8 sonuç bulundu

Geri dön

Çevremizdeki Ethem amcalara dikkat edelim...

Allah için olmayacaksa olanların hiç bir önemi yok ;Yolda ilerliyordum ilerde zar zor yürüyen bir ihtiyar gördüm ;Kaldırımda oturur vaziyette el etti ihtiyar..İki büklüm beli, elinde asası.. Yüzünde derin çizgiler..Durup, arabaya aldım.-Nereye gidiyorsun dede ?-Az ilerdeki kurban kesilen yere bırakırmısın oğlum .?- Ne yapacaksın orda dede ?- Belki biraz et verirler.. - Evin nerede ? - Zafer mahallesinde..- E nasıl gideceksin uzak oralar..- Biraz et bulalımda Allah kerim..Kısa yol boyu bi kamyon dua etti.. Dedeyi bıraktıktan sonra aklıma takıldı.. Gideceğim yerdeki işimi alel acele halledip pazara geri döndüm..Ethem dede pazarın sütünlarından birinin dibine koyduğu çuvala bir poşet koyup, boş başka bir poşetle elinde asa ağır aksak tekrar pazarı turluyor..Öbek öbek insanlar karınca misali etleri kesip biçip tasnif ediyor.. İyiler çil çil leğenlerde.. Kemikliler ayrı bir yere yığılmış.. Kantarlar ortada belliki işler sona yaklaşmış.. Birazdan ne var ne yok paylaşılacak..Yanına yaklaştığı yerlerde kaçamak bir göz teması kuruyor Ethem dede ..Bu çok kısa tedirgin " bana verecek bişeyiniz var mı? " sorusu..Bu göz temasına çok yerde karşılık alamayıp ürkek adımlarla çekilip bir diğerine gidiyor..Bu naif sorunun cevabı hiç o çil çil etler olmadı kaç yere gittiyse..Kimi göz ucuyla iç yağları işaret etti, bonkör olan bir ikisi bol kemikli birkaç parçayı..Eliyle lütfedip veren olmadı..En son yerde herkesten uzak sahipsiz olduğu belli olan bir işkembeyi cebinden çıkardığı çakı ile kabaca temizleyip poşete koydu..Ben yarım saate yakın onu farkettirmeden izledim..Serde işgüzarlık var.. Bir iki yere " Şu amca yardıma bakınıyor galiba" dedim.Pek kimse oralı olmadı..Sana ne? Senin menfaatin ne türünden bakışlar attılar sadece..Birkaç kare de fotoğraf çektim..Bunun dışında hiç müdahil olmadım.Onun ve çevresindekilerin yaşadığı sessiz diyaloğu, olup bitenleri bir mimik bile kaçırmadan gözlemeye çalıştım..Epey sonra, dolaşmaktan yorgun olarak güzgüneşine nazır bir kaldırıma oturunca yanına gidip oturdum..- ne yaptın dede ?Beni tanıdı .. Tekrar gördüğüne mi sevindi, haline mi hüzünlendi bilmem ağlamaya başladı ! - Çok şükür toparladık bişeyler.. dedi- hadi o zaman seni evine bırakayım dedim..Yol boyu bir tır daha dua etti..Hikayenin ana fikri ben ne iyi bir insanım değil.. Nefsimiz işin içine bulaşık ettiyse affola..Bu yaşadığımı paylaşıp paylaşmama konusunda çok tereddüt ettim..Ana fikir şu ki bu bayram biz bol et yiyelim diye emredilmemiş.. Kurban kesme imkanı bulanların büyük bir kısmı zaten normal zamanda da evine et alıp götürme imkanına sahip..O dedeye parça kalıntı etleri göz ucuyla işaret edenlerin buğazından kendilerine ayırdıkları löp etler nasıl geçecek bilmiyorum..İbadet şuuruyla kurbanlarını kesenler nizami olarak emredildiği gibi üçe tasnif edecekler mi ?Hassas Dijital tartı ile etleri aralarında paylaşanlar aynı hassasiyetle ondan ihtiyaç sahiplerinin hakkını ayırmalı değil mi ?Çevremizdeki Ethem amcalara dikkat edelim..
Kepez-
Pzr Eyl 11, 2016 7:24 am
 
Foruma git
Konuya git

ÇOK DAHA GÜZEL'dir :)

Bir yaşında olmak NE GÜZEL!Evin içinde pıtır,pıtır yürürsün. Düşersin, kalkarsın, yine düşersin, hiç bıkmadan denersin.Kendi başına yürüdüğün için çok mutlusundur ve seni izleyenlerde mutludur..Sevinç çığlıkları atarak yanından geçersin anne babanın.Canın isterse durup sarılır, kendini sevdirirsin.Mutlu olmak için büyük olaylar olmasına gerek yok. Kendi başardıkların mutlu etmeye yetiyor.Bir yaşında olmak NE GÜZEL!Keşke hep böyle kalsak!Ama zaman geçtikçe, büyüdükçe, mutlu olmak için gerekli olan nedenler artacak.Hangimiz yürüyebildiğimiz için hálá sevinç çığlıkları atıyoruz ki?Bu mutluluğu hissedebilmek için önce uzun bir süre yürüme yeteneğimizi kaybetmemiz lazım ki...Bir yaşında yemeği avuçlarıyla yiyebilir insan...Zevkle domates sosunu ağzına yüzüne bulaştırabilir.Keyifle yemek yerken ne etrafın nasıl battığı önemlidir, ne de ellerin yapış yapış olması..NE GÜZEL'dir anne babanın keyifle seni seyretmeleri.Yemek, kaşığın üzerinde durmamakta ısrar mı ediyor, sorun değil! Hemen kaşık bırakılır ve ellere geçilir. Hem de zevkle kendi başına yemenin verdiği mutlulukla.Bir yaşında olmak NE GÜZEL!Yolda hiç tanımadığın birisine gülümseyebilirsin... Kim ne düşünür, ne der endişesi olmadan gidip birisine saçını okşatabilirsin... Elindeki oyuncağı tanımadığın birisine uzatıp sana baktı, güldü diye mutlu olabilirsin...Giymeye çalıstıgın çoraplar ayakkabılar, yarım yarım konusmalar....NE GÜZEL'dir annenin seni izleyip mutlu olması...Odadan çıkıp tekrar gelen birilerini alkışlayıp sevinç gösterisi yaparsın, diş fırçalamak, banyo yapmak, yürümek, yemek yemek mutlu eder seni ve anne babanı ...Ne güzel bir yaşında olmak!Ne kadar kolay mutlu olmak!( Tabiki 35 yaşında olmak ve anne olmak ÇOK DAHA  GÜZEL'dir )
Kepez-
Çar Eyl 07, 2016 7:36 pm
 
Foruma git
Konuya git

YENi YILIMIZ KUTLU OLSUN...!!!

Yeni bir yıla girerken sevgi ve barış diliyorum. Savaşların, acıların ve felaketlerin, geçip giden koca bir yıl gibi geride kalması umuduyla.. Nice yıllara.!!! ( Kar Kış Yağmur Çamur Soğuk demeden vatanımızı koruyan  TÜRK ASKERİME TÜRK POLİSİME sağlık huzur başarı diliyorum. Yüce ALLAHIM sizleri korusun )
 
Efe
Cmt Arl 31, 2016 4:55 pm
 
Foruma git
Konuya git

Bir yıl daha bitti...

Bir yıl daha bitti

Bir yıl daha bitti,Dün yediğimiz yemek,Geçen ay ödediğimiz fatura,Yaşadığımız onca şey,Yaz tatili,Düğünler,Bayramlar,Doğumlar,Cenazeler derken,Bir telaş, bir acele,Koskoca sene geçti gitti...Hayaller, umutlar,Yine seneye ertelendi...Ah bir büyüsem,Okulu bitirsem,İşe girsem,Yuva kursam,Çocuklarım olsa,Çocukların sınavları,Çocukların okul masrafları,Düğünleri, dernekleri,Torunlar,Derken emeklilik,Tam rahat ettim,Dünyayı gezicem derken,Bir hastalık...Al işte,Ne bu sene,Ne bir daha ki sene,Erteleye erteleye ömür bitti...

"Bize kalmayacak dünya için;bize kalacak günahlar biriktiyoruz..."
Kalp
KaIp
Cmt Arl 31, 2016 8:11 am
 
Foruma git
Konuya git

Sakın Bizler, Şirk Koşan Müşriklerden Olmayalım?

Allah Kur’an da, kendisine şirk koşanı, asla bağışlamayacağını söyler bizlere. Önce ayeti yazalım daha sonra Allah şirk koşmakla neyi kast ediyor, onu birlikte düşünelim.
 
Nisa 48:Şüphesiz Allah, KENDİSİNE ORTAK KOŞULMASINI ASLA BAĞIŞLAMAZ. Bunun dışında kalan (günah)ları ise dilediği kimseler için bağışlar. Allah’a şirk koşan kimse, şüphesiz büyük bir günah işleyerek iftira etmiş olur. (Diyanet meali)
 
Demek ki şirk koşmak Allah katında, bağışlanmayacak çok büyük bir günah. Bunu yapan bir insan, Allah a iftira etmiş olur diyerek, günahın ne derece büyük olduğunu, üstüne basa basa söylüyor. Peki, şirk koşmak ne demek,  önce bunu doğru anlayalım. ŞİRK HERHANGİ BİR YARATILMIŞI, ALLAH IN BİR KISIM YETKİLERİNE ORTAK ETMEK, ALLAH İLE BİRLİKTE ANMAKTIR.
 
Konuyu doğru anlamak için, şöyle bir açıklama yapmamız doğru olur. ALLAH A ŞİRK KOŞANLAR, ALLAH IN YERİNE BİR BAŞKA ALLAH, YARATICI KOYMUYORLAR.  ŞİRK KOŞTUKLARI KİŞİLERİ ALLAH IN YANINA KOYUYORLAR, ALLAH İLE BİRLİKTE ANIYORLAR. Allah ın tek elindeki yetkilerinin bir kısmından veriyorlar. Hâlbuki Allah ile birlikte hiç kimseyi anamayız, onun yanına hiç kimseyi koyamayız, onun yetkilerini hiç kimseye veremeyiz. Çünkü Allah ne diyordu ayetinde, HÜKMÜME HİÇ KİMSEYİ ORTAK ETMEM. Buradan da anlıyoruz ki, Allah yetkilerini hiç kimseye vermemiştir. Allah a şirk koşan kişiye de Müşrik deniyor.
 
Üzerinde dikkatle durmamız gereken, çok önemli olan ise, Allah ın yetki ve sorumluluklarını, yaratılmış kişilere veren müşrikler, iman ettiğini söyleyen insanlardan olmalarıdır. YANİ BU KİŞİLER ALLAH A, ELÇİSİNE HATTA GÖNDERİLEN KİTAPLARA İMAN ETTİKLERİNİ SÖYLEYEN, AMA İMANIN GEREKLERİNİ, ALLAH IN KİTABINDA HÜKMETTİKLERİNİ, GEREĞİ GİBİ YERİNE GETİRMEYENLER OLDUĞUNU UNUTMAMALIYIZ.
 
Gelelim şirk konusuna. Allah a şirk koşanlar neler yapıyor da, Allah bu konuda hiç tavizsiz, bunları yapanları asla affetmeyeceğim diyor. Bu konu çok önemli, Allah korusun farkında olmadan bu hataya sakın bizlerde düşmeyelim? Düşmemek içinde, konuyu dikkatle araştırmalıyız. Allah a ortak koşulanlar kimler, önce ona bakalım.
 
Araf 191:Hiçbir şeyi yaratamayan, kendileri yaratılan şeyleri Allah’a ortak mı koşuyorlar? (Diyanet meali)
 
Buradan da anlıyoruz ki, bizim gibi insanlar, yani yaratılmışlar. Peki, bu yaratılmış insanlara bizler, nasıl bir yetki yüklüyoruz da, Allah ın tek elindeki yetkisini onlara veriyoruz. Hemen Kur’an ın verdiği örneklerden yola çıkarak düşünelim. Allah şefaat tümden bana aittir, hiçbir şefaatin fayda vermediği o günden sakının dediği halde, bizler edindiğimiz velilere, şeyhlere, efendilere, ya da farklı kişilerinde şefaat etme yetkisinin olduğunu söylüyor ve buna inanıyorsak, ALLAH IN TEK ELİNDE BULUNAN BİR GÜCÜ, YETKİYİ BİR YARATILMIŞA, BEŞERE VERİRSEK, ALLAH A ŞİRK KOŞMUŞ OLURUZ. İşte bu yanlışı yaparsak, MÜŞRİKLERDEN OLURUZ.
 
Cahiliye döneminde, yaşadığı dönemde o devrin saygın ve sevilen insanlarından olan LAT, MENAT ve UZZA diye anılan ve öldükten sonra heykelleri yapılıp kabeye konmuş kişilerden, Allah ile aracılık yapmasını ve kendilerine şefaatçi olmaları isteniyordu. Allah bunları ikaz ediyor ve bu kişilere hiçbir yetki verilmediği, bunlar sizin atalarınızın uydurmalarıdır diyor Allah ayetinde.
 
Örnekler o kadar çok ki. Allah sizleri Kur’an dan hesaba çekeceğim, biz kitapta her şeyden nice örnekleri verdik, kitapta hiçbir eksik bırakmadık, Kur’an ın ipine sarılın dediği halde, Allah ın kitabına eğer bizler, Kur’an tek başına imanımızı yaşamak için yeterli değildir. Her bilgiyi Kur’an da bulamayız. FIKIH kitapları ve hadisler olmasaydı Kur’an kapalı kalırdı, anlayamazdık dersek, Allah ın kitabına ve Rabbimizin tek elindeki Allah ın dinine, BEŞERİN KİTAPLARINI ŞİRK KOŞMUŞ OLURUZ. Bunları söyleyen ve inananlarda Müşrik olur Allah korusun.
 
Bu örnekleri çoğalta biliriz. DİN ALLAH IN DİNİDİR, NE ORTAĞI VARDIR, NEDE YARDIMCISI. Hükümleri Allah yalnız ben veririm diyor da, Allah ın hükümlerine, elçisinin de ilaveler yaptığına inanır ve emin olamayacağımız rivayet bilgileri de dine sokarsak,  hem peygamberimize iftira atmış, hem de peygamberimizi, Allah ın dinde ortağı konumuna getirmiş oluruz ki, buda şirktir. Bakın Allah kendisinden başka kişilerden yardım bekleyenlere, nasıl bir örnek veriyor.
 
Enam 40- 41: De ki: “Ne dersiniz, size Allah'ın azabı gelse veya o kıyamet gelip çatıverse siz, ALLAH'TAN BAŞKASINA MI YALVARIRSINIZ? Doğru sözlü iseniz söyleyin bakalım!” Hayır, yalnız O'na yalvarırsınız da, O dilerse, yakındığınız belâyı uzaklaştırır. Siz, ortak koştuklarınızı unutuverirsiniz. (Bayraktar Bayraklı meali)
 
Sanırım bu örnek, bizler için çok büyük bir ibret. Ama gözler görüyor, nefisler hissediyorsa tabi. Allah ın yanında veliler, şeyhler, efendiler edinip, onlardan şefaat ve yardım bekleyenlere, bende aynı soruyu soruyorum. Başınıza büyük bir bela gelse, ya da kıyamet gelip çatsa, siz Allah ın yanında, edindiğiniz velilere, şeyhlere mi yalvarıp yardım istersiniz, yoksa bizleri yaratan Allah a mı yalvarıp yardım dilersiniz?
 
Allah o zor anınızda, hepsini unutursunuz ve yalnız Allah a yalvarıp, Allah dan yardım istersiniz diyor. Madem zor anımızda, hesabın görüleceği o çetin gün, yalnız Allah aklımıza gelecek ve yalnız ona sığınacaksak, BU DÜNYADA İMTİHANIMIZI YAŞARKEN, NEDEN ALLAH IN YETKİ VE SORUMLULUKLARINI, YARATILMIŞ BİR BEŞERE YÜKLEYİP ŞİRK KOŞUYORUZ?
 
Allah geçmiş toplumlarda da aynı yanlışları yapan, Allah ın yanında şefaatçiler edinenlere, aynı uyarılarını yaptığını söylüyor ve bizlere de bu örnekleri verip, aynı hataları yapmamamız için uyarıyor. Bir örnek daha vermek istiyorum.  Çünkü konu çok önemli ve aynı hataları bizlerde ne yazık ki yapıyoruz.
 
Fatır 14:Eğer onları çağırsanız, çağrınızı duymazlar. Duysalar bile çağrınıza karşılık veremezler. KIYAMET GÜNÜ DE SİZİN ORTAK KOŞTUĞUNUZU İNKÂR EDERLER. BUNLARI SANA HİÇ KİMSE, HAKKIYLA HABERDAR OLAN (ALLAH) GİBİ HABER VEREMEZ. (Diyanet meali)
 
Değerli din kardeşlerim. Lütfen artık Allah ın bu uyarılarına kulak verelim. Allah bu dünyada bizlerin edindiği velilerin, şeyhlerin, efendilerin bizlerin seslenişlerimizi, yardım isteklerimizi asla duyamayacağını söylüyor.  Hatta kıyamet günü sizler bu kişilerden şefaat beklerden, onlar gerçekler ile yüzleştiklerinde, utançlarından sizin onları ortak koştuğunuzu, yani onlardan yardım ve şefaat beklediklerini, İNKÂR EDERLER DİYOR. Çok daha ilginç olanı, imtihanımız bitmeden, emaneti teslim etmeden, bu gerçekleri Allah dan başka hiç kimse, sizlere haber veremez diyor. Diyor ama Allah ı dinleyen ve bu acı gerçeklerden ibret alanlar nerede.
 
Dilerim Allah ın bu uyarılarını dikkate alan, Rabbin halis kullarından oluruz.
 
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
halukgta
Pts Oca 09, 2017 9:18 am
 
Foruma git
Konuya git

BU KAVGANIZIN ANLAMI NE

Dünyanın bütün renkleri bir gün bir araya toplanmışlar ve hangi rengin en önemli en özel olduğunu tartışmaya başlamışlar: Yeşil demiş ki: “Elbette en önemli renk benim..ben hayatin ve umudunrengiyim.. çimenler, ağaçlar, yapraklar için seçilmişim.. Şöyle bir yeryüzüne bakin, her taraf benim rengimle kaplı...” Mavi hemen atılmış: “Sen sadece yeryüzünün rengisin. Ya ben? Ben hem gökyüzünün hem denizin rengiyim. Gökyüzünün mavisi insanlara huzur verir ve huzur olmadan siz hiçbir ise yaramazsınız” Sarı söz almış: “Siz dalga mı geçiyorsunuz ?Ben bu dünyaya sıcaklık veren rengim..güneşin rengiyim.. Ben olmazsam soğuktan donarsınız hepiniz” Turuncu onun sözünü kesmiş: “Ya ben? Ben sağlık ve direncin rengiyim..insan yaşamı için gerekli vitaminler hep benim rengimdebulunur.. portakalı,havucu düşünün.. Ben pek ortalarda görünen bir renk olmayabilirim ama güneş doğarken ve batarken gökyüzüne o güzel rengi veren de benim unutmayın” Kırmızı daha fazla dayanamamış: “ Ben hepinizden üstünüm! Ben kan rengiyim! Kan olmadan hayat olur mu?! Ben tehlike ve cesaretin rengiyim! Savaşın ve ateşin rengiyim!! Aşkın ve tutkunun rengiyim!Bensiz bu dünya bomboş olurdu!!!” Mor ayağa kalkmış: “Hepinizden üstün benim.. ben asalet ve gücün rengiyim.Bütün krallar,liderler beni seçmişlerdir..ben otorite ve bilgeliğin rengiyim, insanlar beni sorgulamaz..dinler ve itaat ederler” Bütün renkler hep bir ağızdan kavgaya tutuşmuşlar... Her biri diğerini itip kakıyor “en büyük benim” diyormuş... derken.. bir anda şimşekler çakmış, ve yağmur damlacıkları gökten düşmeye başlamış... bütün renkler neye uğradıklarını şaşırmış, korkuyla birbirlerine sarılmışlar.. Ve Yağmur’un sesi duyulmuş... “Sizi aptal renkler..BU KAVGANIZIN ANLAMI NE ,bu üstünlük çabanız neden? Siz bilmiyor musunuz ki her biriniz farklı bir görev için yaratıldınız, birbirinizden farklısınız ve her biriniz kendinize özelsiniz... simdi el ele tutusun ve bana gelin” Renkler bunun üzerine kendilerinden çok utanmışlar.. el ele tutuşup birlikte gökyüzüne havalanmışlar ve bir yay seklini almışlar.. Yağmur onlara “bundan böyle demiş..” her yağmur yağdığında siz birleşip bir renk cümbüşü halinde gökyüzünden yeryüzüne uzanacaksınız, ve insanlar sizi gördükçe huzur duyacaklar, güç bulacaklar..insanlara yarınlar için umut olacaksınız.....gökyüzünü bir kuşak gibi saracaksınız ve size Gökkuşağı diyecekler.. Anlaştık mı?” Bu yüzden ne zaman dünyamız yağmurla yıkansa, ardından gökyüzünde Gökkuşağı belirir...
Kepez-
Çar Eyl 07, 2016 2:07 pm
 
Foruma git
Konuya git

**BİR NUMARA BÜYÜK OLSUN**

Bir ömür anlatılan ve her anlatıldığında insanın içini ısıtan anıdır bazen bir numara büyük ayakkabı almak...!


Görüntünün olası içeriği: 2 kişi, gülümseyen insanlar, ayakkabılar ve açık hava

cesmi_siyah
Pts Şub 13, 2017 4:46 pm
 
Foruma git
Konuya git
cron