18 sonuç bulundu

Geri dön

Re: Karaktersiz İnsanın Karakteristik Özelliği

ablam kim kızdırdı seni kaleminden  kan damlamış


seni bilen bilir bilmeyen de böyle bir kişiligi tanıma  keyfinden mahrum kalsın Tutku ablam 

Senem
Per Nis 18, 2013 6:19 pm
 
Foruma git
Konuya git

101 Turnuvalarımız devam ediyor...

              Her hafta Cumartesi akşamı 22.00 yapmış olduğumuz 101 turnuvaları devam ediyor.Bir hafta eşli...Bir hafta tekli olarak..Katılmak isteyen oyuncu arkadaşlarımızın turnuva saatinde lobimizde olmaları yeterli olacaktır..
              Bilgilerinize...
Tutku
Per Nis 18, 2013 12:01 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Söz'ün özü...

slm yazınızı okudum  tşk ederim   sanıırm form  böle yazılar la insanları egitmek gerekiyor belden aşa  yazı ile nereey varılmıştır anlayamadım

estetik
Sal May 14, 2013 12:45 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Söz'ün özü...

estetik kişi ne yaparsa kendine yapar..ve yakışanı yapar...

Tutku
Sal May 14, 2013 12:48 pm
 
Foruma git
Konuya git

İNSANIN AKLINA NEDEN KÖTÜ ŞELER GELİR?


Sorumluluk ancak iradî fiiller içindir Yani insan kendi isteğiyle, kendi iradesiyle bir iş yaptığında o işin getireceği sorumluluğu da yüklenmiş olur Ancak, akla gelen kötü şeylerde kişinin iradesi söz konusu değildir Yani, siz kendi iradenizle kötü şeyler düşünmeye karar vermiş ve bunu icra etmiş değilsiniz Dolayısıyla bu konuda bir sorumluluk da taşımazsınız Bunları şeytanın bir vesvesesi bilip üzerinde fazla durmamak gerekir Zira şeytan kalbin yanında bulunan ve “lümme-i şeytaniye” adı verilen bir yerden, insanın kalbine kötü şeyler söyleyebiliyor Bu söylenen söz ve düşüncelerin kalbin malı olmadığına delil, kalbin ondan telaş göstermesidir Mesela; bir insan kirli bir dürbünden gökyüzünün güzelliğini seyretse, bu dürbünün kiri ne seyredene nede seyredilene bulaşır Öyleyse bu gibi söz ve düşünceler de şeytanın fiili olduğundan, bize hiçbir zarar vermez Asıl zarar, onunla lüzumsuz uğraşıp def etmeye çalışmak veya zararlı olduğunu zannedip korkuya kapılmaktır
KoRaTeS__
Cum May 31, 2013 7:11 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: İNSANIN AKLINA NEDEN KÖTÜ ŞELER GELİR?

Vesvese,insanın aklına ve kalbine gelen kötü düşünce ve duygulardır.İnsanın içine doğan huzursuzluk verici kuşkular,yanıltmalardır.Bu düşünceler ve duygular süreklilik kazanırsa insanı rahatsız  eder hale gelir.Vesveseye psikolojide takıntı da denmektedir.Günlük hayatımızda farkında olmadan çeşitli  vesveselere maruz kalırız.Bu son derece normaldir.Aklımıza gün boyu iyi düşüncelerin gelmesi imkansızdır.
Ama aklımızla süzgeçten geçirmeden her akla gelen olumsuz düşüncelerimizi dile dökmekte pişman olacağımız mutlaktır.
Takıntılar kişinin  kendine olan güveniyle alakalı diye düşünüyorum.Akla gelen her olumsuz düşüncenin üzerinde durmadan,beslemeden akıldan uzaklaştırmak kişinin kendi elinde olduğunu da idda ediyorum.Olumsuz düşünceler yaşama bakışla da alakalı..
Olumsuzluklar üzerine odaklanmak;
Eğer olumlu şeyler pahasına olumsuzluklara yoğunlaşıyorsanız, bu, sebat etmekten ziyade pes etmeye eğilimli olduğunuz anlamına gelir.

Çözüm: Ruh halinizi iyileştirmek için mümkün olan her şeye olumlu anlamlar yüklemeye çalışın.
Hissederek düşünme
Bir şeyin doğru olduğuna dair hisleriniz bunu sorgulamanıza engel oluyorsa.
Çözüm: Bunun yerine mantıklı düşünmeye çalışan, görüşlerinizi desteklemek ya da buna karşı durmak için kanıt arayın.İnsanların ne düşündüğünü kesin olarak bilemezsiniz. Kafanızdan yorumlar uydurup buna inanmaktan vazgeçin. Kendinize güvenin.
Herşey elimizde.....

Başkalarını suçlamak ve başarı ya da başarısızlığınızın sorumluluğunu almamak zehirli bir düşüncedir. ’Bu senin hatan’ diye başladığınız cümleler, hayatınızı mahvedebilir.
Kişi kendini sorgulamasını bilmeli..
Eylemlerinizin, başarı veya başarısızlıklarınızın sorumluluğunu almaktan korkmayın. Eylemlerinizin sonuçlarıyla yüzleşmeye çalışın. Kötü sonuçlardan çıkaracağınız derslerle yarın yeni ve daha iyi bir güne uyanacağınızı düşünün.

Tüm olumsuz düşüncelerden uzak kalmamız dileği ile...
Polatcan yüreğine sağlık....

 
 
Tutku
Cum May 31, 2013 8:10 pm
 
Foruma git
Konuya git

ötekileştirmek

SİYAH – BEYAZ + ÖTEKİLER – BİZİMKİLER 05 Kasım 2007İki zıt kutbun, insanlık için neler kaybettirdiğini az çok hepimiz şahit olmuşuzdur... İnsanlık tarihine bakıldığı zaman kutuplaşmaların, hayırlı sonuçlar verdiğini müşahede etme imkânı bulamayız. Örnek vermek gerekirse; İlk inananlar ile müşrikler arasındaki gerginliğin her iki tarafı da yıprattığı bir gerçektir... Burada şunu fark etmemek elde değil... Aklıselim düşünen tarafın da, kazandığı bir gerçektir. Bu gerçek sadece o döneme has olmayıp dünya durdukça da var olacaktır.Kişileri; dinleri, inançları, renkleri, soyları ile küçümsemek ve ayrı bir kategoride değerlendirmek yanlıştır. Her insan, Allah’ın eşsiz sanatının bir eseri olup, dünya denen âlemde yaşama hakkına sahiptir. Birey ve topluluklar, bir ideal uğruna hareket etmekle mükelleftir. Düşüncelerine saygı duymak gerekir. İnsan olarak bakıldığında ortak payda, yaşam özgürlüğü ve düşünce özgürlüğü ön plana çıkar.Kuvvet ve imkân çokluğuna sahip olanın, olmayana zulmetme hakkı yoktur. Olamaz da. Bu doğrudan yola çıkarak, insanları sınıflandırmanın yanlışlığını tarih çok acı olaylarla ispat etmektedir.Kişi ve kişilerin fikir, kuvvet ve mal üstünlüğü ile böbürlenmesi Ahsen-i takvimdeki yaratılış özelliğine de terstir. Kişilere o imkânı veren de vermeyen de kâinatın sahibi olan Allah (cc)’tır. Vermişse, kişinin imtihanının o üstün saydığı şeyle olması içindir. İmkânı elinde olmayanın da imtihanı yokluk karşısındaki davranışlarına bağlıdır. Birde insanları inanışları ile hakir görmek vardır ki; bu işin en çetrefilli merkezine doğru götürmekte. Ayrımcılık yoluna giden bir kişi ve kişiler, şunu da düşünmek zorundadır... “Benim tahammül edemediğim ötekine, bana da tahammül edemeyen bir öteki olabilir mi?” akıl sahibi bunu düşünmek zorundadır... Kutuplaşmayı yaparken kendisinin bir kutup olduğunu, karşı tarafın da ayrı bir kutupta olduğunu, kendisinin düşünce yeteneğinin var olduğu gibi, karşı taraftakinin de düşünme yeteneğinin var olduğunu düşünmek zorundadır. Kuvvet sistemini eline geçiren bir grup baskı ile öteki saydığını sindirme yoluna gidiyorsa, kendi fikrine ve idealine güveninin olmadığı ortaya çıkar. İnsanlar arasında tartışma ortamı oluşturmadan, fikir teatisi yapmak isteyen biri; fikirlerinden çok davranış ve yaşayışı ile karşı tarafı etkilemeli ki, karşı taraf onda gördüğü güzel haller sayesinde, yolunu değiştirebilsin veya saygı duysun.Sözü ile davranışı bir olmayan bir insanın, insan üzerinde etkili olması imkân dâhilinde değildir. Bu durumda iken ısrar etmenin neticesi, cebir kullanmaya doğru zemin hazırlar. Küçümseme duygusunun benliğe hâkimiyetinde, öteki ve beriki tabirinin netliği ortaya çıkar.Bir zamanlar bu ülkede sen-ben, siz-biz, sağ-sol gibi kutuplaşmaların faturasını ülke olarak çok pahalıya ödemiş bir toplumuz. İşin garip tarafı o zaman kutuplara ayrılmış olanlar, bugün aynı kahvehanede karşılıklı oyun oynayıp, eğlenebilmektedir. Karşı taraf diye ayrım içine sokulan ve birbirlerine acımasızca saldıran o guruplar, şimdi barışık halde yaşamaktadır... Bu da şunu göstermektedir ki; dikta edilen fikir ve ideolojiler ilelebet baki kalamaz. Akl-ı selim düşünen bunların yanlış olduğunu anlar. Denilebilir ki; o zamanlar birbirine silah çeken gençlik akl-ı selim değil miydi?.. Elbette akl-ı selimdi... Fakat insanları her yönden kuşatmış olan, benlik daha fazla ön plana çıkmıştı. Kimisi de yarınından endişe duyar haldeydi. Taraf olmanın menfaat teminine dayandığını sanmıştı. Benim gibi düşünmeyenin yaşama hakkı yok dendiği zaman, dünyadaki bütün insanlığı karşı tarafa koymuş olursunuz. Çünkü her insanın dünyaya bakış açısı çok farklıdır. Bu bakış açısını, kılık kıyafetiyle, davranışıyla, yaşayışıyla, vs. belli etme hakkı vardır... Ama benim gibi düşüneceksin, benim gibi giyineceksin, benim gibi, benim gibi dediğiniz zaman ortama gerginlik hâkim olur... Bu durum da hem kişi, hem de toplum için zarar verici bir hal alır. Bir de bakmışsınız ki, kronikleşmiş ve tamamen zıt kutuplar içinde bir insan toplumu çıkar ortaya. Yaşam, düşünce, konuşma, yazma, vs, bütün kişiye özel haller zorlaşır.Bir zamanlar gençleri kutuplaşmalarla birbirine vurduran perde arkasındaki senaristler, bugün gençliğin eğitimli olması ve oyuna gelmemesi karşısında, yeni oyunlar sahnelemekle meşguldür... Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV) der ki; “Bir insan, bir yılan deliğinden iki kere ısırılmaz.” Bu hadis’e dayanarak, şayet ısırılırsa, onun aklından zoru vardır. Son söz olarak şunu belirtmekte yarar vardır... “Kutuplaşmalar insanlığa yarar yerine zarar verir. Bu gök kubbenin altında, her canlıya yetecek kadar rızık var iken, hep benim olsun sevdasına gidenlerin tarihte de var olduğunu ve onların da bir avuç toprak olup gittiklerini her akıl algılayabilecek kudrete sahiptir..”Dünya herkese yeter... Tahammül etmesini bilmek erdemlik sıfatının en güzel yanıdır. Hayvanlarda aynı ırk ve cinstekiler arasında ötekileştirme olsaydı ne olurdu?Yarınınız bugününüzden daha iyi olsun...FİTNE FESADA YER VERME HERŞEDEN ÖNCE KALP TEMİZ OLACAK NİYET TEMİZ OLACAK
KoRaTeS__
Cum May 31, 2013 6:50 pm
 
Foruma git
Konuya git

Sevgi.....

Sevgi, insanın başka bir insana ya da varlığa duyduğu en yüce hislerden biridir. Sevginin yüzlerce tanımı yapılabilir. Bazıları için dünyanın varoluş sebebi, bazıları içinse hayatın tadı tuzu, kimileri içinse varlık sebebimizdir.
 
          İnsanlarda merhamet duygularının en üst seviyede olmasını paylaşma ve yardımlaşma gibi erdemlerin açığa çıkmasını sağlayan güç sevgidir. Sevgi çok çeşitlidir: Anne sevgisi, vatan sevgisi, çocuk sevgisi ve daha yüzlercesi… çeşitleri ne kadar çok olursa olsun sevgi denilince hepsinde de ortak olan bir nokta vardır ki o da koruma içgüdüsü. İnsan neyi severse sevsin şekli değişse de amacı her zaman ona zarar verilmesini engellemek ve her şeye karşı onu korumak oluyor. Sevilen varlık el üstünde tutulup tabiri caizse “gözden bile kıskanılıyor.”  İnsanoğlunda sevgi denen duygu olmasaydı herhalde tüm insanlar sadece kendi için yaşar başkalarını düşünme ihtiyacı hissetmezlerdi ama sevgi insanın sadece kendisini düşünmesini engelliyor. Çoğu zaman sevgi ve “aşk” birbirine karıştırılan iki duygu olmuştur. Aşk, çoğu zaman saplantılı bir duyguyu ifade ederken sevgi daha daha gerçekçi bir duygudur. Çünkü bazı aşkların sonucunda mantık devre dışı kalarak olumsuz davranışlar meydana çıkabilir ama sevgi bu tür saplantıları içerisinde barındırmaz. Sevgi, Yunus Emre, Mevlana gibi gönül insanlarının nazarında “yaratılanı severiz, yaratandan ötürü” şeklinde ifadesini bulmuştur. Çıkardan, menfaatten uzak karşılıksız bir sevgidir onların nazarında. Her şeye karşı koşulsuz bir kabul ve her şeyi anlama çabasının sonucudur.
 
         Sevgi, şefkat ve merhametin kalplerimize üflenmesidir. Tüm yaratılmış varlıklarda güzel tarafları görebilmek ve muhabbet duyabilmektir. Yunus Emre gibi “sevelim, sevilelim; dünya kimseye kalmaz” diyebilmektir gerçek sevgi.
MUTLU___
Pts Ağu 12, 2013 10:33 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: BENİMLE YAŞLANIRMISIN

Bugün en çok seni özledimÖnce rüyamda gördüm seniKalktığımda sen vardın aklımdaYanımdaydınSanki seninle geçirecektim tüm günüBu sefer mutluluk verdi özlemin banaBütün gün sana yoğunlaştım...Öğleye dogru acıtmaya başladı özleminGülüşün aklıma gelmeye başladı....Sonra camın önüne gittim bi sigara yaktım.....Giderek beynimi kemirmeye başladı duygularımın karmaşıklığıve çaresizliğim midemi bulandırıyorduBeklemiyordum artık aramanıÖzlüyordum işte.....Yanımda uyumanı,doya doya gözlerini seyretmeyi istiyordum ama yoktun işteBugün her şeyi seninle yapmak istedim.Bide olacakmış gibi bir sürü hayal kurdumOnlarda mutlu eder gibi oluyor ama gerçekle yüzleşince geçiyorişte...Sonrada içimdeki yorgunluk ve küskünlük...Şımarıklıktan nefret eden ben bugün seni şımartmak istedim..Kendim için yaşayan ben bugün senin için yaşamak istedimBugün en çok seni özledim benBütün alışkanlıklarını,ne biliyim yürüyüşünü falan göresim geldi...Bir dokunuşunu,bir bakışını,sesini duymayı...Seninle olmayı en çok bugün özledim ben...
              Yüreğine sağlık can kardeşim
Turku
Pts Ağu 12, 2013 12:18 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: yürekten gelen bir hikaye

Sabır ve dua müslümanın en kuvvetli silahıdır. Güzel bir paylaşım olmuş emeğine sağlık.

Hacegan__
Sal Ağu 13, 2013 11:52 am
 
Foruma git
Konuya git

Kartallar ve İnsanlar...

Kartallar ve İnsanlar

Kartallar, kuş türleri içinde en uzun yaşayanıdır. 70 yıla kadar yaşayan kartallar vardır. Ancak bu yaşa ulaşmak için,... 40 yaşındayken çok ciddi ve zor bir karar vermek zorundadırlar. Kartalların yaşı 40′a vardığında pençeleri sertleşir, esnekliğini yitirir ve bu nedenle de beslenmesini sağladığı avlarını kavrayıp tutamaz duruma gelir. Gagası uzar ve göğüsüne doğru kıvrılır. Kanatları yaşlanır ve ağırlaşır. Tüyleri kartlaşır ve kalınlaşır. Artık kartalın uçması iyice zorlaşmıştır. Dolayısıyla kartal burada iki seçimden birini yapmak zorundadır; Ya ölümü seçecektir. Ya da yeniden doğuşun acılı ve zorlu sürecini göğüsleyecektir. Bu yeniden doğuş süreci, 150 gün kadar sürecektir. Bu yönde karar verirse, kartal bir dağın tepesine uçar ve orada bir kaya duvarda, artık uçmasına gerek olmayan bir yerde, yuvasında kalır. Bu uygun yeri bulduktan sonra kartal gagasını sert bir şekilde kayaya vurmaya başlar. En sonunda kartalın gagası yerinden sökülür ve düşer. Kartal bir süre yeni gagasının çıkmasını bekler. Gagası çıktıktan sonra bu yeni gaga ile pençelerini yerinden söker çıkartır. Yeni penceleri çıkınca kartal bu kez eski kartlaşmış tüylerini yolmaya başlar. 5 ay sonra kartal, kendisine 20 yıl veya daha uzun süreli bir yaşam bağışlayan meşhur “Yeniden Doğuş” uçuşunu yapmaya hazır duruma gelir. Kendi yaşamımızda sık sık bir yeniden doğuş süreci yaşamak zorunda kalırız. Zafer uçuşunu sürdürmek için, bize acı veren eski alışkanlıklarımızdan ve anılarımızdan kurtulmak zorundayız. Ancak geçmişin gereksiz safrasından kurtulduğumuzda, deneyimlerimizin yeniden doğuşumuzun getireceği olağanüstü sonuçlarından tam olarak yararlanabiliriz. İnsanlar ile hayvanları ayıran en önemli özelliklerden bir tanesi hayvanların düşünmemekten kaynaklanan, içgüdüsel olarak karar verebilmeleri ve uygulayabilmeleridir. İnsanoğlu düşündükçe karar vermekte zorluklar yaşıyor ve kararsızlığı seçiyor. Bazen kararlarımız acı da verse her zaman “Yeniden Doğuş”u müjdeleyebilir.
Siyahin_Matemi
Pts Ağu 12, 2013 7:50 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: bu tutku ablama ve yeşil evren ailesene

 
              Celilomm canım sağolllllll.. Bu ne güzel sürpriz..Yüreğine sağlık...Sağlıklı mutlu huzur dolu Bayramlar diliyor ,gözlerinden öpüyorum.....Yeşil Evren ailemiz adına....ve kendim adıma...çok teşekkürler...
Tutku
Cmt Ağu 10, 2013 1:40 pm
 
Foruma git
Konuya git

Bu çekime yasak konurmu..?



Fotoğraf: İşte Sinan Çetin'in yasaklı reklamı >>>> Ayrıntılar için http://bit.ly/165yG8B

 

İşte Sinan Çetin'in yasaklı reklamı >>>> Ayrıntılar için http://bit.ly/165yG8B


Tutku
Per Ağu 15, 2013 1:07 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Bu çekime yasak konurmu..?

Yüreğine sağlık USTAM

Turku
Per Ağu 15, 2013 4:56 pm
 
Foruma git
Konuya git

hayat nedir annne





Hayat Nedir Anne?
benim hiç sapanım olmadı anne, ne kuşları vurdum, ne de kimsenin camını kırdım... çok uslu bir çocuk değildim ama, seni hiç kırmadim, hep boynumu kırdım. ben hayatım boyunca bir tek kendimi vurdum! .. suskun görünsem de, fırtınalı ve mağrurdum anne. bir mızrak gibi, aynada hep dik durdum anne! .. ben sana hiç bir gün laf getirmedim, leke sürmedim. ama göğsümü çok hırpaladım, kalbimi çok yordum... ben hayatım boyunca, en çok kendimi sordum! ... benim hiç sevgilim olmadı anne, ne bir yuva kurdum, ne bir gün şansım güldü... öpemeden bir bebeğin gidişini, tükendi gitti çağım... kimi yürekten sevdiysem, yüreğini başkasına böldü... bir muhabbet kuşum vardı, o da yalnızlıktan öldü... sen beni göğsünde hep acılarla mı soğurdun anne? yoksa evlat diye, koca bir taş mı doğurdun anne? eziyet degilim, zahmet değilim, musibet hiç değilim; bir senin mi balına sinek kondu, söylesene! doğurdun da beni, ne ile yoğurdun anne? benim hiç hayalim olmadı anne... ne seni rahat ettirdim, ne kendim ettim rahat... BİR MUTLULUK FOTOĞRAFI BİLE ÇEKTİRMEDİ BU HAYAT! kaybolmuş bir anahtar kadar sahipsizim anne... ne omuzumda bir dost eli, ne saçımda bir şefkat... say ki yollardan akan, şu faydasız çamurdum anne... say ki ıslanmaktım, üşümektim, say ki yağmurdum anne! bunca yıldır gözyaşlarını, hangi denizlere sakladın? oy ben öleyim, SEN BENİ NE DİYE DOĞURDUN ANNE? ? ?



 


Desinyo
Pzr Ağu 18, 2013 5:00 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Bu yılın insan hakları ödülünü alan Videosu...İNSANLIK.

bende       yeşil   evenin   bir    üst   yöneticisi  olarak   sevgiler  saygılar  sunarımmm     emeginize   saglık  tşkler  sagolun   var  olun  hep   yeşil  evren    yönetim       şefi    desinyom
SiSile
Sal Ağu 20, 2013 6:20 pm
 
Foruma git
Konuya git

İnsanlar vardır..

İnsanlar vardır; Gelip geçerler hayatlarımızdan. Kimi hiçbir iz bırakmaz ardından, Kimi hafifçe okşar ruhumuzu, Kimi de hüzün bırakır ardından. İnsanlar vardır; Usulca sokulurlar içimize, Sonsuzcasına orada kalsın isteriz. Bazıları serap gibidir, Yokluğunda hayalleridir gerçeğimiz. İnsanlar vardır; Konuştukça su olur akarlar kalbimize, Kan gibi, Can gibi, Canan gibi. İnsanlar vardır; Işığı sönmüş yıldızlar gibi çaresizdirler. Açtın mı kollarını, Kalbine doldururlar ışığı. İnsanlar vardır, Soğuk duvarlar misali Gülümsemenin sıcaklığını bilmezler, Bilseler de sevmezler. İnsanlar vardır, Gelip geçerler hayatlarımızdan Kimi depremlerle, Kimi fırtınalarla. Ben kalanlardan yanayım. Gitmeyenlerin sadakatini ve sabrını severim, Sarılıp bırakmayanların sıcaklığını...
Tutku
Cmt Ağu 24, 2013 3:15 pm
 
Foruma git
Konuya git
cron