Allah korkusu, müminin imanındaki en önemli konudur. Çünkü Allah, yalnızca Kendisinden korkanların sakınacağını, korkup-sakınanların da kurtuluşa ereceğini pek çok ayetinde bildirmiştir.
Ey iman edenler, Allah’tan korkup-sakının ve (sizi) O’na (yaklaştıracak) vesile arayın; O’nun yolunda cihad edin, umulur ki kurtuluşa erersiniz. (Maide Suresi, 35)
İnsanların çoğu, “ben Allah’ı severim, neden korkayım ki?” gibi yanlış bir mantığı benimsemişlerdir. Allah’ın ayetlerinde “Benden korkun” emri varken, neden korkayım, ben Allah’ı sadece severim demek, namaza veya oruç tutmaya gerek yok ...
Allah bize şah damarımızdan daha yakın olduğuna göre Ona yaklaşmayı nasıl anlamamız gerekiyor?
Soruda geçen “yakın” ve “yaklaşma” ifadelerinin mesafe ve mekânla bir ilgisi yoktur. Allah’ın kuluna yakın olması, onun her türlü ihtiyaçlarını bizzat görmesi, bütün hücrelerinde her türlü icraatı kudret ve ilmiyle yapması, ona kendi nefsinden daha merhametli olması gibi manalar taşır. Kulun Allah’a yaklaşması ise onun razı olduğu bir kul olma vadisinde attığı adımlarla ilgidir. İmanındaki inkişaf, ilmindeki terakki, amelindeki ihlas onu Allah’a ...
Özürlü insanları hakir görmek, onlarla dalga geçmek ve bazen "imalat hatası" gibi ifadelerle onları rencide etmek isteyenleri nasıl uyarabiliriz?
SIRTI KAMBUR, ayağı topal, sağır, dilsiz, âmâ, zihinsel özürlü ve benzeri kişileri “imalat hatası” olarak görmek ve nitelemek çok ciddi bir iman eksikliğini öne çıkarıyor.
İnsanı yaratan, bedenini birbirinden mükemmel organlarla donatan, onu akıl, kalp, ruh ve binlerce duygularla süsleyen Yüce Allah’a hata isnadında bulunmak, “hatalı iş yaptığını” söyleyip durmak bir mü’minin ağzından çıkmaması gereken bir ...
"Muhammed Allah'ın elçisidir. Beraberinde bulunanlar da kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler. Onları rükûya varırken, secde ederken görürsün. Allah'tan lütuf ve rıza isterler. Onların nişanları yüzlerindeki secde izidir. Bu, onların Tevrat'taki vasıflarıdır. İncil'deki vasıfları da şöyledir: Onlar filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzerler ki bu, ekicilerin de hoşuna gider. Allah böylece onları çoğaltıp kuvvetlendirmekle kâfirleri öfkelendirir. Allah onlardan inanıp iyi işler yapanlara mağfiret ve büyük mükâfat vâdetmiştir." (Fetih, ...
Kendisinden daha âlim bir başka insanın ilmine akıl erdiremeyen insanoğlunun Rabbinin ve Hâlık’ının sonsuz sıfatlarını anlayamaması gayet normaldir.
“Hakikat-ı mutlaka, mukayyet enzar ile ihata edilmez”(Sözler)
Önce bu harika vecizenin kelimelerine kısaca göz atalım. Mutlak; sınırsız ve kayıtsız mânâsına geliyor. Mukayyet ise kayıtlı, bir had altına alınabilen, kendisine bir hudut çizilebilen. “Enzar”, nazarın çoğulu ve burada nazar akıl mânâsına geliyor. İhata ise, bir şeyi kaplamak, içine almak, onu her yönden ve her cihetten kucaklamak.
Bir ağacın, köküyle gövdesiyle dal ve yapraklarıyla meyveye hizmet etmesi gibi, bu varlık alemi de insana hizmet etmektedir. Bu insana Allah’ın bir lütfudur. İnsanın arza halife kılınmasında bu mana saklıdır.
Hadis-i Şerifte, “Dünya ahiretin tarlasıdır.” buyrulur. Bu dünya tarlasının mahsullerinden en önemlisi insandır. Ve ahiret aleminin, cennet ve cehennem denilen iki büyük toplanma merkezi insanlar için hazırlanmıştır. Cennet ve cehennem insan için olduğu gibi bu dünyadaki bütün varlıklar da esas olarak insan içindir, insana hizmet ...
Dünyaya baktığım zaman şunu görüyorum: koşuşturmalar, çabalamalar, uğraşların pek çoğu dünyalık için. İşte böyle bir emek mahsulünü ahrete götürme şansımız maalesef yok. Biz bundan elde ettiğimiz manevi kazancı götürebileceğiz veya elde ettiğimiz cezayı. Rabbim Kur’an’da et-tekfir suresinde şöyle buyurmaktadır; “Fe eyne tezhebûn (Nereye gidiyorsunuz?) der. Evet. Bir an tefekkür gerektiren bu ayette çok şey var. Dünya hızla dönüyor. Gidenler, insan ömründen gidiyor. İnsan, düşünüp akletmeli, nereye gidiyorum, nereden gelmiştim? Bugün ne yaptım veya ne yapmam ...
İnsan, zaafları olan bir varlıktır. Kur’an, şu ayetiyle bu gerçeği bildirir: “İnsan zayıf yaratıldı” (Nisa Sûresi, 28.) Bu zayıflık, daha dünyaya gelir gelmez kendini göstermeye başlar. Diğer canlıların yavruları kısa zamanda hayata uyum sağlayıp, kendi başlarına hayatlarını devam ettirebilecek seviyeye ulaşırlar. İnsan yavrusu ise, bir-iki yılda ancak ayağa kalkar. 15-20 yılda ancak bir kısım fayda ve zararları öğrenir. Ömrü boyunca da, hayat kanunlarını öğrenmeye muhtaçtır.
Ayrıca, insan çok hassas bir canlıdır. Ne fazla sıcağa gelebilir, ...
Yüce Allah, "... İyilik edin. Şüphesiz Allah, iyilik edenleri sever. (Bakara Suresi, 195) buyurur. Sevgisini kazanabilmek için “iyi” olmamız gerektiğini haber verir. İyilik, insanın tüm hayatını kapsayan bir ahlaktır ve kişinin yalnızca canı istediğinde değil, hayatı boyunca uygulaması gereken samimi çabadır.
Kur’an, iyileri fedakar, yardımsever, hoşgörülü, sevgi, şefkat ve merhamet sahibi, güzel ahlaklı ve yaptığı her güzel işi Rabb’inin rızasını kazanmak için yapanlar olarak tarif eder. Toplumda birçok insanın yaptığı gibi "desinler" ya da "demesinler" ...
Ne dil yeter seni anlatmaya, Ne göz kıyar sana bakmaya, Ne ellerim dayanır sana dokunmaya, Ne kollarım uzanır seni sarmaya Hiç ömür yeter mi? Bir sen daha bulmaya bitanesi...
Bir nasihat: Kendine dikkat et. Bir rica: Sakın değisme! Bir Dilek : Beni unutma. Bir Yalan : Seni hiç sevmiyorum. Bir Gercek : Seni çok özlüyorum.
Gecenin karanlığında, güneşin ışığında, Suyun damlasında, selin coşkusunda Kimi yanımdasın kimi rüyamda Ama hep aklımdasın sakın unutma......