155 sonuç bulundu

Geri dön

Oysa...

Oysa

Büyük bir kelimedir. Oysa...İçinde açıklama, kırgınlık, pişmanlık,hayret, küskünlük ve daha bir dolu duygu barındırır. 
Bazen tek başına koca bir paragrafı açıklamaya bile yeter... 
"Oysa" dersiniz... 
Oysa; 
"böyle değildi başlangıçta," "beni sevdiğini söylüyordu," "başaracağından emindi," "çok güveniyordu kendine," "yağmur yağmayacak, bir değişiklik olmayacak, verilen sözler tutulacak demişlerdi," "burada olacağını söylemişti;" "yapabilirim, yetişebilirim, toparlayabilirim sanıyordum," "çok uzak değil diye düşünüyordum," "başka türlü hayal ediyordum," 
Başına getireceğiniz her "oysa" anlaşılır bir burukluk taşımaktadır okuduğunuz şu cümlelerde... 
*** Ölüm oracıkta duruyor, kapının kıyısında. Kimine 80 yıllık bir renkli ömür veriyor, kimini yirmisinde alıyor. 
Oysa... 
Oysa herkes hiç ölmeyeceğini düşünerek yaşıyor. 
Bu yüzden hiçbir yere götüremeyecekleri "taşınmazlar" için diş biliyor, tırnak bileyliyorlar. Bu yüzden hiç sakınmadan nefret ve öfke kusuyorlar. Bu yüzden sadece kendilerine bakıyorlar, "iç" lerine hiç göz atmadan... 
*** 
Oysa kısacık hayat. 
Kendisine verilenin nasıl alındığını anlamıyor bile insan... Bugün bir düşünsenize; üç ay önce, beş yıl önce, yirmi yıl önce ne,düşlemiştiniz?.. Neler kurmuştunuz, ne çiçekler sipariş etmiştiniz ömrünüzün en güzel bahçesi için... 
Görüyor musunuz "oysa" ne yaptınız kendinize?

Sevgiler...
Bos_Dunya
Pzr Arl 07, 2014 10:04 am
 
Foruma git
Konuya git

Denedik...Daha deneyecek ne kaldı?

Denedik

Denedik...Biz neyi denedik biliyormusun,benim gururumun sınırlarını denedik.Ne kadar dibe vuracağını denedik.Gözyaşlarımın nasıl aktığını denedik usulca.Hayallerinle uçarken göklerde adımı denedik.Sabrımı denedik.Umutlarımın nasıl yıkılacağını görmeyi yere düşüşümü denedik.Bir çuval dolusu ümidimin yanışını izledik senin sıcak,yakıcı sözlerinde.Denedik...Biz senin beni denemeni denedik.Biz acı nasıl yaratılır ve bir insan o acının içinde nasıl boğulur bunu denedik.Bencilliği denedik,vurdumduymazlığı denedik.Beklemenin ve bir insanın ışığının sönüşü izledik.Üstelik hava aydınlıktı.Biz gündüz gözüyle bir yüreğin karanlığa gömülüşünü izledik.Denedik...Biz ilkimi denedik.İlk aşkı ilk dokunuşu denedik.Özgür bir iradenin bir "evet" e nasıl hapsolduğunu izledik.Biz yeni birşeyler denedik.Yeni ama körelmiş.Pas içerisinde bir bıçağın üzerinde dans etmeyi denedik.Denedik...Benim benliğimden nasıl çıktığımı senin gerçekliğe dönüşünü denedik.Öldürerek yaşatmayı denedik.Ölüyü diriltmeyi denedik.Sınırları kaldırmayı denedik bize tanınan sınırlar içerisinde.Denedik...Beraber olmayı denedik.Ve gördükki geriye bir ben kalmışım.yapayanlız.Savunmasız.Nefretle duvar örmüş,acı ile öğütülmüş.Bir ben...Gördük ki senin gelişlerin yalanmış.Sessiz kalarak benim çağrılarımı cevaplamışsın aslında.Görevini yapmışsın gitmişsin.Bir ben kalmışım o dakika orada.Gözlerime bakan sen değilmişsin.Ellerimi tutan.Bir ben varmışım orada küçücük yüreğimde kocaman sevginle.Bir ben kalmışım orada kalbi morluklar içerisinde.Meğer ben denemişim.Sen orada değilmişsin o an.Ben benim dünyamda kendimce yaşamışım.Şimdi kendimi kapadım yine o dünyama.Yaşamayı deniyorum,güvenmeyi,unutmayı,seni sevmemeyi deniyorum.gözlerine bakmamayı sesini duymamayı deniyorum.Kendi dünyamda sensizliği deniyorum.Tüm dünyamın sen olduğunu bile bile,seni silmeyi deniyorum.Denedik...Ve ben yanıldım.Ben öyle sandım.aldandım.yıprandım.Bir kitabın önsözünü yazamadan noktasını koymanı izledim.Şimdi Bana söyle ey zalim,daha neyi deneyeceksin üzerimde.Hangi dudaklarınla bana sesleneceksin,hangi ellerinle bana dostça sarılacaksın.Bilmezmisin hala kokun hala dokunduğun yerde durur.Dudakların hala dudaklarımda sıcacıktır.Bilmezmisin ey zalim.İnsan kaç kere ölür kaç kere düşer,kaç kere alçalır.Yerin binlerce fersah altındayım zaten.Denedim ve yanıldım.Aldandım.çok ağladım.Daha deneyecek ne kaldı?

Hiç...
Bos_Dunya
Pzr Oca 18, 2015 7:48 am
 
Foruma git
Konuya git

Doğru Söze Ne Denir,Giden Gitmiştir...

Duy Beni Giden Gitmiştir
Bir insanın birini gerçek anlamda sevip sevmediğini anlaması için şu soruyu kendine sorması yeterlidir: '' Onu kaybetmekten korkuyor muyum ?'' Cevap ''evet'' ise gerçek sevgiyi bulmuştur. Tabii karşılıklı olup olmadığı tartışılır. Burada her iki kişinin de aynı soruyu sorup olumlu yanıt verdiklerini varsayalım. Peki; bu kaybetme korkusu yüzünden insan kendi hayatını nasıl cehenneme çevirir ve günden güne sevdiğini nasıl kaybeder? O kadar seversiniz ki karşınızdakini kalbinizi yerinden söküp avuçlarına bırakacak derecede. Her insan sevdiğini kaybetmekten mutlaka korkar. Nasıl olabilir bu kaybetme? Allah'ın emri bir yana.. Karşındakinin sevgisi tükenirse yada başka birine gönül verirse. Sana olan sevgisi tükenmesin diye, o güzel gözler başkasını görmesin diye sürekli korkan bir kişi bu korkuyu saplantı haline getirse korku olmaktan çıkar. Paranoyaya dönüşür ve kendi kendine her harekette, her sözde, her bakışta beni sevmiyor mu anlamı aramaya başlar. Oysa sevdiği de onu o kadar sevmektedir. Onun sevgisinden emin olduğu halde sık sık bu sevgisini ona ispatlamasını ister, üstelik bunu söylemez, kendi akıl etsin der. Heran her yaptığından haberdar olmak, aldığı nefesin hesabını sormak ister gibi kıskançlıklara başlar. Korku kıskançlığı, kıskançlık ise şüpheleri beraberinde getirir. Şüphe girmişse zaten sevginin o yıkılmaz sandığımız duvarları içine temelden sarsılmış demektir. Aslında korkan kişi güvenir kendince, fakat aklında hep bir soru işareti bulundurur. Sevdiği yanında iken herşey yolundadır. Ama bir uzaklaşıversin yanından hemen paranoyalarına başlar. Hem kendini tüketir hem sevdiğini, kendi elleriyle itekler amacı tam aksi olduğu halde. Sevgili zaten gidiciyse; ne kadar çaba gösterilse eskisi gibi olamaz artık. Belki düzeltebiliriz diye olmayacağını bile bile tekrar denemeler, ona daha güzel yada daha yakışıklı görünmek için fiziki değişiklikler, hayata anlam ve renk katma çabaları.... Hepsi boş. Belki bir süre geciktirir gidişi ama giden zaten gitmiştir. Belki kırılmanı, incinmeni istemediği için bir süre sendeymiş gibi görünüp yavaş yavaş alıştırmak ister seni gideceğine, kendinden soğumanı bekler, ama seni ona daha fazla bağlamaktan başka bir işe yaramaz. Kaçan hep kovalanır sonuçta.... Sevgimi daha fazla ifade edeyim, anlasın onsuz nefes alamayacağımı diye yapılan aşırılıklar karşındakini boğar, elini kolunu zincirlemişsin, esaret altına almışsın gibi hisseder. Bırakın eğer gidiyorsa ''Hep dost kalacağız, seni bir dost olark daima seveceğim'' diyeceği yerde; ''Seni asla görmek istemiyorum, adını bile hafızamdan kazımak istiyorum'' demesin... Ölseniz de aşkından, köpekler gibi acı da çekseniz ... Yani diyeceğim o ki; çok güzel ve sonsuza dek sürebilecek sevgiyi kendi ellerinizle tüketmek için çaba harcamayın, sevginiz ne kadar büyük olursa olsun güven duygusunu sevgiden üstün tutun. Asla şüphelere düşüp kaybetme korkusunun arkasına sığınıp sevginizi yitirmeyin. Ne kadar koca bir çınar gibi görünse de insanoğlu, bazen en ufak bir esinti ile yıkılacak kadar da hassas. Hissedebildiğin, hissettirebildiğin kadar yaşa, yaşat. Ne demişler :
''Sevdiğini özgür bırak geri gelirse o senindir. Geri gelmezse zaten hiç senin olmamıştır.''
...
Bos_Dunya
Çar Şub 04, 2015 7:26 am
 
Foruma git
Konuya git

Atın Gitsin Her ne Varsa Gereksiz,Fazlalıkları Hayatınızdan.

Atın Gitsin Her ne Varsa Gereksiz,Fazlalıkları Hayatınızdan
Yazmayan kalemleri,sayfası bitmiş defterleri.kulpu kırık fincanları.''Zayıflayınca giyerim''kotunu,son 5 aydır giymediğiniz kıyafetleri,arka balkona tıkıştırdığınız,bir gün yüzünü yenilerim pırıl pırıl olur dediğiniz o sandalyeyi...atın.....Dibi kararmış tencereyi,taşındığınız hangi evden kaldığı hangi kapıyı açtığı artık meçhul olan o anahtarları,sırf genç ve güzel çıkmışsınız diye yanınızda o hiç sevmediğiniz tiple poz verdiğiniz fotoğrafı....Çekmecenin dibindeki müzik kasetlerini(kaset mi kaldı allah aşkına)atın....
Ohh bir ferahlayın bakalım.__Tamam mı..
Şimdi ihtimalleri atın.''Olacaktı'' son anda ''olmadı''ları atın, olmamış işte.Takılıp kaldığınız o günü,Düşünüp durduğunuz o lafı,atın....Küstüğünüz için uzun zamandır görmediklerinizin aklınızda kalan son görüntüsünü,alındıklarınızın,gücendiklerinizin hiç umurunda olmayan o ''olayı'' atın...O hiç beceremediğiniz yemeğin tarifini,kestiğiniz eski gazete kupürünü,içinizi kemiren o ukteyi,atın...Zamanı gelince yiyeceğiniz soğuk intikam yemeğini de dökün....Dökün hadiii..Soğuk yemeğin hiç tadı olmaz,dışarıdan bir döner söyleyin daha iyi...
Buzdolabının üzerindeki diyet listesini (faturaların altında duruyor),depodaki koşu bandınıatın...Cevabı olmayan soruları,kaçırdığınız fırsatları,atıldığınız işleri,beceremediğiniz ilişkileri,kişisel gelişim kitaplarını atın....Arkanızdan konuşanları,önünüzü kapayanları,alamadığınız terfiyi,oturamadığınız evi,''Şimdiki aklım olsa''ları,aldığınız en kötü karneyi,hatta en iyi karneyi.....Çalışmayan saatleri,işe yaramayan fikirleri,kaçan trenleri,zamansız yaşlandıran dertleri,''O gün'' olanları....Halının altına süpürdüklerinizi,dolabın dibine iteklediklerinizi,atın....Atın şimdi hadii...
Bakın,Ne güzel güneş çıktı...
 
Sevgiler...
Bos_Dunya
Cmt Şub 14, 2015 10:32 pm
 
Foruma git
Konuya git

''BENİM KIYMETİMİ KİMSE BİLMEDİ''

''BENİM KIYMETİMİ KİMSE BİLMEDİ''
 
 “Benim kıymetimi kimse bilmedi.” Bu sözü sizin de söylediğiniz hiç oldu mu? Eminim olmuştur. Aslında hayat kimin kıymetini bilmiş ki? Bu soruyu şimdi tersine çevirip bir kere daha soralım; Siz, kendi kıymetinizi bildiniz mi? Bizlere değeri önce kendimiz biçeriz, hayat değil. Hayat bize, bizim kendimize biçtiğimiz değer üzerinden cevap verir. Siz, bir başkası uğruna kendinizi harcıyorsanız, hayat ne yapsın? 
Buna sakın, iyilik, fedakarlık, aşk, sevgi filan gibi şeyler üzerinden yorum yapmaya kalkmayın. Kadere, talihe sitem etmek yerine, bu sitemi kendinize yapın. Önce siz bilin kendi kıymetinizi. 

İçinizin sızladığını, gözlerinizin dolduğunu görmüyorum sanmayın. Haklısınız. Böyle olmayı, böyle hissetmeyi siz istemediniz. Duygularınız yüce dağlar gibi kesti önünüzü. Başkalarının vermediği değeri, siz bir türlü veremediniz kendinize. Hep beklediniz, bir gün biri beni sevecek, hem de çok sevecek diye… İşte o zaman içimdeki sızı dinecek, gözlerimdeki nem kuruyacak dediniz ama olmadı, bir türlü olmadı. Sizin seçtiğiniz kişiler bir türlü böyle sevmedi sizi.
Bu, kaderinizin bir oyunu mu ya da bu oyunu size bizzat sizin iç dünyanız, bilinçdışınız oynuyor olmasın… 
Sevgiler...
KaIp
Sal Nis 14, 2015 9:32 pm
 
Foruma git
Konuya git

Keşkeleri bir kenara bırakın ya olmasaydık...

Keşkeleri bir kenara bırakın ya olmasaydık

Hadi her şeyi bir kenara bırak...bir mum yak ve içiyorsan bir de sigara...kapat gözlerini ve bütün “keşke”lerinle yüzleş bugün...Hayatın sana küstüğü anları düşün ve onlara neden olan “keşke”lerini... hadi yüzleş... yüzleş ki; her “keşke” yi bir “iyi ki”ile sıvayabilesin.yüzleş ki yarın “ben bugün yeniden doğdum”diyebilesin.Yaşamın senden aldıklarını...senin ondan çaldıklarını...her şeyden öte yaşadıklarını düşün...her “keşke”nin yerine bir iyi koy yaşadığın anlara ve anları böl yıllara...hadi “keşke”lerini say, senin için yüzlerce “keşke”nin karşısına bir “iyi ki” koy yaşanan anlara inat... hadi tart... ve düşün hangisi ağır diye. Ne çok şey almıştır zaman ve ne çok şeyi tüketmiştir farkına varmadan. insan en çok kaybettiği değerler için ağlar ve en çok yitik zamanlarda bıraktığımız “keşke”leri yaşarız ömrümüzde. ne çoktur dilimizdeki yeri ne çok anlam saklarız bu tek kelimede, ne büyük bir sırdır yüreğimizde son nefese kadar taşımamız gereken. peki ya “iyi ki” saklamak zorunda olmadığımız en karanlık gecede bile bize ışık olan, herkesle paylaştığımız kaç tane “iyi ki” var hayatımızda.Sen her gece mumlar yakarsın ve ağlarsın en saf yanınla... ama “keşke”ler yapışır yakana.bir tünel olmalıdır hayatın karanlığında, ışığa uzanan bir dehliz...ne kadar yakındır oysa beklenen ışık.görürsün, ama yaklaştıkça kaybolur hayattaki “keşke”lerin gölgesinde.bütün renkler yitirir anlamını,bütün anlamlar kaybolur...kendini en mutlu hissettiğin anda bile bir “keşke”çıkar karşına seni umutsuzluğa sürükleyen... İçeriyi “iyi”ki olan hiçbir “keşke” yokturHadi her şeyi bir kenara bırak...bütün “keşke”lerin karşısına tek bir tane “iyi ki”koy...kapat gözlerini... ve düşün...“keşke”ler ıslıkla “iyi ki”ler yumrukla yıkılır unutmaHadi “iyi ki” askerlerinde bir ordu kur kendine.bütün “keşke”lere savaş aç...pusuya düşür onları...denizden geçemiyorsan,karadan yürüt gemilerini.kavgada namertlik yoktur unutma.varsın senin için kalleş desinler.sırtından kurşunla onları.sonra bir dar ağacı kur yüreğinde,geri kalan bütün “keşke”leri idamla yargıla ve as...yürü ardında bakma-dan,başın dik olsun,muhteşem bir savaş kazanmış muzaffer bir komutan edasıyla yürü.adımların hiç tereddüt etmesin “iyi ki”lere giderken.“zorbalar görünüşte galiptir” unutmaÇünkü keşkeler yok artık... yokuş yok...viraj yok...artık ömrünün her karesini dilediğin renge boyayabileceğin bir yol var önünde. hep “iyi ki”lere uzanan hep “iyi”lerin olduğu.boya dilediğince boya...her umut ayrı bir renk,her hayal bir desendir avuçlarında unutma.Yaşam bir düş değildir.hangi rüyayı görmek istiyorsan onu hayal edersin ve kapatırsın gözlerini.bırak hayat bütün “keşke” yapraklarını döksün takviminden.dünün hükmü dünde kalmıştır çünkü.Tek kural vardır yaşamda “DÜŞÜN...İNAN...BAŞAR...”Hadi her şeyi bir kenara bırak... bir mum yak ve içiyorsan bir de sigara... birleştir kirpiklerini ve yeniden öğret gözlerine “iyi ki”leri görmeyi.Eline bir sözlük al önce KEŞ sonra İYİ kelimelerinin anlamana bak.hadi karar ver... hangisini daha hoş geliyorsa kulağına yarın sabah onları kat hayatına... ... ... olur mu...

Salıncaktaki sevinç gibiydi hayatın tadı; Bi gidiyor....Bi geliyor!.. Hepinize "KEŞKESİZ" bir hayat diliyorum.
Sevgiler...
KaIp
Pts Nis 20, 2015 8:25 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: Her Şey Sende Gizli...

Senin Elinde

Zamanın birinde iki tane kız kardeş varmış ve inanılmaz akıllılarmış. Etraflarındaki ve okuldaki tüm bilgi onlara yetmez olmuş. Bir gün anneleri onları dağdaki bilge adama götürmeye karar vermiş. Kızlar, bilge adamla karşılaşınca ona sorular sormaya başlamışlar. Bilge adam bütün soruları doğru cevaplamış: kızlar çok sevinmişler ve annelerinden eğitimleri için bir süreliğine izin isteyerek bilge adamın yanında kalmışlar. Sordukları soruların hepsinin cevabı doğruymuş. Bir süre çok mutlu olmuşlar: ama sonra sıkılmaya başlamışlar, "Bilgenin bilemeyeceği bir soru bulmamız lazım" diye düşünmüşler. Kızlardan biri bir gün "Buldum!" diye sevinmiş. İki elimin arasında bir kelebek koyacağım ve bilge adama soracağım "Avucumun içinde bir kelebek var. Canlı mı, ölü mü?, Ölü derse kelebeği bırakacağım, canlı derse avucumu hafifçe bastıracağım. Her ne derse cevabı bilemeyecek." Kızlardan birisi kapalı tuttuğu ellerini bilgeye doğru uzatmış. (Şimdi lütfen siz de yapın. Avuçlarınız birbirine bakacak şekilde ellerinizi birleştirin ve uzatın. Ben açın deyinceye kadar da açmayın). Ve sormuş: "Avucumun içinde bir kelebek var: canlı mı, ölü mü? Bilge adam cevap vermeden önce uzun süre kızın gözlerine bakmış, bakmış ve cevaplamış: "Senin ellerinde kızım. Senin ellerinde........." Şimdi bakın hayatınıza ve mutluluğunuza. Nerede mi? Açın avucunuzu. Sizin ellerinizde: Tam avucunuzun içinde.

Bir Portekiz atasözü der ki: “Yaşadıkça yaşlanmazsınız, yaşamadıkça yaşlanırsınız.”
KaIp
Pzr Ağu 23, 2015 9:28 am
 
Foruma git
Konuya git

Her Şey Sende Gizli...

Her Şey Sende Gizli

Unutma ! Gerçekte sen ne hissediyorsan, o her zaman doğrudur. Hayatta senin için neyin doğru olduğunu, bir tek içindeki ses söyleyebilir. Dolayısı ile içindeki ses ile konuşmayı öğren. İçindeki sesin kendine has nedenleri vardır ki akıl hiçbir zaman anlayamaz. Her gün kendinle kalmak için zaman ayır ve kalbini dinle. Tüm diğerleri farklı hissedebilir, farklı düşünebilir ama bu senin hissettiklerinin yanlış olduğunu göstermez, sadece onlardan farklı olduğunu gösterir. Sadece, onların bakış açılarını anlamaya çalış. Hemfikir olmaya çalışma! Bazen içindeki ses sana zor geleni yapmanı söyleyebilir… Korkma… ve içindeki sesi dinlemeye devam et… Her yanlışında kendini acımasızca eleştirip üzme… Gereğinden fazla üzülmek, bugünün gücünü tüketir, yarınlarının güzelliklerini çalar. Aksine, başını okşa, kendini kucakla ve her şeyin geçeceğini kendine hatırlat. Yaşadıklarının senin için önemli bir ders olduğunu bil. Bu tecrübe ile aldığın bilgiyi incele, bir dahaki sefer için hazırlıklarını yap. Kimsenin senin adına karar vermesine izin verme, ama başkalarının da haklı olabileceklerini unutma! Asla başka insanlar üzülmesin diye kendini üzme. Unutma! Sen kaldırabiliyorsan onlar da kaldırabilir. Her zaman ama her zaman, mutlaka kendine iyi davran. Sen buna layıksın ! Hayatta en büyük dostun sen olabileceği gibi, en büyük düşmanın da sen olabilir. Seçimini yap ve kendin için dost mu yoksa düşman mı olacağına karar ver. Yaşamdaki tüm acılarını atlatabilirsin, her şeye rağmen mutlu olmayı başarabilirsin, istersen kötü alışkanlıklarını bırakabilir ve her zaman yeniden başlayabilirsin. Bugün, hayata yeniden başla! ilk adımın kendini bağışlamak olsun! Tıpkı kasvetli ve bulutlu bir havanın ardından kendini gösteren güneş gibi olabilirsin. Ve aynı güneş gibi, ay gibi, her gün ve her gece bıkmadan usanmadan yeniden doğabilirsin. Asla tecrübe kazanmaktan kaçma… Ne kadar zor olursa olsun, yeniden ayağa kalk ve devam et! İnan bana, o tecrübelere ihtiyacın var… Unutma! Yapılacak daha nice yeni hatalar var, öğrenilecek daha nice yeni dersler var, tekrar tekrar aynı hatalara düşmek niye? Unutma ! Her şey sende gizli. Hayatın kötü bir yola girmişse, direksiyondakinin sen olduğunu hatırla! Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnız, güçlü hissettiğin kadar güçlüsün. Seçimi yapacak olan sensin...

Hayatı cennete çevirmekte sizin elinizde, cehennem çevirmekte sevgiler....
Kalp
KaIp
Pzr Ağu 23, 2015 9:12 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: Her Şey Sende Gizli...

Yeniden yeniden deneyin

Insan kendisini reddettiği zaman,hayat,ı reddediyor demektir . Insan kendisini suçladığında ,hayatı suçlamaktadır aslında .taklit intihardır. Der emerson. Insan başarılı ve mükemmel olabilmek için başkalarını taklit etmek zorunda değildir.hepimiz varlığımız vasıtasıyla ifade edilen bilgelik,güç ve sevgiye inanmalıyız .hepimiz aynı kaynaktan geliyoruz.hata yapa biliriz,ama ne fark eder !hata herhangi bir kimsenin bir şeyin nasıl yapılması gerektiği konusundaki fikrinden başka nedirki? Doğruyu kim bilebilirki kendiniz olursanız hata yapmazsınız.mutlaka kendiniz olmalısınız.eski bir özdeyiş ,hiç hata yapmayan kişiler hiç bir şey yapmayanlardır,der . Gelecek sefere daha iyisini yapmanın yollarını hatalarımız sayesinde bulmazmıyız? Hatalar bazen pahalıya mal oluyorlarmış gibi görüne bilirler ama aslında öyle değildir.sonuçta hiç bir şey yitirmezsiniz.siz bir sonsuz kaynaktan geliyorsunuz ve sonsuzdan hiç bir şey alınamaz .evet ,yanlızca geriye dönün ve yeniden deneyin.
KaIp
Pzr Ağu 23, 2015 9:17 am
 
Foruma git
Konuya git

Ne çok ayrılıklar yaşadık !!

Ne çok ayrılıklar yaşadık !!
 
Ta ilk okulda başladı ayrılıklar, en sevdiğimiz arkadaşlarımızdan ayrıldık.Sonra biraz serpildik ve hayatımız boyunca özlemini yaşayacağımız çocukluğumuzdan ayrıldık...Ne sevdalardan ayrıldık kimisini hala hiç kimseye söyleyemediğimiz...Anne baba evinden ayrıldık, onca anıyı, huzuru hayatımızda birdaha asla bulamayacağımız ve yaşayamayacağımız , tadının damağımızda kaldığı günlerimizden ayrıldık...Uykularımızdan bile ayrıldık biz aslında , başımızı yastığa koyar koymaz uyuduğumuz uykularımızdan...Gençliğimizden ayrıldık kıymetini bilemediğimiz gençliğimizden...Hayat öyle zor sınavlardan geçirdi ki bizi, sevdiklerimizden ayrıldık hemde bir daha hiç görmemek üzere...Bazende hastalıkta ve sağlıkta bir ömür beraber olacağız diye yemin ettiğimiz insanlardan ayrıldık...Dedim ya ne çok ayrılıklar yaşadık ağzı, dili, sözü olmayanAma biz yaşadıkça yakamızı asla bırakmayan....
Kalp
KaIp
Cmt Ağu 29, 2015 8:54 pm
 
Foruma git
Konuya git

Seni Çok Sevdiğimi Gittiğinde Anladım...

Anladım

Bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını, kendimi bulduğumda anladım.
Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış,Kendi yolumu çizdiğimde anladım..

Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat, okuyarak, dinleyerek değil..Bildiklerini bana neden anlatmadığını, anladım.
Yüreğinde aşk olmadan geçen her gün kayıpmış,Aşk peşinden neden yalınayak koştuğunu anladım..
Acı doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmiş gözlerden,Neden hiç ağlamadığını anladım..
Ağlayanı güldürebilmek, ağlayanla ağlamaktan daha değerliymiş,Gözyaşımı kahkahaya çevirdiğinde anladım..
Bir insanı herhangi biri kırabilir, ama bir tek en çok sevdiği acıtabilirmiş,Çok acıttığında anladım..
Fakat,hakkedermiş sevilen onun için dökülen her damla gözyaşını,Gözyaşlarıyla birlikte sevinçler terk ettiğinde anladım..
Yalan söylememek değil, gerçeği gizlememekmiş marifet,Yüreğini avucuma koyduğunda anladım..
''Sana ihtiyacım var, gel ! '' diyebilmekmiş güçlü olmak,Sana ''git'' dediğimde anladım..
Biri sana ''git'' dediğinde, ''kalmak istiyorum'' diyebilmekmiş sevmek,Git dediklerinde gittiğimde anladım..
Sana sevgim şımarık bir çocukmuş, her düştüğünde zırıl zırıl ağlayan,Büyüyüp bana sımsıkı sarıldığında anladım..
Özür dilemek değil, ''affet beni'' diye haykırmak istemekmiş pişman olmak,Gerçekten pişman olduğumda anladım..
Ve gurur, kaybedenlerin, acizlerin maskesiymiş,Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış,Yüreğimde sevgi bulduğumda anladım..
Ölürcesine isteyen, beklemez, sadece umut edermiş bir gün affedilmeyi,Beni affetmeni ölürcesine istediğimde anladım..
Sevgi emekmiş,Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş...
CAN YUCEL
  
Kalp
KaIp
Cum Arl 11, 2015 8:40 am
 
Foruma git
Konuya git

Mevlit Kandiliniz Mübarek Olsun...

Mevlit Kandili ve Duası


Mevlid duası AMİN Subhane rabbiyel aliyyil alel vehhab - Ey yerlerin ve göklerin sahibi, kainatın ve mükevvenatın yegane, haliki, kimsesizleri gözeten, dertlilere deva, hasta kullara şifa veren, bunalmışların imdadına yetişen yüce Allahım. - Suçlarımız kabahatlarımız, çeşit çeşit günahlarımız yüzünden, sana karşı mahsumuz, Senin huzurunda, el açıp yalvarıyoruz bizleri huzurunda boş çevirme yarabbi. -  Medineyi münevvereyi nurlandıran ve her an milyonlarca defa mübarek ismi hürmetle anılan, bu devlet dünyada kimseye nasip olmayan,bizim peygamberimiz Hz.Muhammed Mustafa (S.A.V) ‘in mübarek ruhu şeriflerine hediye eyledik, şu anda haberdar, kısmeddar eyle yarabbi. - HZ. Ademden beri gelmiş geçmiş peygamberlerin, velilerin ve dini islama hizmet eden Hz. Kur’anı, elden ele, dilden dile ulaştıran, üstad efendilerimizin, hocalarımızın,kalfalarımızın, üçlerin, yedilerin, kırkların ruhuna hediye eyledik şu anda vasıl eyle yarabbi, günahlarımızı af eyle yarabbi. - Dünyevi ve ahrevi muratlarımızı vasıl eyle, ölmüşlerimizin ruhlarını şad eyleyip, bu meclisi şeriften haberdar eyle yarabbi. - Kahraman İslam ordusu denizde, havada, karada, her yerde muzaffer eyleyip İslam ve vatan düşmanlarını kahhar isminle kahreyle yarabbi. - Hazır meclis olan cemaatimizin her iki cihanda, yüzlerini ak eyle yarabbi. - Din, vatan, millet, memleket uğruna canını feda eden, muharebe meydanlarında aslanlar gibi dövüşen, kanlı elbiseleriyle, Hz. Ulu Allah’ın karşısına çıkacak genç yaşta ölenler, annelerine, babalarına kanamadan ayrılan sevgili şehitlerimizin ruhlarına hediye eyledik ikram eyle yarabbi. - Ya ilahel alemin, veya hayrun nasirin olan ulu Allah’ım, sana açılan eller hürmetine, geceleri sabaha kadar durmadan Allah, Allah, Allah diyerek tatlı göz yaşlarınla yıkanan aşklar hürmetine, bizleri af eyle yarabbi. - Ya ilahel alemin, senin vahdaniyetine güvenerek, kapına geldik, kulluk edemedik, affına geldik, sen kaffar, cettar, rahman ve rahimsin, hiç şüphesiz biz günahkarız, bize lütfunla muamele et, hicran ateşiyle yakma, bizi İslam olarak getirdin, İslam olarak götür, Hz. Muhammediye getirdiğin gibi, yine Hz. Muhammediye götür, aramızdaki rabıtayı kesme, kalp penceremizi aç yarabbi. - Ömrümün hıtamında, gözlerimiz perdelenmeden, sayılı nefeslerimiz tükenmeden, ol gaflet uykusuna dalmadan evvel, cümlemize, kamili iman ve şehadet kelimesini nasip eyle yarabbi. - Buyrun imanımız tazelenmesi için kelime-i şehadet, buyrun günahlarımızın af olması için kelime-i şehadet, buyrun son nefeste imanla gitmemiz için kelime-i şehadet. - Mekke-i Mükerremde, Medine-i Münevverede, ravzan müteh, harada, minada, müzdelifede, Arafatta, kabul olan dualarla, bizlerinde acizhane, fakirhane olarak yapmış olduğumuz dualarımızı kabul eyle Allah’ım. - Annemizi, babamızı, bizlerden hoşnut ve razı eyle, ümmeti muhammedle birlikte bizlerinde günahlarını affeyle yarabbi. - Sen bize yatak ömrü verme, yatırıp kapılara baktırma, kendi kapından başka, hiçbir kapıya muhtaç eyleme, kabir genişliği, ölüm güzelliği, teneşir paklığı, cemaat çokluğu cümlemize nasip eyle yarabbi. - Ya ilahel alemin, senin ilmin peşinde koşanların cümlesine zihin açıklığı ver, ilmimizi ve zihnimizi geniş eyle yarabbi. - Ölüm gelmezden evvel hayatın, hastalık gelmezden evvel sıhhatin, meşguliyet gelmezden evvel boş vaktin, fakirlik gelmezden evvel zenginliğin, ihtiyarlık gelmezden evvel gençliğin kıymetini bilmeyi cümlemize muesser eyle yarabbi. - Vücudumuzu gaim, sıhhatimizi mudaim, ümmeti muhammedin evlatlarını alim, cümlemize akılla, mantıkla, izanla, fakirle, her türlü, her şekilde çarpışabilen, önüne gelen bütün engelleri kolaylıkla aşabilen, dinimizi ve kur’anı azimu şan’ı herkese aşılayabilen, imanlı , kültürlü, birer mücahizlerden eyle yarabbi. - Bizlerin saplanıp kaldığımız, çıkacağız diye çabaladıkça dibine gömüldüğümüz batı çukurundan ve batıya esir olmaktan kurtar bizi yarabbi. - Ya ilahel alemin, nefis şerrinden, iblis şerrinden, su’i akrardan, görünür görünmez kazalardan, belalardan, düşman sarsıntısından, yetimi gördüğü zaman sızlamayan katı kalpten, doymak bilmeyen nefisten sana sığınırız, cümlemizi muhafaza eyle yarabbi. - Kıyamete kadar neslimizden, ehli İslam, ehli iman, ehli kur’an, ehli hizmet, ehli dua edici hayırlı insan eyle yarabbi. - Ya ilahel alemin, uzaktan ve yakından bu aileye teşrif etmiş, selavatu şerif getirmiş, kur’an-ı kerim dinlemiş, şimdide elini semaya açmış, boynunu bükmüş, amin, amin, amin diyen cemaatimizi, yarın kıyamet gününde malın, evladın, servetin, hiçbir şeyin faide vermediği o ahiret gününde, mükafatsız bırakma yarabbi. - Ve ölmüşlerin ruhuna hediye eyledik, haberdar eyle yarabbi. - Ayrıca bu haneden gitmiş olan kulununda ruhuna hediye eyledik şu anda haberdar eyle yarabbi.
AMİN


Hayırlı Kandiller...
Kalp
KaIp
Sal Arl 22, 2015 11:52 am
 
Foruma git
Konuya git

Üzülme...

ÜZÜLME

Başkaları bu denli mutlu iken, benim niye çaresiz gönlüm dersen kurbânım, üzülme !Çaresizlik, Allah'tan gelen bir hediyedir sana. Duâ vaktinin geldiğini haber verir.Rabbinin seni özlediğini bildirir.Düşünsene kurbânm !Hiç derdin yok, sıkıntın yok.Tüm duâların kabul oluyor. Gözyaşların hiç süzülmüyor.Yüreğin hiç yanmıyor.Ne güzel olurdu deme sakın kurbânım ! Hüzünlenmeyen bir kalbe Allah'ın nuru aksetmez ! Çaresiz kalmayan bir kalbe, Cenab-ı Hakk misafir olmaz.Seni kendine çekmek için imtihan ediyor görmüyormusun? Dertlerle sınıyor ki;candan yürekten Allah diyesin.Allah demeyen bir gönül hiç güzelleşirmi? Dua etmeyen bir gönülün hiç makâmı yükselirmi ? Dertsiz bir Duâ'nın hiç kıymeti olurmu?Dertlerin nimet senin.Allah seni sevmediği için değil, asıl kendine ulaştırmak için çaresiz bırakıyor seni. Dünya telaşına dalma sakın kulum diyor. Ahiretini unutma, huzuruma geleceksin diyor.Rabbül- âlemin hüzünlü kalbine dokununca sessiz sedasız, evde ol olurmu kurbânım?Misafir kapıda bekletilmez !

''Üzülme..Allah tüm yüklerden büyüktür. Yüreğindeki yüklerden bile ...''
Kalp
KaIp
Cum Arl 25, 2015 7:59 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: Üzülme...

Üzülme

Üzülme!Üzülebiliyorsan bir kalbin var demektir. Kalpsizler üzül(e)mezler ki. Ne mutlu sana ki, üzülebiliyorsun. Dokunan var demek ki kalbine. Ya dokunulmasaydı kalbine. Ya hüznün gönül toprağını karmasına izin verilmeseydi. Demek ki gözden çıkarılmadın. Demek ki sen hâlâ bir umut tarlasısın.
Üzülme!
Üzülüyorsan, Biri var ki cılız varlığını düştüğü çamurdan kaldırmak istiyor. Onun için dokunuyor kalbine. Kıymetini bil ki, üzmeye değer görüyor seni. Hüzünlerin kalbinin toprağını allak bullak ediyorsa, sen ekilmeye layık bir topraksın demektir. Kaygıların vuruşuyla tuz buz oluyorsa taş katılığında büyüttüğün güvencelerin, yarılan göğsüne umut fidanları dikiliyor demektir.
Üzülme!
Yüzün yerde geziyorsan, ellerin boynuna sarılı ise, içini ısıtacak haberlerin mürekkebi damlıyor olmalı ömrünün defterine. Kar yağıyorsa güvendiğin dağlara, yarının ovalarında rengârenk çiçeklerin olacak demektir. Hırçın fırtınalar sarsıyorsa sevinçlerinin zirvesini, rüzgârlar dövüyorsa umudunun yamaçlarını, bir yüce dağsın sen demek ki, az bekle, eteğinden serin pınarlar akmaya başlayacak demek ki...
Üzülme!
Üzülüyorsan, şımaramazsın. Kibrin kirli tuzağına düşemezsin. Kendini beğenmişliğin çamuruna dolaşmaz ayakların. Uzak geçersin isyanlı yollardan. Heveslerinin ardı sıra düşüp nisyan uçurumlarının başına sürüklenmezsin. Seni Biri yakınlığına çağırıyor demek ki... Gözden çıkarmamış olmalı seni.
Üzülme!
Üzülüyorsan, bir kutlu teselli kapısının önünde bekletiliyorsun demektir. Gözlerini kaldır vefasız dünyanın eşiğinden. Gönlünün elinden çıkar sebeplerin boş avuntularını. Umudunu kes sahte doymalardan. Yüreğini küstür coşkulardan. Kapı açıldı açılıyor demektir.
Üzülme!
Üzülüyorsan, kaybedeceğin bir şeyler var demek ki... Kaybedeceği bir şeyi olanlar çoktan kazanmışlardır. Eline geçmeyenleri saymakla tüketme nefesini, elindekileri saymaya başla. Hepsini saysan bile, nefesini saymaya nefesin yetmeyecek demektir. Bak işte zenginsin.
Üzülme!
Seni bir "İşiten" var. Seni senin kendini bile sevmenden önce O sevdi seni. Senin kendini bile bilmediğin unutuş kuyularından çekip çıkardı seni. Çektiğin acılara habire meşgul çalan telefonlar gibi kör ve sağır değil O. Yüreğinin her yangınına O yetişiyor. Ayrılıklarına ve sıkıntılarına metal soğukluğundaki plazalar gibi umursamaz değil O. Yitirdiklerinin hepsini sana iade edeceğine söz veriyor. Sevdalarına ve özlemlerine çok seçenekli sınav kâğıtları gibi tatsız ve tuzsuz formüller sunmuyor. Seni herkesten çok anlıyor, seni senin kendini düşündüğünden çok düşünüyor. Gözyaşlarınla imzalayasın istiyor yakarışlarını. Bir ebedî çerçevenin içinde, gösterişsiz bir kullukla fotoğraflamak istiyor seni. Dağılıp giden ömür kırıntılarının arasından sıcacık bir kardelen ümidi devşiresin istiyor. Keyfinin çatlak kabuklarının arasından sonsuz teselli pınarları akıtmak istiyor.
Üzülme!
Varlığının tenine çiziktir her hüzün. Varlığından haber verir üzüntün. Hatırlar mısın, bir zamanlar hatırlanmaya değer bir şey bile değildin? Hiç umursanmadan çöpe atılabilecek kirli bir su iken sen, yüzüne bir tek O baktı. Kimselerin arayıp sormadığı, önemseyip adını bir kenara yazmadığı o günlerde, senin adını ilk O andı. Hatırını bildi. Seni yanına aldı. Hep yanında oldu. Sen seni unutup da başını yastığa koyduğunda bile, seni her defasında sabaha çıkardı. Sen Onu defalarca unuttun ama O seni asla unutmadı.
Üzülme!
O'nun en sevdiği kulu da yalnız kaldı. Taşlandı. Sürüldü. Yaralandı. Aç susuz kaldı. Yuvasına uzaktan gözleri yaşlar içinde baktı. Mağarada yapayalnız ve korunmasızdı. Senin gibi üzülen yol arkadaşına sonsuz müjdeler veren tebessümüyle fısıldadı: "Lâ tahzen, innAllahe meânâ."
Üzülme!
Kaldır yüzünü yerden. Omuzlarından sarsıp kendine getirmek istiyor seni Sevgili. "Rabbin sana küsmedi ki..." Gözlerinin içine içine bak sevdiklerinin. "Rabbin seni unutup yalnız bırakmadı ki..."

Kalp
KaIp
Cum Arl 25, 2015 8:17 am
 
Foruma git
Konuya git

2016 Yaklaşırken...

2016 yaklaşırken

Belki bu yıl çok şeye kızdın.. delirdin.. kırdın...Belki kendinden ödün verdin.. savaştın.. tek kaldın...Belki aşık oldun... belki sevildin... belki terk edildin...Belki aldatıldın, belki istenilmedin... kim bilir ...Belki çok para kaybettin... belki işinden oldun...Belki "ne yapıyorum ben yaa" cümlesini ard arda kurdun..Her ne yaptıysan yaptın.. bitti..Bu çok güzel bir yıl olsun tamam mı?..Buna sen de gayret et!..Gülmekten yanakların çatlasın..Paranı koyacak cüzdan bulama...Bankalar "yatırım" hesabın için telefonlarda kalsın...Sağlık bedeninden aksın...Aşk kalbini patlatsın...Sen ışıl ışıl ol, herkes peşinde dolaşsın...Başarıların dillerde dolaşsın.....Yastığa koyduğun kafanda "huzura" daha fazla yer kalsın..ve her gece "iyi ki bunları yaptım,""İyi ki bunları yaşadım" diyerek uyu...Yaşadıklarından ne öğrendiğini fark ederek.. büyüyerek..Yaşadığın her şeyden ve herkesten özgürleşerek..YALNIZCA kendin olarak.. kendin için yaşayarak..Her sabah sevinçle uyan daima ileriye bakarak...Jak Saul
 
Kalp 
KaIp
Sal Arl 29, 2015 9:38 am
 
Foruma git
Konuya git

Sabret,derdine iyi bak.Aradığın derman, derdinde gizli...

Sabret,derdine iyi bak.Aradığın derman, derdinde gizli

Kalbin hüzünlü diye,gözyaşların akıyor diye,dertlerin seni çaresiz bırakıyor diye,üzülme kurbânım.

Allah sevmediği bir kuluna dert vermez.Musibetlerle sınamaz. Çaresizlikle imtihan etmez. Oysa sevdiği bir kuluna dert verir.Musibetleri sağınak yağmuru gibi üzerine yağdırır. Belkide şu an seni, en çok dilediğin duân ile imtihan ediyor.
Bazende,hastalıkla imtihan ediyor. Veya zor bir eş ile, huysuz bir komşu ile, değer verdiğin bir arkadaşın ile..Imtihan içerisinde imtihan vardır.Mevla hem imtihan eder, hemde imtihanda yardım eder. Önemli olan, isyan etmemek. Güzel bir sabırla beklemek, ve herşeyde bir hayır görebilmektir.
Zorluk olmayan yere rahmet inmez !Öyle buyurmuştu Hz. Mevlana;Zor olacak ki, imtihan olsun.
Gözyaşların, Allah'ın seni unutmadığına dair bir kanıtıdır. Onlar nimettir, berekettir, şefkattir.Ağlıyorum diye üzülme sakın.Her yürek ağlayamaz !Her yürek hüzünlenemez !
Rahmân senin makamını yükseltmek için seni sınıyor. Bakalım herşeye rağmen susup sabredecekmi diye imtihan ediyor.Çaresizliğin seni Cennet kapısına sürüklüyor ey gönül.Hüzünlü kalbin, senin kurtuluşun olacak.Gözyaşların gönül aynanı temizleyecek.Sabrettikce, yüreğin değişecek.
Sonramı?KALBIN SIRRINA ereceksin.Işte o an, neden bu denli çaresiz kaldığını, neden dertlerin seni bulduğunu,hakkıyla anlayacaksın ey gönül.Izin ver değişsin yüreğin.Zor olsada sabret !Yüreğin yansada sabret !Yanmayan yürek üşür.Benden sana güzel bir nasihat.
Derdine iyi bak. Aradığın derman, derdinde gizli.

Kimi insan yaşadığı zorlukları bahane ederek Allah'tan uzaklaşır. Kimi insan da yaşadığı zorlukları vesile edip Allah'a yakınlaşır... Hz.Mevlana
Kalp 

 
KaIp
Per Oca 07, 2016 8:25 am
 
Foruma git
Konuya git

Dost değil misin? Tut elinden ,yüreğinden...

Dost değil misin? Tut elinden ,yüreğinden

Sana çok hoş davranan dostun-arkadaşın,Bir bakarsın buz gibi oluverir.Şaşırma, insan böyledir.Seninle alakası yok.Bazen bir günde 4 mevsim birden yaşar insan,Bu yüzden değişkendir...Hoşlandığın zaman belki bahar, belki yazda idi o.Bazen de olur ki mevsim kıştır, sana rastlar...Ya da yaprak dökümüdür vakit...Sakın üstüne alınma soğuğu-ayazı, titreme sakın.De ki;“Şimdi bu dostum kış mevsimindedir, kim bilir ne derdi, ne sıkıntısı var..”Olabiliyorsan bahar ol ona, tut elinden-yüreğinden,Dost değil misin?

Sevgiler...
KaIp
Çar Oca 13, 2016 8:44 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: Dost değil misin? Tut elinden ,yüreğinden...

Önce Kendinizi Affedin...

Pek çok insan mutsuz çünkü affetmeyi beceremiyorlar. 
İnsanlar önce kendilerini daha sonra başkalarını bağışlamayı bir türlü beceremiyorlar. Affetmediğiniz her şeyin altında  kalır, ona tabi olur ve ezilirsiniz. Affetmediğiniz kişileri kafanızda boşuna taşıyarak hamallık yaparsınız. Affedemedğiniz onlarca insanı birer ceset torbası gibi beraberinizde taşımaya devam eder durursunuz. Yükünüz o kadar ağır yer tutar ve koku yayar ki bir de bakarsınız bu duygusal çöplükte yeni insanlara açacak yer ve yeni ilişkileri yeşertecek ortam bulamaz hale gelirsiniz. Affedin, hafifleyin, kanatlanıp gitsinler! 
Nefret mutluluğu azaltıcı etki yapar.Nefret eden kişi asla özgür değildir. 
Belçika Leuven akademisyenlerinin yapmış olduğu, yirmi yedi farklı duygunun insanlar üzerindeki etkilerini araştıran çalışmada; üzüntünün sevinç, heyecan gibi duygulardan 240 kat daha  yoğun hissedildiğini ortaya çıkardı. Sevgi, saf kalp enerjisidir. Nefrete, kine, kıskançlığa katlanamaz. Saf kalp enerjinize geri dönün, kendi cennetinizi yaratın. 
Voltaire'in dediği gibi; “Kendisini başkalarının kurtarmasını bekleyen kişiler yalnızca kölelerdir.” 
Önce kendinizi affedin, hatalarınızla dost olun, onları anlamaya çalışın. Hatalarınız belki size acı çektirdiler ama hayatı da öğrettiler. Sizi derinleştirdiler ve özel tarihinizin değerli parçaları oldular; bir de bu açıdan düşünün! Affetmek ciddi bir güç gösterisidir. Affetmek sorun yok demenin, hallettim demenin, anlıyorum demenin, aştım demenin, hazmettim demenin çok güzel bir yorumudur. Affetmek istiyorsanız sonuçlara değil nedenlere odaklanmanızda fayda vardır. 
Mehur NLP ilkesini hatırlamaya çalışalım:“Her davranışın altında olumlu bir niyet vardır.” 
Bu ilkeden yola çıktığınızda; Seri katilin bile kendi çapında olumlu bir niyeti vardır diye düşünmeye başlayabilirsiniz. Örselenmiş ve istismar edilmiş çocukluk, değersizlik, dışlanmışlık ve haksızlığa uğramışlık duygusu, toplumdan intikam alırken bir sürü insanı öldürerek dikkat çekmek dürtüsü, önemsenmek, can alarak kendilerini tanrı gibi hissetmek, güçlü hissetmek gibi ihtiyaçlarını düşündüğünüzde onu kısmen de olsa anlamanız mümkün hale gelir. Ayrıca bu haklılık, haksızlık meselesi ilginçtir.Herkes kendi bakış açısından haklı, değilse bile en azından bir miktar haklıdır. Bir şeyde yüzde yüz haklı veya haksız yoktur. Ne kadar ufak dilimlerseniz dilimleyin her şeyin iki tarafı vardır. Belki de yaşadığınızı düşündüğünüz haksızlıklarda büyük bir kısım insan sizi üzdüğünü bile fark etmemiştir. Farkında olarak üzdüyse de bu durum onun için ayrıca daha kötü demektir. Demek ki sizi bilerek üzmeye ihtiyaç duyacak kadar mutsuz ve çaresizdir belki de. Yazık. Belki kendini ifade edemiyor ya da beni sevin demeye çabalıyordur. Hepsi için ayrı ayrı yazık deyip geçin. Affedin, kanatlanıp gitsinler! 
“Affetmek için iki kişilik erdem lazım. Hem onu affetmek, hem onu affettiğin için kendini affetmek” derler. Peki ya kendinizi affetmek konusunda ne düşünürsünüz? Sezen'in dediği gibi belki de en zor olanı; “Kendini seçemiyorsun, bırakıp kaçamiyorsun” Kızgınlık, anında ifade edilmediği takdirde bir süre sonra öfkeye dönüşür, daha sonra da aşağılık duygusuna. Bir süre sonra aşağılık duygusu kronikleşir. Kişi, kendisini değersiz biri olarak görür. Değersizlik duygusunun saldırganlığa dönüşmesi an meselesidir. Kişi bu saldırganlığı kendisine yöneltirse hasta olabilir, kansere yakalanabilir, intihar edebilir, delirebilir. Başkalarına yönelterek kişilere eziyet edebilir, cinayet işleyebilir, mobbing yapabilir, iftira atabilir, dedikodu yapabilir, nefret edebilir. Cinayetlerin de intiharların da kökeninde bir zamanlar ifade edilmemiş kızgınlıkların birikimi yatar. İntikam duygusu ifade edilmemiş kızgınlığın patlama halidir. 
En aptal kişi de, en bilge kişi de kızgınlık duygusunu yaşar. Aptal ile bilge arasındaki fark kızgınlık duygusunu yaşayıp yaşamamakta değil, gösterdiği tepkide, nasıl, niçin, neye, ne zaman gösterdiklerindedir.
Kişi bir dine, bir ırka, bir millete, bir cinsiyete ait olarak doğar. Bu etiketlere sahip olmak için kendisinin bir çabası yoktur. Cinsiyetiyle, milliyetiyle, diniyle, ırkıyla övünen kişiler değersizlik duyguları içinde kıvranan kişilerdir. Övünerek bu duygularının kendilerine verdiği acıyı dindirmeye çalışırlar. Öfke ve şiddet doludurlar. Bu tür bireyler, dinci, ırkçı, milliyetci akımlardan birine katılarak ait olma ve değerli olma duygularını tatmin etmeye çalışırlar. İçlerindeki şiddeti “kutsal” bir amaç adına yüceleştirerek ifade ederler. Her türlü fanatizm şiddetle el eledir.  Futbol takım taraftarlığı da bu anlamda en bedava kimlik kartıdır. Her türlü duygusal, cinsel, fiziksel şiddetin ardında değersizlik duygusu vardır. Değersiz insan yaratamaz ama yok etmeyi bilir. Başkalarını değersiz kılmaya çalışan kişi, duyarsız, kıskanç, öfke ve korku doludur.  Değersizliği konusunda kendisine yöneltemediği eleştiriyi, başkalarına yönelterek değersizlik duygusundan kurtulmaya çalışır. Çocukluktan itibaren her yas döneminde gerekli sorumlulukları alır, vermesi gereken kararları verir ve ne hata yaparsa yapsın, sevilip onaylandığını bilmek insana kendini değerli hissettirir. Ailede aşırı mükemmeliyetçi ya da otoriter birileri varsa bu kişiler çocuklar üzerinde ileride yıkıcı etki bırakabilir. Hayatı boyunca onaylanmamış bir çocuk babaya karşı içten içe önemli bir öfke biriktirir. Ebeveynlerin etkisinden tam olarak kurtulmadıkça, onlardan tam anlamıyla bağımsızlaşmadıkça özgürlük pek mümkün olmaz. Size çocukluğunuzda bisiklet almayan ve veli toplantılarınıza kötü öğrenci olduğunuz için gitmeyen, bir anlamda sizi onaylamayıp değersiz hissettiren ebeveynleriniz dahil her kim  için öfke de biriktirdiyseniz onları da affedin kanatlanıp gitsinler! İnsanı değerli yapan her işi mükemmel yapması değil sahip olduğu görkemli potansiyeldir. Değerliyiz ama özel değiliz. Özelim deyince ayrıcalıklıyım, insanlardan özel muamele bekliyorum gibi anlaşılabilir ve bu sizi  narsizmin kucağına itebilir. Zira, herkesin özel olduğu yerde kimse özel değildir. Sadece değerliyiz ve o da herkes kadar. Değerli olduğumuz için de mutluluğa layığız. Affetmek geçmişi değiştirmez ama geleceğin önünü açar dostlar. “Delete'” tuşuna basıp bir çırpıda biriktirdiklerinizi silmeniz mümkün olmasa da, siz en iyisi geçmişten bugüne affetmeniz gereken insanların bir listesini oluşturun.  Listeye gerekirse kendinizi de ekleyin. Her birini affettikçe kalbinizden pembe sevgi ışıkları çıkarın. Dalai Lama'nın dediği gibi finalde “Kaybettiğinizde, durumdan alacağınız dersi de kaybetmeyin.” ve bu hayatı kazançlı bitirin. Unutmayın, affetmek en iyi zaferdir. Affedin kanatlanıp gitsinler! Saf kalp enerjisi sevgi ve  içsel barış  sizinle kalsın!

Affedin ama gerçekten,yürekten...
KaIp
Çar Oca 13, 2016 12:34 pm
 
Foruma git
Konuya git

Sus o halde güzel gönül sus...

Derdi verenin, imtihanla sınayanın hatırına sus

Gerçekleşmesini istediğin duânimtihanın olacak.Sabrın öylesine çok zorlanacak ki,çaresizlik duygusunda yok olacaksın.Kalbin yorgun düşecek.Neden böyle olduğunu defalarca sorgulayacaksın. Yaşadıklarına anlam veremiyeceksin.

Sabır makâmına talip oldun madem, o halde sus ey güzel Gönül.Yüreğin yandığı halde sus.Yanmayan yüreğin bir taş'tan ne farkı vardır?
Bak yıllardan beri aynı imtihandasın.Allah seni halen daha sınıyor. Herşeye rağmen sabredecek mi diye seni bu çetin imtihan'dan geçiriyor.Çaresiz kaldığın anlarını hatırla.Geceleri kafanı yastığına hüzünlü bir yürek ile yasladığını hatırla.Sabahları hangi düşünceyle kalkıyorsan bilki, bu nimet senin dünya imtihanın.Sanma ki yaşadığın herşey boşunaydı.Sanma ki Mevlam senin dertli yüreğinden haberdar değil. O yaralı gönlünde olan herşeyi hakkıyla biliyor.
Imtihanın ne zaman mı bitecek güzel Gönül? Ne zaman herşeyi oluruna bırakırsan, ne zaman kalbine söz geçirebilirsen, ve ne zaman gönlünü Allah'a bağlarsan, işte o an, kalbindeki perde kalkacak.O an, bu kainata bambaşka gözlerle bakacaksın.
KALBIN değişince susacaksın.Edeple, sessizlikle susacaksın.Bu susmaların seni makâm makâm yükseltecek. Cennetin kapısına sürükleyecek. Sen sustukca, yüreğin huzurla dolacak. Sus o halde güzel Gönül.Derdi verenin, imtihanla sınayanın hatırına sus.Susmak nimetlerin en güzellerinden birtanesidir.
Ah o gözyaşları !Ahh, o rahmetle damla damla süzülen gözyaşları. Ne kıymetlidir Rabbim katında ! Ne kadar mukaddes'tir Cennet yolunda. Bir bilselerdi insanlar.Ahh bir bilselerdi akan gözyaşlarının kıymetini. Zerre kadar ağlıyorum diye üzülmezlerdi. Asıl ağlayamadıkları günlere yanarlardı. Rahmetle kuşatılan bir nimete hiç hor bakılır mı? Cenneti kazanmaya vesile olan bir nimetten bıkılır mı?

Gözler ağlamadıkca,gökkuşağı doğar mı?Semâ nasıl ağlıyor rahmetle görmüyormusunuz? Dağlar, bahçeler nasıl yeşeriyor rahmetle görmüyormusunuz?Su nimettir !Berekettir !Rahmettir !
Ağlıyorum diye hüzünlenmeyin.Akan gözyaşlarınız Cennetin kapısını aralayacaktır. Sonsuz saadete vesile olacaklardır. Vakti geldiğinde, yürekleriniz yeniden doğacaktır.



               Kalp             
                                                      
KaIp
Pts Oca 18, 2016 9:53 am
 
Foruma git
Konuya git

BENİ AFFET!

BENİ AFFET

Rabbim, benim Rabbim.Yani kulu olduğum.Ey gelmişin ve geleceğin Rabbi,Ey isimlerin sahibi,Ben ayağımın nerede sürçtüğünü,ben hatamı,ben yanılgımı adımı bilir gibi biliyorum.Ben bir kere kabul ettim kabahatimi. Sen bir kere affet.Ben hatamla da Senin dairendeyim. Hala Sana ait hala Seninim.Tevbemi kabul et. Af duama icabet et.Ey Alim Rabbim, bilinenin bilinmeyenin,bilenin bilmeyenin yaratıcısı.Sen her şeyi bilensin. her şeyi gören ve işitensin. Benim niyetimi benden daha iyi bilirsin.Sen ki kaderleri yazan , yazgısı içine düşmüş kalpleri okuyansın, ben ki en fazla ve sadece Sana malumum.Mizacıma, hamuruma neler kattığını. Nedenimi nasılımı.Çamurdan bir bedenle ilahi nefes arasında durduğumu. Yaşanmış evvelim gibi yaşanmamış sonumu da Sen bilirsin.Sen. Beni bana emanet etmiştin.Ama ben. Emaneti koruyamadım.Beni affet.Ey Kelim, ey Kelimelerin Sahibi,Yaratan'ın ismi en büyük isim.Yaratılanda Yaratan'ın ismi.Senin isminin hatırına.Bana verdiğin isim aşkına . Benim adıma. Senin adına.Sen Kendi hatırına.Rabbim hoş gör beni,yarattığını.''Yaratanımdan ötürü'' beni bağışlaEy alimlerin Alimi. Zamanın Sahibi.Ey tevbekarların Tevvabı.Sen affı seversin. Rahman ve Rahim olan adınla, gaflete merhamet edersin.Bana verdiğin kelimlerden okuyorum ki Sen, Sen'den dönenlere bile geri dönerlerse gel, diyeceksin.Kıyas değl ümit. Beni de affet.Ben kendimi affetmesem bile Sen beni affet.Düştüm, düşmüşlüğüm kimsenin değil benim yanılgımın eseriDüştüm.Düşenin dostu ALLAH.Tut elimden kaldır beni.Baki ALLAH,Rahman ALLAH,Sübhan ALLAH
Nazan Bekiroğlu

Tövbelerinizin bol olduğu bir Cuma olması dileğimle Hayırlı Cumalar...Kalp
KaIp
Cum Şub 12, 2016 8:27 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: BENİ AFFET!

 Asla unutmayacaklarım..

Ne yaparsan yap degistiremeyeceğin şeyler varmış hayatta.' böyle olması gerekiyor demekki ' dedim.
Pes etmek değildi benimki, kabûl ettim...
Kalp

Seninle uğraşan insanla uğraşma,uğraşırsan onunla aynı yerde kalırsınOnu al yolun kenarına bırak…yoluna devam et.....
Kalp

Yürüyeceksen, sana ayak verene doğru yürü...Seni üzene değil..
Kalp

Uğraşmayı bırak artık dünle ve dünündekilerle...Birde hep yanında olanlarla yarına bakmayı dene!
Kalp
KaIp
Cum Şub 12, 2016 9:18 am
 
Foruma git
Konuya git

Yeter Artık Yeter...

Kanım dondu. şehit haberlerini duyunca kanım dondu. Şehit sayımız hergün yükseldi. Ne acı ! Kanallara bakayım da işin aslını öğreneyim dedim ama tek bi haber göremedim.Devlet kanalında yemek tarifleri, diğerlerinde diziler, evlilik programları, ve haber kanalında başkanlık tartışmaları...Şehitlerimizden daha önemli demek.Hoş her gün bir şehit haberi duya duya alıştık milletçe.Kanıksadık bu durumu sanırım ne acı... Nasıl olsa unutulacak bu yaşananlar biliyorum. Barı iki gün saygı duyalim. Acımızı paylaşalım. Birliğimizi gösterelim.
Elbette hayat devam ediyor, güçlü durmaliyiz fakat böyle derin bir acı varken kayıtsız kalmak ne kadar mantıklıdır ? Evinde, yatağında şehit edilen polisler gördü bu ülke,yolda, eşinin yanında yürürken, kapıda, evine girerken,dağda vatani görevini yaparken şehit edilen canları gördüğü gibi. Anlamıyorum. Ülkemizde bir şeylerin değişmesi için illa bir can kaybı mı olması gerek ? Biz hem can kaybediyoruz hem kan kaybediyoruz. Yeter artık yeter ! Başımız sağ olsun. Ruhları şad olsun.
Zerra
Per Şub 18, 2016 5:34 pm
 
Foruma git
Konuya git

Havuç, yumurta ve kahve ... Sen hangisisin ?

Sen hangisisin ?

Bir zamanlar, her şeyden sürekli şikayet eden; her gün hayatının ne kadar berbat olduğundan yakınan bir kız vardı. Hayat, ona göre, çok kötüydü ve sürekli savaşmaktan, mücadele etmekten yorulmuştu.Bir problemi çözer çözmez, bir yenisi çıkıyordu karsısına.Genç kızın bu yakınmaları karsısında, mesleği asçılık olan babası ona bir hayat dersi vermeye niyetlendi.Bir gün onu mutfağa götürdü. Üç ayrı cezveyi suyla doldurdu ve ateşin üzerine koydu.Cezvelerdeki sular kaynamaya baslayınca, bir cezveye bir havuç, diğerine bir yumurta, sonuncusuna da kahve çekirdeklerini koydu.Daha sonra kızına tek kelime etmeden, beklemeye basladı.Kızı da hiçbir şey anlamadığı bu faaliyeti seyrediyor ve sonunda karsılasacaği şeyi görmeyi bekliyordu.Ama o kadar sabırsızdı ki, sızlanmaya ve daha ne kadar bekleyeceklerini sormaya başladı.Babası onun bu ısrarlı sorularına cevap vermedi.Yirmi dakika sonra, adam, cezvelerin altındaki ateşi kapattı.Birinci cezveden havucu çıkardı ve bir tabaga koydu.Ikincisinden yumurtayı çıkardı, onu da bir tabaga koydu.Daha sonra son cezvedeki kahveyi bir fincana bosalttı.Kızına dönerek sordu:- Ne görüyorsun ?- Havuç, yumurta ve kahve ? diye alaylı bir cevap verdi kızı.- Daha yakından bak bir de dedi baba, havuca dokun.Kız denileni yaptı ve havucun yumuşamış olduğunu söyledi.- Aynı şekilde, yumurtayı da incele. Kız, kabuğunu soyduğu yumurtanın katılaştığını gördü.En sonunda, kızının kahveden bir yudum almasını söyledi. Söylenileni yapan kızın yüzüne, kahvenin nefis tadıyla bir gülümseme yayıldı.Ama yine de bütün bunlardan bir sey anlamamıştı:- Bütün bunlar ne anlama geliyor baba ?Babası, havucun da, yumurtanın da, kahve çekirdeklerinin de ayni sıkıntıyı yasadiklarını, yanı kaynar suyun içinde kaldıklarını anlattı. Ama her biri bu sıkıntı karşısında farklı farklı tepkiler vermislerdi. Havuç daha önce sert, güçlü ve tavizsiz görünürken, kaynar suyun içine girince yumuşamış ve güçten düşmüştü. Yumurta ise çok kırılgandı; dışındaki ince kabuğun içindeki sıvıyı koruyordu. Ama kaynar suda kalnca, yumurtanın içi sertleşmiş katılaşmıştı. Ancak, kahve çekirdekleri bambaşkaydı. Kaynar suyun içinde kalınca, kendileri değiştiği gibi suyu da değiştirmişlerdi ve ortaya tamamen yeni bir şey çıkmıstı.- Sen hangisisin? diye sordu kızına.Bir sıkıntı kapını çaldığında nasıl tepki vereceksin?Havuç gibi yumuşayıp ezilecek misin?Yumurta gibi, kalbini mi katılaştıracaksın?Yoksa, kahve çekirdekleri gibi, başına gelen her olayın duygularını olgunlaştırmasına ve hayatına ayrı bir tat katmasına izin mi vereceksin ?

Her zor durum karşısında kahve çekirdekleri gibi olmamız dileğimle....Kalp
KaIp
Per Şub 25, 2016 8:33 am
 
Foruma git
Konuya git
cron