896 sonuç bulundu

Geri dön

Re: YEŞİL EVREN 101 de Kompozisyon Yarışması

Selam ile..
Yukarıdan aşağıya doğru bir düşüş varsayalım hayatı.Benzerine sadece çizgi romanlarda rastlayabileceğimiz bir raslantıdır; Bir dala takılıp düşüşü engelleyebilmek.
Müstesna bir histir dostluk, ve elbette karşılık bulması onu kuvvetli kılar.Bir çınar dalı olmalı düşerken takılacağın dal.Kumaşından çalınmamış birede kıyafetin olmalı tabi bedenini saran .Düşüşün hızyla takıldığın dal kırılmasa bile, kumaşın zayıfsa yırtılıp dibi boylaman kaçınılmazdır.
'' Dokuması ve ipliği sağlam bir kisbet; kökü suyuna doymuş bir çınar dalı'' saklardım .
Sevgi ve saygı ile..
Difuzyon
Pts Mar 05, 2012 3:45 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: YEŞİL EVREN 101 de Kompozisyon Yarışması

dostluk bir kasaysa. yaratılanı severim yaratandan ötürü felsefesiyle.tüm gönülden gelen özünde sevgi yüklü. inanmak güvenmek saygı duymak dayanışmak ve paylaşmak gibi. paha biçilmez manevi degerleri koydum ben bu kasaya
batu2727
Pts Mar 05, 2012 6:30 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: YEŞİL EVREN 101 de Kompozisyon Yarışması

HER YÖNÜYLE ÇOK HARİKA BİR PAYLAŞIM VE DÜŞÜNCE FORUMDA BÖYLE GÜZEL PAYLAŞIMLAR GÖRMEK BENİ MUTLU EDİYOR EMEĞİNİZE YÜREĞİNİZE SAĞLIK TUTKU ADMİNEM...
Koray
Pts Mar 05, 2012 7:09 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: YEŞİL EVREN 101 de Kompozisyon Yarışması

Dost bazan minik bir kuş
Bazan var olmayan sevgili
Kimi zaman saksıda bir çiçektir
Ama asıl dost seni senden çok düşünendir
Herkes seni terketse yalanlasada asla başkasına inanmayan sana sırtını dönmeyendir dost..
... Dost canda candır kanında kandır.
Dost senle enson lokmasını açda kalsa paylaşandır..
Herkesin seni önyargıyla terkettiğinde senin yanından ayrılmayan
Dünya tersine dönse asla dostum onu yapmaz diyendir..
Dost dertlere dermandır dost güneş gibidir gördüğünde içini ısıtır.Vefalı dostubulmak çok zordur .Vefalı sadık dost deryada inci gibi nadirdir o pırlanta gibidir..Gerçek dostunuz sizi her zaman sevendir her şeye rağmen sevgisi verdiği değer artandır..Böyle dostunuz sevdiğiniz sevgiliniz varsa dünya üstünüze gelse vız gelir..sizonla dünyaya meydan okursunuz ..selam ve dua ile Hacegan...
Hacegan__
Pzr Mar 04, 2012 9:59 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: YEŞİL EVREN 101 de Kompozisyon Yarışması

Tutku ablacığım önce size teşekkür ederim dostların dostluğun unutulduğu bu zamanda böyle bir konuyu gündeme taşıdığınız için.

Dostluk bir kasa olsaydı acaba ne saklardım öncelikle dostuma sunacağım bir yürek dostuma vereceğim bir güven ve yalansız sevgimi koyardım şüphesiz.
Hacegan__
Pts Mar 05, 2012 8:39 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: YEŞİL EVREN 101 de Kompozisyon Yarışması

edebiyat parçalamadan kendimce yazıcam vede dost deyince herkesin bildiği üzere jetle olan dan bahsetmek lazım diye düşündüm:) onunla okey masasında şaka maka karşılaştık sonra çata çata tanıdım önce sonrada dalına basa basa anlamaya çalıştım devamında kah ağlayıp kah kahkahakar ata ata perçinleşti arkadaşlımız gelmediği göremediğim günlerde korkudan kalbim ata ata bekledim işde böle kimi düşe kimi kalka 6 sene bitirdik şimdilerdemi? birbirimize kızınca masalardan ata ata ama her gün sevgimize birazdaha sabır kata kata ve son olarak üzerine basa basa sölerimki hala birbirimizi sevmeye devam ediyoz :lol:
te5ir
Pts Mar 05, 2012 9:22 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: YEŞİL EVREN 101 de Kompozisyon Yarışması

selamun aleyküm
eğer dostluk bir kasa ise ben cinayeti başlatan adem aleyhisselamın oğlu kabilin öldürme iç güdüsünü bu sandığa koyardım ki bütün insanlar dost ve kardeş olarak kalabilsinler...
Er_kin_
Pts Mar 05, 2012 8:36 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: YEŞİL EVREN 101 de Kompozisyon Yarışması

selam yeşil evren dostlarım .dostluk ulvi paha biçilmez manevi değerlerin dostla yaşayıp yaşatan bir paylaşımdır ve insan olmanın en temel özelliklerinden biridir böle kıymetli bir hazinenin güvende güvende saklanacağı tek yer dostluk kasasıdır.
yasoooo35
Pts Mar 05, 2012 11:48 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: Hani bizim''Sevda'mız''?

Değerli Tutku arkadaşım çok güzel bir konuya değinmişsiniz ..KUTLARIM... Ne yazıkki günümüzde herşey maddiyatla ölçülür oldu... Manevi değerler bile kazanç amaçlı kullanılıyor...bu duyarlılığınız hepimize örnek olsun.... Kendi değerlerimize sahip çıkıp onlarla övünelim....Teşekkürler...
jassenya
Çar Şub 15, 2012 6:59 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Hani bizim''Sevda'mız''?

eyıce kavrıyamadım konuyu ama, sanırım 14 şubatla mı ılgılı ne.. ben 14şubattan yanayım . en azından yılda bı kere :D hem en azından 28 şubattan ıyı :D
Bariyer
Çar Şub 15, 2012 7:32 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Hani bizim''Sevda'mız''?

EMEĞİNİZE YÜREĞİNİZE SAĞLIK GÜZEL PAYLAŞIMINIZ İÇİN...
Koray
Çar Şub 15, 2012 8:17 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Hani bizim''Sevda'mız''?

tutkummmmmmmm :D
bayılıyorum senin kalemine.... okumak süper zevkli.... o kadar güzel bir konuya değindin ki yine....kalemine yüreğine emeğine sağlık canım....duygularıma tercuman olan(TUTKUM) ın saygıyla eğiliyorum önünde....Teşekkürler..
Leydiii__
Per Şub 16, 2012 6:19 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: Kadir İnanır kansere yakalandı!

İLK DUYDUĞUMDA ŞOK OLMUŞTUM OTURDUĞUM KOLTUKTA GÖZ YAŞLARINA BOĞULDUM ÇÜNKÜ GERÇEKTEN ONUN HASTA OLDUĞUNA İNANMAK İSTEMİYORDUM ÇÜNKÜ O BÜ ÜLKE İÇİN İNANILMZ BİR EKOLDU BİR DEĞERDİ HER YÖNÜYLE KARAKTERİYLE ADAM GİBİ ADAMDI ALLAHIM SANA ACİL ŞİFALER VERSİN KADİR ABİ SEN ÇOK GÜÇLÜ BİR İNSANSIN HER ŞEYLE MÜCADELE ETTİN BEDEL ÖDEDİN BU HASTALIĞIDA YENECEĞİNE TÜM KALBİMLE İNANIYORUM ALLAHIM SANA ACİL ŞİFALAR VERSİN ...
Koray
Sal Mar 06, 2012 3:07 pm
 
Foruma git
Konuya git

İman nedir?

[b]
İman nedir?[/b]

Sual: İman nedir?
CEVAP
İman, bildirilen altı esasa inanmak ve Allahü teâlâ tarafından bildirilen, Muhammed aleyhisselamın Allahü teâlâ tarafından getirdiği emir ve yasakların hepsine inanmak ve inandığını dil ile söylemek demektir.

Amentü şöyledir:
Âmentü billahi ve melaiketihi ve kütübihi ve rüsülihi vel yevmil ahiri ve bilkaderi hayrihi ve şerrihi minallahi teâlâ vel ba'sü ba'del mevti hakkun. Eşhedü en lâ ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resülühü.
[Yani, Allah’a, meleklerine, gönderdiği kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kadere, hayrın ve şerrin Allah’tan olduğuna, öldükten sonra dirilmeye inanıyorum. Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed aleyhisselamın da Allah’ın kulu ve son Peygamberi olduğuna şehadet ediyorum.]

İman, Muhammed aleyhisselamın, Peygamber olarak bildirdiği dini, akla, tecrübeye ve felsefeye uygun olup olmadığına bakmadan tasdik etmek yani kabul edip, beğenip, inanmaktır. Akla uygun olduğu için tasdik etmek, aklı tasdik etmek olur, Resulü tasdik etmek olmaz. Yahut Resulü ve aklı birlikte tasdik etmek olur ki, o zaman Peygambere itimat tam olmaz. Tam olmayınca, iman olmaz. Allahü teâlâ, (Onlar gayba [görmedikleri halde Resulümün bildirdiği her şeye] iman ederler) buyuruyor. (Bekara 3) Resulü de, (Dini [hükümleri, dinde bildirilenleri] aklı ile ölçenden daha zararlısı yoktur) buyurdu. (Taberani)

Nazara yani göz değmesine inanmayan bir kimse, (Bugün fen, gözle görülemeyen şuaların iş yaptığını açıklıyor. Mesela bir kumanda ile TV’yi, radyoyu veya arabamızı açıp kapatabiliyoruz. Bunun için gözlerden çıkan şuanın zarar verebileceğine artık inanıyorum) dese bunun kıymeti olmaz. Çünkü bu insan dine değil, kumandadan çıkan şuaya inanıyor. Yahut şua ile birlikte Peygambere inanıyor. Yani fen kabul ettiği için, şuaların etkisini gözü ile gördüğü için inanıyor ki bu iman olmaz. Dinde bildirilen her şeyi, fen ispat edemese de, fayda veya zararını gözü ile görmese de, yine inanmak lazımdır. Hakiki iman gayba inanmaktır yani görmeden inanmaktır. Gördükten sonra artık o iman olmaz. Gördüğünü itiraf etmek olur. Bekara suresinin 3. âyetinde, gayba inanmak, görmeden inanmak övülüyor. İmanın altı şartı da gayba inanmayı gerektirmektedir. Çünkü hiç birisini görmüş değiliz.

Peygamber efendimiz, aşağıda bildirilen iman ile ilgili âyetleri açıklayarak imanı şöyle tarif etti:
(İman; Allah’a, meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahiret gününe, [yani Kıyamete, Cennete, Cehenneme, hesaba, mizana], kadere, hayrın ve şerrin Allah’tan olduğuna, ölüme, öldükten sonra dirilmeye, inanmaktır. Allah’tan başka ilah olmadığına ve benim Onun kulu ve resulü olduğuma şehadet etmektir.) [Buhari, Müslim, Nesai]

Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Asıl iyilik; Allah’a, ahirete, meleklere, kitaplara, nebilere inanmaktır.) [Bekara 177]

(Onlar gayba [Allah'a, meleklere, kıyamete, cennete, cehenneme görmedikleri halde] inanırlar.) [Bekara 3]

(Onlar, sana indirilene, senden önceki kitaplara ve ahirete iman ederler.) [Bekara 4]

Bu üç âyette, Allah’a, ahirete, meleklere, kitaplara, peygamberlere ve gayba inanmak bildiriliyor.

(Allah, onların işlediklerini ve işleyeceklerini bilir.) [Bekara 255]

(Ölümü Allah’ın iznine bağlı olmayan hiç kimse yoktur.) [Al-i İmran 145]

(Ölüm zamanını takdir eden ancak Allah’tır.) [Enam 2]

Bu üç âyet, takdirin Allah tarafından olduğunu bildirmekte, kadere iman etmeyi göstermektedir.

(Kendilerine bir iyilik dokununca, "Bu Allah’tan" derler; başlarına bir kötülük gelince de "Bu senin yüzünden" derler. “Küllün min indillah” [Hepsi Allah’tandır] de, bunlara ne oluyor ki bir türlü laf anlamıyorlar.) [Nisa 78]
Bu âyet, hayır ve şerrin Allah’tan olduğunu bildirmektedir.

(Muhammed [aleyhisselam], Allah’ın Resulü ve nebilerin sonuncusudur.) [Ahzab 40]
Bu âyet de, Resulullahın peygamber olduğunu bildirmektedir.

Amentü’nün manası

Allah’a inanmak:
Allahü teâlânın varlığına, birliğine, Ondan başka ilah olmadığına, her şeyi yoktan yarattığına, Ondan başka yaratıcı olmadığına kalben inanmak, kabul etmek demektir. Âlemlere rahmet olarak gönderdiği son Peygamberi Muhammed aleyhisselam vasıtasıyla bildirdiği dinin hepsini kabul etmek, beğenmek demektir. Bir âyet-i kerime meali:
(Allah’a ve ümmi nebi olan Resulüne iman edin!) [Araf 158]

Meleklere inanmak:
Melekler nurani cisimlerdir. Hiçbirinde erkeklik dişilik yoktur. Hepsinin günahsız, emin olduğunu kabul etmek, tasdik etmek, yaptıkları işleri beğenmek şarttır. Bir âyet-i kerime meali:
(Asıl iyilik; Allah’a, ahirete, meleklere, kitaplara, nebilere inanmaktır.) [Bekara 177]

Kitaplara inanmak:
Zebur, Tevrat, İncil, Kur’an ve diğer kitapların Allahü teâlâ tarafından gönderildiğine, hepsinin hak olduğuna inanmak lazımdır. Ancak, Kur’an-ı kerimden önceki kitapların insanlar tarafından değiştirildiğini, Allah kelamı olmaktan çıktıklarını bilmek, bunu kabul ve tasdik etmek demektir. Önceki kitapların hiç birisi değişmemiş bile olsa, Allahü teâlâ tarafından nesh edildiğine yani yürürlükten kaldırıldığına iman etmek gerekir. Bir âyet-i kerime meali:
(Onlar, sana indirilene [Kur’an-ı kerime], senden önceki indirilen kitaplara iman ederler.) [Bekara 4]

Peygamberlere inanmak:
Peygamberlerin hepsinin Allahü teâlâ tarafından seçilmiş olup, sadık, doğru sözlü, günahtan masum olduklarını kabul ile tasdik etmek demektir. Onlardan birini bile kabul etmeyen, beğenmeyen kimse, kâfir olur. Peygamberlerin ilkinin Âdem aleyhisselam ve sonuncusunun, Muhammed aleyhisselam olduğuna iman etmek, kabul ve tasdik etmek demektir. Peygamber efendimizin bildirdiği dini hükümlerin hepsini, en güzel şekilde ve eksiksiz tebliğ ettiğine inanmak, bu emir ve yasakların hepsini kabul edip, hepsini beğenmek demektir. Bir âyet-i kerime meali:
(Bütün Peygamberlere iman edip, hiçbirini diğerinden ayırmayanlar Allah’ın mükafatına kavuşacaktır.) [Nisa 152]

Kaza ve kadere inanmak:
Allahü teâlânın insanlara cüzi irade verdiğini, insanların bu cüzi iradeye göre tercih ettikleri ve yaptıkları her şeyi Allahü teâlânın yarattığına iman etmek demektir. Hayır ve şer, her şeyi kulların talep ettiklerini, Allah’ın da bunu dilediği takdirde yarattığını bilmek, bunu kabul ile tasdik etmek ve beğenmek demektir. Bir âyet-i kerime meali:
(Allah’ın emri mutlaka yerine gelecek, yazılmış bir kaderdir.) [Ahzab 38]

Ahirete inanmak:
İnsanların kıyamet kopunca, dirileceklerine, hesap ve mizandan sonra, Müslümanların Cennete, kâfirlerin Cehenneme gideceklerine ve orada ebedi kalacaklarına iman etmek, bunu kabul etmek ve beğenmek demektir. Bir âyet-i kerime meali:
(Onlar [Müslümanlar], ahiret gününe iman ederler.) [Bekara 4]

Kelime-i şehadete inanmak şöyle olmalı:
Ben şehadet ederim ki, yani görmüş gibi bilirim ve bildiririm ki, Allah’tan başka ilah yoktur. Ve yine şehadet ederim ki, Muhammed aleyhisselam Onun kulu, resulü ve son Peygamberidir. İki âyet-i kerime meali:
(Muhammed [aleyhisselam], Allah’ın Resulü ve nebilerin sonuncusudur.) [Ahzab 40]

(Allah’a ve resulüne inananlara, rableri katında nurları ve ecirleri vardır.) [Hadid 19]

İnanmak ne demek?
Sual: Müslüman olmak için Amentü’deki altı esasa inanmak şarttır, ama inanmak ne demektir?
CEVAP
İnanmak, görmüş gibi, kabul etmek, tasdik etmek, beğenmek demektir. Bir insanın Müslüman olabilmesi için, iman sahibi olması, yani dinimizin emir ve yasaklarına inanması şarttır. Yalnız inanması da kâfi değildir; bu emirleri beğenmesi ve sevmesi de şarttır. Bu da bir bilgi işidir. Yapıp yapmamak ayrı, bunları kabul etmek, beğenmek ve sevmek ayrı şeydir. Yapıp yapmamak günah ve sevapla ilgili, kabul etmek ve beğenmek imanla ilgilidir. İmanın altı esası bir bütün olup, çok önemlidir. Ufak bir şüphe götürmez. İnandığı halde, birini bile beğenmemek kâfirliktir.

İmanın tarifi nedir?
İmanı şöyle tarif ediyorsunuz:
"İman, Muhammed aleyhisselamın, peygamber olarak bildirdiği şeyleri, tahkik etmeden, akla, tecrübeye ve felsefeye danışmaksızın, tasdik ve itikat etmektir, inanmaktır. Akla uygun olduğu için tasdik ederse, aklı tasdik etmiş olur, resulü tasdik etmiş olmaz. Veya, resulü ve aklı birlikte tasdik etmiş olur ki, o zaman peygambere itimat tam olmaz. İtimat tam olmayınca, iman olmaz. İman, Amentü’deki 6 esasa kesin olarak inanmaktır. Çünkü iyiler övülürken, (Onlar gayba inanır) buyuruluyor."
Bu tarif, Kur'ana zıttır, Bekara suresinin 62. âyetine aykırıdır. İman sadece Allah’a ve ahirete olması gerekir. Bu tarifin Muhammedi tavırla hiç bir alakası yoktur.
CEVAP
(Muhammedi) ifadesi uygun değildir. Bu, Peygamber efendimizin Allah’ın Resulü olduğuna inanmayan, Kur'anın Allah’ın kelamı değil, Muhammed aleyhisselamın sözü olduğunu savunan müsteşriklerin ve misyonerlerin ifadesidir. İman edilmesi gereken hususlar sadece Bekara 62 de mi bildiriliyor? Diğer âyetleri niye gizliyorsunuz? Güneş balçıkla sıvanmaz. İman sadece Allah’a ve ahirete değil, Amentü’deki altı esasa inanmaktır. Bekara suresinin 3. âyetinde, gayba inanmak, görmeden inanmak övülüyor. İmanın altı şartı da gayba inanmaktır. Çünkü hiç birisini görmüş değiliz.

Peygamberlerden sonra bütün insanların en üstünü olan Hazret-i Ebu Bekir bu üstünlüğe kavuşup nasıl Sıddık lakabını aldı biliyor musunuz? (Allah ne diyorsa doğrudur, Allah’ın resulü ne diyorsa doğrudur) demesi yüzünden bu dereceye yükselmiştir. Kâfirler, (Muhammed, Ebu Bekir’e galiba sihir yapmış, çünkü görmeden inanıyor, bir anda onun Miraca gidip geldiğini tasdik ediyor) diye hayrette kaldılar.

İslamiyet’i beğenmek
Sual: Bir kimse, Amentü’nün altı şartına inansa, fakat Allah’ın emir ve yasaklarından birini beğenmese, mesela (Cehennem lüzumsuzdur) veya (Şarabın haram edilmesi manasızdır) dese, bu kimse, imanın şartlarının hepsini kabul ettiği için imanlı sayılmaz mı?
CEVAP
Sayılmaz. Amentü’nün içinde Allah’a iman vardır. Allah’a iman, bütün sıfatlarıyla birlikte ona imandır, ayrıca emir ve yasaklarının yani İslamiyet'in doğru ve yerinde olduğuna da inanmak şarttır. Böyle inanmayan iman etmiş sayılmaz. Demek ki, Amentü’ye inanan kimsenin İslamiyet’i beğenmesi şarttır, çünkü İslamiyet, Allahü teâlânın emir ve yasaklarıdır. Emir ve yasakların birini bile beğenmemek küfür olur.

Bunun gibi hubb-i fillah, buğd-i fillah da imanın esaslarındandır. Allahü teâlâyı sevmek de, emir ve yasaklarının hepsinin yerinde ve güzel bulmakla olur. Allah’ı ve onun dostlarını sevmek, sevmediklerini sevmemek de lazımdır. Bir hadis-i şerif meali:
(Allah için seven, Allah için buğzeden, Allah için veren, Allah için yasaklayan, gerçek iman sahibidir.) [Ebu Davud]

İman herkese lazım
Sual: İman etmek akıl icabı değil midir?
CEVAP
İmanı olmayan kimsenin sonsuz olarak Cehennem ateşinde yanacağını Peygamber efendimiz haber verdi. Bu haber elbette doğrudur. Buna inanmak, Allahü teâlânın var olduğuna, bir olduğuna inanmak gibi lazımdır. Sonsuz olarak ateşte yanmak ne demektir? Herhangi bir insan, sonsuz olarak ateşte yanmak felaketini düşünürse, korkudan aklını kaçırması lazım gelir. Bu korkunç felaketten kurtulmak çaresini arar. Bunun çaresi ise, çok kolaydır. (Allahü teâlânın var ve bir olduğuna ve Muhammed aleyhisselamın Onun son Peygamberi olduğuna ve Onun haber verdiği şeylerin hepsinin doğru olduğuna inanmak ve beğenmek) insanı bu sonsuz felaketten kurtarmaktadır.

Bir kimse ben bu sonsuz yanmaya inanmıyorum, bunun için böyle bir felaketten korkmuyorum, bu felaketten kurtulmak çaresini aramıyorum derse, buna, (İnanmamak için elinde senedin, vesikan var mı? Hangi ilim, hangi fen inanmana engel oluyor?) denirse ne cevap verecektir? Elbette hiçbir vesika gösteremiyecektir. Senedi, vesikası olmayan söze ilim, fen denir mi? Buna zan ve ihtimal denir. Milyonda, milyarda bir ihtimali olsa da, (sonsuz olarak ateşte yanmak) korkunç felaketinden sakınmak lazım olmaz mı? Az bir aklı olan kimse bile, böyle felaketten sakınmaz mı? Sonsuz ateşte yanmak ihtimalinden kurtulmak çaresini aramaz mı? Görülüyor ki, her akıl sahibinin iman etmesi lazımdır.

İman etmek için vergi vermek, mal ödemek, yük taşımak, zevkli tatlı şeylerden kaçınmak gibi sıkıntılara katlanmak lazım değildir. Yalnız kalb ile, ihlas ile, samimi olarak inanmak yeterlidir. Bu inancını inanmayanlara bildirmek de şart değildir. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki, (Sonsuz ateşte yanmaya inanmayanın, buna çok az da bir ihtimal vermesi, zannetmesi akıl icabıdır). Sonsuz olarak ateşte yanmak ihtimali karşısında, bunun yegane ve kesin çaresi olan iman nimetinden kaçınmak, ahmaklık, hem de çok büyük şaşkınlık olmaz mı?

İmandan mahrum olan
Sual: (İman edenin, neyi yok; imandan mahrum olanın neyi var ki?) sözü, ne demektir?
CEVAP
Hüküm, neticeye göre verilir. Ebedi kâr ve zarara bakılır. Ebedi nimetlere kavuşmanın veya ebedi azaplara düşmenin sebebi, insanda bir hazinenin varlığına veya yokluğuna bağlıdır. Bu hazine imandır, Müslüman olmaktır. Bu hazineye malik olanın her şeyi var demektir. Bu hazineden mahrum kalanın da, hiçbir şeyi yok demektir. Mesela dünyanın en fakir insanı salih bir Müslüman olsun. Bu çok fakir Müslümana, (Dünyanın bütün servetini, her şeyin tapusunu sana vereceğiz, dünyanın lideri de, sen olacaksın, ama; imanını bırak) deseler. O, çok fakir Müslüman, bunu asla kabul etmez. Demek ki, iman sahibi, dünyadaki bütün servetin satın alamayacağı bir hazineye ve erişilemeyecek bir makama sahiptir.

Netice olarak, Allahü teâlâya iman eden kimse, o haliyle de ölürse, ebedi Cennetliktir. Başka hiç bir şeyi olmasa da, ne önemi var? İmandan mahrum olanın akıbeti ise, ebedi Cehennemdir. Bütün dünya onun olsa da, neye faydası olur? Onun için bir iş yaparken, bu işten Allahü teâlâ razı mı, değil mi ona bakmak gerekir. O, razı ise başka hiç kimse razı olmasa da, önemi yoktur. O razı değilse, herkes razı olsa da, beğense de, hiç kıymeti olmaz. O halde her işte ölçümüz, Allahü teâlânın rızası olmalıdır.

Dil ile ikrar
Sual: Bir ingiliz arkadaşım var. Müslüman olmuş, namaz kılıyormuş ama, hiç kimseye söylememiş. İngilizler Müslüman olduğunu duyarsa, iyi gözle bakmayacaklarını söylüyor. Kitaplarda okumuş, kalb ile tasdik, dil ile ikrar etmek gerekiyor, şimdi benim kaç kişinin yanında Müslümanlığımı ikrar etmem gerekir diyor. İkrar etmeden veya edemeden ölsem Müslüman sayılmaz mıyım diyor.
CEVAP
Evet iman etmek için kalb ile tasdik dil ile de ikrar gerekir. Ancak, onun dil ile başkalarına ikrar etmesi gerekmez. İslam ülkesinde ikrar etmesi gerekir ki, Müslüman olarak bilinsin ve Müslümanlara yapılan muamele ona yapılsın ve Müslüman mezarlığına defnedilsin.

İnanmak ve beğenmek
Sual: Cennete, Cehenneme ve Allah’a inanan herkes mümindir ve Cennete gider deniyor. Böyle bir şey var mıdır?
CEVAP
Çok yanlış bu! Şeytan da Allah’a inanıyor, o da Cennete Cehenneme inanıyor. Hatta imanın diğer şartlarına da inanıyor. Meleklere inanıyor, Peygamberlere inanıyor, gönderilen kitaplara inanıyor. Öldükten sonra dirilmeye inanıyor. Hesaba, kitaba inanıyor yani bunları biliyor. Demek ki Amentü’ye sadece inanmakla, bunları bilmekle iman olmuyor. Amentü’de bildirilen altı esasa inanmakla birlikte, Allahü teâlâ tarafından bildirilen emir ve yasakların tamamını kabul etmek ve hepsini beğenmek de şarttır. Birini bile beğenmeyen müslüman olamaz. Bir de, Hubb-i fillah, buğd-i fillah ile gayba iman var. Yani Allah dostlarını dost, düşmanlarını düşman bilmek ve gayba inanmak gerekir. Tersi, yani Allah dostlarını düşman, düşmanlarını da dost bilen ve gayba inanmayan kimse mümin olamaz.

Demek ki Amentü’ye şeytan da inanıyor, hepsini teker teker biliyor. Ancak şeytan, inandığı, teker teker bildiği bu şeyleri kabul etmiyor, beğenmiyor ve Allah dostlarını düşman, düşmanlarını da dost biliyor. Şeytan gibi bilen ve inanan kimse mümin olmaz.

En faziletli iman
Sual: En faziletli iman nedir?
CEVAP
İmanın altı şartına inanıp, hubb-i fillah ve buğd-i fillah ile gayba inandıktan sonra, hep Allahü teâlâyı hatırlamak, her işini dine uygun olarak, Allah için yapmaktır. Bir hadis-i şerif meali:
(En faziletli iman, nerede olursan ol, Allahü teâlânın seninle beraber olduğunu bilmendir.) [Taberani]

İman mahlûk mudur?
Sual: İman mahlûk mudur, yani sonradan mı yaratılmıştır?
CEVAP
İslam âlimleri buyuruyor ki: İman, Allahü teâlânın hidayeti olması bakımından mahlûk değildir; fakat kulun tasdik ve ikrar etmesi bakımından mahlûktur. İş sahibi, işi yaratan değil, bu işi yapandır. İnsan, mahlûk olduğu gibi, insanın küfrü de, imanı da mahlûktur. (Milel ve Nihal)
Asri_Saadet
Sal Mar 06, 2012 12:12 pm
 
Foruma git
Konuya git

DOSTLUK BİR KASA OLSAYDI

Dostluk bir kara olsaydı eğer, ben odamdaki duvardan bir parça alıp koyardım.O duvar benim ağladığımda üzüldüğümde, sevindiğimde, çekilmez olduğum, kimselere bir şey diyemediğim zamanlarda hep yanımda oldu.Ona bazen yumruk attım, üstüne kapanıp saatlerce ağladım,konuştum derdimi anlattım bazen hırçınlaştım ona elime geçeni fırlattım,sonra sırtımı dayadım hep dimdik arkamda durdu sırt verdi banaEn iyi sırdaşım oldu, kimselere vermedi sırlarımı kimselere söylemedi ağladığımı, üzüldüğümü .Dost dediğin
Dostun yüreğinden geçeni bilmeli

Dostunu karşılıksız sevmeli
Verecekse almadan vermeli
Dost dediğin
Yüreği kan ağlarken, dost için gülmeli
Dost dediğin
Kara toprak gibi sadık kalabilmeli
Dost dediğin
Sığınacak yerin yoksa kucağını açabilmeli Gerektiğinde bir kalkan olabilmeli
Dost dediğin
+++++ kurşuna göğsünü siper yapabilmeliBenim dostum
Yüreğimin sesini uzaklardan duyabilmeli
Dost o zaman dosttur

BELKİDE BUNLARI YAPICAK BİRİNİ BULAMADIĞIM İÇİNKİMSEYE DOSTUM DIYEMEDİM SAYGILAR.....
IIsibelII
Çar Mar 07, 2012 2:39 am
 
Foruma git
Konuya git

şiir

SEN
SEN RESSAMSIN DEDİLER
KAĞIDI KALEMİ VERDİLER
GÖZLERİMİ PERDELEDİLER
ÇİZDİĞİME SEN DEDİLER.
*
HADİ ALİM OL DEDİLER
FENİ FİZİĞİ VERDİLER
KİMYA BİYOLOJİ DE AL DEDİLER
ÇALIŞ ÇABALA DEDİLER
TEK BULGUMA SEN DEDİLER.
*
BİREDE DELİ OL DEDİLER
DAĞA TAŞA DÜŞ DEDİLER
DERE TEPE GİT DEDİLER
VARDIĞIM YERE SEN DEDİLER.
*
E ARTIK ÖL DEDİLER
KEFENİ KABRİ VERDİLER
TABUTA TOPRAĞI SERDİLER
YANIMDAKİ YATANA SEN DEDİLER.
*
SORGUDA MELEKLER ZEBANİLER GELDİLER
SAĞIMDAN SOLUMDAN ÇEKİŞTİRDİLER
NEDİR BUNUN GÜNAHI DEDİLER
DEFTERİMDEKİNE SEN DEDİLER. SEVGİLERİMLE <KARE>
KARE
Sal Mar 06, 2012 11:14 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: YEŞİL EVREN 101 de Kompozisyon Yarışması

Merhaba Yeşilevren dostlarım

Dostluk kasaysa; Ben o kasanın içine en yürekli dostlarımı koyardım yalnız ve dostsuz kalmamak için, Sevgiyi koyardım sevgiden yoksun kalmamak için, Bana bir şeyler öğretecek Alimleri koyardım cahil kalmamak için ve birde yeşilevreni koyardım buradaki dostlarımın dostluk ve kaynaşmak adına yeni yarışmalar düzenleyeceklerini bildiğim için.
hayaletavcisi
Çar Mar 07, 2012 10:31 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: YEŞİL EVREN 101 de Kompozisyon Yarışması

DOST
Ben bir cahil idim dünyaya şaştım
Ariflerden, alimlerden fikir danıştım
Ne hendekler geçtim, ne dağlar aştım
Önümdeki engelleri düz eyledin dost

Dostunu on satıra sığdır dediler!
Kalemi, kağıdı ellerime verdiler
Mürekkep eyledim tüm deryaları
Seni tarife kelam yetmedi dost

Yeri geldi dizini yastık bildim
Sinene yaslanıp gözyaşımı sildim
Sandıkla, kasayla biçilemez kıymetin!
Gönlümün köşkünü sana yer ettim dost

myname
myname
Çar Mar 07, 2012 1:06 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: YEŞİL EVREN 101 de Kompozisyon Yarışması

Öyle dostlar olsun ki ömrümüze ömür katsın! böyle dostlar bulunca yürekten sarılmalı her şeyimizle ,bir de olursa Allah rızası için dostluk, Onları yalnız bu dünyada değil, öte dünyada da isteyelim yani ahiretliğimiz olsun.
Ben dostlarımı ne aklımla ne kalbimle severim olur ya kalp durur akıl unutur ben dostlarımı ruhumla severim o ne durur ne de unutur demiş Mevlana.
İşte Mevlana’nın dediği gibi bende ruhumla sevdiğim için dostlarımı ,dostluk kasasına hem kendi ruhumu ve hem de ruhuyla seven dostlarımın gönlünü koyarım o kasaya ,hem bu dünyada hem de ahirette dostluğumuz devam etsin diye..
Dilerim rabbim hepimizin gönlüne göre hem bu dünyada hemde ahirette dost olacak dostlar nasip eğlesin bizlere....
AKMERR
Çar Mar 07, 2012 4:47 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: YEŞİL EVREN 101 de Kompozisyon Yarışması

Dostluk tek bir tanımı olmayan bir kavramdır. Paylaşmak, güvenmek, fedakarlık ve açık sözlülüktür...

Hayat, dümdüz bir yol değildir. Herkesin hayatında dönem dönem inişler ve çıkışlar vardır. Bu yüzden her gün mutlu ve neşeli olamayabiliriz. Bazı günler kendimizi mutsuz ve kötü hissederiz. Bugünlerde ise, en çok ihtiyaç duyduğumuz olan şey bir dosttur. Çünkü dostlarımızla sorunlarımızı ve problemlerimizi paylaşabiliriz; ama önemli olan gerçek bir dost bulabilmektir. Mutlu olduğunuz zaman yanınızda birçok insan bulabilirsiniz; peki ya mutsuz ve üzgün olduğunuzda da o insanlar yanınızda mıdır? İşte dostluk bir mum ışığına benzer, ortalığa karanlık hâkim olduğunda ancak belli olur....

Dostluk, bir insanla her gün telefonda 3-4 kez konuşmak, bir kişin hayatını ve yaşadıklarını derinlemesine bilmek değildir, ya da sürekli görüşmek de değildir. Başı gerçekten sıkıntıdaysa, yardıma koşacak ilk kişiysen, aynı şekilde onun da öyle olduğunu biliyorsan işte bu gerçek dostluktur.....

Dostluğun insan hayatındaki değeri bir ekmek, su kadar değerlidir. Artık kimsenin birbirine güveni kalmadığı şu zor hayatta gerçek bir dostumuz varsa eğer kıymetini bilmeliyiz. Çünkü arkadaş çok bulunur ama dost zor bulunur....

Emegğine Yüregine Saglık Yeşil Ablam.. Cok Güzel Bir Konuya Deginmisin... Saygılarımla....
Per Mar 08, 2012 7:45 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: YEŞİL EVREN 101 de Kompozisyon Yarışması

merhaba yeşil evren dostları
Kasa güç kaynağı, dostluk ise yücedir, alınıp satılmaz.
Dost; sadık kalabilen, gerektiğinde karşılık beklemeden iyi ve kötü günde canını dostu için tehlikeye atabilendir
Dostluk tabi ki karşılıksız değildir. Karşınızdaki de sizin için aynı şeyleri düşünüp yapabiliyorsa dostunuzdur.
Ben kasaya gören gözün görmemezliğini, duyan kulağın sağırlığını, konuşan dilin ketumluğu ile birlikte sabır ve irademi koyardım.
Jüri heyetine saygılar sevgiler.
alizem
Çar Mar 07, 2012 9:05 pm
 
Foruma git
Konuya git

8marttaki hakkımdan feragat ettim 364 günümü geri verin

Ben Kadınım...
Ben kadınım, acılarla büyüttüm kendimi damla damla...Sabırla besledim sevgiyi yudum yudum...

Ben kadınım;kanımda direnç ve umut , yüreğimde aşk daima.. Dayanırım yokluğa,eksilerek çoğalanım. Sevginin en güzel ifadesiyim.Tüm çözümleri bilirim.

Ben kadınım deniz kadar anlaşılmaz sanılmamın aksine ,ilmek ilmek çözülenim.

Ben kadınım; canımdan can ,kanımdan kan yaratırım. Kalbim inanç doludur.Sevgi ve özlem doludur.Çoğu zaman duvarlara çarpsa da duygularım;
vazgeçmem hissetmekten.

Ben kadınım ; sevdiğim zaman ölümüne severim. Sınırlar,yollar,uzaklıklar vız gelir bana;yıllar önemsizdir.

Ben kadınım ,merhametin ,özverinin kaynağıyım.İnananım.Sevgiyi emeğimle beslerim.

Ben kadınım;
çoğu zaman en çok sevdiğim acıtır canımı yinede gülümserim.

Ben kadınım, sabırla örerim güzelliği ince ince duyumsayarak hayatı. Kimi zaman kapalı kapılar çıkar karşıma asla yılmam. Yine denerim .Ben dünya kadar eski ve kutsal olanım. Bir can doğururken seve seve ölenim. En çok ezilenim.

Ben kadınım; çoğu kez bir kadın çıkar yoluma ve ihaneti yaşarım sessizce, bedelini ben öderim.

Ben kadınım ; her yerde benim izlerim var. Bulunduğum tüm ortama sinerim.Varlığımla anlam kazanır kentler ,caddeler,sokaklar ,evler.

Ben kadınım ;hassas,ince ,duyarlı ve sevecenim. Durmadan törpülendikçe, inadına ayakta duranım.Zaman zaman paralarla satılsam da varım. Aldatılsam da varım.
Hiçler uğruna yıllarca savrulsam da varım. Ezilip horlansam da varım. Emeğim gerçek emektir.
Tamamlayandır.

Ben kadınım ;tüm farklılıklarımla elmanın diğer yarısıyım. Bir ipek böceği gibi örerim
hayatımı dayanarak acılara...

Ben kadınım, bir anayım.Toprakla özdeş olanım.Tüm
bunlara rağmen zorlanırsam eğer bitmişse umutlarım ,yok sayılmışsam, değerlerimden birine
dokunulmuşsa o an en acımasız olanım.

Ben kadınım; ölümün bir son olmadığını bilirim.Tüm varlığımla çıkarım savaşa...Ruhum ve
inancımla...

Ben kadınım; hiçbir denizcinin görmediği fırtınalar,anaforlar bendedir. Hiçbir dağcının
görmediği doruklar ve uçurumlar bendedir. Savrulurum rüzgarlarla ve savururum.En büyük isteğim anlaşılmaktır.

Ben kadınım bir adım gelene on adım gidenim. Aklıma güvenirim. Çoğu zaman aptal
sayarlar.

Ben kadınım; huzur ve mutluluk isterim. Haksızlık olmasın isterim. Kötülüğün değil
iyiliğin ,çirkinliğin değil güzelliğin. Ve barışın ,onurlu bir dünyanın var olmasını isterim…

(Alıntı)
te5ir
Per Mar 08, 2012 12:07 pm
 
Foruma git
Konuya git

Kadın Sorunları ve Çözümü

Bugün tüm dünyada kadın-erkek eşitsizliği konusu son derece önemli bir sorun. Özellikle adaletin gerçek anlamda yaşanmadığı toplumlarda bu eşitsizlik oldukça belirgin. Birçok ülkede kadın ikinci sınıf vatandaş gibi görülür. Kadın güçsüz ve korunmaya ihtiyacı olan bir varlık olarak kabul edilir ancak korunmak yerine ezilir, dışlanır.

Toplumdaki yaygın görüşle kadın fikir üretemeyen, kendine güveni olmayan, doğru karar veremeyen, kişiliği gelişmemiş insandır. Kadına biçilen bu imaj yüzünden yaptığı her hata cinsiyetine bağlanır.

İş başvurusunda bulunan erkek ve kadından, eğitimleri ve deneyimleri aynı da olsa, erkek tercih edilir. Toplumdaki genel kabuller nedeniyle tüm bunlar, kadınlar tarafından da olağan karşılanır.

Geri kalmış ülkelerde ise durum daha da vahimdir. Birçoğunda kadın, ikinci sınıf olmak bir yana vatandaş bile değildir. Eğitim, seçme-seçilme gibi haklardan yoksundur. Günlük hayatta da onun adına kararlar alan bir erkek vardır. Kendi kararını almak şöyle dursun, fikrini bile açıklayamaz.

Bağnaz zihniyet, baskının kadını mutlu edeceğini düşünür. Kadına güvenleri olmayan bu yapıdaki kişiler kadının yerinin yalnızca evi olması gerektiğine inanırlar. Onların gözünde kadın potansiyel tehlikedir. Dışarıya çıkmasına izin vermez, kapıları pencereleri kapalı tutarlar. Özellikle cadde ya da sokağa bakan pencerelerin perdeleri hiç açılmamalıdır.

Sevgiden doğan kıskançlık ya da koruma olarak açıklasalar da bu aslında sevgisizliktir. Gerçekten seven insan, karısının rahatını ve huzurunu sağlamaya çalışır. Bağnaz erkek, kadınları güvenilmez görür. Her şeyi kendi lehine düşünür. Oysa Kur’an’ın tam aksine hep kadını savunan bir üslubu vardır. Allah hep kadının korunması yönünde hüküm koyar. Bütün ağırlık erkeğin üzerindedir. Ancak bağnazlığın sistemi erkeği korumaya, kadını da koruma adı altında ezmeye yöneliktir.

Çözüm Nedir?

Kadın haklarını korumak adına dernekler, sivil toplum kuruluşları yıllardır faaliyet içinde. Konferanslar, paneller, televizyon programlarında hep bu konu tartışılıyor ancak bu arayışlardan yıllardır hiçbir sonuç çıkmıyor. Çünkü çözüm yanlış fikir, görüş ve kavramlarda aranıyor. Çözüm, toplumda yaşanan diğer tüm sorunların çözümünde olduğu gibi Kur’an ahlakının yaşanmasındadır.

Kuran ahlakı gerçek anlamda yaşandığında bireyler arasındaki ayrım ortadan kalkar. Kadın, erkek, zengin, yoksul olmanın ya da yaşın bir önemi olmaz. Makam, mevki, mal-mülk, hayat şekli değil insanın yaptığı iyi ve güzel işlerdir önemli olan. Kur’an’a göre insanı üstün yapan Allah’a yakınlığıdır. Allah’ın beğendiği ahlakı yaşamasıdır, takvasıdır.

Allah kadın ve erkek için farklı mümin karakteri çizmez. Mümin erkekler ve mümin kadınların birbirlerinin dostu ve yardımcısı olduğunu bildirir, iyiliği emreden, kötülükten sakındıran, namazı dosdoğru kılan, zekatı veren, Kendisine ve Resûlü’ne itaat eden kullarına rahmet edeceğini ve cennetini müjdeler.

Gönülden itaat eden erkekler ve kadınlar, sadık olan erkekler ve kadınlar, sabreden erkekler ve kadınlar, saygıyla Allah’tan korkan erkekler ve kadınlar, sadaka veren erkekler ve kadınlar, oruç tutan erkekler ve kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve kadınlar, Allah’ı çokça zikreden erkekler ve kadınlar için bağışlanma ve büyük bir ecir vardır.

Erkek olsun, kadın olsun inanmış olarak kim salih bir amelde bulunursa, onlar cennete girecek ve onlar, bir ’çekirdeğin sırtındaki tomurcuk kadar’ bile haksızlığa uğramayacaklardır. (Nisa Suresi, 124)

Tüm kmadınlarımızın gününü kutlar haklarında hayırlara vesile olmasını temenni ederim selam ve dua ile Hacegan....
Hacegan__
Per Mar 08, 2012 6:45 am
 
Foruma git
Konuya git
cron