Öncelikle Cengiz Beye Teşekkürlerimi Sunuyorum
Forumda Görsel ve Yazılı Olarak
Daha Önceki Gibi Nasıl paylaşım
Yapabileceginizi Açıklayan
Bir Paylaşım Sunacagım
Ve kendi Adıma Konuşuyorum
Aradıgımız Herşey Burda Mevcut
Bu Forumun Eski Halini Biliyorum
Onu Ekleseydik Asıl Ozaman Begenmezdiniz
Eski Forumda Kullandıgınız Özelliklerin
Daha Fazlası Bu forumda Mevcut
Sadece Gözleriniz Alışmadıgı İÇin
Tuhaf Gelmekte
İşin Aslında Sitemiz İçin En Uygun
Forum BUdur Editörümüz
Çok Gelişmiş Ve Cengiz Bey Kendisi Ugraştı
Bizler İçin Geliştirdi Eksiklerimizi
Tamamladı Bizzat Buna Şahitim
Genel Olarak Bu forumun Eski Halinden
Nelerden Şikayer Vardı
Ve Diger Forumdan Neleri BU
Editörde Görmek İstersiniz
Az Çok Toparlayıp Kendisine Rica Ettik
Sagolsun Geç Oldu Fakat Temiz Oldu
Sizler İstemezmisiniz Paylaştıgınız Şiir Haber veyahut
Herhangi Birşey Googlede Çıksın
Daha Geniş Kitleler Emeginizi Görsün
Tabiki İstersiniz
Biz Direk Bir Forum Sitesi Degiliz
Bizim Gibi Birçok Oyun Sitesinde
Forum Bölümü Var
Fakat Bu Tür Editörü Kullanmayan
Hiçbir Sitenin
Emegi Görüntülenmiyor
Site Üyeleri Hariç Geniş Kitleler Tarafından
Emeklerimizin Okunması Begenilmesi
Tabiki Sizlerinde Hakkı Ve Ben Eminimki
Siz Saygı Deger Paylaşımcılar Bu Forumuda
Zirveye Taşıyacaksınız Hep Birlikte
Elimizi Taşın Altına Sokmalıyız
Saygılarımla Senem
17 sonuç bulundu
17 sonuç bulundu • 1 sayfadan 1. sayfa
Ne yaptıysam olmadıBelki bir yürekti benim sana verebileceğim tek bir yürek Belki fazlasını isteseydin, senin uğruna canımı bile verirdim Sana olan sevgimi küçük bir kalbe sığdırdım. Küçük bir yüreğe Sana yaşadığın acıları unutturmak en büyük dileğimdi En büyük hayalim, en büyük umutumdu sana bir şeyleri unutturmak Başaramadım, yenildim hayatta her şeye kafa tutan ben yenildim Unutturamadım geçmişi, unutturamadım yaşananları bütün sevgimi Bütün ömrümü sana atasam bile yine de unutturamadım Geçmiş aramızda hep bir sır perdesi gibi kapalı kaldı bir türlü aralayamadım Hep o perdenin arkasında masum ve sessiz kalmayı tercih ettim Yeterki sen mutlu ol diye, mutlu olman için uğraştım elimden gelen buydu Fazlasını yapmaya gücüm yetmedi. Başaramadım fazlasını Bir ufak yüreğin beni sevmesini istedim, ama bu yürek sana ait olsun istedim Başaramadım, sevdiremedim kendimi, zorla güzellik olmaz diyorlardı . Söyleyen doğru söylemiş zorla kendimi sevdiremem, başkasının yerini tutamadım Özlemler hep geçmişe dönük, hasretler hep maziye dönük oldu Hiçbir zaman yenilgiyi kabul etmeyen ben artık kabul ediyorum, yenildim Beni hiçbir güç yıkamadı şimdiye tek beni yıkan sadece hayallerimin yıkılması oldu Bilmiyorum senden başkasını severmiyim, bir daha birinin sevgisine inanırmıyım Bilmiyorum içimde her satırın altında kanayan bir yürek, sızlayan bir yara var Acı çekiyor her bir kelimede kanıyor yüreğim, sızlıyor içimdeki yara iyileşmiyor Her gün yüreğime saplanan bir mızrak misali bu yüreğe her gün bir acı saplanıyor Unut istedim benim gibi geçmişi, duyguların tüm sevgin bana ait olsun, yalnızca bana Hasretin özlemin yalnızca bana ait olsun istedim, başaramadım yine yenildim Ne savaşlar gördü, ne kurşunlar yağdı bu ruhu ölmüş bedenime Hiç biri düşüremedi bu bedeni, hiç biri yıkamadı, yine dağ gibi ayakta durdum Bir dağı ancak ne yıkar biliyormusun ey kara gözlü güzel sevdiğim Toprağın altından akan ve biriken küçücük bir su kocaman bir dağı yok eder Acılar her gün biraz daha yakıyor yüreğimi, her gün biraz daha acı çekiyorum Bu her şeye karşı tik durmasını bilen bedenim artık biriken acılara dayanmaz Çok şey mi istedim hayattan, çok şey mi istedim insanlardan bilmiyorum İstediğim şey maddiyat olmadı hiçbir zaman, istediğim tek şey sevmek sevilmek oldu Sevdim çok sevdim, hani derler ya allahına kadar sevdim. Canımı verecek kadar sevdim Nerden bilebilirdi ki severek büyük bir günah işledim. Seni sevdiğinden ayırdım Nereden bilebilirdim ki bir kara kedi gibi sevenlerin arasına girdim Bedenin benimleyken ruhun hep geçmişe dönük olduğunu gösterdin bana Yenildim işte belki de bir aşkın vebali, bir aşkın günahı bu kadar ağır geldi bana Taşıyamadım bu geçmişin vebalini ağır geldi bedenime, yıkıldım düştüm yerlere Her yere düşüşümde birileri elimden tutmasını beklerken, üzerime basıp geçti herkes Gururum çiğnendi, umutlarım, senin için kurduğum hayallerim yıkıldı, hepsi yok oldu Bilmiyorum belki de hak ettim ben bu acıları, belki istediğin gibi biri olamadım Belki allah vergisi başkaları gibi yakışıklı, başkaları gibi çekici olamadım. Yakışıklı ya da güzel olamamak insanların sucumu, bence kimsenin sucu değil Çünkü insanın yüzüne yüce allah elleri ile şekil verdi, kimse suçlu değil ki Allahın yarattığı herkes güzeldir benim gözümde, yüz güzelliği değil yürek güzelliğidir Kalp temizliğidir önemli olan, yüzü güzel olup boyu postu yerinde olan tabi ki vardır Ama yürek güzelliği nadir insanlarda bulunur, en önemlisi de yüreği güzel olsun insanın Sevdiğine sadık olsun, sevdiğine sahip çıksın, sevdiği varken başkalarını aramışın gözleri İşte en büyük güzellik adamlık budur, en büyük sevgi en büyük aşk budur. Ben bunu göstermeye çalıştım hep sevdiğim insanlara, ama hep yarı yolda kalan ben oldum Hep önemsenmeyen ben oldum. Ben her gün sevgimin üzerine biraz daha sevgi kadarken Beni sevdiğini sandığım insanlar benden her gün biraz daha alıp götürdüler Ne mi kaldı geriye yıkılmış viraneye dönmüş bir aşk ve tat alamadığım bir dünya İlk kez yenilgiyi kabul ediyorum. İlk kez hayata küsüyorum ve ilk kez severken gidiyorum
Re: Herkse bir soru sadeceslm kardeşim burada yalan olan ne insanlar, ne sanal ne de sevgilerdir. Bazı insanlar vardır toplumda asla yerleri olmamış kişilik ve karakterleri bakımından toplum tarafından dışlanmış insanlardır. belki toplum içerisinde hayatı boyunca hiç yer bulamamış, adam gibi biriyle oturup bir yemek yiyip bir çay içememiş insanlar vardır. Bu tür insanlar sanalda da aynıdır. real hayatta kişiliğini kaybetmiş insanlar önüne pc denen bir perde çekerek, onun artına sığınarak bazı şeyler yapmaya çalışmaktadırlar. Benim görüşüm kişinin karakteri hiç bir yerde değişmez. sadece hani bazı insanlar olurya normal hayatta bir kediden bile korkarlar. ancak bir bardak bira içtikleri zaman kendilerini dünyanın efendisi olarak görürler. aynen sanalda da böyledir. uzaktan insanları tehdit etmek bayanlara hakaret etmek ya da küfür etmek. Ne bileyim, hiç bir işi yoktur kendini doktor. mühentis, avukat olarak tanıdırlar. bir araştırırsın bakarsın adam ya hastanede temizlik görevlisidir. ya avukatın yanında çalışan bir sekreterdir. Sanaldaki bu tür insanları ben sarhoş insanlara benzediyorum. bilinç altına yerleşmiş bazı şeyleri, nasıl olsa insanlar bilmiyor diye farklı şekilde aktarmaya çalışarak. kendilerini adam yerine koydurmaya çalışırlar. tabiki burada da zaman geçtikce gercek yüzlerini karakterlerini mutlaka bir şekilde ortaya koyarlar. bunun için sanal ya da real denen bir şey yoktur. kişilik insanın özünde, içinde olan ve çevre ve aile terbiyesinden kaynaklanan bir şeydir. İnsanın yetişme tarzı karakteri neyse nerde olursa olsun bunu mutlaka belli eder.
Sevgi konusuna gelince, burada da aynı şeyden bahsedeceğim kardeşim. Sevgi sanalda farklı realde farklı değildir. İnsanın içinde kişilik varsa adam gibi realde de olsa bir kişiyi sever ona saygı duyar. sevdiğine sahip çıkar. Sanalda da bu aynıdır. eğer insanın sütü bozuksa realde de bir kaç kişiyi idare eder sevdiğine ihanet eder sevildiğini sanan kişiyi aldatır. sanalda da aynıdır. bir bakarsın bir sitede bir sevgili, bir bakarsın başka bir nikle başka bir sitede bir sevgili tabiri yerindeyse bir küçük dünya içinde kırk tilkiyi dolaşdırır ve hiç birinin kuyruğu bir birine değmez. Adam olduktan sonra, dürüst olduktan sonra sevgi ve saygı asla yalan olmaz. bu da bir karakter meselesidir. hani derler ya adam gibi sevmek. İşte kardeşim bu sevgili nerede olursa olsun, ona sahip çıkacaksın, ona saygı duyacaksın ve kendine yapılmasını istemediğin hiç bir şeyi ona yapmayacaksın. kısacası realdede olsa sanalda da olsa adam gibi seveceksin. tşk ederim.
Re: (((( Adam gibi adam olmak ))))TEŞEKKÜR EDERİM NAZLI ZAMAN AYIRIP OKUDUĞUNUZ İÇİN
Senden başkası asla olmayacak, Bir okyanus misali sevdim seni, bu sevgi asla bitmeyecek Kalbimin en derin yerine koydum sevgini asla çıkmayacak Bir bahar çiçeği gibi sevdim seni ama asla solmayacak Delikanlıca sevdim seni senden başkası asla olmayacak Sevmek yürek ister dediler, seni sevdim yüreğimi eline verdim Gönül bahçem kurusa da sevgilerin en kutsalını önüne serdim Ben lafla değil, bir çıkar için değil, seni en kutsal duygularla sevdim Ben bin kişiyi değil, yalnızca bir kişiyi adam gibi delikanlıca sevdim Emanet olan bir canım var bedenimde bir gün geri vereceğim Bu aşkın sonunda ölüm olsa da, sonu olmasa da tek seni seveceğim Gitsen bile bir gün sevginden şüphem yok, ölene kadar bekleyeceğim Yemin ettim, sonunda ölüm olsa bile yine de delikanlıca seni seveceğim Ne yağmurlar, ne fırtınalar atlattı bu sevgimiz, yine de ayrılmadık Nice kahpeliklere maruz kaldı sevgimiz yine de yıkılmadık ayakta kaldık Sevgimiz öyle büyüktü ki yılmadık, yıkılmadık aşkımız için savaştık Bizi kaybetti sananlar yanıldı, çünkü biz daha büyük sevgiyle bir birine bağlandık Ayırmaya çalıştılar bizi, üç kuruşluk insanlar yıkabilir mi bu büyük sevgimizi Gördüğüm en mert, en dürüst, en namuslu kadınsın hep savundun aşkımızı Kimseye boyun eğmedin, kimseye gönül vermedin verdiğin sözde durdun hep Canımdan çok sevdim seni, kimse ayıramayacak bizi her ne olursa olsun sebep Yazdığım her şiirde sen, dinlediğim her şarkıda sen, başkası olmayacak Yastığımdaki yerin ölene kadar senindir , başkası başını koyamayacak Bir ömür sanadır yeminim, sanadır sözüm, seninle başladı seninle bitecek Sana delikanlı sözü bu hayatımda bir balım var başkası asla olmayacak Bir heves değil benim sevgim, nasıl anlatılır bilmem belki de bir tutku Hayatta her şeye küssem de beni hayata bağlayan senin bir gün olma umudu Bu kalbi sana verdim, bu kalp de sen olacaksın başka aşk olmayacak Bir gün bırakıp gitsen bile, hep seni seveceğim başkası olmayacak
KorkuyorumBir gün bir şekilde seni kaybetmekten, seni bir daha görememekten Hayatımdan çıkıp giderek beni kimsesiz bırakmandan korkuyorum Bir gün dahi olsa yokluğuna katlanamazken, bir ömür gitmenden Beni yine sensiz bırakarak, hayatımdan çekip gitmenden korkuyorum Korkuyorum işte bir türlü alışamadığım sensiz bir sessizliğe gömülmekten Yine çaresizce ellerim koynumda, kimsesizler gibi seni beklemekten Yine eskisi gibi yağmura susamış çöllerin yağmuru beklediği gibi beklemekten Her bir gün geçtiğinde hasretine biraz daha susamaktan korkuyorum Alışamadım bir türlü sensiz gecen zamana, alışamadım uzaklarda olmana Alışamadım aramıza giren dağların artından sana elimi uzatmaya Sana uzattığım ellerimin sürekli boş kalmasına bir türlü alışamadım Bir gün yakınında olup da sana uzattığım ellerimin boş kalmasından korkuyorum Maziyi yaşamak ikimize de hep acı verdi, hep hayatımıza şerefsizler girdi Saygı gösterdik, sevmesini bildik aldatıldık ama hep sevgimize sadık kaldık Biz sevdikçe, biz dürüst oldukça hep aldatıldık, canda da keklik olarak görüldük Yine sensiz kalıp, aldatılmaktan ve ikimizin de yine üzülmesinden korkuyorum Hayata tutunduğum o küçücük ellerinin ellerimden kayıp gitmesinden Bir gün benden bıkıp, benim yerimi başak birisinin almasından korkuyorum Korkuyorum işte dokunmaya kıyamadığım saçlarına başkasının dokunmasından Bakmaya kıyamadığım üzüm karası gözlerine başkasının bakmasından korkuyorum Korkuyorum işte balım, artık her şeyden korkuyorum, seni üzmekten korkuyorum Hele seni üzdüğümde yüreğimde hayat boyu bir yara olarak kalan ağlaman Her hıçkırarak ağladığını duyduğumda sanki yüreğimden bir şeyler kopmuş gibi Yine bir gün hıçkırarak ağlamanı duymaktan, seni yine üzmekten korkuyorum Oysa öyle büyük bir sevgiyle, öyle büyük bir aşk ve sadakatle bağlı ki sana bu yürek Senden başkası değil bu kalbime girmek, bir gün cansız kalacak bedenime bile dokunamaz Çünkü bu yürek ve bu beden sadece sana ait, sadece senin için yaşamaya çalışıyor İşte senin sevginle yaşamaya çalışan bu yüreğimin bir gün boş kalmasından korkuyorum Öyle temiz, öyle büyük bir aşkla, öyle büyük bir sadakatle bağlı ki sana bu yürek Bütün dünya bir araya gelse sana olan aşkımdan, sadakatimden vaz geçiremez beni Bu kadar güzel duygularla, kelimelere sığdıramadığım büyük bir sevgin var ki içimde Bu yüreğin bir gün sana muhtaç olan sevginden uzaklaşmasından korkuyorum Seni yüreğimin en derinine yazdım, hiçbir silgi hiçbir güç silemez yüreğimden seni Mutlulukların en güzelini hak eden sen, hak ettiğin mutluluğu bulamazsın diye korkuyorum Kara gözlerinde yaş olmasın, hep mutlu ol, hayat sana da gülsün diye uğraşıyorum Mutluluğunu bir gün bozarlar, seni üzerler, o güzel kalbini kırarlar diye korkuyorum
Öylesine bir mektup...Öyle içimdesin ki. Yanağımda dolaşan rüzgardan daha gerçek dokunuşların. Küçük, ürkek, kesik dokunuşlarınla, belki de her zamankinden daha yanımdasın. Yani öylesine, o kadar bensin ki. Ah nasıl anlatsam. Boşuna bu çabalarım, doğru kelimeleri aramalarım. Ne kitaplar yazıyor, ne de sözlüklerde karşılığı var. Yalnızca hissediyor insan, yaşıyor. Kelimeler eksik, kelimeler yaralı. Kelimeler cılız.
Taşımıyor, anlatmıyor, tanımlamıyor bu duyguyu. Ben de. Çok başka bir şey. Sevginin ortasında, derin acılar hisseder mi insan? Aydınlık gülümsemelerin içine, hüznü yerleştirir mi durup dururken? Gözlerine buğu,diline sitem, yüreğine burukluk, çöreklenir kalır mı asırlarca? Gelmeyeceğini bildiği mektup için, posta kutusunu hep aynı heyecanla açar mı? Dedim ya, başka bir şey bu. Ne kadar yalnızsam, o kadar seninleyim şu günlerde. Belki de en başta, tutup seni en derinlere koydum diye oldu bunlar. Kimseler ulaşmasın diye, kimselerin bilmediği, bulamayacağı yollara götürdüm seni. En derinlerde tuttum. Bana sakladım. Derine, hep daha derine. Seni yapayalnız, bir tek bana bıraktım. Paylaşamadım yanlış yaptım. Sana ulaşan yolları kaybettim diye bütün bu şaşkınlıklar. Kendimi oradan oraya vurmam. Sağımda, solumda, ne zaman dikildiğini bilmediğim duvarlara çarpmam, hiç görmediğim çukurlarla boğuşmam. Denizlerin, gürültüyle gelip vurduğu dehlizlerin, acılı duvarları gibiyim. Duvarlarım yosunlu, duvarlarım kaygan, duvarlarımdan hiç tükenmeyen sular sızıyor. Tutunamıyorum. Renklerim, gün içinde değişiyor. Soluyorum, soğuyorum. Güneş ulaşmıyor içerilerime. Küfleniyorum, yaşlanıyorum. Yalnızlıklar peşimde. Dokunduğum her ıslak duvardan, pis kokulu bir yalnızlık bulaşıyor üstüme. Yapış yapış, vıcık vıcık bir yalnızlık bu. Biliyorum, bütün bunlar, hep benim suçum. Seni sakladığım yere ulaşamaz oldum. Yollar, gitgide uzadı ve karıştı. Ümidimi ısıtacak, parlatacak, kımıldatacak bir şeylere ihtiyacım var. Ah onun ne olduğunu biliyorum. Sonu sana geliyor her cümlenin. Her şeyin başı içinde ve sonundasın. Bu değişmiyor. Öyle içimdesin ki. Birden aklıma geldi, tuttum sana bir mektup yazdım dün. Çok mutluydum. Gün içinde neler yaptığımı, nelere kızıp, nelerle mutlu olduğumu, tek tek anlattım. Mevsimlerin ve insanların nasıl karışık ve beklenmedik olduklarını yazdım. "Yine zamansız yağmurlar" dedim, "Daha önce, hiç bu kadar zayıf değildi güneş ışınları" dedim, "Gerçekten buradaki şarkıları hiç öğrenmeyecek, bilmeyecek, söylemeyecek misin?" dedim. Çok uzun bir mektup oldu. Başından sonuna kadar okudum da. Neler yazmışım diye merakımdan. Sonra çekmecemden bir zarf çıkarıp, adını yazdım. Büyük harflerle, yalnızca adını. Adresini bilsem gönderir miydim, bilmiyorum. Mektup cebimde. Cebim yüreğime yakın. Yüreğim sende. Sen yüreğime yakın. Öyleyse mektup sende. Can DÜNDAR
SanalKahve © Copyright 2007 - 2014 Tüm Hakları Saklıdır.
|