19 sonuç bulundu

Geri dön

SeNeM_

 
SENEM,
Gülden güzel, kar beyazsın,Mevsimlerde Baharsın, Yazsın,Cemalinle canlar yakarsın,Senem, bahtını bilmeden, Sana güzel demem Senem... *****Güzelin bahtı bilinmez, Çirkinin şansı tükenmez,Diken güle sitem etmez, Senem bahtını bilmeden, Sana güzel demem Senem... *****Aşkı bilmem, şarap içmem,Aşk bağına giden sevgiye, Sadakatli sevgi demem,Senem, bahtını bilmeden,Sana güzel demem Senem...*****Nerede Mecnun, Leyla hani,Dünya fani, ölüm ani,Güzellik etmiyor gani,Senem, bahtını bilmeden, Sana güzel demem Senem...
 
 
Aslan
Per Mar 28, 2013 2:17 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Nice Mutlu Yıllara Aslan

tşkler furim emeginesaglık

Aslan
Pzr Nis 21, 2013 9:14 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: İnternet okulun yerini alırmı?

ALMAZZZ BENCE


 

Aslan
Cum May 24, 2013 3:25 pm
 
Foruma git
Konuya git

KISASA KISAS BİR OYUN.

Kısasa kısas (İngilizce özgün adı:Measure for Measure) ünlü İngiliz yazarı William Shakespeare tarafından yazılmış bir oyundur. Kesin olarak ne zaman yazıldığı belgelenememekle beraber 1603 veya 1604 yıllarında yazıldığına dair ipuçları bulunmaktadır. Önce birkomedi olarak sınıflandırılmıştır fakat çağımızda ne komedi ne de trajedi olarak görüldüğü için problem oyunlar sınıfına konulmaktadır. İlk defa basılması Birinci Folyo içinde 1623dedir. Bu oyunun belgelenen ilk sahneye konulması 1604dedIr. Oyunun ele aldığı önemli temalar merhamet ile gerçek, ve bunların gurur ile alçak gönüllükle ilişkileridir. "Bazıları günahla yükselir ve bazıları faziletle yere düşer." 
Aslan
Cum May 24, 2013 8:07 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Peygamberimizin Ölüm Yıldönümü...

emegine saglık ece

Aslan
Çar May 29, 2013 1:31 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Can Dostlarıma...

emegine saglık ece

Aslan
Çar May 29, 2013 1:31 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Peygamberimizin Ölüm Yıldönümü...

ilada istiyom çin ali hkayesi paylaşınn


 

Aslan
Çar May 29, 2013 9:53 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: ''' ADAM OLMAK '''

paylaşım için tekler efe kardeşim

Aslan
Çar May 29, 2013 9:57 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Can Dostlarıma...

ben bitane cin ali hikayesi paylaşmanı istiyom

Aslan
Çar May 29, 2013 9:52 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: •*¨`*•✿ Eyy Sevgili ✿•*¨`*•

emeyinesaglık  koyun gözlüm

Aslan
Çar May 29, 2013 1:30 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Hayırlı Cumalar

tşkler koyun gözlüm paylaşım için tşkler

Aslan
Per Haz 27, 2013 7:12 pm
 
Foruma git
Konuya git

töre.neden kadınlar üzerinde işleme konur.

Töre Cinayetleri



 



2010-11-22 08:20:32 Güncellendi Kadinlaricin.net sitesinde Töre Cinayetleri baslikli sayfadasiniz.Bu sayfada Töre Cinayetleri ile ilgili yazi bulunmaktadir.



 
 


 


 
 


 



 

 
 
 
Hepsi de son altı ayda, Güneydoğu’nun değişik yerlerinde yaşanan, resmi kayıtlara geçmiş, gerçek olaylar. Bunun gibi, yüzlerce benzer dram var.KA-MER’in 2004 yılı raporu bu örneklerle dolu... Her biri, ayrı bir roman... Bununla birlikte, töre ya da namus cinayeti bu olayların hiçbirinde yok!.. Girişim var, ama kadınların hiçbiri hayatlarını kaybetmiyor. Hepsi, sırtlarında ölüm fermanı, aileleri tarafından aranıyor, ama yaşamları sürüyor. Onlar nasıl kurtuluyor?.. Onlar şimdi ne yapıyor?..Annesi tanık!.. Annesinin gözleri önünde, babası 17 yaşındaki kızına tecavüz etmeye kalkışıyor. Anne öfkesinden çıldırıyor, ama ana-kız adamdan feci halde dayak yiyor. Dişler kırık, gözler mor.Adam vazgeçmiyor!.. Oral seks yoluyla gerçekleşen taciz sonrasında, kız karakola koşuyor. Geceyi karakolda geçiriyor. Hakkında suç duyurusunda bulunduğu babası gözaltına alınıyor. Sabahleyin karakolun önünde, babasının partili, kızgın arkadaşları genç kızı bekliyor. Kızı ifadesini değiştirmeye zorluyorlar. O değiştirmiyor.Aile karar veriyor: ‘Ailemize leke sürdüğü, babasına iftira attığı için, ölmeli!..’ Ölüm emrini yerine getirmeyi erkek kardeşi üstleniyor.Kendisinden üç yaş büyük erkek kardeşi, öldürmek üzere onu hálá arıyor....İlk evliliği 15 yaşında. Kendisinden otuz yaş büyük bir adamla ve zorla evlilik. Köyün bıçkın delikanlılarından biri, kocanın köyde olmadığı bir gece, genç kadına tecavüz etmek istiyor. Kadın bağırıp yardım istiyor.Kayınvalidesi uyanıyor, adam kaçıyor. Koca ertesi gün geldiğinde, adam ve kayınvalide gelini fena halde dövüyor. Bu arada aile karar veriyor: ‘Namus temizlenecek, kadın öldürülecek!..’ Karara kadının erkek kardeşleri de katılıyor.Kadın iki çocuğunu alıp kaçıyor.Akrabalar arasında kan davası sonucu, kadının kocası öldürülüyor. Öldüren kadının ailesi. Kadın büyük bir kentte iş bulup, dört çocuğu ile köyü terk ediyor. Kadın kendi ailesini suçluyor, ama kocanın ailesi de,kadın kente gitti, diyerek, namuslarını temizlemek üzere, kadın hakkında ölüm kararı alıyor. O 29 yaşında.Zorla ve 14 yaşında köyde ağanın oğluyla evlendiriliyor. Üç çocuk doğuruyor. Ama, anlaşamıyorlar. Kadın ailesinin yanına dönmek istiyor. Adam, ‘Bizde kadının boşanma hakkı yoktur, sen bizim aile şerefimizi lekeledin’ diyerek, silaha sarılıyor.Kadın çocuklarını alıp kaçıyor, polise sığınıyor.Okula gitmesi başına dert açıyor. Okulla birlikte, giyimi, davranışları değişiyor. Müzik dinliyor. 14 yaşındaki şu kızın yediği naneye bakın siz!.. Ağabeyi bunu içine sindirebilir mi?.. Kız kardeşine okulu yasaklıyor. Kız okuldan vazgeçmek istemeyince, ‘Sen orada birini buldun, aile namusumuzu lekeledin’ diyerek, bıçağı çıkartıyor.Bağrış, çağrış, kızı aile eve kapatıyor. Öğretmenler olayı öğreniyor.Evli, 20 yaşında, iki çocuklu bir kadın. Kocası bir başka köyden, bir başkasıyla daha evleniyor. Kadın durumu polise şikayet ediyor ve ailesinin yanına dönmek istiyor. Şikayet mi?.. Koca, kadını iyice dövüyor. Erkeğin ailesi ise, daha da keskin. ‘Şerefimizi iki paralık etti, ölsün bu kadın!..’TÖRE CİNAYETLERİNE ACİL MÜDAHALE EKİBİTöre cinayetlerinin önlenmesinde iki kurum öne çıkıyor. Diyarbakır Valiliği ile KA-MER, merkezi Diyarbakır’da bulunan, Kadın Merkezi.Vali Efkan Ala, Diyarbakır’da herkesin parmak ısırdığı, gördüğüm en çağdaş yöneticilerden biri.KA-MER’in başında bulunan Nebahat Akkoç ise emekli bir öğretmen. Eşi de öğretmen, ama ne yazık ki,faili meçhul cinayetlerden birinin kurbanı. Nebahat Akkoç, ülkesi ve yöresinin sorunlarını çok iyi bilen, tanıdığım en dirençli, en akıllı, tuttuğunu kopartan insanlardan biri. Kurduğu KA-MER, Güneyoğu’da kadına yeni bir hayatın kapılarını açıyor.Valilik ve KA-MER elele veriyor. Töre cinayetlerinin üstüne gitmek üzere, arka arkaya ortak toplantılar düzenleniyor. Bunların sonunda, Acil Durum Müdahale Ekibi kuruluyor. Diyarbakır’da ve Mardin’de.Bu ekip, vali yardımıcısı, KA-MER yöneticileri, Emniyet Müdürlüğü, müftülük, Jandarma, muhtarlar, Milli Eğitim Müdürlüğü ile birkaç sivil toplum örgütü üyesinden oluşuyor. Bunların Güneydoğu’daki birimleri, tüm bölgeyi tarıyor ve orada görevli.Anılan ekip ne yapıyor?.. Muhteşem bir iş yapıyor!.. Töre cinayeti tehdidi ile karşı karşıya kalan kadınları kurtarıyor!.. Kısaca, hayat kurtarıyor!..Polis, savcılık ve KA-MER ile diğer sivil toplum örgütleri işbirliğinde, o kuş uçmaz, kervan geçmez köylerde bile, bu müdahale ekibi artık biliniyor.Tehlikede kalan kadınlar, önce polise, sonra KA-MER’e sığınıyor.Hayatları kurtulduktan sonra ise, kısa ve uzun süreli iki çözüm var. Kısa sürede, Diyarbakır’da Valiliğin açtığı sığınma evinde barınıyorlar. Buraya İsveç ve İsviçre Hükümetleri yardım ediyor. Çağdaş bir yer.Peki, hayat onlar için nasıl sürecek?.. KA-MER hayatlarını kazanmaları için, onlara çeşitli kurslar veriyor. Onları meslek sahibi yapmaya çalışıyor.Müdahale ekibinin aksaksız çalışmasını sağlamak amacıyla, Kasım 2004’te Diyarbakır’da, Mart 2005’te de Mardin’de toplantılar düzenleniyor. Yörenin birçok yerinde, kriz masaları oluşturuluyor. Bir kampanya ile, bu girişim halka tanıtılıyor. Afişler hazırlanıyor.Ve hayatlar kurtulmaya başlıyor!.. Gerçi, nüfus cüzdanı ve nüfus kaydı olmadığı için, belki hálá kayıtlara geçmeyen cinayetler var. Ama, kurtarılan kadınlar, yeni bir hayata adım atıyor.KA-MER ve Valilik kadınları bilinçlendiriyor. Onları kurtardıktan sonra, önce onlara psikolojik destek sağlanıyor. Sonra, bir vatandaş olarak, kendilerini öldürmek isteyenlere karşı, onların da yasal hakları olduğu anlatılıyor. Olay yargıya yansımışsa, davaları izleniyor.Bitmez, tükenmez bir enerji ve işbirliği!.. Töre cinayetlerinde son durum raporu böyleyken böyledir!..NAMUS NEDİR ANKETİSadece Türkiye’de değil, Avrupa’da bile çok ön plana çıkan bu namus cinayetleri, bu töre cinayetleri!.. Nedir bu?.. Halkın anlayışı, bakışı nedir?..Dicle Ünivesitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Aytekin Sır bu konuda Türk, Kürt, Zaza, Arap, Alevi köylerinde ve kırsal kesimden göçün kent merkezine yoğun olarak yaşandığı yerleşme yerlerinde bir araştırma yapıyor. Anket sonucunda, ortaya çıkan çarpıcı gerçekler var.Soru: Namus nedir?.. Yanıt: Yüzde 32.9 karım, bacım, annemdir. Yüzde 18.4 dinin emrettiğidir. Yüzde 13.7 erkeğin şerefidir.Soru: Töre nedir?.. Yanıt: Yüzde 57.2 atalarımızın koyduğu kurallardır. Yüzde 17.7 dini kurallardır.Soru: Kadının görevi nedir?.. Yanıt: Yüzde 49.9 korunmaktır. Yüzde 28.6 söz dinlemektir.Soru: Erkeğin görevi nedir?.. Yanıt: Yüzde 70 sahip çıkmaktır. Yüzde 13.9 denetim altında tutmaktır.Soru: Namusu korumak kimin görevidir?.. Yanıt: Yüzde 23.9 babanın, ağabeyin. Yüzde 21.0 ailedeki tüm erkeklerin. Yüzde 20.1 kendinin.Soru: Cezalandırılmalı mı?.. Yanıt: Yüzde 83.7 evet.Soru: Ne ceza verilmeli?.. Yanıt: Yüzde 37.4 öldürülmeli. Yüzde 25.8 boşanmalı. Yüzde 3.3 kendini öldürmesini sağlamalı.Soru: Cezasını kim vermeli?.. Yüzde 64.3 kocası. Yüzde 5.4 hukuk. Yüzde 3.3 şeriat. Yüzde 2.6 ağabeyi.Bu araştırma daha çok yeni. Yoruma hiç gerek bırakmıyor!..
Töre suçlu da diğerleri masum mu?  Muhtemeldir ki dün akşamdan beri “bir töre kurbanı daha” şeklindeki haberi duyup-okumaktasınız. Bir genç, askerden firar ederek ikamet ettikleri Gazianteb’e gelip kız kardeşini öldürmüştür. Sebep kızın gayrı meşru şekilde hamile kalmış olması. Öldüren ağabey 22 ölen 16 Yaşında. 22 yaşındaki asker firarisi, sabah saat beşte kardeşini yatağından kaldırıp sorgulamış, sonra da pompalı tüfekle onu vurmuştur.Medya, olayı “bir töre kurbanı daha” diye veriyor.Çok sığ, tek taraflı ve umursamaz bir değerlendirme.Üzerinde durulacak çok yön var:Cinayet 7 çocuklu bir ailede işlenmiştir.Cinayet, bir varoş mahallesinde meydana gelmiştir.Aile, bir kaç yıl evvel Şanlıurfa’dan göçmüştür.Kız, ölümü göze almış fakat üzerine doğrultulan namluya rağmen suç ortağının adını söylememiştir.Cinayeti iki yıldır kaçak olan bir kişi işlemiştir.Suç aleti, pompalı bir tüfektir.Vak’a en az beş ayrı açıdan tahlile muhtaçken “töre” diye artık soyut bir varlık gibi takdim edilen eni-boyu-hacmi belirsiz bir muhayyel değere yıkılmakta ve ölenler hep “kurban” diye takdim edilmektedir. Ölenin, onunla beraber bu aşağılık fiili işleyenin hiç mi suçu yok? İşte meselenin püf noktası burası...Bazılarına göre vardır. “Vardır” diyenler, bu görüşlerini ahlaktan, örf ve adetten almaktalar. Onlara göre böyle bir fiil zinadır. “Yoktur” diyenler “hangi devirdeyiz, bir kızlık zarı tutturmuş gidiyorsuyunuz, zina neymiş, zorla olmamak kaydıyla dileyen dilediği ile yatabilir” demektedir. Bir kaç açıdan bakalım...Evvela, ölmek pahasına kız, neden isim vermemiştir?İlk akla gelen bu işi kara sevdalı olduğu bir delikanlıyla yapmış, onun için ketum davranmıştır. Ya daha berbat bir durumsa, tecavüze zorla maruz kalmışsa? İkincisi katil, neden iki yıla yakın zamandır asker kaçağıdır? Bu soru, ensest ilişki ihtimaline kuvvet kazandırmaktadır. Nitekim, belki de söyledi, fakat katil açıklamıyor. Diğer mesele, göç, fakirlik, işsizlik gibi sebeplerdir. Bunlar buna benzer dramatik sonuçlar doğurmaktadır. Bir soru daha, sıkıntı içindeki bu ailede pompalı tüfek ne arar? Bu da insanı yine göçün amillerine götürmekte. Fakirlik yüzünden olduğu gibi terör yahut kan davası sebebiyle de göçmüş olabilirler. Asıl üzerinde durulması gereken...16 yaşında, henüz ilk gençliğinde bir çocuk. Bu çocuğun bu hallere düşmesi veya düşürülmesi. Ve bu işi yapan yakın veya uzak bir vicdansızn insani yapısıdır. O halde ahlakî çöküş gibi bir meselemiz vardır. Bazılarını frenleyen iç mekanizma kalmamıştır. Bu da cemiyette kaosa yol açmaktadır. Dileyen dilediğiyle yatar diyenlerin sesi çok çıksa da bunların sayısı yok denecek kadar azdır. Varılacak acı son şudur:Aile, cemiyet, gençlik sürekli biçimde yara alıyor.Göç, fakirlik, cahillik, medyanın ışıltılı dünyası vs. bunu kamçılamaktadır.Hal böyle olunca sık sık bu tip cinayetlerle karşılaşıyoruz.Karşılaşınca da “töre kurbanı” deyip geçilmekte.Kimsenin kimsenin canını almaya asla hakkı yok.Ancak, ortada kurban da yok.Acınacak maktuleler, zavallılar var. Böylesi cinayetlerde hayatlarını kaybedenlere “kurban” denince dolaylı olarak “kurban” denen dini görev kötülenmiş olur. Töre, teamül demektir, örf ve adetin her ikisini birden ifade eder. Gelenekten doğar. Bir başka açı şudur. Toplumun önündekilerle toplumun kendisi arasında sessiz bir ihtilaf cereyan etmekte. Toplumun namus, ahlak, aile, bakirelik gibi vaz geçilmez kıymetleri vardır.Bunlar uğruna ölmekte veya öldürmektedir.Doğru mu?Hukuk, “ihkakı hak”ka cevaz vermez, hak sahibi, hakkını bizzat elde etme yetkisine sahip değildir. Borçlunun mekânı basılarak alacak tahsil edilemez. Zanlıyı, zarar gören değil, mahkeme cezalandırabilir. Ancak bunun böyle olması o değerleri ortadan kaldırmaz. Sadece, devlet, onları korumada kişileri tek başınıza bırakmaz. Can alıcı noktalardan birine gelmiş bulunuyoruz:Ceza, zamanında, layıkıyla, vicdanları tatmin edecek şekilde verilmemekte.Töre cinayeti değil, töre kurbanı değil.Bir çürüyüşle karşı karşıyayız.Zina, kampanalar çalmıyorsa sağır kulaklar için daha ne çalmalı?Bu dini, ekonomik, sosoyolojik, ve örfi problemler çözülmezse bu cinayetler artar.Çürüme hız kazanır.Çözümse sosyal dokuya uygun tedbirlerle olur.Azınlığın dayatması çözüm olamaz.
Töre konferansı
Gaziantep’te, “Töre Cinayetleri” konulu konferansta konuşan Psikolog Özgül Kılıç, geçmişe ait zihniyetlerin silinmesi gerektiğini belirterek, bazı törelerin sonunun hüsran olduğunu söyledi. Şahinbey Belediyesi’ne ait Mahalle Evi’nin sorumlusu Psikolog Özgül Kılıç, G. Doğu’da genç kızların, toprak bütünlüğünün bozulmaması için töre uğruna küçük yaşta zorla evlendirildiğini ve bunun sonucunda ya intihar ya da cinayetlerin meydana geldiğini anlattı. Bir ailenin toplum kuralları yerine töre kurallarına göre hayatını sürdürmesinin yanlışlığını anlatan Kılıç, bu zihniyetin artık geçmişte kaldığını ve silinmesi gerektiğini vurguladı.
Töre cinayetlerine “indirim” kalkıyor
TCK üzerinde çalışmalarını sürdüren Alt Komisyon, töre cinayetlerine ceza indirimi ve haksız tahrik konusunu yeniden düzenledi. Yapılan düzenleme ile madde metninde yer alan “haksız tahrik” ibaresi “haksız fiil” olarak değiştirildi. Yeni düzenleme ile töre cinayetlerinde ceza indirimi de sona erecek. Örneğin tecavüze uğrayan kızını “namus” adına öldüren baba “haksız tahrik” gerekçesiyle ceza indiriminden yararlanamayacak. Öte yandan, TBMM Adalet Alt Komisyonu, göçmen kaçakçılığı ve insan ticaretine yönelik maddeleri yeniden düzenledi. Buna göre, göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti yapanlara 3 yıldan 8 yıla kadar hapis ve 200 milyar liradan az olmamak üzere ağır para cezası verilecek.
Töre bakan bile tanımıyor!
KAN DAVASI İÇİN OTOBÜS TARADILARAileleri barıştırmak için Milli Eğitim Bakanı devreye girmesine rağmen 4 kişi öldüVan’da geçtiğimiz hafta, 4 kişinin ölümü, 8 kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan kan davasının ortadan kaldırılması için Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in de aralarında yer aldığı birçok devlet büyüğünün barış girişiminde bulunduğu ortaya çıktı. Çakırbey köyünde yaşayan Sağınç ve Şevgin ailesi arasında 13 Mayıs 2007’de arazi anlaşmazlığı sebebiyle çıkan kavgada 2 kişinin hayatını kaybetmesinin ardından olay, kan davasına dönüştü. ÇELİK DEVREYE GİRDİAileler arasında başlayan kan davasının sona ermesi için Van Valisi Özdemir Çakacak birçok defa tarafları bir araya getirdi. Ancak görüşmeler sonuçsuz kaldı. Bunun üzerine Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, AK Parti Van Milletvekili İkram Dinçer ile kentin kanaat önderleri devreye girdi. Fakat bütün çabalara rağmen kan davası sonlanmadı. 27 Haziranda Sağınç ailesi mensuplarını taşıyan minibüs tarandı, 2’si kadın 4 kişi öldü.
Kadın Başkan’ın töre cinayeti savaşı
Şanlıurfa Barosu Başkanı Ferda Güllüoğlu, işe töre cinayetlerine savaş açarak başladı. Bölgenin ilk kadın baro başkanı olan Güllüoğlu, geçmişte işlenen cinayetleri araştırarak sorunun temeline ineceklerini ve bölge kadınını hukuki açıdan her konuda bilgilendireceklerini söyledi. Bölgede feodal yapının hakimiyetini kaybetmeye başladığını belirten Baro Başkanı Ferda Güllüoğlu, buna paralel olarak da işlenen töre cinayeti sayısında düşüş yaşandığına işaret etti. Güllüoğlu, ‘‘Fakat biz Şanlıurfa Barosu olarak bu kanayan yarayı tümüyle ortadan kaldırmayı hedefliyoruz. Bunun yolu da eğitimden geçiyor. Ayrıca Baro Kadın Hakları Komisyonu olarak da sorunun temeline inerek, neden-sonuç ilişkilerini araştırıyoruz. Bu amaçla komisyonumuzun üyeleri cezaevinde bu suçtan yatan kişilerle ve töre cinayeti mağdurlarının aileleriyle bire bir görüşmelerini sürdürüyor’’ dedi. Yapılan araştırmalarda cinayetlerin işlenmesine en çok aile ve toplum baskısının yol açtığını gördüklerini belirten Güllüoğlu, ‘‘Bunu ortadan kaldırmak lazım. Eğer bir ülkenin kalkınmasını istiyorsanız kadınları ve haklarını gözardı etmemeniz lazım. Kadınlarımız artık öldürülmesin’’ diye konuştu.
AB'den töre uyarısı
AVRUPA Birliği, ‘‘8 Mart Dünya Kadınlar Günü’’nün kutlandığı dün Ankara'da yapılan toplantıda, Türkiye'de töre cinayetlerine kurban giden kadınları gündeme getirdi.AB Dönem Başkanı İrlanda'nın Dışişleri Bakanı Brian Cowen, bir sonraki dönem başkanı Hollanda'nın Dışişleri Bakanı Ben Bot ve AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu yüksek komiseri Günter Verheugen'dan oluşan AB Troykası, dün Ankara'da Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile öğle yemeği dahil yaklaşık 4.5 saat süren bir toplantı yaptı.AB'nin Ortak Dış Politika ve Güvenlik Yüksek Komiseri Javier Solana'nın da hazır bulunduğu bu toplantıda, Türkiye'ye Aralık ayında müzakere tarihi verilmesi ile başta insan hakları konusu olmak üzere uygulamada yaşanan sıkıntılar, Kıbrıs, Irak ve diğer bölgesel sorunlar ele alındı.AB tarafı bu görüşmede son olarak 27 Şubat'ta Bitlisli Güldünya Tören'in töre cinayetine kurban gitmesini gündeme getirdi. Bu tür olayların Avrupa kamuoyunda büyük yankı bulduğunu ve Türkiye'ye bakışı olumsuz yönde etkilediğini belirten AB Troykası, ‘‘Töre cinayetlerinin Türk Ceza Kanunu içinde daha ciddi şekilde ele alınmasını ve bu cinayetleri işleyenlere en ağır cezaların verilmesini’’ istedi.
Türkiye Cumhuriyeti aşiret değil kanunlar uygulanır
Emniyet Genel Müdürü Gökhan Aydıner, Erzurum'da katıldığı 'İnsan Hakları ve Devletin Yetkileri' konulu panelde töre cinayetleri konusunda sert bir uyarıda bulundu.Aydıner, ‘‘Türkiye Cumhuriyeti Devleti, aşiret değildir. Kanunlar uygulanacaktır’’ dedi.YAŞAMA HAKKIErzurum Polis Meslek Yüksekokulu'nda 'İnsan Hakları ve Devletin Yetkileri' konulu bir panelde konuşan Aydıner, devletin asli görevinin vatandaşının yaşama hakkını korumak olduğunu belirtti. Türkiye Cumhuriyeti binlerce yılın devlet deneyimine sahip, kanunları uygulamayı bilen bir devlet olduğunun altını çizen Aydıner, 'Türkiye Cumhuriyeti Devleti, aşiret değildir. Kanunlar uygulanacak, mevzuata aynen uyulacaktır. Emniyet mensupları olarak bizler bunu sağlayacağız. Sosyal olaylar tek yönlü değildir. Birşey yaptıktan sonra 'en doğrusu bu, bundan daha doğrusu yoktur' gibi fikirlere kapılmayın. Herşey değerlendirilir, iyisi nasıldır, aranılır, bulunur'' dedi.
Eğitimsizlik can alıyor
Türk-İş'in, ''8 Mart Dünya Kadınlar Günü'' dolayısıyla topladığı Kadın Kurultayı kapsamında oluşturulan Kadın ve Eğitim Komisyonu, ''töre, namus cinayetine'' kurban giden Güldünya Tören'in öldürülmesini kınarken, ''eğitimsizliğin can aldığına'' dikkati çekti.
Türk-İş'in ''21. Yüzyılda Türkiye'de Çalışan Kadın Profili'' başlığı altında 8-9 Mart'ta Ankara'da topladığı kurultaya sunulan komisyon raporunda, sürdürülen eğitim seferberliklerine karşın, Türkiye'de hala töre ve namus cinayetlerinin gündemde olduğuna işaret edildi. Raporda, toplumsal geri kalmışlık ve eğitimsizliğin bir sonucu olan ve her yıl bilinmeyen sayıda genç kızın, ''Güldünya''ların ölümüne neden olan töre-namus cinayetleri kınanırken, bu cehalet örneklerinin yaşanmaması için, cinayetleri caydırıcı yasal önlemlerin bir an önce tamamlanması istendi.
 
Sorunların çözümünde, sadece kadınların eğitimin yeterli olmadığı belirtilen raporda, toplumsal eğitim açısından, ''yaygın aile eğitim programları'' geliştirilerek uygulanması, çocuk gelişimi konusunda ''aile konferansları'' düzenlenmesi önerildi.
    
KADIN VE EĞİTİM
    
Türkiye'deki eğitim ve kadınların eğitim sorunlarının değerlendirildiği komisyon raporunda, 2000 yılı verilerine göre hala 6milyon yakın kadının okuma-yazma bilmediği hatırlatılarak, bunda geleneksel tutumlar yanında eğitim altyapısının yetersiz olmasının de etkisinin bulunduğuna işaret edildi. 
 
Geleneksel ailelerde eğitim bütçesinin öncelikle erkek çocuklar için kullanıldığı kaydedilen raporlarda, eğitimin paralı hale gelmesi ve yaygınlaşması halinde bundan en fazla kız çocuklarının olumsuz etkileneceği görüşüne yer verildi ve ''paralı eğitim, eğitimden yararlanmadaki eşitsizliği artırıyor'' tespitinde bulunuldu. 
 
Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da okuma-yazma bilmeyen kadınların oranının yüksekliğine (yüzde 49) işaret edilen komisyon raporunda, bu bölgelerde okullaşma oranının artması için, sosyal yardımlaşma ve dayanışma fonları gibi kamu kaynaklarının kız çocuklarının eğitimi amacıyla kullanılmasının yararlı olacağı ifade edildi. 
 
Raporda, kız çocuklarının daha uzun süre okulda tutulması halinde, erken evlilik ve erken doğumların önleneceği, böylece kadının doğurganlık süresinin azalacağı, bunun da nüfus planlamasını olumlu etkileyeceği belirtilerek, zorunlu eğitimin 11 yıla çıkarılmasının gerektiği kaydedildi. Zorunlu eğitimin 11 yıla çıkarılması halinde aile planlaması eğitiminin de kolaylaşacağı belirtildi.
    
EĞİTİMİN İÇERİĞİNDE DÖNÜŞÜM GEREKLİ 
     
Komisyon raporunda, taşımalı eğitimde yaşanan aksaklıklara işaret edilirken, kamuya ait yurtlarda kız çocukları için kapasitenin artırılmasının, kızların eğitime devamı açısından önemi vurgulandı. 
 
Okul öncesi eğitim kurumlarının artırılmasının çalışan kadının toplumsal sorumluluk almasını kolaylaştıracağına değinilen raporda, ilköğretim kurumlarından başlamak üzere, eğitim materyallerinde yer alan, ''kadının mevcut toplumsal rollerini pekiştirici'' bilgi ve içerikler konusunda bir ''dönüşüm'' yapılması gerektiği kaydedildi. 
 
Raporda, sosyal yaşamın dengesi ve toplumsal bilinç açısından karma eğitimden taviz verilmemesi gerektiği vurgulanırken, ''töre ve namus cinayetlerinin artması, ancak karma eğitimin sağlanması ve devamı ile mümkündür'' denildi.
Namus cinayeti dini değil toplumsal bir sorun
Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, İslam dininde kadın-erkek ayrımının söz konusu olmadığını belirtti ve ‘Kadın hakları ihlali, İslamdan değil, İslam dinine bakış açısından kaynaklanıyor.Bunda coğrafi konum, ekonomik şartlar ve kültür belirleyici unsurlar. Bu unsurlar zamanla dine girdiği için yanlış anlaşılmalara neden oluyor’ dedi. Bardakoğlu, CNN Türk’te katıldığı bir televizyon programında kamuoyu gündemini çok sık işgal eden töre cinayetleri konusuna değindi, bu tür cinayetlerin kaynağının İslam dini olmadığının altını çizdi. İslamın namus ve iffete önem veren bir din olduğunu anlatan Bardakoğlu, ‘Namus ve iffet konusunda sorumluluğu sadece kadınlara yıkmayız. Bu bütün olarak toplumun sorunudur’ dedi
Kadınlar birer birer gözlerimizin önünde töre cinayetlerine, namus davalarına kurban gidiyor ve biz hala alt komisyon, üst komisyon derken geçen yüzyıldan kalma ceza yasamızı bir türlü değiştiremiyoruz. Cinayeti işlerken cezasını da çok iyi bilen ince hesap, kalın kafa törelerin, törecilerin, aşiret magandalarının cinayetlerini engelleyemiyoruz. Aşiretler ile başa çıkamayan bir devlet. İlerlemeye odaklanacağına, halk kuyrukçuluğuna kendisini endeksleyen sözde liderlik. Demokrasiyi, gericilik ve geriliği tolerans diye yutturmaya çalışan yeni moda ‘‘Muhafazakar demokratlık''. Halkın töreleriymiş. Alın işte bir kadını daha gözlerimizin önünde öldürdü töreleriniz.* * * O resim gözümün önünden gitmiyor. Uzun saten eldivenleri de vardı. Gelinliğini giymiş, çocuğunu da kucağına almış, gözlerini kameraya dikmişti. Simsiyah saçlarının arkasına iliştirdiği duvak, üzerine çöken suçluluğun kabulü gibi utangaç bir varlıkla yokluk arasındaydı. Suçuyla, suçluluğuyla, gülümsemesiz ama gelinlikli bir resmi olsun istemişti.Tabii ki gelinlik onun da hakkıydı. Ölümü hak ettiğine inandığı kadar inanıyordu buna da. Hastanede verdiği ifadede, kardeşlerinden şikayetçi olmadığını söylemesinden belliydi.Çocuğunu arkadaşına emanet etmesinden de. * * * NE oldu Avrupa Birliği uyum çalışmaları çerçevesinde polisimiz de insan hakları eğitimi alıyordu? Kadın-erkek eşitliği, kadının insan hakları gibi konularda polisin kafasında en ufak bir değişiklik yapamamışsa eğer ne işe yarıyor bu dersler?Eğer bir işe yarasaydı, öldürüleceğini bile bile kendilerine sığınan genç bir kadını ailesine teslim etmeye kalkarlar mıydı?Ama bu, işin çok küçük bir parçası. Kalkınma göstergesinin, kadının toplumdaki yerinden başladığı bilincine ulaşabilmiş olsaydık eğer, bugün yerel seçimlerde halkın karşısına çıkmaya hazırlanan partiler, partililer kadınların sorunlarına eğilen özel projelere sahip olurlardı.El emeğini değerlendirme, okuma yazma kursları yapıyoruz, yapacağız demeyin bana.Töreleri, cehaleti alt edecek programlarınız var mı? Onları söyleyin. Ama tabii, oylarını aşiret hiyerarşisi ile garanti edenlerden aşiretleri dağıtacak ekonomik ve toplumsal projeler geliştirmelerini beklediğimi de sanmayın. * * * AVRUPA Birliği'nden bu yıl sonunda mutlaka olumlu bir yanıt almak istiyorsak eğer, kadın hakları ve cinsiyetler arası eşitlik konularına dudağımızın kenarında küçümseyici bir gülümsemeyle değil, inanarak ve gerçekten eğilmek zorundayız. Son bir ay içinde Avrupa'dan gelenler arasında bir kişi yoktu ki, Türkiye'de kadının durumundan söz emesin. Angela Merkel'den, İsveç Başbakanı'na kadar herkes, ‘‘Türkiye'de kadının durumu Avrupa standartlarının çok altında’’ uyarısını yaptı. Töre cinayetleriyle, aşiret kurallarıyla, hiçbir yere gidemeyiz.
Aslan
Pzr Haz 30, 2013 2:37 pm
 
Foruma git
Konuya git

ahbibilsem konunun ne oldugunu))))









Lian na busenmisin sahiden)



senem sanki bana mantı cmayı pilanlıyor gibi




 

Aslan
Çar Tem 31, 2013 9:44 pm
 
Foruma git
Konuya git

süpriz)

HABU BİZİM ADMİN ECE DEYULMİDUR)))) 


UYY LİANNA BUNEHAL))))



senem  2 cay getü gııı)))))))



talip olacaktım senem cıktı karsıma





 



 


efe


 bıdık ölmüş((((((((((


 


 

Aslan
Cum Ağu 02, 2013 9:45 pm
 
Foruma git
Konuya git
cron