52 sonuç bulundu

Geri dön

Re: Gülmeli gözbebekleri...

 
 

 
       Gözler Dudaklardan Önce Tebessüm Ediyorsa,
                                    O Sevgiden Şüphe Edilmez. . . !!
Tuanna__
Cmt Ağu 24, 2013 7:13 am
 
Foruma git
Konuya git

Sana... cansuyumaaaaaa..

sahiplenirse kendini elbette yalnızlığın bile bir anlamı olur o zaman…”
Veda ettim içimdeki o umutsuz adama artık! Kendimi öyle bir kandırdım ki damla damla düştü içime bir kadın… ilmek ilmek ömrüme işliyor güzelliğini, saçlarıyla öyle bir bağlıyor ki ruhumu sanki hiçbir pranga onun kadar anlamlı gelmiyor bu bedene… bir kadın adamlığımı sunuyor ve bir kadın bana gerçek dünyanın anahtarını kalbimden çıkartıp gözler önüne seriyor.
Diyorlar ki, batan her güneşte binlerce güzellik örtülür geceyle ama hiç mi açılmaz o perde hiç mi aşikar olunmaz karanlığın içindeki o masumiyete… sahi geceyle daha mı yalnız yaşanır sevdalar?
Yolu sevgiye çıkmayan hangi duygu gerçekten yaşanmıştır ki, birini sevmek bir kalp ispatıdır. Aslında ona inanmak, onunla hayallere dalmak bir yaşam kanıtıdır. Herkes bunu yapar veya yapamaz diyemeyiz ama başlı başına bir cesaret, kararlılık ve inanç gerektirir… öyle derin bir an’dır ki bu hal, dibe indikçe güzelleşir insan!
Meğer en güzel yalan aslında söylenemeyen gurur dolu sözlerin isyanıymış! Tıpkı benim seni sevdiğimi kendime bile itiraf etmemdeki zorluk gibi… ola ki günün birinde çalarım kapını, belki geleceğimi bilmiyorsundur ama şunu sakın unutma gelmeyeceğimi nerden biliyorsun?
Sana ilk defa bu yazıyla sevgilim diyeceğim, sonrasını mevlam bilir; e ne de güzel söylemiş erzurumlu ibrahim hakkı “mevlam neylerse güzel eyler…”
İşte böyle gültanem: “Gökyüzünde çiçekler açar, yeryüzünde yıldızlar el ele dolaşır. Başımda deli bir sevda, ellerim şimdilik öksüz ama bu gidişle diğer yetim duygularımda kavuşur cennetine; biliyorum inanırsam olur, çünkü öyle söylüyor tüm sokak çocukları…”
İnancımla seninim..!
MUTLU___
Cmt Ağu 24, 2013 8:00 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: Sana... cansuyumaaaaaa..

 
                                      
      Emegine yüregine saglikkk...
                                       Canözümmm
                  
 
 
MUTLU__
Cmt Ağu 24, 2013 10:43 am
 
Foruma git
Konuya git

seni seviyorum özür dilerim.....

Özür dilerim ama seni sevmek zorundayım. Biliyorum, senden bir tane daha gelmeyecek bu dünyaya. Kızma ama yaşamak istiyorum en basitinden eğlenerek, çok gülerek… Herkes bir kez gelirmiş dünyaya ve ölmek de kadermiş. Her şeyi yaşayabilirmiş insanoğlu sevgiyi, hüznü, mutluluğu, ayrılığı… “neden ben” diye sormak çok saçma! Milyonlarca insan arasında sende buldum ruhumun diğer yarısını. Bütünleştim. Seni sevmekten keyif alıyorum. Herkese karşılıksız “selam” verebiliyorum. “nasılsınız” derken, bir karşılık beklemiyorum. Yüzümde binlerce tebessüm ile herkese ulaşabiliyorum. Olabildiğine mutluyum! Sevinçliyim. Huzurluyum.
Hayatıma giren küçük sorunları artık büyütmüyorum. Başım ağrıdığında öyle hemen isyan etmiyorum. Daha çok para kazanmak için hırsımın kölesi de olmuyorum. Kimseyi nedensiz yere hiç sorgulamıyorum. Eleştirmiyorum bir çocuğu bile. Kimsenin uçuk hayallerine gülmüyorum. Çünkü biliyorum, inanırsan, çok istersen olur!
Seni sevmek uçmaktır benim için. Dostlarla muhabbet etmek, annem ile babamın kölesi olmaktır. Sonra çıkartıp sol cebimden ayrılığı, nefreti, çaresizliği (kötülükleri) toprağa gömmek demektir. Seni sevmek başlı başına bir farkındalıktır, yaşarken cenneti hissetmek gibi…
Kırlara çiçek toplamaya giderken en güzellerini seçmiyorum artık. Doğaya yakışan o güzelim çiçeklerin yerine, solmaya yakın olanlarını topluyorum. Çünkü hayatlarının sonundayken senin gibi özel bir kadını görmelerini çok istiyorum. Herkes verir sevdiğine en güzel çiçeği ki kadınların çiçek sevdiğini her erkek bilir. Lakin anlamını pek bilmezler. İşte ben bu solgun papatyalara anlam yükleyerek çalıyorum kapını. Çünkü seni tanımadan önce ben de solgun bir çiçek gibiydim, sonumu bekliyordum. Hiç farkım yoktu solgun papatyalardan, istedim ki insanı yaşama bağlayan, güzelleştiren o kadını görsünler, belki o zaman solmaktan vazgeçerler-mevsimlere inat. Haksız mıyım güzeller güzeli?
Şimdi tüm bunlar için “ayrıldığımıza” nasıl da ah edebilirim. Ya seni hiç tanıma fırsatı vermeseydi Mevla’m, nasıl öğrenebilirdim insan olmanın inceliklerini. Milyonlarca insan arasında kaç kişi böylesine mutlu olmuştur sence? Ve milyonlarca insan için seni sevme görevini bana verdiği için ah mı etmeliyim yaradana? Ben, hiç seni sevmemezlik eder miyim? Şimdi o kadar yakınım ki cennete, istiyorum ki bitmesin bu rüya :))
Özür dilerim ama seni daha çok sevmek zorundayım artık!
MUTLU___
Sal Ağu 27, 2013 11:54 am
 
Foruma git
Konuya git

Neden? Mutsuzluk.....

Sevgisizliğin günümüzde tüm dünyayı sardığı, insanların birbirlerine gittikçe daha da yabancılaştığı çok açık bir gerçek. Cadde ve sokaklarda insanlar göz göze gelmiyor hatta birbirinin yüzüne bakmıyor. Samimi sevgi insanların ellerinden alınmış durumda ki bu, insanın ruhunun alınmış olması gibidir. Çünkü kişi sevgiyi yitirdiğinde adeta içi boşalır, manevî anlamda tükenir.
Etrafta hep soğuk ve donuk yüzlere rastlıyorsunuz. Sevginin ‘s’si yok. Oysa sevgi ve aşk hayatın gerçekleri. Allah sevgisi ve o sevginin türevleri olan diğer sevgiler, Allah’ın kulları için yarattığı büyük nimetler.
Günümüzde gençler de mutlu değiller; çoğu mutluluk taklidi yapıyor. Evde, okulda, iş hayatında gençler sürekli sorunlar yaşıyorlar. Birçoğu sevgisizlikte artık yılmış durumda.
Gençler şükredemiyorlar. Örneğin çevresindeki pek çok şeye duyarsız kalan genç, arkadaşının kendisininkinden daha gelişmiş olan bilgisayarı karşısında ıstırap çekiyor. Ya da bir arkadaşında gördüğü yeni bir giysi, onun canını yakıyor; mutsuzluğu için yeterli oluyor.
Çoğu genç sürekli sıkıntılı, hiçbir ortama uyum sağlayamayan, karamsar ve her şeyden şikâyet eden bir ruh haline sahip oluyor. Hiçbir şeyi beğenmiyor ve başta ailesi olmak üzere herkeste bir kusur buluyor.
Arkadaşlarıyla dışarı çıktığında, ufak bir kıvılcımla aralarında gerginlik yaşanabiliyor. Genç barda alkolle bitkinleşiyor, sigara dumanıyla sersemleşiyor. Unutkan, bıkkın, asabi, alıngan oluyor, dikkat bozukluğu ve korkular yaşıyor. Yediğinden içtiğinden zevk almıyor, müziği beğenmiyor. Eğlenmek yerine acılar yaşıyor. Mutlu olmak için gittiği mekânlarda parasını ve zamanını tükettiği gibi, mutluluğunu da tüketiyor. Eve döndüğünde ise anne ve babasıyla tartışıyor.
“Ben neden böyle huzursuzum? Neden bu denli acı çekiyorum?” diye düşünmüyor. Bu acının kaynağını sorgulamıyor.Oysa acının, mutsuzluğun kaynağı çok açık; Allah’tan uzak yaşamak..İnsan imanı yaşamadığında para, yiyecek, içecek, zenginlik, kısacası her şeye sahip olsa da bir türlü mutlu olamaz. Elde ettiği her şeyi bir gün yitirebileceği korkusu içinde huzursuz bir yaşam sürer.
Sevgiyi yitirdiğinde, insanın içinde korkunç bir boşluk meydana gelir ve artık yitirilenlerin yerini sıkıntı, azap, korku, gerginlik, kuşku ve panik alır. Bu acıdan kurtulmak için de birçok insan ya uyuşturucu ya da aklı örten, insan bedenine ve ruhuna zarar veren tehlikeli maddeler kullanmaya başlar. Ve doğaldır ki sonuç da çok kötü olur.
Şans oyunlarına yönelmenin, içki, sigara ve uyuşturucu bağımlılığındaki artışın en önemli sebeplerinden biri genç, yaşlı, kadın, erkek, zengin, fakir ayrımı olmaksızın insanların birçoğunun yaratılış amacından uzak yaşamasıdır. Madde bağımlılığı, uyuşturucu haplar ve sinir ilaçlarının çok yoğun tüketilmesinin kökeninde dinin insanlara mutluluk veren yönünü görmeme vardır. Dini yaşamamanın verdiği acılardır bunlar.
Dünya hayatının bir imtihan mekânı olarak yaratıldığını düşünmeyen, Allah’ın her şeyi bir hikmet üzerine yarattığına iman etmeyen insanlar, şeytanın da telkinleriyle umutlarını tamamen yitirir, mutsuz yaşarlar.
Oysa şeytanın verdiği her zehrin panzehiri vardır; o ecza dolabında hiç eksik yoktur. İnsanın yapması gereken, “Ya da sıkıntı ve ihtiyaç içinde olana, Kendisine dua ettiği zaman icabet eden…” (Neml Suresi, 62) ayetinin bilincinde olarak, her ne durumda olursa olsun hacetlerin bitirilmesi, ıstırapların giderilmesi için tek merci olan Allah’a güvenmek ve samimiyetle dua etmektir. “…Oysa siz, onların umud etmediklerini Allah’tan umuyorsunuz…” (Nisa Suresi, 104) ayetiyle Allah, insanlara rahmetinden umut kesmemelerini buyurur.
Cahiliye insanlarının, umutlarını sürekli kılacak sağlam bir güvenceleri yoktur. Bu yüzden ufak bir olayda bile ümitsizliğe kapılırlar. İman edenler ise tüm kuvvet ve kudret sahiplerinin üzerinde olan Allah’a duydukları güven nedeniyle, en zor zamanlarda bile umutlarını güçlü tutarlar. Hep umutlu olabilmek stres ve sıkıntıdan uzak, mutlu bir hayat demektir.
Sahip olduğu nimetlerin Allah Katından bir lütuf olduğunu bilen bir insan için, sabah uyanabilmek dahi çok büyük bir nimettir. Adım atabilmek, yürüyebilmek, konuşup düşünebilmek bu kişi için büyük bir mutluluktur. İnsan nimetlerin değerini genellikle kaybettiğinde takdir eder. Ancak samimi inanan insan bu nimetleri verenin Allah olduğunun ve dilerse geri alabileceğinin şuurunda olduğundan, elindekilere şükreder. Müminin mutlu olmak için dünyevi nimetlere ihtiyacı yoktur.
Ömürlerini Allah’a kulluktan uzak geçirmiş olan, sadece ‘iyi’ yaşamayı amaç haline getiren kişilerin aksine inananlar, endişeden, korkudan, güvensizlikten uzaktırlar. Çünkü isteklerini insanların değil, Allah’ın yerine getireceğini bilir, Allah’ın beğendiği gibi bir hayat sürdüklerinde, kendilerine en güzel karşılığı vereceğini umut ederler. Allah’ın nimetlerinden biri olan sevgiyi bu bilinçle, derin ve güzel yaşarlar.
Sevgisiz insanlar hem ruhsal, hem bedensel, hem de maddi yönden çökerler. Sürekli hata yapan, suç işleyen ve şeytanın bataklığa benzer karanlık sisteminde yaşayan bu kimseler için de ciddi ve yararlı olacak işler yapmak gerekir. Güzel ahlâka davet etmek, Allah sevgisinin o kucaklayıcı sıcaklığına insanları yaklaştırmak, gerçek sevginin güzelliğini anlatmak önemlidir. Her şeye Allah aşkıyla bakmak, dünyadaki güzel ve mutlu yaşam için esastır.
İnsanın en büyük destekçisi Allah’tır. İnsan için, Allah’a yakın olması ve O’na dayanmasından daha büyük destek yoktur. Nötr ve kalbe hitap etmeyen yöntemlerle psikolojik desteğin yararı olmaz. İnsanı korku, panik ve depresyondan uzak tutacak, kalbine şifa olacak tek şey, Allah’a sarılmaktır. O’na yakın olmak, O’na sığınmaktır.
Kalpler Allah’tan uzak kaldıkça körelir, kararır; Allah’ı anmaktan uzak kalınmamalı. Allah’a ve Kur’an’a sarıldığında kalpler huzur bulur; Allah’ı zikrettikçe kalpler mutmain olur. Allah tek sevgili hale getirilmeden mutluluk yaşanmaz.
MUTLU___
Per Eyl 12, 2013 3:11 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Neden? Mutsuzluk.....

 
                       
Dünya ve Ahirette mutluluk kaynağı: “Şükür”
Kalpler Allah’tan uzak kaldıkça körelir, kararır; Allah’ı anmaktan uzak kalınmamalı. Allah’a ve Kur’an’a sarıldığında kalpler huzur bulur; Allah’ı zikrettikçe kalpler mutmain olur. Allah tek sevgili hale getirilmeden mutluluk yaşanmaz.
    Canözümmm Yüreğine sağlık harika paylaşımm...             
MUTLU__
Per Eyl 12, 2013 5:18 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Neden? Mutsuzluk.....

Ey aşk dua ol da amin diyeyim. Ve seni YARATAN'dan seni dileyeyim.


SEN'den gelene, gelmeyene;
Ne şekilde belirlemişsen kaderime,
bu oyundaki biçtiğin rolüme,yürekten kocaman bir EYVALLAH ! .. Cansuyumm emeğine yüreğine sağlıkkkkk....

MUTLU___
Cum Eyl 13, 2013 5:05 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: Neden? Mutsuzluk.....

İnanmak ve beklemek, beklerken elimizdeki azlara, çoklara her şeye şükretmek; aslında tüm yapacağımız bu. Olumsuz duygu ve düşüncelerden olabildiğince uzak durarak iyi şeyleri hatırlamak. Güzelliklerin yine güzellikleri çektiğini, karamsar ve negatif duyguların ise çoşkumuzu bir balon gibi söndürdüğünü unutmadan. Hep olumlu, hep seven, hep mutlu ve sevgi dolu.
 
Çünkü hepimiz sahip olduğumuz o kadar çok şey adına mutluyuz ki aslında. Ama farkında değiliz; elimizin tersiyle itip duruyor, kendimizden uzaklaştırıyoruz. Oysaki küçücük bir gayretle farkına varmaya başladığımızda sayıları karşısında şaşıracağımızdan; mutlu olmamıza yetecek kadar çok sayıda değere sahip olduğumuz için hepimizin aslında çok zengin olduğundan kimsenin şüphesi olmasın.
 

Sevebiliyorsanız, özgürce sevginizi haykırabiliyorsanız, seviliyorsanız, paylaşıp çoğalıyorsanız, sevdikleriniz için çabalıyor, onların gözlerinde tatlı tebessümler yaratabiliyorsanız ne mutlu size.
Kendi mutluluğunu fark edenler çoğaldığında ise sadece kendileri mutlu olmakla kalmayıp; etrafındaki kişilerin, sevdiklerinin kalplerini de bu ışıltıyla ısıtıp sıcacık yapacaklar. Sadece tek bir eylemle ne kadar çok şey başarabiliriz aslında düşünsenize; yapacağımız tek şey bunu unutmamak, o kadar.
Sahip olduğumuz değerlerin farkına varmamız dileği ile..Mutlu günler bizlerle olsun.
 
Yüreğine sağlık...Mutlu olasınız hep..
 
Tutku
Cum Eyl 13, 2013 2:06 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Neden? Mutsuzluk.....


      

MUTLU__
Cum Eyl 13, 2013 3:09 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Neden? Mutsuzluk.....

 
               
Seneler gecsin, sen beni bil, ben seni bileyim istiyorum.Benim olduğu kadar dostlarının, dostlarının olduğu kadar benimol istiyorum.Nice sıkıntı ve zorluk yaşayıp anlatalım.Yaşayalım ki, öğrenelim hayatı ve destek çıkmayı.Birbirimizin omuzlarında ağlamalıyız.
Birgün bu hayatı bırakıp giderken, sadece mutluluk olmalı yüzümüzde.Birbirimizi sevmenin gururu olmalı herşeyde...   
MUTLU__
Cum Eyl 13, 2013 3:26 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Neden? Mutsuzluk.....

Eski huzur ve Mutluluk nerde?


Mallarımız arttı, keyfimiz azaldı.
Daha büyük evlerde kalıyoruz, daha küçük ailelerde yaşıyoruz.
Konforumuz arttı, zamanımız daraldı.
Diplomamız bol, sağduyumuz az.
Uzmanlıklar arttı, sıkıntılar çoğaldı.
İlaçlar peynir ekmek gibi, hastalıkl...ar arttı.
Sorumsuzca para harcıyoruz, az gülüyoruz.
Trafikte çok hızlıyız, çabuk parlıyoruz.
Akşam geç yatıyor, sabah yorgun uyanıyoruz.
Az kitap okuyor, çok televizyon izliyoruz,çok konuşuyoruz, az gönül veriyoruz ve çok fazla yalan söylüyoruz.
Varlığımız artırdık, değerlerimizi yitirdik.
Para kazanmayı öğrendik, yuva kurmayı beceremedik.
Hayata yıllar ekledik, yıllara hayat katamadık.
Aya kadar gidip dönmeyi biliyoruz,komşuya geçmek için karşıya geçemiyoruz.
Uzaya ulaştık, ruhun derinliklerine ulaşamıyoruz.
Havayı temizledik, ruhları kirlettik, temizleyemiyoruz.
Atomu parçaladık, önyargıları yıkamadık.
Daha çok plan yapıyoruz, daha az sonuç alıyoruz.
Acele etmeyi öğrendik, sabırlı olmayı asla.
Gelirimiz arttı, karakterimiz zayıfladı.
Tanıdıklar çoğaldı, dostlar eksildi.
Çabalar arttı, mutluluklar azaldı.
Bilgisayar ağları kuruyoruz,bilgi otoyolları inşa ediyoruz,kendi aramızdaki iletişimde zorlanıyoruz.
“Dünya barışı” der, silahlanırız!
Daha mutlu olmak için“somurtarak”çalışırız bugünlerde.
Eve çift maaşın girdiği, çiftlerin boşandığı…
Güzel evlerin yuva olmadığı…
Kısa seyahatlerin, kâğıt mendil gibi ilişkilerin…
Yıka çık gönüllerin…
Kilo kilo dertlerin ve her derde deva vitaminlerin…
Vitrinlerin dolu, gönüllerin boş olduğu günlerde yaşıyoruz! Bugünlerde..

 
Emeğinize yüreğinize sağlık Mutlu kardeşim...
 
Siyahin_Matemi
Cmt Eyl 14, 2013 5:04 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: Neden? Mutsuzluk.....

 


            


Kişisel mutluluğu bulmak, kendi özel ve şahsi yolundan gitmek ve kendi doğrularına göre bir hayat sürmek demektir...

MUTLU__
Cmt Eyl 14, 2013 2:54 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Neden? Mutsuzluk.....

 
                                
 
Yaşamak UMUT ister…
Umut SEVMEK ister……
Sevmek YÜREK İster…..
Sizin yüreğiniz ne ister bilmiyorum ama….
Bendeki yürek dostlarım hep MUTLU görmek  ister….
Rabbim gülen yüzlerinizi hiç soldurmasın İNŞALLAH….
                               
Bir evde ne “ERKEĞİN ” DEDİĞİ OLSUN,
Ne “KADININ ” dediği olsun…
“ALLAH’ın” dediği olsun….
“Herkes “MUTLU” olsun…….”
MUTLU__
Cmt Eyl 14, 2013 3:03 pm
 
Foruma git
Konuya git

Gidenlerin değerini kaybettikten sonra anlarsın..


Gidenlerin degerini kaybettikden sonra anlarsın...Kaybettiklerinin ardından aglamaya cocuk yaşta başlarsın...Henüz aklın oyunlardadır,yaramazlıkta.Başka şeye yer yoktur hayatında...Kimi zaman şımarıksındır kimi zaman hanımhanımcık;ama neticede çocuksundur,ufacık...Bebeğinin kırılan koluyla tanışırsın kaybetmekle.Ağlarsın... Elinden birşey gelmez,başka çıkar yolun yoktur.En sevdiğin arabanın tek tekerleği yoktur ve sen o olmadan olmayacagını anlarsın.Çocuksundur ama farkındasındır aynı zamanda....Kaybetmişsindir,geri gelmeyecektir bilirsin ama ağlarsın...Büyürsün...Boyun uzar,sesin kalınlaşır,yüzün olgunlaşır,yüreğin kaybetmelere alışır.Herşey değişir birşey aynı kalır...Ne kadar büyürsen büyü içinde hep bir çocuk saklıdır.Bez bebeklerinin yerini aşk acısı alırken sen çözümü yine gözyaşlarında ararsın.Arabanın kaybolan tekerleği,büyüdükçe kaybettiğin kaybettikçe büyüdüğün hayallerindir artık.Giden gitmiştir bilirsin,gelmeyecektir...Farkedersin çok şey kaybettiğini,çocukluk ettiğini....Tek tek kaybedersin herşeyi...Önce çocuksu gülüşlerini,sonra hayallerini,umutlarını,dostlarını,aşklarını...Baka rsın gidenlerin ardından,kalakalırsın yanlız ve birbaşına...Ve anlarsın herşey boş,herşey anlamsız.Geri dönmek istersin,yine çocuk olmak...Bez bebeklerine ağlayıp arabana tekerleğine yas tutmak.Büyüdükçe herşeyini kaybedersin,kaybettikçe küçülmek çocuk olmak istersin...
Tutku
Sal Haz 25, 2013 1:23 am
 
Foruma git
Konuya git

Edep Eskimez Yok Olmaz

“Edepli edebinden susar, edepsiz de ben susturdum zanneder,” diyor Hz. Mevlana... Yüz yıllar geçti, daha yüzyıllar da geçecek. Mevlana’nın düşünceleri ve sözleri her daim insanlığa ışık tutmaya devam ediyor. Edep yolunun prensiplerine dikkati çekerken bir de açıklama getirmiş Mevlana; “Ey insan ‘edep nedir?’ diye sorarsan, bil ki edep, ancak her edepsizin edepsizliğine sabır ve tahammül etmektir”
 
 
 
Edep nedir gerçekten?.. Anlam olarak hala geçerli midir?.. Yoksa yalnızca sözlük sayfalarında, manevi öğretilerde, din kitaplarında mı bir sözcük olarak kalmıştır?..
 
Terbiye, iyi ahlak, incelik, güzellik olarak kullandığımız edep dilimize Arapça’ dan gelmiştir. Saygı ve ahlaklı davranış olarak da tanımlayabiliriz. Edep “Edebiyat”ın da kökenidir. Edebiyat kelimesi çok uzun yıllar hem iyi ahlak hem de dil bilimleri anlamında kullanılmıştır. Tanzimat öncesi edebiyat kurallarını öğreten bilim dalına “İlm-i edep” adı verildiğini tüm edebiyatçılar ve tarihçiler çok iyi bilirler.
 
Hayatımızı ve bizi değerli kılan, insan olarak bize bir anlam kazandıran önemli kavramların başında edep gelir. İnsan olarak doğmak bize sunulan bir şanstır. Bu şansı iyi değerlendirmek için de, güzel ahlak, doğru düşünce ve edep sahibi olmamız gerekmektedir.
 
Bir başka açıdan baktığımızda edep, toplumun geleneklerine uygun davranma, iyi ahlak, incelik ve haddini bilmektir. Terbiyedir, içi dışı bir olmaktır, sınırı aşmamaktır. Ailede, iş yerinde, okulda, çarşı pazarda, toplum yaşamında herkesin bir sınırı vardır. Tüm ikili ya da çoklu ilişkilerde bir sınır vardır. Hak çizgisi vardır.
 
Her insan kendi sınırlarını bilip, o bilinçle davranırsa toplumda sıkıntı, geçimsizlik, hır gür, kavga gürültü en aza iner. Tam tersine;
 
Huzur olur
 
Sevgi olur
 
Uyum olur
 
Barış olur
 
Gülen yüzler olur.
 
Edep, nefsi kontrol altında tutmaktır. Edepli insan hem vicdan sahibidir hem de aklını doğru kullanma çabasındadır. Birilerine yol gösterirken, konuşurken, danışırken hakaret etmez, merhamet ve şefkatle sözünü söyler ve eylemde bulunur. Karşısındakinin değil, kendi düzeyinde hareket eder. Başkasından zarar görebilir ama o kimseye zarar vermez. Aldanabilir ama aldatmaz.
 
Edep, doğumdan ölüme kadar süren zaman diliminde insanın nefsini yenebildiği, öfkesini dizginleyebildiği, aklını çalıştırdığı, gönlünü temiz tutabildiği oranda elde edebileceği bir haslettir. Öğrenmenin sonu yoktur. İyiliğin, güzelliğin, tekamül etmenin de sonu yoktur. Her bilgi, huy ve ahlak seviyesi yükseklere giden bir merdivenin basamaklarıdır. Her insan da edinimleri ile bir basamakta yerini alır. Yalnızca en üst basamağı göremeyiz, orası yalnızca peygamberlere ve meleklerine mahsustur.
 
Bir kez daha Mevlana’ya kulak verelim. Diyor ki, “İnsanın ilim ve edebi en büyük varlığıdır. Eskimez, çürümez, kaybolmaz”... Böyle bir hasletin değerini bilmek demek, insanlık değerinin hep yükseklerde seyretmesinin de bilineceğinin göstergesidir.
 
Edep üzerine bunca öğrendiklerim ve düşündüklerim ile ben de diyebilirim ki, başkasının size yapmasını istemediğiniz şeyleri siz de başkalarına yapmayın. İyilik de, kötülük de, düşüncenin, sözlerin ve eylemlerin doğruluğu da yanlışlığı da dönücüdür. Kendinizi bir an ıssız bir dağ başında hayal edin. Issız ve sonsuz bir doğa içindesiniz. Sessizlik her tarafınıza hâkim olmuş durumda. Sizden çıkacak en hafif bir fısıltı bile yankı yapacak, size geri dönecektir. İşte bu, bence hayatın en büyük sırlarından biridir.(alıntı)
 

 
 
Efe
Cmt Ekm 12, 2013 12:57 am
 
Foruma git
Konuya git

Sonunda ögrettiniz

Hayallerin bittigi yerde Günlügümü okuyup geçmişi bir film şeridinde sorguluyorum.Ve anlıyorum ki !!Hayatıma giren bir parça alıp götürmüs benden.Her gidenle birlikte bir parça eksilmis sevgi dolu benligimden.Üzülen hep ben olmusum,yıkılan hep ben olmuşum.Üzülmüş, ara ara kızmışım amaAşkla,özlemle aramışım uzun süre Kazık atarak terk edip gidenleri, kinle nefretle degil hep saygı sevgiyle anmışım.Ruhumu bedenimden sökerek Ölmenin ne demek oldugunu ögrettinizDuygularimi katlederek.

Sonunda ögrettiniz bana da Sevmenin güvenmenin hep kaybetmek Sevilmeninse Boş oldugunu oldugunuYalama olmuş duygularınızı göstererekşimdi Sadece acıyorum .Gidenlerin ardından Haykırdıgım acı dolu özlem çıglıklarına.Sadece acıyorumHak edilmeden verdiğim,Dönek duygularından dolayı.Artık Ağlamak yoküzülmek,acı çekmek yok gidenlerin ardından Özleyecegim belki,Belki Acı bir tebessüm belirecek gözlerimde Ama geceleri yogunlaşıpAglayarak acı içinde kıvranarak ödemeyecegimAşkın sevginin bedelini Çünkü anladım kiiiYAŞANMIŞLIKLAR SADECE ANILARDA KALIYOR !!!

 
CanFeda_
Cmt Ekm 19, 2013 10:56 am
 
Foruma git
Konuya git

İçinde Yaşattığını Özlermi İnsan?

Gittin….Ben seni özledimmi bilmiyorum…İçinde yaşattığını özlermi insan??Birlikte yaşadığınıNefesini içine çektiğiniBirlikte ağlayıp birlikte güldüğünüHer gece yatmadan iyi geceler dileyerek öptüğünü Özlermii insan???Hala tenimi teninde hissettiğiniHer şarkıda sesini dinlediğinigözlerini kapatmadanda hayalini görebildiğini Özlermi insan??Ne kadar özleyebilirki baktığı heryerde onu görüyorsaNe kadar hasret kalır dokunduğu her tende onun sıcaklığını duyuyorsaNasıl mutsuz uyanır her sabaha her uyanışında gözlerine doğuyorsaNe kadar özler insan canında candan öte o yaşıyorsa Ne kadar haykırabilirim sensizim diye Aynada baktığım yüzümde gözbebeklerimde hala adın okunuyorsaKalbim hala sen sen diye çarpıyorsaVe her esen meltem hala kulağıma beni sevdiğini fısıldıyorsaİnanmamki ben içim bu kadar senle doluyken adının sensizlik olduğuna…Kabuslarla uyandığım gecede beni hala sen avutuyorkenHayalmi gerçekmi ayırt edemediğim kollarınla şefkatinle sarıyorkenKulağıma geçti bebeğim yanındayım diye fısıldıyorkenİnanmam inanamam gittiğine terim bile hala sen kokuyorkenGülüp geçerim ancak o gitti diyenlereSen bendesin birtanem ihtiyacım yokki tesellilereBaksalar anlayacaklarsen varsın gözbebeklerimdeAh bir dokunsalar hissedeceklerki sıcaklığın hep ellerimdeBilmiyorlar bilmesinler nasıl taptazesin yüreğimdeBen sensizliği yazamam sevdiğim ben sensiz değilim Daha dün gece birlikte seyretmedikmi mehtabı seninleSen değilmiydin ay ışığını gördüm diyen gözlerindeSonra birlikte uyumadıkmı gün doğarken sımsıkı sarılarak yorgun düşmüş bedenlerimizdeYooo yoo hayalin olamaz sevdiğim o sendinHer zaman ki gibi ben senin sende benimdinVarsın seni gitti sansınlarIslak gözlerle ardından dualar okusunlarNe olurki üzerini bir avuç toprakla kapatsınlarNe istiyorlarsa onu yapsınlarAma asla asla bendeki SANA dokunmasınlarrr…
Asi_Kral
Sal Ekm 22, 2013 7:45 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: İçinde Yaşattığını Özlermi İnsan?

Teşekkürler  Asi_Kral


Muzikde benden olsun sakıncası yok ise


Atacak yeni bir adımı olandır,
Yıpranmayı değil,yıpratmayı değil,
Yüreğini dolduran kelimeler,yüreğinde kalandır…



CanFeda_
Sal Ekm 22, 2013 9:21 am
 
Foruma git
Konuya git

Aglamayı Bilmeyenler

Ne çok şey anlatır gözyaşları...Bazen söylenemeyen sözlerin sesi, bazen bir pişmanlığın diyeti,bazen de bir sevda nefesi...Sessizliğin çığlıklarıdır aslında gözyaşları...Anlatılamayanı anlatmak ister karşısındakine...Eğer anlayabilirse...Sevinir ağlarüzülür ağlarhasret çeker ağlarkavuşur yine ağlar. Kelimeler kifayetsiz kaldığında
Ama bazen gözpınarlarından aşağı süzülemez Gözyaşları.. Göz kapaklarınızın alev alev yandığı, Boğazınıza bir şeylerin düğümlendiği, Burnunuzun direğinini sızladığı an.! Neden kaçırırız buğulanan gözlerimizi Başkalarından?Bakın ağlıyorum işte! Utanmıyorum kimseden...O kadar içime akıttım ki gözyaşlarımı!...Artık zapdedemiyorum içimdeki çağlayanı....
Ağlıyorum  Vefasızlar için
Ağlıyorum Özlediklerim için
Ağlıyorum İhanet dedenlereAğlıyorum özleyip de Kavuşamadıklarım içinAğlıyorum içimi acıtan kalp kırıklıklarım içinAğlıyorum Kalbimi kırdıkları içinAğlıyorum unutulmaması gerekenleri unutanlar içinAğlıyorum unutamadığım içinAğlıyorum yaklaştıkça uzaklaştıklarımaAğlıyorum tanıdıkça çirkinleşenlereAğlıyorum kıymet bilemeyenlerAğlıyorum sevsem de yüz bulamadıklarımaAğlıyorum ziyan olan yıllarıma
Ağlıyorum bir ömür ağlayamadıklarıma!!!

 
CanFeda_
Sal Ekm 22, 2013 6:37 pm
 
Foruma git
Konuya git

Yüreksiz sevdalar

İnsan dosdoğru sevmeli.. dürüstçe, hesapsız..Sevebileceği kadar konuşmalı aşka dair..Seviyorum demek o kadar kolay,Yüreksiz sevdalar o kadar çok ki…Keşke bir defa da ben yorulsaydımDediklerimden ben utansam,mahçup olsam"Seni seviyorum" ağır cümledirHerkese söylenmez…Bazen yıllarca aranır,Bazen yıllarca beklenir o bir çift söz için.Dili yakar, dudağı yakar,Bedeni kavurur, lime lime eder.Velhasıl yürekli işidir.
Bir ömür pahasına bir defa söylenir.Keşke bana günde bin defa söylemeseydin,ve sonra her bedene uygun bir hırka gibiÖnüne gelene giydirmeseydin…Şimdi aşklar ucuz..Şimdi aşklar ucuz be gülüm..Üstelik emeksiz, zahmetsiz!Taşımak istediğin kadar taşıyorsunSonra bırakıyorsun orta yerde pervasız..Keşke buna başka bir ad verseydik..Macera deseydik,tutku deseydik..Leylalara Mecnunlara haksızlık etmeseydik..

Dedim ya,insan dosdoğru sevmeli..dürüstçe,hesapsız..Sevebileceği kadar konuşmalı aşka dair..Seviyorum demek o kadar kolay,Yüreksiz sevdalar o kadar çok ki…Dilin kemiği yok ki…
 

 
CanFeda_
Per Kas 07, 2013 1:25 pm
 
Foruma git
Konuya git
cron