923434_1259763182.gif

İçim içime sığmıyor
Bu gün bayram, bu gün mevlid kandili
Gözümden yağmur yağmıyor
Bu gün bayram dostlar, bu gün mevlid kandili

Bu gün alemlere rahmet doğdu
Doğdu da cihanı nura boğdu
Geldi alemin nuru karanlığı kovdu
Bu gün bayram, bu gün mevlid kandili

Sen, ben doğmuşuz ne çıkar
Diğer varlıkların ne hükmü var
İbrahim Allah’a dost, Muhammed ona yar
Bu gün bayram dostlar, bu gün mevlid kandili

Bu gün bayram, çünkü Cuma günüdür
Bu gün bayram, çünkü dua günüdür
Bu gün peygamberimin doğum günüdür
Bu gün bayram dostlar, bu gün mevlid kandili

Aç elini eyle dua,
İster suya, ister dağa,
Onunla erdik mutluluğa
Bu gün bayram, bu gün mevlid kandili

Kelimeler mutluluğuma etmiyor kifayet
Gönülden değil kalemdendir şikayet
Onunla geldi nur, onunla doğdu İslamiyet
Bu gün bayram dostlar, bu gün mevlid kandili

Sözüm bitip sana veda ederken
Elim açıp Rabbe dua ederken
“Rabbim beni kavuştur” derken
Bugün bayram dostum, bu gün mevlid kandili
Almira
Cmt Şub 04, 2012 12:40 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: MEVLİT KANDİLİNİZ MUBAREK OLSUN...

http://img1.xxxx.com/images/k/e/l/kelimelerinahengi/mevlid_kandili_2006.jpg

Mevlid duası AMİN

Subhane rabbiyel aliyyil alel vehhab - Ey yerlerin ve göklerin sahibi, kainatın ve mükevvenatın yegane, haliki, kimsesizleri gözeten, dertlilere deva, hasta kullara şifa veren, bunalmışların imdadına yetişen yüce Allahım. - Suçlarımız kabahatlarımız, çeşit çeşit günahlarımız yüzünden, sana karşı mahsumuz, Senin huzurunda, el açıp yalvarıyoruz bizleri huzurunda boş çevirme yarabbi. - Şu okunan Kur’anı azimu şan’ı Mevlidi Şerifi ve esnasında getirilen selavatu selamları Hz. Peygamberin yüzü suyu hürmetine, ahseni kabul ile makbul eyle yarabbi. - Medineyi münevvereyi nurlandıran ve her an milyonlarca defa mübarek ismi hürmetle anılan, bu devlet dünyada kimseye nasip olmayan,bizim peygamberimiz Hz.Muhammed Mustafa (S.A.V) ‘in mübarek ruhu şeriflerine hediye eyledik, şu anda haberdar, kısmeddar eyle yarabbi. - HZ. Ademden beri gelmiş geçmiş peygamberlerin, velilerin ve dini islama hizmet eden Hz. Kur’anı, elden ele, dilden dile ulaştıran, üstad efendilerimizin, hocalarımızın, kalfalarımızın, üçlerin, yedilerin, kırkların ruhuna hediye eyledik şu anda vasıl eyle yarabbi. - Bu mevlidin okunmasına sebep olan zatın, mevlid-i şerifini mübarek eyle, bugün burada toplanmamıza sebep olan, mübarek Cuma günü hürmetine, günahlarımızı af eyle yarabbi. - Dünyevi ve ahrevi muratlarımızı vasıl eyle, ölmüşlerimizin ruhlarını şad eyleyip, bu meclisi şeriften haberdar eyle yarabbi. - Kahraman İslam ordusu denizde, havada, karada, her yerde muzaffer eyleyip İslam ve vatan düşmanlarını kahhar isminle kahreyle yarabbi. - Hazır meclis olan cemaatimizin her iki cihanda, yüzlerini ak eyle yarabbi. - Din, vatan, millet, memleket uğruna canını feda eden, muharebe meydanlarında aslanlar gibi dövüşen, kanlı elbiseleriyle, Hz. Ulu Allah’ın karşısına çıkacak genç yaşta ölenler, annelerine, babalarına kanamadan ayrılan sevgili şehitlerimizin ruhlarına hediye eyledik ikram eyle yarabbi. - Ya ilahel alemin, veya hayrun nasirin olan ulu Allah’ım, sana açılan eller hürmetine, geceleri sabaha kadar durmadan Allah, Allah, Allah diyerek tatlı göz yaşlarınla yıkanan aşklar hürmetine, bizleri af eyle yarabbi. - Ya ilahel alemin, senin vahdaniyetine güvenerek, kapına geldik, kulluk edemedik, affına geldik, sen kaffar, cettar, rahman ve rahimsin, hiç şüphesiz biz günahkarız, bize lütfunla muamele et, hicran ateşiyle yakma, bizi İslam olarak getirdin, İslam olarak götür, Hz. Muhammediye getirdiğin gibi, yine Hz. Muhammediye götür, aramızdaki rabıtayı kesme, kalp penceremizi aç yarabbi. - Ömrümün hıtamında, gözlerimiz perdelenmeden, sayılı nefeslerimiz tükenmeden, ol gaflet uykusuna dalmadan evvel, cümlemize, kamili iman ve şehadet kelimesini nasip eyle yarabbi. - Buyrun imanımız tazelenmesi için kelime-i şehadet, buyrun günahlarımızın af olması için kelime-i şehadet, buyrun son nefeste imanla gitmemiz için kelime-i şehadet. - Mekke-i Mükerremde, Medine-i Münevverede, ravzan müteh, harada, minada, müzdelifede, Arafatta, kabul olan dualarla, bizlerinde acizhane, fakirhane olarak yapmış olduğumuz dualarımızı kabul eyle Allah’ım. - Annemizi, babamızı, bizlerden hoşnut ve razı eyle, ümmeti muhammedle birlikte bizlerinde günahlarını affeyle yarabbi. - Sen bize yatak ömrü verme, yatırıp kapılara baktırma, kendi kapından başka, hiçbir kapıya muhtaç eyleme, kabir genişliği, ölüm güzelliği, teneşir paklığı, cemaat çokluğu cümlemize nasip eyle yarabbi. - Ya ilahel alemin, senin ilmin peşinde koşanların cümlesine zihin açıklığı ver, ilmimizi ve zihnimizi geniş eyle yarabbi. - Ölüm gelmezden evvel hayatın, hastalık gelmezden evvel sıhhatin, meşguliyet gelmezden evvel boş vaktin, fakirlik gelmezden evvel zenginliğin, ihtiyarlık gelmezden evvel gençliğin kıymetini bilmeyi cümlemize muesser eyle yarabbi. - Vücudumuzu gaim, sıhhatimizi mudaim, ümmeti muhammedin evlatlarını alim, cümlemize akılla, mantıkla, izanla, fakirle, her türlü, her şekilde çarpışabilen, önüne gelen bütün engelleri kolaylıkla aşabilen, dinimizi ve kur’anı azimu şan’ı herkese aşılayabilen, imanlı , kültürlü, birer mücahizlerden eyle yarabbi. - Bizlerin saplanıp kaldığımız, çıkacağız diye çabaladıkça dibine gömüldüğümüz batı çukurundan ve batıya esir olmaktan kurtar bizi yarabbi. - Ya ilahel alemin, nefis şerrinden, iblis şerrinden, su’i akrardan, görünür görünmez kazalardan, belalardan, düşman sarsıntısından, yetimi gördüğü zaman sızlamayan katı kalpten, doymak bilmeyen nefisten sana sığınırız, cümlemizi muhafaza eyle yarabbi. - Kıyamete kadar neslimizden, ehli İslam, ehli iman, ehli kur’an, ehli hizmet, ehli dua edici hayırlı insan eyle yarabbi. - Ya ilahel alemin, uzaktan ve yakından bu aileye teşrif etmiş, selavatu şerif getirmiş, kur’an-ı kerim dinlemiş, şimdide elini semaya açmış, boynunu bükmüş, amin, amin, amin diyen cemaatimizi, yarın kıyamet gününde malın, evladın, servetin, hiçbir şeyin faide vermediği o ahiret gününde, mükafatsız bırakma yarabbi. - Ve ölmüşlerin ruhuna hediye eyledik, haberdar eyle yarabbi. - Ayrıca bu haneden gitmiş olan kulununda ruhuna hediye eyledik şu anda haberdar eyle yarabbi. (Rabbena duasını oku)

AMİN
Almira
Cmt Şub 04, 2012 12:35 am
 
Foruma git
Konuya git

Eski Türk Sineması Afişleri

http://www.kelebekupload.com/images/3226film1.jpg


http://www.kelebekupload.com/images/9465film2.jpg


http://www.kelebekupload.com/images/9993film3.jpg


http://www.kelebekupload.com/images/4047film4.jpg


http://www.kelebekupload.com/images/7642film5.jpg
Almira
Pzr Şub 05, 2012 7:34 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Eski Türk Sineması Afişleri

http://www.kelebekupload.com/images/1982film6.jpg


http://www.kelebekupload.com/images/8312film7.jpg



http://img511.imageshack.us/img511/5875/im1523ic9.jpg


http://img123.imageshack.us/img123/9500/im1518gf5.jpg



http://img101.imageshack.us/img101/6203/im1531pl9.jpg
Almira
Pzr Şub 05, 2012 7:37 pm
 
Foruma git
Konuya git
cron