MEVLİD KANDİLİ...
Tarih: Per Şub 02, 2012 11:53 pm
Bu gece, Sevgili Peygamberimiz’in dünyaya teşriflerinin sene-i devriyesi. Müslümanların da bayramı. Hatta Kadir Gecesi’nden sonra, kutlanan en muteber ve mubarek gecelerden biri.
Mevlid, doğum anlamına geliyor. Daha çok da Hz. Peygamber (sav) Efendimizin doğumunu ifade ediyor. Malum olduğu üzere Allah Rasülü milâdi 571 yılının 12 Rebiül-evvel ayının 12. gecesi dünyaya gelmişti. O gece, Kâbedeki putların devrilmelerinden, Kisra sarayının yıkılmasına, Mecusilerin bin yıllık ateşlerinin sönmesinden Save Gölünün kurumasına kadar pek çok olağanüstü hadiseler meydana gelmişti.
Peygamberimiz de sağlığında doğduğu geceyi unutmamıştı. Her yıl o gecenin sene-i devriyesinde Ashab-ı Kiram’a ziyafetler verir ve küçüklüğündeki hatıralarından bahsederlerdi. İslam kültüründe bu gelenek bugüne değin devam edegelmiştir. Rasülüllah’ın doğumunu anlatan, miraca yükselişini ve faziletlerini dile getiren pek çok mevlidler de yazılmıştır ki, bunlardan en önemlisi hiç şüphe yoktur ki Süleyman Çelebi’nin “Vesiletü’n- Necat”ıdır.
Kâinat Efendisi’nin doğumunu anlatan S. Çelebi der ki:
“Âmine Hâtun Muhammed ânesî
Ol sadeften doğdu ol dürdânesî
Hem Muhammed gelmesi oldû yakîn
Çok alâmetler belürdî gelmedîn
Ol gice kim, doğdu ol Hayrü’l-beşer
Ânesî anda neler gördü neler
Doğdu ol saatte ol sultânı dîn
Nûra gark oldû semâvât ü zemîn
O İki Cihan Güneşi’ni Kur’an-ı Kerim’de bizzat Cenab-ı Hak övmüş ve yüceltmiştir. Bu konu ile ilgili pek çok ayet mevcuttur. Eli kalem tutup da şiir yazan her Müslüman Şair de, Peygamberimiz’i öven ve na’at denen en az bir şiir yazmıştır.
Şeyh Galip:
“Sen Ahmed-i Mahmud-u Muhammed’sin Efendim
Hak’tan bize Sultan-ı müeyyedsin Efendim.” Diye O Sevgililer Sevgilisine muhabbetini anlatır.
Necid Çöllerinde iken “Ya Nebi! Şu halime bak” diye seslenen M. Akif de şöyle devam eder:
Nasıl ki bağrı yanar, gün kızınca sahranın;
Benim de ruhumu yaktıkça yaktı hicranın!
Hasan Basri Çantay:
“Sevdim seni hep canlara cânân diye sevdim
Bir ben değil âlem sana kurban diye sevdim.” Diye haykırırken,
Necip Fazıl da:
“Müjdecim, Kurtarıcım, Efendim, Peygamberim;
Sana uymayan ölçü, hayat olsa teperim!” diye O’na olan sevgisini dile getiriyor.
A.Nihat Asya:
Neler duydu şu dünyada, Mevlid’ine hayran kulaklarımız:
Ne adlar ezberledi.ey Nebi, Adına alışkın dudaklarımız!” derken,
Fethullah Gülen Hocaefendi de:
“Ey kupkuru çölleri cennete çeviren Gül,
Gel o bayıltan renklerinle gönlüme dökül” diye özlemini ifede ediyor.
Rasülüllah’a duyulan özlemi ve ona olan derin sevgi ve muhabbeti terennüm eden daha pek çok dizeye yer vermek isterdim. Lakin satırlar sayılı, sütunlar sınırlı. Bu yüzden sohbetimizi bizim “İsterim Ya Rasülallah!” başlıklı bir na’atımızın son kıtasıyla bitirelim:
Huzur bulur insan ancak bu dinde,
Sevgin ebediyen kalacak zinde,
Gonca, gül olsam da, senin izinde,
Solmayı isterim ya RASÜLALLAH.
Tüm dostların Mevlid Kandilini yürekten kutlar, hayırlara vesile olmasını Yüce Mevla’dan niyaz ederim.Allaha emanet olunuz selam ve saygılarımla Hacegan...
Mevlid, doğum anlamına geliyor. Daha çok da Hz. Peygamber (sav) Efendimizin doğumunu ifade ediyor. Malum olduğu üzere Allah Rasülü milâdi 571 yılının 12 Rebiül-evvel ayının 12. gecesi dünyaya gelmişti. O gece, Kâbedeki putların devrilmelerinden, Kisra sarayının yıkılmasına, Mecusilerin bin yıllık ateşlerinin sönmesinden Save Gölünün kurumasına kadar pek çok olağanüstü hadiseler meydana gelmişti.
Peygamberimiz de sağlığında doğduğu geceyi unutmamıştı. Her yıl o gecenin sene-i devriyesinde Ashab-ı Kiram’a ziyafetler verir ve küçüklüğündeki hatıralarından bahsederlerdi. İslam kültüründe bu gelenek bugüne değin devam edegelmiştir. Rasülüllah’ın doğumunu anlatan, miraca yükselişini ve faziletlerini dile getiren pek çok mevlidler de yazılmıştır ki, bunlardan en önemlisi hiç şüphe yoktur ki Süleyman Çelebi’nin “Vesiletü’n- Necat”ıdır.
Kâinat Efendisi’nin doğumunu anlatan S. Çelebi der ki:
“Âmine Hâtun Muhammed ânesî
Ol sadeften doğdu ol dürdânesî
Hem Muhammed gelmesi oldû yakîn
Çok alâmetler belürdî gelmedîn
Ol gice kim, doğdu ol Hayrü’l-beşer
Ânesî anda neler gördü neler
Doğdu ol saatte ol sultânı dîn
Nûra gark oldû semâvât ü zemîn
O İki Cihan Güneşi’ni Kur’an-ı Kerim’de bizzat Cenab-ı Hak övmüş ve yüceltmiştir. Bu konu ile ilgili pek çok ayet mevcuttur. Eli kalem tutup da şiir yazan her Müslüman Şair de, Peygamberimiz’i öven ve na’at denen en az bir şiir yazmıştır.
Şeyh Galip:
“Sen Ahmed-i Mahmud-u Muhammed’sin Efendim
Hak’tan bize Sultan-ı müeyyedsin Efendim.” Diye O Sevgililer Sevgilisine muhabbetini anlatır.
Necid Çöllerinde iken “Ya Nebi! Şu halime bak” diye seslenen M. Akif de şöyle devam eder:
Nasıl ki bağrı yanar, gün kızınca sahranın;
Benim de ruhumu yaktıkça yaktı hicranın!
Hasan Basri Çantay:
“Sevdim seni hep canlara cânân diye sevdim
Bir ben değil âlem sana kurban diye sevdim.” Diye haykırırken,
Necip Fazıl da:
“Müjdecim, Kurtarıcım, Efendim, Peygamberim;
Sana uymayan ölçü, hayat olsa teperim!” diye O’na olan sevgisini dile getiriyor.
A.Nihat Asya:
Neler duydu şu dünyada, Mevlid’ine hayran kulaklarımız:
Ne adlar ezberledi.ey Nebi, Adına alışkın dudaklarımız!” derken,
Fethullah Gülen Hocaefendi de:
“Ey kupkuru çölleri cennete çeviren Gül,
Gel o bayıltan renklerinle gönlüme dökül” diye özlemini ifede ediyor.
Rasülüllah’a duyulan özlemi ve ona olan derin sevgi ve muhabbeti terennüm eden daha pek çok dizeye yer vermek isterdim. Lakin satırlar sayılı, sütunlar sınırlı. Bu yüzden sohbetimizi bizim “İsterim Ya Rasülallah!” başlıklı bir na’atımızın son kıtasıyla bitirelim:
Huzur bulur insan ancak bu dinde,
Sevgin ebediyen kalacak zinde,
Gonca, gül olsam da, senin izinde,
Solmayı isterim ya RASÜLALLAH.
Tüm dostların Mevlid Kandilini yürekten kutlar, hayırlara vesile olmasını Yüce Mevla’dan niyaz ederim.Allaha emanet olunuz selam ve saygılarımla Hacegan...