10 sonuç bulundu

Geri dön

Anlayana

Hayat Kısa,
Kuralları Yık,
Kolay Affet,
Kalpten Sev,
Kahkahalara Boğul,
Ve Yüzünü Güldürmeyi Başaran Hiç Bir Şeye Sırtını Dönme...


Resim

Saygılarımla...
Liana
Pts Nis 02, 2012 10:59 am
 
Foruma git
Konuya git

Birtek Seni Unutmam...

http://t1.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcShbQleEPCMYaiBTZsNXo-vB62Ydpg0M6UUfWy2KJ76nSMVpbot


Bir başıma bu kentin sokaklarında yürüyorum. Üşüyorum. Ne kadar uzaksan bana o kadar soğuyor hava. Sen yoksa sıcaklık hep mevsim normallerinin altında. Bu yüzden meteoroloji raporları umurumda bile değil. Kar mı yağıyor yoksa yağmur mu bana ne? Ben senin hasretinle sırılsıklamım zatendaha ne kadar ıslanabilirim ki?

Burada mısın değil misin belli değil. Bazen gidişlerin kahramanı oluyorsun bazen sonsuz kalışların. Doyumsuz gecelerdesin kimi zaman bazen de yalnız karanlıklardasın. Bitmek bilmez bir şarkı sözlerisın ama ben mi notaları yanlış basıyorum da sen bu şarkı sözleriyı söyleyemiyorsun? Neden susuyorsun?

Aşkın sessizliği ne kadar korkunç olur bilir misin? Bir tek kelimeye hasret geçen gecelerin hesabını soracağın kimse de yoktur üstelik. Kendi kendiyle konuşana deli derler ya beni çoktan akıl hastanesine kapatmaları gerekirdi. Hem de iflah olmaz hastalar bölümüne…

Yokluğuna alışmaktan korkuyorumne kadar kötü… Yokluğunu yürüyorum sokaklarda. Yokluğunu içiyorum kadeh kadeh. Hiç gelmeme ihtimalin bir idam mahkumuna dönüştürüyor beni. Hiçbir şey yapmadan beklerler ya hücrelerinde ölümün soğuk nefesini hissederek… Anlamlı olan bir şey yoktur onlar için.Belki de bir an önce ölmektir akıllarından geçen bu bekleme işkencesi bitsin diye…Bu yokluk hissi öldürecek beni…

Gelebilme ihtimalinse yüreğimdeki kuşları havalandırıyorkanat seslerini duy. Gelmek iste bana. Bir görsem yüzünüah bir dokunsam sana…

Göreceksinsevdanın çiçek çiçek açtığını umudun bir yangın gibi alev alev ikimizi birden sardığını. Anladım ki mümkün değil seni sensiz yaşamak. Ben o gönlü genişlerden değilim. Madem içimdesin yüreğimde taşıyorum senio zaman yanımda da olmalısın. Sensiz yaşanmayacak bu aşk ötesi yok..


Şimdi yalnız geceleri seviyorum. Seni yıldızlarda buluyorum. Daha bir dayanılır oluyor sensizlik sancısı. Mümkünü yok çıkmayacaksın aklımdan bu yüzden gece el ayak çekilmişken hiçbir ses yokken sen ve gece.. Zaman geçerher şey unutulur bir örtüyle kaplanır acılar ama… BİR TEK SENİ UNUTAMAM..




Saygılarımla....
Liana
Pzr Nis 08, 2012 4:03 pm
 
Foruma git
Konuya git

Becerebiliyorlarsa arkadaş dost kazansınlar...

Atık yaşadığımız güven, saygı, sevgi, sadakat, dostluk, arkadaşlık, merhamet, inanç, edep, ahlak, gelenek görenek, hoşgörü, örf adet gibi değerlerin kaybolmaya yüz tuttuğu hatta horlandığı, küçümsendiği bu devirde, insanlarda kişilik bozukluğu ve dengesizlik hastalığı başlamıştır. Kimse kimseye tahammül edemez, hoş göremez hale geldi. Sen şusun ben buyum gibi saçma ve basit şeylerle birbirlerini küçük görerek üstünlük kurma çabasında olan basit insan yığını oluştu. Aile hekimi gibi her aileye ve her iş yerine bir psikolog dönemi başlaması gerektiğini hatta geç kalındığını düşünüyorum…
İnsanların doğumundan ölümüne kadar olan süreçte kendini kanıtlaması hayatta kalabilmesi ve belli bir yaşam sürmesi gerekmektedir. Ömrü öğrenmekle ve çalışmakla geçer. En saf ve güzel dönemleri çocukluk dönemleridir bence. Gençlik dönemi ise üniversite, iş bulmakla, çalışmakla, yeni aile kurmakla, geçim sıkıntısıyla geçmektedir. Yaşlılık dönemine ise gençlikten kalan bir yorgunluk, sağlık problemleri ve hiç bitmeyen sıkıntı stres kalır. Ülkemizde emekli olup ta rahat bir ömür geçirene ben rastlamadım. Geçim sıkıntısı, aile problemleri, sağlık problemleri v.s. devam eder gider. Hep bir şeyler eksik ve yarım kalmıştır ömrü boyunca. Tamamlanmamış, yaşanmamış, gerçekleşmemiş hayaller bırakırız arkamızda.
Öğrenirken çalışırken ve hayatını sürdürürken belli aşamalardan geçer insanlar. Badireler atlatır. Yaşam savaşı verir. Sevinir, üzülür kazanır kaybeder. Sonuçta ne yaşarsa yaşasın ne yaparsa yapsın karakter sahibi olmalı kişiliğinden ödün vermemelidir. Edebini, güzel ahlakını korumalıdır. Belli bir duruşu olmalıdır kazandıklarıyla sahip olduklarıyla şımarmamalı, kapris yapmamalı kibirli davranmamalıdır. Kaybettiğinde hayata küsmemeli kimseyi kırmamalıdır.
Hepimiz hayat basamağını çıkarken mutlaka her basamağında bir sıkıntı çekmiş engellere takılmışızdır. Basamaktan düştük ya da düşürüldük. Bazen de sihirli bir el tutmuştur elimizden, dokunmuştur omzumuza. Mucizeler yaşatmıştır bizlere. Sevinmiş sevinirken de ağladığımız olmuştur. Yaşamak zorunda olduğumuz bir hayat var istesek te isteme sekte. Hayat çoğumuza adıl olmadı dengesiz davrandı. Hırpaladı bazen fırtınalar yaşattı depremler yarattı, bazen de arcı şoklarla düzenimizi altüst etti.
Hayat bize bir yandan bir şeyler verirken diğer taraftan da almıştır. Kaşıkla verdi kepçeyle geri elimizden aldı. Yaşadıklarımız Sağlığımızı, psikolojimizi bozmuştur. Çoğu insanın da karakterini kişiliğini yok etmiştir. Hatalar yaptırmıştır. Bazı şeyler geriye gelir yerini alır. Bazıları unutulur. Ama kişilik karakter bozukluğu düzelmez. Dengesizleşmiştir bir defa. Ne yaptığı ne söylediği belli değildir. Tutarsızdır davranışları. Hem kendini yıpratır hem de çevresindeki insanları kırar. Bilerek bilmeyerek bazen de isteyerek etrafındakileri üzmüştür. Hatasını kabul etse de değişmeyi özür dilemeyi basitlik sayar. Kendinde kusur bulmaz. Hep karşısındakileri suçlar. Bahaneler yaratır.
Ailesine ve arkadaşlarına karşı hep kırıcı aşağılayıcı tavırlar sergiler. Etrafında sevilmediğini de iyi bilirler. Sanki dünya kendi etrafında döner ve insanlar onun kölesi kendisi tek efendi. Kimi parasına güvenir, kimi etiketine kimi de makamına. Bu tür insanlar hep yalnız kalmaya mahkûmdur. Kendisi iyi bir dost arkadaş olmamıştır ki karşısından da saygı sevgi beklesin. Ne ekerse onu biçer. Etrafında bir dost kalmayacağını selam dahi verenleri olmayacağını bilmeleri gerekir. Kendilerine de sorsanız 'ben kime ne yaptım derler'. Böyle insanların çevresinde üç beş şakşakçı olur. Onlarda o insandan faydalandıkları içindir. Çıkarları vardır. Bunların arkadaşlıkları da işleri bitene kadardır. Yani çıkar ilişkisi. Sonra kimse kimseyi tanımaz.
Bazıları ise kendini sütten çıkmış ak kaşık olarak görürler. Hatasız. Kusursuz mükemmel. Aynaya bakmayı unutan bu türler insanlığın yüz karası olduklarını sonradan anlıyorlar. Ama iş işten geçmiş etrafında hiç kimse kalmamış olarak. Çevremizde var olan bu kişilere katlanmak zorunda kalıyoruz. Aile içi sorunlarını da iş yerinde arkadaşlarına yansıtan, ailesinden görmediği saygıyı, ezikliği çevresine yansıtarak saygınlık kurmaya çalışanlar etrafındaki insanlara verdikleri zararın farkında bile değiller.
Ben aile hekimliğinde her aileye bir doktor veren devletimizden her aileye ve iş yerine bir psikolog vermesinden yanayım. Her ailede, her iş yerinde psikolojisi bozuk kişilik bozukluğu yaşayan, egolarını tatmin etmeye uğraşan, etrafındaki insanlara baskı kurarak kendini üstün gören, evde çocuğuna gücü yetmeyen fakat karşısındaki insanlardan hırsını çıkaran insanlar bulunmaktadır. Aldıkları ahlardan beddualardan haberleri yok. İnsanların ahi tutar. Herkes ettiğini çeker. Kimsenin yaptığı kimsenin yanına kar kalmaz. Tatlı tatlı yemenin de acı acı çıkışı vardır. Kimse kimsenin kahrını, kaprisini, nazını, sıkıntısını çekmek zorunda değildir. Sadece dost ve arkadaşlar paylaşır. Birbirine destek olular. Becerebiliyorlarsa arkadaş dost kazansınlar.
Saygılar...
[imghttp://t1.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcSFqFRC7aCzxquSvGUVoGa9bFwNzeAnEK9iz52twE9QTWB7j7lXcA][/img]
Liana
Cum May 04, 2012 9:12 am
 
Foruma git
Konuya git

İnsanlar Dört Bölümden oluşur...

BİRİNCİSİ: Kalbsiz ve dilsizdir. Asi ve hissizdir. Allah buna hayır vermemiştir. Sebebi: Bu ve benzerleri, hayrı istemezler, hayır yolunu sevmezler. Şu var ki; Bir gün Allah c.c. rahmeti iktizası bunları yola getirir. Kudret eli bunların kalbine iman ışığı tutar. Eğer istidatları varsa onlar da hak yola girerler.

Ama sakın bunlardan olma, onların ahlakını alma, onların hareketlerine katılma... Hikmeti ise: Onlar azap, gazap ve felaket insanlarıdır. Yerleri cehennemdir, arkadaşları şakilerdir. Ancak ilim sahibi isen, onlara yakınlık sana zarar vermez. Çünkü onlara hayrı öğreten, doğru yolu gösteren bir insan olursun. Eğer kendine güveniyorsan onların arasına gir ve Hak’ka davet et. Onlara doğru yolu öğret, hak yola çağır. Görürsün ki; bu sohbetin hoş oluyor. Allah sana, resullerin, nebilerin kadar sevap verir. Bunu anlatmak için Hz. Peygamber S.A. Hz. Ali’ye buyurduğu bir Hadis-i Şerifi nakletmek yeter:

- “ Allah bir kimseyi vasıtanla doğru yola getirirse, bunun sevabı yeryüzündeki bütün mülke bedeldir.”

İKİNCİSİ: Dili vardır, kalbi yoktur. Herkese hikmetten konuşur ama kendisi amel etmez. İnsanları doğru yola çağırır, kendisi kaçar. Başkasının hatasını büyük görür ama kendisi durmadan yapar. Allah’a karşı edep ve terbiye yollarını öğretir fakat kendisi büyük günahları işlemeğe devam eder. İnsanlar arasında iyi görünür, yalnız kalınca önüne geleni yutan hayvana benzer.

Peygamber efendimiz bu adamın durumuna işaret ederek:

-“ Ümmetim için en çok endişe ettiğim şey dilli münafıklıktır.”

Buyurmuşlardır. Diğer bir Hâdis-i Şerifleriyle de:

-“ Ümmetim için en korkulacak şey kötü bilginlerdir.”

Buyurmuştur...

Allah cümlemizi bu gibilerden korusun.

Bu zümreden çekin ve kaç, tatlı dili seni yakalar. Güzel (!) sözü seni aldatır. Günah ateşi seni yakar. Onun manevi kir kokusu seni öldürür.

ÜÇÜNCÜSÜ: Kalb sahibidir, ama dili yoktur. Halbuki o Allah’a tam inanmıştır. Allah da onu halkından gizlemiştir. Onun üzerine manevi bir örtü çekmiştir. Gözünü halktan kapatmıştır. Bu insan yalnız kendi ayıbını görür ve onu gidermeğe çalışır. Kalbi tevhid nuru ile doludur. Bu nur, insanlar arasına karışmanın güçlüğünü, onların ağzından çıkan sözün boşluğunu gösterir. O insan, selametin; sükütta, sessizlikte ve yalnızlıkta olduğunu bilir. Peygamber efendimizin şu hadisi-i Şerifini candan duymuştur.

-“ Susan kurtulur.”

O muhterem insan her şeyi can kulağı ile diler, bu dinledikleri arasında şu da vardır:

- “ İbadet on bölümdür, bunun dokuzu sükûttadır.”

Bu zat velidir. Allah onu kötülüklerden esirgemiştir. Daima selamet içinde olur. Akıl ve fikir sahibidir. Allah’ın rahman sıfatı onda tecelli etmiştir. Hayırlı insanla arasında, bu gibileri seçilir. Bu gibilerden hem hayır umulur, hem de arkadaşlık edilir. Hak onun işini gördürür. Hak onu sever. Sen de sev, ona yaklaş... Böyle yaparsan, Allah da seni sever. Bu gibi seçkin kulları ara, onların hürmetiyle yüce Allah seni sevgili kulları ve salih kişiler arasına katar.

DÖRDÜNCÜSÜ: En yüksek derece buna verilmiş ve melekût aleminde kendisine:

-

Adı verilmiştir. İşte Hazter-i Nebi bu büyük zatın şanını tarif ederken şöyle buyurmuştur:

- “ Bir kimse öğrenir öğretirse... Ayrıca bildiği, öğrettiği ile âmil olursa melekût aleminde ona, AZİM ismi verilir.

Bu zat, alim-i billah’tır. Mertebeler ölçülürse en yüksek derece onun olduğu ortaya çıkar. Dinin hikmet yönünü en iyi bilen odur. Allah-ü Taâla birçok bilinmeyen ilimleri onun kalbine yerleştirmiştir. Hiç kimsenin erişemiyeceği sırları ona sezdirmiştir. Bu saf ve temiz kul, Allah tarafından seçilmiş, sevilmiş ve Hakka cezbedilmiştir. İlâhi hikmetleri çözüldüğü kapıya yalnız bu insan yetişmiştir. Hidayet yolları buna açıktır. Bunda istidat çok büyüktür. Ve bütün sırları anlamak kabiliyeti vardır. Bunda bilgi sonsuz, hikmet ölçüsüzdür. Bu zat, Allah yolunda bir şahtır. Hak yola o çağırır, kötülükleri onlara o gösterir, kıyamet günü şefaatçi, dünyada temiz, Allah indinde herşeyi makbul ve merguptur. Doğrudur, doğruluğu tastiklidir. Resul ve nebilerin vekilidir. İşte peygamberler, bunları vekil etmiştir.

İşte son had buraya kadar... İnsan oğlunun son durağı bu makama varır. Buradan öte Peygamberlik başlar. Sana bu insan lazım. Bunu ara, bulunca muhalefet etme, sözlerine darılma, uzak kalmaktan hoşlanma. Onu sev ve sözlerine bağlan, her nereye varsan böyle birini ara ve zihninde onu gezdir. Şunu bil ki: O ne söylerse selamet ondadır. Helak, bataklık başkadadır. Allah’tan onu iste, yol bundan başkaya varmaz. Himmet başkalarında yoktur. Yolunu bu ülkeye vardırmayan kurtulamaz. Ama Allah başka türlü emretmiş ise bir şey denemez. Allah’ın doğru yolu gösterdiği kimselere kimse şaşmaz.

Ey iman sahibi; insanları sana bölüm bölüm gösterdim. Kendini düşün, eğer gözün varsa bak. Bu sayılanlara basiret gözünü gezdir ve kendine bir sığınak ara. Eğer kendine acıyorsan bunu yap ve kurtul.

Allah, insanlara verdiği ve razı olduğu yolları göstersin... Amin!..


Saygılar....
Liana
Cmt May 05, 2012 7:18 pm
 
Foruma git
Konuya git

Akşam Olmakta Yine...

Akşam olmakta
uzak dağların ardında trenler geçmektedir şimdi
gözlerimde mavi gecelerin yıldızları
yüreğimde özlemin ince sızıları
yorgun güvercinlerin kanat çırpınışlarında soluğum
bakakalırım her akşam öyle dalgın, dargın ve ıraklardan ırak
yalnızlığımdır damlayan karanlığın kirpik uçlarında her gece
her sabah bir çocuktur içimde alıp başını gider uzak dağların doruklarına
yıllar var ki tek bir çiçek açmadı gönül bahçemde
kabr-i hanemde tek bir yolcu geçmedi
çöl oldu gülüstanım
şiiristanım, düşistanım

oysa hep yolculuklardı sakladığım kendime, keşifsiz denizlerdi
yıllarca bir ayrılığı biriktirdim deltalarda, bir yalnızlığı
kendimden kaçıp kaçıp kurtulmak isteyen bir gemiydim belki
belki bir deliydim herkesin akıllı olduğu bir dünyada
oysa yıllar varki tek bir gemi gecmedi denizlerimde
göğümde tek bir martı uçmadı
yaşlı ve yalnız bir ağaç gibi sürgün kaldım yüreğimin içinde
bilirimki, her akşam gözlerimde akıp giden o çağıltı
avuçlarımda taşıdığın ateşle sudur
uzak dağların ardında kalan menekşe gözlü bir kızın kokusudur
her dizede yüreğime kanayan sözcüklerle yazılan

akşam olmakta
uzak dağların ardında trenler geçmektedir şimdi
yüzümde sınırları çizilmemiş bir hüznün camları parçalanıyor
depremler başlıyor her gece, şehirler çöküyor içimdeki çukura
ve her sabah yeniden yüreğimde sızılarla uyanır bir dağçiçeği
bakarım öyle uzaklara kanayan gülüşlerle, kırık düşlerle
ki, metropol duvarlara yapıştırılmış
boynu bükük bir resim karesi gibiyim sanki
hüzünlü yüzüm aykırı sakalımla

Akşam olmakta
uzak dağların ardında trenler geçmektedir şimdi
gecede keman hıçkırıkları, başımda gam
belki analar ağlamaktadır uzak bir kentte
yittik çocuklar, yorgun babalar ve yüreklerinde ezikliği çaresizliğin
belki herkes bir yarayı sarmaktadır kendi içinde kimbilir
kimsesiz bir ölümü karanlığında

yıllar varki, ayrılıklar yaralı bir nehir gibi akmaktadır içime
rüzgarlar eserken alnımın sahillerinden, uzak denizlere savrulur düşlerim
kirlenir mavi gülüşlerim, yaralanır martılar, havada asit ve kir kalır
simsiyah bir bulut gölgeler yüzümü her gece, gecelerki, yaslandığım tek sığınak

akşam olmakta yine
ey geceden gelip geceye giden trenler
bir gün yanlış saatlerin gözlerimde buluştuğu bir noktada
bir damla su gibi düşünce hayatın uçurumundan
son isyanını çekince yüreğim, alıp götür beni buralardan
insanın uğramadığı uzak kıyılara
bir derviş gibi ıssızda yanmak için, kendi içimde sarmak için yaramı ...


Saygılar....
Liana
Cum May 18, 2012 8:50 am
 
Foruma git
Konuya git

Aşkı Bulmak Zordur....

Aşkı bulmak zordur.. Öyleyse kıymetini bileceğiz aşkın. Bir kez
buldunmu yapışacaksın yakasına. Ellerini bir saniye bile ayırmayacaksın
aşkın üstünden. Bir çiçek gibi sulayacaksın. Büyüteçeksin. Öyle uzaktan
bakmayla yaşanmaz aaşk. Ruhunu adayacaksın. Beni düşündüğünde bedenin titreyecek, ellerin terleyecek, yutkunamayacaksın. Özlem tutuşturacak seni, alev alev yanacaksın. Ayrılık fikri deli edecek seni......... Yokluğum aklına geldiğinde bir taş gibi yüreğine oturacak, ağırlığının altında
ezileceksin. Yerinden kalkamaz hale geleceksin. Düşünemeyecek, konuşamayacak hatta ağlayamayacaksın. SENİ SEVİYORUM dediğinde bunu sadece dilinle değil, yüreğinle, gözlerinle de söyleyeceksin. Ben, beni sevdiğini senin söylemenle değil gözlerine baktığım zaman anlayacağım. Ancak o zaman inanacağım.........
Birlikteyken unutacaksın dünyayı; .Sadece bana ait olacaksın, ben de sana... Birbirimizden başka hiçbir şeyin önemi olmayacak. Sana dokunduğumda kanın hızlı; hızlı; akacak. Yüreğin deli gibi çarpacak. Nefes nefese kalacaksın Ve sanma ki senden farklı; olacağım ben de... Bin kilometre ötede olsan GEL
dediğinde koşacağım sana merak etme. Bir tek gün bile bırakmayacağım
elini. Yanımda olmasan aklımda olacaksın, baktığım her yerde seni göreceğim........
Ben aşktan bunu anlıyorum işte. Sıradan olmadım hiç. Birkaç sevgi sözcüğüyle geçiştirilecek aşklar bana göre değil. Yaşayacaksam, doya doya yaşamalıyım aşkı. Her hücreme girmelisin. Bende hüküm sürmelisin. Aşk kaçağı değil, aşk mahkumu olmalısın. Şimdi bırakalım tedirginliği bir kenara. Kenetlensin ellerimiz ve aşk bizi alsın kollarına... Hadi ne duruyorsun gel artık herşeyinle bana...
Uzat ellerini birlikte sonsuzluğa yelken Acalım....
Saygılar..
Liana
Pts May 21, 2012 7:46 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: ''' ADAM OLMAK '''

Doğruluk olsun işin!
Adam olmak istersen.
Günahını çok düşün!
Adam olmak istersen.

Büyük sözünü işit!
Onların yolundan git!
Denmeli sana yiğit,
Adam olmak istersen.

Beyaza deme kara!
Cahillik eder yara,
Doğru kitabı ara!
Adam olmak istersen.

Boş işlere alışma!
Sağda solda dolaşma!
Ona buna dalaşma!
Adam olmak istersen.

Kazanca haram katma!
Sakın söz alıp satma!
Gaflet içinde yatma!
Adam olmak istersen.

Hak söze inat etme!
Darılma, hiç kin gütme!
Sapık peşinden gitme!
Adam olmak istersen.

Dostlarda kusur görme!
Kimseye kara sürme!
Dininden taviz verme!
Adam olmak istersen.

Oynama hiç dininle!
Belâ gelir elinle,
Sen Şeyh Vefa'yı dinle!
Adam olmak istersen

Emegine Yüregine Saglık Efe Abim ..
Böyle Güzel Bir Paylaşımı Bizlerle PAYLAŞTIGIN iÇİN..

Saygılar....
Liana
Sal May 22, 2012 11:41 am
 
Foruma git
Konuya git

Sewgi Saygı...

Değerli dostlarım! Bizler insanız ve birlikte yaşamaktayız. Bu birliktelikler içerisinde olduğumuz müddetçe kendimizi iyi tanımamız lazım, kendimizi tanır isek diğerlerini de iyi tanımış oluruz. Bu da insan ilişkilerinde saygıyı ön plana çıkarır.
Saygı ülkeyi, bazen bir insana, bazen tabiata, emeğe, büyüklere saygı, eşe dosta saygı gibi çeşitlendirilebilir. Yani alemi berzahta ne görüyorsanız hepsine karşı gösterilen bir tutumdur.
Saygı bazen kişinin değerinizden değil de bulunduğu konum dolayısı ile gösterilir. Buna misal anne-babaya saygı, yöneticiye saygı, duygulara saygı gibi.. Saygıyı duyguyla birleştirdiğimiz zaman ise aşık olmak, bazı kişilere sempati duymak olarak ortaya çıkar.
Şöyle bir ibare kullanacağım: saygı göster ki saygı duyulasın, eğer diğerlerinden kendini yüksek görüp gurur ve kibirle davranıp büyüklenme ile saygı ve itibar kazanmak kolay olsa da çabuk kaybedilir. Ama hoş görülü biri olarak yaratanın yarattığı bir kul olarak insanları görüp onları alçak gönüllülükle yaklaşıp her kesimde bir değer elde edebilmek asıl olan saygıdır.
Saygı adeta sevgi, dağıtmaktır. İnsan olanları yaratanın yaratmış olduğu tüm evrende onlara sevgi ile yaklaşıp saygı dağıtmaktır.
Şunu unutmayalım her yaratılanın bir yaratılış amacı vardır. Kimi yük taşır, kimi böcek yer, kimi hava temizler v.b. insanlığın yaratılış amacı ise yaratılanları hoş görmek, iyi yönlerini görmek aykırı olan davranışlarını düzeltmeleri için yol göstermek gibi hasletlerle yüklü insanlara büyük meziyet verilmiştir.
Yunus’ un dediği gibi, “ gelin tanış olalım, işi kolay kılalım, sevelim, sevilelim, bu dünya kimseye kalmaz” diyerek sevgi ve saygının işleri kolaylaştıracağı fani olan yalan dünyada hiçbir şeyin kimseye kalmayacağının bilinmesini ne güzel hatırlatıyor bizlere…
Saygılı bir ortam ile gelecek günlere kin, nefret, kavga ve savaş ortamı taşımak yerine hoş görülü bakarak iyi anlaşılabilir ortam hazırlamış oluruz.
Gelecek neslimizi, çocuklarımız hoş görü ve saygıyı aşılamamız gerekir. Hoş görü ile yaşamak sabır ve dayanıklılığı aşılar. Sabır acı meyvedir ama unutmayın sabrın meyvesi ise çok tatlıdır.
Gelin insanlığa saygılı olalım, saygı ve sevgi ile onlara yaklaşalım. Yüreklerimiz taş gibi değil yumuşak olup, toprak gibi verimli olsun. Şöyle diyeyim toprakla dostluklar kurulur, o toprakta çiçekler yetişir.
Şöyle bir benzetme ile konuyu bitireyim. Toprak saygı, çiçek sevgi, yaşam hoş görü ise zar dediğimiz çiçek bahçesidir.
İnsanı sev say ki, sende sev sayıl,
Gaflete dalma insanoğlu biraz ayıl,
Sende sevgi ile dostluk kervanına katıl,
Yaşamda değerin olsun pahalıya satıl…

Selam ve saygılarımla!!!
Liana
Çar May 30, 2012 12:30 pm
 
Foruma git
Konuya git

Hayatınızdaki Renkleri Hiç Düşündünüz mü?

Mutluluğun toz pembesiyle, mutsuzluğun simsiyahlığından başka renk yokmuş gibi davranırız. Bir de renksizlik. Oysa, hayatın her döneminin renkleri vardır. Toz pembe ile siyah arasında doğanın nice rengi oynaşır durur.


İçimizden fışkıran bir sevinç an'ının şafak kırmızısı nasıl da sarıverir bizi? Her yanımız nasıl canlı, nasıl sıcaktır? Umudumuz, birdenbire kırıldığında nasıl da soluverir? Bir kahverenginin kendi içinde kıvrılmış hüznünü duyarız. Belki de içimizde bilmediğimiz bir ressam, nerede oturduğunu bilmediğimiz bir ışıkçı var. Yaşadığımız her an'ın, her duygunun, her düşüncenin renklerini, ışıklarını değiştiren, parlatan, soluklaştıran, canlandıran, söndüren, bilmediğimiz varlık.


Bazen bir günün içinde nice renkler vardır. Limon sarısı başlayan bir güne, sevdiğiniz biri bir avuç leylak rengi katıverir; arkadan, pembeler ile maviler yarışır. Hayatınız renklenir. Bazen de canlı kırmızıyla başlayan bir günümüz, tatsız bir olayla grileşir; sonra tatsızlıklar düzelir; geri kalan dilimi uçuk mavi yaşarız. Her günümüzün içine bir pembe noktacık koyabilmeyi, bir tutam mavi serpivermeyi, biraz filiz yeşili katabilmeyi başarsak…


Nedir peki hayatımıza biraz nenk katmak? Alışkanlıkların içinde kaybettiğimiz duygularımızı, biraz canlandırmak. Yılların içinde fark etmez olduğumuz eşimizi, biraz değiştirmek.


Oysa, içimizin renklerini görmeyi bilmeliyiz. Pembelerimizi boğan nedir? Mavilerimizi örten nedir? Beyazımızı neler kirletiyor? Asıl renklerimiz nelerdir? Bizi biz yapan renkler. Önce, bu renkleri görmeyi, tanımayı başarmalıyız. Sonra da ayrıkotlarının bastığı bir çiçek tarhı gibi bizi sarartan, karartan renkleri bulmayı, ayıklamayı başarmalıyız. Bunu yapabildiğimiz zaman, kendi rengimiz, kendi ışığımız, hayatın renklerine ışıklarına karışacak, canlanacak, parlayacaktır.


Kendimizi günlerin süregiden akışına bırakmazsak, yaşama isteğimizin farkına varırsak, kendimizi geliştirmeyi bilirsek, kendimizi yenilemeyi hayata saygı olarak görürsek, bunu başarabiliriz. O zaman görürüz ki biz kendi renklerimizi bilmezmişiz; bunlara uyan renkleri görmezmişiz.


Her insan, bir renk cümbüşüdür. Hayatın insana verdiği renklerden daha fazlasını, insan hayata verir. Doğada güneşin doğması ve batması için bir gün gereklidir. Ama düşünsenize, insanın içindeki güneşin doğması ve batması bir günde kaç kez olabilir? Kendi renklerimizi göremezsek, bu renkleri nasıl canlı tutacağımızı bilemezsek, her şeyi başkalarından beklememiz kaçınılmaz olur. Beklediklerimiz gerçekleşmeyince de umutsuzluğun grisi, siyahı bizi sarar.


Oysa, güneşimiz de dolunayımız da içimizdedir. Renkleri karıştırmak, açmak, koyultmak elimizdedir. Yeter ki hiçbir şeyi olduğu gibi kabul etmeyelim. Hayatı kendi renklerimizle yoğuralım; hayata kendi renklerimizi katalım. Bu da kendimizi, kişiliğimizi geliştirmekle olacaktır. Yaşama cesaretimiz, hayatı görebilme gücümüz, yaratma gücümüz, ışığımızı parlaklaştıracak, renklerimizi ortaya çıkaracaktır.


Unutmayalım. Hayat, yaşama cesareti olanları sever.

Saygılar...
Liana
Çar May 30, 2012 1:26 pm
 
Foruma git
Konuya git

Duy Sesimizi Yönetimmm...

Selam Arkadaşlar ...
Forum Birseyleri paylaşmak için varsanırım? ama bence forum artık cıgırından cıkmış ve tek bir kişi tarafından yazılımlar oluyor ben bu konuya deginmek isterim.. sadece birkisi forumda sürekli yazamaz bildigim kadar haksızlık olur başka insanların paylasımlarına saygısızlık bu ... Anlamadıgım Nokta Şu bir login bir insana yetmiyomu ya biz aptal insanlarmıyız anlamıyormuyuzz .. diyer loginlerlede gelip yazan aynı kişi allah askına kimi kandırıyorsunuz? Buna Dur Deme Zamanı Geldi Ben Site Yönetiminden Bu İşe El koymasını VE GEREKİLEN NEYSE YAPIMASINI İSTİYORUM ..
bURDA haksızlık Ve Saygısızlık Söz Konusu Bunu Ben Veya Hiç Bir ÜYE Kabullenmezz..
sizlere bir kuralı hatırlatayım

Forum Yönetimi tarafından aynı kişinin birden fazla rumuz veya isimle farklı kişilermiş gibi aynı konuda görüş belirttiğinin tespit edilmesi durumunda kişinin tüm mesajları silinir ve foruma girişi yasaklanır..




evet yönetim bunu diyosunuzda takip ediyormusunuz? caliyormusunuz bunlar üzerinde bence hayır ozaman bu kural ne işe yarıyor .. gerekeni yapın lütfenn.. saygılarr......
Liana
Çar May 30, 2012 7:15 pm
 
Foruma git
Konuya git
cron