273 sonuç bulundu"dostluk bir kasa ise"selamlar dostlarım.....
bu gün sitede karşılaştığım en güzel şey bu cümle sanırım..."dostluk kasa ise..." diye devam eden komposizyon yarışması konusu.. yarışma işin diğer yüzü ben bu yüzünden bakayım istiyorum konuya.... dostluk kasa ise eğer. ben o kasaya yüreğii samimiyeti güvenirliliği koydum... birdeee.. ihtiyaç duyduklarında beni bulabilmelerini sağlayabilecek gönül yolu krokisi ve adresi... sevgiyle kalın.... ışığınız bol , huzurunuz daim olsun....
Re: "dostluk bir kasa ise"* İki arkadaş çölde yürüyorlardı. Yolculuk sırasında bir tartışma yaşandı ve arkadaşlardan biri ötekine tokat attı. Tokadı yiyen kişinin canı acıdı ama hiçbir şey söylemeden eğildi ve kuma şöyle yazdı:
“Bugün en iyi arkadaşım bana tokat attı.” İki arkadaş bir vahaya gelene dek yürümeye devam ettiler ve vahaya gelince de suya girmeye karar verdiler. Tokadı yiyen kişi bataklığa saplandı ve kurtulmak için çırpınmaya başladı. Arkadaşı onu kolundan çekerek saplandığı yerden çıkardı ve yaşamını kurtardı. Tokadı yiyen kişi boğulmaktan kurtulduktan sonra bir taşa şöyle yazdı: “Bugün en iyi arkadaşım yaşamımı kurtardı.” Tokadı atan ve arkadaşının yaşamını kurtaran kişi bu olay karşısında çok şaşırdı ve merakını yenemeyip arkadaşına sordu: “Canını acıttığımda kuma yazdın neden şimdi taşa?” Tokadı yiyen kişi bu soruyu şöyle yanıtladı: “Birisi canımızı yaktığında kuma yazmalıyız ki bağışlama rüzgarı silebilsin ama biri bizim için iyi bir şey yaparsa taşa kazımalıyız ki hiçbir rüzgar silemesin.” ACILARINIZI KUMA VE İYİLİKLERİ TAŞA YAZMAYI ÖĞRENİN.... Leydi ablam emeğine yüreğine sağlık.
Söz Namustur..SÖZ NAMUSTUR
Insan hayatinin önemli unsurlarindan biri, verilmis sözün yerine getirilmesidir. Verilen söz yerine gelince dertten sikintidan kurtulur, mutlu olur keyiflenirsin, Ama verilen söz yerine gelmeyince stres yapar sikinti yapar sinirler gerilir, aGızdan dökülen kötü sözler ise kimsenin duymak istemediGi cinstendir. Bu yüzden "namus ve söz" bir arada söylenir olmus. Insan insana söz verdimi, ister istemez namusta giriyor araya. Ne fark var ki ikisi arasinda? Öyle deGil mi? Insanlar arasindaki iliskilerin en önemlisi ve tek güvencesi, verilen bir sözün tutulmasidir. Toplum yasami, verilen ve yerine getirilen sözler üzerine kurulursa, insanlar daha mutlu ve daha verimli yasar, güven içinde. Güven, mutluluk, sevgi, saGlik, huzur gibi hayatin en önemli unsurlari verilen sözlerin yerine gelip gelmemesiyle sekillenir. Bu yüzden hayatimizin en önemli ve vazgeçilmez deGerler arasinda olmali, verilen sözleri yerine getirmek. Çünkü "söz namustur" demis atalarimiz, yani verilen sözün yerine getirilmesidir. Atalarimiz "Söz bir,Allah bir" deyip, söz vermenin ne kadar önemli olduGunu anlatmaya çalismislar. Nasil ki Allah birdir baska ilah yoktur, insanin sözü de bir olmali, ikilik girmemeli, yamukluk, döneklik olmamali. Yani verilen sözün kutsallik derecesinde olduGunun farkinda olmali insan. Hayvanlar koklasa koklasa, insanlar söylese söylese anlasirlar. Evet insanlar tatli tebessümlerle, evet anlamina gelen bakislarla, yani beden diliyle de anlasirlar ama insani insan yapan anlasilir kilan sözdür. Insani iliskilerde "Anlastik" demek ne kadar keyif verici bir durum ise, anlasabilmenin temel kurali da verilen sözlerin yerine gelmesidir. Ticarette olsun, siyasette olsun, yada herhangi bir meslekte olsun, hangi asamada, hangi mertebede olursa olsun, insan olan insan verdiGi sözü yerine getirmeli, verilen sözün önemini ciddiyetini kavramali. Çünkü söz namustur...
UNUTTUN AMA UNUTULMADIN.İnsanların çokluğu, dilediklerini yapmaları, gaflet içinde yaşamaları sakın seni de gaflete düşürmesin. Sen tek olarak öleceksin, tek olarak kabre gireceksin, tek olarak hesabını vereceksin. Sen dini, imanı, Allah’ın emir ve yasaklarını unuttun. Sen unuttun ama unutulmadın.
* Hepimiz ahiret yolcusuyuz, inkârı mümkün değil. Herkes bir sefere giderken yolda ve gittiği yerde kendine lazım olanları alır, diğerlerini almaz. İhtiyaç olmayanı almak ahmaklık olur. Dünyadan da, ahirete lazım olanlar tedarik edilir. En akıllı insan, ölüme hazırlanandır. En ahmak, dünyaya tapandır. Ahmaklar olmasaydı, dünya harap olurdu. * İnsan bir yere gitmek için, bir yerde vasıtaya biner, başka yerde iner, dünya buna benzer. Yalnız, vasıtayı iyi seç. Son durakta ya Cennet ya Cehennem vardır. * Şeytan; uzaklaştırıcı demektir. Allahü teâlânın sevgisinden, merhametinden uzaklaştıran şeydir. Üç türlü şeytan vardır. Birinci şeytan, bilinen İblis ve torunlarıdır. İblis; Allah rahimdir affeder diye, günahları vesvese verir, insan bunu dinlemezse çeker gider, bu şeytanın hileleri zayıftır. İkinci şeytan nefstir; bu daha kuvvetlidir. Şeytan gibi çekip gitmez. Çok inatçıdır, tekrar tekrar aldatıncaya kadar uğraşır. Üçüncüsü daha da kuvvetlidir. Bu kötü arkadaştır. Dünyada rezil eder, ahirette Cehenneme götürür. İnsanın imanını öyle çalar ki, o şahsın ruhu bile duymaz. Her türlü bozuk yayınlar da kötü arkadaştır. (Kitap, gazete, dergi, tv, vb.) * İnsanı çevreleyip imanına musallat olan dört düşman vardır; Sağında şeytan, solunda nefs, arkasında kötü arkadaş, önde ise dünyadır. Dünya bu zararda rehber olmuştur. * İnsanlar düşmanı dışarıda arıyorlar, halbuki düşman kendi içimizdedir. Bu düşman da nefstir. * Kim kime, neye güvenirse, yardımı ondan beklesin. * Kim neye benim demişse o şey ona düşman olmuştur. * Dünyanın en cahil, en ahmak mahluku, insanların nefsidir. Her isteği kendi aleyhinedir. Gıdası haramlardır. Nefs, daima zararlı şey ister. Allahü teâlâ buyuruyor ki; Ey insanlar nefsinize düşman olun. Çünkü nefsiniz, benim düşmanımdır. Emrime uyan Cennete, uymayan ise Cehenneme gidecektir. * İbadetlerin faydası Allahü teâlâya değil, herkesin kendinedir. Maaşla çalışan bir doktor, bir hastaya ilaç verse, ilacın doktora faydası yok diye o ilacı kullanmamak akla uygun değildir. Zehir içsem doktora ne zararı olur diyerek zehir içmesi de ahmaklıktır. İşte, günahlarımın Allah’a bir zararı yok diyerek, her çeşit günahı işlemek akıl işi değildir. Öldükten sonra başına gelecekleri düşünmeyen kimse akıllı olabilir mi? Kur’an-ı kerimde sık sık, (Hiç mi düşünmüyorsunuz?) diye ikaz edilmektedir. * Yanlış vasıtaya binen, istediği yere değil, vasıtanın gittiği yere gider. Mesela Paris’e giden uçağa binen Kâbe’ye varamaz. * Sırat köprüsünde herkese 7 şeyden sual sorulacaktır, cevap veremeyen düşecektir. Bunlar; iman, namaz, oruç, zekat, hac, gusül ve kul hakkındandır. Yedinci soruya kadar gelebilmek çok zordur. Yedinci soru da çok zordur. Peygamberler masum oldukları halde, günahsız oldukları halde burada korkarlar. * Sevgi itaat demektir. İtaat olmadan sevgi olmaz. Sevginin derecesi itaatteki sürat ile ölçülür. * Dünyanın vefasızlıkta eşi yoktur, dünyayı isteyenler de alçaklıkta ve cimrilikte meşhurdur. Kıymetli ömrünü, bu vefasızın ve değersizin peşinde harcayanlara yazıklar olsun. * Gençlik çağının kıymetini bilin! Bu kıymetli günlerinizde, ehli sünnet itikadını öğrenin ve bu bilgilere uygun yaşayın! Kıymetli ömrünüzü faydasız, boş şeyler arkasında, oyun ve eğlence ile geçirmemek için uyanık olun. * Nefse kolay ve tatlı gelen şeyi saadet zan etmemeli, nefse güç ve acı gelenleri de şekavet ve felaket sanmamalı. * Birkaç günlük zamanı büyük nimet bilerek, Allahü teâlânın beğendiği şeyleri yapmaya çalışmalı. Geçici lezzetlere, çabuk biten, tükenen dünyalıklara aldanmamalı. * Nefs-i emmareden kurtulmanın alameti, insanların övmesi ile ayıplamasını, eşit görmektir. İnsanların rağbetine sevinmek, önem vermemelerine üzülmek, basitlik ve akılsızlıktır. * Bir iş Allah için değilse neye yarar, at gitsin. * Dünyanın lezzeti çiledir. * Dünya hayaldir. Ben diyen mahrum kalır, mahvolur. * Bu dünyada mukim yok, herkes seferi. Bunu anlayıp tedbirini alana müjdeler olsun. * Dünyada en güzel şey dünyayı sevmemektir. * Herkese önce lazım olan şey, ehli sünnet vel cemaat âlimlerinin anladıklarına ve bildirdiklerine uygun olarak itikadı düzeltmektir. * Ölünce, eyvaah, eyvah ben ne yapmışım diyeceğiz. Bunu nasıl olsa söyleyeceğiz, gelin şunu dünyada söyleyelim. * Alın yazımız icraatımızdır. Ne yapıyorsak alın yazımız o. * Eziyetlere katlanmak, kızmamak, güler yüzlü ve tatlı sözlü olmak, güzel ahlaktandır. * Malı seviyorsan, yerine sarf et de sana sonsuz arkadaş olsun! Eğer sevmiyorsan, ye de yok olsun. * Sabırlı kimseler, sıkıntılara katlanmayı huy edinenlerdir. * İlmi arttıkça günahı artan kimse, şüphesiz ki helak içindedir. * Allahü teâlâyı sevenler, dünya ve ahiret şerefine kavuşarak gittiler. Çünkü Peygamber efendimiz; “Kişi sevdiği ile beraberdir” buyurdu. * Öldüğünde sana fayda vermeyecek her işi terk et! Böyle yaparsan, ne zaman ölürsen öl, zararda olmazsın. * İlim öğrenmenin 4 şartı: 1- Susmak ve edepli olmak. 2- Dikkatle dinleyip ezberlemek. 3-Öğrendiği ile amel etmek. 4- Başkalarına öğretmek, herkese yaymaktır. Selam ve saygılarımla Hacegan.
Re: İman nedir?Emeğine yüreğine sağlık çok yararlı ve faydalı bir paylaşım olmuş teşekkürler.
GÜNLÜK DUALARIMIZ...Sabahleyin Uykudan Kalkınca Okunacak Dua:
Okunuşu: "Elhamdulillahillezi ehyana ba'de ma ematena ve ileyhi'n- nüşur." Anlamı: "Bizi öldürdükten sonra dirilten (uyuduktan sonra uyandıran) Allah'a hamdolsun. (kıyamette) O'nun huzurunda toplanılacaktır." (Buhari: 11/96) Her Sabah Okunacak Dua: Okunuşu: "Allahümme bike asbahna ve bike emseyna ve bike nehya ve bike nemutu ve ileykennuşur." Anlamı: "Allahım! Senin yardımınla sabaha girdik senin yardımınla diriliyor ve senin kudretinle ölüyoruz ve (kıyamette) varış sanadır." (Ebu Davud: 5067) Her Akşam Okunacak Dua: Okunuşu: "Allahumme bike emseyna ve bike esbahna ve bike nahya ve bike nemutu ve ileykel masir." Anlamı: "Allahım! Senin yardımınla akşama girdik Dua: 14) Şirkten Korunmak İçin (Sabah-Akşam) Okunacak Dua: Okunuşu: "Allahumme inni euzu bike min en uşrike bike şey'en ve ene a'lemu ve estağfiruke lima la a'lemu inneke ente allamulğuyubi." Anlamı: "Allahım! Şüphesiz ben bilerek herhangi bir şeyi şirk koşmak (eş ve ortak tanımak) tan sana sığınırım.Bilmeyerek işlemiş olduğum(şirk ve hatalarım) ın senden bağışlanmasını dilerim. Şüphesiz ki bütün gaybları (gizli şeyleri) ancak sen bilirsin." (et-terğıb ve et-terhib: 1/76) Yemekten Sonra Okunacak Dua: Okunuşu: "Elhamdulillahillezi et'amena ve segana ve cealena müslimin." Anlamı: "Bizi nimetleriyle yediren ve içiren ve bizi İslam üzere bulunduran Allah'a hamd olsun." (Ebu DavudAt'ime:15) Elbise Giyerken Okunacak Dua: Okunuşu: "Elhamdulillahillezi kesani haza ve razeganihi min ğayri havlin minni ve la guvvetin." Anlamı: "O Allah'a hamd olsun ki deavat: 107) Camiye Girerken Okunacak Dua (sağ ayakla girilir): Okunuşu: "Bismillahi vessalatu vesselamu ala rasulillahi. Allahummeğfir li zunubi veftah li ebvabe rahmetike." Anlamı: "Allah'ın adıyla müsafirin:68) Camiden Çıkarken Okunacak Dua (sol ayakla çıkılır): Okunuşu: "Bismillahi vessalatu vesselamu ala rasulillahi. Allahumme inni es'eluke min fedlike allahumme e'sımni mineşşeytanirracim." Anlamı: "Allah'ın adıyla teheccüd: 25) Helaya Girerken Okunacak Dua (sol ayakla girilir): Okunuşu: "Bismillahi Allahumme inni euzu bike minelhubsi velhebaisi." Anlamı: "Allah'ın adıyla Teharet: 9) Heladan Çıkarken Okunacak Dua (sağ ayakla çıkılır): Okunuşu: "Ğufraneke Elhamdulillahillezi ezhebe annil eza ve afani." Anlamı: "(Allahım!) Senin mağfiretini dilerim.Benden eza veren şeyleri gideren ve bana afiyet veren Allah'a hamdolsun." (İbni Mace taharet:10) Bir Meclisten (sohbet veya bir toplantıdan) Kalkarken Okunacak Dua: Okunuşu: "Subhaneke Allahumme ve bihamdike eşhedu en la ilahe illa ente estağfiruke ve etubu ileyke." Anlamı: "Allah'ım! Seni her türlü noksanlıklardan tenzih eder deavat: 38) Su İçtikten Sonra Okunacak Dua: Okunuşu: "Elhamdulillahillezi segana azben furaten birahmetihi ve lem yec'alhu milhen ucacen bizunubina." Anlamı: "Bize tatlı soğuk su içiren ve günahlarımız sebebiyle onu içilmez tuzlu su yapmayan Allah'a hamd olsun." (Ebu Nuaym) Aynaya Bakarken Okunacak Dua: Okunuşu: "Elhamdulillahi Allahumme kema hassente halgi fehassin hulugi." Anlamı: "Allah'a hamdolsun. Allah'ım! Benim yaratılışımı güzel kıldığın gibi ahlakımı da güzelleştir." (İbnüs-sünniEl- Ezkar: 270) Aksırma Esnasında: Aksıran kimsenin; "Elhamdulilllah" "Allah'a hamd olsun" demesi Edep: 125) Vasıtaya Binerken Okunacak Dua: Önce besmele okunur; üç tekbir getirilir. Sonra: Okunuşu: "Subhanellezi sehharalena haza ve ma kunna lehu mugrinine ve inna ila rabbina lemungalibun." Anlamı: "Bunu bizim hizmetimize veren Allah'ın şanı ne yücedir. O'nun ihsanı olmasaydı biz buna güç yetiremezdik. Muhakkak ki biz Rabbimize döneceğiz." (Zuhruf Suresi 13-14) Eve Girerken Okunacak Dua: Okunuşu: "Allahumme inni es'eluke hayral mevleci ve hayral mehraci bismillahi ve lecna ve bismillahi haracna va alallahi rabbina tevekkelna." Anlamı: "Allahım! Her giriş ve çıkışımda senden hayır diliyorum. Allah'ın adıyla evimize girer Edeb: 112) Evden Çıkarken Okunacak Dua: Okunuşu: "Bismillahi tevekkeltu alellahi la havle ve la guvvete illa billahil aliyyil azim." Anlamı: "Allah'ın adını anarak (evimden çıkıyorum) ben deavat: 34) Gece Uykudan Önce Okunacak Dua: Okunuşu: "Bismike Allahumme emutu ve ehya." Anlamı: "Senin adını anarak ölür ve dirilirim (uyur ve uyanırım) Allahım!" (Buhari Deavat: 7) A M İ N
HEP GÜLÜMSEYİN:)))Emanete ihanet etmeyin
Halinizden şikayet etmeyin Büyüğünüze emretmeyin Boş şeylerde israr etmeyin Cahillerle sohbet etmeyin Nefesinizi boşa tüketmeyin İnsanları bekletmeyin Etrafınızı kirletmeyin Hayatınızı mahfetmeyin Kimseye minnet etmeyin İnsanları yüzüne karşı methetmeyin Kimseye küfretmeyin Kötülüğe meyletmeyin Malınızı boşa sarf etmeyin Sırrınızı açık etmeyin Her şeyi merak etmeyin Suçunuzu inkar etmeyin Şerefinizi kaybetmeyin Vatanınızı terk etmeyin İyiliğe niyet edin Büyüklere hürmet edin Sıkıntıya sabredin Aza kanaat edin Sözünüzde sebat edin Bildiğinizle amel edin Hatanızı kabul edin Yaramaz ise def edin Varken tasarruf edin Alimlarle sohbet edin Nefsinizle inat edin Sofranıza davet edin Zararlıyı men edin Seviyorsanız ifade edin Kalbleri feth edin Misafire ikram edin Muhtaca yardım edin Bilsenizde istişare edin Tehlikeye dikkat edin Hakkı teslim edin Unutacaksanız kaydedin Esirgemeyin lutfedin Gariplere merhamet edin Kazanmaya gayret edin Çalışanı takdir edin Başarıyı tebrik edin Mazereti kabul edin Her an tevekkül edin Hastaları ziyaret edin Çocuğunuzu terbiye edin Herkese tebessüm edin Güvensenizde kontrol edin İnanmayana ispat edin Fakirleri gözetin Hayır için sarf edin Hep gülümseyin Gülün varsa gülünü ver gülün yoksa gülüver:)))
CUMA GÜNÜNE ÖZEL !MERHABALAR CUMA GÜNÜNE ÖZEL SAAT 11.00 la 11.30 ARASI BATAK LOBİMİZDE DEĞERLİ BİR HOCAMIZDAN İLAHİLERLE BİZLERE EŞLİK EDİP ZAMANIMIZIN HOŞ GEÇMESİNİ SAĞLAYACAKTIR SANALKAHVEDE BULUNAN BÜTÜN ARKADAŞLAR DAVETLİDİR SAYGILARIMLA ..
Kadın Sorunları ve ÇözümüBugün tüm dünyada kadın-erkek eşitsizliği konusu son derece önemli bir sorun. Özellikle adaletin gerçek anlamda yaşanmadığı toplumlarda bu eşitsizlik oldukça belirgin. Birçok ülkede kadın ikinci sınıf vatandaş gibi görülür. Kadın güçsüz ve korunmaya ihtiyacı olan bir varlık olarak kabul edilir ancak korunmak yerine ezilir, dışlanır.
Toplumdaki yaygın görüşle kadın fikir üretemeyen, kendine güveni olmayan, doğru karar veremeyen, kişiliği gelişmemiş insandır. Kadına biçilen bu imaj yüzünden yaptığı her hata cinsiyetine bağlanır. İş başvurusunda bulunan erkek ve kadından, eğitimleri ve deneyimleri aynı da olsa, erkek tercih edilir. Toplumdaki genel kabuller nedeniyle tüm bunlar, kadınlar tarafından da olağan karşılanır. Geri kalmış ülkelerde ise durum daha da vahimdir. Birçoğunda kadın, ikinci sınıf olmak bir yana vatandaş bile değildir. Eğitim, seçme-seçilme gibi haklardan yoksundur. Günlük hayatta da onun adına kararlar alan bir erkek vardır. Kendi kararını almak şöyle dursun, fikrini bile açıklayamaz. Bağnaz zihniyet, baskının kadını mutlu edeceğini düşünür. Kadına güvenleri olmayan bu yapıdaki kişiler kadının yerinin yalnızca evi olması gerektiğine inanırlar. Onların gözünde kadın potansiyel tehlikedir. Dışarıya çıkmasına izin vermez, kapıları pencereleri kapalı tutarlar. Özellikle cadde ya da sokağa bakan pencerelerin perdeleri hiç açılmamalıdır. Sevgiden doğan kıskançlık ya da koruma olarak açıklasalar da bu aslında sevgisizliktir. Gerçekten seven insan, karısının rahatını ve huzurunu sağlamaya çalışır. Bağnaz erkek, kadınları güvenilmez görür. Her şeyi kendi lehine düşünür. Oysa Kur’an’ın tam aksine hep kadını savunan bir üslubu vardır. Allah hep kadının korunması yönünde hüküm koyar. Bütün ağırlık erkeğin üzerindedir. Ancak bağnazlığın sistemi erkeği korumaya, kadını da koruma adı altında ezmeye yöneliktir. Çözüm Nedir? Kadın haklarını korumak adına dernekler, sivil toplum kuruluşları yıllardır faaliyet içinde. Konferanslar, paneller, televizyon programlarında hep bu konu tartışılıyor ancak bu arayışlardan yıllardır hiçbir sonuç çıkmıyor. Çünkü çözüm yanlış fikir, görüş ve kavramlarda aranıyor. Çözüm, toplumda yaşanan diğer tüm sorunların çözümünde olduğu gibi Kur’an ahlakının yaşanmasındadır. Kuran ahlakı gerçek anlamda yaşandığında bireyler arasındaki ayrım ortadan kalkar. Kadın, erkek, zengin, yoksul olmanın ya da yaşın bir önemi olmaz. Makam, mevki, mal-mülk, hayat şekli değil insanın yaptığı iyi ve güzel işlerdir önemli olan. Kur’an’a göre insanı üstün yapan Allah’a yakınlığıdır. Allah’ın beğendiği ahlakı yaşamasıdır, takvasıdır. Allah kadın ve erkek için farklı mümin karakteri çizmez. Mümin erkekler ve mümin kadınların birbirlerinin dostu ve yardımcısı olduğunu bildirir, iyiliği emreden, kötülükten sakındıran, namazı dosdoğru kılan, zekatı veren, Kendisine ve Resûlü’ne itaat eden kullarına rahmet edeceğini ve cennetini müjdeler. Gönülden itaat eden erkekler ve kadınlar, sadık olan erkekler ve kadınlar, sabreden erkekler ve kadınlar, saygıyla Allah’tan korkan erkekler ve kadınlar, sadaka veren erkekler ve kadınlar, oruç tutan erkekler ve kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve kadınlar, Allah’ı çokça zikreden erkekler ve kadınlar için bağışlanma ve büyük bir ecir vardır. Erkek olsun, kadın olsun inanmış olarak kim salih bir amelde bulunursa, onlar cennete girecek ve onlar, bir ’çekirdeğin sırtındaki tomurcuk kadar’ bile haksızlığa uğramayacaklardır. (Nisa Suresi, 124) Tüm kmadınlarımızın gününü kutlar haklarında hayırlara vesile olmasını temenni ederim selam ve dua ile Hacegan....
8 martBir kadını sevmekle başlar her şey ama,bir kadını tanımakla varılır hayatın sırrına.
Bir kadını tanımaya soyunmak zor ama keyifli bir yolculuğa çıkmaktır. Dört mevsimi bir yürekte buluşturur, bu yüzdende sürekli şaşırtırlar. Sürprizlerin ardı arkası kesilmez. Zordur anlamak onları. Benzemek gerekir anlayabilmek için belki de..! Kendi zekasını hatırlatanları sever, sevgisini göstermekten ürkmeyenleri, sürprizlere hazırlıklı olanları bir de. Muson yağmurları gibi yağarken, sahrada çöl fırtınası koparıp ardından güneş olup ısıtabilirler. Dedim ya bir dünyadır kadınlar, yürekleriyle konuşan, gözleriyle gülen.. CAN DÜNDAR kadınlar günümüz kutlu olsun
Re: 8 mart http://www.sultangazigiresun.com/imagestore/sultangazigiresun-com/haber/haber-ln8sx1ixpcni6dd3cgqfe61ck8al1kpbyqnf5mhfrb7d25o8t7.JPG
http://www.sultangazigiresun.com/imagestore/sultangazigiresun-com/haber/haber-csqyf4cqbpud9qk7660zrpkttuibtz5qpzbz2117bmj6eqcgkf.JPG ---------------------------------------------------------------------------------- http://img580.imageshack.us/img580/3535/loveeey.jpg
İNSAN OLMAK MI?Zor zanaat insanca olmak. Hem merhametli, hem adaletli olabilmek, inisiyatif verebilmek ama arkadan vurulmamak, affedici olmak, ama bundan ileride pişman olmamak, hem statüyü korumak, hem de dostça sohbet edebilmek, hoşgörülü olmak, ama suistimal edilmemek, iradene hakim olmak, ama zevkten de mahrum kalmamak…
Delicesine sevmek ama saplantı haline getirmemek, Fırsatını yakalamak, ama sadakatten ayrılmamak, Entelektüel olmak, ama kibrini yenmek, Uzlaşmak ama benliğinden parça kaybetmemek, Sabretmek ama aptal yerine de konulmamak, Eleştirmek ama aynı zamanda gönlünü fethetmek, Hem ihanete uğramak hem de vazgeçmek, Övmek ama aynı zamanda haset etmemek, Tekrar güvenmek ama aynı zamanda her şeyin eskisi gibi olacağını beklemek, Yenmek ama ağırbaşlı olabilmek, Masum kalmak ama aynı zamanda hayatı tanımak, p> Hem cahil olmak hem de kendini ifade edebilmek,p> Beş parasız yaşamak ama niyeti bozmamak, Arkadaş olmak ama ayartılmamak, Önyargılı olmak ama yine de tolerans gösterebilmek, Hem affetmek hem de tekrar dost kalmak, Çok zor, çokkk… Tabiki bu benim görüş ve düşüncemdir,başka fikirlerede saygı duyarım selam ve saygılarımla Hacegan...
YARATANA AŞIKMIYIZ...Uzmanların tanımlarına göre aşk, insanın ayaklarını yerden kesen, içinde şiddetli heyecanlar yaşamasına vesile olan bir duyguymuş. Böyle bir durumda insanın sabah yataktan kalktığı anda ilk aklına gelen, âşık olduğu kişi olurmuş. Gece yatmadan önce onu düşünür, her girdiği ortamda ondan bahsetmek istermiş. Bütün planlarını, âşık olduğu kişiyi düşünerek ve onu da dâhil ederek yaparmış. O kişi için pek çok şeyden, hatta sevdiklerinden dahi vazgeçebilirmiş.
Bütün bu bilgiler ışığında Allah’a duyduğunuz aşkı düşünün. Yukarıda sayılanların hepsini Allah’a karşı gerçekten hissediyor musunuz? Sabah kalktığınız anda aklınıza ilk gelen Allah mı? Gün içinde sürekli O’nu düşünüyor musunuz? Her girdiğiniz ortamda O’ndan bahsetmek istiyor musunuz? Yaptığınız bütün planları Allah’ın hoşlanacağı şekilde düzenliyor musunuz? O’nun razı olmayacağı, hoşlanmadığı tavırlardan sakınıyor musunuz? Gece uyumadan önce O’nu düşünüyor ve anıyor musunuz? Allah’a duyduğunuz aşktan dolayı pek çok şeyden ve hatta sizinle bu konuda mücadele eden kişilerden kopup uzaklaşabiliyor musunuz? “Sizden ve Allah’tan başka taptıklarınızdan kopup-ayrılıyorum ve Rabbime dua ediyorum. Umulur ki, Rabbime dua etmekle mutsuz olmayacağım.” (Meryem Suresi, 48) Elbette bütün bunları hisseden herkes, Allah aşkını yaşıyor demektir. Geri kalan tüm yaratılmışlara duyulan aşk ve sevgi de, Allah’ın birer tecellisi olduğu için gerçekleşmelidir. Allah’tan bağımsız bir şekilde bir beşere aşk duymak ve o kişiyi Allah’tan daha fazla düşünüp daha önde tutmak açıkça şirk koşmak anlamına gelir ki “Allah, Kendisi’ne şirk koşanları bağışlamaz.” (Nisa Suresi, 116). Bu durumdaki kişiler ölüm melekleri ile karşılaştıklarında güç durumda kalmamak için, yaratılan her şeyi Yaratandan bağımsız olarak değil, O’nun tecellisi olduğu için sevmelidirler. “Nihayet elçilerimiz, hayatlarına son vermek üzere kendilerine gittiklerinde onlara diyecekler ki: “Allah’tan başka taptıklarınız nerede?” “Onlar bizi (yüzüstü) bırakıp-kayboldular” diyecekler…” (Araf Suresi, 37) Hiç tükenmeden, kişiye acı vermeden, tutkuyla ve daimi bir mutlulukla yaşanacak tek aşk Allah aşkıdır. Allah’tan bağımsız yaşanan tüm aşklar ise insanı bir süre sonra mutsuzluğa ve bunalıma sürükler. Bu durumdaki kişi yalnızca karşısındakinin istekleri doğrultusunda bir hayat sürerek bir nevi köleleşir. Oysa Allah aşkı, insanı tüm dünyevi bağımlılıklardan özgürlüğe kavuşturur. Allah (ortak koşanlar için) bir örnek verdi: Kendisi hakkında uyumsuz ve geçimsiz bulunan, sahipleri de çok ortaklı olan (köle) bir adam ile yalnızca bir kişiye teslim olmuş bir adam. Bu ikisinin durumu bir olur mu? Hamd, Allah’ındır. Hayır, onların çoğu bilmiyorlar. (Zümer Suresi, 29) Yalnızca Allah’a kul olarak zincirleri kırabilmek dileğiyle… Haberiniz olsun; kalpler yalnızca Allah’ın zikriyle mutmain olur. (Ra’d Suresi, 28) Selam ve saygılarımla Hacegan...
ÇANAKKALE GEÇİLMEZMustafa Kemal, çekilen erlere:
ÇANAKKALE GEÇİLMEZBu vatan için binlerce kişinin kahramanca öldüğü Çanakkale Savaşı. Bu milletin her alandaki kayıplarının başlangıcı. Bu savaşı her halde Mehmet Akif Ersoy‘dan daha iyi anlatan birisi olamaz. Neden bizim milletimizden de uluslararası bilim adamları, doktorlar, mühendisler çıkmadığını, sürekli en meşhur ******, vatan hainlerinin bizden çıktığını sorguladığım günlerden birinde bana “Bu milletin onurlu,vatanını seven, eğitimli, gençleri Çanakkale’de şehit oldu, kızım.†demişlerdi. “OY ÇANAKKALE OY!..†Zaman zaman sohbetlerde: “Neden bizden de bilim adamı çokça yetişmez? Diğer ülkelerden ne farkımız var? Bizde hiç mi aydın yetişmemiş?†yollu yakınmalarımız olur. Aynı soruyu kendisi de bir bilim adamı olan Toygar AKMAN üniversite öğrenciliği yıllarında babasına sormuş. Babası da cevap niteliğinde olmak üzere öğretmenliğe yeni başladığı yıllardaki hatıralarından bir bölümünü anlatıyor: “Çanakkale Savaşı’nın bütün şiddetiyle sürdüğü o günlerde Sirkeci İstasyonu’ndan hergün asker dolusu trenler Trakya yönüne doğru hareket ederdi. Sarayburnu İskelesi’nden de asker dolu koca koca gemiler Çanakkale’ye doğru denize açılırdı. Bütün İstanbul halkı bu kahraman askerleri göz yaşları içinde uğurladık. Giden gemiler ve trenler daima boş olarak döner ve gidenlerden de kısa bir süre sonra haber alınamazdı.†Babam göz yaşlarını silerek devam etti: “O günlerin birinde İstanbul Erkek Lisesi’nin bir dokuzuncu sınıfında ders veriyordum. Sınıfın kapısı iki defa tıklatıldıktan sonra açıldı ve içeriye müdür muavini ile kalpaklı bir binbaşı girdi. Sert bir asker selâmı çaktı. Ben de ayağa kalkarak kendilerini selâmladım. Daha ziyaret sebebini sormadan, binbaşı bana baktı ve tok bir sesle: -Muallim Bey! Memleket, evlâd-ı vatandan hizmet bekler, dedikten sonra sınıfa döndü ve arka sıralarda oturan uzun boylu öğrencilere, “Sen gel, sen gel, sen de gel!†diye seslenerek, öğrencileri toplamaya başlamıştı. önde oturanlar, kendilerinin de alınması için, oturdukları sırada dik durmaya ya da ayaklarının ucuna basarak uzun boylu görünmeye çalışıyorlardı. Binbaşı bu öğrencilere acı acı gülümseyerek sırtlarını okşayıp topladığı öğrencileri alıp, geride kalan bizlere sert bir asker selâmı vererek çıkarak gitti. Sınıfta öylece kalakalmıştım. Diğer sınıflardan toplananlarla beraber bizim öğrencileri Selimîye Kışlası’na götürmüşler. Gidenlerin arkadaşlarına gönderdikleri mektuplardan, orada makineli tüfek eğitimi aldıklarını, üç aylık eğitim süresi bitince Çanakkale’ye gideceklerini öğreniyorduk. Üç ay sonra ise kendilerinden hiç haber alınamadı.†Rahmetli babam sözlerinin burasında durmuş, dopdolu gözleriyle bana bakarak: “Gidenlerin hiçbiri geri gelmedi. Hepsi de dokuzuncu sınıf öğrencisi idi. İstanbullular dokuzuncu sınıfa kadar gelmiş bütün okuyan evlâtlarını şehit verdiler. Geriye kalanlar oldu ise onlar da Yemen’de ve İstiklâl Harbi’nde şehit düştü. İstanbul daha ne verecekti ki evlâdım. O zamana kadar memlekette aydının harman olduğu yer İstanbul’du. Memlekette aydın mı kaldı a oğul? Pınarlar kurudu, pınarlar!.. Sen ne sorarsın!â€
ÇANAKKALE GEÇİLMEZÇANAKKALE SAVAÅžI Çanakkale Savaşı öncesi Siyasi Durum:
ÇANAKKALE DENİZ SAVAÅžLARI
ÇANAKKALE KARA MUHAREBELERİ
ÇANAKKALE GEÇİLMEZÇanakkale Savaşı ile ilgili seçme sözler.. “Çanakkale Zaferi, Türk askerinin ruh kudretini gösteren şayanı hayret ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale Muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur.†M. Kemal ATATÜRK . “Harpte iki meşâ€™um (uğursuz) şey vardır. Bunlardan biri taş duvara körükörüne yüklenmek, diğeri kuvvetleri birtakım ayrı ve bağlantısız harekata dağıtıp körletmektir. Biz bu iki ahmaklığı yapmanın tehlikesiyle karşı karşıyayız.†İngiliz Başbakanı Asquith . “Ordunun yardımı olmaksızın Filo’nun başarı sağlayabileceği ümidine kapılmıştım; fakat şimdi bu işte müşterek bir harekatın zorunlu olduğunu anlıyorum.†Churchill . "Türkler, Çanakkale’yi zorlayan çağının en ileri tekniğine sahip güçler karşısına adeta bir kale gibi dikilmişlerdir.†Churchill . “... Bu Türk kıtaatının cesaret, metanet ve se’bat cihetiyle takdir ve senaya liyakatı, her şüphenin fevkinde bulunmuştur. Donanmasının ateşiyle de, en müessir surette muavenet gören pek cesur bir düşmamn taarruzlarına karşı sayısız muharebelerde bu kıtaat mevkilerini muhafaza etmişlerdir.†[439] Alman Generali Liman von Sanders . “Avrupa’da hizbir asker yoktur ki, bu ifadenin altını çiziyorum, Türklierle mukayese edilebilsin. Almanların müdafaada gayet iyi oldukları kabul olunabilir. Fakat siperlerde onlar dahi Türklerle kıyas edilemez. Misal olarak Gelibolu’yu zikretmek isterim. Orada bizim gemi ateşlerimizle büyük zayiata uğrayan kıtalar, Türk olmasalardı. Yerlerinde kalamaz ve derhal değiştirilirlerdi. Halbuki, Türkler, bütün muharebe müddetince yerlerinde kaldılar.†General Tawshend . “Çanakkale Seferi, Türk milletinin eski kudret ve kuvvetini muhafaza ettiğini, can çekişen bir imparatorluk içinde kahraman bir milletin varlığını meydana koydu.†General Fahri BELEN . “Müttefiklerin gayreti kalmamıştır. Türkiye insan menbalarını (kaynaklarını) sarf ederek bitab (bitkin) kalmış, müttefikler, hissolunur derecede zayıflamamışlardır. Fakat Çanakkale Muharebesi’nin Rusya’nın akibeti ve Balkanlar’daki tesiriyle Türkler müteselli olabilirler.†Larşer . “... Türk askerinin savaş ve dövüş hususunda haiz bulunduğu evsafın bidayette layikiyle takdir edilmemiş olması, Ingilizler için felaket olmuştur.... Türk askerinin ne yaman muharip olduğunu, Ingilizler kendileriyle dövüştükten sonra bittecrübe anlamışlardır.†Ingiliz Generali Oglander . “Yenilmez Ingiliz donanmasının uğradığı akibetten komutanlar değil, strateji kurallarını ihmal eden devlet adamları sorumludur. Boğazlar ve Trakya bölgesinde altı Türk kolordusu varken, donanmayı tahkim edilmiş bir Boğaz’dan geçirmek ve Boğaz kıyıları işgal edilmeden beş tümenlik bir kuvvei seferiyeyi Istanbul’a getirmek planının şansı çok azdı.†General Fahri BELEN . “Çanakkale Savaşları, Avusturalya ordusunun gelişimine birçok etkide bulunmuştur. İlk olarak Avusturalya ordusu kuvvetlerinin bir yabancı tarafından değil, bir Avusturalyalı subay tarafından idare edilmesini temin edecek bir uygulamaya başlanmıştır. Ve Çanakkale olayları, bu uygulamayı başlattı.†Avustralyalı Yarbay D. M. HORNER . “Çanakkale Savaşları, savaşa İngiliz bayrağı altında katılan Yeni Zelanda’nın uluslaşma sürecine çok önemli katkılarda bulunmuştur. 1915’te Yeni Zelandalılar, kimliklerini İngiliz İmparatorluğu içerisinde tanımlamaktaydılar ve bağımsızlık kazanmak gibi istekleri yoktu.†Yeni Zelandalı Prof. Dr. J. PHİLLIPS . “Çanakkale Savaşları, modern savaş tarihinde birleşik kara ve deniz savaşlarımn başlangıcı ve ilk örneğidir.†Japon Prof. Dr. Em. Krg. Hideo MIKI . “Avrupa diplomasisinin çıkmazlarında ihtiyatla yolunu arayan ve Avrupa devletleri’nin birbirine düşmüş meclislerinde kendi lehinde fırsatlar kollamaya çalışan ürkek ve tereddütler içindeki Osmanlı, artık yerini, dimdik adeta mağrur ve kendine güvenen, kendi hayatını yaşamaya azmetmiş, Hristiyan düşmanlarına tam bir istihfafla bakan şahsiyete bırakmıştı.†Alan Moorhead . “Çanakkale Boğazı’ndaki Türkler ve Almanlar da 18 Martı aralıksız takip eden sessiz günler, şaşkınlık ve sonra da, büyük bir sevinç uyandırdı. Moral, son derece yüksekti. Kaleler ve tabyalardaki hasar da kolaylıkla giderilmiş olmakla beraber, ağır bataryaların cephane durumu ciddiyetini koruyordu.†Robert Rhodes James . “Çanakkale Müharebelerinde Türk ordusunun başında daha başlangıçtan itibaren orayı, üç kez ve yalnız kendi inisiyatifiyle kurtarmış olan Türk Başbuğu (Atatürk) bulunmuş olsaydı, bu gün tarih, bir Çanakkale Savaşı yerine, karaya ayak basmasıyla beraber, akim kalan bir Çanakkale teşebbüsünden bahsederdi.†M. Åževki YAZMAN . “Çanakkale fecayi’ine (çok acıklı olaylarına) ait mesuliyetin, her iki taraftan hangisine ait ve raci olduğu keyfiyeti henüz tahakkuk edemediyse de, bahri hücumun (deniz hücumu) altında mündemiç (saklı) olan hakayik (gerçekler), o kadar basittir ki, bu hususta en müptedi (ilkel) olanlar bile bunu anlarlar. 18 Martta mağlup olduk. Bu bapta tevile felana (başka anlam vermeye falan) hacet yoktur.†İngiliz Yazar Ellis Ashmit BARTLETT . “Çanakkale müdafaası, üç mucizeler muharebesidir Hali kurtardı; maziye hamaset ve azametini iade etti; vatanımızı bir vatanı ebedi yaptı.†Sami Paşazade Sezai
Re: ÇANAKKALE GEÇİLMEZÇANAKKALE
. “Söyle arkadaşım “dedi Anadolulu Mehmet Yanıbaşında ki Anzak erine “Nerelerden kopup gelmişin Neden çökmüş bu mahsunluk üzerine” “DÜNYANIN ÖBÜR UCUNDAN” dedi gencecik Anzak “Öyle yazmışlar mezar taşıma Doğduğum yerler öylesine uzak Örtündüğüm topraksa gurbet bana” “Dert edinme arkadaşım” dedi Mehmet “Değil mi ki yurdumuzun koynundasın ilelebet Sende artık bizdensin Sende bencileyin bir Mehmet” Çanakkale toprağının Üstü cennet altı mezar Kavga bitmiş mezarlarda Kaynaş olmuş yiten canlar “Ya sen” dedi Mehmet Oyun çağındaki İngiliz erine “Yaşın ne senin kardeş böylesine erken buralarda işin ne” “Yaşım sonsuza dek on beş” dedi ufak tefek İngiliz eri “Köyümde askercilik oynar coştururdum trompetle bizimkileri Derken kendimi cephede buldum Oyun muydu gerçek miydi anlamadan Bir sahici kurşunla vuruldum Sustu boynumdaki trompet Son verildi böylece oyundan bozma işime Gelibolu’da bana bir yer kazıldı Mezar taşıma ON BEŞİNDE TRAMPETÇİ yazıldı Öyküm de künyem de bundan ibaret Yağmur yağıyordu usul usul toprağa Gözyaşları düşerek üstüne sanki Damla damla ağlıyordu uzaktan uzağa Sahibini yitiren bir trompet “Ya sizler” dedi Mehmet Dünyanın dört kıtasından Mezar dolusu erlere “Hangi rüzgar savurdu sizleri bu bilmediğiz yerlere” Kimi İngiliz’di kimi İskoç Kimi Fransız dı kimi Senegalli Kimi Hintli kimi Nepall Kimi Avustralya’ dan Yeni Zellanda ’dan Anzak Gemiler dolusu asker Her biri niye geldiğinden habersiz Gelibolu’nun oya gibi koylarından sızarak Tırmanmışlardı dağa bayıra Siper siper yara gibi yarılan toprak Mezar olmuştu savaş ardından onlara Kiminin BURADA YATTIĞI SANILIR Kiminin ADI BİLİNSE DE MEZARI BİLİNMEZ Kiminin de mezar taşında On altı,on yedi on sekiz yaşında EBEDİ İSTİRAHATE ÇEKİLDİĞİ yazılı Çanakkale topraklarında Her birinin erken biten yaşam öyküsü Eski yazıtlar gibi taşlara böyle taşlara böyle kazılı “anlamaz mıyım”dedi “halinizden kardeşler” adına yazılı taşı bile olmayan asker Anadolulu Mehmet “Bende yüzyıllarca yaban ellerde Neyin uğruna bilmeden can vermişim Kendi yurdum uğruna can vermenin tadına İlk kez Çanakkale’ de ermişim Uğrunda can verdikçe vatanlaştı ancak Ekip biçtiğim padişah mülkü toprak Değil mi ki sizler alamazsanız bile Bu topraklar almış sizleri basmış bağrına Sizlere de vatan sayılır artık Çanakkale “ Çanakkale toprağının Üstü cennet altı mezar Kavga bitmiş mezarlarda Kaynaş olmuş yiten canlar Bir garip savaştı Çanakkale Savaşı Kızıştıkça kızgınlığı dindiren Ara verdikçe ateşe düşmanı kardeşe Döndüren bir savaş Kıyasıya bir savaştı Ama saygı üreten bir savaş Yaklaştıkça birbirine Karşılıklı siperler Gönüllerde yakınlaştı Düştükçe vuruşanlar toprağa Dostlar gibi kaynaştı Savaş bitti Ölenler kaldı sağlar gitti Köylü köyüne döndü evli evine Kır çiçekleri geldiler akın akın Çekilen askerlerin yerine Yaban gülleri dağ laleleri papatyalar Kilim kilim yayıldılar toprağa Siper siper Toprağın savaş yaralarını örttüler Koyunlar koruganları yuva yaptı kendine Kuşlar döndü gökyüzüne kurşunların yerine Çiçeğiyle yemişiyle yeşiliyle Silah yerine sapan tutan elleriyle Geri aldı savaş alanlarını doğa Can geldi toprağa silindikçe kan izleri Yeryüzünde cennet oldu öylece O cehennem savaş yeri Şimdi Çanakkale Gelibolu Bahçe bahçe Ülke ülke Mezar dolu Üstü cennet altı mezar Çanakkale toprağının Kavga bitirmiş mezarlarda Kaynaş olmuş yiten canlar “Huzur içinde uyusun” Vuruştukları topraklarda Kavgadan kinden uzakta Yanyana dostça yatanlar BÜLENT ECEVİT
RABBİM BENİ SEVİYORMU.....Yüce Allah, "... İyilik edin. Şüphesiz Allah, iyilik edenleri sever. (Bakara Suresi, 195) buyurur. Sevgisini kazanabilmek için “iyi” olmamız gerektiğini haber verir. İyilik, insanın tüm hayatını kapsayan bir ahlaktır ve kişinin yalnızca canı istediğinde değil, hayatı boyunca uygulaması gereken samimi çabadır.
Kur’an, iyileri fedakar, yardımsever, hoşgörülü, sevgi, şefkat ve merhamet sahibi, güzel ahlaklı ve yaptığı her güzel işi Rabb’inin rızasını kazanmak için yapanlar olarak tarif eder. Toplumda birçok insanın yaptığı gibi "desinler" ya da "demesinler" mantığıyla hareket etmenin yanlışlığını vurgular. İnsan iyiliği kendi inancı, düşünceleri, hayata bakış açısı ve toplumsal eğitimi doğrultusunda kendisi belirleyemez. Gerçek iyi, derin bir aşkla Allah’ı seven, derin bir saygıyla Allah’tan korkan, O’nun rahmetini ve rızasını yitirme endişesiyle içi titreyen ve O’nun sınırlarını koruyan insandır. Var gücüyle kötülüğü emreden nefsimiz ve destekçisi şeytan da boş durmaz kuşkusuz. Bizi güçsüzleştirmek ve kendi yollarına çekmek için ömrümüz boyunca telkinler verir, çaba harcarlar. İyi insan olmaya gayret eden kişi yardımı karşılıksız yapar ve başkalarını da iyiliğe özendirir. İnsanın, gerçek iyiyi yalnızca kendisinin bilmesi ve yaşaması yeterli değildir. İnanan her insan başkalarını da güzel ahlakı yaşamaya davet etmekle sorumludur. Sevdiklerinden olmamız için yetime, yoksula yardım etmemizi, ihtiyacımızdan artakalanı, ancak atacaklarımızı değil sevdiğimiz şeyleri vermemizi ister Allah. "Yığıp biriktirmeyin, bollukta da darlıkta da infak edin" buyurur. Sinirlendiğimizde öfkemizi yenmeyi, insanlardaki haklarımızdan bağışlama ile vazgeçmemizi ister. Sabırlı olmak çok önemli. Şefkatsiz, merhametsiz ve hoşgörüsüz, öfke dolu bir üslup inanan insana yakışmaz. Bağışlayıcı olmak büyük bir erdemdir. Bağışlamamak, sevginin önüne set çeker. "Bağışlayıcı olun, Allah’ın sizi bağışlamasını sevmez misiniz?" ifadesiyle bağışlanma müjdesi verir Kur’an. Ne önemli bir nimet!.. Neden intikam almak ister ki insan? Unutmayalım; Allah Muntakim’dir. "Allah, intikam sahibi, güçlü ve üstün olan değil midir? (Zümer Suresi, 37) Allah sınırsız adalet sahibidir; "Gerçek şu ki, Allah zerre ağırlığı kadar haksızlık yapmaz. (Bu ağırlıkta) Bir iyilik olursa, onu kat kat kılar ve Kendi yanından pek büyük bir ecir verir. (Nisa Suresi, 40) Peygamberimiz (sav), "Eğer Allah’ın sizi sevip sevmediğini düşünüyorsanız sizi ne ile meşgul ettiğine bakın" buyurur. Eğer günlük hayatta yarar sağlamayacak boş işlerle uğraşmıyorsak ve O’nun istediği şekilde yaşıyorsak umut ederiz; Allah bizi seviyordur. Gün içinde Allah’ı anıyor, düşünüyorsak ve O’nunla bağlantımız sürekliyse, attığımız adımı O’nun hoşnutluğu için atıyor ve iyi işler yapıyorsak umut ederiz; Allah bizi seviyordur. Hele bir de ömür boyu nefsimizin bencil tutkularından sakınmış, sürekli iyilik peşinde koşmuşsak? İşte o zaman alacağımız karşılığın -Allah’ın dilemesiyle-O’nun rızası ve sonsuz güzellikler olmasını umut ederiz. Böylelikle Allah, dediklerine karşılık olarak içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler verdi. Bu, iyilik yapanların karşılığıdır. (Maide Suresi, 85) Rabbim bizleri her zaman sevdiği kullarıyla birlikte kılsın inşallah amin ecmain Hacegan...
Re: Kur'an' da; "İnsan zayıf yaratıldı" buyurulmaktadır. İns“Yaptıklarıyla gururlanan ve yapmadıklarıyla övülmeyi sevenlerin, azaptan emin bir yerde bulunduklarını zannetme!”
(Al-i İmran Sûresi, 188. ) Emeğine yüreğine sağlık güzel paylaşım için.
Re: İnsan aklı metafizik sahada niçin güçsüz kalıyor?Akıllarına güvenen ve onu yegâne ölçü kabul edenler, kavrayamadıkları hakikatleri şu veya bu sebeple inkâr etmeyi daha kolay bulur ve düşünmekten olanca güçleriyle kaçarlar.
-------------------------------------------------------------------------------- Emeğine sağlık.
SanalKahve © Copyright 2007 - 2014 Tüm Hakları Saklıdır.
|