102 sonuç bulundu

Geri dön

Yalnızlık, İyidir,

 


 

Senem
Sal Nis 30, 2013 4:42 pm
 
Foruma git
Konuya git

Sakarya..

Yol O'nun..Varlık O'nun..Gerisi hep angarya...Yüz üstü çok süründün..Ayağa kalk Sakarya..


mekanın Cennet olsun...


 


 

Tutku
Sal Nis 30, 2013 5:00 pm
 
Foruma git
Konuya git

Beklenen...

Tutku
Sal Nis 30, 2013 4:50 pm
 
Foruma git
Konuya git

Utansın...


 

Tutku
Sal Nis 30, 2013 4:47 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: AnneLer Günü ve Tarihçesi...!!!

Küçük bir erkek çocuk annesine sordu: "Niçin ağlıyorsun?". "Çünkü ben kadınım" diye cevapladı annesi. "Anlamadım!" dedi çocuk. Annesi çocuğu kucaklayıp "Ve hiç bir zaman anlayamayacaksın!" dedi. Babasına "Baba, annem niçin ağlıyor?" diye sordu. Babanın cevabı"Bütün kadınlar sebebsiz ağlayabilen yapıdadır" diye cevapladı.Küçük oğlan büyüdü, yetişkin adam oldu, hala kadınların niçin ağladıklarını keşfedemedi. Nihayet öldükten sonra cennete gittiğinde Allah'a sordu. "Allahım!" dedi. "Kadınlar niçin bu kadar kolay ağlayabiliyorlar?" Allah dedi ki... "Ben kadınları özel yarattım!... Tüm yaşamın ağırlığını taşıyabilecek kuvvette olmasına rağmen başkalarına teselli verecek kadar yumuşak omuzlar, Doğumun acısına olduğu kadar doğurdukları evlatlarının nankörlüğüne dayanabilecek iç kuvvetini verdim. Başkalarının kuvvetinin kalmadığında devam edecek azmi, ailesinin hastalığında yorgunluğa pabuç bıraktırmayacak kudreti verdim. Her türlü şart altında, ve hatta annelerini çok kötü incitseler de, çocuklarını sevmek duygusallığını verdim. Bu duygusallık her yaştaki çocuklarının yaralarını sarmalarına, sorunlarını dinleyip paylaşmalarına yardım ediyor. Kocalarını tüm kusurlarıyla sevmek kuvvetini verdim. Erkeğin kaburgasından onları erkeğin kalbini korumaları için yarattım. Onlara iyi bir kocanın eşini asla incitmeyeceğini fakat bazen destek ve kuvvetini deneyecek davranışlarda bulunacağını anlayacak duyarlı bir zeka verdim. Tek zayıflık olarak kadınlara birer gözyaşı verdim. Tamamen kendilerinin sahip oldukları,ihtiyaçları olduğunda kullanmak üzere...İnsanlık için bir gözyaşı..." diye cevapladı. "Kadını güzel yapan şey ne saçı,ne vücudu, ne kendini ne şekilde taşıdığıdır. Kadını esas güzel yapan sevgisini paylaşabilmesi, fedakarlığı, sorumluluğu, anlayışı,sadece bilgiye değil aynı zamanda kalbe de yönelik aklıdır."
 

 

 
Efe
Çar May 01, 2013 10:33 pm
 
Foruma git
Konuya git

AnneLer Günü ve Tarihçesi...!!!

Mayıs ayının ikinci pazar günü Anneler Günü'dür. Anneler Günü evrensel bir gündür. Dünyada milyonlarca ana bugün çocukları tarafından sevgi ve saygı ile anılır.
 
Anneler Günü ülkemizde 1955 yılından bu yana kutlanıyor. Türk Kadınlar Birliği ülkemizde her yıl çocukları için büyük fedakarlığa katla­nan annelerden birini yılın annesi seçer. Yılın annesinin kişiliğinde tüm annelere iyi dilekler sunulur.
 
Bugün alışageldiğimiz "Anneler Günü" anlamında olmasa da, anneler için yapılan kutlamalar çok eski tarihlere kadar dayandırılabilir. Matriyarkal (anaerkil) düzenin hüküm sürdüğü tarihin ilkçağlarından bu yana İştar, Kybele, Rhea ve daha bir çok yerel ve dönemsel isimlerle analık, doğurganlık niteliğiyle ön plâna çıkmış ve doğanın uyandığı, yeniden doğduğu bahar mevsimi ile özdeşleşmiştir. Patriyarkal düzenin yerleşmeye başlaması, zaman zaman kutlamaların içeriğinin ve şeklinin değişmesine ve hatta bazı dönemlerde gizli olarak yapılmasına sebep olmuşsa da kesintiye uğratamamış; her bahar coşkulu kutlamalar ve sunularla bir gelenek halini alarak binlerce yıl kesintisiz olarak sürmüştür.
 
Anneler Günü kendini 1600'lü yıllarda İngilizler'in "Mothering Sunday" (Anneler Pazarı) kutlamalarında gösterdi. Hıristiyanlığın Avrupa'ya yayılmasından sonra "Anneler Pazarı" kutlamaları ruhani bir güç sayılan "Anneler Kilisesi" ni onurlandırmak amacıyla düzenlenmeye başlandı, doğurganlık ve inanç yine bir araya geldi.İçinde bulundukları dönemde zor koşullar altında yaşayan ve çoğu zaman çalıştıkları yerlerde barınan İngilizler bu özel günde izinli sayılırlar ve tüm günlerini evlerinde anneleri ile geçirirlerdi. Hatta biraz da hristiyan aleminin yortu geleneğinin etkisiyle olsa gerek "mothering cake" adını verdikleri bir tür pasta götürme adeti yerleşmişti. Hristiyanlığın Avrupa'da yaygınlaşmasından sonra bu kutlama, onlara hayat veren ve kötülüklerden koruyan ruhani bir güç sayılan "Anneler Kilisesi" ni onurlandırmak amacıyla değişti. Zamanla kilise festivali Anneler pazarı kutlamaları ile birleşerek, beraber kutlanmaya başlandı.
 
Anneler günüyle ilgili ilk resmi kutlama önerisi ise, Amerika da 1872 yılında Julia Ward Howe tarafından barışa adanan bir gün olarak tasarlandı. İlk defa Boston da bir yürüyüş düzenlenerek kutlandı. 1907 yılında Philadelphia da Ana Jarvis, annesinin ölüm yıl dönümü olan Mayıs ayının ikinci pazarının Anneler Günü olarak kutlanması için bir kampanya başlattı. Bir sene sonra Philadelphia da kutlanan Anneler Günü, Ana Jarvis in izleyenleri tarafından bakanlara, iş adamlarına ve politikacılara ulaştırılarak ulusal olarak kutlanmaya başlandı.
 
Amerika'nın Filedelfiya eyaletinde 9 Mayıs 1966 günü Jarvis isimli bir kızın annesi öldü. Annesini çok seven Jarvis'in üzüntüsü aylarca sürdü. Hayatla kimsesi kalmayan Jarvis ölüm olayına bir türlü alışamadı. Yaşama küstü. Canlılığını, yaşama sevincini yitirdi. Yemedi, içmedi bir ara ölmeyi bile düşündü. Jarvis'in bu durumunu yakından izleyen komşusu Jarvis'le arkadaş oldu. Bir gün yaşlı komşu söyleşi sırasında Jarvis'e «İnsanlar doğar, yaşar, ölür. Bu bir doğa kanunudur.» dedi. Bu iki cümle, Jarvis'i çok etkile­di. Ölümün de doğmak, yaşamak gibi bir doğa olayı olduğunu düşündü. Ancak bu doğruyu bulmak Jarvis'in annesine olan sevgisini azaltmadı. Aradan geçen süre içinde ölüm sözcüğünün soğukluğu gitti. Yerine anne sevgisinin sıcaklığı geldi. Artık Jarvis annesini gözyaşları ile değil severek. anmaya başladı. Acıları azaldı. İçinde arı, duru bir sevgi oluştu.
 
Aradan bir yıl geçti. Bu süre içinde Jarvis, hemen her gün annesinin mezarına çiçekler götürdü. Jarvis'in annesinin ölüm yıldönümünde bütün arkadaşları eve geldi. O gün Jarvis arkadaşlarına:
 
- "Geçen bir yıl içinde çektiğim acılar bana şunu öğretti «Dünyada anne sevgisinin yerini dolduracak hiçbir sevgi yoktur. Yılın bir gününü annelere ayıralım. O günü annelerimizle ilgili anılarla dolduralım. Böylece annelerimize olan sevgi borcumuzu ödeyelim." dedi.
 
Arkadaşları Jarvis'in önerisini çok beğendiler. Birlikte hemen kentin Belediye Başkanına gittiler. Başkan onları dinledi. Öneriyi içtenlikle benimsedi. Daha sonra bu öneri gazetelere, yazarlara anlatıldı. Jarvis ve arkadaşlarının çalışmaları kısa sürede sonuç verdi. Amerika Birleşik Devletleri Kongresi mayıs ayının ikinci pazar gününün Anneler Günü olarak kutlanmasını kararlaştırdı.
 
1911 yılına gelindiğinde hemen hemen her ülkede Anneler Günü kutlanmaya başlanmıştı. Mezopotamya ve Anadolu uygarlıklarının binlerce yıl önce başlattığı gelenek 20. yüzyılın başından itibaren dünya çapında kabul görmüş oldu.
 
Türkiye, Danimarka, Finlandiya, İtalya, Avustralya ve Belçika'da da aynı tarih kabul edilmesine rağmen İngiltere'de ve diğer birçok ülkede Anneler Günü ulusça belirlenen değişik tarihlerde kutlanmaktadır
 
Bütün Annelerimizin gününü en içten dileklerimizle kutlarız.
Sanalkahve Ailesi
 

 

 
 
Efe
Çar May 01, 2013 10:30 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: ağlamak istemiştim ağlamak istiyorum

emeğine yüreğine sağlık çok güzel bir paylaşım olmuş tebrk ederimmm...

Koray
Per May 02, 2013 4:10 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Annem'e Sitem

emeğine yüreğine sağlık arkadaşım güzel paylaşımın için...

Koray
Per May 02, 2013 4:09 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Söz Veriyorum Yüreğim Sana

EMEĞİNE YÜREĞİNE SAĞLIK BACIM GÜZEL PAYLAŞIM OLMUŞ


furim
Cum May 03, 2013 4:50 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: Söz Veriyorum Yüreğim Sana

Telma bu güzel sunum için tşkler emeklerine sağlık


 


Efe
Per May 02, 2013 10:39 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Bıcak Nereye Dayandı...?

Telma bu gündem konularını bizlerle paylaştığın için tşkler. Bıçak nereye dayandı kemiğide parçaladı o bıçak.Allah Ülkemizi her türlü kötülüklerden korusun.Konulara nerdeyse bakar kör olduk

Efe
Cmt May 04, 2013 4:19 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Bıcak Nereye Dayandı...?

Öncelikle bu konuyu dile getirdiğin için sana bir kez daha teşk ediyorum arkadaşım emeğine yüreğine sağlık bende bu konuda bi iki cümle yazmak istiyorum öncelikle hepimizin başı sağolsun reyhanlıdaki saldırıyı nefretle kınıyorum bu bir insanlık suçudur ama bizim medyaya o kadar kızgınımki lanet olsun bu konuyu hiç dile getirmediler hep sessiz kaldılar düşününki bir ülkenin başbakanı bile bu konuda sessiz kalıyor yazık birde barış süreci diyip ülkemizi ne hale getirdiniz başbakanın annesi vefat ediyor tüm kanallardaki eğlenceler programlar iptal ediliyor reyhanlıda 50 insanımız kalt ediliyor vur paylasın çal oynasına devam onlar insan değil değilmi yazık... türk medyasından iğreniyorum ve nefretle kınıyorum...
Koray
Cmt May 04, 2013 5:38 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Bıcak Nereye Dayandı...?

GÜZEL BİR PAYLAŞIM OLMUŞ BACIM EMEĞİNE YÜREĞİNE SAĞLIK. 


furim
Cmt May 04, 2013 5:48 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Bıcak Nereye Dayandı...?

Başbakanın Amerikan televizyonlarından birisine yaptığı diplomatik, toplumsal, ekonomik, siyasi hesapları yakından ilgilendiren açıklamaları sonrasında, bu patlamalar gerçekleşti. Bu patlamaların Başbakan Erdoğan’ın Suriye’ye askeri harekâtla ilgili görüşlerini beyan etmesi sonrasında gerçekleşmesi, kimilerine göre birbirinden kopuk durumlardı; ilgisizlerdi. Hükümet ve kabinedeki bazı isimlerce, patlamaların yaşanmasından sonra bunun “barış sürecini sabote etmek”, “milletimizi provoke etmek” gibi nedenlerden ötürü yapıldığı notu düşüldü. Birkaç saat geçmeden Hollywood filmlerini andıran gelişmeler yaşandı:
1-İçişleri Bakanı  Muammer Güler, Reyhanlı’daki patlamalara ilişkin olayı gerçekleştirenlerin “Suriye’deki rejim yanlısı örgütlerle … irtibatlı oldukları tespit edildi” dedi.
2-Saldırıyı  gerçekleştiren faillerin Suriye’deki istihbarat örgütleriyle bağlantılı olduklarının tespit edildiği de deklare edildi.
3-Failler çok kısa sürede gözaltına alındı; Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, “Suriye istihbaratıyla irtibatlı bir terör örgütünün konuyla ilgisinin tespit edildiğini ifade etmiştik. Şu ana kadar bu kişilerden 9’u gözaltına alınmış durumda. Kendi ifadeleri ve itiraflarıyla bu belirlenmiş oldu.” diyerek suçluların suçlarını itiraf ettiklerini belirtti.
4-Tüm bunlar olurken, kamuoyunun psikolojisi bozulmasın gerekçesiyle olay hakkındaki haberler için yayın yasağı getirildi.
O zaman şu soruyu sorabiliriz: Ortalama bir adi suç vakasından bile daha hızlı açıklığa kavuşturulan bu durum için devlet aygıtlarının bu derece üstün kapasitesi vardıysa neden patlamalar gerçekleştirilmeden önce bunlar devreye sokulmadı? Kilolarca patlayıcı taşıyan araç, her şey ve herkes tespit edilirken, gözetleme teknikleri bu kadar gelişmişken, neden tespit edilemedi; MİT’in istihbarat notlarına karşın? Hal böyle olunca insanın komplo teorilerine inanası geliyor.
 
Efe
Cmt May 04, 2013 5:48 pm
 
Foruma git
Konuya git

Başın Sağolsun Hatay...





Başbakan'ın annesi vefat etti diye eğlence programını erteleyenler, Reyhanlı'da patlayan bombalarla 45 vatandaşımızın ölümüne ilgisiz kaldı. Olay sanal alemde günün konusu oldu. Hatay Reyhanlı'da patlayan iki bomba ile 45 vatandaşımız hayatını kaybetti. Yüze yakın vatandaş da yaralandı. Ancak Türkiye'de büyük infial yaratan bombalar sanki Reyhanlı'da değil, dünyanın öteki ucundaki muz cumhuriyetinde patlamıştı. Başbakan'ın annesi öldü diye eğlence programını erteleyen Acun da dahil olmak üzere bütün kanallarda eğlence programları kesintisiz yayınlandı. Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde peş peşe iki bombanın patlamasından itibaren haber kanallarının saatlerce canlı yayın yaparak bütün gelişmelerini ayrıntıları ile duyurduğu patlamaları televizyonların yöneticileri bir türlü duymadı. Yazıyı kaleme aldığımız saatlerde ölü sayısının 47'ye ulaştığı haberi gelirken televizyonlarda eğlence programları devam ediyordu. Star TV'de Survivor, Atv'de Yağmurdan Kaçarken, Kanal D'de Ben Bilmem Eşim Bilir, Show TV'de Benzemez Kimse Sana, TRT'de Osmanlı Tokadı (komedi dizisi) yayınlarını sürdürdü. Reyhanlı sanki Türkiye'nin sınırları içinde yer almıyordu. Patlayan bomba sanki burada patlamış, sanki 47 vatandaşımız ölmemişti. Bu umursamazlık ve vurdumduymazlıkla yayınladıkları eğlence ve yarışma programları nedeni ile kanalların telefon santralleri duyarlı vatandaşlar tarafından protestolarla kilitlendi. Ancak yayınlar sürdü. Kanal D'de Ben Bilmem Eşim Bilir'de eşler çılgınca yarıştı. Atv'de yayınlanan Yağmurdan Kaçarken disinini izleyenler Reyhanlı'da patlayan bombadan dolayı hayatını kaybedenler değil dizi kahramanına üzüldü. TRT'de yayınlanan Osmanlı Tokadı dizisi ile güldü. Fox TV'de yayınlanan Lale Devri'ndeki entrikalara hayret etti. Ünlendikçe mütevaziliğini kaybettiği için yakın çevresi tarafından da eleştirilen Acun'un tavrı daha da dikkat çekiciydi. Çünkü Başbakan Erdoğan'ın annesinin vefatıyla, annelere saygısından(!) ötürü eğlence programını erteleyen Acun Ilıcalı 47 vatandaşın ölümüyle ocaklara düşen acıya yabancı kaldı. Her fırsatta yayıncıların kulağını çeken RTÜK günlerden cumartesi olduğundan sanırım patlamayı duymazlıktan geldi. Her fırsatta mangalda kül bırakmayan ülkemin aydın yayıncıları reyting yalamaya devam etti kısacası. Bunlara tepki ise sosyal medyadan geldi. Sosyal medya bu vurdumduymazlığa karşı çığ gibi büyüdü. Dün gecenin en çok konuşulan konusu Reyhanlı'da patlayan bombalar ve medyanın vurdumduymazlığı oldu..(gazeteport)








Koray
Cmt May 04, 2013 6:02 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Başın Sağolsun Hatay...

Koray kardeşim emeklerine sağlık . Hayatını kaybeden 50 vatandaşımıza Allahtan rahmet diliyorum.

Efe
Cmt May 04, 2013 6:08 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: •*¨`*•✿ Sessizligin Sesiyim ✿•*¨`*•

Ne Olursan Ol Göründüğün Kadarsın,


Nasıl Görünürsen Görün


Sana Baktığım Kadarsın...!


 


 


 

Senem
Cmt May 04, 2013 5:27 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: •*¨`*•✿ Sessizligin Sesiyim ✿•*¨`*•

Senem adminim emeklerine sağlık 

Efe
Cmt May 04, 2013 5:29 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: •*¨`*•✿ Sessizligin Sesiyim ✿•*¨`*•

EMEĞİNE SAĞLIK SENEM  


furim
Cmt May 04, 2013 5:45 pm
 
Foruma git
Konuya git

Tarihimizdeki Milli Birlik ve Beraberlik...!!!

Vatan AnlayışıVatan, kültürel değerlerimizin bulunduğu bir coğrafyadır. Bu coğrafya ilk bakışta bir kara parçasıdır. Bu kara parçası tehlikeye girdiği zaman, uğrunda kanlar dökülür; canlar verilir. Nice analar yavrularını, nice gelinler yiğitlerini yitirir. O zaman bu coğrafyanın taşı, toprağı, dağı, ırmağı başka bir anlam taşır. Her biri düşmana aşılmaz bir engel ve bir uçurum olur. O toprak parçası hemen baş tacı edilir. Bu cansız coğrafya, her karış toprağı şehit kanlarıyla sulanmış bir vatan olur. Bunun için Mithat Cemal, “Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır.” diyor. Bunun için Orhan Şaik:
 
“Her taşı bir yakut olan bu vatan, Can verme sırrına erenlerindir.” diyor. Yine bunun için Mehmet Akif:
 
“Kim bu cennet vatan uğruna olmaz ki feda,Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda” diyor.
 
Gerektiğinde vatanı savunmak için insanları severek ölüme götüren yüce duygulardan biri de din duygusudur. Özellikle İslamiyet’in verdiği şehitlik makamı hiçbir dinde yoktur. Hiçbir dinde İslamdaki şehit olmak şerefi kadar kuvvetli bir unsur bulunmamaktadır. Bu unsur, bizim tarihimizde, zaferlerin kazanılmasında en büyük etkenlerden biri olmuştur. Analar oğullarını cephelere “Ya şehit ol, ya gazi” diyerek göndermişlerdir. Şehitler ve gaziler sayesinde bugün biz vatanımızda hür yaşamaktayız. Yine onlar sayesinde üzerinde yaşadığımız toprak parçası vatan olmuştur. Diğer yandan, atalarımızın binlerce yıldır bıraktığı camiler, hanlar, hamamlar, kervansaraylar, okullar, külliyeler, köprüler, çeşmeler, saraylar, kışlalar, kütüphaneler, kapalı çarşılar ve çeşitli sanat eserleri, üzerinde yaşadığımız coğrafyayı vatan yapan abidelerdir.
 
Birlik, bütünlük, ortak ideal ve hedefler gerçekleşince insan toplulukları millet haline gelir. Kitle, kalabalık olmaktan çıkar. Nesiller mensup olduğu bir millete ve üzerinde yaşamakta iftihar ettiği bir vatana sahip olur. Kader birliği, tarih birliği ve şuuru böylece doğar. Artık böyle bir milletin mensupları, kaderde, tasada ve kıvançta bir olurlar; birbirlerini seven, sayan, kolayca anlaşabilen, birlikte hareket edip başarabilen insanlar haline gelirler. O halde, vatanın meydana gelmesinde insan elinin ve emeğinin tabiata kattığı nice eserlerin de büyük rolü vardır. Vatan anlayışı kültür ve medeniyet eserleriyle gelişir; derinlik kazanır.
 
Vatanın Bölünmezliği Bilindiği gibi dil, din, tarih, kültür ve ülkü birliği, ahlakta, terbiyede, örf ve adetlerde ortak duygu ve hedefler, ortak davranışlar milleti oluşturur. Millet ile vatan, ruhla vücut gibidir. Bu bakımdan anayasalarımızda “Türkiye Devleti, ülkesi ve milleti ile bölünmez bir bütündür.” hükmü yer almıştır. Millet, kendi vatanında birlik ve dirliği bozmadan, ayrılıp parçalanmadan yaşamalıdır. Ancak bu taktirde o milletin fertleri haysiyetli, huzurlu ve mutlu bir hayat sürebilirler. Şu halde vatanımıza, dilimize, dinimize, kültürümüze, tarihimize, örf ve adetlerimize sahip çıkmalıyız. Mehmet Akif bu görevi şöyle ifade etmiştir
“Sahipsiz olan vatanın batması haktır, Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır.”
 
 
 
 
Milletimiz, uzun ve derin tarihi boyunca hep bu şuurla yaşamıştır. Kendisine daima birleşik ordular halinde saldıran düşmanlarla savaşmak zorunda kalmış; çetin muharebeler, sert mücadeleler sonunda, varlığını kabul ettirmiş, tarih boyunca hür yaşamıştır. Bundan sonra da böyle olacaktır. Çünkü Atatürk’ün dediği gibi: “Gerektiği zaman vatan için tek bir fert gibi yekpare azim ve karar ile çalışmasını bilen bir millet elbette büyük bir istikbale layık ve aday olan bir millettir.” Bu duygular ve düşünceler, bizi vatana bağlamalıdır. Vatan sevgisi olmazsa, ne vatanın ne milletin bütünlüğü korunabilir. Aslında vatan sevgisi, vatan üzerinde yaşayan insanlara, tarihe ve tarihi kültüre beslenen sevgidir. Yoksa kupkuru bir toprak sevgisi değildir. Vatanı sevmek ve korumak, bize atalarımızın emanetidir; ona ihanet edemeyiz, bu dinimizin de emridir. Allah şöyle buyuruyor: “Sizinle savaşanlarla Alllah yolunda savaşın…”
 
 
 
Görülüyor ki; inancımıza göre vatanımızda hür ve huzur içinde yaşamak için, gerektiğinde savaşmak da Allah’ın emridir. Bunun dinimizdeki adı cihattır. Vatan, millet, din ve namus yolunda nöbet tutup, savaşan kimseyi Peygamberimiz, bakın nasıl övüyor: “Hudut ve vatan muhafazası için bir gün, bir gece nöbet beklemek, bir ay (Allah rızası için farzın dışında) gündüz ve gece namaz kılmaktan daha hayırlıdır.” Bir başka hadiste de Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) şöyle buyuruyor: “İki çeşit gözü cehennem ateşi yakmaz, biri Allah korkusundan ağlayan göz, öteki Allah yolunda nöbet beklerken uyumayan göz.”
 
 
 
Görülüyor ki vatanı savunmak, onun bütünlüğünü korumak, kadın ve erkek her Müslümana, ilahi bir görev olarak farzdır. Aynı zamanda, yüce bir milli görevdir.
 

 
 
 
Efe
Pzr May 05, 2013 1:23 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: Tarihimizdeki Milli Birlik ve Beraberlik...!!!

EMEĞİNE YÜREĞİNE SAĞLIK KARDEŞİM. ÇOK GÜZEL BİR PAYLAŞIM 

furim
Pzr May 05, 2013 4:53 am
 
Foruma git
Konuya git

Nice Yıllara

 
Arkadaşlarına güven,
Sevgine sarıl..
Yeniyıl senin başarılarının anahtarıyla tüm kapıları açacaktır..
Mutlu Yıllar olsun!!


 Düşsüz büyük şeyler yapılamaz. 2014 yılında tüm düşlerinizin gerçekleşmesi dileğiyle

  Yeni yıl hepimize kutlu olsun Kırgınlıklar unutulsun Tüm İnsanlıklar dost olsunHepimize neşe dolsun Hergünümüz böyle olsun

 
Gül için dikene razı olur musunuz,
Yoksa dikeni de gülü de red mi edersiniz?
Yeni yıllarda güllerle dolu günlerin dikenleri sizi düşmanları koruyan çitler olsun.  
Mutlu Yıllar!!
 
 

  
 
 
CanFeda_
Per Oca 02, 2014 4:00 pm
 
Foruma git
Konuya git

Hoş Geldin 2014...

YENİ YILIN ÜLKEMİZE ÖNCELİKLE SAĞLIK HUZUR VE MUTLULUK GETİRMESİNİ TEMENNİ EDERİM VE UMARIZ Kİ 2014 YILI  2013 GİBİ REZİL BİR YIL OLMAZ YENİ YIL BİZE YOLSUZLUK SAVAŞSIZ SÖMÜRGESİZ BARIŞ DOLU KARDEŞLİK DOLU BİR YIL GETİRSİN...

Koray
Cum Oca 03, 2014 9:49 am
 
Foruma git
Konuya git
cron