40 sonuç bulundu

Geri dön

Re: türk telekom efsaneleri anıyor

Galatasarayyyyyyyyyyyyyyyyyy :D
Almira
Cum Oca 27, 2012 12:21 am
 
Foruma git
Konuya git

MUHAMMED (S.A.V)

MUHAMMED (S.A.V)

Allah,ü téalanın nuru yüzünde
Rahmeti alemin dili Muhammed (s.a.v)
Kalbi temiz sudan duru özünde
İslam’ı alemin yolu Muhammed (s.a.v)

İkram sofrasıydı ibret bazında
Bereketi çoktu zerre azında
Ezildi ezmedi durdu sözünde
Sert rüzgarın serin yeli Muhammed (s.a.v)

Temiz berrak sözü hak niyazında
Yardıma koşardı burak hızında
Hasan Hüseyin,i torun dizinde
Candan cana yakın eli Muhammed (s.a.v)

Geceler ışıktı onun gözünde
Merhamet kaynardı karda buzunda
Babalık sevgisi Fatma kızında
Tuba ağacının dalı Muhammed (s.a.v)

Adalet kaynardı hep kazanında
Hakkı hak tartardı hak mizanında
Oku öğren çalış demiş lafzında
Evliya alimin gölü Muhammed (s.a.v)

Hak aşkına yanar çölün düzünde
Sıddık Osman Ömer Ali izinde
Allah’ın kudreti vardı gürzünde
Yiğit cesur asker kolu Muhammed (s.a.v)

Azamet mühür,ü var omuzunda
Hak kitabı kuran nur havuzunda
Davut Musa İsa hak nazarında
Rabbinin habibi kulu Muhammed (s.a.v)

Kıyamete kadar parlak yıldızı
Ümmetinden çıkmaz onun yaldızı
Muhammed kucağı üşütmez bizi
İslam’ın sevilen gülü Muhammed (s.a.v)


http://www.caycicegi.info/web/hatice/Image/kandil_tebrigi.jpg
Almira
Cmt Şub 04, 2012 12:44 am
 
Foruma git
Konuya git

DUA KALIR SÖZ UÇAR...........

Nice sözler söylenir ama unutulur bir zaman sonra... Kalpten gelmeyen sözlerin ömrü bir nefesliktir. Bir nefes sonra kaybolup giderler ama kalbin sözü unutulmaz. Kalp, sözünü hiç unutmaz. Kalbin sözü hedefine ulaşmadan yere düşmez. Kalbin sözü kalpten bir ruhla doğar ve ulaştığı yere hayat verir.

Kalbin sözü hiç ölmez. Hatta kalp söze ihtiyaç bile duymaz, kalbin sözü sevgidir. İşte bu yüzden:

SÖZ UÇAR SEVGİ KALIR…

Bazı sözler vardır kalbe iner. Kalbi diriltir o sözler. Semalardan kalbe gelir, ruh beslerler. O sözden her bir harf bir meleğin omuzlarında iner. Ve insanın ayaklarını dünyadan keserler. O sözler ki taşa değse, taş parça parça olur, göz göz olur ağlar, yürek olup toza döner, semaya uçar. O sözler ki semanın kalbinden gelir. Bu yüzden:

SÖZ UÇAR VAHİY KALIR…

Sözler vardır dünyadan öte, kalpten içeri...

Sözler vardır yerden gelen ama semaya emanet edilen...

Cennetin duvarları o sözlerle örülür. Gözyaşları o sözlere eşlik ederler. O yaşlar toplanır, Cennetin ırmakları oluverirler. Bu yüzden o sözler dudaklardan çıkar çıkmaz meleklerin kanatlarında semalara yükselir, Rabbin kapısına serilir. Onun cevabı özlenir. Özlenesi sözlere hasret ve hayretle beklenen cevap iliştirilir. Dua edenin kalbine iletilir. İşte bu yüzden:

SÖZ UÇAR DUA KALIR...
Yusuf olmak için;
Kuyulara atılmak lazım...!
Zindanlarda yatmak lazım..!

Hamza olmak için;
Lime lime doğranmak lazım..!

Ali olmak için;
Açlıktan ağzın kokması lazım..!

Adem olmak için;
Yeryüzünü gözyaşına boğmak lazım..!

Bilal olmak için;
Tonlarca ağır taşın altında, kızgın kumlar üstünde, ehat demek sorulunca daha çok kızdıracak bir şey bilseydim kafirlere onu söylerdim demek lazım..!

Ebubekir olmak için;
Ballı süt ikram edildiğinde o içmemişken ben nasıl içerim diye, saatlerce ağlamak ve susturulamamak lazım..!

Fatıma olmak için;
Babası vefat ederken S.A.V., Bana ilk kavuşacak sen olacaksın deyince, bayram tebliği almış gibi sevinmek lazım..!

Sad Bin muaz olmak için;
(Cenazesinde 70 000 bin meleğin namaz kıldığı) anam babam sana feda olsun ya Resulallah diyecek kadar canını feda eden iman erleri lazım..!

ONLARLA OLABİLMEK İÇİN ONLAR GİBİ YAŞAMAK LAZIM..!Selam ve saygılarımla Hacegan....
Hacegan__
Cum Şub 03, 2012 9:26 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Mevlid Kandiliniz Mübarek Olsun

http://img03.xxxx.com/v2/images/editor/s/a/g/saglikci87/16735903923434_1259763182.gif

İçim içime sığmıyor
Bu gün bayram, bu gün mevlid kandili
Gözümden yağmur yağmıyor
Bu gün bayram dostlar, bu gün mevlid kandili

Bu gün alemlere rahmet doğdu
Doğdu da cihanı nura boğdu
Geldi alemin nuru karanlığı kovdu
Bu gün bayram, bu gün mevlid kandili

Sen, ben doğmuşuz ne çıkar
Diğer varlıkların ne hükmü var
İbrahim Allah’a dost, Muhammed ona yar
Bu gün bayram dostlar, bu gün mevlid kandili

Bu gün bayram, çünkü Cuma günüdür
Bu gün bayram, çünkü dua günüdür
Bu gün peygamberimin doğum günüdür
Bu gün bayram dostlar, bu gün mevlid kandili

Aç elini eyle dua,
İster suya, ister dağa,
Onunla erdik mutluluğa
Bu gün bayram, bu gün mevlid kandili

Kelimeler mutluluğuma etmiyor kifayet
Gönülden değil kalemdendir şikayet
Onunla geldi nur, onunla doğdu İslamiyet
Bu gün bayram dostlar, bu gün mevlid kandili

Sözüm bitip sana veda ederken
Elim açıp Rabbe dua ederken
“Rabbim beni kavuştur” derken
Bugün bayram dostum, bu gün mevlid kandili
Almira
Cmt Şub 04, 2012 12:40 am
 
Foruma git
Konuya git

Mevlid Kandiliniz Mübarek Olsun

http://a6.sphotos.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-ash4/s320x320/431369_349722805052635_160147730676811_1200411_660514209_n.jpg
...( ◎)________人
..║ ∩║_____.-:'''"''";-.
..║ ∩║___(*(*(*|*)*)*)
..║ ∩║_. ║∩∩∩∩∩∩∩∩∩║
... İSLAMIN NURLU GÜNEŞİஇܓ
KALBİNİZE DOLSUN இܓ
இܓ MAKAMINIZ CENNET இܓ
இܓ H.Z. MUHAMMED S.A.V இܓ
இܓ KOMŞUNUZ OLSUN இܓ ...
இܓ GÜNLERİNİZ இ
இܓ MUTLU HUZURLU இܓ
இܓ GÖNLÜNÜZ SAADETLE இܓ
இܓ DOLSUN இܓ இܓ
இܓ இܓ CUMANIZ இ
இܓ MÜBAREK இܓ
இOLSUN இܓ
இܓ TÜM İSLAM ALEMİNİN CUMA GÜNÜ VE KANDİLİ MÜBAREK OLSUN...♥ ♥ ♥ ♥..
SeNeM
Cum Şub 03, 2012 7:31 am
 
Foruma git
Konuya git

Nargile sigara kadar zararlı

http://image.haber7.com/haber/haber7/bigmanset/348020120108075002366.jpg


Sigara ve Sağlık Ulusal Komitesi (SSUK), sigara dışındaki tüm tütün ürünlerinin de zararlı olduğuna dikkati çekerek, sadece sigaranın değil tüm tütün ürünlerinin bırakılması çağrısında bulundu.

SSUK'tan yapılan yazılı açıklamada, sigaranın zararları anlaşıldıkça tütün ürünlerinin kıyafet değiştirerek insanların karşısına çıktığı, buna bağlı olarak nargile kullanımının gençler arasında hızla yayıldığı kaydedildi.

SSUK'un, İstanbul Üniversitesi öğrencileri arasında yaptığı araştırmanın sonuçlarına göre, her iki öğrenciden birinin ayda bir kaç kez nargile kullandığı, tütün kullanmadığını söyleyen öğrencilerin de yüzde 20'sinin nargile içtiğinin ortaya çıktığı belirtilen açıklamada, araştırmaya katılan öğrencilerin, nargilenin de bir tütün ürünü olduğunu bilmedikleri vurgulandı.

Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

''Nargile tütün ürünüdür ve sigara kadar zararlıdır. Nargile, tütünün yanı sıra, içimi kolaylaştıran ve bağımlılığı kimyasal olarak arttıran melas ve aromalar içerir. Su şişesi içinden geçen tütün dumanı kanser yapıcılardan arınmaz. Aynı şişeyi kullanmak verem dahil bazı enfeksiyonların bulaşmasını arttırır. Nargile kullanımından sonra kanda sigara içenler kadar nikotin, daha yüksek oranlarda karbon monoksit, idrarda kanserojenler saptanmaktadır. Nargilenin de sigara gibi bağımlılık yaptığı bulunmuştur. Tek nargile seansından sonra kalp ve solunum hızının arttığı, tansiyonun yükseldiği, solunum işlevinin azaldığı saptanmıştır. Nargile kullanıcıların da uzun dönemde kanser ve kronik obstriktif akciğer hastalığı (KOAH) geliştiği görülmüştür. Nargile kafe ve barlarında çalışan sigara içen ve içmeyen personelde karbon monoksit yükselmesi saptanmaktadır. Ülkemizde sigara salgını kadar önemli olan nargile salgını da önlenmelidir.''

Sigaraya başlamada reklamların da etkili olduğu ifade edilen açıklamada, çocukların ve gençlerin reklamlardan korunması gerektiği vurgulandı.

Açıklamada, görüşlerine yer verilen SSUK Başkanı Prof. Dr. Elif Dağlı, çocuklar ve gençler arasında tütün ürünü reklamlarının çok etkili olduğunu belirterek, İstanbul Üniversitesi öğrencileri arasında yapılan araştırmanın, gizli marka tanıtımlarının devam ettiğini ve gençlerin bu tanıtımlardan ne kadar etkilediğini ortaya koyduğunu belirtti.

Satış noktası reklamlarını yasaklayan ''Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkilerin Satışına ve Sunumuna İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik''in Temmuz 2011'de yürürlüğe girdiğini anımsatan Dağlı, açıklamada şu görüşlerini aktardı:

''Yönetmeliğe uyumun izlenmesi için 8 ilde tütün ürünü satan işletmelerde gözlem yapıldı. Bu gözlemler sonucunda, yönetmeliği ihlal eder şekilde, işletmelerin yüzde 44'ünde tütün ürünlerinin dışardan görüldüğü, yüzde 31'inde ürünlerin şeffaf dolaplarda sunulduğu, yüzde 27'sinde ürünlerin birden çok noktada sergilendiği, yüzde 16'sında resimli uyarılar görülmeyecek şekilde sergilendiği, yüzde 11'inde ünite üzerinde reklam bulunduğu saptandı. Bu bilgiler yönetmeliğin uygulanmadığını ve denetimlerin yetersiz olduğunu gösteriyor. Reklam yasaklarına uyumun arttırılması gerekliliği ortadadır. Sigarayı bırakmanın güçlüğü göz önünde tutularak gençlerin başlamaması için var olan mevzuata uyumu arttırılmasını talep ediyoruz.''
Almira
Sal Şub 07, 2012 1:52 am
 
Foruma git
Konuya git

Çocuklar ritimle daha kolay öğreniyor

http://image.haber7.com/haber/haber7/photos/2010/590620120202095059495.jpg


Uzmanlar, çocukların zorla değil dans ederek daha kolay okuma yazma öğrenebileceklerini belirtti.

Birinci dönem okuma yazmayı öğrenemeyen, öğrenmede güçlük çeken minikler; ses, müzik, ışık ve ritim eşliğinde, beş duyuyu çalıştıran öğrenme metodu sayesinde daha çabuk ve kolay okuma ve yazma öğrenebiliyorlar.

Psikolog İnci Özkoray; öğrenme güçlüğü çeken öğrencilerin farklı metodlarla öğrenebileceğini, bu metodları uygulayan uzmanların sabrının, sevgisinin ve empatisinin yeterli olduğunu belirtti.

HERKES AYNI YÖNTEMLE ÖĞRENECEK DİYE BİR KURAL YOK

Öğrenme güçlüğünün bir kusur ya da eksiklik olmadığını belirten İnci Özkoray; “Her çocuk aynı yöntemle öğrenecek diye bir kural yok, farklı öğrenme metodları kullanılarak bu sorun ortadan kaldırılabilir” dedi.

Özel olarak hazırlanmış egzersizler sayesinde çocuklar ses ve görüntü farklılıklarını ayırt etmeyi, hafıza, yönelme ve beden farkındalığını kazanmayı öğreniyorlar. Algı fonksiyonlarını düzelterek okuma-yazma öğrenme sürecinde cesurca yerlerini alıyorlar.

5 DUYUYU ÇALIŞTIRAN ÖĞRENME METODUNUN ÖZELLİĞİ NEDİR?

Özkoray; farklı öğrenme metodlarından biri olan 5 duyuyu çalıştıran bu yöntemin; ses, müzik ve ışık eşliğinde öncelikle hece farkındalığı yarattığını belirtiyor. Hece farkındalığını yapılan tekrarlarla ses ve ışık uyarıcıları ile beyne yerleştirdiklerini, müziğin yanında dramayı da kullanarak okumayı pekiştirdiklerini vurguluyor. Harflerin ve sayıların ritmik beden hareketleri ile canlandırıldığını, bu çalışmanın parmakları hazırladığını ve yazmayı kolaylaştırdığını belirtti. Özkoray; ünlü müzik eğitimcisi Wolfgang Löscher’in “Dinleme Oyunları” adlı kitabından alıntı yaparak şöyle diyor; “Yazıya geçişte müzik eşliğinde çalıştırılan minik parmaklar kalemleri dansettirerek bir ritm oluşturuyor ve yazı yazma kolaylaşıyor. Bedenin ritim alması ile kalem kullanımı kolaylaşıyor ve yazmayı öğrenmek bir problem olmaktan çıkıp çocuğun bütün akademik hayatını etkileyici zevkli bir faaliyete dönüşüyor.

Psikolog İnci Özkoray; en önemli becerinin duyulan sesleri sembollere yansıtılabilmek, yani harfleri oluşturulabilmek olduğunu belirtiyor. Duyuların işitsel – görsel – dokunsal işbirliği ile okuma zorluğunun üstesinden gelinebileceğini, bu güçlü işbirliğinin okuma yazma becerisinin (Literacy) kazanılmasında vazgeçilmez olduğunu belirtiyor.
Almira
Sal Şub 07, 2012 1:43 am
 
Foruma git
Konuya git

kyle daha zararlı :D

emegine saglık almiram
kyle gzm yanına küllük almamışın
nargilenin külünü dökersin:DDDDDDD
:lol: :lol: :roll:
Resim
SeNeM
Sal Şub 07, 2012 3:58 am
 
Foruma git
Konuya git

DEĞİŞEN ZAMAN MI? YOKSA BİZLER Mİ.....?

Evet teknoloji çağında yaşıyoruz...Herşeyimiz var...Evlerimizde Bilgisayar, Televizyon, Şahsi telefonlarımız, Bir sürü araç bizim hizmetimize sunulmuş...
Bukadar teknolojinin içinde rahatımız yerindemi?
Huzurumuz varmı?
Sağlığımız yerindemi?
Yeterince iletişim kurabiliyormuyuz?
Alilemize dostlarımıza yeterince vakit ayırabiliyormuyuz?

Şöyle bir göz atacak olursak bizlerden neler aldı yada neler kazandırdı..Evet bizlere birçok faydası var ..İnkar edilemeyecek kadar çok..
Ama düşünelimki evimize bir konuğumuz geldi akrabamız, dostumuz vs...Nasıl bir iletişim kuruyoruz...Evdeki sohbet muhabbet ortamı nasıl...
Genellikle tv açık, gözler tv’de herkez oraya odaklanmış bişeyler izliyor. Gençlerde bilgisayar başında oturmuş sanal iletişimde...
Ama konuğumuz bizi görmeye gelmişti..Muhabbet edicektik biz...
Ev sahibide menun, konukta memnun durumdan..

Neden bu hale geldik diye sorguluyorum bazen..Ben kendi hayatımda Yaşlı büyüklerimi dinlemeyi çok seviyorum..Onların anlatım tarzlarını çok seviyorum..
Ve eski yaşam tarzlarını anlatınca...Bir yaşlı diyor ki

-Evlerimizde ışık yoktu...Gece gaz lambalarının ışığında oturduk...Eve gelen misafirlerle öyle bir muhabbet ortamı olurduki..Sohbet bambaşkaydı..
İçilen çayın tadı bile bambaşkaydı...Akraba ziyareti vardı...Eski zaman çok başkaydı çok diyorlar..

Pekala değişen zamanmı? Yoksa bizlermi?

Çokmu meşguluz? Birbirimize vakit ayıramıyoruz..

İşlerimiz hiç bitmiyormu? İşlerden kalan vakitte yapılan şey nedir?

İşlerimizden kalan vakitte yapılan herkez evine çekiliyor ya tv başında yada pc....

Yine eski bir büyük söylüyor..Yaklaşık 20-25 yıl öncesi diyebilirim...

-Apartmanda kimsenin evinde televizyon yoktu..Sadece falanca kişi almıştı..Ve akşamları onun evine televizyon izlemeye giderdi herkez..

Sorunlar böylemi başladı diyorum bazen...Sonra yavaş yavaş diğer komşularda aldı tv...Ve artık herkezin kendi evinde var ..Kimsenin birbirine gitmesine gerek yok..
Akşam olunca herkez kendi evine çekilip tv izleyebiliyor....Yada pc başında oturabiliyor..

Yanlış anlaşılmasın bu arada..Tv’yi suçlamıyorum..Yada diğer teknoloji aletlerini..

Ya biz bu teknoloji aletlerini gereğinden fazla hayatımıza soktuk, Yada kulanmasını bilmiyoruz...

Ama şuna inanıyorum...Tv geldi evdeki sohbet ortamı kalktı..Sadece akraba içi iletişimde değil..Aile içindede aynı bu durum..
Baba yorgun geliyor geçiyor tv başına...Çocuklar pc başında, annede gün boyu yorgun düşmüş zaten...

Yani herkez kendi aleminde ..........

Tekrar soruyorum ...Değişen zamanmı? Yoksa bizlermi? Bundan sonrasına siz karar verin selam ve saygılarımla.Hacegan
Hacegan__
Pzr Şub 05, 2012 7:16 pm
 
Foruma git
Konuya git

Cebinde kullanmak üzere sakladığın ”veda cümlelerin” var mı

Cebinde kullanmak üzere sakladığın ”veda cümlelerin” var mı seninde? Hiç yerli yersiz kullandığını düşündün mü sende? Ya da aslında hiç ”veda cümlen” olmadı mı?

Hayatta veda edebilmesini de bilmek gerekiyor. Biten bir ilişkiyi, sona eren bir arkadaşlığı ya da bu yaşamdan giden sevdiğinizi… Biten, giden ya da olan neyse kabul edip veda edebilmeyi bilmekte yatar hayatın gizemi. Çünkü aslında hiçbir şeyin değişmesini istemeyiz ve sırf bu yüzden gidenlere tutunuruz. Bildiklerimiz bizim sığınağımızdır ve onların gidişini kabul ettiğimiz anda her şeyin değişeceğini biliriz ve belki de sırf bu yüzden bazen oyunda uzatmaları oynarız.

Öyle ya aslında hayat bir oyun. Bunun oyun olduğunu unutmadan oyunun bağımlısı olmadan zevk alarak oynamak lazım ama çoğu zaman veda etmeyi bilmediğimiz için bu oyunu kabusa çevirebiliyoruz. Sırf bırakmayı bilmediğimiz için kendimize kabus yaratıyoruz.

Bildiğimiz şeyler her zaman güven verir. Bildiğimiz tatları tercih ederiz, bilmediklerimize… Eğer yeterince güçlü değilsek ve oyunun içindeki rolümüzün farkında değilsek alışkanlıklarımız her zaman kazanır.

Hayatımın çoğu döneminde cebimde sakladığım ”veda cümlelerim” olmadı. Sadece insanlara ceplerindekini çıkarmasına yardımcı oldum. Sonra hem kendim için hem başkaları için kullanmaya başladım…

Kendime de kullandım. Çünkü bırakamadığım zaman zaman tutunduğum alışkanlıklarım vardı. Yani onlar olmazsa yapamam diye düşünüyordum ama hayat her şeyi değiştirebilecek gücü verdi bana.

Değişirken eminim birilerini kırdım ve kırıldım da ama hepimiz aynı zincirin halkalarıyız. Birbirimize verdiğimiz rolleri oynuyoruz birbirimizin hayatında… Bütün kırılmalar; hep bir sonraki durağa hazırlıyor bizi.

Başkalarının ne kadar kırılacağını düşünmeden kurabilmeli ”veda cümleleri”. Çünkü gerçek özgür kılar hem söyleyeni hem de dinleyeni… Aslında ”merhaba” demek kadar doğal ve yürekten olmalı veda edebilmek…
gulgulce
Sal Şub 07, 2012 12:54 am
 
Foruma git
Konuya git

Akıllı telefonlar PC'leri geçti

http://image.haber7.com/haber/haber7/photos/2010/964020111212025058672.jpg


2011 yılında teknoloji dünyasının odak noktasında akıllı telefonlar ve tabletlerin bulunduğunu söylesek yanlış olmaz diye tahmin ediyoruz. Bu durum satış rakamlarına da yansımış gibi görünüyor.

2011 yılı, akıllı telefonların ilk defa bilgisayarlardan çok satmasına sahne olan yıl olarak tarihe geçti.

Bilgisayar ailesine masaüstü bilgisayarların, notebookların, netbookların ve belki de en önemlisi tabletlerin de dahil olduğu düşünülecek olursa akıllı telefonların 2011 yılında elde ettiği başarının boyutları bir kat daha artıyor.

Canalys'in açıkladığı rakamlara göre 2011 yılı içerisinde 488 milyon satılan akıllı telefona karşılık satılan bilgisayar sayısı 415 milyonda kaldı. Böylece tarihte ilk kez akıllı telefon satışları, bilgisayar satışlarını geride bırakmış oldu.

Bilgisayar satışlarına daha dikkatli bakacak olursak satılan 415 milyon cihazın 29.4 milyonluk bir kısmını netbooklar oluşturuyor.

Görünen o ki tabletler netbookların popülaritesine ciddi bir darbe vurmuş. Zira bir önceki yıla göre daha az satan tek cihaz türü netbooklar olmuş.

Notebooklar ise 2011 yılında 209 milyon adet satarak bilgisayar ailesinin en popüler üyesi olmuş. Masaüstü bilgisayarlardan ise 112.4 milyon adet satılmış.

2011 yılı boyunca 63.2 milyon adet tablet, satıcılardan tüketiciye geçmiş. Bir önceki yıla göre yüzde 274 adet daha fazla satmış olmasıyla dikkat çeken tabletlerin bu hızla artan satış rakamlarının 2012'de de aynı ivme ile artış göstermesi bekleniyor.
Almira
Sal Şub 07, 2012 1:47 am
 
Foruma git
Konuya git

Göğüs Yayı Ve Kullanımı:

Göğüs Yayı Ve Kullanımı:

Adı sizi yanıltmasın sakın. Sadece göğüsleri çalıştıran bir alet değildir. Hatta göğüsleri hiç çalıştırmaz diyebiliriz. Etkilediği başlıca bölgeler: Kanat ve beraberinden sırt, triceps, trapez....(omuz genişlemesinin %85inin kanattan geldiği düşünülse yay mükemmel bir alettir.)

Göğüs yayını ağırlık çalışmasından ayıran şey; kaslara(sinirlere) gelen uyarının kademeli bir şekilde artmasıdır. Yayı ne kadar çok açarsak, aşamalı olarak o kadar kuvvet harcamış oluyoruz. Bu kaslar için çok farklı bir çalışma şeklidir. (Ağırlık idmanlarında da böyle bir uyarı ve kuvvet kordinasyonu yoktur.) Bu kordinasyon ve uyarıyı daha da açmak istiyorum: bu türlü çalışmalar sinirleri daha fazladan uyarır ve uyarılarının beyne daha çabuk ulaşmasını sağlar. Beyne giden mesaj da şudur: Kaslar farklı bir şekilde zorlanıyor! Buraya en kısa zamanda protein yolla!.

Bu türlü çalışma şeklinin olumsuz yanları da vardır. Yayı dengesiz kullanma ve yetersiz ısınma durumunda çok büyük sakatlanmalar yaşanabilir. Bu nedenle bazı kişiler, yayı kesinlikle önermez.

Yay, ileri seviye vücutçular için çok iyi bir seçenek sayılmaz. Yayın en büyük etki kitlesi yeni başlayan veya orta seviyeye yaklaşmış sporculardır.

KULLANIMI: Öncelikle yayı aldığınız zaman 4-5 tane yayın bağlı olduğnu görüceksiniz. Göğüs açma hareketi ile(açıklayacağım) hemen bir deneme yapmalısınız. Yayı sonuna kadar açabilmeniz gerekli.Örn: 1 tane yay takılı iken açabiliyorsanız diğer yayları söküp 1 yay bırakmalısınız.Sakın kendinizi zorlamayın!

yay kullanımında birçok yer aynı anda çalışabiliyor. Şimdi hareket hareket, yüzde oranlarına göz atalım:

Günaydın: %55 omuz, %30 kanat, %15 triceps
Tersten kanat açma: %60 omuz, %25 kanat, %15 triceps
Göğüs açma: %60 kanat, %40 üst sırtın tamamı

http://img407.imageshack.us/img407/5428/makale1.jpg

Okçu: %50 göğüs + %50 kanat = %75, %25 triceps(bir triceps)(çünkü vücudun tek bir yanı çalışıyor. Aynı şekilde diğer kolla yapmak lazım.)
Testere: %80 kanat, %20 üst ve orta sırt(rowing gibi düşünün)
Belden çekiş: %100 triceps

http://img521.imageshack.us/img521/9830/makale2k.jpg

Bu hareketler kanat, triceps veya omuz günlerinde 1er, 2şer olarak; ağırlık hareketleri yerine serpiştirilebilir. Çok ta verimli olur.

Çok ÖNEMLİ: Yayı kullanmak çok daha farklıdır. Yayı sonuna kadar açabileceğimiz seviyede ayarlamalıyız. Aksi takdirde, zorlamaya çalıştıkça yararından çok, çok büyük zararları olacaktır.
Almira
Çar Şub 08, 2012 12:56 am
 
Foruma git
Konuya git

Mini Basketbol Eğlencedir

http://2.bp.xxxxxxx.com/_0sCHP-HWopw/SIMfkTz_pNI/AAAAAAAAAZk/dfyU2jGtm_4/s1600/mbas.jpg


Mini basketbol eğlencedir!

Haftalardır spor okulları ile ilgili çok önemli eleştiriler yazılmakta. Çocuklarımızı emanet edeceğimiz kişilerin denetlenmesi gerektiğinden ve her önüne gelenin sadece para kazanmak için spor okulu açmasının ve bunun yarattığı zararların çocukların gelişiminde problemler yaratacağı gibi iyi ve kaliteli sporcuların ortaya çıkmasını da engelleyebileceği gerçeğinden bahsedilmektedir. Altyapı ve spor okullarında çalışan antrenörlerin daha çok pedogoji , psikoloji, motor öğrenme ve antrenman bilgisi eğitimi almış veya bu konularda açılan kurslara katılmış kişilerden oluşması basketbolumuzun geleceği için önemli bir kazançtır.
Reyting uğruna sadece yatırım yapan müessese takımlarının spor medyasında desteklendiği gerçeği, birçok kişinin uzun bir süredir spor bilimcilerin yaptığı olumlu eleştirileri görmezden gelmelerine neden olmuştur. Yine Sn. Mahmut Kulein'in ve Sn. Mehmet Baturalp'in arasıra yazdıkları altyapı ile ilgili eleştiriler bizleri olumlu yönde sevindirmiştir.

Spor okulu çalışmalarında antrenman programı hazırlanırken çok önemli bir konu hep gözardı edilir. Antrenmanın sonuna oyun ve yarışmalar konur. Bu oyun ve yarışmalar çocuğun öğrendiklerinin sahada uygulanması olarak düşünülebilir. Fakat oyun ve yarışma sonunda kazanan ve kaybeden takımlar ortaya çıktığında o yaştaki çocuğun psikolojisi hep gözardı edilmiştir. Kazanan kendini hep güçlü görecek kaybeden ise güçsüz olarak tanımlanacaktır. Ailesi veya arkadaşları sorduğunda "kim kazandı oğlum veya kızım?" çocuğun vereceği cevap onun ruhsal durumu ile ilgili olacak ve hep kazanmanın önemli olduğunu algılayacaktır. O yaştaki bir çocuk için bu ileriki hayatında basketboldan soğumasına veya arkadaşları arasında kendini daha güçsüz olarak algılamasına sebep olacaktır. Kazanan bir öğrenci ise nasılsa ben kazanıyorum , çalışmama gerek yok diyecek ve bireysel becerilerinin gelişmesi için çalışmaya ihtiyaç duymayacaktır.
Spor okullarında önemli olan bu tür oyun veya yarışmaların berabere bitirilmesi ve sporculara herşeyin kazanmak olmadığının öğretilmesi gerekmektedir. Sporcu kendi bireysel performansları ile ilgilenmeli, başka bir sporcu ile kendini kıyaslamamalıdır. Kendi performansını ön plana almalıdır. Bu nedenle rakibin baskı yaratan bir faktör olarak ortaya çıkmasının önlenmesi , antrenör tarafından sporcuya verilecek eğitimle anlatılmalıdır.
SPOR OKULLARI SADECE BASKETBOL BECERİLERİ ÖĞRETEN YERLER DEĞİLDİR, BU AYNI ZAMANDA BİR EĞİTİMDİR . ÇOCUKLARA BASKETBOLU SEVDİRMEK VE ONLARI EĞLENDİRMEK ANTRENÖRLERİN İLK HEDEFİ OLMALIDIR.
Uluslararası Mini Basketbol Federasyonu ( FIBA Mini-Basketball CIM ) genel sekreteri Mr. Ken CHARLES 'in göndermiş olduğu Çocuk Merkezli Koçluk ( Child Centred Coaching- by Martin Lee PhD) kitabında koçların yapması ve yapmaması gerekli uygulamalar anlatılmaktadır.
Koçların Yapması Gerektiği ,
1- Her çocuğun başarı ve başarısızlığı nasıl değerlendirdiğini anlayın.
2- Kazanma ve kaybetmeden çok , çocukların kendi performanslarını değerlendirerek , karar vermelerini sağlayın. Onlara bir görevde ustalaşmaya yönelik olmalarına yardımcı olun.
3- Her çocuğun yeteneğine uygun performans hedefleri koyun.
4- Her çocuk için bireysel hedefler belirleyin,
5- Sporcu başarılı olamazsa bile kendi çabasını ödüllendirin.
6- Ödülleri geliştirin.
7- Her çocuğun gerçekçi kişisel beklentilerini geliştirmesine yardım edin.
8- Her çocuğa oyunda ve uygulamada kendini gösterme şansı verin.

Koçların Yapmaması Gerektiği,
1- Sadece en iyileri ödüllendirmeyin,
2- Oyunculara kesinlikle iyiden kötüye doğru bir sıralama yaparak kıyaslamada bulunmayın.
3- Sadece en iyileri seçip ayırmayın.
Tüm basketbol altyapı ve spor okulları antrenörlerine başarılar diliyor ve basketbolda daha güzel günlerin gelmesi için hepimizin elbirliği ile çalışması gerektiğine inanıyorum.
Almira
Çar Şub 08, 2012 12:48 am
 
Foruma git
Konuya git

SanalKahve Kompozisyon Yarışması Detayları

Sevgili SanalKahve Dostları...
Sitemizde kompozisyon yarışması yapılacaktır.
Sitemizde yapılacak OLan kompozisyon yarışmasında sitemizi kendi
duygu ve düşünceleri ile en iyi anlatan
yarışmacıya çift kişilik 2 Gün 2 Gece tam pansiyon tatil Ödülü Verilecektir.
Bunun için tek yapmanız gereken sanalkahve.com
sitesini anlatan güzel bir kompozisyon hazırlayıp
yazınızı aşagıdaki mail adresine göndermenizdir.
1 ay sürecek Olan yarışmamıza birden çok yazı ile katılım yapabilirsiniz.
Jürimiz tarafından incelenecek olan kompozisyon'lar degerlendirilip yine
jürimiz tarafından oy Verilecektir.
Birinci seçilen kompozisyon 1 ay süresince
sitemizin ana sayfasında ve 500 ayrı sitede yayınlanacaktır.
Kazanan üyemize Çift Kişilik 2 Gün 2 Gece tam pansiyon tatil ödülü verilecektir.


Mail Adresimiz:
sanalkahveyonetim@hotmail.com



Not : Alıntı kompozisyon VE 1 defa yolladıgınız kompozisyon 'un
aynısı'nın kullanımı yasaktır.Bu gibi durumların olması halinde katılımcı elenecektir.
Örnek Kompozisyon çalışması aşağıda bulunmaktadır.


Tüm düşünceler bizim için değerli, bu sebeble onlarla yaptığımız her iş birliği bizim için özeldir.

Katılımlarınızı beklemekteyiz.


Yarışmaya katılacak tüm üyelerimize bol şanslar diliyoruz.


SanalKahve YöNeTiM
SeNeM
Pzr Şub 12, 2012 1:10 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: SanalKahve Kompozisyon Yarışması Detayları

Bu güzel etkinliğimize katılacak olan tüm www.sanalkahve.com çatısı altında bulunan dostlarımıza başarılar dileriz. SANALKAHVE YÖNETİMİ.
efe_19
Pzr Şub 12, 2012 2:26 am
 
Foruma git
Konuya git

ornektir

http://www.sanalkahve.com ile tanışmama vesile olan bir akrabamdır.
Kendisinin daveti üzerine facebook sayfasından ilk girişimi yapmış bulunmaktaydım.
Sonraları direk http://www.sanalkahve.com adresinden
kendime üyelik formu 'nu doldurup rumuz aldım ilk
http://www.sanalkahve.com'un okey Lobisine giriş yaptım
üçay okey lobisinde güzel keyifli günlerimiz oldu.
Sonraların da 101 lobisindeki dostlarımın daveti üzerine 101 lobisini tanıdım.
Bu lobide uzun zamandan beri gerek güzel dostluklar; gerekse keyifli günlerimiz geçti
devamında pişti lobisi batak ve tavla lobilerindeki dostlarımın daveti üzerine bu
lobilerimizle de tanışmış oldum
http://www.sanalkahve.com sitesinin kurulumunda emeği geçen herkese
teşekkür edersaygılarımı sunarım.
http://www.sanalkahve.com'da olmaktan memnun ve mutluyum saygılarımla SeNeM.
SeNeM
Pzr Şub 12, 2012 1:12 am
 
Foruma git
Konuya git

Tesekkur

DUYURU YAZISINDA BANA YARDIMLARINI ESİRGEMEYEN SEVGİLİ ARKADAŞLARIM

http://img484.imageshack.us/img484/8757/bz010011fr.gif http://img482.imageshack.us/img482/9382/bz009911fl.gif http://img479.imageshack.us/img479/3268/bz009948nn.gif http://img479.imageshack.us/img479/8359/bz009950lf.gif http://img484.imageshack.us/img484/1870/bz010033pf.gif http://img479.imageshack.us/img479/8359/bz009950lf.gif


http://img512.imageshack.us/img512/1687/ert34534aw0.png



http://img224.imageshack.us/img224/3157/abc4600ng8zy.gif http://img224.imageshack.us/img224/4917/abc4600ag1gz.gif http://img45.imageshack.us/img45/5289/abc4600zg2zm.gif


http://img146.imageshack.us/img146/9253/f43523ch9.png


http://www.cicekservisi.net/images/hediye-cicek.jpg http://t1.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcTHk0FWq-9fApGRXK9mfo1CrjaFiwig8VJR_Dnr_f1BonhZ--jz
SeNeM
Pzr Şub 12, 2012 4:09 am
 
Foruma git
Konuya git

RAUF DENKTAÅž.....


Rauf Denktaş- KIbrIs gerçeği 

 

ALLAH RAHMET ETSİN MEKANI CENNET OLSUN İNÅžALLAH. TÜM TÜRK VE KIBRIS CUMHURİYETİNİN BAÅžI SAÄžOLSUN.......

Hacegan__
Cmt Oca 14, 2012 8:46 am
 
Foruma git
Konuya git

RAUF DENKTAÅž.....

Büyük dava adamı milliyetçi vatansever yürekli bir savaşcı kaybettik.

ALLAH RAHMET ETSİN MEKANI CENNET OLSUN..

Hainler onu üzse de yıpratsada o tarih boyunca bir kahraman olarak anılacaktır..

 

 BİRSU.....

NefeSin
Cmt Oca 14, 2012 8:46 am
 
Foruma git
Konuya git

sevgililer gunu

Hıdır Abi, benim, Vakkas. Abi, bu krizde sevgilimizin olmaması ne güzel değil mi abi?! Çiçek alma derdi yok. Ne ısmarlasam derdi yok. Ne şanslıyız di mi abi. Rumuz: Züğürt Tesellisi.

Asuman, Didem beni terk etsin ki seni çok seviyorum. Yani, yalanım varsa Pınar'ı bir daha görmek nasip olmasın. Canan'dan ayrılayım ki, doğru söylüyorum kız. Daha ne diyeyim?! Sadık yarin Sadık.

Dün saat 14.32'de Kadıköy iskelesinde yanımıza yaklaşarak gül satmaya çalışan çiçekçi kıza "Sağol canım. Evde reçeli var" diyen sevgilim Ziya Zayi Olmuş, tarafımdan terk edilmiştir. Yeni sevgili bulunacağından eskisinin hükmü yoktur. Pervin.

Ceyda biz ayrı dünyaların insanıyız. Senin boyun 1.85 benim ki 1.45 Yanında kendimi makyaj çantan gibi hissediyorum. Bi de arada durup belden aşağı konuşma demiyor musun?! Çıldırıyorum. Kızım ne yapayım, anca beline gelebiliyorum tabi belden aşağı konuşurum ya.. Rumuz: Fındık Kurdu.

Kıskanç sevgilim benim. Seni terk ederim blöfünü görüp "Git, bana kız mı yok, elimi sallasam ellisi" deyince iki elimi de bileğimden kırman hiç hoş değildi. Sayende 2 haftadır alçıdayım. Ama yılmıycam işte. Gidersen git. Bana kız mı yok. Hem ben ayağımı sall.... neyse... Tırsak Münir.
AsLaN_
Sal Şub 14, 2012 12:16 am
 
Foruma git
Konuya git

Sevgililer Günü'nde en güzel hediye

Sevgililer Günü'nde en güzel hediye


http://www.gazetevan.com/files/sevgililer-gunu.jpeg

Muğla’da yaşayan peyzaj mimarı 47 yaşındaki kadın, 1 aydır diyalize giren eşine sevgililer günü öncesinde böbreğini verdi.

Muğla’da ticaretle uğraşan 53 yaşındaki Ali Fevzi Koçer, 25 yıl önce peyzaj mimarı 47 yaşındaki Melek Koçer ile evlendi. 2 çocukları bulunan çift, 25 yıl boyunca sağlıklı bir hayat sürdü. 4 yıl önce gittiği bir kontrol sırasında tek böbrekli dünyaya geldiğini öğrenen Ali Fevzi Koçer’in bir süre önce tek böbreği de işlevini görmez hale geldi.

Muğla’da 1 aydır diyalize giren Koçer’in sağlığına kavuşması için eşi Melek Koçer, hiç düşünmeden gönüllü oldu. Tetkiklerin ardından nakil işleminin yapılmasına karar verildi. Çift ameliyathaneye el ele tutuşarak girdi.

Prof. Dr. Alper Demirbaş yönetiminde gerçekleştirilecek ameliyat öncesi gazetecilere açıklama yapan Melek Koçer, Sevgililer Günü’nden bir gün önce eşine böbreğini verdiği için çok mutlu olduğunu söyledi. Eşine ’en güzel sevgililer günü hediyesi’ verdiğine inandığını anlatan Melek Koçer, "Ameliyatın sevgililer gününden bir gün önceye denk gelmesi bizim için de unutulmaz bir tesadüf oldu. Umarım eşimle birlikte eski sağlıklı günlerimize geri döneriz" dedi.

Eşinden aldığı böbrekle hayata adeta yeniden "merhaba" diyeceğini belirten Ali Fevzi Koçer ise "Muğla’da ’Ev yaparsan tuğladan, kız alırsan Muğla’dan’ diye ünlü bir söz vardır. Eşim bu sözün doğruluğunu kanıtladı. Ona çok teşekkür ediyorum. Bana çok güzel bir sevgililer günü hediyesi verdi" diye konuştu.

Hastanenin Organ Nakli Merkezi Başkanı Prof. Dr. Alper

Demirbaş ise nakillerde doku uyumu zorunluluğunun kalkmasının ardından eşten nakillerin arttığına dikkati çekti. Demirbaş, doku uyumu zorunluluğu bulunduğu dönemde en fazla anne ve babadan nakillerin yapıldığını belirtti.

Eşlerin aynı evde yaşadığı için sağlık sorunlarını daha fazla hissettiğini vurgulayan Demirbaş, "Bir kişinin sağlığının bozulması en yakınında olduğu için eşini de etkiliyor. O nedenle eşler arasındaki nakiller de arttı" dedi.

Koçer çiftinin naklinin sevgililer günü öncesine denk gelmesinin büyük bir mutluluk olduğunu belirten Demirbaş, ameliyatın başarılı geçtiğini ifade etti.

Sevgililer Günü için ekmek yaptı

http://www.gazetevan.com/files/ekmek.jpg

KAYSERİ’de fırıncı 25 yaşındaki Faruk Demirtaş, "Evine ekmeği zor alanlar var" diyerek, 14 Şubat Sevgililer Günü için dar gelirlilere özel kalp şeklinde ’Sevgi ekmekleri’ yaptı.

Faruk Demirtaş, müşterilerinin daha çok dar gelirliler olduğunu belirtirken, her tarafta tek taş yüzük, tatil ve eğlence gibi afiş, davetlere ait reklam bulunduğunu söyledi. Demirtaş, "Bazı vatandaşlarımız evlerine ekmeği dahi zor götürüyor. Bu hizmetlerden yararlanamıyor. Biz de daha çok dar gelirli vatandaşlarımıza hitap ediyoruz. Bu nedenle onlara özel bir kampanya başlatmak istedim. Kalp şeklinde adını da ’sevgi ekmeği’ verdiğimiçz ekmekler yaptım. İsteyenler bu ekmekleri evlerine götürüp, eşlerine en azından çam sakızı çoban armağanı tarzında kurulan sofrada sürpriz yapabilir" dedi.

Yaptığı ’Sevgi ekmeleri’nin normal ekmekle aynı; 60 kuruş olduğunu belirten Demirtaş, "Pahalı hediyeler alamıyorum diye üzülmeyin sevgi ekmekleri ile hem sevginizi hem de ekmeğinizi paylaşın" diye konuştu.
Almira
Sal Şub 14, 2012 10:49 pm
 
Foruma git
Konuya git

Gözlerinin Seyrindeyim

Sana bakarken nedense hep gözlerim buğulanıyor.Öyle bir dalıyorum ki o gözlerinde...Dupduru bir su gibi gözlerin , katışıksız , saf berrak bir su gibi.

Öyle kayboluyorum ki gözlerinde bulunmayı hiç istememecesine.Öyle bir yol var ki gözlerinin kuytularında her adımda bambaşka bir ışık demetine giriyorum. İlerledikçe gözlerinin derinliklerine kayıp yaşantılarımı buluyorum.

Çocukluğum ,gençliğim ,anılarım ,yarım kalanlarım gizlenmiş gözlerine.. Yürüdükçe gözlerinin daha derinlerine eşsiz bir melodi çınlıyor kulaklarımda ve seni görüyorum uzaklarda ,çok uzaklarda ,sanki bir sis bulutu içindesin kolların açık bana bakıyorsun..Adımlarım hızlanıyor ,kalp atışlarım adımlarımı kovalıyor , koşmak istiyorum sana ,koşamıyorum . Sen sadece bakıyorsun ve gelmiyorsun!!!Birde gözlerinden okuyorum ; aslında sende seviyorsun....

Ben hergün gözlerinin seyrindeyim sevdiğim. Zaman zaman dalıp gidiyorum uzaklara ufuk noktasında bir çift göz beliriyor ... Rengi; hazan mevsimi gibi ılık bir bahar yeli esiyor yüreğime gözlerin ne kadar yakın bana ...Sen gençliğim kadar uzak olsan da! Bense kaybolmayı seviyorum hazan rengi gözlerinde.Seni bende bulduğum tek nokta gözbebeklerin ve ben sende kayboluyorum.

Bir gün ararsan beni ; ya gözlerinin derinliklerine bak ya da kalbinde ıssız , kuytu bir köşeye...Ben kendimi sende bulmuşum bir gün kaybolursam eğer sakın başka yerlerde arama beni. Bil ki sende bir yerlerdeyim , bil ki senden kaçarken sana gizlenmişim...

Tanımsız bir duygu yaşarken gözlerinde , ifade edecek bir sözcük bulamazken sözcük hanemde,ve kısaca özetlemem gerekirse ;

Ben Seni Seviyorum....
efe_19
Sal Şub 14, 2012 9:45 am
 
Foruma git
Konuya git

Vazgecilmezim

İnsanın içine işleyen bir ayaza ev sahipliği yapan kış sabahında, seni düşündüğümde içime yayılan sıcaklığın, dışarıdaki iki metre karı bile eritebileceğini düşünüyorsam...

Uykudan yüzümde mutlu bir gülümseme ile kalkıp benimle birlikte uyanan güne senin adını veriyorsam...

Evimin bütün duvarlarında senin yüzünü görüp, bana baktığını hissediyorsam...

Ve bu beni her gün hep aynı şekilde heyecanlandırıyorsa...

İçtiğim çayın şekeri, sigaramın dumanı, kahvaltımın her lokması sen oluyorsan...

Sokakta bana bakan her insan, yüzümdeki tarifsiz sevinci görüp hayrete düşüyorsa...

Sevdiğin şarkıyı defalarca başa alıp bıkmadan defalarca dinleyebiliyorsam...

O şarkının her sözüne seninle ilgili ayrı bir anlam yüklüyorsam...

Yüzlerce kişinin arasında bile kadehimi sadece senin şerefine kaldırıyorsam...

Başımı döndüren şeyin aslında içki değil, sana olan aşkım olduğunu biliyorsam...

Yorucu bir günün sonunda ufacık bir sözünle, bir gülüşünle uzun bir tatilden dönmüş gibi enerji doluyorsam...

Ve o enerjiyle hiç uyumadan günlerce çalışabileceğimi duyumsuyorsam...

Gün boyu saatleri, dakikaları sayıp 'Neden geçmiyor bunlar' diye hayıflanıyorsam...

Ve hep seninle buluşacağımız anı bekliyorsam...

Kitap okurken seni düşünmekten kendimi alamayıp aynı satırı defalarca tekrar ediyorsam...

Sonra sana bunu anlattığımda birlikte ne kadar güleceğimizi düşünüp keyifleniyorsam...

Seninle ilgili planlar yapıyorsam...

Sadece varsayımlara dayalı olsa bile o planları mükemmelleştirmek için her ayrıntının üzerinde dakikalarca düşünüyorsam...

İzlediğim filmdeki başrol oyuncularının yerine kendimizi koyup 'Biz olsaydık böyle yapardık' diyorsam...

Yüzyıllardır sevgililerin kullandıkları klasik sözcüklerin benim duygularımı anlatmaya yetmediğini fark ediyorsam...

Yine de bunları söylemekten hiç ama hiç bıkmıyorsam...

Aşkımın coşkusunu sana yansıttığımda senin de bana aynı coşkuyla karşılık vereceğini biliyorsam...

Kahkahanın en güzelini seninle atacağımı, yemeğin en güzelini seninle yiyeceğimi, içkinin en keyiflisini seninle içeceğimi düşünüyorsam...

'Hayatının en anlamlı şeyi ne' diye sorduklarında tereddüt bile etmeden senin adını verebiliyorsam...

Sen benim için vazgeçilmez olmuşsun demektir...
efe_19
Sal Şub 14, 2012 9:49 am
 
Foruma git
Konuya git

Sevgililer Günü beklentisi

Sevgililer Günü beklentisi tek taşyüzük ~ İşte anket sonuçları


Sevgililer Günü, her yılın 14 Şubat günü birçok ülkede kutlanan özel gündür. Kökeni, Roma Katolik Kilisesi'nin inanışına dayanan bu gün, Valentine ismindeki bir din adamının adına ilan edilen bir bayram günü olarak ortaya çıkmıştır. Bu sebeple bazı toplumlarda "Aziz Valentin Günü" (İngilizce: St. Valentine's Day) olarak bilinir. Valentine kelimesi, Batı medeniyetlerinde hoşlanılan kişi veya sevgili anlamlarında da kullanılır.



Günümüzde, bazı toplumlarda sevgililerin birbirine hediyeler aldığı, kartlar gönderdiği özel bir gün olarak devam etmektedir. Tahminlere göre 14 Şubat günü, tüm dünyada 1 milyar civarında kart gönderilmektedir. Bunun yanı sıra hediye alımlarından kaynaklı piyasada satışlar artmaktadır.


Yahoo, omg! sitesinin her yıl düzenlendiği ‘Sevgililer Günü’ anketinin sonuçları yayınlandı. Bu sene çalışmaya katılan kadınların 14 Şubat’ı ABD’li aktör George Clooney ile geçirmek istediği belirlenirken erkeklerin tercihinin de ‘Friends’ dizisinin başarılı oyuncusu Jennifer Aniston olduğu gözlendi.
http://media3.ntvmsnbc.com/j/NTVMSNBC/Components/ArtAndPhoto-Fronts/SectionsThumbnails-TSM-Colorbox/Ya%C5%9Fam/120213-sev.hmedium.jpg

İSTANBUL - 2000 kişinin katıldığı ankette ‘Sevgililer Gününü kiminle geçirmek istemezdiniz?’ sorusuna kadınların büyük çoğunluğu aktör Charlie Sheen’in ismini verirken ‘Hollywood’daki hangi iki eski sevgili barışsın?’ sorusuna verilen cevap Brad Pitt-Jennifer Aniston oldu.

Çalışmaya katılan kadınların %56’sı bu özel günde kız arkadaşlarıyla eğlenmek için gece dışarı çıkarken yanlarında Oscar'lı oyuncu Sandra Bullock’u görmek istediklerini belirtti.

14 Şubat gecesi hangi filmi izlemek istedikleri sorulduğunda ise ankete katılanların büyük bir çoğunluğunun tercihi başrollerinde Rachel McAdams ve Ryan Gosling’in oynadığı ‘The Notebook’ (Not Defteri) oldu.
Almira
Sal Şub 14, 2012 10:44 pm
 
Foruma git
Konuya git
cron