Sakın kıyaslama kendini başkalarıyla! ..
“Ama ben..” “Ama benim…şu kadar” Sakın sakın deme!
Şeytan da böyle demedi mi? “Ben!” dedi.. ”Üstünüm ondan!” dedi, kıyasladı kendini, gururlandı…Ve kovulmuşlardan oldu!
Sen de, eğer böyle dersen; Hidayeti için dua ettiklerin varsa mesela, asla kabul olmaz duaların!.. İstersen gece-gündüz namazda, oruçta, ibadette ol, “Ben!” dediğin, başkaları hakkında hüküm verdiğin, kıyas yaptığın, O’nun makamına göz diktiğin müddetçe Hiçsin!
Çünkü O, “Ben” diyene değil, “Sen” diyene, rahmet nazarıyla bakıyor..
O, önünde iki büklüm gözyaşlarıyla durana kapılarını açıyor..
Aşağıla nefsini!
Bil ki sen alçaldıkça yükseltirler seni..
Karı-koca ilişkilerinde olsun, tüm diğer beşeri ilişkilerde olsun, sakın kibirlenme!.. Gururlanma!.. Kendini üstün görme kimseden!..
Bil ki şeytan sana bu yolla yanaşır ve mağlup eder seni..
Perde olur, O’nunla arandaki rabıtaya..
Vuslatına eremezsin! Daim gurbetlerde kalırsın..
Sakın deme; “Ama benim şu kadar ibadetim var, o namaz bile kılmıyor”
“…O başını bile örtmüyor..”
“..O cumaya bile gitmiyor..”
“O…böyle, ben böyle! ”.. Sakın! Anlasana, şeytanın oyunu bu!
Ah bilsen ne sinsidir o! Böyle böyle kaydırır ayağını..
Bil ki Allah’ın en sevmediği şey; Tahkir etmek!
Kendi yarattığının, diğer mahlukları aşağılaması, hor görmesi..
Bir nev’i TANRILIK iddiası!
Ah bilsen, bir hor bakış kaç namazı siler götürür!
Bir aşağılayış, kaç iyi ameli yok eder!
Duymadın mı, baksana “kötü” bilinen bir kadın, ayakkabısıyla bir köpeğe su içirdiği için cenneti kazandı! Dün “şöyle-böyle” diye hor baktıkların, O’nun sevgilisi oldular!
O var ya O, bir “Ahhhh” için, yürekten ama, ızdırapla, pişmanlıkla, samimi, ihlaslı bir ahhh için, günahla geçirilmiş bir ömrü siliyor! Sanki yeni doğdun gibi.. Afuvv çünkü O (c.c.)..
Eskilerde, böyle bir “Ahhh” duyan bir gönül eri, muhatabına diyor ki; “Al benim tüm ibadetlerimin ecrini, o “ahhh”ını ver bana..” Vefatından sonra rüyasında halini soran bir dostuna da; “İşte o “Ahhh” sebebine cennetlerdeyim!” der..
Var mı böyle bir ahhhın, iki büklüm o kapılarda? Yoksa da amelin, var mı O’nun sevgisinden, O’nun utancıyla, nedametle akıtılmış iki damla gözyaşın?
Var mı?
Varsa korkma hiç!
Burada da orda da SEVGİLİSİN..! Selam ve saygılarımla Hacegan...
10 sonuç bulundu
10 sonuç bulundu • 1 sayfadan 1. sayfa
18 MARTÇANAKKALE GEÇİLMEZ
DUR YOLCU.............. Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın Bu toprak,bir devrin battığı yerdir. Eğil de kulak ver bu sessiz yığın Bir vatan kalbinin attığı yerdir. Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda, Gördüğün bu tümsek, Anadolu'nda İstiklal uğruna, namus yolunda, Can veren Mehmet'in yattığı yerdir. Bu tümsek, koparken büyük zelzele Son vatan parçası geçerken ele Mehmet'in düşmanı boğduğu sele Mübarek kanını kattığı yerdir. Düşün ki haşrolan kan, kemik,etin Yaptığı bu tümsek amansız çetin Bir harbin sonunda bütün milletin Hürriyet zevkini tattığı yerdir Necmettin Halil ONAN Üzüm hoşafı, yarım ekmek ama Mangal gibi bir YÜREK... Bizler köklü asyadan avrupa içlerine kadar hükmetmiş,TÜM DÜNYAYA NE İÇİN SAVAŞILMASINI GEREKTİĞİNİ ÖĞRETEN sonra en basit bir örnekle sözde dünyanın yedi harikasından biri olan çin seddini korkak çinlilere inşa ettirmiş akıncıların torunları olmakla birlikte sayısız zaferlere imza atmış ŞU ÇILGIN TÜRKLERİZ..Geçmişimizi unutmayalımki geleceğimizi ona belirleyelim...tüm aziz şehitlerimizi saygıyla özlemle gururla rahmetle anıyorum.nur içinde yatsınlar..
Erkekler Kadının Emanet Olduğunu Unuttu..!!!!!!Erkekler Kadının Emanet Olduğunu Unuttu..!
"Öncelikle bugüne değin gözlemlediğim acı bir gerçeği paylaşmak isterim. Bir ailede baskın karakter kimse onun sözü geçiyor. Onun sesi daha çok çıkıyor ve diğer taraf sönük kalıyor. Bu açıdan toptancı bir yaklaşımla erkekler şöyle kadınlar böyle demenin yanlış olduğunu düşünüyorum. Her aile ayrı bir dünyadır. Her zaman dışardan göründüğü gibi olmayabilirler. Eşlerden hangisi uysal bir yapıdaysa diğeri evde egemenliği eline alıyor bütün söz hakkını kendinde görüyor sanki. Bir kadın sabırlı sessiz sakin bir yapıya sahipse genelde kullanılabilir görülüp gereken saygı kadına gösterilmiyor. Ve aynı şekilde erkekte her şeye susan her konuda fikir beyan etmeyen sabırlı bir karakterdeyse bu kez kadın erkeğe yükleniyor evde tek otorite oluveriyor. Görselliğin ön plana çıkarıldığı günümüz toplumunda kadın olmakta erkek olmakta güçleşti. Özellikle erkeklerin kadınlardan görüntü olarak beklentisi arttı. Uyaranlar dayatılan kadın modelleri bütün albenisiyle sokaklarda arzı endam eden kadınlar erkeklerin eşlerine olan ilgisini azalttı. Ne acıdır ki kadının her zaman namuslu edepli olması beklenirken erkeğin yaptığı zina “elinin kiri” “erkektir yapar” gibi bayağı sözlerle basitleştirildi. Kadınlardan itaat beklenirken acaba erkekler üzerlerine düşen vazifelerini ne kadar yapabiliyorlar? İzleyici yorum ve maillerinden yola çıkarak erkeklerin yaptığı yanlışlardan ve haksızlıklardan örnekler verelim. 1-Kadın bir ev hanımıysa akşama kadar evinde uğraşmış didinmişse erkeği tarafından sanki hiçbir iş yapmamış gibi görülmesi 2-Kendi ailesine saygı sevgi gösterilmesini beklerken kadının ailesinin önemsenmemesi 3-Kadının hassas bir yapıda olduğunu unutup ısrarla ve inciterek değiştirmeye çalışması. Vücudunda azıcık kilosu biraz sarkması olan kadına iğrenç muamelesi yapılması ne kadar onur kırıcı. 4- Kişisel bakımına ve edepli olmaya özen göstermemesi. Bir izleyicim eşinin kesinlikle dişini fırçalamadığını istemediği halde yanında hoş olmayan saygısız ve edepsiz tavırlar sergilediğini yazmıştı. 5- Özel hallerde kadının mutlu olması önemsenmeden sadece kendi mutluluğuna odaklanması. Kaba davranması 6- Kadını rahatsız eden özel problemleri varsa önemsemeyip karısının bir ömür boyu ızdırap çekmesini mutsuz olmasını sağlaması. 7- Tv veya internette karısını hiçe sayarak edepsiz yayınlar seyretmesi veya devamlı maç izlemesi 8- Karısını başka kadınlarla kıyaslaması. Başka kadınların güzelliğinden eşine bahsetmesi 9-Eşine haber vermeden veya danışmadan eve arkadaşlarını davet etmesi. Ya da hiç eşinin fikrini almadan sık sık arkadaşlarıyla buluşması. 10-Çocukların bakımı ve eğitimi konusunda eşine yardımcı olmaması ki bazı akşamlar ve tatil günlerinde pekâla yardımcı olabilirler. 11- Ailesinin yanındayken hanımına değer vermemesi hakkını savunmaması. Evde gayet iyi davranırken ailesinin yanında eşini sıklıkla azarlaması. 12- Dışarıda gayet güler yüzlü beyefendi ve kibarken evinde eşine ve çocuklarına karşı özensiz ve kaba davranması. 13- Evin temizliğinden köftelerin şekline kadar laf etmesi bahaneler arayıp kusur bulması. 14- Seni anlıyorum seni seviyorum gibi rahatlatıcı sözleri söyleyememesi 15- Her tartışma ortamında “boşanabiliriz” iması yapması “kapı orada” demesi eskiden yaşananları sık sık başa kalkması 16- Karısı söylediğinde umursamadığı bir fikri arkadaşı söylediğinde ilk kez duyuyormuş gibi davranıp hayata geçirmek istemesi İnsaniyet ve İslamiyet birbirinden ayrılmaması gereken iki unsur olsa da islami bilinçteki pek çok erkeğin insani değerlerinin zayıf olduğu eşine karşı nasıl davranması gerektiğini bilmediği bir gerçektir. Bu saydığım maddelerin çoğunu bilinçli müslüman denilebilecek erkeklerde yapıyor malesef. İslami bilinçte değilse başka bir kadınla açıkça zina işler aksi halde göz zinası kulak zinası ve düşünce dünyasında büyüttüğü hayasızlıklarla farkettirmeden aldatır. Hani Kur’an’da geçer erkeğe dört kadına kadar evlenme hakkı verilmiştir; erkekler bu 4 kadın meselesini gerçekleştiremese de her fırsatta kadına hatırlatır şaka yolluima yollu bahsederek hazırda tutar. En ufak bir hatasını görse “yok senden kadınlık geçmiş” “nasıl olsa haklarım var” deyip başa kalkmayı bir marifet sayar. Ve bunu en çok güya İslami bilince sahip erkekler yapar. Başka bir kadınla eşini aldatamamanın verdiği iç acısının dışa vurumudur sanki bu tavırlar. İslamda şartları yerine getirildiği takdirde ki; bu çok zordur erkeğe dört kadına kadar hak verilmiştir evet. Fakat buna mukabil kadının da bir çok hakları vardır. Bir kadın istemezse ev işi bile yapmaz hizmetçi tutma hakkı vardır. Çocuğunu emzirmek istemezse zorlanamaz. Eğer erkek kocalık vazifelerini yapamıyorsa kadının boşanma hakkı vardır. Sevgili Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi Ve SellemVeda Hutbesinde; “Kadınlar size ALLAH’ın bir emanetidir.” buyurmuştur. Yazıkki çoğu erkek kadının emanet olduğunu unutuyor bu emaneti zayi ediyor. Tertemiz eşlerinin kıymetini bilmeden her fırsatta ezerek aşağılayarak bir ömrü heba ediyor. Oysa erkekler kadınların zayıf ve çocuksu karakterlerini anlayıp ona göre muamele etseler belki bir çok anlaşmazlık ortadan kalkacak. Kadınlar güzel sözden hoşlanır. Eve gelen erkeğin eşine muhabbetle hal hatır sorması gün içerisinde yaptığı temizlik yemek gibi işleri küçümsemeyip dillendirerek takdir etmesi ara sıra onu sevdiğini söylemesi kadını rahatlatır mutlu eder. Kadın zariftir zerafetten hoşlanır: Erkek bilmelidir ki kadınlar kabalıktan asla anlamaz. Kaba tavırlar erkekliğin bir göstergesi değildir. Kabalık karşısında saygı beklemek yanlıştır.Özel hallerde eşine karşı kaba davranan onu anlamaya rahatlatmaya çalışmayan erkeklerde karşılarında çoğunlukla gergin kadınlar bulurlar. Bir izleyicim eşi kendisini rahatlatamadığı için kalp hastası olduğunu yazmıştı. Ve şöyle devam ediyordu mailine:“yıllarca yalvardım ama tedavi olmadı doktora gitmedi kimselere anlatamadım hep rol yaptım çok geceler o rahatlayıp arkasını dönüp yattığında ben gizli gizli ağladım. Herkes iki çocuğum var diye bizim hiç bir problemimiz yok sanıyordu. Eşimin yoktu evet ama benim vardı. Hiç mutlu olamadım” Açılsa ne dertler çıkar mutlu gibi görünen evlerden. Her ev bir başka alem Kadınlar anlaşılmak isterler. Kadının bir isteği varsa ve erkek buna karşı çıkıyorsakarşıt görüşünü sert bir dille değilde “seni anlıyorum ama” diye başlayan sabırlı ve kararlı cümlelerle devam etse sebeplerini sıralasa eminim pek çok kadın isteğinde ısrarcı olmayacaktır. Bir konuda “hayır” deyip sebebini söylemeyen erkekler kadını hasta ediyor Kadınlar çocuk gibidir: Ne kadar dominant gözükürse gözüksün her kadın içinde bir çocuk taşır. İki tatlı söz duyup bir güler yüz görseler herşeyi unutuverirler. Kadının gönlünü almak sakinleştirmek sanıldığından çok daha kolaydır. Susmak en çok erkeğe yakışır: Dırdırcı erkekler dırdırcı kadınlardan çok daha iticidir. Bir tartışma esnasında mütemadiyen konuşan her şeye dırdır eden bir erkek zamanla saygınlığını yitirir değerini düşürür. Dünyayı cennete çevirmek isteyen hurileri daha cennete gitmeden isteyen dışarda gördüğü her güzelle eşini kıyaslayan erkekler biyolojik olarak dışardaki kadınla evdekinin bir farkının olmadığını bilmelidir. Bir kadının aldatması ne kadar aşağılık ve kabul edilemezse erkeğin aldatması da en az onun kadar aşağılık ve kabul edilemez bir durumdur. Hiç bir eş her ne sebepten olursa olsun aşağılanmayı hak etmez. İstemeyen çekemeyen boşanmak isterse boşanır. Fakat aynı evde yaşadığı eşini her fırsatta ezip onur kırıcı hareketler yapmak ne erkekliğe ne insanlığa ne de İslamlığa yakışmaz. “Mü’minlerin îmân bakımından en mükemmeli huyu en iyi olanıdır. Hayırlınızkadınlarına karşı hayırlı olanlardır.” Tirmizî Radâ` 11 (III 466); İbni Mâce Nikâh 50 (I 636). ALLAH düşünebilen akıl sahipleri için: ”Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.” (Rûm 30/21.) Buyurmuştur. Erkek ve kadın savaşmak için değil birbirlerine üstünlük sağlamak için değilbirbirlerinde huzur bulmak için evlenmelidirler. İki kırık kalp birbirine örtü olamamış ruhları aç kalan iki yalnız insan mutlu bir evliliğin sahipleri olamazlar. Bu toplumun erkeğine itaat edecek engin yürekli kadınlar kadar itaat edilmeye değer saygın karakterde erkeklere de fazlasıyla ihtiyacı var. Kadının Kocasına Karşı Görevleri Kocasına karşı saygılı olmalıdır Birisiyle evlenen kadın artık kocasından başka herkese haramdır, başkasıyla nikah yapamaz, kendisinden ancak kocası faydalanabilinir. Kadın evlendiği kocasından şart koştuğu şekilde mehir aldıysa onun evine gider ve ona tabi olur. İslamın caiz gördüğü durumlar dışında ancak kocasının izniyle evden dışarı çıkabilir İslama aykırı olmayan hususlarda kocasının isteklerini yerine getirir İslamın tesbit ettiği çerçeve içersinde kocasının terbiye hakkını kabul eder. Kocanın Karısına Karşı Görevleri Karısına karşı iyi davranmalı Haklarını gözetmeli Temel ihtitaçları karşılamalı Gücü ölçüsünde güzel ve değerli elbiseler giydirmeli Evin yönetimine ortak etmeli Üzerine evlenmemeli, çünkü iki evlilik kıskançlık ve geçimsizlik doğurur. Kadın üzerine asla baskı ve zorbalık yapmamalı. Birden fazla evli ise Eşlerine Karşi Adaletli Olmali Güler yüz Ve sevgiyle bakmali ki Eşleri Ilk evlendikleri günki gibi o heyecani yaşasinlar Ve yaşatsinlar Bu Konuyu Buraya Tasidigim icin siz degerli Bay Bayan Kardeslerimin affina siginiyorum,Niyetim kimseyi rencide etmek yada kücümsemek degil bunun da altini ciziyorum, önemli olan Bilgi alissverisi yapmak eksiklerimizi yanlislarimizi var ise bunlara cözüm bulmak ve dinimizin de emrettigi gibi yuvalarimizi birer cennet yuvasina cevirmek, Hakkinizi Helal edin Degerli Kardeslerim Selam ve Dua ile
AYET-EL KÛRSİ ! ve faziletleriayetel kürsi ile alakalı ebu hureyrenin (ra) yaşadığı olayı anlatayım size;
Allah rasulü tarafından zekta ve fitrelerin korunması için görevlendirilen abu hureyre (ra) gece malların başında beklerken hırsızlık yapmaya gelen birini yakalar adam yalvar yakar çok fakirim çoluk çocuğum var diye söleyince acıyıp bırakır hırsızı, ertesi gün Allah rasulü sorar gece gelen hırsızı neden bıraktın diye oda söyler fakir ve çoluk çocuğu onu beklediğini söyleyince acıyıp bıraktım der Allah rasulü o sana yalan söyledi yine gelecektir buyurdu, ertesi gün aynı kişi yine geldi hırsızlık için ebu hureyre onu yine yakaladı bu defa bi daha gelmeyeceğne dair söz verince yine bıraktı ertesi gün Allah rasulü sordu bu defa neden bıraktın o hırsızı dediğinde ebu hureyre (ra) durumu anlattı peygamberimiz (sav) sana yine yalan söyledi yine gelecektir buyurdu 3 gün aynı şekilde nöbet esnasında ebu hureyre (ra) yine yakaladı hırsızı bu defa bırkmayacağını söyleyen ebu hureyreye bırakması karşılığında sana çok değerli bişey öğreteyimmi der ve Bakara Suresinde Ayetelkürsi vardır, bu ayeti okuyana şeytan musallat olup da zarar veremez. Gece okuyan sabaha kadar şeytanın şerrinden emin olur. Bunu benden duymuş ol! ertesi günü efendimiz yakaladığı adamı neden bıraktığını sorunca oda anlatır durumu efendimiz (sav) o yalancı doğruyu söylemiş buyurdu, sonrada 3 gündür yakaladığı kişinin kim olduğunu sorduğunda insan süretinde ebu hureyreye görüne kişinin her yerde yalan söylediği halde kendini kurtartma adına ona doğruyu söylediğini buyurdu, Ayetelkürsi gerçekten de itimat ederek okuyanı koruyucu ve kollayıcıdır... -Geceleyin inmiş olan bu Ayet-i Kerimeyi, Efendimiz (SAV), Zeyd'i (RA) çağırarak yazdırmıştır. -Ayet-el Kûrsi indiğinde, dünyadaki bütün putlar ve krallar yere düşmüş ve başlarındaki taçları yuvarlanmıştır. -Şeytanlar birbirleriyle çarpışarak kaçıp, iblis'in yanına toplanmışlar ve ona bu karışıklığı haber vermişlerdir. -Peygamber Efendimiz'in(SAV) Ayet-el Kûrsi'de bulunan "Yâ Hayyu - Yâ Kayyumu", "Hayy ve Kayyum olan ALLAH'ım Senin Rahmetinle yardım istiyorum" buyurarak (üzüntü ve keder anında) ettiği duadır. İsm-i Azâm olduğu da rivayet edilmekle beraber, Ariflerin Sultanı Beyazıd-ı Bistami (RA) "Bu ismin belli bir tarifi yoktur, lâkin sen kalbini herşeyden boşaltıp, onu ALLAH'ın C.C. Vahdaniyyetine teslim ederek istediğin İsimle zikret" buyurmaktadır. -Yatmadan okuyana ALLAH'u Teâlâ tarafından bir koruma verilir, sabaha kadar hiçbir şeytan yaklaşamaz. -Cin musallat olan çocuğa 18 kere Ayet-el Kûrsi okunursa BİİZNİLLAH şifa bulur. -Yemeğe okunursa yemek bereketlenir. -Devamlı okunursa unutkanlığı giderdiğini Hz Ali (K.V.) buyurmuştur. -Evden çıkarken okuyan her işinde muvaffak olur ve hayırlı işleri başarır. -Evine gelince okursan iki Ayet-el Kûrsi arasındaki işlerin hayırlı olur ve fakirliğin önlenir. -Bir kimse evinden çıkarken Ayet-el Kûrsi'yi okursa, Hakk Teâlâ yetmiş Meleğe emreder, o kimse evine gelinceye kadar ona dua ile istiğfar ederler. Allahü lâ ilâhe illâ hüvel hayyül kayyûm. Lâ te’huzühû sinetün ve lâ nevm. Lehû mâ fis-semâvâti vemâ fil erd. Menzellezî yeşfeu indehû illâ biiznihi. ya’lemü mâ beyne eydîhim vemâ halfehüm velâ yühîtûne bişey’in min ilmihî illâ bimâ şâe vesia kürsiyyühüssemâvâti vel erd. Velâ yeûdühü hıfzuhumâ ve hüvel aliyyül azîm. 255. Allah... O'ndan başka İlah yoktur. Diridir, Kaimdir. O'nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmaksızın O'nun Katında şefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir. (Onlar ise) Dilediği kadarının dışında, O'nun ilminden hiçbir şeyi kavrayıp-kuşatamazlar. O'nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp-kuşatmıştır. Onların korunması O'na güç gelmez. O, pek Yücedir, pek büyüktür. (Bakara Suresi 255. Ayettir) sesli dinlemek isteyenler bu linkten ulaşabilirler http://www.youtube.com/watch?v=IHlTiQ9kBV8&feature=related
40 YASINDAŞIN40 Yaşındasın...
Rahmetini umarak Günahkar bir dille; Allah Azze ve Celle Ya Rasulallah, Âlemlere rahmet hayatın geçiyor kalbimizden, Kalbimizden seyrediyoruz seni. İşte Bir yaşındasın, Beni Sa'd yurdundasın Sana süt anne olmadı kadınlar Bu yüzden dargın bulutlar Bir damla yağmur indirmiyor Kıtlık hüküm sürüyor Beni Sa'd yurdunda Minicik bir bulut var gökyüzünde Sana aşık... Ayrılmıyor başucundan Ve insanlar yağmur duasında... Hz.Halime kucağına alıyor seni Yeryüzünde bir gölgelik...Seni güneşten korumak için Oysa minicik bulut gökyüzünde Sana meftun, sana kilitli... Ve dua eden rahibin kucağındasın Dünyalar güzeli gözlerine bakıyor rahip Kıtlığı da unutuyor, yağmuru da, duayı da Ama sen unutmuyorsun Uğruna canlarımız feda o gözlerinle gökyüzüne bakıyorsun O minicik bulut ilişiyor bakışlarına Büyüyor, büyüyor... Sonra nazlı, nazlı yağmur damlaları iniyor buluttan Fakat çoğusu bilmiyor yağmurun geliş sebebini Çoğusu bilmiyor seni... Altı yaşındasın Medine-i Münevvere yolundasın Yanında aziz annen ve Ümmü Eymen Yetimliğini hissediyorsun baba kabristanında Sonra yolda, Ebva'da öksüzlük karşılıyor seni Mekke'ye annesiz giriyorsun Abdulmuttalip bir başka seviyor seni Ebu Talip bir başka seviyor Ya Rasulallah Mekke çocukları annelerine seslenirler miydi senin yanında Onlar anne deyince sen yere mi bakardın Mekke rüzgarları kaç gece gözyaşlarını taşıdı Ebva'ya Kaç gece anne diye hıçkırdın Efendim! Senin yerine de anne dedik annemize Senin yerine de baba dedik Yirmi beş yaşındasın Ve bambaşkasın Kimse sana denk değil Şefkat yayıyor kokun Güven veriyor sesin Sen Muhammed-ül Emin' sin Otuz üç yaşındasın Dalga dalga rahmet var Otuz beş yaşındasın Hadi gel bekletme yar İniltiler çalıyor kapısını göklerin Hadi gel bekletme yar Sinesi çatlayacak Rasul bekleyenlerin... Hadi gel ey Yâr! Nurdağına davet var İşte Kırk yaşındasın Hira Nur dağındasın Cibril iniyor göklerden Ve nokta nokta her yerden salat, selam yükseliyor Sen kâinatın yüreğinden hasretle kopan ' Ah! ' sın Karanlık gecelerimize sabahsın Sen Nebiyullahsın Sen Habibullahsın Sen Rasulullahsın Niye incittilerki seni sultanım Niye işkence yaptılarki sana Ebu Talip öldü diye mi bu pervasızca saldırılar Himayesiz kaldın diye mi Kabe'deki ağlayışın geliyor gözümüzün önüne ' Amca yokluğunu ne çabuk hissettirdin ' diyişin Haremde namaz kılışın geliyor aklımıza Başına pislikler saçılıyor Başlar feda o mübarek başına Nasipsizler sana bakıp nasıl da gülüyorlar Biri koşuyor Mekke sokaklarından sana doğru Biri koşuyor ama sanki yere inmiş Arş-ı Âla ' Bu koşan kimdir ' diye bir soru dolaşıyor boşlukta Bu koşan kim? Ve cevap veriyor biri: Muhammed' in kızı Fatımatüz-Zehra Velilerin anası... Yüzünü gözünü siliyor biricik kızın Sana yeryüzünde en çok benzeyen Gülmesi sen, ağlaması sen ' Ağlama kızım ' diyişin geliyor aklımıza Niye çıkardılar ki yurdundan seni Himayesiz kaldın diye mi Onlar bilmiyorlar mıydı seni himaye edeni Seni yetim bulup barındıranı Seni alemlere rahmet kılanı Onlar deli diyorlardı sana, sen susuyordun Mecnun diyorlardı, şair diyorlardı, sen susuyordun 'Seni bizim elimizden kim kurtaracak' diyorlardı Sen, Sen ' Allah! ' diyordun Allah Azze ve Celle Semayı haşyet kaplıyordu Sen ' Allah! ' diyordun Arş-ı Âla titriyordu Bedir' de ' Allah! ' diyordun Üç bin melek iniyordu alaca atlarda Yüz yirmi beş bin sahabi: ' Anam babam sana feda olsun ' diyordu Ya Rasulallah Medine-i Münevvere sokaklarında yürüyordun Neccar Oğulları'nın küçük kızları seni görünce Sevinçten ne yapacaklarını bilememişlerdi ' Beni seviyor musunuz ' diye sormuştun onlara ' Seni çok seviyoruz Ya Habiballah ' demişlerdi Sen de: ' Allah biliyor ki ben de sizi çok seviyorum' demiştin Bu gün yaşayan gençler var Neccar Oğulları'nın kızları diğil belki Ama seni onlar da çok seviyor Gözyaşlarından belli ki seni canlarından çok seviyorlar Senden başka kimseleri yok Allah biliyor ki sen onları da çok seviyorsun Altmış üç yaşındasın Refik-i Âla duasındasın Senin için siyah yünden çizgili bir cüppe dokunmuştu Kenarları beyazdı Onu giyerek ashabının yanına çıkmıştın Ve mübarek ellerini dizine vurarak: ' Görüyor musunuz ne kadar güzel ' demiştin Meclisinde bulunan biri sana seslenmişti: ' Anam babam sana feda olsun ya Rasulallah, onu bana ver ' Niye istemişti ki senden sevdiğini bile bile İstendiğinde katiyyen ' hayır ' demediğini bile bile ' Peki ' dedin o zata Ve sen yine yamalı, eski cübbeni giydin Dostuna kavuşmana bir hafta kalmıştı Aynı cübbeden yine yine diktiler Ama giyinmek nasip olmadı Haberler uçurmuştun Ebu Hureyre' nin diliyle: ' Benden sonra öyle kimseler gelecek ki, keşke peygamberi görseydik de ne malımız ne evladımız olsaydı diyecekler ' Ve Hz. Enes ile paylaşmıştın özlemini ' Beni görmedikleri halde bana iman eden kardeşlerimi görmeyi çok isterdim' Sultanım! Ey Medine minberinde ' ümmeti, ümmeti ' diye hüznü giyen sevgili Ey Mekke mihrabında alemler hesabına ' Allah! ' diyen sevgili Bize lütfu ilahi bahşedilen kapına diz çöktük, bey' at ettik Rabbinden bize ne getirdi isen amenna Duyduk, itaat ettik Ya Rasulallah Sen hâlâ kırk yaşındasın Ve hâlâ ümmetinin başındasın... Sealm ve Dua ile
Re: Duy Sesimizi Yönetimmm...Öncelikle herkeze selamlar arkadaşlar....
Tüm arkadaşların yazdıklarını ve sıkıntılarını teker, teker okudum ama anlamakta zorluk çektim inanın ki neden bu kadar rakatsız olduğunuzu anlyamadım... Yazdıklarınızda haklılık payınız var elbete ama arkadaşların ileti sayısına baktığımda 3 yada 5 en fazla 20 mesaj atılmış tamam formumuzun kulanımı zor zorlanıyosunuz ama düzelmiycek bişi değil ama kulananlara neden kızıyosunuz onu anlamış değilim sonuçta ileti atılarak tıklanma sayısı artıyo ve forma aynı zamanda siteye üye kazandırmaya yardımcı oluyo bu sizi neden rahatsız ediyo?... Eğer sorun kurallara uyulmasıysa zaten konuların buraya açılması zaten kural dışı site yönetimi var şikayetler bölümü var ayrıca formumuzda daha birçok bölümümüz vardır emek verilerek açılmış birçok bölüm vardır Sanalkahve Sohbet & Eğlence Sanalkahve Müzik Sanalkahve Kültür & Sanat Sanalkahve Spor Sanalkahve Yaşam Sanalkahve Teknoloji Sanalkahve Medya gibi.......... -Adminler yazılan yazının konusuyla ilgili olmayan bir bölümde yazıldığına karar verirlerse yazıyı uygun bölüme aktarır veya silerler. Bu nedenle itiraz türü yazıların da silinmesi veya cevaplandırılması operatör yetkisindedir. -Bir mesajı sadece ilgili tek alana gönderiniz. - Forum tek bir takımdır. İçerisinde ayrı oluşumlar ve gruplar ortaya çıkmasına ve çıkartılmasına kesinlikle izin verilmez. Bu tarz yaklaşımlar içinde bulunan üyeler uyarılırlar ve devamı halinde üyeliklerine son verilir. ---Not:Bu kurallar forumun düzeni için vardır.Bu kurallar yol göstericidir yani moderatörlerin bilgi kaynağıdır. Kurallardada yerine göre ESNEK davranmak veya katı davranmak forum yöneticisinin yetkisi dahilindedir. Eski kullanıcılar veya yani kullanıcılar diye bir ayrım gözetmeksizin bu kurallar herkes için geçerlidir. Arkadaşlar lütfen forumu kişiseleştirmeyelimm.... Hiç olmazsa verilen emeklere ve iyi niyetlere saygı duyalım.... AYRICA BEN FORUMDAKİ VE TÜM SİTEDEKİ TÜM YETKİLERİMİ BIRAKTIM BU SİTEYE BUNDAN ÖNCEKİ SİTELERE YAKLAŞIK 10 SENEDEN FAZLADIR ÇOK EMEK VERDİM İNŞ İYİ BİŞİLER YAPMIŞIMDIR.... HAKKINIZI HELEL EDİN____________
TÜRK OLMAK TÜRK OLMAK...Çatalın kenarını bıçak niyetine kullanmaktır. .
Nereye giderse gitsin, bir sekilde manzara resmi çekebilmektir. Güneş gözlüğü takınca yakışıklı olduğunu sanmaktır... Arabayi her yere park edebilmektir. . TV yayının arkasından el sallayıp aynı anda cep telefonu ile yakınlarını arayıp haber vermektir... ... Şampuan bitmek üzereyken içine su doldurmaktır. .. Cihazların uzaktan kumandalarını naylonla kaplamaktır.. . Bütün olayları ’bir arkadaşımın arkadaşının arkadaşı...’ şeklinde anlatmaktır.. . Telefon çalınca yanına gidip bir kez daha çalmasını beklemektir. .. Çayın yanında gelen şekerden fazla olanı garsona geri vermektir... Çay bardağı altlığını küllük olarak kullanabilmektir. .. Fazladan verilen ketçap, mayonez ve kolonyalı mendili sonra lazım olur diye çantaya atmaktır... Her programda "70 milyon bizi izliyor "diyebilmektir. .. Düğünlerde "Dom Dom Kurşunu" ile göbek atarak, "bir avcı vurdu beni, bin avcı yedi beni" gibi sözlerle kendinden geçen tek millet olmaktır... Araba camlarına "beni yıka" yazarak arabanın duygularına tercüman olmaktır... Asgari ücretle çalışıyor bile olsa maaşının 2 katı fiyatlı cep telefonuna sahip olmaktır... Rüzgarlı havalarda küller uçmasın diye küllüğe su koymaktır... İçtikten sonra"nolucak bu memleketin hali"diye sormaktır ... Sarı ışıkta korna çalmaktır... Sandalyenin oynayan ayağına kağıt sıkıştırmaktır... Denizde "suyun altında nefessiz ne kadar kalabiliyorum. " diye deneme yapıp boğulma tehlikesi geçirmektir ... Her aklına geldiğinde "Google" da kendi ismini aratmaktır ... Bisküvi vs. çaya batırıp yemektir... Papağana önce küfür öğretmektir.... Kaza yapan aracın etrafında toplanıp, yaklaşık hasar tahmini yapmaktır... Yangın merdiveninin basamaklarına saksı saksı çiçek sıralamaktır.. . Misafirliğe gidip saatlerce oturduktan sonra, giderken kapı önünde tekrar muhabbet etmektir... Yanındakinin gazetesine göz ucuyla bakıp gazeteyi büyük bir iştahla okumaktır.. "Nerelisin?" sorusuna cevap aldıktan sonra "içinden mi?" diye sormaktır.. Markete 1 ekmek almak için gidip en az 15 ekmeğe dokunmak, mıncıklamak > fakat en sonunda ilk mıncıklanan ekmeği almaktır ... Kaldırım varken yoldan gitmektir... Düğünlerde saçı topuz yapıp, yandan iki bukle bırakıp, bir de saç üstüne sim döktürmektir.. . Asansör beklerken tuşa ne kadar fazla basılırsa asansörün o kadar çabuk geleceğine inanmaktır... . Kale kilit anahtarıyla kulağını kaşımaktır... Bulmacadaki ünlülere kadın erkek farketmeden sakal, bıyık, kaş çizmektir... Yemeğin tadına bakmadan tuz atmaktır... Her şeyde pazarlık yapabilmektir... Her secim zamanı "bir oydan bişe olmaz" diye oy vermemektir. Herşeyi bilmese de bilmektir... Ve de Türk olmak : İstanbul’da Kızkulesi, Anadolu’da buğday, Çukurova’da pamuk, Ege’de tütün, Karadeniz’de fındık, Trakya’da ayçiçeği olmaktır.... Kar yağdığında evsizleri düşünmektir... Balkon köşesine kuşlar için ekmek kırıntısı koymaktır. .. Yemeği ziyan etmekten korkmaktır, göz hakkına saygıdır .. Kendi yerde, misafiri döşekte yatırmaktır ... Milli maçta ağlamaktır. .. Hayatın verdiklerine "nasip", vermediklerine "kısmet" demektir... Her işin "hayırlısına" inanmaktır ve "ağlamamak için çok gülmekten çekinmektir.. . Yunus’u bilmektir, Aşık Veysel’i sevmektir... Saz çaldığında, ney üflendiğinde, yüreğinin derinlerinde bir sızı duymaktır, bir de Yemen Türküsü’nde... Asya’da batılı, Avrupa’da doğulu diye tepki görmektir... Çanakkale’de ölmektir. ... Askere davul-zurna ile evlat uğurlamaktır, belki de dönmeyeceğini bilerek... Şehidinin tabutuna son kez dokunurken "vatan sağ olsun" demektir... Türk olmak bir lokma ekmeğini açlarla paylaşabilmektir. Yeri geldiğinde kendinden çok milletini düşünmektir. Son kuruşuna kadar istense milletinin refahı söz konusuysa anında verebilmektir.. Türk cesurdur ,güçlüdür Türk olmak asil olmaktır. Türklerde kalleşlik olmaz Dostuna mert olduğu kadar düşmanlarına da merttir ,dürüsttürler.. Türk olmak savaş zamanlarında bile kadınlara bebeklere dokunmamak,çocuklara dokunmamak.Onlarla yiyeceklerini paylaşmak;yaralılarına bakmaktır.. Türk olmak adil olmaktır.. Türk olmak cihana hükmedecek güce sahip olsada alçak gönüllü olmaktır.. Türk olmak adam gibi adam olabilmektir.. Gözü kara olmak,ekmeğini taştan çıkarabilmektir.. Türk olmak her nereye gitse tarihini milletini ,örf adetlerini unutmayan sıkı sıkı sarılan olmaktır.. Türk olmak;Türklüğüyle her zaman gurur duyabilmektir.. Türk olmak NE MUTLU TÜRKÜM NE MUTLU MÜSLÜMANIM DİYEBİLMEKTİR.. Türk olmak saf berrak tertemiz duygularla şefkatiyle merhametiyle herkese örnek olmaktır.. Türk olmak ne güzeldir..Türk ve müslüman olduğum için kendimle gurur duyuyorum NE MUTLU TÜRKÜM NE MUTLU MÜSLÜMANIM .... TANRI TÜRKÜ KORUSUN VE YÜCELTSİN....Hacegan
nesemizi bulalım:)) https://fbcdn-sphotos-a.akamaihd.net/hphotos-ak-ash4/317991_10150845427366456_734809218_n.jpg
https://fbcdn-sphotos-a.akamaihd.net/hphotos-ak-prn1/553531_10150841132716456_1154177481_n.jpg https://fbcdn-sphotos-a.akamaihd.net/hphotos-ak-snc7/392422_458714517491468_17658524_n.jpg https://fbcdn-sphotos-a.akamaihd.net/hphotos-ak-snc6/s480x480/251823_458750280821225_173630202_n.jpg
SanalKahve © Copyright 2007 - 2014 Tüm Hakları Saklıdır.
|