108 sonuç bulundu

Geri dön

Turkiyemizin Dunyadaki Onemi...!!!

Neden Dünyanın Hiç Bir Ülkesi Türkiye'ye saldıramaz!!!

Çünkü;


1-Türkiye Stratejik konum ve yeryüzü şekilleri Bakımından SAVUNMA VE SALDIRI DA DÜNYANIN EN GÜÇLÜ ÜLKESİDİR PEKİ NEDEN?

2-Türk Ordusu kendi içinde 4 ordu ya ayrılır Peki neden?

3-Neden ABD Türkiyesiz Kılını kıpırdatamamaktadır?

4-Neden Tüm dünya ülkeleri Türk Ordusundan çekinirler?


İşte Cevaplar!!!!!!



------------------------------------------------------------------

Türkiye’nin Özel Konumu

Türkiye’nin eski dünya karaları olan Asya ve Avrupa kıtalarında toprakları bulunur. Üç tarafı denizlerle çevrili yarımada özelliği taşır. Ortalama yüksekliği fazla olup (1130 m), yükseklik batıdan doğuya doğru artar. Yakın jeolojik zamanda oluştuğundan kırıklı arazisi fazladır. Bu nedenle tektonik depremler sık görülür. Maden çeşitleri fazladır. Ortadoğu ve Asya petrollerine yakınlığı, boğazlara sahip olması jeopolitik önemini artırır.


1-Türkiye Stratejik konum ve yeryüzü şekilleri Bakımından SAVUNMA VE SALDIRI DA DÜNYANIN EN GÜÇLÜ ÜLKESİDİR PEKİ NEDEN?

Türkiye Tam bir doğal savunma mekanizmasına sahiptir.Nasıl mı?

ABD yi Örnek alıp anlatımımıza başlayalım!!!

ABD Türkiyeye saldırırsa nasıl ve nerden saldırabilir.


1-AKDENİZ BÖLGESİ



Akdeniz Bölgesinde dağlar kıyıya paralel uzanır.Bu yüzden dağlar kıyı ile iç kesimler arasındaki Ulaşımı güçleştirir.Ulaşım Geçitlerle sağlanır.Peki bize saldıran Ülke Akdenizden girmeye çalışırsa ne olur.Geçitlerden geçmeyipte Dağları Aşmaya çalışırlasa Yükseye konuşlanan Türk Askeri tarafından anında Bertaraf edilirler.Akdenizde 4 tane Geçit vardır.Çubuk, Gülen ,Gürbulay ve Belen geçitleri.Peki Geçitlerden Geçmeye Çalışırlarsa Ne olur.Geçitler Dar ve Engebeli Olduğu için Öyle büyük Birlikler Oradan geçemez geçmeye Kalkışsa Anında Bertaraf edilirler.

2-KARADENİZ BÖLGESİ



Akdeniz bölgesindeki gibi Burasıda aynıdır.

Karadeniz Bölgesinde dağlar kıyıya paralel uzanır.Bu yüzden dağlar kıyı ile iç kesimler arasındaki Ulaşımı güçleştirir.Ulaşım Geçitlerle sağlanır.Peki bize saldıran Ülke Karadenizden girmeye çalışırsa ne olur.Geçitlerden geçmeyipte Dağları Aşmaya çalışırlasa Yükseye konuşlanan Türk Askeri tarafından anında Bertaraf edilirler.Karadenizde 4 tane Geçit vardır.Kop ve Zigana geçitleri.Peki Geçitlerden Geçmeye Çalışırlarsa Ne olur.Geçitler Dar ve Engebeli Olduğu için Öyle büyük Birlikler Oradan geçemez geçmeye Kalkışsa Anında Bertaraf edilirler.


DOĞU ANADOLU(DOĞU BÖLGELERİ)



Ülkemizin doğusunda yer alan bölge kabaca üçgene benzer. Marmara ve Ege Bölgeleri hariç her bölge ile komşudur. Suriye hariç bütün doğu komşularımızla sınırı vardır.
Dağları En yüksek bölgemizdir. Ortalama yükseltisi 2000-2200 metredir. Bölgede dağlar üç sıra halinde uzanır.

Yükselti Çok fazla olduğundan Türkiye ye buradan herhangi bir ülkenin saldırması Mümkün değildir Saldırsa dahi Karadan herhangi Bir giriş zor olacağından Hava indirmede anaında bertaraf edilir.

EGE BÖLGESİ



Genellikle Dağları kıyıya Diktir Ve Dağlar arasında Çöküntü ovalar mevcuttur. Bu ovalar Kıyıdan içerideki diğer ovalarla ulaşımı kolaylaştırır.Buradan saldıran Ülke İçin Yüzey şekilleri fazla zorlamaz çıkarıma rahatlıkla yapılabilir.Yalnız Bu bölgede de Ovalarda hızlı ilerleyen mekanize Birlikler Yani EGE ORDUSU vardır.


Marmara bölgesindende Edirne kısmında bölge dar ve dağlarla kaplı olduğu için ordanda bir saldırı zordur.

-------------------------------------------------------------------------

2-Türk Ordusu kendi içinde 4 ordu ya ayrılır Peki neden?



Kara Kuvvetleri Komutanlığının genel olarak kuvvet yapısı şu şekildedir ;

4 Ordu
9 Kolordu
1 Piyade Tümeni
2 Mekanize Piyade Tümeni
1 Zırhlı Tümen
1 Eğitim Tümeni
11 Piyade / Motorlu Piyade Tugayı
16 Mekanize Piyade Tugayı
9 Zırhlı Tugay
5 Komando Tugayı
1 Kara Havacılık Tugayı
2 Topçu Tugayı
5 Eğitim Tugayı
1 Türk Silahlı Kuvvetleri İnsani Yardım Tugayı
Bu Birlikler, Kara Kuvvetleri Komutanlığına bağlı dört Ordu ve Lojistik Komutanlık ile Eğitim ve Doktrin Komutanlığı (EDOK) olarak teşkilatlandırılmıştır.

EGE ORDUSU EGEDEN GELEBİLECEK HERHANGİ BİR SALDIRIYA ANINDA VE MİSLİ İLE CEVAP VERMEK İÇİN KURULMUŞTUR.

KISACA

1.ORDU MARMARA - KARADENİZ

2.ORDU GÜNEYDOĞU ANADOLU

3.ORDU KARADENİZ-DOĞU ANADOLU

EGE ORDUSU; EGE - AKDENİZ


-----------------------------------------------------------------------

3-Neden ABD Türkiyesiz Kılını kıpırdatamamaktadır?

Çünkü türkiyenin Bölgeye hakim olması jeopolitik ve eostratejik konumundan dolayı O ÇOK ÖVDÜĞÜNÜZ ABD TÜRKİYESİZ KILINI KIPIRDATAMAZ .KIPIRDATTI ŞİMDİ BİN PİŞMAN.

--------------------------------------------------------------------

4-Neden Tüm dünya ülkeleri Türk Ordusundan çekinirler?

1-ÇÜNKÜ ŞANLI TÜRK ORDUSU DÜNYAYA KENDİNİ KANITLAMIŞ ÇOK KALİTELİ BİR ORDUDUR.DÜNYANIN HER TÜRLÜ NOKTASINA ÇOK HIZLI VE BİNLERCE ASKER İNDİREBİLECEK GÜÇTEDİR. HER AN HER KOŞULDA İNDİRME YAPABİLME YETENEĞİNE SAHİPTİR.DÜNYADA TEK SEFERDE EN HIZLI ÇIKARTMA YAPABİLEN EN HIZLI HAVA İNDİRME YAPABİLEN VE TEK SEFERDE EN ÇOK ASKER ÇIKARABİLEN ÜLKE TÜRKİYE DİR.

2-TÜRK ORDUSU KARA KUVVETLERİ BAKIMINDAN DÜNYANIN EN GÜÇLÜ ORDUSUDUR.

3-DÜNYADA EN İYİ GERİLLA SAVAŞ TAKTİĞİNİ UYGULAYAN ORDU TÜRK ORDUSUDUR.

3- DÜNYANIN EN KALİTELİ VE EN GÜÇLÜ ÖZEL KUVVETLERİNE VE KOMANDOLARINA SAHİPTİR.

VE DÜNYANIN EN İYİ SAVAŞ PİLOTLARINA VE DÜNYADAKİ SAYILI HAVA KUVVETLERİNDENDİR.TÜRK HAVA KUVVETLERİ KABİLİYET BAKIMINDAN ABD DEN GÜÇLÜDÜR.BU KABİLİYETİNİ IRAK TAKİ TERÖR KAMPLARINA NOKTA ATIŞI YAPARAK TEKRAR GÖSTERMİŞTİR. ABD BİLE BİZİM PİLOTLARI HAYRETLE SEYRETMEKTEDİR.
----------------------------------------------------------------------
BU DEVİRDE SAVAŞLAR ARTIK BİYOLOJİK VE HAVADAN YAPILIYOR DİYEN ARKADAŞLARA TÜRKİYE BİYOLOJİK BAKIMDAN GÜÇLÜ OLMASA NEDEN SİZİN ÖVE ÖVE BİTİREMEDİĞİNİZ İSRAİL BİZLE KİMYASAL ALANDA ONLARCA ANLAŞMA İMZALAMIŞTIR.HAVA KUVVETLERİ BAKIMDANDA EN GÜÇLÜ ÜLKELERDEN BİRİDİR.


LÜTFEN KENDİ ÜLKENİZİ VE KENDİ ORDUNUZU KÜÇÜK GÖRMEYELİM.
efe_19
Per Mar 15, 2012 4:25 pm
 
Foruma git
Konuya git

Turk Kadininin Kurtulus Savasina KatkiLari Ve Onemi...!!!

Türk Kadınının Kurtuluş Savaşına Katkıları - 1. Dünya Savaşı nın ardından Anadolu topraklarının İtilaf Devletleri tarafından işgali, Türk halkının top yekûn bir Kurtuluş Savaşına girişmesine sebep olmuştur. Bu mücadele Türk halkı için bir hayal mücadelesinden çok yaşadığı topraklara sahip çıkma, hayat mücadelesi haline dönüşmüştür.İstanbul hükümetinin işgallere karşı tedbir almaması üzerine halk tarafından başlatılan mücadelenin en önemli adımı; Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a çıkışı ve Anadolu'daki hareketin önderi olmasıdır. Kurtuluş Savasının hazırlık aşaması diyebileceğimiz, kongreler ve Müdafai Hukuk Cemiyetlerinin kuruluşunun ardından T.B.M.M.'in açılışı ve savaş döneminde erkekler kadar kadınlar da her alanda görev almışlardır. Osmanlı Devleti'nin XX. yüzyılın başında arka arkaya girdiği savaşlar ile birlikte silah altına alınan erkek nüfusun yerine çalışma sahasına giren kadınlar: şimdi de, memleketin dört bir yanında başlayan işgalleri protesto etmek amacıyla mitingler düzenleyerek mücadelenin ilk adımını atmışlardı. Bu mitinglerin ilki 14-15 Mayıs 1919 gecesi İzmir'de gerçekleştirilmiştir.

İzmir'in işgalinin ardından İstanbul’da düzenlenen mitinglerde konuşma yapanlar arasında bulunan Halide Edip, Nakiye Elgün, Müfide Ferit Tek ve onları destekleyen binlerce Türk kadını, bu savaşta erkeklerin yanında mücadeleye hazır olduğunu tüm dünyaya duyurmuştur.İstanbul'da 19 Mayıs günü düzenlenen mitingde bir konuşma yapan Halide Edip: "Hanımlar! Bugün elimizde top. tüfek denilen alet yok; fakat ondan büyük, ondan kuvvetli bir silahımız var: Hak ve AllahTüfek ve top düşer, hak ve Allah bakidir. Topun yüzüne tükürecek kadar evlatlar, analar, kalbimizde aşk ve iman. milliyet duygusu var. Biz dünyada millet sınıfına lâyık bir millet olduğumuzu, erkek, kadın, halta çocuklarımıza kadar ispat etlik" sözleriyle; bu savaşın milletin her ferdinin savası olduğunu belirtmiştir.

30 Mayıs !919'da ikinci Sultanahmet Mitinginde Nakiye Elgün: "Efendiler! Fatih'in, Selim'in, Süleyman'ın mezarını, ecdadının ebedî âbideleri olan camileri, türbeleri bırakıp çıkacak içinizde bir erkek var mıdır? Ben tasavvur etmiyorum, çıkmayacaksınız, bırakmayacaksınız. Biz de daima sizinle beraber olacağız... Önümüzde acık iki yol var: Biri, tarihimize sanımızla devam etmek, diğeri gözlerimizle beraber tarihimizi de kapayıp ebediyete götürmektir."

Milli Mücadele'nin Önemli safhalarından biride; kadınların kurduğu ve amaçları vatanın kurtarılmasına hizmet etmek olan bu cemiyetlerdir. Hakkında çok fazla bilgiye sahip olmadığımız, Kasaba İslam Kadınları Cemiyeti bunlardan biridir."5 Kasım 1919'da Sİvas'da Anadolu Kadınları Müdafai Vatan Cemiyeti kurulmuştur. Kurucuları Sivas Valisi Resi! Pasa'nın eşi Melek Hanım ve arkadaşlarıdır. Cemiyetin kuruluş amacı açıklanırken tüm İslâm kadınlarının derneğin doğal üyesi olduğu kabul edilmiştir. Amasya, Kayseri, Niğde. Erzincan. Burdur, Pınarhisar. Konya, Denizli, Kastamonu ve Kangal'da Cemiyetin şubeleri açılmıştır. İşgallere karsı çeşitli devletlerin yetkililerine telgraflar gönderilmiştir. Dernek Mustafa Kemal'in de desteğini almış ve gönderdiği telgraf ile T.B.M .M.'in açılışına gösterdikleri ilgiye ve yurtsever hislerine teşekkür etmiştir. Dernek; Maraş ve İzmir'deki mücahitlere ve felaketzedelere verilmek üzere para yardımı kampanyası açmıştır.

Milli Mücadele'de doğu, batı ve güney cephelerinde ve cephe gerisinde görev alan kadınlarımızın sayısı hiç de az değildir. Milli Savunma Bakanlığımız tarafından yaptırılan bir araştırmaya göre; Milli Mücadele'ye katılarak düşmanla mücadele eden kadınlarımız arasında 62 şehit kadınımız tespit edilmiştir. Çankırı'lı Yusuf kızı Emine, Amasya'lı Adil kızı Zeynep, Erzincan'lı Osman kızı Emine, Adana'lı Ayşe. Gaziantepli Güldane şehit edilen arşiv belgelerinden tespit edilebilen birkaç şehit kadınımızın ismidir. "" Bu kadınlarımızın bir kısmı top mermisiyle, bir kısmı evinde kurşunlanarak şehit edilmiş, veya yaralı olarak hastahaneye getirilmiş ve orada vefat etmiştir.
Kurtuluş Savaşında Ermenilere ve Fransızlara karşı gösterdikleri mücadele ile ayrı bir öneme sahip olan Gaziantep ve Kahramanmaraş'ta 164 gazi Türk kadını tespit edilmiştir.

Tarihimizde düşmanla cephede bizzat mücadele eden şahsiyetlerin timsali 93 Harbinde Ruslarla mücadele eden Nene Hatun ile başlayan memleketi düşmanlardan kurtarma azmi. Milli Mücadele'de had safhaya ulaşmıştır. Kurtuluş Savaşının cephelerinde görev alan ve tespit edebildiğimiz kadınlarımızın bazıları şunlardır:

Kara Fatma (Fatma Seher Erden)

1888 yılında Erzurum'da doğdu. Subay Derviş Bey ile evlenmiş onunla birlikte Balkan Savaşına katılmıştır. I, Dünya Savaşında ailesinde 9-10 kadınla birlikte Kafkas Cephesine gitmiş, Mondros Ateşkesinden sonra eşi Ermeniler tarafından şehit edilince etrafına topladığı kadınlarla birlikte Ermenilere karşı çarpışmıştır. Erzurum'da Mustafa Kemal ile yaptığı görüşme sonucunda görev istemiş, kurduğu çetesiyle Bursa ve İzmit'in işgalden kurtulması için çalışmıştır Oğlu, kızı ve kardeşinin de bulunduğu müfrezesinde 35 kişi bulunuyordu. Sakarya ve Başkomutanlık Meydan Muharabesine katıldı. Afyon civarında Yunanlılara esir düşmüş ve yine kendi çabalarıyla kurtulmuş, ardından üsteğmen rütbesine yükseltilmiştir. Üsteğmenlik maaşını Kızılay'a bağışlamıştır. 1954 yılında T.B.M.M. tarafından yeniden maaş bağlanmıştır. Erzurum'da 1955 yılında vefat etmiştir.

Ayşe Hanım

Yunanlıların İzmir'i işgali ile Milli Mücadele'ye katılmış, Aydın civarındaki mücadeleye ve I.-II. İnönü savaşlarına katılmıştır. Sakarya Savaşı'nda yaralanmış ve tedavisinin ardından müfrezesine geri dönmüştür. Başarılarından dolayı binbaşılığa yükseltilmiştir. Mücadele'nin kazanılmasından sonra Ankara'ya gelmiş ancak burada bavulunu çaldırdığı için evrakları kaybolmuştur. Okuması olmadığından, sonraları Merkez bankası'nda hademe olarak çalışmıştır.

Tayyar Rahmiye

Osmaniye'nin Kaziyeler köyünden olan Rahmiye Fransızlara karşı 9, Tümenin yaptığı mücadeleye müfrezesiyle katılmıştır, Temmuz 1920'de Fransızlara karşı harekete geçildiği sırada askerlerde bir duraksama olunca "Ben kadın olduğum halde ayakta duruyorum da, siz erkek olarak yerlerde sürünmekten utanmıyor musunuz?" demiş, aynı muharebe sırasında ateş hattında kalan iki arkadaşını korumak için İleriye atıldığında şehit düşmüştür.

Hatice (Kılavuz) Hatun

Adana Pozantı'da Fransız kuvvetlerine Tekir Yaylasından Mersin'e ulaşacak en kısa yolu yanlış göstererek Türk askerinin eline düşmelerini sağlamıştır.

Kara Fatma Şimşek

1921-1922 "Fahri Milis Üsteğmeni" rütbesiyle Kocaeli Grubu mürettep Süvarisi emrinde müstakil Süvari müfrezesinde görev yapmıştır.

Tarsuslu Kara Fatma

8-10 kişilik çetesiyle birlikte Afyon Savaşlarına katılmış, Tarsus'un kurtarılmasında yararlılık göstermiştir.

Gaziantep Yirik Fatma

Antep'de kuşatmaya karşı koymak için çete teşkilatına katılmıştır.

Nazife Kadın

Kendisinden bilgi almak isteyen Yunanlılara karşı direnirken düşman tarafından Kavak önü Köyünde işkence yapılarak öldürülmüş ve ardından fırında yakılmıştır.

Gördesli Makbule

1921'de eşi Ustrumcalı Ali Efe ile birlikte Milli Mücadele çete savaşlarına katılmıştır. 17 Mart 1922'de Akhisar'la Sungurlu hududu üzerinde bulunan Koca Yayla'da elinde silah, düşmanla en ön safta savaşırken başından vurularak şehit edilmiştir.

Asker Saime Hanım

15 Mayıs 1919'da İzmir'in işgali dolayısıyla İstanbul Mitinginde konuşma yapmış, tutuklanmış daha sonra Anadolu'ya geçerek Milli Mücadele'de görev almıştır. Savaş sonrası İstanbul Lisesi'nde Edebiyat öğretmeni olmuştur.

Halide Edip Adıvar

İşgallerin ardından İstanbul'da yaptığı konuşmalarla halkı işgallere karşı uyandırmaya çalışan, Milli Mücadele'nin en önemli simalarından biridir. Sultanahmet Mitinginde yaptığı konuşmadan sonra tevkif kararı çıkınca, eşi eli birlikte Anadolu'ya geçmiş ve Milli Mücadele'ye katılmıştır. Mustafa Kemal onu Garp Cephesine tayin etmiştir. "Halide Onbaşı" olarak İstiklal Savaşına fiilen katılmıştır. İstanbul Hükümeti tarafından, Mustafa Kemal ile birlikte hakkında ölüm kararı verilen altı kişiden biridir.

Milli Mücadele sırasında cephede bizzat görev alan Anadolu kadınlarından bazıları daha sonra T.B.M.M tarafından mükâfatlandırılmıştır. Batı Cephesindeki 12 kadın ve Fatma Çavuş onlardan sadece birkaçıdır. "Garp Cephesi Kumandanlığı" Eskişehir Har-bindeki başarılarından dolayı 12 kadını İstiklal Madalyası ile taltif ve Erzak Kolu Kumandanlığı vazifesini ifâ eden Fatma Onbaşı'nın rütbesini "Çavuş"luğa terfi ettirmiştir. Cephe gerisinde mücadele eden Anadolu'nun her yerindeki kadınlarımız bu topyekûn savaşın isimsiz kahramanlarıdır.

Cepheye erzak ve cephane taşınması, askerlerin giyeceğinin temini, yaralı askerlerin tedavisi gibi geri hizmetlerini kadınlarımız gerçekleştiriyordu. Kastamonu İnebolu'da Milli Kuvvetlere bağlı olarak kurulan askeri teşkilat vasıtasıyla silah, cephane, erzak, giyecek, v.b. şeyler İnebolu İskelesi'nden Çankırı'ya oradan Ankara'ya ve cepheye gönderiliyordu. ''"Kağnı Kollarında 1921kışında Kastamonu şehrinin kapısı sayılan kışla önünde bir kadının cephane yüklü kağnısı üzerine kapanmış halde donmuş olarak askerler tarafından bulunmuştu.

Kağnı arabasındaki kıymetli yükü korumak için üstüne yorganını örten genç kadının bir elinde ügen-dire kollarını açmış halde yorganın üzerine abanarak kaldığı görülmüştür. Askeri birlikte bulunan Rıfat Çavuş öküzleri koşarken, Cemil Çavuş da şehidin üzerindeki karları süpürmüş, bu sırada yorganın altından bir çocuk sesi işitilmişti. Yorganın altından otlara sarılı top gülleleri arasında, çulların içinde kundaklı bir kız çocuğunun donmaktan kurtulduğu görülmüştü.

Bu örnekte olduğu gibi Türk kadını cephane taşınması sırasında gösterdikleri fedakarlıkları ile; vatan sevgisinin ve Özgürlüğün bir insan için ne kadar önemli olduğunu tüm dünyaya ve bugünkü nesillere ispatlamışlardır.
Savaşa hastabakıcı, çamaşırcı olarak katılanlar, yanında Çobanlar-Afyon demiryolu hattının onarımı da kadınlarımıza düşmüştür.
Düzenlenen mitingler, kurulan cemiyetler, savaşa asker, öğretmen, hemşire,hastabakıcı, çamaşırcı olarak katılanlar, cephe gerisinde mücadele edenler göstermektedir ki. Milli Mücadele; adına yakışır şekilde milleti oluşturan genç, yaşlı, kadın, erkek, çocuk herkesin katkılarıyla gerçekleşen gerçek bir destandır.

Mustafa Kemal Atatürk; "Dünyada hiçbir milletin kadını ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluş ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar himmet gösterdim" diyemez özleriyle Anadolu kadınının kahramanlığını tüm dünyaya duyurmuştur.
Milli Mücadele'nin burada bahsetmeye çalıştığımız kadın kahramanlar yanında belgelerde adına rastlanmayan pek çok isimin yaptıkları fedakarlıklar; üzerinde yaşadığımız toprakların bizler için ne kadar kıymetli olduğunu anlamamıza yetecektir. Ümidimiz yeni nesillerin de bu topraklara en az onlar kadar sahip çıkmalarıdır.
efe_19
Per Mar 15, 2012 4:49 pm
 
Foruma git
Konuya git

CanakkaLe Zaferi Neden OnemLidir...!!!

Çanakkale zaferinin önemi
Çanakkale zaferinin önemi nedir

Çanakkale Cephesi'nin deniz harekatı (Boğaz'ın zorlanması), kuşkusuz sıradan bir askeri harekat, ya da muharebe olayı değildir Boğazlar, konumu ve tarihi önemi itibariyle, İstanbul Karadeniz kapısı, Çanakkale de Ege Denizi kapısı olarak, geçmişte taşıdıkları ve çağımızda taşımakta oldukları stratejik önem ve değer açısından daima birlikte mütalaa edilmiş ve edilmektedir

Her iki boğaz, klasik ve dar çerçevede sadece Akdeniz'i Karadeniz'e, Avrupa'yı Asya'ya bağlayan su geçitleri ya da köprüler değil, Akdeniz'in öteki önemli su geçitlerinden Cebelitarık ve Süveyş kanalı ile de bütünleşerek, dünyanın büyük denizlerini (Atlas ve Hint okyanusu gibi) ve büyük kıta kara parçalarını birbirine bağlayan, daha geniş anlamdaki jeopolitik konumuyla, dünya siyaset ve iktisadiyatı üzerine olan etkilerini bu gün de korumaktadır Bu nedenlerledir ki, Türk Boğazları, uluslararası ilişkilere yön vermede daima odak noktası olmuşlardır

Gerçekten tarihin eski dönemlerinden beri ön planda, Avrupa ve Asya ülkeleri arasında başlamış olan ekonomik, ticari ve siyasi ilişkilerle, askeri hareketler, sürekli olarak Boğazlar bölgesinde cereyan etmiştir Başka bir deyişle Boğazlar, dünyanın diğer parçalarında pek görülmemiş ardı arkası kesilmeyen mücadelelere sahne olmuştur

Boğazların tarihin akışı içindeki stratejik durumu ve jeopolitik konumuyla ilgili yukarıdaki kısa açıklamaların ışığı altında, Çanakkale Muharebelerinin sonuçları üzerindeki değerlendirmeler, kuşkusuz daha bir önem ve anlam taşıyacaktır Böylesine bir değerlendirmenin daha gerçekçi ve sağlıklı olabilmesi ise, büyük devletlerin Türk Boğazları üzerindeki ulusal emellerine kısaca da olsa, bir göz atılmasını gerektirir

Birinci Dünya Harbi öncesinin başlıca büyük devletlerinden Almanya'nın, “Drang Nach Osten (doğuya doğru) politikası”, Rusya'nın ılık denizlere ulaşma emelleri; İngiltere'nin, “denizlere egemen olan dünyaya hakim olur” teorisine dayanarak, özellikle XIX yüzyıldan bu yana güttüğü Rusya'nın Akdeniz'e çıkmasını engelleme siyaseti, hep Türk boğazlarında düğümlenmektedir

Boğazların bu tartışma götürmez önemi konusunda Napolyon “İstanbul bir anahtardır Istanbul'a egemen olan dünyaya hükmedecektir Eğer Rusya, Çanakkale Boğazı'nı ele geçirecek olursa, Tulon, Napoli ve Korfu kapılarına dayanmış olacaktır” [431) demekle, Fransa'nın Boğazlar üzerindeki duyarlılığını açık seçik ortaya koymuş olmaktadır

Rusya'nın görüşüyse, Genelkurmay Başkanı Kropatki'nin bir raporunda; XX yüzyılda Rusya'nın en önemli işinin, Istanbul Boğazı'nı ele geçirmek olduğuna işaretle, Osmanlı Devleti'ni, Boğazı Rusya'ya bırakmaya hazırlamalı ve Almanya ile anlaşma yapmalıdır” şeklinde ifadesini bulmaktadır

Büyük devletlerin Boğazlar üzerindeki kısaca açıklanan bu emelleri, onları kendi aralarında da gizli birtakım mücadelelere yöneltmiştir

Nitekim, Rus Dışişleri Bakanı Sazanof, Çar tarafından da onaylanan bir raporunda; “Boğazların güçlü bir devletin eline geçmesi, tüm Güney Rusya'nın ekonomik hayatının, o devletin egemenliği altına girmesidir” demekte ve bu durumun önlenmesi için, Istanbul'un alınmasını önermektedir

Öte yandan Kasım 1911'de Rusya'nın, Osmanlı Hükümeti'ne Boğazlar üzerindeki istekleriyle ilgili bir notasından haberdar edilen Ingiltere ve Fransa, Rus isteklerini reddetmişlerdir

Keza Rusya'nın bu ve buna benzer çeşitli tarihlerdeki yinelenen daha birçok istek ve baskılarının birbirini izlemesi, Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'nda Merkez Devletleri safına kaymasında büyük bir etken olmuştu

Işte Boğazlar üzerindeki bu gizli çıkar çatışmalarıdır ki, Ingiliz ve Fransızlar'ı Istanbul'u almaya ve Ruslar'dan önce Karadeniz Boğazı'na el atmaya yöneltmiş ve Çanakkale Cephesi'nin açılmasında başlıca etken olmuşturRuslara silah ve malzeme yardımı sorunuysa, savaşın sadece görünüşteki nedenini oluşturmuştur

Böylece büyük devletlerin Türk Boğazları üzerindeki tarihi emellerini ortaya koyarken, bu devletlerden Ingiltere'nin bu cephenin açılmasında birinci derecede aktif rol aldığını da belirtmek doğru olurNitekim Ingiliz Donanma Bakanı Churchill, cephenin açılmasında büyük çaba göstermiş ve etkili olmuşturGerçekten o, bu cephenin açılmasının baş mimari olmuş, Türklerin askeri gücünü ciddiye almamış, olayı basit ve sadece “sınırlı bir cezalandırma hareketi” olarak görmüştü En güçlü ve modern silahlarla donatılmış zırhlılarının Boğaz'da görünüvermesiyle, Türklerin direnmekten vazgeçeceğini sanmıştı

Kuşkusuz bu büyük bir yanılgıydı Ingilizler, Çanakkale'deki Türk savunmasını ve askerini sadece matematiksel ölçülere vurup, onun yüksek manevi gücünü görmezlikten gelerek, büyük bir hesap hatasına düştüler ve sonunda, önce denizde, sonra da karada hiç de beklemedikleri amansız cevabı aldılarBöylece onlar, zaferi Boğaz'da, Türk top ve mayınlarına, karada Türk süngüsüne bırakarak çekilip gittiler

Anlaşma Devletleri'nin Çanakkale serüveni bu suretle noktalandıktan sonra, yukarıdaki açıklamaların ışığı altında, Türkiye ve uluslararası politika ve diplomasi tarihi açısından ortaya koyduğu önemli sonuçları da şöylece özetlemek mümkün olur
efe_19
Per Mar 15, 2012 4:34 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Gittin...

SevaL adminim emeklerine sağlık
efe_19
Pzr Mar 18, 2012 3:32 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: Dur Yolcu...!

Seval adminim emeklerinize sağlık tşkler
efe_19
Pzr Mar 18, 2012 3:49 pm
 
Foruma git
Konuya git

Seni Cok SeviyoRrRrRrRrum...!

Bana hayallerini anlat diyorsun
Hayallerim bitmez sen var oldukça
İçimde bin sevgi bin aşk büyüyor
Hayaller tükenmez sevda sonsuzsa
Bana hayallerini anlat diyorsun
Orada sen varsın bunu biliyorsun
Bana sonsuz aşkı yaşatıyorsun
Sevmeyi çok sevmeyi öğretiyorsun
Sevdaların en ölümsüzünü
Aşkların en güzelini yaşıyorum seninle
Ancak daldığım hayallerde
Dokunuyorum dokunuyorum mutluluğa
Ölümsüzleşiyor her şey çevremde
Papatyaları seviyorum
Denizi gökyüzünü insanları
Özlemlerim eriyor
Seni sevdikçe
Tenim tenini istedikçe
Daha çok seviyorum seni
Seviştikçe anlıyorum
Sevmenin ne demek olduğunu
Karanlıkları siliyoruz yeryüzünden
Aydınlıklara merhaba diyoruz
Birlikteyiz
Kulağıma fısıldıyorsun
Seni çok seviyorum seni çok seviyorum
Hayalle gerçeği ayıran o çizgide
Gerçekler hayal oluyor hayaller gerçek
Seni çok seviyorum seni çok seviyorum
Ancak daldığım hayallerde dokunabiliyorum mutluluğa
Birlikteyiz
Ve fısıldıyorum kulağına canım aşkım
Seni çok seviyoRrRrRrRrRrum ... seni çok seviyoRrRrRrRrRrummmm
efe_19
Cum Mar 23, 2012 1:30 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: Bazı..

SeVaL adminim emeklerine sağlık tşkler
efe_19
Cmt Mar 24, 2012 10:54 pm
 
Foruma git
Konuya git

Her Yasin Sporu TempoLu Yuruyus...

Yürüdükçe beyin mutluluk hormonu (endorfin) salgılar, kaslar güçlenir ve diyabet hastalığının gelişi ötelenebilir.Çabuk yorulmanın en önemli nedenlerinden birinin kalp, akciğer ve kasların kondisyonunun düşüklüğü olduğuna dikkat çeken Bayındır




Hastanesi İçerenköy Kardiyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Timur Timurkaynak,” İki adımda nefes nefese kalıyorsanız hareketsiz yaşıyorsunuz demektir. Yürüyün kondisyonunuz artsın, yürüyün çünkü her yaşın, her hastalığın, her yerin sporu yürüyüştür” dedi.

Kalp hastalığı, kilo problemleri, şeker hastalığı, kolesterol hastası ya da sağlıklı bir birey olarak, sadece kalp sağlığı için değil, tüm vücudun sağlığı için her gün yarım saatlik tempolu yürüyüşler yapılmalıdır. Sağlıklı bir yaşam için eve gelirken, işe giderken bir durak önce inilebilir ve asansör kullanımı yerine merdivenler tercih edilebilir.

Yarışmaya katılacak bir sporcu ya da salon sporları yapacak bir birey, sportif faaliyetlere başlamadan önce mutlaka doktor kontrolünden geçmelidir. Çünkü doktor kontrolleriyle kalbin dayanıklılığı ve spora hazır olup olmadığı kontrol edilir. Ayrıca uzun süre ara verildikten sonra birden bire spora başlamak uzun süredir spor yapmamış kalbi riske atmak demektir.

Doktor kontrolü ile tansiyon ve kalp seslerinin düzenli olup olmadığına, kan tetkikleri ile şeker ve kolesterol düzeylerinin uygunluğuna, EKG ile kalp ritimde bir sorun olup olmadığına, Efor testi ile kalp damarlarında bir sorun olup olmadığına ve Eko ile kalp kapaklarında ve kasılmasında bir sorun olup olmadığına bakılır.

Bu kontrollerden sonra güvenle spor yapılabilir. Her yaşın sporu ayrıdır. 40 yaşını geçenler kalp sağlığı için yarışmacı sporlardan kaçınmalı, halı sahada futbol oynama işini gençlere bırakmalıdır. Bu yaşlardan sonra yapılan ağırlık çalışmaları da kalbi zorlar. Her yaşın en uygun sporu tempolu yürüyüştür. Fakat çok sıcak ve çok soğuk havalarda yürüyüşlere ara verin. Açken ve yemeklerden hemen sonra yürüyüş yapmayın. Yürüyüş için en ideal zaman yemek ya da kahvaltıdan 1-1,5 saat sonrasıdır.

Yürürken göğüs ağrısı oluşmayan kalp damarlarına stent takılmış ya da bypass olmuş kalp hastaları da yürüyebilir. Bu hastalar düzenli olarak doktor kontrolünden geçtikleri için, yürüyüş onların yaşam tarzlarının olmazsa olmazlarından olmalıdır. Yürüdükçe kalp kası güçlenir, damarlar daha iyi kan pompalayarak tıkalı damarlara da destek vermeye başlarlar. Yürüdükçe beyin mutluluk hormonu endorfin salgılar ve belli bir süre sonra yürümenin müptelası, bağımlısı olunur. Herhangi bir nedenden yürüyemediğinde artık kişi kendini mutsuz hissetmeye başlar. Yürümekle kaslar güçlenir, göbek erir, kolesterol düşer, kilo sorununun ortadan kalkması kolaylaşır ve diyabet hastalığının gelişi ötelenir.
efe_19
Pts Mar 26, 2012 12:52 pm
 
Foruma git
Konuya git

Bu Yaziyi Okumadan Seviyorum Demeyin...!!!

Sevgi kendi içinde ikiye ayrılır. Aslında sevgi ayrılmaz da, insanların sevme şekli ikiye ayrılır. Beklentili sevenler, beklentisiz sevenler. ))) Karşılıksız sevmenin en güzel örneği, annedir. Ne kadar yaramaz, işe yaramaz ve onun ümitlerini kırmış olursanız olun, anne sevgisine karşılık beklemez. Örneklerini gördüğümüz için Tv Lerde ((( buna da bütün anneler demek yanlış olur, o yüzden çoğunlukla anneler diyebiliriz.

Şartlı sevmek ise, genellikle aşk ilişkisi, arkadaşlık ilişkisi gibi sosyal ilişkilerde ortaya çıkar. Birisini sevmek için, kıstaslarımız vardır. Şöyle biriyse, öyle davranırsa, tipi güzelse, huyu iyiyse gibi örnekleri çoğaltabileceğimiz sevme şekli, şartlı sevmektir. Beklentisiz sevgi olur mu? Çok zordur ama olursa da tadından yenmez.

Birisini beklentisiz, çıkarsız, hesapsız sevmek, sevginin en saf halidir. Bu duyguya erişen insanlar, gönül kapıları çok yüksek ve farklı yerlere bakan, dünyayı değişik gözerle gören kişilerdir. Bunun için ermiş falan olmaya da gerek yok. Bu örnekleri de hayatımızın içinde görmek mümkündür.

Zaten mesele, insanın kendini gerçek yaşamdan soyutlayarak, tek başına, bir sedirli odaya çekilerek, büyük gönül mertebesine erişmesi değildir ki! Asıl iş, tam da hayatın ortasında dururken, bütün mücadeleleri verirken, haksızlığı, yanlışları, yaşam kavgasını, ihaneti yaşarken o noktaya ulaşabilmektir. Yoksa ne faydası vardır insanlığa, tek başına gidilmiş yolun. Şu meşhur kitapta anlatılan, arabasını veren bilge örneğinde olduğu gibi, mesele, o arabaya binerken bilgeleşmektir. Bunu yapabiliyorsa, o gönülden büyümesi beklenir.

Sevgiyi gerçek anlamıyla yaşayabilmek de, bir çeşit bilgeliktir. Gönül büyüdükçe, verdiklerini saymamayı öğrendikçe, hesap, çıkar ilişkisinden vazgeçmeyi öğrendikçe, sevginin de ermişi haline gelir. Elbette yürek haksızlığa gelemez. Etrafınızda sürekli canınızı acıtan, sırtınıza vuran birileri varsa, kollarınızı açıp, sarıp sarmalamak mümkün olmayacaktır. Bu durumda yapılması gereken, doğru yolu göstermeye çalışmaktır. Kişinin içindeki kötülüğe ayna tutarak, kendi tavır ve hareketlerinizle, ona doğru olanı göstermektir. Hala olmuyorsa, o kişiden, olaydan uzaklaşmak gerekir.
Sevgi, birini gerçekten anlayabilmektir. Anladığında da ona hakkını teslim etmek gerekir. Size uymuyor olması, yargılama, kin gütme, beddua etme hakkı vermez. Aynı düşüncede olmayabilirsiniz, aynı pencereden bakmayabilirsiniz. Bu durumda ya değişim için çabalarsınız, ya oradan uzaklaşırsınız. Yani, sevgi emek ister cümlesinin altı, söylendiği kadar boş değildir. Vazgeçebilmek ve anlayabilmek kadar büyük emek yoktur.
Sevgiyi ama saf sevgiyi bulabilmek, hazine avcılarının yıllar boyu bir umutla dolaşması gibidir. Siz de onu bulmak istiyorsanız, ciddi çaba göstereceksiniz demektir. Uzun yollar kat edip, çok insan, fazla yaşam tanıyacaksınız. Her ümitlendiğiniz gerçekleşmeyecek, daha fazla emek verecek, daha çok seveceksiniz. Önce kendi yüreğiniz saf sevgiye bürünecek ki, kalp eşini görünce tanıyabilesiniz. Sevgi erenliği zor iştir yani, ama bulduğunuzda büyük bir zenginliğe sahipsiniz demektir. Bulabilmeniz umuduyla... İnşallah bütün doğru ve güzel kalpli insanlar yalansız sevgiyi bulur...Amin SaygılarımLa Efe
efe_19
Sal Mar 27, 2012 12:03 am
 
Foruma git
Konuya git

Seni Sevmek...!!!

Seni sevmek bir yudum su içmek gibidir
Seni sevmek sessiz soluksuz yaşamak gibidir
Seni sevmek gözleri olmayan birisinin resim cizmesi gibidir
Seni sevmek bir kadeh de 2 yudumu içmek gibidir
Seni sevmek geceleri uyuyumamak gibidir
Seni sevmek bir dilim ekmegi bölüşmek gibidir
Seni sevmek yaşarken ölmek gibidir
Seni sevmek yarınlara dogmamak gibidir
Seni sevmek yalanlarla yaşamak gibidir
Seni sevmek hayatta kalmak gibidir
Seni sevmek adını sayıklamak gibidir
Seni sevmek utanmadan haykırabilmektir sevgini
Seni sevmek aya karşı gelmek gibidir
Seni sevmek güneşin varlıgını kabul etmemek gibidir
Seni sevmek yücelerin yücesini sevmek gibidir
Seni sevmek bir şarkıda iki evli çift gibi dans etmek gibidir
Seni sevmek gözlerine bakmak gibidir
Seni sevmek ellerini tutarken hissettiğim sıcaklık gibidir
Seni sevmek bir sinemada film izlemek gibidir
Seni sevmek emeklemek gibidir
Seni sevmek güneşe çıplak gözle bakabilmek gibidir
Seni sevmek yağmurlara yoldaşlık etmek gibidir
Seni sevmek bir sözde birden çok şeyi anlatmak gibidir
Seni sevmek yağmurlu havada ıslanmak gibidir
Seni sevmek yaşamak gibidir
Seni sevmek bir silgi gibi her kötü şeyi silmek gibidir
Sana dediğim gibi
Seni sevmek bir ömür gibidir
Seni sevmek en kötüsü ölmek gibidir be gülüm
Seni sevmek hiç bir sevgiye benzemiyoRrRr....
efe_19
Sal Mar 27, 2012 1:37 am
 
Foruma git
Konuya git

Sen Yoksan Hikayemde Yok...!!!

yaşadığım onca şey var
söyleyecek hiç bir şey yok
belki cok sey gördüm amma
anlatmaya hiç gerek yok
yoklugun boşlugunu dolduracak takatım yok
sensizliği kabullenmek mümkün ama niyetim yok
sanki tek çarem senmişsin sen yoksan dermanım yok
içimdeki kahramanın kudreti çok amacı yok
sen yoksan hikayemdeyok
konuş desen bile hiç cümlem yok
çok sey yaşadım çok şey başardım
sanki başarının bile sensiz tadı yok
Sensiz hiç bişeyin tadı tuzu yok...RrRrRr
efe_19
Pzr Nis 01, 2012 12:02 am
 
Foruma git
Konuya git

Sevdigine Guvenmek mi ? Guvendigini Sevmek mi ?

Sevdiğine güvenmek mi ? Güvendiğini sevmek mi ?

Bir gün birisi çıkar karşınıza ve kalbiniz hoplar yerinden ... karnınızda kelebek uçuyor gibi olursunuz ... her söylediği doğru gelir ... her esprisine gülersiniz ... ilgilenirsiniz ... hemen her yaptıgı şeyde onu hayranlıkla izlersiniz...günler birbirini kovalar ve siz bu hislerin üzerine bina edebileceğiniz başka özellikler de aramaya başlarsınız...konusması , yürüyüşü , giyinişi ,elleri,gözleri kısaca herşeye birer anlam yüklersiniz...bu sürecin en başından beri kadın olsun erkek olsun , en çok üzerinde durulan şey güven duygusudur ... kimi kadın-erkek güvendiğim kişiyi severim derken, daha gözü kara olanları ise sevdiğime güvenirim düsturuna göre hareket ederler...ama her durumda en çok üzerinde durulan şey sevgiliye duyulan güven duygusudur ...
Hepimizin bir geçmişi olmakla beraber , mutluluklarımızı , hüzünlerimizi , aşklarımızı , hayallerimizi , özlemlerimizi yanımızda taşırız...Hayal kırıklıkları ise sanki tekrar tekrar yasayacakmışız hissiyle etrafımızı çepe çevre sarmalar...Korkutur bizi...Ama aşk korku işi değildir...Sadi Şirazi " Aşka uçma kanatların yanar " dediğinde Mevlana " Aşka uçmadıktan sonra kanatlar neye yarar " demiş.Ancak bu konuya son noktayı Yunus Emre koymuş : " aşka vardıktan sonra kanadı kim arar ." Kim olursan ol , ister Sadi Şirazi ister Mevlana , istersen de Yunus Emre , aşkı herkes kendine göre yorumlamıştır...Sende kendine göre yorumluyorsun...
Herkes aşkı kendine göre yorumluyor ve yaşamaya çalışıyor , o zaman aşkı devam ettirmek ve ayakta tutabilmek için en önemli şey güven olarak karşımıza çıkıyor... İşte burda da seçimler devreye giriyor ... Ya güvendiğin biri ile birlikte oluyosun ya da birlikte oldugun kişiye güveniyosun...peki ya bu güven sağlanamazsa ??? o zaman sen ne kadar seversen sev , ne kadar aşık olursan ol bitmeye mahkum bir ilişki yaşamaya başlıyorsun ve farkında olsan da olmasan da uçurumdan yuvarlanan kaya misali artık geri dönüşü olmadan büyük bir hızla uçurumun dibine doğru düşüyorsun ... böyle olmamak için ne yapmak lazım ? ya sevdiğine güveneceksin ya da güvendiğini seveceksin...ama hiç oynamadan , yalanlar söylemeden , arayışa girmeden , kısaca dürüstçe yaşayacaksın ki ilişkini her durumda güven vereceksin karşındaki kişiye ... sen tüm doğruları yaptın mı ? yaptıgını düşünüyorsan eğer o zaman takdir-i ilahi deyip gececeksin...olmuyorsa olmuyordur...cok da zorlamayacaksın ... şayet değmeyecekse ... ama değeceğini düşünüyosan sonuna kadar savasacaksın ... şimdi soru basit : sevdiğine mi güveneceksin ? güvendiğini mi seveceksin ?
efe_19
Cmt Mar 31, 2012 11:38 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Sevdigine Guvenmek mi ? Guvendigini Sevmek mi ?

Bence Daha değerlidir sevdiğine güvenmek, güvendiğini söylemek. Herkes seviyorum derken,sen güveniyorum demeyi öğren; ve güven. Güven duygusunun içinde hepsi yalansız bir bütündür zaten gerisi boş
efe_19
Cmt Mar 31, 2012 11:40 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Seni Saklayacagim..

SeVaL adminim emeklerine sağlık paylaşımların için tşkrler
efe_19
Pzr Nis 01, 2012 7:41 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Gün biter

ZiCaN emeklerinize sağlık paylaşım için tşkler
efe_19
Pzr Nis 01, 2012 7:40 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: ALLAH RIZASI ANA BABA RIZASI...

Hacegan emeklerine sağlık
efe_19
Pts Nis 02, 2012 12:58 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: Beklenen..

seval adminim emeklerine sağlık
efe_19
Pts Nis 02, 2012 1:00 am
 
Foruma git
Konuya git

BurcLara Gore KadinLarin ErkekLerden BeklentiLeri

KOÇ KADINI

Koç kadını bir erkekten korunmayı, gözetilmeyi beklemez. O, yaşamında kendi yolunda giden güçlü bir kadındır. Bu yolda ona eşlik edecek, kendisi gibi güçlü bir arkadaş ister. Ona sunacağınız romantik bir akşam yemeği, doğal güzellikler içinde dinlenme tesisinde tatil tekliflerine sıcak bakmaz. Birlikte izleyeceğiniz bir basket maçı veya Bungy-jumping gösterisine ise koşarak gelir. Şefkat ve sevgi yerine ihtiras ve cinselliği tercih eder. Kendisi gibi aktif, güçlü ve özgür erkekleri sever.Bir spor karşılaşmasında takımın as oyuncusuysanız ve, o da izleyiciler arasında ise mutlaka size aşık olacaktır.

Karşı koyamayacağı teklif: "Paraşütle atlama kurslarına gidiyorum, sen de gelir misin?"

BOĞA KADINI

Boğa kadını önce aşk ve sevgi ister. Sonra ise hiç kuşkunuz olmasın "para" diyecektir. O, yaşamın güzelliklerinden olabildiğince yararlanmak isteyen hayat dolu bir kadındır. Bunun için de er veya geç paranın gerekli olacağını bilir. Çalışkandır, beraber olduğu erkeğin de çalışkan olmasını ister. Onun için birlikte kazanılan servet, birlikte tadılacak güzelliklerdir. Doğayı, hayvanları, çocukları ve bu zevkleri de onunla paylaşacak erkekleri çok sever.

Karşı koyamayacağı teklif: "Akşamki davetten önce bir kuyumcuya uğramaya ne dersin?"

İKİZLER KADINI

Bu havai kadını sürekli aynı kişiyle aynı çatı altında yaşarken görmek zordur. Bu yüzden kıskanç bir erkekle asla beraber olamaz. Onun ufak tefek flörtlerine göz yumacak biri ile rahat eder. Bu, onun için bir oyundur. Bu oyunu onunla paylaşacak erkeklere hemen ilgi duyar. Bunun yanı sıra kendisi ile uzun uzun konuşup tartışacak zeki ve kültürlü erkeklere de hayır demez. Çünkü bu zeki kadının sürekli beyin jimnastiği yapması gerekir. Ruhu her yaşta genç kaldığı için orta yaşlarında genç erkeklerle beraber olmayı sever. Ömür boyu seyahat ve flört edebilecek bir erkeğe hayır demez.

Karşı koyamayacağı teklif: "Bu hafta sonu bensiz bir tatile ne dersin?"

YENGEÇ KADINI

Yengeç kadını, bir erkekten; önce kendine, sonra da çocuklarına baba olmasını bekler. Ailesine ve evine düşkündür. Bu konularda saygı ve anlayış bekler. Sevdiği erkeği evinde ağırlamaktan hoşlanır. İlle de bir restauranta gitmek için onu zorlamayın. İyi bir ahçıdır. Problemlerini kendi başına çözebilecek kadar güçlü olmasına karşın ona yol göstermenizden hoşlanır. İhmal edilmeye tahammülü yoktur. Aksi halde başka limanlara sığınabilir. Ufak tefek kaprislerine göz yumarsanız sizi daha çok sever.

Karşı koyamayacağı teklif: "Bu akşam evde kalıp nefis bir yemek yapalım mı?"

ASLAN KADINI

Aslan kadını bir erkekten önce saygı bekler. O bir kraliçedir. Eleştirilmekten nefret eder. İltifatlara ise bayılır, özellikle başkalarının yanında olursa! Onu çadırla seyahat etmeye veya mütevazi bir restauranta götürmeye çalışmayın. O, herşeyin muhteşem olmasını ister. Başarıyı sever, başarılı erkekleri de...Çekingen ve romantik erkeklerden hoşlanmaz. Onun sevgisinden önce saygısını kazanırsanız size aşık olması uzun sürmez.

Karşı koyamayacağı teklif: "Şehrin en saygın ve güzel lokantasında bu akşam yer ayırttım. Bana eşlik eder misin?"

BAŞAK KADINI

Başak kadını için her erkek çözülmesi gereken bir vakadır. Bu yüzden kendinizi hemen ele vermemeniz gerekir. Sizi çözmesi ne kadar uzun zaman alırsa o kadar uzun süre beraber olursunuz. Ona boşuna kendinizi anlatmaya çalışmayın. O, sizin hiç bilmediğiniz yönlerinizle uğraşır ve kısa sürede kendinizi psikolog sandalyesinde hissetmenize yol açar. Başak kadını ile beraber olacak erkeklerin her şeyden önce zeki olmaları gerekir. 24 saat beraber olsanız da size mektup yazabilir. Bu oyuna katılıp mektuplarına cevap yazarsanız ömür boyu yazışacağınızdan kuşkunuz olmasın.

Karşı koyamayacağı teklif: (Yazıp gönderince daha etkili olur.) "Bir satranç partisine ne dersin?"

TERAZİ KADINI

Terazi kadını uyumlu bir beraberlik ister. Beraber olacağı erkeğin karakteri, aile yapısı, eğitim düzeyi, boyu, kilosu kendine uygun olsun ister. Şayet uzun boyluysa siz de orta boylu, bu, onun için problem teşkil eder. Futbol maçı seyrederken bağırıp çağıran, konuşurken sesini yükselten erkeklere tahammül edemez. Kendine uygun olduğunu düşündüğü erkekle hemen evlenmek isteyebilir. Çünkü onun için uyumlu beraberlik evlilik demektir. Sanatçı veya sanata ilgi duyan erkekleri sever. Sanatçı olmasanız bile ara sıra resim yapıp bir enstrüman çalıyorsanız, size hayranlık duyar.

Karşı koyamayacağı teklif: "Benimle evlenir misin?"


AKREP KADINI

Akrep kadını tutkuludur. Bir erkekten çok fazla şey beklemez. Hatalarıyla, kusurlarıyla sevmeyi bilir. Katlanır, görmezlikten gelir. Ama ihaneti hiçbir zaman affetmez. Akrep kadını ile beraber olan erkek şanslıdır. Çünkü başka hiçbir kadın onu bu kadar sevemez. Şanssızdır. Çünkü onu aldatırsa ömür boyu sevilmeden yaşar.

Karşı koyamayacağı teklif: "Senden başka hiçbir kadının olmadığı bir adada yaşamaya ne dersin?"


YAY KADINI

Ana diliniz, doğduğunuz ülke farklıysa bir Yay kadınıyla berabersiniz demektir. Yay kadınları yabancı erkekleri sever. Sporcuları da... Çünkü sağlam kafanın sağlam vücutta olduğunu bilir. Bunalımların, derin sorunların adamıysanız yanına yanaşmayın. Kıskanç erkeklere tahammül edemez. Çünkü sizinle beraberken başka bir erkek arkadaşı ile seyahate gider, art niyet gözetmeksizin. Özgürlüğünü kısıtlayacak olursanız en son görüşmeniz telefonla uluslararası elveda görüşmesi olur. Sizden kaçabilmek için mümkün olan en uzak ülkeye gitmiştir.

Karşı koyamayacağı teklif: "You can go your own way."


OĞLAK KADINI

Oğlak kadını ile beraber olmak için beklemeniz gerekir. Muhtemelen o da sizi uzun zamandır bekliyordur ama bunu hemen belli etmez. Acele ederseniz kaçar. Sizi tanıması ve güven duyması için zamana ihtiyacı vardır. Gerçekçidir, boş hayallere bel bağlamaz. Kısa süreli heyecanlar peşinde koşmak yerine uzun süreli sağlam ilişkileri tercih eder. Sorumluluk sahibi, sevecen, sıcak kanlı, mizah anlayışı olan erkeklerden hoşlanır. Aniden alınan kararlardan, son anda yapılan planlardan hoşlanmaz. Onu bir yere davet etmek istiyorsanız bunu en az bir hafta önceden yapmanız gerekir.

Karşı koyamayacağı teklif: "Bir yıl sonra evlenmeye ne dersin?"

KOVA KADINI

Tutucu ve kıskanç mısınız? O zaman bu kadına yaklaşmayın zaten siz de onu uzaktan bile görseniz imkansız olduğunu anlarsınız. Çünkü Kova kadını dış görünüşü ile bile tutucu insanları çileden çıkartabilir. Romantizm en son başvurmanız gereken silah olmalıdır. Romantik bir aşıktan çok, macera sever bir arkadaşla beraber olmayı tercih eder. Onu elde etmenin tek yolu arkadaşlığını kazanmaktır.Sürprizlere hazırlıklı olmanız gerekir. Çünkü nerede, ne zaman, ne yapacağını kestiremezsiniz. Çok çabuk aşık olur ve çok çabuk bıkabilir. Bu kısa sürede dostluğunu kazanabilirseniz uzun süre sizinle beraber olur.

Karşı koyamayacağı teklif: "Ne zaman istersen beni ara."

BALIK KADINI

Bu romantik, hassas kadını hafife alırsanız büyük bir yanılgıya düşmüş olursunuz. Çünkü; o hülyalı bakışları, yaşlı gözlerinin arkasında her tür zorluğun üstesinden gelebilecek güçlü bir kadını saklar. Onu elde etmek için en kötü gününüzde yanına gidin. Hemen kendinizi iyi hissetmeniz için elinden geleni yapmaya başlar. Balık kadını için yardım etmek, aşık olmak demektir. Yaptığınız hataları bağışlar, kaprislerinize, huysuzluklarına ses çıkartmaz ama ona kabalık ederseniz; yüzünüze gülmeye devam ederken yavaş yavaş uzaklaşır ve siz nasıl olduğunu anlamadan hayatınızdan çekilip gider. Bu ayrılık sonrası ağlayıp üzüleceğini umarsanız yanılırsınız, çünkü hafızası çok güçlü değildir.

Karşı koyamayacağı teklif: "Lütfen bana yardım et"


( ALINTIDIR )
efe_19
Çar Nis 04, 2012 4:10 am
 
Foruma git
Konuya git

MeLeqim

Resim
efe_19
Çar Nis 04, 2012 1:30 am
 
Foruma git
Konuya git

OzLediqim

Resim
efe_19
Çar Nis 04, 2012 1:36 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: MeLeqim

Derin duygular besliyorum sana karşı
Elerimi tut bırakma özlediğim meleqim
Nasıl girdin kalbime bilmiyorum
İnşallah orda kalırsın diyorum
Zaten seni çok ama çok seviyorum
efe_19
Çar Nis 04, 2012 3:39 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: ÖLMEYİN

ZiCan emeklerinize sağlık paylaşım için tşkrler
efe_19
Sal Mar 27, 2012 12:28 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: Sen Ol Cocugum..

seval adminim emeklerine sağlık tşkler
efe_19
Pzr Nis 29, 2012 3:21 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Anladim ki..

seval adminim emeklerine sağlık
efe_19
Pzr Nis 29, 2012 3:20 pm
 
Foruma git
Konuya git

''' ADI TEMMUZ ''

bir oğlum olacak adı temmuz
uykusuz
korkusuz
beter mi beter
ben beynimi satarak yaşıyorum
o benden proleter

bir oğlum olacak adı temmuz
karataşın göbeğinde aşk
karataşın göbeğinde barış
karataş çatladı çatlayacak
bende bitmeyen kavga
onda yeniden başlayacak

bir oğlum olacak adı temmuz
öfkede benden fırtına
sevgide deniz
ne samanyollarının ulu kervanları susuzluğumun
ne kutupşafaklarında tanrılaşması ilkelliğimin
temmuz gibi sıcak ve bereketli
temmuz gibi uçsuzbucaksız

bir oğlum olacak adı temmuz
dilinde en güzel sesi türkçemin
kulağı en yiğit şarkılarla delik
korkak bir merakla değil yıldızlı karanlığı
vivaldi'yi dinler gibi okuyup anlayacak
ve belki de sütdişleri sürerken balaban bir bursa şaftalisine
ay'dan kendi sesini dinleyecek
vahşi bir çiçek gibi açılmış gözleriyle

ben ki yalınayak bastım kızgın dişlerine açlığın
iri bir çizme gibi balkanlar'a basarken faşizm
dağlarda silah atmayı sevdim
ben ki silah taşıdım gizli gizli
dünyanın bütün devrimlerine
boşuna dönmüyor bu rotatifler
boşuna bağırmıyor bu kara
boşuna dinlemiyor bu korku kapımızı
anamın aksütü gibi biliyorum ki
doyumsuz günlere doğacak temmuz
doyumsuz günler görecek
hani şu hep andıkça sızlatan yüreğimizi
hani şu hep dalıp dalıp gittiğimiz andıkça
beklediğimiz beklediğimiz beklediğimiz
ve tam görecekken göçüp gittiğimiz günler gibi günler
ama mutlaka

karataşın göbeğinde aşk
karataşın göbeğinde barış
karataş çatladı çatlayacak
ben direndim yorulmadım
o yorulup yıkılmayacak

Hasan Hüseyin Korkmazgil
efe_19
Çar May 02, 2012 3:16 pm
 
Foruma git
Konuya git
cron