457 sonuç bulundu

Geri dön

Re: Yasamı ıskalamayalım...

Farkında olabilmek ne kadar önemli, her defasında bir başka yönden önemini kavrıyor insan. Hayat kocaman bir tiyatro sahnesi ve bizler o sahnedeki oyuncularız. Ancak çoğumuz oynadığımız rollerin farkında değiliz. Hayatın o hızlı koşturmacası içinde üstlendiğimizi düşündüğümüz rolleri sorgulamadan, üzerimize uyup uymadığına bakmadan öylesine yaşıyor gibiyiz. Sanki dışardan bir el bizi yönetiyormuşçasına. İşte bu nedenle de mutsuz, hayal kurmaya bile çekinen, cesaretten yoksun bireyler haline geliyoruz. Mutlu olmak için gerçekten nelere ihtiyacımız olduğunu ya bilmiyoruz ya da biliyor ama görmezden geliyoruz ki; bu daha da kötü. Çünkü o sahneye hepimiz sadece bir defa çıkma hakkına sahibiz. Bizi mutlu edecek, hayallerimizle süslenecek, kendi seçtiğimiz rolü oynamak da en doğal hakkımız. Bunun için de kendimizi çok iyi tanımalı, neler hissettiğimizi çok iyi bilmeli, duygularımız da dahil kendimizin FARKINDA OLMALIYIZ.
Turku
Cmt May 25, 2013 2:00 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Yasamı ıskalamayalım...

Kim dünyaya çok önem verirse, Allah onun işini dağıtır (zorlaştırır). İki gözünün arasına fakirliği (aç gözlülüğü) koyar. (Halbuki) dünyadan ona ulaşacak olan kendisi için yazılandan başkası olamaz. Kimin de niyeti âhiret(i kazanma) ise Allah onun işini toparlar (kolaylaştırır). Onun kalbine zenginliği koyar. Ona dünyadan da ihtiyaç duyduğu şey ulaşır.    İbn Mâce, Zühd 1, hadis no: 4104, 2/1378; Tirmizî, Kıyâmet 31, hadis no: 2467 Tutku ablam emeğine yüreğine sağlık..
Hacegan__
Cmt May 25, 2013 2:25 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Yasamı ıskalamayalım...

Hayatın sırrını merak eden bir adam, çok uzak bir diyarda yaşayan bir bilgenin bu sırrı bildiğini duyar ve yola koyulur. Günlerce yol gittikten sonra bilge kişiyi bulur ve sorar, “bunca yolu hayatın sırrını sizden öğrenmek için geldim” der. Bilge kişi, “hoş gelmişsiniz ama boşuna zahmet etmişsiniz” der, “sır da hakikat de sizde, herkes hakikati kendi içinde bulacaktır. Büyük kainatta ne varsa küçük kainat olan insanda da o vardır” der.
 Hayatın sırrını arayan adam, hakikatin nerde olduğunu öğrenerek aslında bu kadar yolu boş yere gelmediğini anlar ve yaşadığı yere geri döner.
Hacegan__
Cmt May 25, 2013 2:59 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Yasamı ıskalamayalım...


Sus..Polatcan..Lindam..Hacegan..Accemim..Siyahım Matemim..hüznüm gecem..yaşamı ıskalamadan yaşamak ümidi ile teşekkürler hepinize..

Tutku
Pzr May 26, 2013 3:33 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Yasamı ıskalamayalım...


                                Hayat bir su misalidir
                                Akar aar duru verir
                                Melek ölüm şerbetini
                                Bildirmeden sunuverir     <3 MeLTeM <3
                                           
                  
huzun_gecesi
Pzr May 26, 2013 7:03 pm
 
Foruma git
Konuya git

HÜRMETIN BÖYLESI

 
"Muhammed" isminde çok sevdigi bir hizmetçisi bulunan "Putkiran" lakapli Hindistan fatihi GazneliMahmud, bu hizmetçisini devamli ismiyle hitap ederek çagirmaktaydi.Gazneli Mahmud’un, bu hizmetçisini günün birinde kendi ismiyle degil de, babasinin ismiyle çagirmasiüzerine kalbi kirilan hizmetçisinin böyle davranmasinin sebebini sormasi üzerine, Peygamberimiz’in (sav)delicesine asigi olan Gazneli Mahmud su cevabi vermistir:"Evladim, her gün sana ’Muhammed’ isminle hitap ediyordum. Zira abdestli bulunuyordum. Su anda iseabdestim yok. ’Muhammed’ ismini abdestsiz söylemekten haya ediyorum. Onun için seni babanin ismiyleçagirdim."
Turku
Pzr May 26, 2013 9:34 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Hayattan ne öğrendim...

 Hayatta ya tozu dumana katarsın, ya da tozu dumanı yutarsın.


     <3 MeLTeM <3

huzun_gecesi
Pzr May 26, 2013 10:31 pm
 
Foruma git
Konuya git

dikenli yolda yürür gibi....

Bir gün Fahr-i Kainat Efendimiz s.a.v.’e soruldu:– İnsanların en çok cennete girmesini sağlayan amel hangisidir?
 
 
Efendimiz s.a.v. buyurdu:– Allah Tealâ’ya karşı takvalı olmak ve güzel ahlâk.” (Buharî, Tirmizî, İbn Mâce)Hem Cenab-ı Mevlâ’nın hem de kulun hakkını bir arada zikretmesi bakımından Efendimiz s.a.v.’in bu sözü çok önemlidir. Allah’ın kullar üzerindeki hakkı, O’ndan gerektiği gibi sakınmak ve haram helal ölçülerine riayet etmektir. Takva bütün peygamberlerin ümmetlerinden talep edilen çok önemli bir haslettir.Cenab-ı Mevlâ, müberra kitabımız Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmuştur:“Sizden önce kendilerine kitap verilenlere ve size ‘Allah’tan korkun!’ diye emrettik.” (Nisa, 131)Takvanın aslı, kişinin kendisi ile korktuğu ve sakındığı şey arasında korunacak bir kalkan edinmesidir. Kulun Rabbine karşı takvalı olması, kendisi ile Rabbinin gazabı ve cezası arasında bir set koyma çabasıdır. Bu koruyucu set de Cenab-ı Mevlâ’nın emrettiği şeyleri yapmak, O’na isyan sayılan işlerden uzak durmaktır.Esasında insan dünyanın geçici, hayatın kısa, ahiret yurdunun ebedi olduğu şuuruna sahip olursa takva sahibi olmak kolaylaşır. Hatta Rabbine samimiyetle yöneldiğinde takva bir hayat tarzına dönüşür, bunun dışında yaşamayı imkansız görmeye başlar. Bu Mevlâmıza karşı ihlâsın bereketi, güzel bir meyvesi ve O’ndan kuluna bahşedilmiş bir hediyedir.Rabbimiz buyuruyor ki: “Huzuruna toplanacağınız Allah’tan korkun!” (Maide, 96)“Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve herkes yarına ne hazırladığına baksın. Allah’tan korkun, çünkü Allah yaptıklarınızdan haberdardır.” (Haşr, 18)Eksiksiz takva hali şunlardan oluşur:• Farzları yerine getirmek,• Haram ve şüphelileri terk etmek,• Mendupları işlemek, yani sünnetlere uymak,• Mekruhlardan kaçınmak.İşte bu dört hale uygun bir hayat tarzı takvanın en üst mertebesidir.Ensar’dan Muaz b. Cebel r.a. şöyle demiştir:“Kıyamet günü “Müttakiler (takva sahipleri) nerede?” diye ilan edilir. Onlar doğruca Allah’ın himayesine giderler.”Yanında bulunanlar Muaz b. Cebel r.a.’a; – Müttakiler kimlerdir, diye sordular. O da, – Müttakiler, şirkten, putlara tapmaktan sakınmış ve ibadeti ihlâsla sadece Allah Tealâ’ya yapmış olanlardır, dedi.İbn Abbas r.a. da şöyle buyurmuştur:“Takva sahipleri, nefsin arzularını terk ederek Allah’ın azabından sakınan ve Allah katından gelenleri tasdik eden, O’nun rahmetini uman kimselerdir.”Ömer b. Abdülaziz rh.a. de şöyle demiştir:“Takva gündüzleri oruç tutup geceleri de ibadetle geçirip, bunun dışında kalan durumlarda her şeye karışmak demek değildir. Allah Tealâ’ya karşı gerçek manada takva sahibi olmak demek, Allah’ın haram kıldıklarını terk etmek, farz kıldıklarını yerine getirmektir. Buna ilave olarak Allah Tealâ bir kimseye daha başka hayırlar nasip ederse, o hayır üstüne hayır olur.”Alim sahabilerden Abdullah ibn Mes’ud r.a.:“Ey iman edenler! Allah’tan ona yaraşır şekilde korkun.” (Âl-i İmran, 102) ayetini şöyle açıklamıştır:“Allah’a yaraşır takva, itaat edip isyan etmemek, hep O’nu hatırlamak, şükür üzere olup nankörlük etmemektir.”Ebu Hüreyre r.a.’a takvanın ne olduğu sorulunca şöyle demiştir:– Sen hiç dikenli bir yoldan geçtin mi?Adam:– Evet, geçtim.Ebu Hureyre r.a.:– Peki, oradan geçerken ne yaptın?Adam:– Yolda bir diken görünce sakındım ya da yolumu değiştirdim. Ya da üzerinden atladım.Bu sözler üzerine Ebu Hüreyre r.a. şöyle dedi:– İşte takva budur.İbnu’l-Mu’tez rh.a. de, bir şiirinde takvayı Ebu Hüreyre r.a.’ın tarif ettiği gibi anlatmıştır:“Günahların küçüğünü de, büyüğünü de bırak. Takva budur işte.Tıpkı dikenli bir arazide yürüyen kişi gibi yap. Yolda gördüğün dikenlerden sakın.Diken ne kadar ufak olsa da onu küçük görme. Zira yüce dağlar çakıl taşlarından oluşur.”Büyük sufi Maruf-i Kerhî k.s. hazretleri takva halini korumakla alakalı şunları söylemiştir:“Eğer güzel bir şekilde takva sahibi olamıyorsan, faiz yemiş olmalısın. Şayet güzel bir şekilde takva sahibi olamıyorsan, yabancı bir kadını görmüş fakat gözünü ondan sakınmamış olmalısın.”Cenab-ı Mevlâ takvayı kullarına emrettiği gibi, Fahr-i Kainât Efendimiz s.a.v. de ümmetine sürekli takvalı olmayı tavsiye etmiştir. Nitekim hadis kaynaklarında aktarıldığına göre, “Efendimiz s.a.v., birini ordunun başında komutan olarak görevlendirdiği zaman, o kişinin özellikle nefsi hususunda Allah’a karşı takva sahibi olmasını ve yanındaki müslümanlara da hayırla muammele etmesini tavsiye ederdi.” (Müslim)Büyük sahabi Ebu Zer r.a., Efendimiz s.a.v.’in şöyle buyurduğunu nakletmiştir:“Kabilenin önde geleninden nasıl utanıyorsan Allah’tan da öyle haya et.” (Bezzar, Taberânî)Bu duygu, gizli hallerde kişinin Allah’tan sakınmasını sağlayan sebeptir. Çünkü her nerede olursa olsun Allah’ın kendisini gördüğünü, içine ve dışına, gizli ve açık bütün işlerine vâkıf olduğunu iyice bilir. Bu anlayışı yalnız başına kaldığı yerlerde sürekli olarak hatırında tutarsa, bu haslet onun gizli hallerde bile günah işlemesine engel olur.Rabbimizin tevfik ve inayetiyle...Hacegan
Hacegan__
Pts May 27, 2013 7:48 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: dikenli yolda yürür gibi....

Cenab-ı Mevlâ takvayı kullarına emrettiği gibi, Fahr-i Kainât Efendimiz s.a.v. de ümmetine sürekli takvalı olmayı tavsiye etmiştir. Nitekim hadis kaynaklarında aktarıldığına göre, “Efendimiz s.a.v., birini ordunun başında komutan olarak görevlendirdiği zaman, o kişinin özellikle nefsi hususunda Allah’a karşı takva sahibi olmasını ve yanındaki müslümanlara da hayırla muammele etmesini tavsiye ederdi.” (Müslim)
Emeginize saglık abiicimm bunu başımızdakiler biliyordur umarım...
 
 
Birsu__
Pts May 27, 2013 9:13 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: Hayattan ne öğrendim...

Her canlının ölümü tadacağını, ama sadece bazılarının hayatı tadacağını


 


öğrendim.


 


Kardeşlerin hası emeğine sağlıkkk

Hacegan__
Pts May 27, 2013 9:30 am
 
Foruma git
Konuya git

Ne Ekersek Onu Biçeriz.....

Kim ne yaparsa kendisine yapar sözü meşhurdur. Bu söz iyilikler için de kötülükler için de geçerlidir. Başkasına bir iyilik yapan kimse, bununla ilk iyiliği kendisine yapmış olur. Çünkü iyilikten Yüce Allah razıdır; insan her yaptığı iyilik ile Yüce Allah’ın rızasını ve sevgisini elde eder.
İyilikler, rahmet ve sevap sebebi yapılmıştır. Her bir iyilikte kula en az on rahmet lutfedilir, on sevap verilir. İnsan her iyilikle, kendisine ahiret sermayesi biriktirir; ebedi cennet nimetleri hazırlamış olur. Çünkü ahirette Allah için yapılmış salih, güzel ve hayırlı amelden başka fayda verecek hiçbir sermaye yoktur. Bütün güzel niyetlerimiz, sevgilerimiz, ibadet, iş ve davranışlarımız bizim için birer amel çeşidi, ilâhi rahmet, sevgi ve sevap sebebidir.
İyilik, insanın fıtratına ve vicdanına uygun bir şeydir. Her iyilik vicdanı rahatlatır, kalbe huzur verir, ruhu sevindirir, vücuda manevi bir tat ve renk verir. Kendi iradesiyle Allah için, bir iyilik yaptıktan sonra pişman olan hiç kimse yoktur.
Bütün kötü işlere Yüce Allah zulüm ismini vermiştir. Kötülük edenlere, başkasının malını çalan, hakkını yiyen, şerefi ni çiğneyen, hak-hukuk tanımayan kimselere Kur’an’da zalim ve müsrif denilmiştir. Kötü işlere dalanlara: “Kendinize zulüm yapmayın!” uyarısı yapılmıştır.Başkasına yapılan bir kötülük, ilk zararı onu yapana verir. Kötülüğü ile meşhur olan çoktur, fakat kötü işlerle şeref ve huzur bulan yoktur. Kötü bir iş yapan kimse aslında kendisine zulüm, haksızlık ve kötülük yapmıştır.
Çünkü her kötülük, kalbi öldüren bir zehir gibidir. Kalbin ölmesi, günah kirleriyle iyice kararıp sonunda kapanması ve üzerine mühür vurulup kendi haline terk edilmesidir. Böyle bir kalp sineye yüktür. Kötülük, gönlü Allah sevgisinden mahrum eder. Kötülük, insan kalbine hayat ve tat veren ilâhi feyzin, nurun, ilmin, şuurun, desteğin yolunu tıkar. Bu yol ancak tevbe ile açılır.
Kötülük, kötü anılmaya sebeptir. Kötülük, insanın temiz fıtratını bozmasıdır. Kötülük nefsi sevindirip kalbi ağlatmaktır. Kötülük, şeytanı memnun edip, YüceYaratıcı’yı gazaba getirmektir. Bütün bunlar, insanın kendisine yaptığı zulümlerdir. İnsanın buna hakkı yoktur. Bu zulümler tevbe ve terbiye ile temizlenirse ne âlâ; yoksa her kötülüğün bir hesabı ve cezası vardır. Mazlumlar hasretle o günü beklemektedirler. Çünkü Yüce Allah, zalimlerden mazlumların hakkını almak için o günü belirlemiş ve adaleti yerine getireceğini vaat etmiştir.
Hz. Ali r.a. bir defasında yanındakilere: “Ben hiç kimseye bir iyilik ve kötülük yapmadım!” dedi. Oradaki insanlar şaşırdılar ve: “Efendim, bu nasıl olur? Kötülük yapmadığınız doğru, fakat hiç kimseye bir iyilik yapmadınız mı? Bizler sizin çok iyiliğinizi gördük!” dediler. Hz. Ali r.a.:
“Ben her ne yaptımsa kendime yaptım” dedi ve şu ayeti okudu:
Kim bir iyi amel yaparsa, bu onun kendi faydasınadır. Kim de bir kötü amel yaparsa, bunun zararı kendi nefsinedir. Sizler sonuçta Rabbinize döndürülürsünüz. O size hak ettiğinizi verir. (Casiye, 15)
Cüneyd-i Bağdadî k.s. anlatır: Bir gün üstadım ve mürşidim Seriy es-Sakatî Hazretleri, bana etrafın temizliği ile ilgili bir hizmet verdi. Ben verilen hizmeti hemen yerine getirdim, zamanından önce bitirdim ve huzuruna çıkıp haber verdim. Bana: “Bugün kendine güzel bir iyilik ettin” dedi.
Arifl erden birisinin malı çalınmıştı. Etrafındakiler mal için üzülüyor, hırsıza kızıyor, ona beddua ediyor ve o zatın da beddua etmesini istiyorlardı. Hazret onlara döndü ve:
“Siz bu malı çalana niçin beddua ediyorsunuz ki. O zaten bu hırsızlıkla kendisine yapacağı kötülüğü yaptı. Ben mala değil, şu kötü hale düşen ve yarın Allah’ın huzurunda rezil olacak olan o günahkâra acıyorum. Keşke tevbe etse de malım ona sadaka olsa” dedi.
İyilik, insanların gönlünü kazanmak ve sevgisini çekmek için en güzel yoldur. “İnsan, ihsanın/ iyiliğin kölesidir” denmiştir.Her güzel söz ve davranışımız bir gönüle girmek ve hayır dua almaktır. İnsanları sevindirerek sevinmek istiyorsak, onlara bir menfaat ve karşılık beklemeden Allah sevgisi ile iyilik yapmalıyız. Kendimizden vermeden kimseden bir şey beklemeyelim.
Dünyanın en huzurlu ve şerefl i insanları cömertlerdir. Cömert, karşılıksız sevendir. Cömert, düşmanına bile verendir. Cömertlik, dünyada yaşanan cennettir. Bir hak dostunun dediği gibi; cömert, ilâhi aşka düşüp malını ve canını bu uğurda feda etmiştir. Yüce Allah’a aşık olanın gönlünde hiç kimseye kin olmaz, haset bulunmaz, gizli hesap yatmaz.
Allah için yapılan her iyilik, bütün kullar ve kainat adına Yüce Allah’a bir şükürdür. Bu kainat ilâhi aşk ve edep için yaratılmıştır. Bu aşkı tadan, edebi koruyan ve yeryüzüne ilâhi kokuyu yayan her aşık, bütün varlıkların yüz akıdır. Çünkü onun sayesinde yeryüzüne rahmet iner, kullardan umumi azap kalkar,ölmüş insanlık canlanır. Bu iyiler ve iyilikler, insanlığın belalardan korunduğu teminatlardır. Onların arasında olmak ne büyük bir şereftir.
Hadis-i şerifte belirtildiği gibi, birisindeki nimete haset eden kimse, ateşin kuru odunları yakıp kül ettiği gibi, bu haset ateşiyle kendi kalbini ve iyiliklerini yakmaktadır. Bu, hasedin dünyadaki cezasıdır. Tevbe edilmezse, Allah korusun, bu ateş cehennem ateşiyle bir olup adamı yakmaya devam edecektir.
Haksız yere birisinin gıybetini eden, arkasından çekiştiren, alaya alan, malını çalan, itibar ve şerefi ni zedeleyen kimse, ahirette -varsa- hayırlarını ona verecektir. Yüce Allah’ın adaleti gerçekleşecek, insanlara gıybet eden, insanları alaya alan kimse, yaptığı hayırların bu sevmediği kimseye gittiğini gördükçe perişan olacaktır.
Dahası var; eğer zalimin hayrı kalmadı ise, dünyada zulmettiği kimselerin günahlarını yüklenecektir. Bu adam mahşere, namaz, oruç, zekât gibi birçok hayırla gelmişken, hepsini kaybedip tam bir ifl as hali yaşayacak, tevbe edilmeyen hiçbir kötülüğün karşılıksız kalmadığını görecektir. Hz . Rasulullah s.a.v. gerçek müflisin işte bu adam olduğunu belirtmiştir.(Müslim, Tirmizi, Ahmed)
Adamın biri arkadaşı tarafından haksızlığa uğramış, kandırılmış, malı alınmış ve ayrıca hakaret edilerek horlanmıştı. Bu zat bir alime geldi, üzüntü içinde halini anlattı. Alim: “Sen mi aldattın, seni mi aldattılar?” diye sordu.
Adam: “Beni aldattılar; hem malım gitti, hem şerefi mle oynadılar,” dedi.Alim, adama: “Öyleyse niye korkuyorsun? Sana o zulmü yapan düşünsün! Ondan malını ve hakkını sen alamazsan, senin yerine Allah alacaktır. Sen zalim ve hain olmadığına sevin. Mal için de fazla üzülme. Geri gelirse gelir, gelmezse senin için bir sadaka yazılır, sevap alırsın,” dedi. Hz. Enes r.a.’ ın naklettiğine göre Rasulullah s.a.v. buyurdu ki: “Üç şey var ki bunların sonucu yapana döner. Bunlar, zulmetmek, hile yapmak ve sözünden dönmektir.”
Efendimiz daha sonra şu ayetleri okudu: “Ey insanlar! Sizin taşkınlık ve zulmünüz ancak kendi aleyhinizedir.” (Yunus, 23)
“Onlar yeryüzünde büyüklük taslıyor ve tuzaklar kuruyorlardı. Halbuki hile yapan, hilesinin içine düşer.” (Fâtır, 43) “Kim verdiği sözü bozarsa, ancak kendi zararına bozmuş olur.”(Fetih, 10) (Ebu Nuaym,Deylemî, Suyutî, el-Camiu’s-Sagir )
Hangimizin daha güzel amel edeceğimizi ortaya çıkarmak için Yüce Allah önümüze iyilik ve kötülükleri koymuştur. Bizim hiçbir iyiliğimiz Yüce Allah’a bir fayda sağlamaz, yücelik kazandırmaz. Yeryüzünde işlenecek hiçbir kötülük de O’na bir zarar vermez. Her ne yaparsak sonuç bize kalır. Kulun niyet ve amelleri cennetin ve cehennemin zahiri sebepleri yapılmıştır.
Yüce Allah, iyilik yapana da kusur işleyene de rızkı verir, hayat devam eder. Burada sıfat ve işler farklı olsa da, hayat, güneş, yağmur, dört mevsimle gönderilen nimetler ortaktır. Dünya amel, ahiret ayırım yeridir. Yüce Allah, dünyada günah işleyen kimseyi hemen rezil etmez, rahmet eder; ona dönme imkanı verir, mühlet tanır, tevbesini bekler, tevbe edeni de aff eder, sever, kendisine dost eder.
İyiliklerde muvaff ak olmak, kötülükten sakınmak ancak Yüce Rabbimiz’in yardımı ve himayesi ile mümkün olur. Öyleyse, O’na yönelelim; rahmetini, sevgisini ve desteğini isteyelim. Amelimize değil, O’nun sonsuz rahmetine güvenelim. Günahlarımızın hemen peşinden ölüm gelip çatmamışsa sevinelim; bunun bir tevbe imkanı ve dönüş fırsatı olduğunu bilelim.
Her şeyin sonu önemlidir. Yüce Allah’tan salih amel ve güzel sonuç diliyoruz.Selam ve dua ile Hacegan...
Hacegan__
Cmt Mar 23, 2013 2:46 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Ne Ekersek Onu Biçeriz.....

Hangimizin daha güzel amel edeceğimizi ortaya çıkarmak için Yüce Allah önümüze iyilik ve kötülükleri koymuştur. Bizim hiçbir iyiliğimiz Yüce Allah’a bir fayda sağlamaz, yücelik kazandırmaz. Yeryüzünde işlenecek hiçbir kötülük de O’na bir zarar vermez. Her ne yaparsak sonuç bize kalır. Kulun niyet ve amelleri cennetin ve cehennemin zahiri sebepleri yapılmıştır.
Hacegan__
Pzr May 26, 2013 7:43 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: Ne Ekersek Onu Biçeriz.....

Abicim bu emeklerinizn karşılıgını ALLAH sevap olarak versin szie...Saçmalıkta sınır tanımayan paylaşımların arasında ciddi ögütlerin oldugu yazıları okumak çok güzel...
Kopyala yapıştır yöntemiyle yazının tamamını bile okumadan insanlara göya tavsiyelerde bulunan paylaşımları merak ediyorum sadece başlıga bakılarakmı yapılıyorki=)
 
Birsu__
Pzr May 26, 2013 12:04 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Ne Ekersek Onu Biçeriz.....

Yüce Allah, iyilik yapana da kusur işleyene de rızkı verir, hayat devam eder. Burada sıfat ve işler farklı olsa da, hayat, güneş, yağmur, dört mevsimle gönderilen nimetler ortaktır. Dünya amel, ahiret ayırım yeridir. Yüce Allah, dünyada günah işleyen kimseyi anında  rezil etmez, rahmet eder; ona kavuşma  imkanı verir, mühlet tanır, tevbesini bekler, tevbe edeni de aff eder, sever, kendisine dost eder.  
 Birsu kardeşim emeğine yüreğine sağlık sağolasın...                                                   
Hacegan__
Pts May 27, 2013 2:33 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Ne Ekersek Onu Biçeriz.....

Mevlananın oğluna nasihati ne güzeldir
Bahaeddin!Oğlum eğer daima cennette kalmak istersen,herkes ile dost ol.Kimsenin kinini yüreğinde tutma.
Fazla bir şey isteme ve kimseden de fazla alma.Merhem ve mum gibi ol.İğne gibi olma
Eğer hiç kimseden sana fenalık gelmesini istemezsen fena söyleyici fena öğretici fena düşünceli olma.
 
Eğer bir kimseyi düşmanlıkla anarsan, daima üzüntü içinde olursun. İşte bu gamda cehennemin ta kendisidir.
Dostlarını andığın vakit içinin bahçesi çiçeklenir, gül ve fesleğenlerle dolar. Düşmanlarını andığın vakit için yılanlarla dolar, içine pejmürdelik gelir, canın sıkılır.

Herkes için iyi düşün.

Affetmek, o kişiyi sevmek değil.Affetmek, o kişiyle konuşmak zorunda olmak değil.Affetmek, o kişiyle ilişkiyi sürdürmek değil.Affetmek, o kişinin beklentileri doğrultusunda davranmak değil.Affetmek, o kişiyi kucaklamak değil.Affetmek, o kişiyi suçsuz bulmak değil.Affetmek, o kişiyi haklı bulmak değil.Affetmek, o kişinin verdiği zararları telafi etmek için çaba göstermemek değil.Affetmek kırgınlığın, küskünlüğün, nefretin hapishanesinden özgürlüğe kavuşmaktır.Affetmek artık acıyı hissetmemektir. Yapılanları zihinsel olarak unutmak zaten mümkün değildir.“Duygusal unutma” affetmenin diğer adıdır.

Hayata olumlu bakmanın yararlarını sanırız bilmeyen yok. Pozitif enerjinin, hastalıkların tedavisini kolaylaştırıcı bir etkiye sahip olduğunu
Hayata olumlu bakmanın yararlarını sanırız bilmeyen yok. Pozitif enerjinin, hastalıkların tedavisini kolaylaştırıcı bir etkiye sahip olduğunu belirten uzmanlara göre bu durum çeşitli travmaların da daha kolay atlatılmasını sağlıyor. Olaylara olumsuz bakmak yerine, inanmak ve başarmak istemek gereklidir. Böylece bireyler, karamsar kişilere göre çok daha fazla mutlu oluyor. Yaşamı her zaman pozitif olarak algılamayı başaran insanlar, zorluklarla daha kolay baş edebilirler. Umutla bakılan gelecek her zaman insanın pozitif enerjisini artırır.
 
İyilikler, rahmet ve sevap sebebi yapılmıştır. Her bir iyilikte kula en az on rahmet lutfedilir, on sevap verilir.Ne Ekersek Onu Biçeriz
Ne Ekersek Onu Biçeriz
Kim ne yaparsa kendisine yapar sözü meşhurdur. Bu söz iyilikler için de kötülükler için de geçerlidir. Başkasına bir iyilik yapan kimse, bununla ilk iyiliği kendisine yapmış olur. Çünkü iyilikten Yüce Allah razıdır; insan her yaptığı iyilik ile Yüce Allah’ın rızasını ve sevgisini elde eder.
İyilikler, rahmet ve sevap sebebi yapılmıştır. Her bir iyilikte kula en az on rahmet lutfedilir, on sevap verilir. İnsan her iyilikle, kendisine ahiret sermayesi biriktirir; ebedi cennet nimetleri hazırlamış olur. Çünkü ahirette Allah için yapılmış salih, güzel ve hayırlı amelden başka fayda verecek hiçbir sermaye yoktur. Bütün güzel niyetlerimiz, sevgilerimiz, ibadet, iş ve davranışlarımız bizim için birer amel çeşidi, ilâhi rahmet, sevgi ve sevap sebebidir.
İyilik, insanın fıtratına ve vicdanına uygun bir şeydir. Her iyilik vicdanı rahatlatır, kalbe huzur verir, ruhu sevindirir, vücuda manevi bir tat ve renk verir. Kendi iradesiyle Allah için, bir iyilik yaptıktan sonra pişman olan hiç kimse yoktur.
Hacegan yüreğine sağlık...
Tutku
Pts May 27, 2013 4:06 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Ne Ekersek Onu Biçeriz.....

Bu dünyada herkes yaptığının karşılığını bulur. Kötüler er geç cezalarını çekerler. İyiler ise, türlü şekil ve yollarla mükâfat görürler. İyi niyetle attığımız her adım, yaptığımız her iş, er geç yüzümüzü güldürecektir.
Birçokları, karşılaştıkları zorluklardan, kötü ve sıkıntılı durumlardan yakınır dururlar. Oysa tüm kötülüklerin ve acı gerçeklerin ilk tohumu insan ruhuna atılır.
Yalnız kendini düşünmenin ve bencilliğinin ihtirasına kapılan insanoğlu, dünyayı kendi arzularını fazlasıyla doyurabileceği bir ganimet alanı sanır. Vicdan, irade ve eğitim, o büyük güçlerini göstermediği sürece kötülükler kara bir bulut gibi sarar dünyamızı.
Bazen işlerimizin gönlümüzce olmadığına, çabalarımızın meyvelerini alamadığımıza üzülürüz. Bunların gerçek nedenleri üzerinde duracağımıza koyu bir karamsarlığa kapılırız.
Hayatta atılan ilk adımlar, sonuçları bakımından çok önemlidir.Bu nedenle hayatta, her türlü alanda ilk adımları atarken çok dikkatli olmalıyız. Yersiz düşüncelerle, yanlış davranışlarla çevremize, dolayısıyla da kendimize zarar vermekten kaçınmalıyız. Başkalarının bize karşı iyi niyetli olmalarını istiyorsak önce kendimiz iyiolmalıyız. Önemli olan da budur.
Her birey kendi içindeki kötülük tohumlarını yok etmeyi başardığı takdirde, bu dünyada kötülük denen şey de ortadan kalkacaktır..
Hacegan__
Çar May 29, 2013 3:27 pm
 
Foruma git
Konuya git

saygı ve sevgi....

Saygı ve sevgi insanlar arasında iyi bir bağ oluşmasını sağlar ve bu bağ sayesinde insanlar birbirleriyle iyi geçinirler.Saygı ve sevgi, çocuk yaşta öğrenilir. Ailede bir çocuğa insanlara karşı saygı duyması öğretildiyse bu çocuk hayatı boyunca insanlara saygılı ve hürmetkar davranır; fakat ailede çocuğa iyi bir eğitim verilmediyse bu çocuk hiçbir zaman insanlara saygılı davranmaz ve ondan hiçbir şey beklenemez. Bu yüzden hem ailesinde hem de toplumda karışıklıklara sebep olur.Aile içinde saygılı davranan bir çocuk toplumda da saygılı davranır. Toplumda saygı insanlar arasında barışı ve dostluğu pekiştirir. Bu da insanların birbirleriyle uyum içinde yaşamasını sağlar. O toplum gelişir ve ilerler, geçmişten bugüne gelindiği gibi…Saygının yanında insanlar birbirine sevgide duymalıdır. İnsanlar birbirlerini severse her zaman diğerlerine yardım etmek ister. Bu sayede birinin bir sıkıntısı olduğu zaman bütün toplum o kişiye yardım etmek için bir noktada buluşur. O kişinin acısını paylaşır ve sıkıntısını azaltır. İster istemez yüreğinde taşıdığı o sevgi yumağını ve yapmış olduğun bu paylaşımdan dolayı rahatlık hisseder.Saygı ve sevgi farklı unsurlardır ama biri olmadan diğerinin hiç bir anlamı olmaz. İkisi biri birine bağlantılıdır diye düşünürüm. Saygı ve sevginin bir arada bulunduğu toplumlar uzun ömürlü olur ve hiçbir zaman kargaşa içine düşmez.Bu yüzden biz de birbirimize saygılı davranmalıyız. Her zaman başkalarının sevincini ve acısını paylaşmalıyız. İnsanları sevmeli onları birbirinden ayırmamalıyız. Saygının önemi sevgiden oluşur. İnsanlar toplum içerisinde bile sevginin belirtisi olarak, birbirlerine saygı sunarlar, bu da sevginin önemli bir noktasıdır. Dünyamızda herhalde en çok kullanılan sözcüklerden biri de sevgidir. Çoğu zaman bu kelimeyi çoğunlukla anlamadan kullanır veya kendi ihtiyaçlarımıza göre değerlendirdiğimiz anlar çok olmuştur. Merhamet bile paralel olarak sevgiyi işaret eder . Aslında bu kelime insanoğlunun elinde zorda kaldıkça kullandığı bir silah gibidir. Sevgimizi ilan ederiz. Kendimizi bazen acındırmak için sevilmediğimizden yakınırız. Derinlerde sevginin anlamını gerçekten bilen ve anlayan çok az insan var sanırım. Sevgi yürekte haykıran sestir. Heyecanların bittiği, alışkanlıkların başladığı yerde sevgi önem kazanır. O kadar önemlidir ki, sevgi kelimesinin üzerindeki değerlere sahip olabilen insan, şefkati, fedakarlığı ve beklemeden vermeyi içinde barındırdığı müddetçe hayatı kavrar; çünkü gerçek sevgide karşılık beklenmez, beklenemez.İnsanın kalben en iyi hissedebildiği sevgilerden bir tanesi, üç boyutlu yaşadığı dünyada karşı cinsle olan birlikteliğidir. Sevgi o birlikteliği, zor koşullarda dahi olsa yürütebilen güçtür. Sadece insanların belki de farkında olmadığı, belki de göremediği yaşanan anları vardır. İki sevgilinin hiç konuşmadığı anlardaki huzur, mutluluk, sevgi hisleridir ki işte en gerçek, en saf hisleridir bunlar. Sevgi, susmaktır bakarak sevgisini sunmaktır.Herşeyin gönlünüzce olmasını niyaz ederim selam ve dua ile Hacegan.....
Hacegan__
Çar May 29, 2013 7:55 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: saygı ve sevgi....









Sevgi SAYGI
Güzelliğin, senin olsun. Bize, sevgi saygı gerek. Kara kaş, göz senin olsun. Bize, sevgi saygı gerek. Sevdan, yürekten gitmiyor. Atesi yanıp, bitmiyor. Sade, güzellik yetmiyor. Bize,sevgi saygı gerek. Ağaçta, güller bitermi. Dalında, bülbül ötermi. Kara kaş,gözler yetermi. Bize,vevgi saygı gerek. Bülbül konar, gül dalına. Güller, dalında salına. Kaynana, derki geline. Bize sevgi, saygı gerek. Kimin, güvenem sözüne. Herkes bağlıdır, özüne. Annesi, derki kızına. Bize sevgi,saygı gerek. Mevlam, yardım et kuluna. Gideyim, hakkın yoluna. Babası, derki oğluna. Bize sevgi saygı gerek. Çözüm varmı, bu soruna. Sevgiler kalsın, yarına. Dedesi, derki toruna. Bize, sevgi saygı gerek. Osman derki,ocak ocak Selam dolsun, kucak kucak. Huzur gelsin, köse bucak. Bize sevgi, saygı gerek.



 



Osman Hayta




emeğine sağlık hacegan kardeşim güzel  bir konuya deyinmişs tşklr                                                                                                          
 <3 MeLTeM <3



huzun_gecesi
Çar May 29, 2013 12:05 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: saygı ve sevgi....


Saygı ve sevgi insanlar arasında iyi bir bağ oluşmasını sağlar. Bu bağ sayesinde insanlar birbirleriyle iyi geçinirler.Saygıyı ve sevgiyi insanlar çocuk yaşta öğrenir. Büyüdükçe de geliştirir bu yüzden çocukların eğitimi ailede başlar. Ailede bir çocuğa insanlara karşı saygı duyması öğretildiyse bu çocuk hayatı boyunca insanlara saygılı davranır. Fakat ailede çocuğa iyi bir eğitim verilmediyse bu çocuk hiçbir zaman insanlara saygılı davranmaz. Bu yüzden hem ailesinde hem de toplumda karışıklıklara sebep olur.Aile içinde saygılı davranan bir çocuk toplumda da saygılı davranır. Toplumda saygı insanlar arasında barışı sağlar. İnsanlar birbirlerine saygı duyarsa birbirlerinin hakkında gözetir. Bu da insanların birbirleriyle uyum içinde yaşamasını sağlar. O toplum gelişir ve ilerler. Diğer toplumlarda daha üstün bir durum kazanır.Toplumda saygı tek başına yeterli değildir. Saygının yanında insanlar birbirine sevgide duymalıdır. İnsanlar birbirlerini severse her zaman diğerlerine yardım etmek ister.
 
Hacegan__
Çar May 29, 2013 2:12 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: saygı ve sevgi....

Hintli Adam Ve AkrepHintli bir adam suda bata çıka ilerlemeye çalışan bir akrep görürOnu kurtarmaya karar verir ve parmağını uzatır ama akrep onu sokarHintli tekrar akrebi sudan kurtarmaya çalışır ama akrep onu tekrar sokarYakınlardaki başka birisi ona, onu sürekli sokmaya çalışan akrebi kurtarmaya çalışmaktan vazgeçmesini söylerAma Hintli adam söyle der: "Sokmak akrebin doğasında vardırBenim doğamda ise sevmek varNeden sokmak akrebin doğasında var diye kendi doğamda olan sevmekten vazgeçeyim?" Sevmekten vazgeçmeyin iyiliğinizden vazgeçmeyinEtrafınızdaki akrepler sizi soksalar bile!
Hacegan__
Çar May 29, 2013 2:15 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: saygı ve sevgi....

SEVGİ VE SAYGI ÜZERİNE ÖZLÜ SÖZLER-Sevdiğimiz kişilerle konuşurken öyle konuşmalıyız ki, yarın onlarla dost olduğumuzda söylediklerimizden utanmayalım.Sadi-Sevdiklerinin dedikodusunu yapma !Rose Lane-Seveceğiniz insan yaşamınıza, başkalarının paylaşamayacağı ayrıcalıklar getirmeli… Sevgi bir inanç davranışıdır. İnancı az olanın sevgisi de azdır.Erich Fromm-Sevgi birliğe, bencillik yalnızlığa götürür.Schiller-Sevgi insanlığın, şiddet hayvanlığın kanundur.Gandi-Sevgi ne kadar büyükse kederi de o kadar büyük olacaktır.Spinoza-Sevgi sabırlıdır, sevgi şefkatlidir. Sevgi kıskanmaz, övünmez, böbürlenmez. Sevgi kaba davranmaz, kendi çıkarını aramaz.Sevgi saygıdan önce gelir. Saygıyı herkese göstermek zorundayız ama sevgi daha özeldir. Ancak özel insanlara gösterilir.Sevgi teleskoptan bakar, kıskançlık ise mikroskoptan.Josh Billings-Sevgi, bilmekten doğarMevlana.
Hacegan__
Çar May 29, 2013 2:17 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: saygı ve sevgi....

•İnsanların saygı ve şerefinin, itaat ve uyumunun kendinden maddeten değil, manen yüksek olanlar için gösterilmesi insan ruhunun gereklerindendir. Atatürk•Saygı düzenin anahtarıdır. Atatürk•Saygı ve sevgi büyüklerle küçükler arasındaki uçurumu yok eden bir köprüdür.•Oğul ! Ananı, Atanı say ! Bereket büyüklerle beraberdir. (Osman Gazi)•Gençlerin pek çoğu kabalıklarını tabiilik zannederler (La ROchefoucault)•Hiç kimse sizin izniniz olmada sizi küçük hissettiremez. (E. Roosevelt)•En insani davranış, bir insanın utanılacak duruma düşmesini önlemektir. (Nietsche)•Büyüklere saygı hem dini hem de insani bir görevdir.•Çocuklara, saygıyı öğretmenin en iyi yolu: onlara saygı göstermektir.•Ana babanı sayarsan, oğlundan da saygı görürsün.
Hacegan__
Çar May 29, 2013 3:29 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: saygı ve sevgi....

Hayatta var olan, korunmaya değer en güzel duygudur bence sevgi Seven kalp taşlanmaz, seven insan her zaman sevilip saygı duyulan insandır Etrafımıza bir göz atalım, değer verdiğimiz insanların ve hatta bizim neye ihtiyacımız var? Tabi ki sevgi ve dostluğa Dostluk, sevgiyle kurulan bir şeydir En sağlam temeller, sevgiyle atılan temellerdir
Her ne kadar bazı insanların bunlardan haberi olmasa da sadece maddi hayata değer vererek, manevi duygularını hiçe saysalar da sadece doğru yol, her zaman içinde doğruluk hak ve sevgi bulunduran yoldurRuhumuzun beslenmesi için bu duyğgulara ihtiyacımız vardır Bunları önemsemeyen insanı kalbi taş olur

Sevgi ve saygıya sahip olan insanlara her zaman daha farklı davranılır İçinde sevgi barındırmayan insanlar aile hayatlarında, iş hayatlarında yalnız doğar, büyür ve ölürler İnsan sevdiklerine saygısız ve kırıcı davranmaz Bu da gösteriyor ki sevgi her şeyin temelidir Kısacası sevgi ve saygılı olmamızın başkalarına pek faydası yoktur, asıl bize faydası vardır Bunu kendimiz için yapmalıyız İnsanların kendilerine saygısı olduğu sürece insan ilişkilerini her zaman bu düzeyde yürütürler

Nasıl ki “bir mum diğer mumları tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmezse” siz de severek, sevginizi vererek, paylaşarak bir şeylerinizi kaybetmezsiniz.Rabbimizin bize bahşettiği en güzel duygu...
Sevgi cimrisi olmayınız. Seviniz, seviniz, seviniz…
Kabul etmek herkesi,öylece...Kışı çamuruyla,Gülü dikeniyle.Sen değişme dostım,hep öyle kal,sevgiyle.
Hacegan yüreğine sağlık...
 
Tutku
Çar May 29, 2013 5:56 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: saygı ve sevgi....

Hayatın yaşamın en temiz hali,denizin dalgasız hali ,Arının çiçeği ,Kuşların baharı sevmesi gibi ya sevgi anlatılırmı cümlelerle yaşanması gereken bir unsur kalbin damarları gibidir insan saflık sadelik güzellik verir seven bir insana sor bakalım neler diyor önüne geçilmez birduygu ucu bucağı görülmez bir yaşamdır der evet sevgi üzerine yıllarsa bir çok şey söylenmiş sevgiler uğruna krallıklar yıkılmış ve çok güçlü bir ruhun iksiri gibi yaşama tutunmamızı sağlayan hayat kaynağıdır sevgi S E V G İ yazılışı bile güzel yazarken bile heycanlıyor insan sevgilinin gözlerinde kaybolmak ,sevgi sen olabilmek,sevgi cana can katmak ,canımdan can ,kanımdan kan olabilmek ,seni seviyorum diyebilmek binlerce kez yüzlerce kez seni seviyorum diyebilmektir sevgiyi yudum yudum su gibi içebilmek dökmemek gerekir sevgi bu sever sevdirir sevgidir bu işte .Seviyorsanız sevginiz için elenden geleni yapın sevgide gurur olmaz susmaksa susun kötü sözden kaçının anlaşın konuşun problemleri sevgi içinde çözün sevgiyi unutmayın atmayın bir kenara.Sevdiğinize kızdınız tamam haklısınız ama bu insanı seviyorsanız bağırmadan önce öflekenmeden önce içinize 6 sn derin bir nefez alın ve onu sevdiğinizi hatırlayın geri dönüşü olmayacak sözler sarfetmeyin bu sevginizi tüketir ve üzülürsünüz sevgiyi bulmak okadar zordurki melekler üstlenmişler bu görevi herkes bulamasın diye yüreklerinin içine koymuşlar yani bu sevgi sizin yüreğinizde yürekli olun sevginizi sevdiğinizi üzmeyin kırmayın ve şunu bilinki oda sizi seviyordur daha çok sevmek isitiyordur.Sevginize karşılık inan sevgi görürsünüz .Sevgiden zarar görülmez ama hakkını vermek lazım sözünde durmak lazım yalan söylememek lazım sevdiğimizi aldatmamak lazım kandırmamak lazım unutmayın karşınızdakide insan ve seven bir insansa bir güzelliği hakediyordur,Sevdiğinizi aşşalamayın küçük hor görmeyin sevginiz zarar görür sevdiğiniz kimse aynaya baktığından sizi sizde onu görün içinizdeki sevgiyi çıkarın sevdiğinize verin ,alın adı üstünde sevgi bu birtek bu sevgi komşu kızı sevgi bilmiyor sizde biliyorsunuz bunu unutmayın sevgi sizin yüreğinizde…..Sevgi bir ömürde geçse yüzyılda geçse sevgi sevgidir sevgiler hiç bir zaman unutulmaz herdaim yaşayalım yaşatalım..Sevmek inanmakSevmek yaşamakSevmek bir olmakSevmek tek bir yürekSevmek birlikte yürümekSevmek paylaşmakSevmek beklemekSevmek sabırSevmek sevmeyi bilmekSevmek haketmekSevmek gözyaşıSevmek sonsuzlukSevmek emek ister,tüm seven ve sevilenlere
KoRaTeS__
Çar May 29, 2013 6:50 pm
 
Foruma git
Konuya git
cron