27 sonuç bulundu

Geri dön

Bunu Lütfen Okuyun...

Şunu iyi algılamak gerek, bireysel olarak herkesin yapacağı yardımlar bir yere kadardır. Ama toplum olarak el ele verirsek çok şey değişebilir..Umudum en azından bu kış günlerinde o insanların yanında olduğumuzu hissettirebilmek. Yolda mutlaka karşılaşıyorsunuzdur bir çorba ikram et!Ne bileyim baktın ayakkabısı yok, bir ayakkabı, bir hırka, eldiven o da olmadı bir simit ile bile onların üşüyen bedenlerini ısıtabilirsiniz...Ama o üşüyen bedende ki üşüyen yüreğe dokunmalı , onları görmeli onların farkına varmalıyız, farkındalığımız azaldıkça ölüyor insanlığımız...Gözümüz görmediğinde geçmiyor ne acılar, ne yokluklar , görmezden geldikçe birikiyor,görmezden geldikçe uçurumlar büyüyor...En yakınımızdan başlasak, bir yerden bir yürekten başlasak bir ele, bir bedene ısı olsak, güneş olsak ,umud olsak . Olsak be...İnsan olsak.Sokakta çocuklar var yanıbaşımızdalar farkındamıyız? Koray...
Koray
Cmt Arl 14, 2013 5:36 pm
 
Foruma git
Konuya git

Fırtına Sonrası Sessizlik...



Zamansız akşamın hafif karartısı hayallerimin üzerinde beliriveriyordu sanki. Üzerinde oynak buharların uçuştuğu çayım içilmeyi bekliyordu, zaten bende onun istediği şeyi yapacaktım. İçimde anlamsız büyük bir oyuk vardı. Her an ayağımın takılıp o oyuğun içine düşecekmişim gibi hissediyordum kendimi. Yeni bir şeylere hazır değildim belki, kendimle yüzleşemiyordum. Kendimle yüzleşememek kızdırıyordu beni ama yüzleşemiyordum işte. Zor gelir insana hayat. Özellikle yarım kalan aşkın bıraktıklarını taşırken... Bazen öyle bir olur ki, omuzların taşıyamaz hale gelir. Milyonlarca problem esir alır beynini, bedenini. Yorulursun. Aslında problem tekdir. Kalbindeki tek şey. O, özlenen sevgili... Bir gelse her şey biter. Ellerine dokunsan ruhun titrer… Ama yoktur. Bu yüzden de problem çoktur… Bu acıyı anlatmaya bu kadar kelime yetmez aslında. Yetmiyor zaten ama yetinmeyi bilmek lazım… Acılarda bile… Acıları anlatmakta bile… Her şarkı hayâsızca, durmadan seni anlatıyordu bana. Sesi kısık müzik radyoda çalarken, anılar oynuyordu akıl perdemde. Başrol hep aynıydı, güzel ve ruhuma kadar uzanan saçlar, baktıkları zaman içimi artçı depremler gibi titreten bakışlar, hayatın cilvelerine aldırmayıp rest çeken gülüşler ve o ruhumun en derinine kadar dokunan eller, ah o eller… Anlatılmakla bitmezdi bu film, zaten izlemekle de bitmiyordu. Kibritimi yakmayı planladı beynim, dertlerimle birlikte bir nefes çektim ucu benim gibi yanan sigaradan. Değiştiremiyordu dudaklarımdaki yarım kalan tadını ve artık yabancı geliyordu sigara, aynı senin gibi. Sigaram diyemiyordum… Evet şarkılar… Şarkılar o kadar acımasızdı ki, tahmin bile edemiyorum… Aslında dinlemeye ihtiyacı oluyor insanın. O an benimde ihtiyacım vardı. Bir parçası kırık radyoda çalarken şarkılar, ardı arkası kesilmeyen bir sis kaplıyordu düşüncelerimi. Önümü göremez hale geliyordum. Biraz daha ses… Hadi biraz daha… Her ses fazlalaştığında bir bıçak daha saplanıyordu kalbime. Her şarkıda daha çok süzülüyordu kanlar. Her notada daha çok kaybediyordum kendimi… Ellerim kaleme sarılıyordu hemen. Birer birer dökülüyordu kelimeler… Beyaz kâğıdım biraz da olsa yaralarımı sarıyordu. Dur durak bilmeyen kalemim her harfi yazarken, bütün duyguları işliyordu kâğıda ve her cümleyi hissedebiliyordu vücudum… ... Daha sonra kaçmayı örnek almaya çalıştım senden. En küçük kelime, dert, sıkıntı köşeye sıkıştırdığında beni hemen oradan uzaklaşıp kaçmalıyım planını kurdum. Mantıklı değildi, çünkü aynı şeyi sen yaptığında kafayı yiyecek gibi oluyordum yâda çok kızıyordum. Ama birçok şeyi olduğu gibi bunu da becerememiştim. Kaçamamıştım… Şimdi nerdesin diye sorma. Tek cevabım olur; Kelimelerimin bittiği yerdeyim... Yeni bir gün sabah rüzgârıyla birlikte giriyordu pencereden. Herhalde benliğimin uykuyla arası açılmıştı son zamanlar. Gözlerimdeki gecenin bıraktığı yorgunlukla karşılıyordum rüzgârı. Güneş açmamıştı yine. Bulutlar gökyüzüyle sevişiyordu… Sanırım o gün de yalnız bırakacaktı güneş kuşları. Bıraktım kovalasın günler birbirini, saniyeler dakikaları, dakikalar saatleri… Sonra ne oldu diye sorma inan anlatmak bile yoruyor insanı. Duygular birbirine karışıyorken seni de harmanlayıp bilmediğin bir rüyaya bırakıveriyor hayat… Bazen gözlerin kapalı izliyorsun her şeyi… Görmezden geliyorsun gerçekleri, gerçi gerçekler mi görmezden geliyor seni orası bilinmez… Bende bilmediklerimi anlatamam zaten… Umut eder mi seni benliğim? Sanırım cevabı “Hayır.” Bak artık kendimle yüzleşebiliyorum… Zaten benden dostta olmaz… Olamam… Anlatmayı beceremiyorum galiba ama fırtına sonrası sensizliğin adıydı bu ya da ben böyle adlandırıyorum.

Belki de anlatmayı becermek bile istemiyorum… Ve sen, Her zaman, Her an, Yarım kalan sevgili, Unutma, Ellerin çok yakışıyor sana… 
Koray
Per Arl 19, 2013 8:40 pm
 
Foruma git
Konuya git

Sevginin Işığı Daima Seninle

            Hayatımız öğretmenler ve öğrenileceklerle dolu. Etrafınızdaki sinirlendiğiniz her insana teşekkür edin. Onlar, sizin en iyi öğretmenlerinizdir. Sinirlendiğiniz her insan, kendinizle ilgili öğrenmeniz gereken bir dersi hatırlatıyordur. 
 
           Emir veren, yöneten biriyseniz, etrafınızdaki emir veren insanlara sinirlenmeyin. Onlar sadece size kendinizi hatırlatıyor. Emir vermeden, yaşamın ne kadar kolay olduğunu farketmeniz gerekiyordur. 
 
           Çok konuşmasını seviyorsanız, etrafınızda sürekli konuşan insanlara sinirlenmeyin. Onlar sadece size kendinizi hatırlatıyor. Yaşam içinde, konuşarak yapılan iletişimin ne kadar kolaylık sağladığını farketmeniz gerekiyordur. 
 
           Dağınıksanız, etrafınızdaki dağınık insanlara sinirlenmeyin. Onlar sadece size kendinizi hatırlatıyordur. Yaşamın düzen ve disiplinle ne kadar kolaylaştığını farketmeniz gerekiyordur. 
 
           Sürekli bir yerlere geç kalıyorsanız, etrafınızdaki dakik insanlara sinirlenmeyin. Onlar size kendinizi hatırlatıyor. Zaman kavramının, yaşama kolaylık getiren bir boyuttan başka bir şey olmadığını farketmeniz gerekiyordur. 
 
           İnsanları değişik olsa da, aynı tarz ilişkiler yaşıyorsanız, ilişkide bulunduğunuz insana sinirlenmeyin. Onlar sadece size kendinizi hatırlatıyor. 
 
          Sevginin, KENDİNİZİ SEVMEK ile başlayıp, koşulsuz şartsız olduğunu farketmeniz gerekiyordur. Etrafınızda sizi rahatsız eden annenizi, babanızı, kardeşlerinizi, komşunuzu, patronunuzu, işçilerinizi, sevgilinizi, SEVİN. Çünkü her biri, öğrenmeniz gereken kendimizi, bize hatırlatmak için. 
Kanarya-
Pts Oca 06, 2014 8:17 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: Vecihi Abime Özel..

U çağıyla dört dönen


Y üreğiyle övünen


S evgisiyle gurur duyan


şkıyla şaşırtan


L eblebici uysaL..

Kanarya-
Pzr Oca 19, 2014 9:30 pm
 
Foruma git
Konuya git

Vecihi Abime Özel..

H ep beni avlamak istiyorsun ama


I stakada taş dizmeye benzemez beni avlamak


R enkli renkli lastikler alırsın pazardan


C ivan olarak hissedersin kendini


I rak diyarlarda olsak bile


N adir bulunan insanlardansın..

Kanarya-
Pzr Oca 19, 2014 9:26 pm
 
Foruma git
Konuya git

Yeterki Amasız da Sevmeyi Öğren...

insanlarla bir sorunun oluyorsa bunun sorumlusu yine sen oluyorsundur. hersey sende başlar sende biter.her insan karşısındakine aynadır. senin aynan iyi ise çarpıp düşerler, çarpıp kıranlara da kızma.sen nasıl bir aynasın onu sorgula.senin kötü dediğin başkasına iyidir.baskasının kötü dedigi sana iyidir.ölçüt kendimiziz yani.hep kötüler denk geliyorsa sen izin veriyorsun hayatına sızmasına. aynı şeyleri yaşıyorsan eğer insanlardan, sorun insanlarda degil senin tercihlerindedir.kişileri sorgulamak dar düşünce icinde tutar seni de.kişilerin etkilendigi zihniyeti, sistemi, toplumsal düşünceyi,sosyolojik ve psikolojik faktörleri sorgula.kişiler kendi içinde devrimlerini yapamadığı için yasıyoruz tüm bu kişilik sorunlarını.küçük düşünenler kişileri, vasat düşünenler olayları,büyük düşünenler fikirleri ve nedenleri sorgular demis filozof.her yasadığımız olayın, tavrın, davranışların, nedenlerini ve en önemlisi kendi özeleştirimizi yapmadan, nedenlerini sorgulamadan,cast zihniyetleri yıkmadan toplumsal degisim de yol alamıyor.bu toplum hep yerinde sayıyor neden?? kişişel düşünmeyi ve kişilerle ugraşmayı aşamıyoruz,büyük düşünüp zihinsel özgürlüğe erişemiyoruz bir türlü.okyonusta savaşmak zordur ama kıyıya ulasmayı becerebilirsen ol'ursun.mesele okyonus olmakta değil sonra , mesele damla damla akarak çoğabilmekte bilincinde.. akmak, arınmak, yanmak, durulaşmak netleşmek ve tüm otoriteyle bağlarını koparmak gerek önce benliğinde, işte o zaman hür iraden, bir tek insan der yalnız insan, önce insan.bencilliğinden çirkinliğinden hiçliğin asaletine evrilir, kocaman okyonus mavisi derinlikte bulursun kendini birden.yeterki amasız sevmeyi de öğren... Koray
Koray
Pzr Oca 26, 2014 6:10 pm
 
Foruma git
Konuya git

Koray...

biri sizi sevsin diye bir sürü fedakarlık yapıp, kendinizden olur olmaz ödünler veriyorsunuz ya, onu yapmayın işte. sevgi öyle bişey değil.biri için fedakarlık yapılacak ve değişilecekse bu hayatınızda olan insan için olur.hayatınızda olsun diye olmaz.karakterinizi sabitleyin fikrinizi değil.her kişiye bukalemun gibi olup asena gibi karakterlerle dolu toplum ama fikre gelince değişmeyen takım taraftarı gibi ortalık... söz  Koray...
Koray
Pzr Oca 26, 2014 6:35 pm
 
Foruma git
Konuya git

Uğur Mumcu






Uğur Mumcu













Uğur Mumcu ölümünün 21'inci yılında anılıyor...
                Türkiye'de araştırmacı gazeteciliğin öncüsü Uğur Mumcu tam 21 yıl önce bugün bir bombalı suikast sonucu aramızdan ayrılmıştı. Mumcu için bugün birçok kentte anma etkinlikleri düzenlenecek.    
        

 




 
suskundeniz
Pzr Oca 26, 2014 10:29 am
 
Foruma git
Konuya git

Re: Uğur Mumcu

Yaşamını demokrasi ve toplumsal barışa adamış olan Uğur Mumcu'yu saygı ile anıyoruz.Allah rahmet eylesin.Nur içinte yatsın


 


Efe
Pzr Oca 26, 2014 12:25 pm
 
Foruma git
Konuya git

Bir İnsanın Karakteri Ne Zaman Ortaya Çıkar ?

Bir insanı tanımak uzun zaman istiyor. Karşımızdakinin karakterini, kişiliğini çözmek hemen olmuyor. Karşılıklı sınavlardan geçmemiz gerekiyor. Seçimler yapıp, kararlar veriyoruz. Yol ayrımlarına geliyor yeni kararlar alıyoruz. Tüm bu süreçlerde hem kendimizi hem de çevremizdekileri daha iyi tanıyoruz.
Bir insan için en önemli unsurlardan biri, güvendir. Bu yüzden insanlar, çevrelerindeki insanların karakterlerini, gerçek yüzlerini merak ederler. Gerçek yapılarını öğrendiklerinde güven süreci kolaylaşır. Ama bir insanın karakteri hakkında bilgi sahibi olmak çok kolay olmuyor. Çünkü insanların çoğu yüzlerinde maskelerle dolaşıyorlar. İç yapılarını bu maskelerin arkasında gizlemeye çalışıyorlar.
Peki bu maskeler ne zaman düşüyor? Bir insanın gerçek karakteri ne zaman ortaya çıkıyor?
Çıkarlarınız çatıştığında
Bir insanı tanımak en güzel zamanlardan biri, çıkarlarınızın çatıştığı anlardır. Karşınızdaki insanın karakteri ortaya çıkmaya başlar. Onun hakkında daha net fikir sahibi olursunuz.
Çıkarların çatıştığı durumlar genelde 2 şekilde gerçekleşir.
1)İki taraftan birinin kazandığı durumlar. Bu gibi durumlarda bir taraf kazanırken, diğer taraf eli boş döner. Böyle bir durumda insanlar daha açık oynamaya başlarlar. Kazancın getirdiği cazibe onları gerçeğe daha yakınlaştırır. Bu cazibeye biraz da hırs eklenirse ışıkların yandığını, gerçeğin gün yüzüne çıktığını görürsünüz.
2) Biri kazanırken, diğeri kaybeder. En tehlikeli durumlardan biridir. 1. Duruma göre daha zordur. Çünkü bir taraf mutlaka kaybeder. Bu gibi anlar çok hızlı yaşanır. İnsanlar hızlı karar vermek zorunda kalırlar. Muhakeme yapmaya çok zamanları kalmaz. Kaybetttiğiniz zaman, karşınızdakini alkışlamak büyük bir erdemdir. Kayıp anlarında genelde alkıştan çok, karşı tarafa çamur atma durumları yaşanır. Bu da bir insanı tanımak için uygun bir zemindir.
Çıkarlar konusunda ilk akla gelen para oluyor. Para bu konuda önemli bir unsurdur. Ama bence paradan daha önemli bir unsur var: Güç
Gücü ele geçirdiğinde
Bir insanın karakteri hakkında, güç çok büyük ipuçları verir. Güçsüzken iyi olmak kolaydır. Fakat asıl zor olan gücü ele geçirdiğinizde, insanlar size hayır diyemediğinde iyi olabilmektir. Gücü taşıyabilmek önemli bir maharettir.
Güçlü olduğunuzda en büyük düşmanınız kendiniz olursunuz. Hiç kimse size daha fazla zarar veremez. Güçlü olduğunuzda kendinizi iyi tanırsınız. Zaaflarınızı daha net görürsünüz. Neler için taviz vereceğinizi daha net anlarsınız.
Güç ele geçirildiğinde ego devreye girer. İnsanı çok başka alemlere götürür. Dev aynalarını normalleştirir. Oturmuş bir karakteri olmayan bir insan için, güç çok tehlikelidir. Hata üstü hata yaptırır. Bir insan hakkında karar verirken, güçlü olduğu durumların incelenmesinde fayda var. Güçlü olduğu durumlardaki karakteri gerçek karakteridir. Çoğu insan bu yapısını güçlü hale gelene kadar bilmez. O yüzden güç önemli ve etkili bir karakter çözücüdür.
Kanarya-
Cum Şub 28, 2014 12:21 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Bir İnsanın Karakteri Ne Zaman Ortaya Çıkar ?

"Parçaları kaybolmuş puzzle gibi artık insanlar. Kiminin kalbi, kiminin ruhu, kiminin de bir beyni yok."

Kanarya-
Cum Şub 28, 2014 12:32 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Bir İnsanın Karakteri Ne Zaman Ortaya Çıkar ?

Herkesi eşit tutmak lazım.Adamsa notunu,hayvansa otunu verceksin..

Kanarya-
Cum Şub 28, 2014 12:34 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Bir İnsanın Karakteri Ne Zaman Ortaya Çıkar ?

İki yüzlü insanların nesini sevmezler anlamış değilim..Mis gibi iki tane yüz işte,Çevir çevir tükür.

Kanarya-
Cum Şub 28, 2014 12:35 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Bir İnsanın Karakteri Ne Zaman Ortaya Çıkar ?

Her insan kendine yakışanı yapar kalite tesadüf değildir.

Kanarya-
Cum Şub 28, 2014 12:42 pm
 
Foruma git
Konuya git

Re: Bir İnsanın Karakteri Ne Zaman Ortaya Çıkar ?

Kabiliyetsiz olmak bir kusur değildir..
Ama Karaktersiz olmak çok büyük bir kusurdur.

Kanarya-
Cum Şub 28, 2014 12:36 pm
 
Foruma git
Konuya git

MERHABA..!!

Ne GÜZEL' dir..Dört gözle BEKLEDİĞİMİZ bir haberin gelmesi.. AĞRININ dinmesi... Yıllar sonra bir gün bir yerde, ÇOCUKLUĞUMUZDA annemizin bizim için yaptığı kurabiyelere rastlamak.. YAĞMURDAN sonra açan GÜNEŞ.. BUZ gibi sokaktan, SICACIK eve girmek..YORGUNLUKTAN bitmişken, YATAĞA uzanmak..Tuttuğunuz TAKIMIN, ezeli RAKİBİNİ yenmesi..Kızgın kumlarda uzun uzun yattıktan sonra,BEDENİ denizin serinliğine bırakmak..Sabah, KIZARMIŞ EKMEK KOKUSUYLA uyanmak..Bir doktor muayenehanesinin kapısından, ŞÜPHELERİ dağıtmış olarak sevinçle çıkmak.. Yaz sıcağında,Bir öğle uykusunun MAHMURLUĞUNU, Buz gibi bir dilim karpuzla atmak.. Sabah uyanıp, o gün TATİL olduğunu hatırlamak.. "Artık bitti" derken sizi ARAYIVERMESİ..Yaşlı ana babanızın, Hala çaldığınız KAPININ arkasında ya da Hattın öbür ucunda olması.. Fırından yeni çıkmış ekmeğin KÖŞESİ..Onunla ilk kez YALNIZ kalmak..Uzun bir YÜRÜYÜŞTEN sonra karşınıza çıkan bir çınar altı.. Sabahtan beri ayağınızı VURAN ayakkabıları çıkardığınız an.. Sudan bir sebeple KÜSTÜĞÜNÜZ arkadaşınızla barışmanız..Yıkanmış, ütülenmiş, Mis gibi kokan YATAK TAKIMLARININ koynunda uyumak..Bir sandalın kenarına oturarak, bacakları DENİZE sallandırmak.. En ÖNEMLİSİ;NEFES almak, Duymak, Yürümek, Görmek, Anlamak,Anlatabilmek.. Ne GÜZEL' dir.. Ve..Ne GÜZEL' dir SEVDİKLERİNİZDEN alacağınız;Sımsıcak bir MERHABA..Bazen, bunların DEĞERİNİ anlamak için,YAŞARKEN ölmek gerekir..YENİDEN DOĞMAK için, BUGÜN güzel bir gün..MERHABA..!!
Sibel
Cum Mar 07, 2014 1:09 am
 
Foruma git
Konuya git

öyle .))

DEĞERİNİ bilerek, YOK SAYMAYA çalışanlara ise HADDİNİ bildireceksin..Fındık kabuğunu DOLDURMAYAN işlerle; boğuşmanı sağlamaya çalışan insanları, SİLECEKSİN defterinden..GÜLÜŞLERİNİ çalmaya kalkanları, çıkaracaksın hayatından..İLİŞKİLERİ; bir yük haline getirenleri, UZAKLAŞTIRACAKSIN yanından ve.. ilişkinin MUTLULUK getirmesi gerektiğini yazacaksın kafana..Velhasıl; onca YILINI vererek, IŞIL IŞIL bir enerji deposuna çevirdiğin BEYNİNİ düşünerek,BEYİNSİZLERE ezdirmeyeceksin kendini..KARTAL olacaksın, KARTAL;YILAN' larla birlikte SÜRÜNMEYECEKSİN..!!
Sibel
Cum Mar 07, 2014 1:13 am
 
Foruma git
Konuya git

Adı Sanalmı! Yalanmı!:☺

 
Medeniyetin ve modernliğin getirisi internet hepimizin evinde. O kadar alıştık ki! Panik yaşıyoruz bağlantı kesildiğinde. Kullanma dozunu ayarlamaksa bizim elimizde. Ama ne gezer… İstisnalar kaideyi bozmaz desek de, çoğunlukla dalmış gidiyoruz sanal âlemin derinliklerine. Önceleri ne kadar kızardık çocuklarımıza ‘’Yeter, kapat artık’’ diye. Şimdi ise, hepimizin birer laptop’u var önümüzde. İnternet her birimizin hayatında vazgeçilmez oldu bile. Getirdiği kolaylıklardan faydalanmak yerine, oyuncak ettik elimizde.Kimimiz Facebook’ta, kimimiz Orda burda oyun oynamakta, kimimiz de arkadaş arama oyun odalarında. Allåh sonumuzu hayır etsin derim, çünkü gerçekten oyaladığı kadar da tehlike herkesin kapısında.Gazetelerde okuyup, televizyonda izliyoruz… Evden kaçan kaçana… Kimileri tanışmış sohbet odalarında… Kadın, bir ay sonra almış çocuğunu kucağına. Ardından aramaya koyuluyor çocuğunun babasını ekranlarda. Çocuklar, oyunlar sayesinde derslerini bırakmışlar bir kenara. Ya da ödevlerini araştırarak yapmak yerine, bir tuşa basması ile zaten hazır karşısında. Ne aile sohbeti kaldı, ne de karı koca muhabbeti. Koca işten gelir, yemeğini yer, hemen bilgisayar başına. Kadın dizilerini izler televizyon karşısında. Artık beraber girilmiyor bile yatağa. Arkadaş buluşmaları, o güzelim yemek sohbetleri bitti. Cam var ya! Nasıl olsa. Sanal dünya, özlemleri de yok etti dostlar arasında. Fatura ödemeleri, banka işlemleri halledilir oldu bir tuşla. Hareket etmez olduk… Sanırım, zayıf insana rastlamak güç olacak aramızda.İki muhabbetden sonra başlarız  ağlamaya sızlanmaya ,karşımızındakini kullanmayyı normaşl görür olduk,Yok icra geldi, yok faturamı ödiyemedim hemen acırız elimizde ne var ne yok yollarız karşıdakine?Meğer alışkanlık yapmış bir sen deyilmişsin  istenen ,sen gibi onlarca kişiye aynı numara?eee kolay kazanç  bu olsa gerek!Ama en önemlisi, aldanmamak lazım söylenen yalanlara. Çoğu insan sanal âlemde gerçeği değil, kurduğu hayalleri paylaşmakta. Yani, hayali bir hayat yaşamakta. Tanıttığı kendi değil, olmak istediği kimliğe bürünüyor oysa. Zayıf ya da kilolu, genç ya da yaşlı, evli ya da bekâr olması önemli değildir orada. Bu yüzden duygular ani ve yoğun yaşanır, kolaylaşır hoşlanma. Sınır yok sanal dünyada. Paylaşılıyor sorunlar tanımadığın bir insanla. Geçici rahatlık yaşattırıyor bu durum. Sevgi ve ilgi yoksunluğu gideriliyor en başta. Hâlbuki sonu hüsran oluyor çoğunlukla.Görmeden sevmeler, dokunmadan sevişmeler, ikonlar yoluyla öpüşmeler☺… Kabul gördü aramızda. Evlisi de yaşıyor, bekârı da. Rekor rakamlara ulaştı aldatmalar sanal yolla. Önce tanışma, sonra yazışma, sonrası cam da, hoşlandıysan buluşma… Sistem herkeste aynı işliyor, başka yolu yok sanalda.Peki;Çekingenlik ve içe kapanıklılık mı..Gerçeklerden korkup kaçmak mı..Sevgiye ve ilgiye açlık mı..Can sıkıntısını gidermek, sorunları unutmak mı..İstediğimiz gibi biri olabilmenin kolaylığı mı.. Bizi itiyor yaşamaya sanal dünyada...
Şimdi;Ya! Devam etmek var… Sanaldaki yalan hayata. Ya da! Korkmadan yaşamak var… Gerçek hayatta.Hepimiz adına; Özlediğimiz sohbetlere kavuşabilmeyi, gerçekten hissederek sarılabilmeyi, olduğumuz gibi görünebilmeyi ve
temiz arkadaşlıklar, dostluklar diliyorum yaşantımızda...

Yazımızıda Güzel Gönüllerin dostu
Mevlana ile; sonlandıralım..
 
Ben dostlarımı ne kalbimle, ne de aklımla severim... Olur ya... Kalp durur... Akıl unutur...
 
Ben dostlarımı ruhumla severim... O, ne durur... Ne de unutur...

Finaly_
Per Mar 13, 2014 11:26 am
 
Foruma git
Konuya git
cron