727 sonuç bulundu

Geri dön

GÜNÜMÜZDE MEDYANIN GÜCÜ....

Medyanın toplum üzerindeki etkisinin ne kadar büyük olduğunu hepimiz biliyoruz. Hergün gazete, televizyon ve internet aracılığıyla, istenilen bilgi, haber, yorumlar insanlara ‘istenildiği’ gibi verilmekte ve beyinler çok ince ayarlarla kontrol altına alınmaktadır.
Medyanın bu kadar güçlü olmadığı dönemleri hatırlayalım… Toplumda sevgi, saygı, hoşgörü, yardımlaşma çok daha fazlaydı. Komşuluk ilişkileri, yıllarca süren okul arkadaşlıkları ve herşeyden önemlisi güçlü yapıya sahip aile bağları… Huzurun ve güven duygusunun henüz yitirilmediği o dönemlerde insanlar çok daha mutluydu. Çıkar ilişkileri hayatımızı bu kadar ele geçirmediği için insanlar küçük şeylerle mutlu olur, anlamsız hırslara kapılmazlardı. Ahlak anlayışı henüz yitirilmemiş olduğundan herşey çok masum ve güzeldi.
Bugüne dönersek geçmişte yaşanan huzur ve güven ortamından eser kalmadığını hepimiz çok net görüyoruz. Aile bağlarının koptuğuna, para ve iktidar hırsının insanları nasıl esir aldığına hepimiz hergün şahit oluyoruz. Nerede o eski arkadaşlıklar dediğimiz günümüzde arkadaşlık ve dostluklar maalesef çıkarlar doğrultusunda şekillenmekte ve ufak bir darbede yıkılabilmektedir. Tıpkı yapılan evlilikler gibi…Toplumun bu hale gelmesinde pek çok neden olabilir. Ancak en önemli etkenlerden biri hiç kuşkusuz medyadır.
Bugün televizyonlarda özellikle gençlere ve çocuklara yönelik hazırlanan programlara, dizilere ve filmlere bakınca toplumun neden bu duruma geldiğini anlamak çok ta zor olmuyor. Her geçen gün bir öncekinin tahribatından daha büyüklerini yapmaya çalışan dizileri izledikçe ahlakın ve iyiliğin neden kaybolduğunu, neden insanların bencil ve hırslı olduğunu daha iyi anlıyoruz. Gençlerin sınır tanımaz özgürlük anlayışı ve aile kurumunu hiçe sayan tavırları, evlilik dışı beraberliklerin artması ve toplumun hızlı değişimi.. hepsi verilen telkinler sonucu oluşmaktadır.
Duygusallık ve romantizm telkinleriyle gençleri anı yaşamaya teşvik edenler, sonuçları üzerinde sorumluluk kabul etmeyip sadece gazetelerin 3. sayfalarından ya da tv’lerden haberlerini vermekle yetinirler. Evlilik vaadiyle kandırılan genç kızlar, aşkı için herşeyi yapan ve hayal kırıklığına uğrayıp intihar edenler, töre cinayetleri ve pekçok acı olay…
Toplumu oluşturan insandır. İnsana şiddeti, yalanı, güçlü olmayı, zinayı, nefreti aşılarsan böyle bir toplumda yaşarsın. Şeytanın sistemine hizmet eden bu yayınları izlerken daha bilinçli olalım ve çocuklarımızı bu tehlikeli oyunlardan uzak tutalım. Bugünün çocukları, gençleri bizim geleceğimizi oluşturacaksa daha düzeyli ve güçlü bir topluma sahip olmak için bu yayınlara tepkimizi gösterelim. En güzel ahlakı yaşama konusunda kararlı olalım ve asla taviz vermeyelim! Selam ve saygılarımla.....
Bahtiyar_34
Sal Oca 31, 2012 2:07 pm
 
Foruma git
Konuya git

Yenilenen FORM

Uzun zamandır beklediğimiz Sanal Kahve'nin yenilenmesi Form'da yenilenmeyle başladı..Kendi adıma görselliğini çok beğendim.İnceliklerini de çözecem:) Paylaşımı sevem tüm arkadaşlarımıza hayırlı olsun.Değişimde emeği geçenlere teşekkürler..Yüreğinize sağlık..Büyük bir sabırsızlıkla oyunlarımızı bekliyoruz..Bu arada tüm arkadaşlarımızı güzellikleri paylaşmak adına Form'a davet ediyorum..
Tutku
Cmt Oca 28, 2012 8:26 am
 
Foruma git
Konuya git

ASR SURESİNİ OKUYUP ANLAMAK...

Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla…
1 Yemin olsun zamana
2 İnsan, gerçekten tam bir hüsran içindedir!
3 İnanıp hayra ve barışa yönelik işler yapanlar, birbirlerine hakkı önerenler, birbirlerine sabrı önerenler müstesnadır.
Asr Suresi
Kısacık bir sure… Sadece üç ayet. Ama o kadar çok şey anlatıyor ki. İnsanın yaşadıkça kaybettiğini, kaybedenlerden olmaması için neler yapması gerektiğini söylüyor.
Zamana yemin ederek başlıyor sure. Okuyanların dikkati zamana çekiliyor. Sonra insan hüsran, kayıp içerisindedir deniyor. Yani zaman geçtikçe insan kaybediyor. Neden? Biraz durup düşünmek lazım. Aslında öyle anlam dolu ki, iyice durup düşünmek lazım. Yaşadıkça kaybediyoruz, kazanmıyoruz. Çünkü gerektiği gibi yaşamıyoruz. Dünyaya kapılıyoruz, dünya nimetlerine, dünya hırslarına… Bizler daha çok yaşadıkça, daha fazla zamanı boş işlerle geçiriyoruz, gereksiz şeylere daha fazla kafa yoruyoruz, dünyevi hevesler için daha çok vakit harcıyoruz, dünya için daha çok plan ve yatırım yapıyoruz. İşte bu sırada da kaybediyoruz. Çünkü bu sırada Allah’tan daha da uzaklaşıyoruz, dünya nimetleri bizleri daha güçlü esir ediyor. Allah yolunda harcamamız gereken vakit ve enerjiyi başka şeylerle heba ediyoruz. Daha az trafiğe takılmak, havaleyi daha ucuza getirmek, patronu memnun etmenin yollarını aramak, indirimdeki bir ürünü kaçırmamak, eşimizi sevindirmek, sevdiğimiz bir diziyi kaçırmamak ve benzeri kaygılar birçok zaman bizleri Allah için daha fazla huşu içinde namaz kılmaktan, Allah yolunda mücadele etmekten, Kuran’ın bir ayeti üzerine kafa yormaktan daha çok düşündürüyorsa gerçekten kaybedenlerdeniz demektir.
Peki kaybedenlerden olmak zorunda mıyız? Değiliz elbette. 3. ayet istisnalardan bahsederken kaybetmemenin reçetesini sunuyor. Bunun için önce inanmak, sonra Kuran’da belirtilen iyi ve güzel işleri yapmak gerekiyor. Örneğin daha çok para veya daha çok güç değil, hayır ve barış getirecek eylemleri tercih etmek gerekir. Dahası, Allah yolunu herkese tavsiye etmek, herkesi Allah yoluna yöneltmeye gayret etmek gerekir. Oysa ne yazık ki birçok Müslüman, din kardeşlerine doğru yolu tavsiye etmenin bir ibadet, bir görev olduğunu bilmiyor. Dindar aileler bile çocuklarının dini yaşamasını isterken etrafına dinle ilgili tavsiyede bulunmasını hoş karşılamayabiliyor. Hâlbuki iyi bir Müslüman çevresindekileri de Allah’ın dinine, zorluklara karşı sabırla mücadele etmeye, isyana yaklaşılan anlarda zorlukların üstesinden gelmek için Allah’a yönelmeye teşvik etmelidir. İşte ancak bu kişiler yaşadıkça kaybedenler değil de kazananlar olurlar.
Allah hepimizi Asr suresinin hikmetini kavrayan, Asr suresine göre yaşayan kullarından eylesin.Amin ecmain inşallah selam ve saygılarımla Hacegan
Hacegan__
Çar Şub 01, 2012 1:48 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: SENİ HİÇ UNUTMADIK BARIŞ ABİ...

[b][color=#BF0000][size=150] http://img299.imageshack.us/img299/4986/baris28tq4.jpg

Kara haber tez duyulur unutsun beni demiş sin
Bende kalan resimleri mektupları istemiş sin
Üzülme sevgiceyim bir daha çıkmam karşına
Sana son kez yazıyorum hatıralar yeter bana


Unutmaki dünya hali veren Allah alır canı
Ben nasıl unuturum seni can bedenden çıkmayınca


Kurumuş bir çiçek buldum mektupların arasında
Bir tek onu saklıyorum onuda çok görme bana
Aşkların en güzelini yaşamıştık yıllarca
Bütün hüzünlü şarkılar hatırlatır seni bana


Unutmaki dünya hali veren Allah alır canı
Ben nasıl unuturum seni can bedenden çıkmayınca


Kırıldı kanadım kolum ne yerim var ne yurdum
Gurbet ele düştü yolum yuvasız kuşlar misali
Selvi boylum senin için katlanırım bu yazgıya
Böyle yazmış sayaratan kara toprak yeter bana


Unutmaki dünya hali veren Allah alır canı
Ben nasıl unuturum seni can bedenden çıkmayınca


Barış manço
Can bedenden çıkmayınca


Seni unutmayacağız[/size][/color][/b]
DiLay__
Per Şub 02, 2012 11:12 am
 
Foruma git
Konuya git

Bengü ağız alışkanlığı

http://slecinky.eu/images/09522309238660101844.gif http://slecinky.eu/images/09522309238660101844.gif http://slecinky.eu/images/09522309238660101844.gif

Ağız alışkanlığı

http://c1202.hizliresim.com/u/2/2by5l.gif

Bazılarına güvenilmez, onlardan biriymişsin,
Beni acılara çiviledin, her kötülüğü de yapabilirsin.
http://i55.tinypic.com/8z0lms.gif
Bazılarına güvenilmez, onlardan biriymişsin,
Beni yalnızlığakilitledin, her kötülüğüde yapabilirsin.


http://i55.tinypic.com/8z0lms.gif



Aşk köretti gözümü, gerçeği göremedim..


http://i55.tinypic.com/8z0lms.gif


Güldüğünde yalanmış, sarılmalarında,
Sevdiğinde yalanmış, sevişmelerinde..


http://i55.tinypic.com/8z0lms.gif


Bana gelişlerin acılarından kaçışınmış,
Seviyorum deyişin ağız alışkanlığınmış


http://i55.tinypic.com/8z0lms.gif

http://img12.dreamies.de/img/202/b/z8u1pamexxp.gif Sunum Dilay http://img12.dreamies.de/img/202/b/z8u1pamexxp.gif
DiLay__
Per Şub 02, 2012 11:47 am
 
Foruma git
Konuya git

ONBİR EMİR......

1. ALLAH’tan başkasına kulluk/ibadet etmeyin.
2. Anaya-babaya çok iyi davranın.
3. Akrabaya hakkını verin.Çaresize ve yolda kalana da.Fakat israf ederek saçıp savurmayın.Elinizi bağlayıp da boynunuza asmayın.Ama onu büsbütün de salıvermeyin.
4. Yoksulluk endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin.
5. Zinaya yaklaşmayın.Çünkü o iğrenç bir iştir.
6. Allah’ın saygıya layık kıldığı cana haklı bir sebep yokken kıymayın.
7. Yetimin malına yaklaşmayın.Ama rüştüne erişinceye kadar,güzel bir yolla ilgilenebilirsiniz.
8. Ahdinize vefalı olun.Çünkü verilen söz sorumluluk gerektirir.
9. Ölçtüğünüz zaman tam ve dürüst ölçün.Hilesiz teraziyle tartın.
10. Hakkında bilginiz olmayan şeyin ardına düşmeyin.Çünkü kulak,göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.
11. Yeryüzünde kasılıp kabararak yürümeyin.Çünkü siz,yeri asla yırtamazsınız,uzunlukça da dağlara erişemezsiniz.
(17 İsra Suresi Ayet 23-28)
( Not: Bu yazıyı Emre Dormanın ”Kur’an-ı Kerim’deki Temel Emirler Ve Yasaklar” adlı kitabının son sayfasından aldım.Yayınlamanızda fayda olabileceği düşüncesiyle göndermek istedim.Selamlar..)Hacegan
Hacegan__
Per Şub 02, 2012 4:00 pm
 
Foruma git
Konuya git

O SES.....

Çok mutlu olduğunu düşünen insanın dahi içini sıkan ve ona huzursuzluk veren onlarca konusu vardır. Kimileri ise mutlu olduğunu söylerken gerçekte rol yapar; sahte mutluluk maskesiyle dolaşır. Çünkü insanın gerçekten huzur ve mutluluğa kavuşması, sıkıntısız yaşaması, yalnızca Allah’ın hoşnutluğunu hedeflediği bir yaşam sürmesiyle mümkün. Rahmeti her şeyi kuşatan Rabb’imiz, sonsuz merhametiyle bu gerçeği Kur’an’da haber verir.

Kur’an’ın bu sırrından habersiz olan bazı insanlar, huzur ve mutluluğu yakalayabilmek için çeşitli yollar denerler. Allah her konuyu çözümüyle birlikte yarattığı halde, insanlar çözümü genellikle Kur’an dışında ararlar.

Psikiyatrist ve psikologlar dışında son dönemde insan ruhuna şifa arayışları yaşam koçlarıyla sürüyor. İnternette arama motorlarında "yaşam koçu" kelimelerini arattığınızda, hedeflerinize ulaşmada size rehberlik teklif eden bu insanlara dair sayfalarca sonuç çıkıyor.

Kimi yaşam koçları, "sana rahatlık ve huzur veren, ilhamlar veren, bir anda sana güzel fikirler sunan o ses, güvenmeni söyleyen ses, o ses sana hep güzel mesajlar veren ses, o ses olman gereken yerde olmanı, yapman gereken işi yapmanı sağlayan ses, o ses seni yönlendiren sana mutlu bir hayat yaşatmaya çalışan seni koruyan kollayan sana yol gösteren ses" gibi ifadelerle muhtemelen vicdanı anlatıyor. Allah’ın ilhamı olan ve hep doğruyu işaret eden şaşmaz pusulamız vicdanı.

Ancak bir kısmı, insanda bağımsız güç gören, insana benlik veren Kur’an dışı bir bakış açısıyla olaylara bakıyor. O yönde yol gösteriyor.

Örneğin bir yaşam koçu kendisini tanıtmak için, bir müzenin ya da bienalin yalnız da dolaşılabileceğini ama –kendisini ima ederek-bir rehberle gezildiğinde her açıdan daha doyumlu ve hedefe yönelik olunacağını yazmış.

Doğrudur, ancak "temiz akıl sahipleri" için hayat rehberi Kur’an’dır. Kur’an, derin saygıyla içi titreyerek Rabb’inden korkan, sakınan, samimi inanan insanların yol göstericisidir. İnsanı yaratan Yüce Allah, kulu için en doyumlu ve asıl hedefe yönelik hayat şeklini Kur’an’la haber verir. Kur’an, yaşamanın sanatını anlatan kılavuz. Kin ve nefretten arınmayı, aydınlığı, estetiği, şefkat ve merhameti anlatan kitap. O, Allah ile derin bağlantıyı, en zor anda aşkı ve muhabbeti diri tutar.

İnsanı korku, panik ve çağın hastalığı olan stresten uzak tutacak, kalbine şifa olacak asıl şey, Allah’a ve mesajına sarılmaktır. Allah’a yakın olmak, O’na sığınmaktır. İnsanın en büyük yardımcısı Allah’tır; O’na dayanmaktan daha büyük destek yoktur.

Materyalist bakış açısıyla ne insanda ne de dünyada huzur olamaz. İnsan metalden, taştan oluşan bir varlık değil. İnsan, ruhu olan bir varlık. Ruh da dinin dışında bir rahatlık bulamaz; Allah’ı anmanın dışında huzura kavuşamaz.

Kalbe hitap etmeyen yöntemlerle psikolojik destek insana yarar sağlamaz. Kalplere, ruhlara şifa olan Kur’an’dan ve Allah’ı anmaktan uzak kalınmamalı. Allah’tan uzak kaldıkça kalp kararır, körelir.

Her sorun gibi, mutsuzluğun çözümü de Kur’an’la insanlara bildirilir. İnsanlar ancak Allah’ın beğendiği güzel ahlakı yaşadıkları, O’nun, üzerlerindeki korumasını kavradıklarında dünya hayatının her anından zevk alabilirler. Ancak o zaman Allah’ın benzersiz sanatıyla yarattığı güzellikleri gereği gibi takdir edip, mutlu olmayı başarabilirler. Her yere Allah aşkıyla bakar ve dünyada da cennet benzeri bir hayat yaşarlar.

Allah’a yakın yaşamadığında insanın dünyası cehenneme döner. Allah’ı aşkla sevdiğinde ise cennete benzer. Huzurlu bir hayata kavuşmak için sevilmez Allah. Allah sevildiği için ruh açılır, dünya cennet gibi olur.

Her devirde inananlar, yaşadıkları zorluklarda Allah’ı anarak, tevekkül ederek kurtuluş bulmuşlardır. Bize can veren, bizi bizden iyi bilen Allah, kalplerimizin nasıl huzur bulacağını şöyle haber verir:

“… Haberiniz olsun; kalpler yalnızca Allah’ın zikriyle mutmain olur. (Ra’d Suresi, 28)

Göğüslerimizde kıldığı tek kalp O’nun aşkıyla dolu olmalı. Bir kez aşık oldu mu insan, sonsuza dek bırakmamalı. İnsan, Rabb’ini anar, Rabb’i için sabreder, O’na tevekkül eder; böylece kalbi tatmin bulur. Gerçek huzurun ve gerçek kurtuluşun yolu budur. O ses, yol gösteren ses O’dur…Selam ve saygılarımla Hacegan...
Hacegan__
Per Şub 02, 2012 10:00 am
 
Foruma git
Konuya git

Mevlit kandili duası

EÛZÜ BİLLAHİ MİNEŞ-ŞEYTANİR-RACÎM, BİSMİLLAHİRRAHMANİRRRAHİM

Ya ilahel alemin
İlk yarattığın nur efendimizin nuruydu.
Sen onu var etmeden evvel gündüzün geceden,
baharın da kıştan farkı yoktu.
İyilikler, kötülüklerle iç içe;
akıl nefse yenik,
ruh da bedenin esiri idi.
O güzeller güzeli
Varlığın sırrını keşfedip akla yüksek hedefler gösterdi
düşünceye kapılar açıp
insanın ebedlere namzet olduğunu âlemşümul bir dille haykırdı.
Böyle bir elçiyi insanlığa bahşetmenden
Ve sayısız nice nimetlerinden ötürü
sana sonsuz hamd ü senalar olsun ya rabbi!

Güç ve kuvvet ancak kendisine has olan yüce ve büyük Allâhım!
Mahlûkatın adedince,
Zatının rızası,
Arşının ağırlığı ve kelimelerinin toplamınca
Efendimiz Hz. Muhammed (sas) ve Onun ehli ve ashabı üzerine salât ü selam la bir kere daha yâdederek huzûr-u İlahi'de el açıp yakarıyoruz

Ey her şeye hayat bahşeden Allahım
bütün insanlık, hatta bütün bir varlık âleminin bayramı sayılan
mübarek günleri vardır.
bir gün daha vardır ki,
o da Allah Rasûlünün dünyayı teşrif buyurarak
tenezzülen aramıza girip bizi şereflendirdiği kutlu zamandır.
Bizler şimdi o anı yaşıyoruz.
Rahmet-i Rahmanın galeyana geldiğine inandığımız
bu kutlu zaman diliminde,
Mevlid Kandilinin bizim için hakiki bayram olması ümidiyle,
ümmet-i Muhammedin hal-i pürmelali açısından
bayram hediyesine en muhtaç birer yetim olduğumuz mülahazasıyla, Şefkat Peygamberinin ruhaniyetine sığınarak,
sen den yeniden bir kere daha diriliş istiyoruz ya rabbi

Ey her şeye gücü yeten Allahım
Efendimizi düşünmekle
hayatın hiç kimseye nasip olmayan tadını
ve varlığın bitmeyen zevkli maceralarını duyarız.
Duyarız imanın yenilmez gücünü,
Duyarız Müslümanlığın kahramanlık olduğunu,
Duyarız doğruluğun paha biçilmez kıymetler ihtiva ettiğini,
Duyarız iffet ve ismetin, meleklerinkine denk insan tabiatının bir buudu haline geldiğini.
Nolur bu ve benzeri nice güzellikleri daha derince ve engince
Bütün insanların ruhlarına duyur ya Rabbi!

Ya Rabbel alemin
Onun terbiyesi, onun üslûbu ve onun sistemiyle yetişmiş olan nesillerin
imanları izân ufkuna erişiyor,
muhabbetleri çağlayanlara dönüşüyor.
efendimizi bu ölçüde duyup sevmeleri münasebetiyle
her an daha da şahlanıyor
ve o kutlunun arkasında bulunma sevinciyle adeta yeni bir asr-ı saadet yaşanıyor.
Sen dünyamıza yeniden bir huzur çağı
ve gül devri yaşat ya Rabbi!

Ey yüceler yücesi Allahım
Yüzümüz yok, hicap içindeyiz;
Efendimizin senin katındaki nazının geçerliliğine de ümitlerimiz tam.
Keşke ne seviyede olursa olsun
efendimizden hiç uzaklaşmasaydık;
ondan gelen ışıklardan
ve ruhlarımıza boşalan mânâlardan
hiç mahrum kalmasaydık..
ve onu o inandırıcı çehresiyle
içlerimizde hep taptaze ve dipdiri duyabilseydik!..
sen bizleri kendi uzaklıklarını aşabilen
hak ve hakikatleri de bütün derinlikleriyle duyabilenlerden eyle ya rabbi!

ya ilahel alemin
O güzeller güzeli Sevgiliyi, bir kere daha misafirimiz eyle..
tahtını sinelerimize kur
gönüllerimizdeki karanlıkları kov,
bütün benliğimize ruhunun ilhamlarını duyur
ve bize yeniden diriliş yollarını göster ya rabbi

İnananları karanlıklardan aydınlığa çıkaran Allahım
her gün biraz daha azgınlaşan şu zulmetleri o kutlunun ışığıyla dağıtıver
herkesi inleten zulüm ve adaletsizlik ateşini söndürüver.
her şekliyle kine, nefrete, düşmanlığa kilitlenmiş şu zavallı ruhların boyunlarındaki zincirleri çözüver
sevgiye, merhamete, şefkate hasret giden sinelerimizi muhabbetle, hoşgörüyle coşturuver
ruhlarımızı aklın aydınlığı, gönüllerimizi de mantık ve muhakeme enginliğiyle buluşturuver
ve bizi kendi içimizdeki hicran ve hasretlerimizden kurtarıver ya Rabbi!

Ey merhameti bol olan Allahım!
şefkati, adaletini aşkın gönüller sultanını unuttuğumuzun
ve saygısızlıkta bulunduğumuzun farkındayız.
Biliyoruz ki o rahmet nebisi
incinse de küsmedi
Vefasızlık görsede alakayı kesmedi
Başını yaranlar, dişini kıranlar karşısında bile ellerini açıp dua dua yalvardı. Katiyen lanette bulunmadı. Lanet ve bedduaya âmin de demedi.
Sinesini, Ebû Cehil'leri bile ümitlendirecek ölçüde açabildiği kadar açtı
ve her sözünü, her davranışını senin rahmetinin enginliğine bağladı.
Sen bizleri onun o engin merhametinden istifade eden
ve şefaatine de nâil olanlardan eyle ey Rabbi!

Ey ihsanları sonsuz olan Allahım
düşe-kalka olsa da hep Efendimizin izinde yürüme gayretindeyiz.
Nolur bizi bir kere daha sevindir.
Sevindir ki; bağının taptaze fidanlarıyla
adını âleme tam duyuracak demdeyiz.
Bu dünya ışığa hasret gidiyor.
Bizler o kırık azimlerimiz ve o çatlamış ümitlerimizle,
yolların hakkını veremesek de hep yollardayız.
Sadece hislerimizle de olsa, aradığımız hep senin habibin;
Nolur gönüllerimiz bir kere daha onunla dolsun,
ufuklarımızı saran şu upuzun geceler yerlerini gündüzlere bıraksın
ve viladeti bizim hakiki bayramımız olsun..

Ey yapılan dualara cevap veren Allâhım
Sana itaat edilir Sen karşılığını veririsin;
Sana isyan edilir, sen bağışlar ve affedersin,
Darda kalanlara icabet edersin,
Zararı sıkıntıyı ortadan kaldırırsın
Hastalara şifa, dertlilere deva verirsin
Günahları bağışlar, tövbeleri kabul edersin
Sen bizlerin dualarını kabul buyur ya Rabbi!

Allâhım
acizlikten, üzüntüden, tasadan, kederden,
Korkaklıktan, kabir azâbından, cehennem ateşinden sana sığınırız.
Bizleri kötülükten ve kötülerin şerrinden emin eyle ya Rabbi!

Ey Yüceler Yücesi!
bize karşı düşmanlık duygularıyla oturup kalkanların kalblerini yumuşatmak murad ediyorsan,
bize ve gönüllüler hareketine karşı onların kalblerini yumuşat
ve sinelerini daimî bir sevgiyle doldur! Ya Rabbi!
Ey kalbleri evirip çeviren Sultanlar Sultanı!
Bizim kalblerimizi de, onların kalblerini de sevdiğin ve hoşnut olduğun güzelliklere çevir! Ya Rabbi!

Allahım
Sen bizlere bizi aşan istidat ve kabiliyetler ver
ve lutfedeceğin bu kabiliyetleri
senin rızan yolunda kullanmayı
bizlere nasip eyle ya Rabbi!

Allahım
Sen bizlere peygamberleri donattığın sıfatları lutfet lakin biz lutfedeceğin bu sıfatları tefahur vesilesi yapmayalım ve hep kendimizi sıfır görelim ya Rabbi!

Allahım
Cümlemize vicdan genişliği lutfet
Kalplerimize inşirah bahşet
Bizleri kollektif şuura sahip kullarından kıl
Ve bizleri müttakilere rehber eyle ya Rabbi!

Ey yüceler yücesi olan Allahım
Biz ümmeti Muhammedin dağınıklığını gider
Bize ve ülkemize birlik ve dirlik ver
Bütün dünyaya da huzur ve barış nasibeyle..
Kalplerimizi birbirene ısındır ve
Bizleri birbirimize sevdir
Dünyanın dört bir tarafında hizmet eden kardeşlerimizi
Bizlerle beraber ihlas-ı etemme muvaffak kıl ya Rabbi!

Allâh'ım!
Efendimiz Hz. Muhammed (sav)in Sen'den istediği
her türlü hayrı Sen'den istiyor,
yine Peygamber Efendimizin sana sığındığı
her türlü şerden de
sana sığınıyoruz.

Yâ Erhamerrâhimîn ve Yâ Ekremelekremîn!
Bizim, anne-baba ve ecdadımızın
Bize rehberlik ve kılavuzluk yapan büyüklerimizin,
Bir harf bile olsa kendilerinden istifade ettiğimiz hocalarımızın,
Sevdiklerimizin, sevenlerimizin,
Içinde neşet ettiğimiz beldedeki insanların,
Milletimiz fertlerinin,
Kadın-erkek inanan bütün arkadaşlarımızın,
Dostlarımızın, kardeşlerimizin..
Bize karşı hep civanmertçe davrananların..
Hayır dualarında unutmayıp
Her zaman bizi de yâd edenlerin..
Üzerimizde hakkı bulunan kimselerin..
Kıymetli nasihatleriyle
Bize bekâ desenli sâlihatın yollarını gösterenlerin...
Ve bütün ümmet-i Muhammedin
Günahlarını bağışla! Ya Rabbi!

Allahım!
Duamızın sonunda Sana olan minnet ve şükran hislerimizi
Bir kere daha tekrarlıyor,
Resûl-ü zîşânı, âlini, ashabını
Bir kez daha salavâtlarla anıyor
Ve dualarımızı kabul buyurmanı istirham ediyoruz.
Ne olur, bizlerin dualarına icabet buyur ya Rabbi!

amin ve selamün alel murselin
vel hamdü lillahi Rabbil-alemin
bluemonn
Cum Şub 03, 2012 4:52 pm
 
Foruma git
Konuya git

-illuminati

illuminati ; kaostan dogan duzen

Uzerinde fazlaca gorus ve komplo teorisi bulanan bu konuyu , olabildigince mantik cercevesinde kalarak anlatmaya calisicam . Uzun suredir bu konuda buldugum her yaziyi okudugum icin buraya yazacaklarim da cok farkli kaynaklardan olacak ama kaynaklari eklemiyorum merak eden olursa yazarim . Ookudugum herseyi bir gunde buraya aktarmam imkansiz gibi bisey.Yani herseyi yazmam gunler su-re-bi-liiiiir . :shock: Ama konunun bolunmesini de istemedigimden , ben ''Bitti'' yazana kadar lutfen yorum yazmayin .Yazarsaniz yorumunuzu OP lara sildirmek zorunda kalicam .Ugrastirmayin beni ! isim gucum var :x :P

Kaostan Dogan Duzen ; iLLUMiNATi


Size dunya hala firavun soyu tarafindan yotetiliyor desem ...
Amerika ve Avrupa'yi yonetenler heeep akraba desem ...
Ingiliz kraliyet ailesinin soyu taa firavuna dayaniyor desem ...
Bir ahtapot binlerce koluyla dunyayi sarmis , gordugumuz ve sectigimizi sandigimiz hersey onlarin eseri desem ...
''Bilgi '' cok kucuk bi gurubun elinde , gostermek istedikleri kadarini bize gosteriyorlar aslinda bildikleri coooooooooook coooooook daha fazlasi desem ...
Doga kontrol eddilebiyor desem ...
''Ustun insanlar'' icin dunya nufusunun cook azalmasi gerekiyor ve savaslar bundan cikariliyor desem ...

en azindan bi kisminiz bana ''deli '' dersiniz :D anlatcam ...birazdan
innocentinnocent
Cum Şub 03, 2012 4:52 pm
 
Foruma git
Konuya git

MEVLİD KANDİLİ...

Bu gece, Sevgili Peygamberimiz’in dünyaya teşriflerinin sene-i devriyesi. Müslümanların da bayramı. Hatta Kadir Gecesi’nden sonra, kutlanan en muteber ve mubarek gecelerden biri.
Mevlid, doğum anlamına geliyor. Daha çok da Hz. Peygamber (sav) Efendimizin doğumunu ifade ediyor. Malum olduğu üzere Allah Rasülü milâdi 571 yılının 12 Rebiül-evvel ayının 12. gecesi dünyaya gelmişti. O gece, Kâbedeki putların devrilmelerinden, Kisra sarayının yıkılmasına, Mecusilerin bin yıllık ateşlerinin sönmesinden Save Gölünün kurumasına kadar pek çok olağanüstü hadiseler meydana gelmişti.
Peygamberimiz de sağlığında doğduğu geceyi unutmamıştı. Her yıl o gecenin sene-i devriyesinde Ashab-ı Kiram’a ziyafetler verir ve küçüklüğündeki hatıralarından bahsederlerdi. İslam kültüründe bu gelenek bugüne değin devam edegelmiştir. Rasülüllah’ın doğumunu anlatan, miraca yükselişini ve faziletlerini dile getiren pek çok mevlidler de yazılmıştır ki, bunlardan en önemlisi hiç şüphe yoktur ki Süleyman Çelebi’nin “Vesiletü’n- Necat”ıdır.
Kâinat Efendisi’nin doğumunu anlatan S. Çelebi der ki:
“Âmine Hâtun Muhammed ânesî
Ol sadeften doğdu ol dürdânesî
Hem Muhammed gelmesi oldû yakîn
Çok alâmetler belürdî gelmedîn
Ol gice kim, doğdu ol Hayrü’l-beşer
Ânesî anda neler gördü neler
Doğdu ol saatte ol sultânı dîn
Nûra gark oldû semâvât ü zemîn
O İki Cihan Güneşi’ni Kur’an-ı Kerim’de bizzat Cenab-ı Hak övmüş ve yüceltmiştir. Bu konu ile ilgili pek çok ayet mevcuttur. Eli kalem tutup da şiir yazan her Müslüman Şair de, Peygamberimiz’i öven ve na’at denen en az bir şiir yazmıştır.
Şeyh Galip:
“Sen Ahmed-i Mahmud-u Muhammed’sin Efendim
Hak’tan bize Sultan-ı müeyyedsin Efendim.” Diye O Sevgililer Sevgilisine muhabbetini anlatır.
Necid Çöllerinde iken “Ya Nebi! Şu halime bak” diye seslenen M. Akif de şöyle devam eder:
Nasıl ki bağrı yanar, gün kızınca sahranın;
Benim de ruhumu yaktıkça yaktı hicranın!
Hasan Basri Çantay:
“Sevdim seni hep canlara cânân diye sevdim
Bir ben değil âlem sana kurban diye sevdim.” Diye haykırırken,
Necip Fazıl da:
“Müjdecim, Kurtarıcım, Efendim, Peygamberim;
Sana uymayan ölçü, hayat olsa teperim!” diye O’na olan sevgisini dile getiriyor.
A.Nihat Asya:
Neler duydu şu dünyada, Mevlid’ine hayran kulaklarımız:
Ne adlar ezberledi.ey Nebi, Adına alışkın dudaklarımız!” derken,
Fethullah Gülen Hocaefendi de:
“Ey kupkuru çölleri cennete çeviren Gül,
Gel o bayıltan renklerinle gönlüme dökül” diye özlemini ifede ediyor.
Rasülüllah’a duyulan özlemi ve ona olan derin sevgi ve muhabbeti terennüm eden daha pek çok dizeye yer vermek isterdim. Lakin satırlar sayılı, sütunlar sınırlı. Bu yüzden sohbetimizi bizim “İsterim Ya Rasülallah!” başlıklı bir na’atımızın son kıtasıyla bitirelim:
Huzur bulur insan ancak bu dinde,
Sevgin ebediyen kalacak zinde,
Gonca, gül olsam da, senin izinde,
Solmayı isterim ya RASÜLALLAH.
Tüm dostların Mevlid Kandilini yürekten kutlar, hayırlara vesile olmasını Yüce Mevla’dan niyaz ederim.Allaha emanet olunuz selam ve saygılarımla Hacegan...
Hacegan__
Per Şub 02, 2012 11:53 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: MEVLİD KANDİLİ...

http://img2.xxxx.com/images/s/o/n/sonbaharhazani/1156451608kandil001cl7.jpg


Mevlid Kandili Kandiliniz Mübarek Olsun - 03 Şubat 2012 CUMA

"Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik."
(Enbiyâ, 107)

İnsanlığın kurtuluşu için gönderilen son ve en büyük peygamber, bizim Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) 571 yılında Kameri aylardan Rebiü'l-evvel ayının 12.gecesi doğmuştur. Milâdî takvime göre ise bu, 571 yılı Nisan ayının yirmisine rastlamaktadır. Bu mübarek geceye "Mevlid Kandili" denir.


O'nun doğduğu çağda dünyanın her tarafında cehalet, zulüm ve ahlâksızlık almış yürümüş, Allah inancı unutulmuş, insanlık korkunç ve karanlık bir duruma düşmüş, dünya yaşanmaz hale gelmişti.


O'nun doğduğu gece, insanlığın kurtuluşu için çok hayırlı ve mübarek bir başlangıçtır.O gecenin sabahı gerçekten de feyizli bir sabahtı. İnsanlık için yepyeni bir gün doğmuş, aydınlık bir devir açılmıştı. Bir fazilet güneşi ve hidâyet meşalesi olan sevgili peygamberimizin gönderilişi, Yüce Allahın bütün insanlara en büyük nimetlerinden birisidir. Bu hususta Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmuştur:


"Andolsun ki içlerinden, kendilerine Allah'ın âyetlerini okuyan, (kötülüklerden ve inkârdan) kendilerini temizleyen, kendilerine Kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermekle Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Halbuki daha önce onlar apaçık bir sapıklık içinde idiler."
(Âl-i İmrân, 164)


Bu gece, müslümanlar arasında yüzyılllardan beri büyük bir coşku ile kutlanmakta, Sevgili Peygamberimiz derin bir saygı ile anılmaktadır. Büyük Türk Alimi Süleyman Çelebi tarafından yazılan ve asıl adı "Vesiletün'necat" olan mevlid kitabı O'nun doğumunu, üstünlüğünü ve mucizelerini en güzel bir şekilde dile getiren değerli bir eserdir.


Peygamberimizin doğum yıldönümlerinde okunan mevlidleri saygı ile dinlemek, O'nun mübarek ruhuna salât ve selâm okumak hiç şüphesiz büyük milletimizin Sevgili Peygamberimize olan engin sevgi ve bağlılığının bir ifadesidir.

Bununla beraber, O'nun ahlâk ve fazilet dolu hayatını öğrenmek ve kendimize örnek almak başta gelen görevlerimizdendir. Asıl o zaman O'nun sevgisini ve hoşnutluğunu kazanmış oluruz.

O âlemlerin Rabbinden, "Alemlere rahmet olarak gönderildi." Asırlara sığmayacak inkılapları birkaç sene içerisinde gerçekleştirdi. Evlâtlarını diri diri toprağa gömen babalar O'na ve getirdiği prensiplere iman ettikten sonra mükemmelleştiler, dünyaya insanlık, adalet ve medeniyet rehberi olacak hale geldiler. İnsanlar O'nun tek emriyle, kökü yüzlerce yıl derinde olan alışkanlıklarını bıraktı.

O, yirminci asır insanının yüzyılda yerleştiremediği hakkı, hukuku, adâleti, hürriyeti, demokrasiyi ve insan haklarını bir solukta yerleştirdi. Böylece cehâlet asrı bir saâdet asrı olup, çıktı. Nihayet asır, asırlara taştı. Ve O, çağlar ötesiyle kucaklaştı.

Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed kendisinden önceki peygamberler gibi sadece bir kavme veya millete değil, bütün insanlığa peygamber olarak gönderilmiştir. O'nun diğer peygamberlerden en farklı yönlerinden birisi budur. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur:


"Biz seni bütün insanlara ancak müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik; fakat insanların çoğu bilmezler."
(Sebe, 28)


İnsanlığın her zaman ve mekânda Hz. Peygamber'in tebliğ ettiği ilâhî mesaja ve bu mesajın hayata geçirilmiş şekli olan onun sünnetine ihtiyacı vardır. O'nu örnek almak, Kur'an'a uymaktır. Çünkü Hz. Aişe (r.a.)'nın ifâdesiyle O'nun ahlâkı Kur'an'dı. (Müslim, Misâfirîn, 139). Kur'an-ı Kerim, Peygamberimiz Hz. Muhammed'in inananlar için en güzel örnek olduğunu bildirmekte ve bu hususta şöyle buyurulmaktadır:
"Andolsun, Allah'ın rasûlünde sizin için, Allah'a ve âhiret gününe kavuşmayı umanlar için ve Allah'ı çok ananlar için güzel bir örnek vardır." (Ahzâb, 21)


Bu geceyi nasıl ihya edelim?

Bütün insanlık âlemine bir hidayet tarihi açan ve âlemlere halis ilâhî rahmet olan böyle yüksek şanlı bir Peygamber'in ümmeti olmakla şereflenmiş bulunan biz müminlere ne mutlu! Bu geceyi vesile bilerek, O'na ümmet olmanın şuuruna erebilmek, Bu gecenin manevî zenginliğinden istifâde etmek için en azından bir Tesbih Namazı kılalım, bir de Hatm-i Enbiyâ yapalım.

O'na ümmet olan müminlere gevşeklik yakışmaz.

Unutmayalım...

Alemlere rahmet olarak gönderilen muazzez Peygamberimizin, doğumunu anarken, yalnız mevlid okumak, ilâhîler söylemek ve kandil simidi dağıtmak yeterli değildir, sadece bu geceyi yaşamak yeterli değildir. Yüce Allah'ın sevgisine, hoşnutluğuna ve bağışlamasına ermenin yegâne yolu, Peygamberimizin yolundan gitmektir...

"De ki: Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günâhlarınızı bağışlasın..."
(Âl-i İmrân, 31)
Almira
Cum Şub 03, 2012 12:13 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: MEVLİD KANDİLİ...

Çok teşekkür ederim gözlerinize sağlık...
Hacegan__
Cum Şub 03, 2012 12:00 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: MEVLİT KANDİLİNİZ MUBAREK OLSUN...

Allah’ın rahmeti, bereketi sizinle olsun, gönül güneşiniz hiç solmasın, yüzünüz aydın olsun, kabriniz nur dolsun, makamınız Firdevs, dualarınız kabul olsun. Kandiliniz kutlu olsun..Amin ecmain inşallah.

Emeğine yüreğine sağlık güzel paylaşımınız için teşekkürler.
Hacegan__
Cum Şub 03, 2012 8:54 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: MEVLİT KANDİLİNİZ MUBAREK OLSUN...

http://img845.imageshack.us/img845/6795/tualimforummevlitkandil.jpg

:::::::::::::::::::::::::::::
BUGÜNÜN KURÂN ÂYETİ
:::::::::::::::::::::::::::::

Kâfirlerden bir kısmını faydalandırdığımız şeylerde sakın gözün kalmasın.
Onlara karşı mahzun olma ve mü'minlere (şefkat) kanadını indir.

Hicr Suresi 88. Ayeti

http://www.up-aa.com/upfiles/RPl66414.png

:::::::::::::::::::::::::::::
BUGÜNÜN HADİSİ
:::::::::::::::::::::::::::::

Essalâtu vesselâmu aleyke Yâ Rasûlallâh...
Allah Rasulü Hazret-i Muhammed
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
Ömer İbnu Ebi Seleme (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) tek parça kumaşa sarınmış
olarak namaz kıldı. İki ucu omuzlardan çaprazlama geçmişti."

Buhari, Salat 4; Müslim, Salat 279, (517); Muvatta, Salatu'l-Cema'a 29,
(1, 140); Ebu Davud, Salat 78, (62;
Tirmizi, Salat 254, (339); Nesai, Kıble 14, (2, 70).

http://www.up-aa.com/upfiles/RPl66414.png

::::::::::::::::::::::::::::
GÜNÜN DUASI
::::::::::::::::::::::::::::


Ey 7 kat göğün ve büyük arşın sahibi olan Allahım!

Bizim Rabbimiz!
Her şeyin Rabbı olan Yüce Allah!
Ey Tevrat'ı, İncil'i ve Kur'an-ı Kerim'i indiren,
taneyi ve çekirdeği yarıp çıkaran

Yüce Rabbım!

Alnından tutup hesaba çekeceğin her şeyin
şerrinden sana sığınırım

Ya Rabbi!

Sen öyle Evvelsin ki, senden evvel hiç kimse yoktur.
Sen öyle Ahirsin ki, senden sonra hiçbir şey yoktur.
Sen öylesine açıkta ve görünürsün ki,
senin üzerine hiçbir şey yoktur.
Sen öylesine sır ve gizlisin ki,
senin önünde hiçbir şey yoktur.

Ya Rabbi!

Benim borcumu ödememi ve
fakirliğimi gidermemi nasip eyle!

AMİİİNNNNN
DiLay__
Cum Şub 03, 2012 9:53 pm
 
Foruma git
Konuya git

Mevlid Kandiliniz Mübarek Olsun

http://a6.sphotos.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-ash4/s320x320/431369_349722805052635_160147730676811_1200411_660514209_n.jpg
...( ◎)________人
..║ ∩║_____.-:'''"''";-.
..║ ∩║___(*(*(*|*)*)*)
..║ ∩║_. ║∩∩∩∩∩∩∩∩∩║
... İSLAMIN NURLU GÜNEŞİஇܓ
KALBİNİZE DOLSUN இܓ
இܓ MAKAMINIZ CENNET இܓ
இܓ H.Z. MUHAMMED S.A.V இܓ
இܓ KOMŞUNUZ OLSUN இܓ ...
இܓ GÜNLERİNİZ இ
இܓ MUTLU HUZURLU இܓ
இܓ GÖNLÜNÜZ SAADETLE இܓ
இܓ DOLSUN இܓ இܓ
இܓ இܓ CUMANIZ இ
இܓ MÜBAREK இܓ
இOLSUN இܓ
இܓ TÜM İSLAM ALEMİNİN CUMA GÜNÜ VE KANDİLİ MÜBAREK OLSUN...♥ ♥ ♥ ♥..
SeNeM
Cum Şub 03, 2012 7:31 am
 
Foruma git
Konuya git

MUHAMMED (S.A.V)

MUHAMMED (S.A.V)

Allah,ü téalanın nuru yüzünde
Rahmeti alemin dili Muhammed (s.a.v)
Kalbi temiz sudan duru özünde
İslam’ı alemin yolu Muhammed (s.a.v)

İkram sofrasıydı ibret bazında
Bereketi çoktu zerre azında
Ezildi ezmedi durdu sözünde
Sert rüzgarın serin yeli Muhammed (s.a.v)

Temiz berrak sözü hak niyazında
Yardıma koşardı burak hızında
Hasan Hüseyin,i torun dizinde
Candan cana yakın eli Muhammed (s.a.v)

Geceler ışıktı onun gözünde
Merhamet kaynardı karda buzunda
Babalık sevgisi Fatma kızında
Tuba ağacının dalı Muhammed (s.a.v)

Adalet kaynardı hep kazanında
Hakkı hak tartardı hak mizanında
Oku öğren çalış demiş lafzında
Evliya alimin gölü Muhammed (s.a.v)

Hak aşkına yanar çölün düzünde
Sıddık Osman Ömer Ali izinde
Allah’ın kudreti vardı gürzünde
Yiğit cesur asker kolu Muhammed (s.a.v)

Azamet mühür,ü var omuzunda
Hak kitabı kuran nur havuzunda
Davut Musa İsa hak nazarında
Rabbinin habibi kulu Muhammed (s.a.v)

Kıyamete kadar parlak yıldızı
Ümmetinden çıkmaz onun yaldızı
Muhammed kucağı üşütmez bizi
İslam’ın sevilen gülü Muhammed (s.a.v)


http://www.caycicegi.info/web/hatice/Image/kandil_tebrigi.jpg
Almira
Cmt Şub 04, 2012 12:44 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: MEVLİT KANDİLİNİZ MUBAREK OLSUN...

http://img1.xxxx.com/images/k/e/l/kelimelerinahengi/mevlid_kandili_2006.jpg

Mevlid duası AMİN

Subhane rabbiyel aliyyil alel vehhab - Ey yerlerin ve göklerin sahibi, kainatın ve mükevvenatın yegane, haliki, kimsesizleri gözeten, dertlilere deva, hasta kullara şifa veren, bunalmışların imdadına yetişen yüce Allahım. - Suçlarımız kabahatlarımız, çeşit çeşit günahlarımız yüzünden, sana karşı mahsumuz, Senin huzurunda, el açıp yalvarıyoruz bizleri huzurunda boş çevirme yarabbi. - Şu okunan Kur’anı azimu şan’ı Mevlidi Şerifi ve esnasında getirilen selavatu selamları Hz. Peygamberin yüzü suyu hürmetine, ahseni kabul ile makbul eyle yarabbi. - Medineyi münevvereyi nurlandıran ve her an milyonlarca defa mübarek ismi hürmetle anılan, bu devlet dünyada kimseye nasip olmayan,bizim peygamberimiz Hz.Muhammed Mustafa (S.A.V) ‘in mübarek ruhu şeriflerine hediye eyledik, şu anda haberdar, kısmeddar eyle yarabbi. - HZ. Ademden beri gelmiş geçmiş peygamberlerin, velilerin ve dini islama hizmet eden Hz. Kur’anı, elden ele, dilden dile ulaştıran, üstad efendilerimizin, hocalarımızın, kalfalarımızın, üçlerin, yedilerin, kırkların ruhuna hediye eyledik şu anda vasıl eyle yarabbi. - Bu mevlidin okunmasına sebep olan zatın, mevlid-i şerifini mübarek eyle, bugün burada toplanmamıza sebep olan, mübarek Cuma günü hürmetine, günahlarımızı af eyle yarabbi. - Dünyevi ve ahrevi muratlarımızı vasıl eyle, ölmüşlerimizin ruhlarını şad eyleyip, bu meclisi şeriften haberdar eyle yarabbi. - Kahraman İslam ordusu denizde, havada, karada, her yerde muzaffer eyleyip İslam ve vatan düşmanlarını kahhar isminle kahreyle yarabbi. - Hazır meclis olan cemaatimizin her iki cihanda, yüzlerini ak eyle yarabbi. - Din, vatan, millet, memleket uğruna canını feda eden, muharebe meydanlarında aslanlar gibi dövüşen, kanlı elbiseleriyle, Hz. Ulu Allah’ın karşısına çıkacak genç yaşta ölenler, annelerine, babalarına kanamadan ayrılan sevgili şehitlerimizin ruhlarına hediye eyledik ikram eyle yarabbi. - Ya ilahel alemin, veya hayrun nasirin olan ulu Allah’ım, sana açılan eller hürmetine, geceleri sabaha kadar durmadan Allah, Allah, Allah diyerek tatlı göz yaşlarınla yıkanan aşklar hürmetine, bizleri af eyle yarabbi. - Ya ilahel alemin, senin vahdaniyetine güvenerek, kapına geldik, kulluk edemedik, affına geldik, sen kaffar, cettar, rahman ve rahimsin, hiç şüphesiz biz günahkarız, bize lütfunla muamele et, hicran ateşiyle yakma, bizi İslam olarak getirdin, İslam olarak götür, Hz. Muhammediye getirdiğin gibi, yine Hz. Muhammediye götür, aramızdaki rabıtayı kesme, kalp penceremizi aç yarabbi. - Ömrümün hıtamında, gözlerimiz perdelenmeden, sayılı nefeslerimiz tükenmeden, ol gaflet uykusuna dalmadan evvel, cümlemize, kamili iman ve şehadet kelimesini nasip eyle yarabbi. - Buyrun imanımız tazelenmesi için kelime-i şehadet, buyrun günahlarımızın af olması için kelime-i şehadet, buyrun son nefeste imanla gitmemiz için kelime-i şehadet. - Mekke-i Mükerremde, Medine-i Münevverede, ravzan müteh, harada, minada, müzdelifede, Arafatta, kabul olan dualarla, bizlerinde acizhane, fakirhane olarak yapmış olduğumuz dualarımızı kabul eyle Allah’ım. - Annemizi, babamızı, bizlerden hoşnut ve razı eyle, ümmeti muhammedle birlikte bizlerinde günahlarını affeyle yarabbi. - Sen bize yatak ömrü verme, yatırıp kapılara baktırma, kendi kapından başka, hiçbir kapıya muhtaç eyleme, kabir genişliği, ölüm güzelliği, teneşir paklığı, cemaat çokluğu cümlemize nasip eyle yarabbi. - Ya ilahel alemin, senin ilmin peşinde koşanların cümlesine zihin açıklığı ver, ilmimizi ve zihnimizi geniş eyle yarabbi. - Ölüm gelmezden evvel hayatın, hastalık gelmezden evvel sıhhatin, meşguliyet gelmezden evvel boş vaktin, fakirlik gelmezden evvel zenginliğin, ihtiyarlık gelmezden evvel gençliğin kıymetini bilmeyi cümlemize muesser eyle yarabbi. - Vücudumuzu gaim, sıhhatimizi mudaim, ümmeti muhammedin evlatlarını alim, cümlemize akılla, mantıkla, izanla, fakirle, her türlü, her şekilde çarpışabilen, önüne gelen bütün engelleri kolaylıkla aşabilen, dinimizi ve kur’anı azimu şan’ı herkese aşılayabilen, imanlı , kültürlü, birer mücahizlerden eyle yarabbi. - Bizlerin saplanıp kaldığımız, çıkacağız diye çabaladıkça dibine gömüldüğümüz batı çukurundan ve batıya esir olmaktan kurtar bizi yarabbi. - Ya ilahel alemin, nefis şerrinden, iblis şerrinden, su’i akrardan, görünür görünmez kazalardan, belalardan, düşman sarsıntısından, yetimi gördüğü zaman sızlamayan katı kalpten, doymak bilmeyen nefisten sana sığınırız, cümlemizi muhafaza eyle yarabbi. - Kıyamete kadar neslimizden, ehli İslam, ehli iman, ehli kur’an, ehli hizmet, ehli dua edici hayırlı insan eyle yarabbi. - Ya ilahel alemin, uzaktan ve yakından bu aileye teşrif etmiş, selavatu şerif getirmiş, kur’an-ı kerim dinlemiş, şimdide elini semaya açmış, boynunu bükmüş, amin, amin, amin diyen cemaatimizi, yarın kıyamet gününde malın, evladın, servetin, hiçbir şeyin faide vermediği o ahiret gününde, mükafatsız bırakma yarabbi. - Ve ölmüşlerin ruhuna hediye eyledik, haberdar eyle yarabbi. - Ayrıca bu haneden gitmiş olan kulununda ruhuna hediye eyledik şu anda haberdar eyle yarabbi. (Rabbena duasını oku)

AMİN
Almira
Cmt Şub 04, 2012 12:35 am
 
Foruma git
Konuya git

GÜZELLİK.......

2 – Bakara Suresi –
200. …..İnsanlardan bazısı şöyle der: “Ey Rabbimiz, bize dünyada ver!” Böylesi için âhirette bir nasip yoktur.
201. Onlardan kimi de şöyle yakarır: “Ey Rabbimiz, bize dünyada da güzellik ver, âhirette de güzellik ver! Ve bizi ateş azabından koru!”
202. İşte böyle diyenlere kazandıklarından bir nasip vardır. Allah, hesabı çok çabuk görür.
Yukarıdaki ayetler Allah’ın insanlara ahirette adaletle davranacağını çok güzel anlatıyor. Allah’a dua ederken sadece dünya hayatı için dua edenlere Allah dünya hayatında verecek. Ancak böylelerinin ahirette bir yararlanmaları olmayacak. Benzer şekilde kısa ömründe varsa yoksa dünya hayatı için çalışıp, çabalayan, daha çok para kazanmak, mal mülk edinmek için uğraşan kişi uğraşının karşılığını dünyada eksik ya da fazla alacaktır ancak onun ahirette payı elbette ahiret için çalıştığı oranda olacaktır. Allah’ın varlığına inanan, dine, peygambere inanan ancak sadece dünya için yaşayan, Allah ile irtibatı ancak zor durumda kaldığında ya da dünya menfaati için O’ndan istemek olan kişinin durumunu; bir insanın bir arkadaşını sadece işi düştüğünde, zorda kaldığında, yardım isteyeceğinde aramasına benzetiyorum.
Yine yukarıdaki ayetlerden hareketle hem bu dünyada hem de ahirette güzellik isteyen insanların ahirette nasiplerinin olacağı ifade ediliyor. Peki, hayatımızın, zamanımızın, canımızın, imkânlarımızın ne kadarını din için, ahiret ve Allah rızası için kullanmalıyız, ne kadarını şimdiki hayatımızı idame ettirmek için kullanmalıyız? Aslında bu sorunun cevabını da Kuran’daki muhtelif ayetlerde ve Kuran’ın genelinde insanlara sunulan anlayışta görebiliyoruz.
28 – Kasas Suresi –
77. “Allah’ın sana verdikleri içinde âhiret yurdunu ara, dünyadan da nasibini unutma. Allah’ın sana güzel davrandığı gibi sen de güzel davran/Allah’ın sana lütufta bulunduğu gibi sen de lütufta bulun. Yeryüzünde fesat isteyip durma, çünkü Allah fesat peşinde koşanları sevmez.”
Kuran’a göre inanan bir kişi için esas olan Allah’ın hoşnutluğu ve ölüm sonrası hayat olmalıdır. Kasas Suresindeki ayette de açıkça belirtildiği gibi inanan kişi dünya hayatında kendisine verilen imkânlarla ahiret yurdunu bu dünyadan nasibini unutmadan aramalıdır. Yani dünya hayatı ancak Allah rızası ve ahiret hayatı için bir araç niteliğindedir. Yani inanan kişi hayatını, zamanını, imkânlarını Allah rızası ve ahiret hayatını kazanacak şekilde kullanmalı ve kararlarını, tercihlerini de buna göre yapmalıdır.
6 – Enam Suresi –
162. De ki: “Benim namazım/duam, kulluğum/bağışım, hayatım, ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah içindir.”
Güzeli güzel yapan edeptir edep ise güzeli sevmeye sebeptir.Selam ve saygılarımla.Hacegan.....
Hacegan__
Cmt Şub 04, 2012 7:42 am
 
Foruma git
Konuya git

RUHSAL YORGUNLUK

Bazen eser adamın kafası çekip gitmek ister taaaa uzaklara.Ama ne etse de uzaklaşamaz fazla.Kırgında ayrılsa o mekanlardan,döner tilki gibi aynı yuvaya..
Hayatın çekilmezliğini yaşadığı anda bir insan,beyninde fırtınalar kopar, sanki bir tsunaminin habercisi gibi.Bazen bir eş’in davranışı sıkıcı gelir ona,bazen evladın aykırı bir davranışı,ya da bir patronun gereksiz yere yüklenişi.Sebep her ne olursa olsun ruh yorulmaya başlar bedenden çok.
Beynin her iki lob’u da tam kapasitedeymiş gibi ,taşıyormuş gibi işaretler gönderir sana.Zonklatır kafatasını,oysa biz biliriz ki beyin asla tam kapasite ile çalışmaz.Rolanti halinde ki bir motor gibi ancak çalıştıkça kullanılabilir.Beyindeki 200 milyar nöronu tam kapasite kullanmak herkese nasip olmamıştır sanırım.Beyin sanki tam dolu imiş gibi,taşacakmış gibi,çatlayacakmış gibi kafatasını zonklatırken aslında ruhuna yük bindiriyordur,bedenini zorluyordur.Hal böyle olunca zorlanan bir beden,yorgun bir ruh hali ve travmatik sonuçlar yaşanabilir insanda.
Bedenin yorgunluğu dinlenerek geçebilirken,ruhsal yorgunluk günlerce devam edebilir insanda.Ruhsuz bir beden olamayacağı gibi,bedensiz bir ruhta düşünemeyiz elbet.Tabi hayat devam ettiği sürece.
bedensel ikizler olduğu gibi ruh ikizinden de dem vurulur bazen.Demek ki aynı bedensel özellikler varsa,aynı ruhsal durumları yaşayan insanlar da vardır.
Ruh ve beden birbirlerinin olmazsa olmazlarıdır.iki hidrojen bir oksijen suyu oluşturur biliyorsunuz.Bu üçlüden biri eksik olsa yaşam susuzluktan dolayı sona erer,ağaçlar kurur,topraklar kurur,nesiller kurur sonuçta.Beden ve ruhtan biri de eksik olursa yaşam yine son bulur bu dünya aleminde.Ta ki tekrar vuslata erecekleri mahşer anına kadar...
İçim karardı deriz bazen,ruhum sıkıldı deriz,sıtkım daraldı deriz.içim bulanıyor deriz.Ne demektir bunlar?Hani beden nerede?demek ki bedenin yorgunluğu ve ruhun yorgunluğu farklı şeylerdir.Bir sprinter 100 metreyi 10 saniye de koşup aşırı enerji harcasa ve sonuçta birinci gelse,fiziksel(bedensel)yorgunluktan bahsedebilir ama tam aksine birinci gelmenin verdiği mutlulukla ruhen(içten) sevinir.
Bedeni sağlam tutup sağlıklı yaşasak bile,sosyoljik boyutlardaki rahatsızlıklar ve endişelerin durumlarına göre içsel sıkıntılar yaşayabiliriz.Ama ruhumuzun gıdasını iyi takviye edebilirsek ölmek üzere olan bir bedenden dahi yeni bir can gelecekmiş gibi dirençli ve umutlu olabiliriz.
Hani anlatılır:
Nasreddin Hoca ölmek üzereymiş,hanımına demiş ki;
-Hanım en güzel elbiselerini giy,süslen ve yanımda öylece dur demiş.Hanımı;
-Yahu Hocam ölmek üzeresin süslenmek,kokulanmak olur mu bu nasıl bir iştir deyince Hoca;
-Yahu hanım sen genede süslen olurya Azrail canımı almaya gelince belki seni beğenip senin canı alırda bende kurtulurum böylece! demiş.
Bu işin espri tarafı tabiki.Ne Azrail bir bir insanı beğenir,ne vakti gelenin eceli gecikir.Burada vurgulamak istediğim şey içinizde ki neşeyi,umudu son ana kadar kaybetmemenizdir.Elbetteki insanın başına olmadık şeyler gelebilir.Ama onu atlatabilmek için sağlam bir ruhsal dirence ihtiyaç vardır.O direnç başkasının içinde değil sizin içinizde yatmaktadır.Haydi ruhlarınızı güçlendirmek için harekete geçin.Sağlam ruh sağlam inançta daha iyi yer bulur.Güç sizde şimdi Voltron da değil! (Hacegan"dan)Selam ve saygılarımla.......
Hacegan__
Cmt Şub 04, 2012 7:20 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: KADIN ERKEK EŞİTLİĞİ...

Sizi bilmem ama benim atalarım öle kıllı maymun falan değil başkasıda ne düşünür bilmem.Herkes atasına sahip çıkmalı :lol:
kurtbey33
Cmt Şub 04, 2012 7:35 pm
 
Foruma git
Konuya git

DEĞİŞEN ZAMAN MI? YOKSA BİZLER Mİ.....?

Evet teknoloji çağında yaşıyoruz...Herşeyimiz var...Evlerimizde Bilgisayar, Televizyon, Şahsi telefonlarımız, Bir sürü araç bizim hizmetimize sunulmuş...
Bukadar teknolojinin içinde rahatımız yerindemi?
Huzurumuz varmı?
Sağlığımız yerindemi?
Yeterince iletişim kurabiliyormuyuz?
Alilemize dostlarımıza yeterince vakit ayırabiliyormuyuz?

Şöyle bir göz atacak olursak bizlerden neler aldı yada neler kazandırdı..Evet bizlere birçok faydası var ..İnkar edilemeyecek kadar çok..
Ama düşünelimki evimize bir konuğumuz geldi akrabamız, dostumuz vs...Nasıl bir iletişim kuruyoruz...Evdeki sohbet muhabbet ortamı nasıl...
Genellikle tv açık, gözler tv’de herkez oraya odaklanmış bişeyler izliyor. Gençlerde bilgisayar başında oturmuş sanal iletişimde...
Ama konuğumuz bizi görmeye gelmişti..Muhabbet edicektik biz...
Ev sahibide menun, konukta memnun durumdan..

Neden bu hale geldik diye sorguluyorum bazen..Ben kendi hayatımda Yaşlı büyüklerimi dinlemeyi çok seviyorum..Onların anlatım tarzlarını çok seviyorum..
Ve eski yaşam tarzlarını anlatınca...Bir yaşlı diyor ki

-Evlerimizde ışık yoktu...Gece gaz lambalarının ışığında oturduk...Eve gelen misafirlerle öyle bir muhabbet ortamı olurduki..Sohbet bambaşkaydı..
İçilen çayın tadı bile bambaşkaydı...Akraba ziyareti vardı...Eski zaman çok başkaydı çok diyorlar..

Pekala değişen zamanmı? Yoksa bizlermi?

Çokmu meşguluz? Birbirimize vakit ayıramıyoruz..

İşlerimiz hiç bitmiyormu? İşlerden kalan vakitte yapılan şey nedir?

İşlerimizden kalan vakitte yapılan herkez evine çekiliyor ya tv başında yada pc....

Yine eski bir büyük söylüyor..Yaklaşık 20-25 yıl öncesi diyebilirim...

-Apartmanda kimsenin evinde televizyon yoktu..Sadece falanca kişi almıştı..Ve akşamları onun evine televizyon izlemeye giderdi herkez..

Sorunlar böylemi başladı diyorum bazen...Sonra yavaş yavaş diğer komşularda aldı tv...Ve artık herkezin kendi evinde var ..Kimsenin birbirine gitmesine gerek yok..
Akşam olunca herkez kendi evine çekilip tv izleyebiliyor....Yada pc başında oturabiliyor..

Yanlış anlaşılmasın bu arada..Tv’yi suçlamıyorum..Yada diğer teknoloji aletlerini..

Ya biz bu teknoloji aletlerini gereğinden fazla hayatımıza soktuk, Yada kulanmasını bilmiyoruz...

Ama şuna inanıyorum...Tv geldi evdeki sohbet ortamı kalktı..Sadece akraba içi iletişimde değil..Aile içindede aynı bu durum..
Baba yorgun geliyor geçiyor tv başına...Çocuklar pc başında, annede gün boyu yorgun düşmüş zaten...

Yani herkez kendi aleminde ..........

Tekrar soruyorum ...Değişen zamanmı? Yoksa bizlermi? Bundan sonrasına siz karar verin selam ve saygılarımla.Hacegan
Hacegan__
Pzr Şub 05, 2012 7:16 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: DEĞİŞEN ZAMAN MI? YOKSA BİZLER Mİ.....?

Değişen zaman değil biz, içi boş değişkenler olduk sadece. Değişim bizden bir çok değer aldı ve bir çok değerimiz de aşındı durduk yere.
Tarihini gizlemeye çalışan toplumların başına gelmesi en doğal felaket olan yozlaşma ve yok olma maalesef bizimde en büyük sorunumuz.
Hoşgörümüz azaldı.tahammülsüzleştik, içimizdeki sevgi gün geçtikçe ölüyo,değişim adı altında herşeyimizi kaybettik,tüm güzellikleride,kültürümüz,sağlığımız,ahlak,edep,tüm güzel olan herşey yavaş yavaş kayboluyor,eskiden ,sevgi saygı ,kültürel değerler,komşuluk,yardımseverlik,misafirperverlik vardı şimdi ise teknoloji
teknoloji; tamam olmalı ama değerlerimizide kaybbetmemeliyiz.....

Teşekürler abi çok değerli bir paylaşım olmıuş.....
Almira
Pzr Şub 05, 2012 8:36 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: DEĞİŞEN ZAMAN MI? YOKSA BİZLER Mİ.....?

Zaman aynı zamanda değişen bizleriz..Nesilden nesile değişen bizleriz....Bizleri değiştirmekte kolay olmadı..Kimlere iş düşmediki..Televizyon'un en büyük etken olduğu belli,bunu hepimiz kabul ediyoruz acaba diyorum o izlediğimiz proğramlar bizim örf ve ananelerimizi,gelenek ve göreneklerimizi göz ardı etmeden proğramlar hazırlanıyor,milli ve manevi değerlerimizi ön plana çıkartan diziler yada açık oturumlar bu en küçük yaştan en büyük yaşa hitap eden proğramlar ağırlıklı olsaydı yine televizyonu suçlarmıydık?..işin en ilginç yanı da toplumumuzun en sağlam yapısı olan aile'mizi yoketmek adına yapılan bu dizileri, bile bile tv karşısına geçip en kıymetli varlığımız olan çocuklarımızla izliyor olmamız..hem izliyoruz hem eleştiriyoruz...reytinglerini artırıyoruz..Sadece tv mi? hayır değil..Eğitim Öğretim ..Basın..O kadar geniş bir konu ki.. Güzel bir konu seçmişin Hacegan ..Yüreğine sağlık..
Tutku
Pzr Şub 05, 2012 11:32 pm
 
Foruma git
Konuya git

KADER. KADER KADERRRRRR......

Aşk bir beladır Tanrı’dan gelme.
Neden herkes uymaz Tanrı emrine?
Madem her şeyi kendi yaptırır,
Kulu sorgulamanın manası ne?
Ömer HAYYAM
Belki de en çok tahrif edilen, anlamı en çok değiştirilen ve hatta belli ekoller için bir yaşam felsefesi olan, siyasi çıkarlar için kullanılan kavramların başında “kader” kavramı gelmektedir. İslam’ın amentüsünde de yer aldığı iddia edilen “kader anlayışı” Kur’an’da bildirilen manası dışında pek çok yerde kullanılmış bir kavramdır. “Koyu kadercilik” anlayışına göre insanların dünya hayatında daha anne karnındayken hangi eylemleri yapacağı ve bu eylemler neticesinde cezai sorumluluklarının ne olacağı önceden belirlenmiştir. Özetlemek gerekirse dışarıdan ve nefsimizden bizlere ne şekilde bir musibet gelirse gelsin, bizler yaratılmadan her şey takdir ve tayin edilmiş, önceden yazılıp çizilmiştir. Bunun için insan, her ne yaparsa yapsın bu yazgısını değiştiremeyeceğini düşünür ve çaresiz bir şekilde bunu kabul eder. Psikolojide bu duruma “öğrenilmiş çaresizlik” denir. Bu minvalden bakıldığında “kadercilik” insanların kötü eylemlerinin sonuçlarından kaçmak için sığındığı limanlardan biridir aslında. Yoksa adaletinden hiçbir şüphe bulunmayan Allah’ın insanlara karşı adaletsiz olması hiçbir zaman düşünülemez.
Daha önceki örneklerde de gördüğümüz gibi Ayet cımbızlama ve Tahrif Tekniği kullanılarak “kader” kavramının içi boşaltılmış ve Kur’an’la bağdaşmayacak derecede tahrif edilmiştir. Bütün her şeyi yaratan Allah olduğuna göre, iyilik-kötülük, şer-hayır, güzel-çirkin eylemlerinin de yaratıcısı Allah’tır. Bu iyi ve kötü eylemlerin(fiillerin) yaratıcısı Allah iken, o eylemleri (fiilleri) yaşama geçirenlerse bizleriz. Yani fiillerin yaratıcısı Allah’tır. Fiillerin failleri de biz insanlarız. Bu demektir ki, insanlar irade sahibidir ve iradeleriyle ortaya koyduğu bütün hal hareket ve davranışlarının sorumlusudur. Nitekim Allah şöyle buyuruyor:
“Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.”
(Şems suresi, 7-9)
Allah imtihan gereği insanları yaratmış, nefsine iyilik ve kötülük duygusunu da ilham etmiştir. İnsanları diğer canlı-cansız varlıklardan ayıran temel özelliklerinden biri de budur. Çünkü insan irade sahibidir. Kötülük işleyebileceği gibi iyilik de yapabilir, bu tamamen onun seçimine bağlıdır. İyilik yaparak amel-i salih işleyerek Allah’ın kendisine verdiği bu nimetlere şükrederek nefsini kötülükten, isyandan, çirkinlikten arındıranlar kurtuluşa erecektir. Aksini yapanlar ise, esfeli safilin(aşağıların aşağısına) seviyesine itilecektir. Yani deyim yerindeyse insanlar kendi kaderlerini kendileri çizecektir.
Şimdi “K-D-R” kök harflerinin geçtiği bazı ayetleri inceleyelim ve kuranda hangi anlamlarda kullanıldığını görelim:
“Allah, gece ve gündüzü düzenleyip takdir eder(yukadiru).”
(Müzzemmil suresi, 20)
“Hiçbirşey yoktur ki, hazineleri bizim yanımızda olmasın. Ama biz onu ancak belirli bir ölçüde/bir kaderle(bi kaderin) indiririz.”
(Hicr suresi, 21)
“O, gökten bir ölçüye(bi kaderin) göre yağmur indirendir…”
(Zuhruf suresi, 11)
“Güneş’iısı ve ışık kaynağı; Ay’ı, hesabı ve yılların sayısını bilesiniz diye bir nur yapıp ona evreler takdir eden (ve kaddere-hu)O’dur. Allah bütün bunları rastgele değil, şaşmaz ölçülere bağlı olarak yaratmıştır. Bilgiyle donanmış bir topluluk için ayetleri ayrıntılı kılıyor.”
(Yunus suresi, 5)
Sonra da ona ölçülü(kaderna) bir biçim verdik. Biz ne güzel biçim verenleriz(el kadirune)!
(Mürselat suresi, 23)
Kader, Allah’ın her şeyi bir ölçüyle yaratmasıdır, her şeye biçim vermesi, takdir etmesidir. Yani Sünnetullah dediğimiz kavramın ta kendisidir. Allah, bu kainatı yaratırken belli bir düzen, mizan, denge ile yaratmıştır. Kader, doğada var olan ve değişmeyen yasalardır: suyun kaldırma kuvveti, yerin çekim gücü, ateşin yakıcılığı, suyun yüz derecede kaynaması, iki hidrojen ile bir oksijenin sevişince suya dönüşmesi, her çocuğun anne ve babasının ‘alak’asından doğması, her canlının ölümlü olması, bitkilerin fotosentez yapması gibi. Bu örnekleri epeyce çoğaltmak mümkündür. İşte Ayet Cımbızlama ve Tahrif Teknikleri (ACTT) kullanılarak saptırılan kader anlayışı (ölçü, denge, mizan, düzen) bundan ibarettir. Bize:”Kadere iman ediyor musunuz?” diye soranlara cevabımız:”Elbette biz de Allah’ın her şeyi belli bir ölçü ve dengede yarattığına iman ederiz.”Selam ve dua ile Hacegan........
Hacegan__
Pts Şub 06, 2012 2:03 am
 
Foruma git
Konuya git
cron