112 sonuç bulundu
112 sonuç bulundu • 5 sayfadan 1. sayfa • 1, 2, 3, 4, 5
Aklım Takıldı...Aklım Takıldı . . . Seni Düşünüyorum Yine Aklım takıldı!Bir şey diyeceğim!Yok, yok demeyeceğim!Vazgeçeceğim! Aslında başka bir şeydi söylemek istediğim. Yazdım, sildim… Yazdım, sildim… Seni düşünüyorum ne yalan söyleyeyim. Ama sorsan söylemem! Sen anla! Hisset ya da.Yormak istemiyorum artık hiç kimseyi. Yorgunum zira! Yeniden kurasım yok hiç, aşka dair cümleler. Kelimeleri yan yana getiresim yok bir de, kendimi anlatmak için. Sen anla! Konuşmak istemiyorum kısaca. Konuşacak ne var ki? Benim sana gelene kadar ne yaptığım mı, senin bana gelene kadar ne yaşadığın mı? Saçma!Ne geçmişe aidim artık ne de geleceğe ve kaçırmak istemiyorum şu anı da, olmuşların, bitmişlerin, gelmişlerin, geçmişlerin laf kalabalığında. Olacakların, biteceklerin ve geleceklerin kurgusunda ya da… Ama şimdi burada, seni düşünüyorum ne yalan söyleyeyim. Ama sorsan söylemem! Sen anla!Ne şu andan öncesi ne şu andan sonrası… Dedim ya; bir tek şu an’ın ciddiyetindeyim. Hayallerim yok sana uzun uzun anlatabileceğim ama çok istersen kurarım tabi senin için ve illâ merak ediyorsan hatırlarım elbet canımın yanmışlığını da zira unutmuş değilim. Ruhumda dikiş izlerim…Yeni bir alfabe arıyorum konuşabilmek için! Hiç söylenmemiş sözler duymaya ihtiyacım var, ve belki yeniden cümleler kurmaya ihtiyacım var, yetmiyor bildiklerim. Şimdilik, baş edilir gibi değil içime çekilmişliğim…Sözlerini duyuyorum; düşüncemi zorlayan, aklımı sana uçuran. Her anlamaya çalıştığımda merak edilen oluyorsun. Anlamak istemiyorum merak etmekten korktuğum için!Yoksa buradayım yani, yörüngendeyim.Masallar tadındayım… Zehirli elma hevesindeyim! Bul beni! Lakin ne soru istiyor canım ne cevap. Ne bir beklentim var ne de bir söz verebilirim.Bulursan, sadece bulduğuna sevineceğim! Ve eğer geleceksen, seni burada bekleyeceğim. Ama ben sana, gün dünü unutmadıkça ve beyaz sayfalar gibi olmadıkça ruhum, gelmeyeceğim…Özür dilerim bu kadar yorgun olduğum için!
Re: Bir Kaç Komik EgLenceLik... )))yüreğinize sağlık EFE adminim
Avuçlarımın içi acıyor....AVUÇLARIMIN İÇİ ACIYOR Bomboş avuçlarımın içi acıyor... Bir yerlerde yaşamım bitmiş sanırım Bu hala bende yaşayan, Beni anlamsızca bir yerlerde yaşatan Aklımı göklerden uzaklara kadar çıkartıp bırakan... Derdimin en pahalı dermanı, Gönlümün en cefakar azraili Gitmedin değil mi? Ne olursun çık bir yerlerden Işık saç yollarıma yeter artık, Gel canımı acıtan can ortağım! Yaşamımın karlı dağlarına güneş ol yalvarırım Sessizliğimin en güzel melodisi, tek tanem. Kurak topraklardan geçen Kervanım ol yalvarıyorum Nerelerdesin dört mevsim açan çiçeğim? Bir sokak arasından Ya da dalgasız bir denizden Çıksan karşıma ansızın. Yıkıntı olmuş hatıralarıyla yaşayan Aşk mahkemesinde daha geçen sene mahkum olan En değerli varlığın Çok şey mi istiyor ne olursun söyle Bıraktığın gibi Çek al gene uçurumların kenarlarından... Geç kalan kaderime Yetiştir beni kar tanesi. Kalbimin ıssız sokaklarının sahibi Hangi parlak sokakları süslüyorsun simdi Gene yeminlerin, gene sözlerin var mı? Söylesene vefasız sevdiğim Nerde yeminlerimiz simdi Bırakıp gittiğinden beri Umutsuz ümitsiz başı ellerinin arasında Bir kuklayım Günlüğünün kasım! ayı sayfalarına yaz ki Yeminler bozuldu Bizde günahkar olduk kar tanesi
Adını koyamadığım sevdam...!ADINI KOYAMADIĞIM SEVDAM
seviyorum seni senden habersiz hayalimde tutuyorum ellerini hayalimde geliyorum göz göze hep bende seni diyeceğin günü bekliyorum ve o gün gelecek biliyorum hep uzaktan seyrediyorum seni en çokta gözlerini her yere bakıpta beni göremeyen gözlerini... oysa sevgimi anlatmak isterdim sana ne kadar büyük olduğunu ne kadar özel olduğunu hani havayı içine çekersin nefes alırsın yaşamak için hani kana kana içersin ya suyu işte öyle birşey... yaşamak vardı seninle bu hayatı aynı duyguları hissetmek vardı akşamdan kalma sohbetleri uzatıp sabahlamak vardı günlerce ama yoksun ki... bekleyeceğim seni ömrüm yettiği kadar son nefesimi verene kadar hatta daha ötesinde bile bekleyeceğim elbet birgün geleceksin adını koyamadığım sevdam...
Re: Aklım Takıldı...TEŞEKKÜRLER OKAN ADMİNİM
TEŞEKKÜRLER AŞKIN ABLAM
Re: Avuçlarımın içi acıyor....Aşkın ablam güzel yüreğine sağlık tşkrlr
Seninle;görmeden sevmeyi öğrendim ben....Seninle;görmeden sevmeyi, dokunmadan hissetmeyi öğrendim ben. Hiç göremediğim ama daima hissettiğim gözlerinden bir yudum nefes alıp sana yazıyorum yine. Yürek mürekkebiyle yazılmış onca karalamaya inat seni yaşıyorum satırlarımda. Sen ve ben. İki ayrı kentin sabahında aynı güneşle uyanan iki sevdalı. İmkansızlığın içinde, yokluğun acı nefesinde " sevgiyi " soluyan iki yürek... Boşver be bitanesi;suyla ateşin, geceyle güneşin birbirlerini sevmesi gibi imkansız olsa da aldırma. Biliyor musun bitanesi;yağmuru dilenen kuru toprak gibi her sabah hiç bilmediğim nefesini soluyorum ben. Güneşi bekleyen kuru yaprak gibi akşam kızıllığında gelecekmişsin gibi hep seni bekliyorum. Biliyorum hiçbir zaman kapımı çalmayacak ellerin ve belki de hiçbir zaman ellerini tutamayacağım ve ellerim avuç içlerinde terlemeyecek belki de hiçbir zaman... Olsun ben yine de seni çok seviyorum... Bırak bu dünya bize hasret borcu olsun.Kavuşmasın sırtlarımız birbirlerine. Değmesin dudaklarımız dudaklarımıza. Sevgi bu değil mi ? Yokluğunda bile sevmeyi bilmek... Ben seni yokluğunda bile sevmeye razıyım bitanesi.. Sevgiyi yücelten bu değil midir ki zaten?...Buralara yağmur yüklü bulutlar konuk olduğunda seni daha bir arıyorum yağmurun her damlasında .. .Çünkü;saçlarımı ıslatan bir yağmur damlası kadar berrak olduğunu biliyorum bu sevgimizin Musluğu açıp avuç içlerime akan suyu delice içmek istiyorum yokluğunda. Çünkü içtiğim sensin gibi geliyor,çünkü senin su kadar temiz bir insan olduğunu biliyorum... Kana kana içiyorum;yüreğinin deryalarındaki nefesi içer gibi içiyorum her defasında....Sanki seni içiyorum kana kana.... Senden uzakta;dokunduğum herşey de ellerinin sıcaklığını arayıp duruyorum. Oysa ellerini hiç tutmadım ki !.. Ama hissediyorum işte o sıcaklığı ve o hiç bilmediğim sıcaklığı öyle çok özlüyorum ki bitanesi..Baktığım her noktada gözlerinin derinliğindeki umudu seviyorum... Biliyorum gözlerini hiç görmedim ama görmesem de hep seni yaşıyorum ben. Seninle yaşar gibi yaşıyorum senden uzaklarda buralarda.... Seninle;görmeden sevmeyi, dokunmadan hissetmeyi öğrendim ben. Bir insan yürekten sevilince;dokunmadan sıcaklığını,tenini,nefesini,kokusunu,soluğunu hissedilebiliyormuş sevdiğinin.Ben seninle öğrendim bitanesi bunu... Seninle yürekten sevmeyi öğrendim ben. alıntı
Re: Herkse bir soru sadeceSelam Kızıl düşler paylaşımınız için tşkrlr,
yalan, tabikide insanlar yalandır sanal sadece yalan için araçtır, sanalda biçok kişi hayalindeki kişiyi çizip oynuyo.. herkes ünv mezunu, herkes kendi işinin sahibi yada yönetici Sevgi,gerçek olan tek şey belkide ! ama insanlar sevgiyide kirlettiler..merhabadan 1gün sonra aşkım ığğğğğ 1günde başlayıp 2 günde biten sevgiler tanıyoruz sevgiyi bile yok ettik insan olarak hepbirlikte
Re: TÜRK OLMAK TÜRK OLMAK...
YÜREĞİNİZE SAĞLIK HACEGAN
matemler yakıyorummatemler yakıyorum
Tufanlar kırıyor taze dallarımıMavi kubbenin Kutsal ezanında Rüzgar kurutuyor duygularımıVe sitemler dolduruyor sevgimin kuyularımıBulutlar siliyor dinmez yaşlarımı Ama olmuyor yapamıyorum Ne vakit ayağa kalksam Yıkılıyorum küf kokan yere Kurşuni matemler yakıyorum göğe Ve yüreğimi bırakıyorum sensizliğe Gözlerciden yoksun gecede Sensizliğimde Nehirlerden Musa' yi Çöllerden Mecnun' u Ve kör kuyulardan Yusuf ' u çağırırdım hep Ve mutluluğun haritasında Saçlarına hep menekşeleri bağladık Dem tutmayan acılarına hep beraber ağladık Koşmak istiyorum yatağımdan sana Ama olmuyor , yapamıyorum Ne vakit gözlerini arasam Densizce çamura itiliyor yüreğim Ve kirece bulanıyor sen kokan ellerim Sana ıslanıyor seni arayan gözbebeğim. ismail sarıgene
Hoşgörü Varken Kibre Kapılmamalı İnsan!İnsana yakışan hoşgörüdür elbet. Ancak ölmeyecekmiş gibi bir hiç olan dünyanın tüm malına mülküne sahip olmak adına; insanlığa ait soy ağacının en tepesindeki Adem’in Babası, Havva’nın Anası olduğunu unutup kendinden başkasının yaşamasına, soluk almasına mani olmaya çalışan insanlıktan çıkmış ve artık bir zavallı olmuş olan insan! Dünya senin olsa ne yazar, bak sonunda ölüm seni de bekliyor. Ama bu zavallı insan bunların farkında olmayacak kadar gözünü öylesine karartmıştır ki; elinden gelse tüm insanları kendine köle etmek, istediğini asmak, istediğini satmak ister. Öylesine kibirlidir ki kendinden başka hiç kimseyi beğenmez ve yanına yaklaştırmazken, bir taraftan da kendi benzerlerini yaratmayı da ihmal etmez. O kadar açgözlüdür ki nefsine bir türlü hâkim olamaz. Midesi, beyni yoluyla “doydum yeme artık” dese bile, tokluğuna rağmen götürmek ister hamuduyla… Şems ve Mevlana’nın anlatıldığı “Şems-i Tebrizi, Aşkın Son Nefesi” adlı kitabında Hasan Arif : “Kimseden kendini küçük görmek niye? Kimseye karşı kendisiyle büyüklenmek niye?Hep şaşırmışımdır insanın insana kibirlenmesine… Sen kimsin de kime kibirleniyorsun, diye… Yemeden duramazsın, içmeden duramazsın, karnın ağrıdığında iki büklüm olursun… Sen de kurnasını altından da yaptırsan içindekini dışarı çıkartmak için o kokuyu solumak zorundasın… Çıkartamazsan iki büklüm olursun… Öyleyse nesin de sen bir başkasına kibirlenirsin be hey ahmak… Sen de doğmadın mı apış arasından… Niçin apış arasından doğduğunu hiç merak etmedin mi?Allah insanları ileride büyüklenmemeleri, kibirlenmemeleri için geldikleri yeri bilmeleri için böyle murat buyurmuştur…” diyerek kibirlileri yerden yere vuruyor, anlayana… Komşusu aç-açıkta, geçim sıkıntısı yaşarken altın kurna peşinde koşan, menfaati yoksa şayet insana el vermekten kaçınan, gösteriş meraklısı, bir giydiğini bir daha giymeyen, verdiği sözde durmayan, dünya malını deniz, kendinden başkasını kul-köle, tebaa, hizmetkâr gören, inançtan yoksun, insanların sırtına basarak yükselen ve dönüp ardına bakmayan, insan kullanmayı seven, çıkarcı, menfaat düşkünü kibirli insanın hâkim olduğu bir dünyada huzuru ve hoş görüyü hâkim kılmak, insani değerler için çaba göstermek kadar insana huzur veren başkaca bir duygu olmasa gerek. İnsanlığın en büyük sorunu olan kendini beğenmişlik, bulunmaz Hint Kumaşı olma hali, hukuk temelinde geliştirilmiş bir idare şekli olan demokrasiye de aykırı olarak başkalarına da zarar verebilmekte. O halde kibre karşı mücadele aynı zamanda bir demokrasiyi gerçekleştirme mücadelesidir de, denilebilir. İnsanın ve dolayısıyla insanlığın en büyük düşmanıdır kibir. Kolay ve aynı zamanda hoş olan; hoşgörülü, adaletli bir yaşamdır insana en yakışan…
Bırak Kalbimi (de) Benliğimi Bulayım!!Kim bilir hangi limandan kalktı gemin. Hangi tren uzaklaştırdı seni benden. Ve kimbilir,hangi bilinmezliktesin? Bir söz verdin,gidersem kalbin bedeninde kalacak dedin. Neden tutmadın?Hani nerede kalbim. Bedenimin bu sarhoşluğu niye? Neden bütün gözler hüzünlü üzerimde? Neden herkes tutmaya çalışıyor beni? Hangi uçurumun eşiğindeyim de adım atsam düşeceğim sanki. Kalpsizlere kötü derler oysa.Benim bu iyiliğim niye? Düşünüyorumda bazen,sadece kalbimde değildin sen. Santim Santim dağlmışsın her yanıma. Damarlarımdabile senin dolaştıgına inandım artık. Yani ne kadar gitsende bitmiyorsun işte...! Bulamıyorum Bir türlü kendimi. Her yer yabancı gözlerime. Bu şehirde neresiymiş böyle. Nerede hani gözlerinin değdiği sokaklar. hani nerede yürürken aydınlattığın o yollar. Sanki savaşın henüz bittiği,yıkık dökük,yanık sönük, Bir yıkıntı var karşımda. Yokolmuşluğun resmedilmiş bir resmine bakıyor sanki bu koca şehre gözlerim. tutupta sözünü bıraksaydın kalbimi, Belkide Sadece Sen yokluğun olurdu. Sadece sensizliğe kanardı, ve her damlasında biraz azalırdın belki. Yine bu yer şehir görünürdü o zaman gözlerime. Yine yollar aydınlık olurdu belki. Böyle karanlık olmazdı her yanım,Sensiz yanım gibi simsiyah yada...! Bırak hadi kalbimi (de) Benliğimi bulayım bedenimde .Hadi Bırakta yine seni Bekleyeyim dimdik ayakta. yıkık viraneliğimi görmesin gözlerin. Hadi Bırakta o ressam en güzel SEN renkleriyle resmetsin yine bu koca şehri gözlerime. Hadi bırak ne olur. Sonra bedenim yok olursa sensizlikte,üzerime kara topraklar döküldüğünde, Söylesene nerede saklayacağım seni. Hangi yanımda gömüleceksin benimle. Oysa seni yaşatmalıyım. yaşamalısın sen,giderken bedenimden söküp gittiğin kalbimde. Hadi bırak ne olur.Bırakta benliğimi bulayım sende. Bırakta yine senin için feda edeyim kalbimi bilinmedik biryerde....! Ya cehennemimde ölüp Cennetine girmelisin,Yada benim cennetimde kalbimde dirilmelisin...!
Böyle Sevnelisin......Böyle Sevmelisin. Acıları kurutmalısın,yüreğindeki sayfalarda. Umut olmalı,heyecan olmalı kahverengi gözlerinde Hüzünlerden kederlerden uzak olmalısın Hayat bulamlısın,huzur dolmalısın İşte yaşamak bu,nefes almak bu demelisin Gözlerimi düşündükce daha fazla sevmelisin Bende seni senin gibi öyle sevmeliyim. Korktuğumda sıkıca sarılabilmeliyim sana, Üşüdüğümde soğuktan titredğimde Sen ısıtmalısın beni yüreğinle Çocuklaşıp ağladığımda okşamalısın saçlarımı, Tesellim olmalısın tesellin olmalıyım. Yüreğinde merhamet düşüncelerinde vicdan olmalı, Bütün güzelliklere kalbinde yer açmalısın. Düşenlerin dostu,gülenlerin huzuru Ağlayan herkesin umudu olmalısın. Yağmurlar gibi yağmalısın,bir adım gelene, Şimşekler gibi çakmalısın,karanlıkta gezene Güneş gibi doğmalısın,garibanın gönlüne, Yıldırım gibi düşmelisin,zalimlerin üzerine Sen hep böyle olmalısın. Ben seni sevdiğimden gurur duymalıyım Acılara gülümseyebilmelisin Hayat denizinden attığın her oltaya Gülücükler takılmalı,umutlar yakalamalısın, Umutların bugün doğmuş bebek gibi olmalı Geçen her zaman büyütmeli onları Bazan küçük bir tebessümün yaşatmalı beni Bazanda koca bir yürekten akan sevgin. Sevdamız sınırsız ve ölümsüz olmalı Biz toprak olsakta sevgimiz dillerde dolaşmalı. Ne varsa hayata dair paylaşmalısın benimle Acolarını,sevinçlerini vede korkularını bilmeliyim. Gözyaşlarımızı gizlemeden ağlayabilmeliyiz, Sevinçlerimizi paylaşıp gülebilmeliyiz, Korkularını anlatmalısın hiç çekinmeden Korktuğunda hiç kimselerin bilmediği sığınağın olmalıyım. Korkuları birlikte yenmeliyiz. Sevmediklerini söyleyebilmelisin bana, bende sana İçimde olmalısın yanımda yoksan bile Hissetmeliyim varlığını fizanda olsan yinede Tutkunsam,yanıksam sevdalıysam sana Bedeli ölüm olmamalı, yaşatmalı beni Senin vazgeçilmezin ben olmalıyım Sende benim vazgeçilmezim olmalısın Paylaşmak istemediğin tek varlık ben olmalıyım Sen paylaşılmazım olmalısın Beni herşeyimle kabullenmelisin ben buyum,böyleyim diyebilmeliyim korkusuzca Hüzünlendiğimde huzur bulduğum kucak, Mutluluğumda sarıldığım beden olmalısın. Bütün şarkılarım sana hitap etmeli İç çekmelerimin nedeni Şiirlerimin ilhamı Bütün sohbetlerimin konusu sen olmalısın. Bir anda dört mevsimi yaşatmalısın bana. Sevginle kış ortasında baharı getirmelisin, Beni düşündüğünde güneş doğmalı şehre Birdaha asla batmamalı. Bedenimdeki bütün hücrelerimde sen olmalısın. Damarlarımda sen dolaşmalısın, Damarlarında dolaşmalıyım kan yerine Hücrelerinde hissetmelisin beni bende seni Canım olmalısın sen yaşatmalısın beni Canın olmalıyım ben yaşatmalıyım seni. sen ve ben olmamalı Türkçe'de ve diğer dillerde, Biz olmalıyız yalnızca biz Tek yürek, tek beden,Tek can olmalıyız. Ben beni, sende yaşamalıyım Sende seni,bende yaşamalısın. Masallar anlatmalısın aşka dair, Sevdalar işlemelisin yüreğinle yüreğime Ayrılık kelimesi geçmemeli sözlerinde Sen saçlarımı okşarken yanımdayken bile, Yüreğimdeki denizlerden,hasret şiirleri haykırmalıyım Bütün çılgın dalgalar,fısıldamalı kulağına Kahverengi gözlerin yaşamamın tek nedeni olmalı Saçların rüzgar olup göyaşlarımı kurutmalı Uzaklardada olsak düşünmemeliyiz mesafelerle ayları Zaman kavramı olmamalı içimizde Sevgimiz büyümeli sığmamalı yüreğimize Taşmalıyız ırmaklar gibi Coşmalıyız ilkbaharda dereler gibi Çöllerde Vaha olmalıyız Bozkırlar sevgimizle yeşile dönmeli Gözlerin karanlıkta ışığım olmalı Sözlerin bilinmezliklere uçurmalı Bulmacaların olmalıyım Beni sen çözmelisin İpuçların olmalıyımki,rahatlayabilesin Benim olmalısın baenimsin diyebilmeliyim. Senin olmalıyım,benimsin diyebilmelisin. Bütün duyguların bende yoğunlaşmalı Seviyorsan tek sevdiğin ben olmalıyım Kızabilmelisin bana bağırıp çağırabilmelisin Küsebilmelisin bana, arasıra çekip gitmelisin. Geri bana gelebilmelisin Yenebilmelisin gururunu Sevdiğini defalarca söylemelisin Nefretini bütün açıklığıyla haykırmalısın Sitem etmelisin edebilmelisin bana Öfkeni yenebilmek için tokat bile atabilmelisin Seni herhalinle sevebilmeliyim. Kölemdir diye tanıtsanda dostlarına Başım dik ve gururla evet kölenim diyebilmeliyim eziyet etsende bana, ben seni sevdiğimi söyleyebilmeliyim. Bir damla suyu bir parça ekmeği Oturup katıksız yemeliyim senleKimseler bilmemeli açlığımızı bile Sana ve bana ait ne varsa paylaşmalıyız senle verdiklerinle değil yalın halinlede Sevmeliyim hissetmeliim seni.Düşüncelerinde yalnızben olmalıyım Hayalimle yüreğini ben süslemeliyim. Gözlerindeki aşk kıvılcımıyla yalnız ben yanmalıyım. Vede benim ateşimle sen yanmalısın Yüreğinle sarmalı,gözlerinle ısıtmalısın Tenime her dokunuşunda ben inlemeliyim Sen hiç tatmadığın kadar haz almalısın Ve hiç bir zaman doymamalısın bana bende sana doymamalıyım İhanetlerini aldatmalarını bilmeliyim Açıkca söylemelisin bana Bugün A şahsi ile seviştim diyebilmelisin Fakat o an hayalinde ben olmalıyım Öptüğün o tenin kokusunda hissetmelisin beni Bedenine sahip olmalı o her kimse yüreğin vede aldığın haz bana ait olmalı Senleyken korkmamalıyım ölümden bile Senin gibi mert senin gibi erkek olmalıyım Yiğitliğin destanını öğretmelisin bana Sonra cahilliğimi yüzüme vurmamalısın Git dediğinde surat asmadan gitmeliyim Kal dediğinde ateşinle daha çok yanmalıyım.Allahtan sonra taptığım tek varlığım olmalısın Yüreğimden gelen sesle kadınımsın diyebilmeliyim Böyle sevmelisin beni,bende seni Senin ruhun bende olmalı Benim ruhum sende sen öldüğünde bende yaşamamalıyım İşte bitanem böyle sevmelisin beni bende seni Kabülümsün, Vazgeçilmezlerinle, Olmazsa olmazlarınla, bende senin kabulünsem, Hazırım... Hazırım senle tüm savaşlara....
Dünyaya SitemDünya, senden ne istedim, bir yudum sevgiden başka? Hasret koydun dost yüzüne; hasret, muhabbete meşke. Varlığım feda eylerdim, sevileydim n´olur keşke, ...Var git, sevindir elleri, soldu baharın gülleri... Çok gördün, sevindirmedin, eylemedin bir gün mutlu, Ben koşturdukça ardından, dertler verdin bin bir katlı. Gözümden düştü değerin, sanma yüreğim umutlu, ...Var git, sav baştan külleri, yaktın ah ile dilleri... Cümle canlar kapıldı ya; kibir kibir kibirlendin, Sevenin çoktur şüphem yok, böbür böbür böbürlendin. Hain, yalancı, vefasız, ´´zalim´´ diye tabirlendin, ...Var git, söyletme kulları, mazluma ettin zulleri... Hakka yarar mısın acep, halk şikâyet eder iken? Dost gibi gül sunuyorsun, kanmam dünya, yolun diken. Sendin daim mahrum eden, hep ağlatan, boynum büken, ...Var git, akıt dur selleri, esmiyor kavak yelleri... Ticaret mi küllî zarar, nedametin neye yarar? Sağa döner, sola bakar, kıymet bilmez, neyi arar? Sana uyan olur asi, ´´eyvah´´ ile kabre girer ...Var git, hüsrandır halleri, gafletle geçen yılları...
Hayat Umut Ettiğin Kadardır...Hayat " Umut " Ettiğin Kadardır
“ Acıya baş göz ettiğin kaç düş(üş)ün kaldı daha Gecenin karanlığına bağdaş kurdum. Uykusuzum ve bir o kadar susuz. Acının başkahramanlığına soyun/durul/muş yüreğin kanarken nasıl susarım ki ben. Sus-mu-yorum.Yüreğinin “ ben “ kadar ki boşluğuna düşerken sen, nasıl bayramlık elbiselerimi giyerim ki. Dudaklarımı dudaklarımdan sökmeme izin ver. Bırak kanasın çığlıklarım. Seni iyi bilirim. Sonbaharı giyinir, tüm acıları kefenlersin yüreğine. Oysa oysa senin gözlerin değil miydi baharlarım ? Baharlarım solarken ben nasıl susabilirim ki ? Elimdeki tek yaşama gücüm olan cümlelerimi saklama yastığının gölgelerine. Bırak susmalar yürüsün üzerime. Giydirilsin kefen bedenime. İçindeki yangınların eteğine sirayet ederken su-sa-mam. Bıkmadın mı daha acıyı tek başına kucaklamayı ? Usanmadın mı karanlığın koynunda ağlamaktan ? Dön sevgili. Ayak uçlarının yörüngesini çevir sevdaya. Hazanlar yürüse de üzerine sen hayat denilen ipin ucunu hiç bırakma..Sakın bırakma.Düşsüzlüğünle suçsuzluğun muhakemesindesin yine. Tarafsızlığını yitirdin artık. Kendini tüketmekte , kendini asmakta o kadar ustasın ki, boynundaki tek bir iz yok. Kendini öldürmeye yeltendiğin yetmedi mi daha? Us`undan vazgeçmek, hayata yenilgini söylemek bu kadar basit olmamalı. Kendine kefen biçmekten vazgeç. Sırtlan hayatı omuzlarına. Bu zamana kadar hayatla nasıl mücadele ettiysen devam et. Boğma kendini, boğdurma yüreğini. Ölümün sadece senin bedeninle kalsa tamam. Seninle ölecek o kadar şey var ki ? Bari kendi için savaşmayacaksın, bari benim için, bari “ bizim “ için savaş. Yok olursan ardından seni takip edecek o kadar büyük ölümler var ki. Bir göç kadar devasa. Sakın kaybolma. Bir tesbihin imame`si düşünce ne hükmü kalır geride kalanların. Seninle kazandıklarım bu kadar aşikar iken gitme sonsuzluğa.. Düşerim.. Ezilirim.. Sonra ölüme gülümserim..Biliyorum çıkmaz sokakların, adressiz sorguların içinde çıldırmaktasın. Biraz da yorgun. Düşüncelerin bir uçurum ötesi. Duvar çökecek sanki. Sakın başını kaldırma göğe. Yürüyen bulutları üstüne geliyor zannedeceksin..Bir adım bile atma. Sonrası uçurum sevgili. Beni ve sana ait olanları bırakıp gitme ölüme Gözlerindeki sıcaklığa doyamamışken musalla taşının soğukluğu nerden çıktı sevgili.Ayaz kesse de ellerini, yüzünü esirgeme beni.Kıyma beni. Eğdirme başımı. Ezdirme gülüşlerimi. Ben seninle varoldum. Ya yanında beni götür, ya da beni de öldür.Senden mucizeler istemiyorum. Sadece yaşamanı, Yaşarken beni de yaşatmanı istiyorum.Ellerini uzat bana. Sonra da yüzünü hayata çevir. Ben umudun kıyısında, Ben hayatın koynunda, Seni bekliyor olacağım.. Hadi hayatın denilen ipin ucuna sarıl. Yoksa, Acıya baş göz ettiğin kaç düş(üş)ün kaldı daha ? Unutma; Hayat “ umut ettiğin “ kadardır..
Re: Kutlu Doğum Haftası..Burada belirtmekte fayda vardır. İslam dininin son Peygamber'in (s.a.v) doğum gecesi, yani Mevlid kandili, öngörülen tarihlerde her yıl 10 gün geriye alınarak kutlanmakta. Fakat son yıllarda uygulananan "Kutlu Doğum Haftası" her nedense Hz. Peygamberin doğum gününde değil de, her yıl nisanin son haftasında kutlanmaktadır. Bunun nedenini ben açıklamakta zorlanıyorum. Neden nisanın son haftasında? Gerçekten 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'na alternatif bir kutlama olarak mı topluma bu şekilde lanse ediliyor, yoksa başka nedenleri de var mı? Tüm dini özel günler gibi Mevlid kandili de her yıl hicri takvime göre yaklaşık 10 gün geriye alınıyorsa "Kutlu Doğum Haftası" neden sabit tarihlerde kutlanmakta? Yoksa bu haftanın din ile bir bağlantısı yok mu?
Fethullah Gülen, 27 Nisan 1941'de, Erzurum ili, Hasankale (Pasinler) ilçesi, Korucuk köyünde dünyaya geldi. Şimdi anladınız mı biz bir hafta boyunca "Kutlu Doğum Haftası" münasebetiyle kimin doğum günü ve neden bu hafta her yıl nisanın son haftasında kutlandığını? çok teşekkürler GÜLSAMİRA paylaşımınız çok doğru....
Kutlu Doğum Haftası Üzerine...Kutlu Doğum Haftası üzerine...SORU: Hz. Muhammedin doğumu tam olarak hangi güne rastlıyor? Kaynaklara göre 571 senesi 12 Rebiülevvel (20 Nisan) Pazartesi gecesi dünyaya gelmiş. Biz Onun doğumunu Mevlit Kandili olarak kutluyoruz. Böylece hicri takvime göre her yıl 10 gün geriden takip ederek farklı zamanlara denk geldiğini de biliyoruz. Ancak 16-20 Nisan (miladi) günleri arasında Kutlu Doğum Haftasında da kutladığımıza göre bunların hangisi doğrudur? (Ahmet Yılmaz)CEVAP: Hz. Peygamber herhangi bir doğum günü kutlaması yapmadığı gibi kendi doğum gününü de kutlamamıştır. Mevlit yani Doğum Kandili, Hz. Peygamberin uygulaması olmadığına göre sünnet değildir. Kitapta da sünnette de yeri yok. Kitap ve sünnette yeri olmayan, sonradan çıkma din uygulamalarına bidat denilir. Peygamberi anmaya, Allahı zikretmeye ve belki de artı ibadete vesile olduğu, dini hayata zaman zaman canlılık verdiği için Mevlid Kandili, bidat-i hasene (güzel bidat) kategorisine girebilir. Hz. Peygammberin doğum gecesi aslında o kadar kesin değildir ama ay takvimine göre 12 Rebiülevvel gecesi genel kabul görmüştür. Miladi olarak 20 Nisana rastlar. Ama önemli olan, net doğum gecesi değil, dini bir heyecan yaşanmasıdır. Bin yıldan beri gelen bir uygulama var, 12 Rebiülevvel. Suudi Arabistan hariç İslâm âleminin çoğunda bu gece Mevlid Kandili olarak kutlanır. Diyanet İşleri Başkanlığımız bir de 20 Nisanı esas alarak bir Kutlu Doğum Haftası icat etti. Takriben 20 yıldan beri bu kutlamalar git gide dozajı kaçıran bir vaziyet aldı. Konferanslar, paneller, büyük şovlar, çok büyük masraflar. Böylece dinin sadeliğini koruması gereken resmi bir kurum, dine yeni bidatlar katar oldu. Bu toplantılarda, panellerde çok abartılı şeyler anlatılıyor ve Hz. Peygamberin ruhaniyetini rahatsız eden şovlar yapılıyor. Bunları tasvip etmiyorum. Bir kandili iki yapmanın âlemi ne? Din gösteriş değil, sadeliktir. Asıl makbul ibadet ise bireyin geceleyin kalkıp sükunet içinde Allahına yalvarmasıdır. Umarım Diyanet, dinde bir temeli olmayan bu ikinci bidatı kaldırır. Eğer kutlama yapılacaksa bunu bidat olan hafta uygulamalarında değil, geleneksel zamanında yaptırır. Hz. Peygamber, dinin sadeliğini bozan bidatların doğru olmadığını vurgulamış, Kullu bidatin dalâletun: Her bidat sapıklıktır buyurmuştur. Süleyman Ateş (12.05.2007)
Re: Tut Ellerimdenhissediyorum,yaklaşıyorum,sabırla bekliyorumen büyük özlemime kavuşacağım günüölüme sarılacağım onla buluşacağım günü hayal ediyorum heponu hiç bırakmıycamtıpkı sevgilisine sarılınca o'nu hiç bırakmak istemeyen aŞık gibi...güLüne kavuşmuş bülbül gibi.... senin dizelerinin yanında izninle bende bikaç satır paylaşmak istedim üstad ( sevmiceksin biliyorum)
Re: Tut EllerimdenAh be zalim hayat,ipini çektim seninİdâm sehpan oldu şu küçücük yüreğimBen artık acılar deniziyim İnadına çılgın,inadına asiHadi,gücün yetiyorsa durdur beniNe olur durdur beni!Durdur beni,durdur kalbimi
Arkadaşım süper bir paylaşım...emeğine yüreğine sağlık... yüreğinin kaleme dokunuşu hiç bitmesin.
Sindirme.Susturma ve KöleleşmeSİNDİRME, SUSTURMA VE KÖLELEŞME
İnsanlık gelişirken; değişim ve dönüşümlerde yaşamaya devam ediyor. Belki yaşam kolaylaşmıştır ancak köleleştirme, yöneten yönetilen ilişkisi, sürüleştirme uyuşturma ve ayrıcalıklı kesimin mutlu ve rahat yaşama anlayışı değişmemiştir. Öylesine ki köleleştirme köleleşme değişmemiş sadece şekil değişimine uğramıştır. Köleleşme gerçeğini birçok insan dile getirmeye çalışır. Ancak alternatif oluşturma da zorluk yaşarlar. Kimileri bireysel, kimileri parti grubu olarak hareket ederler. Bazı kişiler ve partiler ise duyarlı görünüp duyarsızlıklarını çıkarları için devam ettirirler. Bilgi Çağında; bilgisizlik ve çaresizlik nedeniyle işbirlikçilik moda olmuştur. Aydın mı yoksa kimliksizleşen aydınlar mı var sorusu soruluyor! Ülkelerin yönetimine gelmek için kriterlerin başında, küresel sermaye ve örtülü derin dünya örgütlerin icazeti gelmektedir. Aydınların gaflet ve hıyaneti, aydınlardaki ideolojik körlükten ileri gelmektedir. Bilim adamı ve sorumluluğunu yitirmiş akademisyenler, devşirilen aydınlar ve embesil medya mensupları; sonu kaosa giden yolları döşemektedirler. Dönek Aydınlar ve Diplomalı cahiller kafa karıştırmaktadır. Kimliksizler etkili ve yetkilidir. Beynin biyolojik ve sosyolojik ritmi bozulmuş, siyasi iradeleri felç etmek üzere ve biyolojik ve psikolojik Savaş her alanda her şekilde kural tanımaksızın uygulanmaktadır. İnsan ve toplum üzerinde zihin operasyonları ile kitlesel zihin çökertme silahı kullanılmaktadır. Kontrollü Gerilim Stratejisi; kitlelerin düşünme sorgulama melekelerini alt üst etmiştir. Dinleme merakı insanları sarmalamıştır. Casus yanıbaşınızdadır. İstihbarat sistemlerinin şifreleri elinde olan küresel güç dünyayı dinliyor. Terörün yeni silahı internettir ve siber savaş her alanda sürdürülmektedir. Tele kulak ve medya-siyaset içiçe olmuştur. Özel Hayatın Gizliliğinin İhlali artmıştır. Bu nedenle derin kulaklara dikkat edilmelidir. Korku ülkesi algısı, kitlelerde oluşmuştur. Bilgi toplumu ve çağın gerçekleri ortada iken insanlar teknoloji bağımlısıdır. Tehlikeleri algılamaktan uzaktır. Siber güvenlik ortadan kalmış, bilgisayar yoluyla da takip sürmekte, mailler okunmaktadır. Beyin avcıları işbaşındadır. Yabancılar uzman, gazeteci, danışman, iş adamı akademisyen kimlikleriyle ülkeleri mesken tutmuşlardır. Provokasyonlarını örtülü bir şekilde rahatlıkla yapar hale gelmiştir. Toplumlar; kaosa sokulmuştur. Küresel merkezlerin kaostan kozmosa stratejisi işlemektedir. Bölge ülke lider ve kadroları, figüranlığı kabul etmiş, rollerini oynamaktadırlar. Dikkat edin: Bilgi kirliliği yaratan sosyal ajanlar peşinizde olabilir. Bunlar her meslek grubundan olabilir. Muhbirlik, gizli tanıklık nemalanma ve takdir edilme kimliğine dönüşmüştür. Gazete sayfalarında yer alan ve TV ekranlarında yer alan ucube tipler, ücretli asalak işbirlikçilerdir. Ajan akademisyenler, ajan gazeteciler, ajan siyasetçilerle kolkoladır. Gizli Tanıklık nedeniyle gizemli soruşturmaya maruz kalma endişesi, duyarlı herkeste panik meydana getirmiştir. Asimetrik psikolojik savaş yürütülürken, Kontrollü Gerilim Stratejisi uygulanmaktadır. Köleleşmeyi kabullenen insanları uyandırmak aydınlatmak dünyanın en zorlu yoludur. Günün Sözü: güç, makam, unvan, servet ve şöhret insanın vazgeçemediği tutkularıdır. Nurullah Aydın
İyi Bir Dosta...Şiir.!İyi Bir Dosta… Şiir…
Omuzlar düşerken yavaşça Biriken hasret acısının Ağırlığı altında Kaybedilenlerin ve özlenenlerin Puslu geleceğin bilinmeyen sessizliğinin yankıları Çınlarken beyninin en ince kıvrımlarında bile Bir bahar öğlesinde İsyana çığlık atarken yüreğin Tuttun ellerimden, sımsıcak… ******* Bir sen vardın, bir de şarkılar Yıllardan biriken, yüreğimizde Sıcaktan terlerken, ellerim Soğuktan titrerken, ellerim Bir sen vardın, bir de şarkılar Yankılanan sessiz bir bahar gününde Kuytu bir park köşesinde… ****** Dalgalar vururken kayalara Köpük köpük… Çınlayan sesi kulaklarımda Uğuldayan rüzgarın… ****** Geçmek bilmeyen günler Bir anda akşama vuruyordu Saatin “akrep” kısmını -zehirli- Yanındayken, birden bire… Ne saat dönmüyordu bizim için Ne zaman duruyordu… Bir çırpıda gelen ayrılık vakti Gözlerimin ışıltısını da götürüyordu Batan güneşle… ****** “Karanlıkta bir yıldızdı Gözlerimi kamaştıran, Alev gibi yanan, yüreğimde parlayan ” Bir ada vapurunun yanındaki çarkta Şırıldayan su olmak isterdim Başım sürekli dönsün, dönsün, dönsün… Sormasın balıklar ne olduğunu Deniz parlasın gözlerinde Güneş aydınlatsın yanaklarında Bulutlar yıkansın ellerinde Göçmen kuşlar sana; Büyük mutluluklar getirsin Yüreklerinde… Bir de; Beklediğin sevgiyi ve hayalinde yaşattığın, gönlünü bağladığın her zaman aradığın uğruna feda edebileceğin düşler olan gerçek “sevgi-li”yi getirsin Senin hak ettiğin ve seni hak edebilen… Senin uğruna düşlerini yüreğine gömebilen… ****** Göçmek zamanı geldiğinde Düşlerinden, gözlerinden ve sözlerinden Ardıma bakmadan, gözlerimi kırpmadan ve hiçbir iz bırakmadan sessizce, bir kimsesizlik vaktinde Tüm şehir uykudayken Sokaktaki çöpçülerin süpürgelerinin ucundaki çöpler gibi akıp gideceğim hüznünden içeri Karanlıkta yitirilen umutların ****** Gün batımında kuş sesleri azaldığında Saatin kuşu ayrılık vaktini –guguk-ladığında Elimizde kalan yalnızca Tertemiz yürekte barınan - DOSTLUK- olacak
Re: İyi Bir Dosta...Şiir.!sizler gibi dostlarım olduğu sürece sırtım hiç üşümicek metince gönlünüze sağlık,
birsuu senin gibi dostum oldukça direnmekten yorulmam ben.... güzel yorumuna tşkrlrrr cnmm....
Re: Kutlu Doğum Haftası Üzerine...canım seni özlemiştik forumda.... iyiki geldin ,,iyiki burdasınn...
G i d e r i m......Giderim
Taşa yaprak diyebilir misin? Sen,yılanların ortasında sek sek oynayabilir misin? Gülebilirmisin en kahkaha halinle göbeklerine, marulların? Sen yapabilirmisin, göğsünün kafesinde hapsolmuş yüreğinde yeni devinimler? Akıtabilirmisin çiçek özlerini düşüncelerinle beynine? Daralmış bir pantolon gibi rahatsız ediyor bakışların. Belimi sıkıyorsun. Beynimi de.. Ağzından düşen bal değil inan bana veya ayılardan beni ayıramıyorsun.. Trajik öyküleri kanatlarında taşır suratın. Al olur,mor olur hikayelerin. Simsiyah olur sabrım ,gerilir. Gün geçer,sen geçmezsin benden. Ben geçerim kendimden ; Senden giderim..
SanalKahve © Copyright 2007 - 2014 Tüm Hakları Saklıdır.
|