Teşekkür ederim
Ece & Efe
Adminlerim
Seninde Yüregine saglık Ece Hoh (:
414 sonuç bulunduRe: •*¨`*•✿ Susarım ✿•*¨`*•Teşekkür ederim Ece & Efe Adminlerim Seninde Yüregine saglık Ece Hoh (:
•*¨`*• Düşme •*¨`*•Düşersen bağımsızlıgını ilan eder dostların Görüş günlerin yasaklanır, Gelenin gidenin olmaz Bayram eder düşmanların düşme.. Düşünce bütün düşüncelerin değişir hayata dair… Dostluk arkadaşlık aşk yeniden şekillenir beyninde düşme.. Hayatın ve dostların vefasızlıgını görünce Yaralanır duyguların en derinden DüŞme.. Düştün mü ilk once guvendiklerin vurur sırtından kimse bakmaz yüzüne işe yaramaz adam olursun Bir bir uzaklaşır dostların senden tutacak dal bulamaz yorulursun düŞme.. Düştün mü isyan edersin yasadıgın hayata gözyaşlarını dökersin her gece yastıga Yılanın ne kadar masum kurtun sucsuz Çakalın cakal olmadıgını anlarsın iki yuzlu insanları gorunce DÜŞME… Düşenin dünyada dostu yok imiş aman amanyokimiş ölem ölem Düşme… Düşünce sahili olmayan koca bir deniz olur dünya Sığınacak bir liman bulamaz kaybolursun İki yüzlü düzenbazlar hüküm sürerken Sen kederinden kahrolursun Düşme.. Düştüm mü .. Baş ucunda bir tek anan olur Gerisi yalan olur İmdat demeye engel olur gururun düşme. Kalıbı bes para etmez adamın soyledigi sözler yaralanır olur Düşme Düşersen maziye dalar gider gözlerin Yazılmamış hikaye olursun Düğümlenir bogazında kelimeler kederinden kahrolursun düşme.. Haddinide hesabınıda bileceksin bugunlerde Yoksa farkın kalmaz bu yolda gelip gidenlerden Seni üzenleri hayatından sileceksin gerekirse Düşme.. En iyisimi bir kurşun sık hayatının orta yerine Barut izleri kalsın ellerinde aAma Sakın düşme.. Düşenin dünyada dostu yok imiş..
Re: Miraç Kandili Nedir...Bu önemli günde anlamlı olan paylaşımın için seni tebrik ediyorum Paylaşımı kimin yaptıgına bakmadan sadece gösteriş için degil tüm içtenligimle kutluyorum senin nezlinde tüm islam eleminin kandili mübarek olsun AMİN
Re: •*¨`*•✿ Susarım ✿•*¨`*•Sevgili dostum,Yeni şeyler öğrendim, mataramda acılar...
Meğer bitti dediğim şeyler, eksikmiş, meğer hayat dediğim kendi kurgularımla doluymuş.Ne gördüğüm papatya bembeyazmış, ne de çamur dediğim kötü kokarmış... Basit sınıflamalar arasında karmaşıklaşan kurgularım, meğer pek de yavanmış.İçim çok acıyor dostum, sanki bir sen kaldın bildiğim gibi olan. Hayatımda kalamayan...Affetmekten vazgeçtim dostum. Dolayısıyla kızmaktan... Her mahkemede masumiyetimi bileylemekten vazgeçtim. Haklılık dostum, bir kibir yumağından başka nedir ki... Ve suçluluk daha çok kulluk değil mi?Hâlâ kırık yanlarım var, hâlâ kırgın bi yanım. Demek ki hâlâ yolum var dostum, hâlâ okuyacaklarım...Gönlümün değdiği her gönülde biraz hüzün, biraz haklılık ve biraz kızgınlık var. Hatalarla, sevaplar arasında koca koca sütunlar... Tövbeyi diline, affetmeyi kendine bırakan insanlar... Ah dostum, sevdiklerime bakan gözlerimde incinen dostluklar...İçimde gam... İçimde hicran var. Gölgeler, gölgeler ve duraklar... Bu alem, bu aciz saraylar ve tahtlar arasında kayıp insanlar... Dostum, bu hayat gözlerimi ne çok yorar...Benim için dua et dostum... Sözün, başka hayrı kalmadı dünyama.
Re: AnLayış ve Hoşgörü...!!!Bu güzel paylaşımın için yürekten Kutluyorum emegine saglık Efe Adminim
Re: •*¨`*•✿ Gelme Artık Bir Kıymeti Kalmadı ✿•*¨`*•Teşekkür ederim canım yüregine saglık gözlerine saglık
Şimdi git artık...Aslı olmayan hayaller için savaşmışım... Yağmurlu bir İstanbul’du karşılayan beni bu sabah. Alıp elimden yüreğim kadar kara gözlerimi buyur etti, Kızkulesi’ne karşı, yüreğimin en göz alıcı köşesine hayat.Tutup buz gibi ellerimi, bastım ateşlere sebep olmuş yüreğimin orta yerine.Yağmur tanelerine yoldaş oldu fırtınalarım, ezildi aşk kokulu bir şehrin ağırlığında... Bir ben kaldım koskocaman evrende bir de yalnızlığım, yanılmışlığım buz tuttu her saniye üşüdüm, kimseler bilmedi bilemedi... Bir yabancıydım ben bu topraklarda, koynunda, şehrinde, yemek yediğim tabaklarda, su içtiğim bardaklarda aldığım her nefeste yabancıydım ben bu sevdaya bu şehre..Samimiyetsiz tebessümler dudaklarımda intihar ederken, derin bir acı, içten bir özleyiş ve sığ düşüncelerimin ziyan edilmiş tüm renkleri kanat çırpıyor kirpiklerimde artık. Suskunluğundan dinliyordum çok sonraları yaşayarak öğreneceğim hayat denen yalanı. Asırlar kirpiklerime yapışmış , yakamda kopan fırtınaların sessizliğiyle boğuştum geceler boyunca.. Aslında inandığım sevda değilmiş şimdi geriye dönüp baktığımda fark ediyorum ben. Kendime inanmışım verdiğim sözlere, güvenmiş hayallarime şimdi bu satırları yazıyorsam buda kendime, kendim için yaşadığım tüm o hoyratlıkları, kırılmışlıkları kırmaları, paramparça sokaklara savrulmaları öğrenmişim. Herşey için savaşmıştım evet herşey için. Sebebim derken tutuşan dudaklar için, seni seviyorum derken şimşekler çakan gözler, ömrümü adamışlığım için, tek nefesim sevda için. Aslı olmayan hayaller için savaşmışım...Şimdi git artık... Hiç sevmedim de.. Kırılmadım de.. Sensizde hayatı yaşarım de. Hiç ağlamam de.. Şaşırmadım de. Seni şimdiden bile unuttum de... Oysa ben, tüm Sen'leri, Sen gibi umutsuzluğa bileylediğim yüreğimde bir başka sevmiştim... Tüm yaşadıklarım ve yaşattıkların, gözlerinin her bir rengi, her anın her anın bende kalsın ve git artık.. Seni bembeyaz bir tebessümle dudaklarıma yazdım hepsi bu kadar işte...
Re: Organik yiyeceklerin önemi..!Ece canım emeklerine sağlık paylaşım için tşkler
Re: Toplu yaşam kuralları..!Ece Prensesim emeklerine sağlık paylaşım için tşkler
Re: Tarihimizdeki Milli Birlik ve Beraberlik...!!!paylaşım için öncelikle teşekkürler üstad peki tarihte bugün sanalkahvede ne olmuş
Re: Adam OLanın FarkLı Duruşu OLmaLıdır...!!!Adam olmak bir zanaattır.
Sözde kolay gibi gözükebilir lakin zordur, sonu yoktur, meşakkatli bir süreçtir. Farklı bir duruştur. Erdem sahibi olmaktır. İlkeli, prensipli, öz disiplinli, omurgalı bir yaşam sürmek demektir. Kimilerine göre cibilliyet(yaradılış) meselesidir. Diğer görüşe göre sonradan edinilir. “Paraşüt kumaşından smokin olmaz, hamuru iyi olmayan adam, adam olmaz... ” veya “Katranı kaynatsan olmaz ki şeker, cinsine yandığımın cinsi cinsine çeker. ” şeklinde halk arası yaklaşımlar sonradan gelişimin zorluğunu vurgulasa da bu, imkânsız değildir. Aile, bireyin eğitimi için elbette anahtar rol oynar. Ancak aile, bireyin kaderi olmaya da bilir. Özü düzgün kişi bir şekilde insan gibi insan, adam gibi adam olmayı başarabilecektir. Adam olmak, yılmamak, vazgeçmemek demektir. Asla umudunu yitirmemektir. Kimseye göbeğinden bağlı olmadan, özgürce yaşamaktır. “Bir kalıba uyayım beni sevsinler” diye kendinden çıkmak, aynada aksine bakamamak değildir. Onurlu ve kültürlü olmaktır. Görgülü ve sevecen olmaktır. Günü kurtarmak, ucuz hesaplar adamı olmak değildir. “Gelene ağam gidene paşam” demek de değildir. Bilgelik, dürüstlük, çalışkanlık onun için başta gelir. Görev bilinci ile yaşamaktır. Adam olmak adil de olabilmektir. Adam olmak, toplumun öngörü ve istekleri doğrultusunda yaşayan bir insan olmak veya başka bir deyişle ruhunu satmak değildir. Tam tersidir. Adam gibi adam zaten sıradan ve sürüden farklıdır. O, düşünür, sorgular, tartışır, okur, çalışır. Sözü, düşüncesi ve eylemi tutarlıdır. Bilge bir filozoftur. “Sürekli bir kontrol, hâkimiyet çabası, ay gelemem ben buna, rahat olmalıyım, koy ver gitsin”cinin ne anlatıldığını algılayamaması doğaldır. Neye isyan ettiğini bilmeden “karşıyım karşı her şeye karşı” şeklinde tavır almak gülünçtür. "Adam olmak" tabiriyle kastedilen, toplum tarafından zorla bireye itelenen sözde bir ahlaka, tavra ve duruşa sahip olmak ya da makbul olarak tanıtılan belli kalıplara uymak ise bu yol yazarın yolu kesinlikle değildir. Kuralı koyan toplumun genelinin gölgesinde ya da ailenin klan ezberinde, onların istediği gibi yaşamak, kaz gibi önündekinin adımlarını takip etmek adam olmaksa olmamakta fayda vardır. Adam gibi adam, gerektiğinde toplumun büyük çoğunluğunca benimsenen yapıları sorgular, kitlelere ters düşer. Bu sorgulayan ve yığından ayrılan insan için normaldir. “Adam olmak” deyişi erdem sahibi olmayı içerir. Yola gelmeyi değil, kendi yolunu bulmayı belirtir. Kitlenin yüzeysel düşünce tarzına göre hizaya gelmek, sıradan olmak, kalıpların adamı olmak anlamında kullanılırken aslında tam tersi değerler erdem sayılmaktadır. Adam olmak ne sadece görgü ile eğitimle, aileden alınan terbiye ile yaşanmışlıktan edinilen demle, ne de edinilmiş bilgi ile olur. Tamamının ahenk ve düzen içerisinde söze, düşünceye ve eyleme geçişi adam gibi adam yani insan gibi insan olmanın gereğidir. “Koy ver gitsinci” burada da her daim bu tip yaklaşımları sulandırmak için cıvıklıklarla taarruza hazırdır. Klişe alıntılardan biri şöyledir: “Vakti zamanında babasından çok azar işitmiş bir çocuğun hikâyesidir. Baba çocuğun tepesine binip hep: “Senden adam olmaz, bir işe yaramazsın” der. (Sevgi dolu ve cesaretlendirici ördek (pardon örnek) baba tipi) Zaman geçer... Çocuk bir mevkie gelir ve babasını ayağına çağırır. Şunu der: “Bak baba kral oldum. Sen bana hep senden adam olmaz, bir işe yaramazsın derdin. Bak şimdi koskoca bir ülkeyi yönetiyorum" der. Ve öngörü sahibi mazlum ağlak baba iç çekerek: "Ben sana kral olamazsın demedim, adam olamazsın dedim. Baksana babanı ayağına çağırıyorsun ve hala adam olamadığını gösteriyorsun.”” der. Bu hikâyede işgüzar babanın hissikablelvuku ile (önsezi) belki biraz haylaz oğluna mayhoş davranışı gözden kaçar. Sözde baba, ona kalbinde bir taht verebilse, belki de yaşamını eksiklikleri tamamlamak üzere yanlış bina edip farklı tahtların peşinde olmayabilecektir oğul. O zaman tahtlar gönüllerde kurulur sevgi köprüleri ile birbiri ile buluşur. "Eti senin kemiği benim; bırakın ben onu adam ederim" ayıya bağlamış köhne modeli hala kimi insancıklar arasında yaşanmaktadır. Adam gibi adamın neyin yanında neyin karşısında olduğu bellidir. Karar verirken ne şiş ne de kebap yanmasın aman o kırılır aman o gücenir diye politikleşmez. O, ortamlarda ona buna laf sokuşturup ortamın huzurunu bozan burnu havadalardan değildir. Kendi kendisinin propagandasını yapmaz. Bunun kendini küçültmek olduğunu çok iyi bilir. Adam gibi adam çevresi ile de bellidir. Arkadaşlarını, dostlarını ince eleyerek seçer. “Aptallarla tartışma, çevredekiler farkınızı anlamayabilir. ” sözünü hep aklında tutar. Adam olmak, ketum olmayı da gerektirir. Atasözünde ifade edildiği gibi: “Söyleme sırrını dostuna, onun da dostu vardır, o da söyler dostuna.
Re: Adam OLanın FarkLı Duruşu OLmaLıdır...!!!”Adam gibi adamın başta gelen
özelliği ise adil olmasıdır. “Öyle davran ki herkes kendi kendinin yargıcı olsun!” denir. Adam olmak toplumun genel kurallarına uyup, toplum beğenisiyle benzer, toplum beklentileri ile özdeş yaşamak elbette ki değildir. Adam olmanın birinci şartı, insan olmaktır. İnsan olmanın olumlu değerlerini özünde toplamaktır. Adam olmak, gerekirse yolda yalnız yürüyebilmektir. Olduğu gibi görünmek, göründüğü gibi olmaktır. Akıllı ve cesur olmaktır. Adam gibi adam olmak demek omurgalı bir varlık olmanın şuuru ile hareket etmektir. “Boş ver, kasma ya bu kadar” cıvık yumuşatır kremleri tiplerinin algılayamadığı bir yaşamdır. “Ne haz, ne şan şöhret, ne iktidar: özgürlük, yalnızca özgürlük. ” deyişini benliğinde hissetmektir. Etiket, paye, mevki ve paradan güç almadan; kaba değil içeriğe bakmaktır. O, düşünerek hareket eden ve konuşan insandır. Yaptıktan sonra düşünen, boşboğazlık sonrası sürekli hayıflanan avamdan değildir. Küfredene gülünme seviyesizliğinin genel geçer olduğu bir toplulukta, o görgü sahibi, saygılı insan gibi insandır. “Işık karanlıkta parıldar” denir, o karanlıkların ortasında parıldayan bir yıldızdır. Sürünün ulaşılmaz bir ideal diye burun kıvırdığı insanlık idealidir. Kendini, nefsini yine kendisi öz iradesi ile terbiye etmiş kişi açısından adam olmak, kendini yontmayı ve doğru olanı yapmayı gerektirir. Aldığı tavrın tetikleyicisi ya da karar aldırıcısı toplum dayatması değildir. Adam olmak dürüst olmayı gerektirir. Aristo’nun lisesinin kapısında şöyle yazarmış: “Ey oğul! Kendini bul, kendini bil!”O, sürüde yaşayan koyun değildir. Bir babanın oğluna vereceği anlamlı öğüt şöyle olabilir: “Özünü ara evlat, ama örnek kopyalama ve özgür ruhundan asla vazgeçmeden her daim ara oğul!” Adam olmak kendi gibi olmak, kendi gibi davranmaktır. Adam olmak, sevmeyi bilmektir. Konuşmasını bilmek, adam olmanın en önemli göstergelerindendir. Hayatı kavrayabilmektir. Kendin olmaktır. Toplum çok haz etmez bu insanlardan zira kendileri gibi değillerdir. “O ne der, bu ne der” diye yaşamamaktır. Gelişmek, iyi yetişmek, bilgi sahibi olmak, iyi bir duruma gelmektir. Ölçülü ve dengeli olmak yaşamın anahtarıdır. Ölçüyü bulabilmek için çevresine ve kendisine objektif bakabilmek, aynayla korkmadan gerçek anlamda yüzleşebilmek gerekmektedir. Bu meşakkatli bir zanaattır ancak ömür bu amaç uğruna bilgece yaşanır ve sınav kâğıtları toplanır... “İşin güç kısmı, adam olmak değil, adam kalmaktır.” Andre Mazerelles. ( ''yazının devamıdır'' ) Başta Efe adminim siz olmak üzere Emegi geçen herkesi Tebrik Ediyorum
Re: Türkçe Konuş..DOĞRU SÖZCÜKLERİmla kurallarına mutlaka uymalısınız.
Türkçe’de bazı sözcükler söylenişlerindeki kolaylık ve alışkanlığın yazı diline de yansıması sonucu yanlış yazılıyor. Bunları yaparsanız, yazınızı okuyan sizin için “acemi” diye düşünür.“Acemi” bir yazar olarak adlandırılmamak için şu sözcüklerin yazılışına mutlaka dikkat edin: Yanlız değil yalnız yazmalısınızYalnış değil yanlış yazmalısınızÇünki değil çünkü yazmalısınızHerkez değil herkes yazmalısınızKurdela değil kurdele yazmalısınızMeyva değil meyve yazmalısınızMakina değil makine yazmalısınız Sarımsak değil sarmısak yazmalısınız Fasulya değil fasulye yazmalısınızAmbülans değil ambulans yazmalısınızAkedemi değil akademi yazmalısınızDeklerasyon değil deklarasyonPapuç değil pabuç yazmalısınızOtobos değil otobüs yazmalısınızOrjinal değil orijinal yazmalısınızKonservatuar değil konservatuvar yazmalısınızAlimünyum ya da aliminyum değil alüminyum yazmalısınızSovan değil soğan yazmalısınızKapora değil kaparo yazmalısınızProsedir değil prosedür yazmalısınızTraş ve heykeltraş değil tıraş ve heykeltıraş yazmalısınızDokuman değil doküman yazmalısınızLabaratuvar veya labaratuar değil laboratuvar yazmalısınızAcenta değil acente yazmalısınız. (Kaynak TDK Türkçe Sözlük) Emeğine Sağlık Gülüm Kocaman Öpüyorum
Karagöz ile HacivatGünlerden bir gün, Karagöz,
Bursa sokaklarında turşu satarken, yanına bir adam yaklaşır." Ben beni arıyorum ama bulamıyorum. Sen beni buldun mu? " diye sorar. Adamın ne dediğini anlamayan Karagöz sadece " hı " der. Bunun üzerine adam tekrar sorar: " Ben kendimi arıyorum ama yokum. Yoksam yokum ve ben yoktan çıkıp, kendimi bulup kendimle kucaklaşmak istiyorum. "Karagöz: " Bre adam, kendinle nasıl kucaklaşacaksın ki? İnsan ancak bir başkasıyla kucaklaşabilir. "Adam: " İnsanlar çift yaratılmıştır derler. Böyle birşey doğruysa eğer, işte ben bu çiftimi, benzerimi arıyorum. Tıpkısının aynısı ben bu adamı sen tanıyor musun? Görmüşlüğün var mı? "Karagöz: " Görmüşlüğüm var. Onunla konuştum bile. "Adam: " Gördün mü? Konuştun mu? Nerde gördün, konuştun, çabuk söyle? "Karagöz: " Az önce görmeye, konuşmaya başladım. Şimdi de onu görüyorum, konuşuyorum. O sensin ya. "Karagöz ile konuşan, onu ara sokaklara çeken, Hacivat'tır. Ulucami'nin yapım işinde çalışan Karagöz ile Hacivat sık sık tartışarak caminin yapımını geciktirince, padişah Orhan Gazi bunun nedenini mimardan öğrenir ve Karagöz ile Hacivat hakkında idam fermanı çıkarır. Ertesi gün tebdil kıyafet camiye gelen Orhan Gazi, Karagöz ile Hacivat'ın tartışmalarını izler ve gülümsemekten kendini alamaz. Saraya dönünce, verdiği ölüm kararı için pişman olur. Padişah, fedailerinden birini, Hacivat'a gönderir. Fedai, Hacivat'a, tanınmaması için ne lazımsa yapıp, Karagöz'ü de yanına alıp, Bursa'dan gitmelerini ve kurtulmalarını söyler.Hacivat evine gider ve sakallarını keser, sadece bıyıkları kalır. Yıllardır giymediği elbiselerini giyer, Karagöz'ü arar. Hacivat'ın Karagöz'ün yanına gidince sesini değiştirerek konuşmasının sebebi; Karagöz'ün şaşırmasını sağlayarak daha ne olduğunu anlamadan, onu Bursa'dan uzaklaştırmaktır. Hacivat olanları Karagöz'e küt diye anlatsa, padişahın idam fermanına karşı gelmek istemeyecek Karagöz, kendini cellâdın önüne atacaktır.Hacivat Karagöz'ü Bursa dışına çıkarınca normal sesiyle konuşmaya başlar, Hacivat olduğunu söyler ve olanları anlatır. Karagöz Hacivat'ı yıllardır sakallı gördüğü için, sakalsız haline güler ve Hacivat'la alay eder. Hacivat'ın tanınmamak için sen de sakalını kesmelisin demesi üzerine Karagöz: " Sen ne diyorsun Hacivat? Ben hayatta sakalımı kesmem. " der.Bunun üzerine Hacivat:" Sakalını kesmezsin ama tanınır da yakalanırsan ne olacak? İnsanın hayattaki en önemli amacı, hayatını devam ettirebilmesi olmalı. Geride kalacak karını, çocuğunu düşün. Onlar sensiz ne yapar, ne yer, ne içerler? " der." O da doğru ya. "" Gel bakalım, şu dere boyunda traşını ol. Erkek adama bıyık da yakışır. "Traştan sonra Hacivat, Karagöz ile birlikte, yakındaki bir çiftlikten iki at satın alırlar ve atlarına binip hep batıya doğru yol alarak, Balıkesir taraflarına giderler. Birkaç yer dolaştıktan sonra, bir köyde iş bularak, tarlada ırgat olarak çalışmaya başlarlar.İki ay içinde çalışkanlıkları ve doğrulukları sayesinde köydekilerle sağlam dostluklar kuran Karagöz ile Hacivat, bu arada kendilerine birer ev yaparlar. Köylülerin yardımıyla ailelerini buraya getirtirler ve uzun yıllar boyunca sakin bir hayat yaşarlar.Bu arada Karagöz ile Hacivat'ın idam edildikleri söylentisinin çıkması üzerine arkadaşları Şeyh Küşteri çok üzülür ve perde gerisinde Karagöz ile Hacivat oyunu oynatmaya başlar. Oyun, Bursa halkı tarafından çok beğenilir ve zamanla tüm Anadolu'ya yayılır. O köyde ve civar köy ve kasabalarda pek çok defa kimliklerini belli etmeden oyunları seyreden iki dost çok önemli bir ayrıntı hariç, oyunları beğenirler.Karagöz'ün hemen her oyunda Hacivat'a vurup, O'nu dövmesi...Bu durumun açıklamasını Karagöz şöyle yapar:" Ben Hacivat'a neden vurayım? O tam bir beyefendi. Bana her zaman yardımcı oldu. İşsiz, parasız kaldığım durumlarda bana iş buldu. Bu durum beni üzüyor. "Hacivat ise:" Yok efendim, yok. Dayak, vurma falan yok. Bu oyunu oynatanlar, ilgiyi en üst düzeyde tutabilmek için, Karagöz'e beni dövdürtüyorlar. Gerçekte, Karagöz bana bir fiske dahi vurmamıştır. Oyun oynanırken, Karagöz bana vurduğunda seyredenler gülmeseler, zamanla bu kötü hareketin oyun harici kalacağına inanıyorum. Amaç üzüm yemekmi bağcıyı dövmekmi?
✿ ✿ ✿ ✿ ✿ Kırıldım doğrusu ✿ ✿ ✿ ✿ ✿Çini bir vazo gibi düştüm ellerinden. Dağıldım, parçalandım. Her bir tarafım ayrı bir köşede kaldı. Ondan şimdi konuşsam duyamam; işitsem ses veremem. Kollarımda alçıyla tutturulmuş parçalar var. Dokunamayışım sana ondan. Yüreğim yeniden bir tutkalla yapıştırılmış gibi. Bir parçası eksik. Bir köşesi boş... Suçlu bir çocuk gibi bırakıp da kaçtın beni. Öyle kırık, öyle dağınık yerlerde terkettin yüzsüstü. Yere düşmem değil; bırakıp gitmen asıl kırdı beni. İstedimki beni sen toplayasın ayak uçlarından. Ökçende ezilen gururumu sen kaldırasın oradan. Kuru bir ekmek gibi yüksek bir duvarın üstüne koyasın usulca ellerinle. Üç defa öpüp alnına değirmene bile gerek yoktu hani. Senin avuçlarına toplansaydı herbir parçam. Beni sen sarmalasaydın. Kırılan yanlarımın izi kalıcı olsa da umrumda olmazdı. Senin ellerinde yeniden şekillenseydim. O zaman içimdeki bu hüzün kırık bir cereymişim gibi dışarı sızmazdı...Sen beni iki kere kırdın. Kırman ve kırılan yanlarımı onarmamanla. Oysa ben çoktan hazırdım ilk kırılışımı unutmaya. Kendi ellerimle bantladım yüreğimin çizilen yanlarını. Sırf içinde sen varsın diye. Gözbebeklerine değecek rüzgardan kıskandım seni; teninin kokusunu duyarlar diye sakındım. Oysa sen sakınmadın beni; kırılmamdan korkmadın. Bıraktın gamzelerinin kenarından bir boşluğa. Yüreğimde bir yare,terkettin beni öylece biçare. Kırıldım doğrusu!..
Re: •*¨`*•✿ Eyy Sevgili ✿•*¨`*•Teşekkür ederim Ece Adminem
Değer verdiklerimNasıl bir şiddetti bu nasıl çarptı bana anlamadım inan! Değer verdiklerimin vurmasıdır asLında bana en çok koyan . . Delilik bu ! Fazlasıyla insanlara deger vermek bir delilik! Ötesi yok . Ağlıyorum işte dolar kuyular hatta taşar! Kıskandım.. Yeri geldi cinlerim tepeme cıktı deyimi tam beni anlattı. Yeri geldi sinirlendim. Çok kırdın beni.. Ama hep ağladım . Tam dedim son’a yaklaştık bu sefer olucak oLmaLı(!) derken. . . fiLm gene başa sardı!! Ama bu seferki daha farklıydı çünkü gercekten bitti! Geri dönüşü olmayan denizler bekler şimdi beni. . Limanlar adımı sayıklar. Yokyok! Dönmeyeceğim geri ! İstediğim bir ‘özür’ bir şefkatti . Her zaman olduğu gibi gene anlamadı beni . . Nasıl bir şiddetti bu nasıl çarptı bana anlamadım inan! Değer verdiklerimin vurmasıdır asLında bana en çok koyan . . Kimseye anlatmadım içimde yaşadım adeta sevgimi. Kaçırdım sürekli gözlerimi.. Gözlerim bile biliyor artık kaybolmamalı! Dönmemeli geri . . Sana cok kez ‘eLveda’ dedim ama her seferinde ‘merhabalar’ doldurdu yüregimi. Sürekli döndüm sana. Yüreğim itti. Ama bu seferki farkLı ! Gene anlamıyosun dimi beni. . . (: Herkes hak eder bir şansı. Hata yapmak doğasında vardır ya bu 1 deqil 2 deqil! Hani her acıya dayanırdım ya dayanamadı bu sefer. Ağır geLdi. Hemde cok ağır. . . Çünkü; bu sefer tam kendimden eminken tam taşları oturtmuşken gene gitme vakti.. Gene ne yaptığını anlamayan bir siluet . Cevapsız suaLLer… Bu yaşlarımın duygusuzluğumun sebebi sensin SEN ! Nasıl bir şiddetti bu nasıl çarptı bana anlamadım inan! Değer verdiklerimin vurmasıdır asLında bana en çok koyan .
Re: Değer verdiklerimTeşekkürler Ece cansın
( : (: (:
Re: ✿ ✿ ✿ ✿ ✿ Kırıldım doğrusu ✿ ✿ ✿ ✿ ✿Geç anladım zamanın da yorulacağını
ve o güzelim saatlerin de bir gün duracağını. Günaydın dendiğinde karanlıklarla savaşılmayacağını, ‘iyi uykular’ dendiğinde güneşin aranmayacağını. Kimbilir belki yanlış bir yerden başlamıştı hayat, ama doğmakla anlaşılmaz ki hayatın değeri. O müthiş kavuşmasını görmeseydim bedenin toprakla, belki daha da anlamayacaktım hayatın önemini. Yüreğimin tozunu aldım dün gece. Geç anladım kıtaların da hareket edebileceğini. Sanki yürek koca bir atlas da, sınırları var.. Silinmez bölünmez sanki... ama dün gece... Anladım artık o kadar da zor değil kıtaların hareketi. İnsan zannediyor ki böyle gelmiş gidecek böyle. değil... Anlamıyor bir afilli yumruk yüzüne değmedikçe. Belki bir göktaşı, belki deprem, belki bir çift göz nebileyim. Bir milat yani... ben sana döksem kelimeleri, toplasam roman yazsam adına, mil çekiliyse gözlerine görebilir misin? Gidince geri dönersin ama, döndüğünde aynı yerde misin? Ben kelimelerimi sana açık ettim bunca zaman, hepsine değip geçen rüzgar gibiydin. Dün gece tozunu aldım eskimiş günlerin. Bunca zaman sızlamadı da yüreğin, şimdi mi farkına vardın sevdiğinin. Kader bir başka kaderle karışınca ancak kadermiş. Yoksa sen dur orada öyle çini vazoda, dünyanın 9.harikası gibi... kaderim kaderine değmedikten sonra ne fayda? Ama geç... geç anladım yüreğimin bir yangın söndürücüye ihtiyacı olduğunu. Ve o yangın söndürücünün kendi gözyaşlarım olduğunu. Meğer kimse söndüremezmiş içimin yangınını benden başka, meğer kimse ısıtamazmış yüreğimi, ben istemeden. Şimdi koy bir yanına geçmişi, öbür yanına gelecek günleri.. Hangisinin acısıdır kıtaları sallayan? .. Hangisidir takdire şayan? Yüreğimin tozunu aldım dün gece. Tarihleri karaladım, pusulamı kırdım, kitapları topladım, mektupları yırttım, gemileri yaktım, çığlık çığlığa uzandı hayat kollarıma. Yolculuk bitti ve kıtalarda kader buluşmaları.. Ve seller aşındırıyor artık yüreğimin duvarlarını. Ağlamak yok, hadi artık sus. Deli çizgiler atmışsın bunca zaman boynuma. Ben nice uysal çizginin içinde yeterince oyalanmışım. Döndürülmüyor zaman en başa... Yüreğimden çekilen kelimelere bir bak... neler söylüyor sana... Sen benim güvercin kırılganlığımı unuttun da, söylesene biraz geç kalmadın mı bana? Gitme demişim yüreğime, gitmemiş.. Onca sözcük tıkılıp kalmış, esirgenmiş. Sonra dökülmüş bir denizin ortasına, değememiş kulaklarına. Hadi canım, beterin beteri var, üzülmeyelim... Bir yangın varsa eğer ve sarmışsa tüm bedenini, biri çıkar susturur ağlayan kelimelerini. Bundan böyle düzgün çiz yüreğinin mühim çizgisini. Öyle düzgün çiz ki, tütmesin o yangın yeri. Malum bir kabulleniş gerekir filmin bittiği yeri. Bir zamanlar gözlerimi kör, kulaklarımı sağır eden, hatsız hudutsuz, sevgili. Bir zamanlar kıtaları hareket ettiren, coğrafyayı değiştiren, hain savaşçı,kaçınılmaz barışçı. Ben seni hiç bir zaman ‘kader’ deyip fırlatmadım ki. Yavaş yavaş eriyip gitti masumiyetin bakirliği. En güzel yerinde durdurdum şimdi, seyrediyorum eski filmi. Baştan yazılabilir mi aynı senaryo, tekrar çekilebilir mi aynı film, oyuncular hala aynı oyuncu mu? ...Gitme demiştim yüreğime, gitmemiş bak... Giden başka şeylermiş.... Tozunu aldım dün gece, orada sana ait hiçbirşey kalmamış...!
Re: Aslan abime ithaf ediyorum (Cin Ali)Allah iyiligini versin Ece canım süpersin yaa Maşalalh vallahi çok güldük
Re: ✿ ✿ ✿ ✿ ✿ Kırıldım doğrusu ✿ ✿ ✿ ✿ ✿
Teşekkürler Ece'm Hoh :)))))
SanalKahve © Copyright 2007 - 2014 Tüm Hakları Saklıdır.
|