474 sonuç bulundu

Geri dön

Re: Sevmeyi Hatırlamak..!

Teşekkürler Arkadaşımm

Ece
Cmt May 25, 2013 4:10 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Sevmeyi Hatırlamak..!

Teşekkürler Efe Adminim


Resim

Ece
Pts May 27, 2013 9:01 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: •*¨`*•✿ Gelme Artık Bir Kıymeti Kalmadı ✿•*¨`*•

Gel Desemde Gelme Artık..


Canım herzamanki gibi harikasın yüreğine sağlık

Ece
Per May 23, 2013 6:57 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Adam OLanın FarkLı Duruşu OLmaLıdır...!!!

Günümüzde “adam olmak” çok önemlidir. Çünkü herkes, “ADAM “ olamaz.Oysa ortalıkta adamlıktan-insanlıktan nasibini alamamış, güzel kıyafetli , “ben adamım gibi gezen” birçok insan var.Bir insan; belediye başkanı, milletvekili,vali, bakan, genel müdür, holding yönetim kurulu başkanı, zengin işadamı, oda başkanı olabilir, ama adam olamaz. Herkese ayrı telden çalan ,gelene ağam- gidene paşam diyerek nabza göre şerbet veren ,arkadaşının yüzüne gülerek arkasından kuyusunu kazan, iki yüzlü ,yalan söylemeyi meslek haline getiren, verdiği sözü unutan, kapı eşiklerinde üç - beş kuruş menfaat için takla üstüne takla atarak “Abi, bir emrin var mı? diyerek yalakalık yapan, tabiri caizse dansöz gibi kıvıran insanlar, gerçek anlamda asla ve asla adam olamazlar.ADAM OLMAK ; hoşgörülü, inançlı, delikanlı, sözüne güvenilir, cömert, mert, gözüpek,merhametli, yalakalıktan nefret eden, verdiği sözde ucunda ölüm dahi olsa duran, kararlı, dürüst,yetimin hakkını yemeyen, kimsenin ahını almayan, hangi makamda olursa olsun kimseye tepeden bakmayan , olduğu gibi görünen , göründüğü gibi olmak demektir. Ama günümüzde herkesin malumu, kendini adam sanan o kadar çok insan var ki… Yazık, çok yazık… Oysa adam gibi adam olmak , öyle her babayiğidin karı değil.Makam sahibi olabilir, bol paranız, yatınız katınız olabilir ama kimseye faydanız yoksa bırakınız adam olmayı siz gerçek anlamda koskoca bir “HİÇ”siniz. Ve öldüğünüzde adam değilseniz son yolculuğa uğurlayışta arkada bir hoşsada bırakmak yerine diyecekler ki “Kimseye bir faydası yoktu, yanında çalıştırdığı insanın hakkını vermeyerek sömüren hatta yararlanmaya çalışan ,hayır işine bile olsa Allah versin diyerek savuşturan, yoksula yardım elini uzatmayan, eli cebine gitmeyen cimri bir insandı, bol para kazandığı halde sürekli ağlayan şükretmesini bilmeyen “hep bana hep bana diyen” gözü doymayan bir insandı, velhasıl adam değildi ” Oysa misafir olduğumuz bu fani dünyadan giderken “ Çok yazık oldu, rahmetli Ne iyi efendi bir insandı, kimseye zararı dokunmadı, herkese faydası vardı, kimseyi üzmezdi, hep doğrudan yana oldu, doğruları konuştu, doğruları yazdı, üç-beş kuruş menfaat uğruna inandığı değerlerden taviz vermedi, çocukla çocuk, büyükle büyüktü, adam gibi adamdı, adam gibi yaşadı, adam gibi öldü, keşke daha fazla yaşayasaydı” diyerek dua edecekler. Önemli olan da bu dünyadan giderken, geride böyle güzel bir hoşsada bırakmak değil mi?
Ece
Pts May 27, 2013 11:53 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Şimdi git artık...


canım harikasın güzel yüreğine sağlık (((hoh)))

Ece
Pts May 27, 2013 9:32 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Gururumuz muydu Aşkı Bitiren...

Teşekkürler Koray arkadaşım harika paylaşım


olmuş yüreğine kalemine sağlık


Ece
Pts May 27, 2013 11:40 pm
 
Foruma git
Konuya git

Beden Eğitimi Öğretmenleri

 
Öğretmenler arasında beklide en çok birlikte çalışma ortamı olan, gerek müsabaka gerek sosyal etkinlikler sayesinde sürekli diyalog halinde olan Beden Eğitimi Öğretmenleri dernekleşme safhasından sonra nihayetinde federasyonlaşma sürecini de tamamladılar.
 
Merkezi İzmir olan “Beden Eğitimi Öğretmeleri Dernekleri Federasyonu” 27.05.2013 tarihi itibarı ile resmiyet kazanmıştır. Geçici Yönetim Kurulu Başkanlığına ise İzmir İli Beden Eğitimi Öğretmenlerinden Hüseyin KİBAR seçildi.
 
Peki bu sürece nasıl gelinmişdi? Ders saatlerinin 1 saate düşürülmesine tepki amaçlı 17 Ekim 2009 tarihinde Ankara'da toplanan Beden Eğitimi Öğretmenleri örgütlenmenin gücünü hissederek, kendi illerinde dernekleşme sürecine ivme kazandırmış, Sinop ilinde gerçekleşen sempozyumlar sonucunda ise Federasyon kurulması fikri olgunlaşmıştı.
 
            27-28 Ocak 2013 tarihlerinde İstanbul’da Federasyon kurma kararı bir deklarasyon ile ilan eden dernekler ardından 16-17 Mart 2013 tarihlerinde İzmir’de Federasyon tüzük çalıştayı , ardından 4-5 Mayıs 2013 tarihleri arasında Adana ilinde; Adana,  Adıyaman, Aydın, Bolu, Hatay, İzmir, Kocaeli, Mersin, Sinop, Uşak dernek temsilcilerinin katılımıyla federasyon kurma çalışmalarını tamamlandı. Bu çalışmaya kurulma aşamasındaki Kayseri ili dernek temsilcileri de gözlemci olarak katıldı.
             
Geçici yönetim kurulu üyeleri hedeflerini Gençlik ve Spor Bakanlığı’na, Milli Eğitim Bakanlığı’na (Talim ve Terbiye Kurulu’na) kendilerini anlatmak, inandırmak, kabul ettirmek, projeler sunmak, söz ve yetki sahibi olmak olarak belirlediklerini, ülkemiz eğitimi ve sporuna  en iyi şekilde hizmet etmeye çalışacaklarını  belirttiler.
 
Geçici yönetim kurulu üyeleri bir yıl süre ile ağırlıklı olarak örgütleme çalışmalarına yer verileceğini, ilk yıl için bunun dışında hiçbir beden eğitimi öğretmeninin  başka bir beklentisi, arzusu olmaması gerektiğini; federasyonumuz, üyesi olsun ya da olmasın Türkiye’deki tüm dernekler arasında koordinasyonu sağlayacak bir yapıyı oluşturma çabası içerisinde olacaklarını gerekli olduğunda kendi iç dinamiğinde bununla ilgili birimler oluşturulacaklarını belirttiler.
 
Geçici yönetim kurulu üyeleri her ne kadar federasyonun bir yıl içerisinde örgütlenme çalışmasına ağırlık vereceğini deklare edilmiş olsa da, bünyesinde proje üretecek, ulusal ve uluslararası fonları araştıracak ve değerlendirecek  bir komisyon kurulmasının düşünüldüğünü, böylelikle federasyonun örgütlenirken aynı zamanda proje üretmek içinde çalışmalar yapacağını belirttiler.
 
Beden Eğitimi Öğretmeleri Dernekleri Federasyonunun öncelikle Türk Milletine, Türk Sporuna, Türk Milli Eğitimine ve hepimize hayırlı olmasını diliyoruz.
Ece
Cum May 24, 2013 9:00 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: 19 Mayıs ATATÜRK'Ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı

Teşekkürlerr SEnem Adminemm

Ece
Çar May 08, 2013 2:33 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: 19 Mayıs ATATÜRK'Ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı

——–
BOYNUMUZUN BORCUDUR
Atamızdan bize emanet oldu bu vatan,
Onu ebedî yaşatmak boynumuzun borcudur.
Bil ki her zaman plân yapıyor düşman,
Vatanı korumak boynumuzun borcudur.
İnmesin, göklerde dalgalansın bayrağım,
Verilir mi şehit kanıyla sulanmış toprağım?
Ölürüm de bırakmam, burası benim yatağım,
Sancağı korumak boynumuzun borcudur.
Şerefsiz hayat için, bu toprağı satanlar,
Bu milletin içine fesat ruhu katanlar,
Bunu bize yakıştırır mı toprakta yatanlar?
Türklüğü yaşatmak boynumuzun borcudur.
Tarih okusun ki, mazimiz ne imiş görsün
Her bir kötülüğü kalbinden silsin,
Düşmanımız, Türk gençliği ne imiş bilsin.
Cumhuriyeti korumak boynumuzun borcudur.
Mehmed’im ne söylese hepsi haktır,
Cumhuriyetçi gençlikte hile yoktur,
Atatürkçü olanda vatan sevgisi çoktur,
Vatanı korumak boynumuzun borcudur.
 
Mehmet SARIOĞLAN
Ece
Per May 09, 2013 9:11 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: 19 Mayıs ATATÜRK'Ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı

Teşekkürler Efe Adminimm

Ece
Çar May 08, 2013 2:34 pm
 
Foruma git
Konuya git

Türkçe Konuş..

İnternet ve sosyal medya ağlarının yayılmasıyla birlikte xxxx, paylaşımlar da doğru orantılı olarak artmış bulunmakta. İnsanlar her anını sosyal medyaya yazıp paylaşmaya başladılar. “Yazma” oranı arttıkça yazım yanlışları da daha bir ortaya çıkmaya başladı haliyle. Yanlış bilinen sözcükler mi dersiniz, Türkçeden başka her şeye benzeyen yazma şekilleri mi, kısacası neyi ararsanız görmeniz mümkün sosyal ağlarda.
Bu yanlışların sebeplerinden biri de özenmeden yazmak olarak nitelendirebilir. Unutmamak lazım ki çoğu zaman aman nasılsa arkadaşımla konuşuyorum, kısaltarak yazayım nasıl olsa doğrusunu biliyorum şeklinde başlanan hatalar zaman geçtikçe doğrularınızın yerini almaya başlıyor. Bir süre sonra yanlış olan kullanımlar doğrularınızın yerine oturuveriyor.
Önemli bir şey daha var ki zannedilen ve söylenenin aksine Türkçe yazıldığı gibi okunan bir dil değildir. Bu yanlışa düşüp de konuştuğunuz şekilde yazmaya kalkınca ortaya hatalar çıkıyor doğal olarak. Örnek verecek olursak “geleceğim” diye yazarız; “gelicem” diye okuruz. Biz bunu yazı diline de “gelicem” diye aktarırsak doğal olarak yanlış kullanmış oluruz.

Bu yanlışların dışında bir de sosyal ağlarda ergen dili diye bir şey var ki hiçbir kalıba, dile sığdırmak mümkün değil. En nefret ettiklerimden, “ğ” kullanılması gereken yerlerin bir çoğunda “y” harfi kullananlar. “Geleceğim” yerine “geleceyim” yazmak gibi. Sonra harflerin yerine rakam koymalar, “g” harfi yerine “q” ; “v” harfi yerine “w” kullanmalar vs…
İşin en kötü tarafı da bu sanırım: Türkçenin içine İngilizce kelimeler sıkıştırmak. Kelimenin tamamını almalarını bir noktaya kadar anlarım da Türkçe bir kelimenin içine bir sürü harf katarak onu İngilizce kelime kullanıyormuş gibi göstermenin sırrını çözebilmiş değilim. Aklı sıra ben İngilizce biliyorum havası yaratmaya çalışıyorlar, düşman başına!
Bütün bu yanlış kullanımlara inat son zamanlarda “Ya Türkçe konuş ya da sus!” gibi kavramlar yaygınlaştırılmaya çalışılsa da, bilmediğimiz daha doğrusu eksik bildiğimiz bir dili ne derece doğru konuşabiliriz orası da tartışılır.
Bilerek yanlış yazanları bir kenara bırakıyorum; çoğumuz farkında olmadan bir şeyleri yanlış biliyor ve o şekilde de kullanıyor olabiliriz. Bunları engellemek adına, sağda solda boşuna zaman kaybedeceğimize Türk Dil Kurumu’nun kendi sitesini ziyaret edip hem yararlı şeyler öğrenebilir, hem de genel kültürümüzü arttırabiliriz. Hazır yaz ayındayız, birçoğumuzun bir sürü boş vakti var. Bu boş vakitleri Türkçemizi geliştirerek harika bir şekilde değerlendirebiliriz.  TDK’nın sitesinde onun üzerinde sözlük çeşidi var, oldukça faydalı ve zengin bir içerik söz konusu. Bilgisayarda pinekleyip can sıkıntısından patlayacağımıza bu siteden kelime haznemizi genişletebiliriz. Ne kadar çok sözcük öğrenirsek o kadar kardır.
Ece
Sal May 28, 2013 9:59 am
 
Foruma git
Konuya git

Can Dostlarıma...

Her şeyden,herkesten önce kendini tanımalı
insan.
kendi içinde yolculuklar yapmalı.
Ne istediğini ve neden istediğini,
“Keşke” siz yaşamak için,sabretmeyi bilmeli.
Hedefleri olmalı kesin,içerisinde
tutku,heyecan ve inanç taşımalı.
Düşlerine sahip çıkmalı,onları yaşatan
içindeki çocuğu öldürmemeli.
Yeri geldiği zaman,çok ama çok istese
de,bilmeli VAZGEÇMEYİ 
Yaşanan hayatın bir bedeli olduğunun
farkına varmalı
Bunu istemeyerek yapmak zorunda kalsa
bile,yinede ERDEMli olmalı.
Yaşanılan onca şeylerden gerekli dersleri
çıkarıp,kullanmalı yeri geldiğinde 
Geçmişine takılmayıp,bugün ve yarınına
bakmalı
Yaşamanın gerçekçiliği kadar,kabüllenmeli
ölümü de,
İçimizdeki çocuğu öldürmeden,ama
taşırmadan yaşatmalı,
Beklemeden,mutlu edilmeyi,bilmeli mutlu
olmayı ve etmeyi.
Sahip olduklarının kıymetini,onları
kaybetmeden önce bilmeli,
Çevresindeki dar çemberi kırmalı,yeri
geldiğinde de girebilmeli riske 
Sevgi ve dostluklarda ön yargısız, ve verici
olmalı
Şansa,kadere değil,inanmalı kendine 
Hayatı,kumandalı bir oyuncak gibi değil,bir
KAPTAN gibi yaşamalı,
Kısacası can dostlarım; 
yaşarken seyirci gibi değil,
YÖNETMEN gibi olmalı... 
(Tebessüm sıcaklığın da bir hayat
diliyorum...)
Ece
Sal May 28, 2013 6:48 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Adam OLanın FarkLı Duruşu OLmaLıdır...!!!

 Adam kılığında görünürler Sonra kendi çıkarları için neyi var neyi yok nasıl sattıklarına
şahitlik edersiniz Yalan söylerler Acılar yaratırlar kendilerine Her zaman bahaneleri vardır Tükürülesi yüzleri görürsünüz zaman içinde..İhanet ederler, ihaneti normalleştirirler Başkalarının hayatlarıHayalleri YaşamlarıOnur ve şerefi onlar için hikayedir. Çünkü onlar Sadece kendilerini onurlu sanacak kadar onursuzdur... Gece nasıl uyuduklarını hep merak ederim bu insanların.. öyle ya, Başkalarının hayatlarını baltalayacaksınız Yalanla Dolanla Çirkeflikle her şeyi kendi lehinize çevirecek Sonra gidip mışıl mışıl uyuyacaksınız.. Zor zanaat olsa gerek..İnsan olmanın yanından kıyısından geçmemiş her şeyi
yapabilme kabiliyetine sahip olmak zor zanaat dostum zor.. Ama en önemlisi bana göre,İnsan onuruyla oynayıp sonra kendini haklı gösterenlerin
nasıl oluyor da halen insan olarak ortalıkta dolaşıyor
olabilmesi.. Ama dolaşıyolar Ama halen adam gibiymiş yapabiliyorlar.. Telefonlarda fiyaka atmalar Kelimelerle caka satmalar Etrafındakilere ahkam kesmeler.. yüzlerinde şeytani planların izleri var.. Bekletirler insanları Kapının arkasında mı kalır  Nasıl oldu da bu hale geldi bu toplum.. Çok kolay oldu aslında,İhanetleri, ahlaksızlıkları, yozlaşmaları, namussuzlukları
normalleştirerek bu toplum bu hale geldi.. komşunun Tavuğunu kaz gören zihniyetin küçük ama çirkin bir
yansıması bu toplumu topyekun esir aldı..Yalanlar parasız ****** ‘köşe dönmece’Kandırmalar ‘ marifet’Onursuzluk ‘ beceriklilik’ olarak herkesin beynini işgal etti..
Ve işte sonuç; etrafında tanıdığını sandığın hiç kimse
‘gerçek’ değil.. Hepsi hesaplar peşinde.. Geriye bir tek şık
kalıyor; eden bulur ? Bulur mu gerçekten ? Evet, buna
inanmaya devam etmeliyiz; Eden mutlaka bulur!
Ece
Sal May 28, 2013 1:40 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Günün Sözü...

Bilirsiniz ki, özellikle kadınlar güven olmazsa bir ilişkiye
başlamayız veya ilişkiyi devam ettirmeyiz. Bazı kişiler
kıskançlık yapmak için sırf sevgi gösterisi yapmak adına
bile buna bulaşabiliyor. Kendine ve karşısındakine ne kadar
zarar verdiğini veya kırdığını umursamıyor bile. Eski
ilişkilerden konu açmaya kalkıyor ve sevdiğini bir şekilde
rahatsız ediyor bu durum. Yani boş ve gereksiz kıskançlık
da hastalık kıskançlığı kadar tehlikeli ve kötü.
 
Sizin ilişkinizde güven ne kadar mevcut? Güven olamdan bir
ilişkiye başlar mısınız veya güvenin bittiği yerde o ilişkiyi
sürdürür müsünüz? Bence hayır. Kadınların sevgi ve
sadakat kadar güvene de ihtiyacı var ilişkilerinde. Aynı
şekilde erkekler de bunlara ihtiyaç duyar. Bu yüzden biraz
daha dikkatli ve yapıcı olmaya özen göstermek gerek. Siz
siz olun, kıskançlığı abartmayın, ilişkinizi boş yere
yormayın ve bitirmeyin.
 
 
 
 
Teşekkürler Koray Arkadaşımm
(tuttum ben bu günün sözünü)
Ece
Sal May 28, 2013 6:02 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Değer verdiklerim


Senemim Canım süper bir paylaşım yüreğine kalemine sağlık

Ece
Cum May 24, 2013 6:43 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: •*¨`*•✿ Ölüm Ol Çık Karşıma ✿•*¨`*•


Canım Emeğine yüreğine kalemine sağlık harika bir paylaşım

Ece
Cmt May 25, 2013 9:47 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: •*¨`*•✿ 13 Kural ✿•*¨`*•


Canımm Emeğine yüreğine sağlıkk


herzamanki gibi süper

Ece
Cmt May 25, 2013 9:55 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: •*¨`*•✿ Hangi Gecede Unuttun ✿•*¨`*•

Gözlerine baktığımda korkuyorum... Korkuyorum, Bu bir yaşam, Bir direniş belirtisi, Kendime karşı direniyorum, Kendimde seni bağlıyorum..
Sen de kork... Bakışlarımdaki kendini bağlı görürken.. Bu bir hayat.. Yeniden, yeniye direniş.
Aşk düşebilir.. Aşka biz düşebiliriz. Gök üstümüzde kapanabilir. Bu bir hayat.. İncecik kirpiklerde uzunca yollara. Yolları unut.. Gözleri uyut.. Sarıl sendeki ben'e.. Beni kendinde unutma...!
Aşk güneşin kızıl halinde. Bulut olabilir kapkara, Kendini bende bağlı bul.. Bir sen olabilir hayat.. Bir ben doğurabilirsin.. Yağmurların doğurgan halinde.
Bu bir sevda duruşu.. Bu bir aşk.. Kendime karşı duruşum, Seni kendimde bağlayışım, Bu bir hayat. Aşka direniş. Ayrılığı unut.. Yaşamı uyut.. Sarıl bendeki sana.. Beni kendinde unutma..!
Aç gözlerini şimdi..! Bakışlan hayatın içine, Ne görebilirsen ondan bak. İlk bakış aşktır.. Ne çabuk deme..! Benim sevdiğime inanmıyorsan. Beni sevdiğine inandır.. Bu bir hayattır.. Renkleri uyut.. Zevkleri unut.. Aşka sarıl. Beni Kendinde unutma..
Canım yüreğine sağlık harikasıın
Ece
Çar May 22, 2013 4:38 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: •*¨`*•✿ Bir Kadını Aglatırken ✿•*¨`*•

 


canım süper bir paylaşım yüreğine sağlık

Ece
Çar May 22, 2013 10:52 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: •*¨`*•✿ Sıkıldım ✿•*¨`*•


Canım hep mutlu ol sakın sakın ağlama

Ece
Çar May 22, 2013 4:42 pm
 
Foruma git
Konuya git

Peygamberimizin Ölüm Yıldönümü...

Peygamber Efendimiz (sav) 1378 sene önce, 8 Haziran 632
tarihinde vefat etti, 9 Haziran’da defnedildi. Yani miladi
takvim olarak Peygamber Efendimizin vefat yıldönümünü
idrak ediyoruz. Bu vesile ile hazır konu açılmışken, Hazreti
Peygamber’in vefat etmeden önceki son anlarına ve son
mesajlarına kısaca temas etmek yararlı olur.Vefatından bir gün önceydi. Herkes Peygamber Efendimizin
sağlığına biran önce kavuşması beklentisindeydi. O gün
durumu önceki güne göre daha iyi görünüyordu. Mescide
çıktı, “Bende bir hakkı olan varsa gelsin alsın” dediğinde,
orada bulunan sahabelerden biri; “evet, benim bir alacağım
var. Bir gün kırbacınızın ucu o sıra açık olan sırtıma
değmişti de, canım yanmıştı” dedi. Hz. Peygamber hiç
tereddüt etmeden üstündeki kıyafeti sıyırdı, arkasını döndü
ve ‘vur’ dedi. Herkes şaşkındı. O sahabe hemen koşturdu ve
elini yüzünü Hz. Peygamber’in mübarek sırtına sürdü,
doyasıya öptü. Ardından da, “teninizin değdiği yerleri
cehennem ateşinin yakmayacağını bildiğimden, mübarek
bedeninize dokunabilmek için mahsus böyle söyledim”
dedi. Hz. Peygamber bu davranışıyla, kul hakkının ne kadar
önemli olduğunu bir kez daha göstermiş oldu.Vefatına yakın çok sevdiği kızı Hz. Fatma’yı yanına çağırdı
ve kulağına bir şeyler söyledi. Hz. Fatma’nın önce üzüldüğü
sonra sevindiği görüldü. Hikmeti sorulduğunda; “Babam
bana yakında öleceğini söyleyince çok üzüldüm. Fakat
benim yanıma ilk sen geleceksin dediğinde ise sevindim”
cevabı verdi. Nitekim 6 ay sonra aileden ilk O vefat etti.Peygamber Efendimiz vefat etmeden az önce eşi Hz.
Ayşe’nin dizine uzandı ve mübarek başını Hz. Ayşe’nin
çenesi ile göğsü arasına yasladı. Misvak istedi. Takatsiz
olmasına rağmen, zaten inci tanesi gibi olan dişlerini
temizledi. Rabbi’nin huzuruna tertemiz gitmek istiyordu.Son sözleri olarak; Namaza dikkat edilmesini, kadın
haklarının korunmasını, idare altındakilere iyi muamele
edilmesini, emanetlerin yerlerine ulaştırılmasını
istedi." (Câmiü's-Sağîr, c.3, s.188/3190) İnsanlık sırf bu
öğütlere kulak verse, daha yaşanılabilir bir dünya
oluşturmak işten bile değildir.Peygamber Efendimizin, son nefesini neden Hz. Aişe
validemizin odasında vermek istediğini anlamamıza
yardımcı olacak hadiselerden biri şu şekilde gerçekleşti.Bir ara Hz. Aişe validemizin odasının kapısı çaldı. Gelen Hz.
Cebrail’di. Selam verdi. Peygamberlik görevinin sona
erdiğini söyledi. Ardından, kapıda bekleyen bir misafir daha
olduğunu ve eğer izin verirse ancak içeri girebileceğini
söyledi. Hz. Peygamber “o kim?” diye sordu. Hz. Cebrail,
“ölüm meleği Hz. Azrail” dedi. Hz. Peygamber, “gelebilir,
ben hazırım” cevabı verdi.Şahadet parmağını yukarı kaldırdı; “Yüce Dosta" gittiğini
söyleyerek ruhunu teslim etti. Hz. Ayşe seslendi, cevap
alamadı. Hz. Peygamber’in mübarek gözünden bir damla
yaşın yanağına süzüldüğünü gördü.Bilemiyoruz Hz. Peygamber niçin ağlıyordu. Ayrıldığı dost
ve arkadaşlarının hasretine mi, yoksa Müslümanların geride
bıraktığı emanete yeterince sahip çıkamayacakları
endişesiyle mi?Rabbim şefaatlerine nail eylesin ve bizleri kendisine layık
ümmet kılsın.
Ece
Çar May 29, 2013 11:07 am
 
Foruma git
Konuya git
cron